Ti köle Karşısında | AYNA Yazıma: «Aynas serlevhasmı koydum. Bakalım bugün de âyinei devran ne gösterecek? * — Ayna nedir? Diye sordular.. cevab verdim: — Ön yaşındakilerini güldüren, yırmi yaşındakilerini sevindiren, otuz yaşında- kilerini kızdıran, kırk yaşındakilerini ağlatan bir şeydir. * Elimde olsa dev aynalarını yeryüzün- den kah 'tırım... Hiç kimse kendisini onun içinde gör- mesin diye! * Aynaya baktıktan sonra size dönüp: — Nasıl, güzelim değil mi? Diyen kadın sizden alacağı: 0 Ere evvel aynadan olduğu cevabın tekzibini istemiştir. * almış Eskiler: — Gece aynaya bakmak iyi değildir! Derlerdi. Doğru bir söz. i | edemezlerdi Çirkinler gece aynaya bakarlarsa uy» kuları kaçar da... * — Gece aynaya bakılmaz! Sözünden canı yanan şair bu mısraları yazmiş: «Her ne Zaman açmak dilersem sinesini> «Olmaz gece mir'ata bakılmaz der idi» * Sır saklamasını bilmiyen insan, dükülmüş ayna kadar nafiledir. * Ben, bir mağaza sahibi olsaydım; ma- ğazamın dört duvarını ayna ile kaplafır. dım.. Müşteriler, aynada kendilerine maktan, malım kötüsünü, de., sırı bak- iyisini tefrik # Yeşilaycı sordu: — Halkı içkiden iğrendirmek için ne yapmalı? Cevab verdim: Meyhanelere aynalar kendini aynada gören sarhoş herhalde: — Bir daha içmem! Diye töbe eder. İsmet Hulüsi | Bunları biliyor mu idiniz? | Bir gaya vuruşile insan öldüren kuş Yeni Ginede bir kuş vardır ki yerli halk buna «Ölüm kuşu> adını ver- miştir. £ Gagasile bir insana doku- nunca evvelâ hafif bir sancı duyul makta, sonra bü nokta yanmış gibi sızlamaktadır. Bi- raz sonra iç ağrıları başgöstermekte, göz görmemekte ve yüzde 95 bu ağrılar ölüm- İle nihayet bulmaktadır. > İngilterede telefon aboneleri her yıl 72000 artıyor İngilterede tele- fon ber sene takriben (12) bin mikdarın- da arttığı görül mektedir. 'Bu gi- dişle yakın bir is- tikbalde bugünkü telefon tesisatının ii gelmiyeceği abonelerinin ve ye niden muaz - GÖNÜLİSLERİZİ Ümid, gönüllerden Gönüllere hangi Gizli yollardan geçer? Bayan «R. Ra ye! «— Kızım... Mektubunu okuduktan sonra, bana İlk şazdığını mektubu hatırlamaya Çalıştım. Bafıramın bir gafletine kapılıp ta yanlış bir hüküm vermemek İçin, eski koleksi- yonda çıkan yazıyı buldum. Şimdi, mese- enin İki safhası da önünde, Fakat bana gücenmeni dahi göze aldıracak kadar ge- Yüş bir samimiyetle söyliyeyim ki, iki mek- tubun arasında hayli fark var: Birinci mektubunda hayatına bir zevç derecesin- de karışmış bir erkek vaziyetinde görü- nen insan, İkinci mektubunda, kendisile arasira görüşülen bir abbab mevkiinde kalıyor. Diğer erkeğe gelince, ona, «aşk için göz yan dökenlerden nefret ederim!» demen- Ge sevgi İtade eden gizli ve sıcak bir kin duygusu, “bir serzeniş ahengi #ezilmiyor mu? Bu manayı o sözü söylerken, yüzünün çirgilerile. sesinin ölçüsile ve tavırlarının dilile ne dereceye kadar kuvvetlendirdi- Bini bittabi bilmiyorum. Fakat eğer tec- rübelerim beni yanıltmiyorsa, sen kendi kendine rmetresik o damgası vururken bile, müzminleşmiş bir sevginin