f | ? He_rg_ün Almanyada Neler oluyor? Yazan. Muhittin Birgen on günlerin en mühim siyasi hâdisesi, hiç şübhe yok ki, Al- manyada vukua gelen askeri ve siyasi tebeddüllerdir. Şu dakikada bütün dün- ya gazeteleri bundan bahsediyorlar. * Bir taraftan bakıldığı zaman, bu te- beddüllerde hiçbir fevkalâdelik olmadığı görülür. Almanyada hüküm süren ve her şeyi doğrudan doğruya kendi elinin al- tında toplamaya tabil surette meyyal o- lan rejim, şimdiye kadar mütehassıslar elinde bıraktığı iki müesseseyi de bir at- da eline almıştır. Bu, Almanyadaki gibi bir rejim için gayet tabil görütmek lâ- Zzımdır, Führer, şimdiye kadar Alman ik- tısadiyatının, Alman ordusunun ve Al- man hariciyesinin idaresini, bunları ken- di direktifleri altında tutmakla beraber, bir dereceye kadar, rutinin ve meslek- den yetişmiş bürokrasinin elinde bırak- mıştı. Bundan bir müddet evvel iktısad nazırlığından istifa eden Dr. Sehacht'ın yerine yeni bir rutin adamı gelmedi ve işler, kendisine ikinci Führer lâkabı ve- rilen General Göring'in eline geçti. İkti- söd nezaretindeki bu tebeddül işi henüz tamamlanmış bile değilken şimdi de milli müdafaa ve hariciye teşkilâtlarmda mü- him tebeddüllere şahid oluyoruz ve milli | müdafaa işleri doğrudan doğrüya Bay Hitlerin emri altına giriyor. Ordunun kendi kadroları ve kendi unsurları yes tindedir; Bay Hitler orada fırkacılık yap- Tmiyor, orduyu sadece kendi eline alıyor; Jakat, bütün bunlara rağmen, Almanya- nın milli müdalaa teşkilâtı arlık eskisi gibi tamamen serbest ve müstakil de- Bildir. Ordunun idaresindeki bu tebeddüller yapılırken hariciye de hareketsiz kalma- dı. Eski rejimin ileri gelen —meslekten | gelme en mühim diplomatları arasında | Hitlerin en çok teveccüh ve “itimadım kazanmış ve şimdiye kadar dâ “ Alman diplomasisine hayli muvaffakiyet kazan- dirmiş olan Neurath, mevkümni nasyonal gosyalizmin <kendi diplomatı» olan Rib- bentrop'a terketmeğe mecbur oldu. Ke disi, şeklen daha yüksek bir mevkie, Hit- Jerin hususi müşavirliğine tayin edilmiş olmakla beraber artık Alman hariciye- tini Neurath gibi meslekten yetişmiş bir diplomat değil, nasyonal sosyalizmin kendi adamı, kendi diplomatı olan Rib- bentrop idare edecektir. İlk bakışta bu- nun da tabil olduğunu teslim etmaek ko- laydır. * Fakat, diğer bir taraftan da bütün bu değişmelerin, dünyanın bugünkü ları içinde hususi manaları na hükmetmek te lâzım gelir. Zaten dün- Yya malbuatı ve bütün yanın siyasi muhitleri de bu hâdiselere bu bakımdan €hemmiyet veriyorlar ve buni: teci dili ile, sanzasyonel hâd Mmak üzere telâkki ediyorlar. Bizce bu hâdise, iki bakımdan sansas- yonel olur: Ya hakikaten, Almanya, b günkü dünya şartları-içinde, siyasetini yeni bir safhaya doğru sevketmek — fçin tedbir ; yahud da, sadece sansazyon yapmak için sansasyonel bir hareket ya- pıyor! Ordunun doğrudan doğruya Führerin idaresi altına geçişi Almanyanm askı kuvvetini elbet bir kat daha takviye e- der. Hariciyenin idaresi, meşhur Komin- tern aleyhindeki paktının başlıca müret- tibi ve müzakere olmakla Mmaruf bir zatın eline geçişi de Alman harici setinin bu bakımdan