Istanbul sinemalarının bu | haftaki programları — * Seray ; da Laurel ve Hardy'nin, “ Türk ».:deLil Dagover'in, “ Melek ,, te de Shirley Temple'in güzel birer filmleri vardır Laxrel ve Hardy Periler diyarında Bu hafta İstanbul sinemalarında gü 481 filmler gösterilmektedir. Bunları kısaca bildiriyoruz: PERİLER DİYARINDA Saray sinemasında gösterilen bu film, meşhur komikler Laurel ve Hardy tarafından çevrilmiştir. Çok muvaffak bir surette türkce sörlendirilm'ş olan '_ ruz. Henüz hediyelerini almıyanlar mü- Bu filmin aymı zamanda çok eğlenceli bir mevzuu vardır. Bilhassa küçük o- kuyucularımıza tavsiye ederiz. | a ŞEN YUMURCAK elek sinemasında minimini sine- =nyıldm Shirley Temple'in güzel bir Ğ ! gösterilmektedir. Shirley Temple u filmde 1850 senesinde Nevyorkul ::İu- bir sTıüünde yaşıyan küçük bir üzisyen rolünü ya; vaf- | eli SönakksaniA pmakta çok muvaf- KREUZER SONAT Türk sinemasında bu hafta, maruf :.lmın film yıldızı olup bir ara İstan- .ı.l!addn gelen Lil Gagover'in bu isim tında çevirmiş olduğu bi ös. terilmektedir. $ B Lil Dağover «Kreuzer Sonat> filminde Fransız artistlerinden Henri Garat, Meg Lemonnier, Raimu ve Serge Fla- teau oynamaktadırlar, Faziletkâr görü nen, fakat gizlice eğlenen ve çapkınlık- e lar yapan bir akademi Gzasımın hayatı- ı:r'f.'?_ıf Çok ince bir. mevzuu vardır.|nt tasvir etmektedir. Çok eğlenceli bir Musikiden kıskanan bir koca-| filmdir , SEZAR BORJİA nin yeis ve hiddetle onu öldürmesini İpek sinemasında bu. filmle birlikte | :'“Ç;ktunehedır Filmde aynı zaman- Züzel musiki parçal KA #ynı zamanda Gary Cooper'in meşhur Bufallo Bill filmi de gösterilmektedir. di hoven'i P 'in meşhur Kreuzer So- Her iki film de türkce söğlü ve çok me- Bat'ı bu arada bulunmaktadır. Bu hafif Fransız kemedisinde meşhur | raklıdır. NAMUSLU KADIN « Namtıslu kadin » filminde n ğ *a arat ile Meyzemonnier Rus prensesi Kyra S0kA —T ern; '“roSfı; eeeti MK —arrem Resimli fıkra müsahbakamız Hediyelerini alan talihli okuyucuların resimlerini neşre devam ediyoruz Son Postanın açmış olduğu (Resimli Fıkra müsabakası) na gelen cevablar 18 birincikânunda bizza! İstanbul 8 ncı no- terinin huzurunda tasnif edilmiş ve noter tarafından seçilen talihliler ertesi gün gazetemizde ilân olunmuştu. Müsabaka- mızda kazananlara peyderpey hediyeleri verilmekte veya gönderilmektedir. Mü- sabakada birinci, ikinci, üçüncü çıkan 0- kuyucuların resimlerini bundan evvel neşretmiştik. Şimdiye kadar hediyele - rini alan talihli okuyucularımızdan bir kısmımın resimlerini de bugün koyuyo - ——— racaatta acele etmelidirler. Kendilerin- den birer resimlerini göndermelerini de rica ederiz. 