acısını çıkarmak maksadını gütmüşsün ve Jest- Jerinle o sözlerine de bu manaları ayni kuvvetle verirken şöyle düşünmüş olabi- Mirsin: «— Bu adam bana çok çektirdi. Bu aci- arı ona da çeklirmenin zevkini tatmak benim hakkımdır. Diğer bir adamın met- resi olduğumu duyunca, kıskanacak. Acı duyacak. Onun beni kıskanmasını, ve be- nim yüzümden aci duymasını görmek te, benim fettan yüreğime su serpecek. Mira Me onu kaybetmiş te olmiyacağım. Çünkü madem ki beni seviyor, benim ha- ; yacak derecede alâkadar olacaktır. OO İskdirde ise, kendi kendime iftira"edişi- min gizli sebebini keşfedecek, ve bittabi yeniten ümide düşecek! Münasebetimizin devamın, temin edecek olan bu ümid de aram sonra, varsın bir müddet pe- ini çekvin!s birbirimizi daha kalay, daha iyi, ve dahd tamam anlıyoruz. Daha doğrusu, kavrı- yoruz. Saat vazifesini gören garib br çiçek Meksikada bir dağ çiçeği bulun- muştur Bunun hususiyeti, âdeta bir saat vazifesini görmesidir. Şöyle ki Şafak vakti bu çiçek bembeyaz. dır. Yavaş yavaş pembeleşir. Bu pembelik güneşin - , <5 © N semada yükselmesile artar ve güneş tam |$ baş üstümüze geldiği zaman kırmızılaşır, Saat üçe doğru rengi morlaşır, ve akşam karanlığile beraber koyu mavi bir renk alır. Gece basınca tekrar beyazlaşır. * Dünyanın en tiryaki adamı Dünyanın en büyük tütün tiryakisi bir Felemenkli idi Adı Van Klaes'di Ge - çenlerde vefat eden bü adam, hayatı müddetinde sekiz ton tütün içmiştir. zam tesisat yapmak lâzım geleceği anla- şılmaktadır. Ben, kendi kendime sâvuracağım bu atımla, bu sözlerimin asılsızlığını anlı- «o koşsun ve varsın biraz daha âci Görüyor müsun Kirim!. Biz kadınlar, Ben bir de bana! — Ben ona nasıl ümid vermiş oluyo- rum! diyorsun. Umid, gözle görülen, elle tutulan bir wadde midir KI, göze görünebilsin, veya gösterilebilsin!., Ben, 0 İnce zekânla, hattâ sade sözle, | yedirinelidir. koydurun, | : ve gözle bile verilmiyen o körolası Ümi- din, gönüllerden gönüllere ne akla gelme- dik yollardan geçtiğini elbette bilirsin. Sonra dâ bana: — Ne yapayım? Bu vaziyetten kurtul. mek Için gene Almanyaya mı Kaçayım? diyorsun, Söz dinliyeceğini bilseydim, sana! — A kızım... Yeryüzünde, bir Almanya yok ya? Kaç ta, nereye istersen kaç! der- din.. Fakat sen bana, yapacağı hareketi, va- racağı neticeyi çoktan Kararlaştırmış gi- bi görünüyorsun! Buuun aksine aldanırsam, ak saçlarım- la çocukluk etmiş olmaz mıyım çocuğum? TEYZE SON POSTA KADIN Çocuk bakm Çocuğa yemek yedirmek Bebek büyüdükce yiyeceği de daha besleyici ve daha çeşidi olmalıdır. On üç ayından itibaren günde beş öğün Emzikten ovazgeçirmeli, Kaşik veya bardaktan içmeyi öğretmeli. dir. Bu suretle hem yemek yemiye hevesi artar, hem daha becerikli olur. Bıraki- İn:z o kendi kendine yesin. Siz yalnız ya- nında ona nezaret ediniz. Ve hiç bir Zâ- yemekle oyuncak isaade etmeyiniz. Bir çok çocuklar bu huy yüzünden yemekle. rini ancak buz gibi olunca yerler, Çocuk daha pek küçükken kendine ve- rilen her yemeği yemiye âlışmalıdır. Ye- mek