daha kuvvetl. bir gevk ve idare altına gireceğ'ni gö Roma, Viyana ve Tokyo sefirlerinin a: ni zamanda geri çağırılmaları da Bgöste- rir ki üç köşeli politika mihverinde bir bareket vârdır. Şu halde bu hâdiselere bakarak, Alman siyasetinin bir ilert bharekoti yapmak bulunduğuna hükmetmek kabildir. DK Fakat, başka hir ihtimal de kabildir Almanya konuşuyor; biz gözlerimizle görmesek ve kulaklarımızla işitmesak dahi biliyoruz ki Berlin ile Londra ve Berlin ile Paris arasında bir takım konuş- malar vardır. Bu konuşmalar arasında biraz da sansasvon yapmak dalma fay- dah olabilir. Belki, Alman ddare edenler asil bu tarafı Jerdir. Bu ihtimaller arasından hangisini in-| ulunduğu- ra, üzere düşünmüş- SON POSTA' ğesimli Makale : İtalya hükümeti Afrikada iki yıl gibi nisbeten kısa bir za- man içinde 1800 kilametrelik yol yaptı, bu yolun yapılması için sarfedilen emeğin bilânçosunu ya- parlarken çalıştırılan amelenin değil, çalıştırılan makinenin sayısını yazdılar, bir makine bin amelenin yaptığını yap- mıştır, dediler. v İnsan kuvveti, makine kuvveti.. 8 | İtalyan gazeteleri — resi binlerce ton ağı SÖ Kral Zogonun Nişanlısı Halkı selâmlıyor Arnavudluk Kralı Zogo'nun nişanlı- sı Kontes Aponyi Arnavudiuk an'a. nesine göre, sağ elini kalbine götüre - rek halkı selâmlıyor. Bir hırsızın başına gelen felâket Lizbonda geçen gün serserinin biri tec- rübe için kanser mikrobü aşılanmış olan r kaç ada tavşanını çalarak savuşmuş- tu. Haslane idaresi hâdiseden haberdar Ge satın alan baber vermiştir. Fakat hastane radyo ile bu haberi ve - inciye kadar tavşanların birisini hırsı - yn yediği, diğerlerinin de muhtelif lo - kantacılara satılarak müşterilcrina ye . dirildiği anlaşılmıştır. —e e a ——— tihab etmek bahsine gelince, bu hususta Bay Hitlerden başka kimseye bir şey söyliyemez. Almanyada hüküm süren rejime göre, orada olanı da, olacağı da Bizler, bu hâdiselere kat'i mana verebilmek için yeni ü hâdise- letin delâletini ve bilhassa mayıs ayında yapılacak Roma seyahati mevsimini bek- lemeğe mecburuz. Muhtttin Birgen ölur olmkz. hüem üavginlerr Salamat; ,ıem'ımüıchassu doktorların hepsı kendisine ların nazarı dikkatini cel -| mutlak bir istirahat tavsiye etmişlerse betmek üzere hemen radyo ile tehlikeyi | de aradan bir hayli günler geçtiği halde | RERGÜN BİR FIKRA | Ağacı götüremedi iğacılığile meşhur — Marsil - , — Elimde çemisiyem vardı. demiş, fırtına onu aldı götürdü. Baktım ©0. tacak gibi değil, Vüyük bir ağaç eltı- na sığıkdım, fertina biraz daha şid - detlendi. Dinliyenlerden biri sormuş: — Bu sefer de ağacı mı alıp götür. dü? Marius cevab vermiş: — Hayır, ağacı götüremedi. Çünkü fırtınanın ağacı da alıp götüreceğ'ni anladığım için gövdesinden sıkıca ya- kalamıştım. Viyanada görülen Çok garib bir dava Artist ve dansöz Magda Grimpson bir müddettenberi bir revü grupunun baş - oyuncusu olarak İngiltere vilâyetlerin- de bir türneye çıkmıştı. Geçetilerde Nerw Castilde bulunduğu zaman ansızın sesi kısılmış ve oyunları kesmeğe mec - bur kalmıştı. Magdanın müracaat ettjği * sesi açılmamıştı. Bunun Üüzerine san'atkâr doğrudan doğruya