5 lira kazananlar —- O— | Dinlenilmiyecek gibi de değil ki. Ben ömrümde bu kadar güzel, bu kadar İrenkli, bu kadar imag& konuşan kim - seye rastlamadım. O konuşurken insan camlara vuran nisan yağmurunu, ka - İyalıktan düşen çağlayanın şırıltısını Suyduğunu zannediyor. O günden sonra Neyzenle birkaç defa daha konuştum. Bugün muhaverelerimi- zi cümle be cümle zaptedemediğime fev- kalâde müleessirim Gardiyan İzzet yalvarıyor: — Tevfik bey, lütfet. Bu akşam bi'raz ney çal. Gülüyor: Sece yaşak değil mi? Hastalar uyu- Ankarada Doğan- İstanbul erkek li- :.çey rıu:ıullal An. — şesinde 724 Ali sokak Ne. 12 ğ de Pakise Kortel SW Pa cak. İ Size yasak olur mu? Çalın hastala- İra daha iyi ge | — Neyim koğ | — Getiririz.. Göz açılıp kapanıncaya kadı liyor. Zayif nahif bir sevgili okşar, yahud ney ge- İstanbul Asmaattı Adana posta kutu- Kezelha: sokal solmaması için itina ile koklanan manol- M Yt a î.,: #& No 11 de — İyaları tutar gibi neyini eline alıyor.. ya- “ femail Seniye Ural — | vaş yavaş ağzına götürüyor.. gözlerini ka- pıyor; başlıyor çalmağa... Bu çalgı değil, sinema makinesi.. Fotoğraftan, en kuvvetli muharrirlerin tasvirlerinden daha kuvvetli bir şey. Karlı zirveleri, bulutlara karışmış ye- şil yamaçlı dağlardan inen bir koyun sü.- rüsü gözlerimin önüne geliyor. Ney sustu.. odada çıt yok.. koğuştaki 108 kişi nefes bile almaktan korkuyorlar. Asırlar kadar uzun süren bu sükütlan sonra Neyzen tekrar cananını aynı itina fle ağzına götürüyor, gene gözlerini ka- pıyor, gene başlıyor çalmağa... Büyük annemin dizine yattığım zaman- lar söylediği ninni bu. Allah rahmet ey- lesin büyük anneciğim, ne güzel de BÖy- lerdi? Zaten beni öyle alıştırmıştı ki di- zine başımı koymadan imkânı yok, uyu- yamazdım. Oyalı yemeni ile örtülmüş kı- nalı saçlarla çevrili öyle güzel, öyle şirin bir yüzü vardı ki... ı, benim az mı kahrımı çekmişti Karabük demir çe- Ankara Etlik ilk lik fabrikası had. dehane kısmı kâ - #bi M. Emin Özdemir okul öğretmenle - tinden Firdevs Özgen Kayzerin oğlu ile nişanlandı — Haydi kâlkın.. — Haydi Mehmed kalk! — Kalkın! — Haydi Napolyon uyan.. — Heey.. Faruk', A uyumuşum.. nasıl, ne vakit? Ney- zen neyini öttürüyordu. Demek ninni be- ni uyutmuş... O kadar rahat, o kadar iyi, o kadar <at. h uyumuşum 'ki, kuş gibi hafifim. Kabak kafalı gardiyan İzzet, gardiyan AN, hastaları uyandırıyorlar, Ortâlık da- ha aydınlanmamış.. saat dört buçuk, beş olmal zer de bu nişana muvafakat etmiştir. boylu ve mavi gözlüdür. 1930 senesin- de Bulgar Kralı ile nişanlanacağı şayi olmuştu. 1931 de de ilkönce, Bulgar Kralmın kardeşi Prens Cyril, sonra da , Babık Alman Veliahtının oğlu Prens|Romanya Prensi Nikola ile nişanlana- Louis Ferdinand, «Beş aşk maceralı|cağına muhakkak gözile bakılmıştı. Prenses» diye anılan Rus Prenseslerin:| 1932 de Asturlas Prensinin, Prenses- den Kyra ile nişanlanmıştır. Sabik Kay|je evleneceği haber verildi. Altı hafta | düzeltiyorlar. Ben de yatağımı Sayla 7 “ Ben bir tsmarhane kaçkınıyım!,, Tıma_ıjğne_ğe_ sabah Yatağı düzeltmek istedim. Gardiyan mâni oldu. Yit ğ1 kabarttıktan sonra pamukları kenara topladı. Or yı çukur bıraktı. Sebebini sordum. “Bey böyle istiyor!, de İ Röportajı yapan: Faruk Küçük (Tercüme ve iktiibas hakkı mahfusdur) Tımarhanede « meliyat salonu Sağ tarafta bir pencere var. Önünde söğüd dalları. ü Koğuşta bir uğultudur gidiyor. Birkaç güzel sesli kur'an okuyor. Birisi şarkı tut- turmuş. Elhasıl her ağızdan makamlı, bestelenmiş bir ses çıkıyor. İnsan gayri ihtiyart bayram Sabahlarını lıy Sabahleyin alaca karanlıkta camie gİ- dersiniz. Titreye titreye yanan kandiller.. ağır, hazin bir sesle okunan kur'an, cereden gözüken şafak, insana gayri İht yari bir ürperme verir. Ayni hissi bugün burada duyuyorum. Yataktan kalkmak istemiyen ha da pek çok. Gardiyan bunları zorla uyan- dırıyor. stalar Kalkan hastalar zorla koridora çık hyor. İki gardiyanla üç hasta, y toplamak istiyorum. Gardiyan razı olmuyor Canım, Allah Allah yatağı ben pek güzel yaparım, diyorum. — Olmaz, beceremezsin sen.. Dinlemiyor, düzeltiyorüm. Fakat gar- diyan Ali yaptığım yatağı yeniden bozu- yor. Kendisi düzeltmeğe başlıyar. Hakikaten yatak düzeltişi başka. Şim- diye kadar böylesini görmemiştim Evve. 1â yatağı kabartıyor.. sonra pa kenarlara çekiyor, ortasını çukur, konars larını kalkık yapıyor. Soruyorum: — N-ye höyle yapıyorsun? — «Bey» öyle emrediyor. Hem sen hay- di bakalım dışarı, git yüzünü yıka Dışarı çıkıyor.. yüzümü yıkıyorum Hastabakıcılar, bizi küçük bir odaya tıkıyorlar.. oradan da balkona çıkıyoruz. Burası balkon değil, kuş kafesi.. Aras da küçük bir fark var. Bizim kafes telle değil, koca koca demir çubuklarla yapıl- mış... Haştalar bir yukarı bir aşağı dola- şıyorlar. Yusutf peygamber, elinde bir torba züktü, Hepimize birer dilim ekmek d tı. Hem yiyoör, hem etrafı seyrediyi Sağ tarafta Yeşilköye do giden alabildiğine uzanıyor. Karşımızda köş- üm. yol Prenses Kyra 28 yaşındadır. Uzün|Sa majeste Corcun, Prensesi ke! Kraliçe olarak seçeceğine ihtimal verile kümsü evler, kulübeler.. sol taraf deniz Balkonun içine doğru döni lara bakıyorum. Uzun, kısa, man, güzel çirkin bit sürü hasta. söyleniyor, kimisi konuşuyor. İki kişi müstesna, gayri tabil yok. Bir leyli mekteb teneffüsh: de bu kadar patırdı olur. Gaygi tabil de- diğim iki kişiden biri kırmızı örme bere- N. karga burunlu, kısa boylu, pijaması. nin Üstüne İâciverd pardesü giymiş biri- Si Diğeri ,orta boylu, ablak çehreli, tatar suratlı, hâki keten bahriye elbiseli, lâci- verd pardesülü, Mart kedilerinin miyav- lamasını hatırlatan bir sesle gazel söy'lü. yor. (Arkası var) —— ——— a A e A —— evvelisine kadar da Yunanistan mekte idi. ; Prens Ferdinand, Ford kumpa' sında mühendistir. Prensten ziyade şâs iri andırmaktadır. Hitlerin prestişkâ dır. Hlitler de onu «Ekselans» diye çi ğurmaktadır.