seçmemelidir. Bunun için anne ve- ya onu besliyen her hangi bir büyük sa- bırla asrar etmeli, her. faydah şeyi ye- mesi lâzım geldiğini ona öğretmelidir. Çocuğun, âhnesine. körkörüne inan- ması zaruridir. Anne neyi (sana iyidir, yemelisin) derse bebek buna isyanı ak- lından bile geçirmemelidir. Bu, bir ter- biye meselesidir. Yemek ve hazım sırasında çocuğun çok neş'eli olmasına dikkat etmeli, onu sık- ımamalıdır. Bilâkis çok sakin, rahat bi- rakmalı, yemekten sonra uyutmıya ça- lışmalıdır: Yemek saatleri muayyen ol- malıdır, Maamafih bütün dikkatinize rağmen yemiyen çocuğa İazla ısrar etmemelisi- Bir defa derece koyup ateşine bak- mahsınız. Harareti olan çocuk bir sevki tabii le yemek yemek istemez. Eğer ale- ğı gidermiye çalışmalısınız. Çocuğun an- cak kaprislerine karşı ısrar edilir. Tabii | bü iştihasızlık zorla giderilmez. Şık bir kostüm modeli | As tabiate karşı gitmemeli, hastalis| (bilir? Pekinden verilen Çinliler ve Japonlar vücudlarına “günde 1 yanın > şimdiye kadar çözülmiyen sırları 8 saat çalışabilmek mukavemetini nasıl verebiliyor! Asırlarca evvel Çinlilerin kullandıkları telefo Avrupa ve Amerikalıların çoğu Asya- yı tamamile iptidai ve barbar bir ülke sayarlar. Fakat Asya, koca Asya, fırsat düştükçe Avrupadan, Amerikadan çok üstün olduğunu göstermektedir. Kâğd Asyada keşfedilmedi mi? Barut Asyada keşfedilmedi mi? Perkâr Asyada keşfe- dilmedi mi? Daha sayalım mı? Günlük hayatın «trüks leri... Çinlinin günlük hayatının en mühim sırrı «masaj» dır, Bilmiyenler için arze- delim. Çinliler çok kuvvetli ve müte - nammil insanlardır. Günde 15-17 saat durmadan dinlenmeden en ağır bir su - tette çalışırlar. Ertesi günü gene ayni İveçhile çalışmağa koyulurlar. Buna na- sıl dayanırlar. Bu busustaki asırlar» ne- dir? Cevabı basittir. İşin sırrı «masaj» dadır, Masaj sayesiüde kuvvet edinir - jer. Masaj ilk önce göğsün adelelerin - den başlar, sonra hakikaten de yorgun- luktan hiç bir eser kalmaz.. Asyahların hayatları böylece binbir in. celikle doludur. Bu strük>, yahud «ince- Ukleris. Avrupa ve Amerikaiıların «fen- ni kaldes leri ile mukayese edecek olur- sak «Asyalılar» Avrupa ve Amerika - hlardan çok üstün olduklarını tasdik ei- mek icab eder... «Seddi Çin» in esrarı Şarkın, Asyanın Avrupadan çok evvel medeniyeti bildiğini kabul etmek icab eder, Avrupalılar henüz evlerinin duvar- larını tezyin için hayvan derileri çivi - Jerler iken Çinliler halılar, yastıklar kul- lanırlar, ipek nedir bilirlerdi. Sıcak ban- yoları hattâ şofaj santrali bile bilirler * di... Avrupalılardan bir kaç asır evvel por- şöleni imal ettiler. Asırlarca evvel mat- baa tesis ettiler. Telefon bile onlarin ica- dı idi. «Soddi Çin: in an sesini 1500 metre öteye götürdüğünü acaba kaç kişi resmi emirlef böylece 1500 metreden 1500 metreye bağ- rla bağrıla tam 24 saatte Tibete kadar giderdi. Hem kâç asır evvel bu. Kale, milli yol, telefon vazifelerini gö- zen «Seddi Çin: in uzunluğu 2600 kilo- metredir. Seddi Çini inşa edenler