kendisinin ilhamı bulunan son bir tedavi tecrübesine kalkmışlır. He - men sivil tayyare istasyonuna giderek bir tayyare kiralamış ve bu tayyaro ile yarım ssat müddetle bin metreden yu - karı havalarda dolaşmıştır. Orada yük - sek tabakaların temiz havasını teneffüs ederek şarkı söylemek tecrübelerinde bu- lunmuüş ve tecrübelerinden tamamile | memnun olarak yere inmiştir. Artık ses | kısıklığının kat'iyyen tedavi edildığıulı anlıyan yıldız hemen daha o akşam oyun- | Jarına başlamış ve eskisi gibi şarkı söyli- yerek Çak alkışlanmıştır. RASINDA Dünyanın en kıymetli kuvveti insan kuvvetidir, bir zer- rlığı yerinden kaldırır, trenlere, vapur- lara, tayyarelere yıldırım sür'ati verir, Bunun içindir ki yir- minci asır şuursuz küvvet olarak makineyi kullanır, insan kuvvetini şuurlu iş! kullanılab'leceği yerden insan kuvvetini tasarruf etmek» tir. İnnan resim teşkil ediyordu. ere alıkor, umumi kaldesi «makinen'n Prenses Juliananın Kızının Scestdyh sarayının bej renkli ve çıçek- lerle dolu salonunda büyük bir mera- sim yapıldı. Prens Bernhard, ilk defa o- larak ve resmen kızını başvekile ve diğer devlet adamlarına gösterdi. Prens, kabine azasını selâmladıktan sonra, çocuğunun bulunduğu odaya git- 1 ipek ve pembe bir yastık ü- e getirdi. Sonra isminin Beatrix Wilhelmina Aringard konduğunu söyli- yerek nazırların çocuğa bol bol bezlet- tikleri takdirleri gülümsiyerek dinledi. Beyaz bir enlari giydirilmiş olan be- bek hazretleri, sadece mavi gözlerini ka- padı ve uyudu. Başvekilin kalemini alarak, nahiye do- ğüm defterini imzaladıktan ve bir lâci- verd keten kaplı doğum vesikası alan yeni baba, davetlilerile birlikte neş'eli neş'eli kızının sıhhatine içli ve kendi makinesile, resimlerini çekti. O sabah ta kızmın resmini ilk defa olarak almıştı. Yeni prensesin doğumu 117 kelime jle ilân edilmiştir. Prens, hergün kızının resmini çekmektedir. Aşağı yukarı yir- mi yirmi beş pozunu almaktadır. Holanda prensesinin yukarıdaki Te- simleri de babası tarafından doğumun- dan yirmi dört saat geçtikten sonra alım- mıştır. Üzerindeki dantel elbisesini anne- si de bebekliğinde giymiş, ondan evvel de beş nesildenberi doğan bn' hâanedan cocuklarına giydirilmiştir. z —- kecide bir lokanıtada akşam yemeği yedi zaman: — Bir lira.. dedi. Hiç ses çıkarmacdım, Bir arkadaşımız anlattı: Yanımda bir misafirim vardı. Sir- ve lokanlanın kapısı önündeki taksilerden birine allıyaruk Taksimdeki evimize gittik. Şoföre borcumuzu sorduğum İSTER İNAN, İSTER İNANMA! de beni aldattığına ik, saat 23 te çıklık verdim. Şoför belki İSTER İNAN, İSTER İNANMA! aldım ve bir daha bu arabaya binmemeye karar verdim. Çünkü ben her zaman bu iki nokta arasında taksi bedeli olarak 68 kuruş ödüyordum ve taksi saati de bu mesafe da. hilinde ancak 64 kurüuş kaydediyordu. kanidir, fakat ben taksinin numarasını jte üçü, Ihtisap resminden, süs SK Şubat V, Sözün Kısası | Yazı Çok Olduğu içi" | c İstanbul halklâ gazetesiz kalmak tehlikesi geçirdi!'