zama- mın Çin mimarlarıdır, Bunlar kullandık- ları malzemelerin esrarını kendileri ile birlikte mezara gömmüşlerdir. Pek eski zamanlarda İspanyada Tole- doda yapılan kılıçlar gibi kılıç yapılama- mıştır. Bu kılıçları yapan Arab san'at - kârlarının yerlerini kimse tutamamıştır. Arabların bu ince san'ati Çinlilerden öğrendikleri muhakkaktır. Bugün bile Japonyada kılıç imal edilirken âdeta di- ni merasim yapilir. Eskiden Japonyada yapılan öyle kılıçlar vardı ki; bu kılıçlar öyle çelikten yapılırdı ki insanın başına iki defa sarılabilirdi!.. Bunları yapan us- talar «sırlarını: mezara götürmüşlerdir. Eski zaman Japonyasında «icad: lar için «ruhsatiyes alınmazdı. Bu yüzden de icadlar mektum kalırdı. Eski zaman Japonyasında her mesleğin «hijutşus su vardı, «Hijutşus egizli san'at» demektir. Usta «hijutsus yu çırağına bil. dirmeği münasib gördüğü vakit «hiden; yapılırdı. «Hiden» «esrarın bildirilmesiz demektir. «Gingö» ağacının suyu... Avrupalılar bir Japonun, yahud bir Çinlinin yaşını kat'ıyyen tahmin ede - mezler. 60 yaşındaki Japonyalı 40, hattâ 30 yaşında bile sanılır. Bunun «sirri» ne- ları bazı kozmetikler, Japonlar bir nevi Bacahsızın masharalıkları pp macun kullanırlar. Buna «Gin$” cunu derler. yi Bu macunun ne ile yapıldığı. gil çok merak etmişsinizdir değil gi liyelim: Bu macun gingo ae # ile imal edilirmiş. Japonlar lerler, Fakat gingo ağacının n€ da doğrusu bilen de yoktur. Lap” kıldıkla gingonun muadili: servet, banker» Sam Çinli masörlerin sırları hİŞ sağ çıkârılamamıştır. “Çinli arr pi cudu beşer hakkındaki mal den çok derindir. Bu malümat * giz» mahiyet bile arzeder. Masörlere «ömasan's, derler emâsan'ş en büyük bir yorgu ;ki dakikada izale edebilir, e Japonyada ise masörlük an yl mantik bir san'attır. Orada a pncak âmalar yapabilirler. Bu #malar dilencilik etmek mecbüt” de Kalihazlar. Masörlük onlara id temin eder. AÂmalar masörlükte cidden zn ler... Âmaların ellerindeki hast lümdur. Bu «eller» vasıtasile YP wi saj hakikaten hassas olur. Mans xi ponlar «âmâ masajcılar» dan ho o Jar. Onları «mürabahacılık, ile “gf derler, haklıdırlar da. Zira bu “4 lör'çök yüksek faizler ile para 1558 > ler. Bunda çok kazanırlar. Çö üni l ponyada âmalara karşı borçlü » > şiddetle yasaktır. Mühim çok müh noktanın aydınlanmasını icab inelerde, atletizmde Japonların fakiyetlerinin büyük bir kıs © ma lerine racidir, Jepon masörlerinin kullarda tarz vardır. (Kyoto) denilen vi dan yukarıva doğru masajdır. İKİ ise yukarıdan aşağıya doğru yap masâjın faydalı olması için adi leris ile yapılması icab eder. Avrupaya tahsile gide” Konyalı çenç'er Konya (Hususi) —Konya yetişen gençler diğer mektebiöiy büyük muvaffakiyet göstermek”, Bu yıl lise mezunları mr p imtihanlarda en çok muvaffak ri Kunya ilsesi mezunları olmuş arada Orhan, Mustafa ve yi ? huyları da bilgileri kadar h .arışık gri yünlüden, siyah galonla)dir? Asyalılar tertibini çok gizli tuttuk -İ pençler vardır. Her üç gen$ İsüslü kostüm, Avrupada tahsilde bul