ş üti FParuk Derelinin, Abdülkadirin, VE de Midhatın izin istediklerini söyledk Fini imzalamaya imkân bulamamif arkadaşlarımı «hakkı huzur — daf | K bırakmıya kıyamıyan âzalar, htp vir j __' dan: yan ? — Muvafık! dödiler. Ve bu suretlâ gl di kendilerini zaten mezun adı ü nan bü âzaların isinleri Bıta Tüznameye gelmişti. ge Bugün zabıtta mevcud mazbatalafiP Ği Köpeli g anladen, av köpeği resminden, ' velediye vergilerinden borelu bazı Ti let hakkında «Tahalli emyal» Ki tatbikini teklif ediyordu. Belediyemizin, harıl harıl ceski DE karıştırdığını» anlatan — bu bir dÖ ĞG fazla mazbata, Kavanin Encümenitü *ale olundu. Genö bu müzbatalardâf , ghyordu ki, belediyemizin mühim G menahlinden birini de, süz köpel hesabCh FFT - P köpeklari ne kadar çoğalırsa, gi tiyacları o kadar azalacak demettir. Y do, yaşasın süs köpekleri!.! * Bu mazbataların havalesinden SORMiygf — kında ucurlayacak olan et tiatlarıfii kabe için, Bay Cemalden, Bay Peridüf yasdan, ve Bay Mustafa Aşkından P keb bir hey'et teşkil olundu. — VE «Zabıtal belediyos - taltma! — asine girişiidi. Dün. 'bu talimatname müzakere ken, Şehir Meclisimiz, az kalsın, İSİME y gazete satışını yasak ediyordu. Çünkü nan maddelerden birisi şu Jdiz P. | «— Sokuklarda seyyar satıcılık TW ğ memnudür!> , Böreket, bizim Relik Ahmed uyatik randı, ve: , Batl | — Aman, dedi, ne yapıyorsunuz D böyle İstanbullular gazete okumiyacak yi * Kısa süren bir münakaşadan gol f maddenin vahamelini kavrayan v bal, sade gazete müvezzilerinin bu M İmüstesna tatulmalarını kararlattırdir N Vo bu sayede bütün matbuat 94 * tan kurtuldu!. £ * F Zabıtal belediye — falimainamesift l GÜL kabul olmnan yeni maddelerine ZÖfÜ, ma, taksiler, yollardan müşteri ler, fakat caddelerden, müşteri — * maksadile ağır ağır geçemtyoeceklör. Baston meraklıları, sokaklardâ, farile canlarının istediği gibi oyn! caklar, şemsiyeler, kimseyi rahatsif yecek bir biçimde taşımacak, n“.". hharb nizamında yürünülmiyecek. o Bu sırada okunan maddelerdef v deyse. tramvaylarda yüksek sesle F da yasak ediyordu. Fakat artık tah vi dükenen üzalardan bazıları AYİL gi bu tehlikeyi önlediler. İçlerinden | evde kabul edilmiyen bu acayib © arruz ederken: ’ y — Ne ohuyoruz? dodi... Bundan lakları ağır işiten vatandaşlar, W nemiyecekler mi? Bu maddeyle # gi ları bu haklarından da mahrum * miyacak miyiz? gu O arada, Necib Serdengeçti Si — Müzakereye devam edelim dim? Bu suale uzunca bir müddet madı. Fakat tam, Necib Serde: kütu ikrardan sayıp da belseye M receği sırada, müzib bir âza: — Edelim! diyerek, âzaların çırdı. Üstelik de, bunu söylediktti sonra, kendisi yavaşca çekilip Böreket, onu takiben, âzalaf Ül dağıldıklarından, Meclis çok ç halaştı. O kadar ki, bir aralık, geçiren Rels: — Maalesef, dedi, bu mıdnnîlj ü 1 SAÇ —e R KSD SS D £ SS L F ü mıyaeağım.. Çünkü Meclisde © ğ madı. y Ve bu suretle de, önümüzdeki, Ölga' h tekrar İiçtima etmesi kı—l'll'“ır hir Meclisimiz, «görülmemiş iyapamamış bulunmanmım ıı:ıu:—’d yi miş bir gekilde dağılmaklar Çil L SESE F e AA S ESKTLSZE BF Yunan Prensi Nik? dün öldü ç Atina 8 (A.A.) — Prens Ni0 Ü Kİ sinin, prenses Olganım ve Y’_ ü Yorginin yanında vefat 7- Prens Nicola, böbrek hastlğ yapan tasallübüşiryandan M lunmakta idi. v a