Geçenlerde bir yangın olmuş, kocaman bir ahşab ev yanmıştı. Vakıâ, evin ev de necek bir Kal! yoktu; çarpık çurpuk, yam- nı yumru bir şeydi Fakat nede isa, yetmiş insanm barındığı bir yerdi. Ev kumandanı ile itfaiye arasındaki bu konuşma, yanam evin av- lusunda cereyan ediyordu. Evin kiractla- rından bir kısmı da alâka ile bu koruş- mayı dinliyorlardı.. İtfaiye kumandanı elindeki boş ve kıs- men yanmış benzin kabını evirip çevi- rirken kiracılardan birinin on beş yaşla- rındaki oğlu hayretle bağırdı: — A, a... dedi, ben bu benzin teneke- sini daha dün gördüm. Evin üç numara- li dairesinde oturan Filatofların misafiri buu elinde götürüyordu. galiba da bod- Tuma gidiyordu. Ev kumandanı; — Filatoflarda misafir olan zat onların amcası Baranolf'dur. Fakat bu adamca- Se Sağma , BİR KUNDAKÇILIK önemi çen? Evet, bu evi ben yektım... Fakat nare ketimde hiçbir siyasi hedef yoktur ğızm kundakçılık yaptığını düşünmek! Polis müfettişi kurnaz bir gülüşle: : — Evet, dedi, ya dilini yuttu, veyahud! mel atma merasiminde bulunan bütün eş bir delilik olur. Bu adamcağızın bu evde bir çöpü bile yok. numara yapıyor. Fakat ekseriyetle câni- bulunmuş. o zamanki &det mucibince te- dost temelin içine altın ve gümüş gibi Epey zamandanberi orada olduğu hal-İler, mes'uliyetten kurtulmak için böyle) kıymetli şeyler atarlarmış. velhasıl bu de kimsenin nazarı dikketini celbetmi-İ deli taklidi yaparlar. halbuki düşünmez-| evin temeline de birçok altın, gümüş a- yen ve bütün bu konuşmaları dikkatleİler ki bu hareketleri onlar hakkında da-| tılmış.. bütün bunlardan sonra da temel dinlemiş olan polis müfettişi de nihayet | lata karıştı: — Şu Baranef denilen zatı getirin de bi” görelim, dedi. — Baranof geldi. Bu, altmış yaşlarında gö- rünen ufak tefek bir adamdı. Mesele kı saca ona önlatıldı. Baranof şiddetle itiraz! etti: Ev kumandanı da: — Öyle ya, canım, dedi, bu ihtiyardan ne istiyorsunuz?. Bu manasız mevzu Ü-| zerinde boş yere durmıyalım.. Polis müfettişi ev kumandunma yan yan baktı: - Beni, dedi, bu yangın hâdisesinden ziyade ev kumandanının bu acaib vazi- ha fazla şübheler uyandırır, bizi, işin İşinde siyasi bir takım sebebler aramağa sevkeder. Birdenbire, herkesin hayreti arasında, Baranof dile geldi: — Görüyorum ki, dedi, ille de bana si- yasi bir suç yüklemek istiyorsunuz! Fa- ..: bu maksadınıza erişemiyeceksiniz!, Sizi böyle bir vak'a keşletmiş olmak şe- refinden mahrum edeceğim. evet, bu evi ben yaktım. Fakat hareketimde hiçbir siyasi hedef yoktur. Maksadım büsbütün ' başka idi. “Yanan evin bütün kiracıları slâka ile bu bahsi dinliyorlardı. Filatoflar amca- larımın bu son itirafını işittikleri zaman yükselmeğe başlamış. Baranof sözüne şöyle devam etli; — Bizzat ev sahibi elli altın ruble attı. Ben de on altın ruble attum. Bugünkü gi- bi hatırlıyorum, bir avuç da gümüş rüb- le atmıştım. Galiba da biraz çakır keyif- tim, Karımı da bir şeyler atması için zor- ladım. O da altın bileziklerini attı Gali- ha daha başka şeyler de attık. tabii baş- kaları da birçok şeyler attılar... İşte yirmi senedir bu temeldeki para- ların hayalile yaşadım. İnkılâb olunca Avrupaya kaçlığım için fırsat bulup ge- lememiştim. Neyse... İlk fırsatta memle- kete döndüm. Burada akrabalarımın bu- lunuşundan istifade ederek misafir gel- yeti kayrete düşürüyor. Onun da ya bu| baygınlık geçirdiler. diğer bütün kiracı-| dim. Birkaç defa bodruma indim. temeli yangınla aklı yandı veyahud çok budala bir herif. bir insanın kundakçılık yap- ması için muhakkak surette ortada maddi menfaatler olmak mı lâzım?. Ben haya- tımda ne kundakçılık vak'aları gördüm. intikam kasdile ev yakanlar olduğu gibi| tiler.. siyasi kundakçılık edenler de var.. Polis müfettişinin bu sözlerini işiten Baranof sapsarı kesildi. Kendisine soru- lan suallere cevab vermemeğe Ona ne sörulduysa, ancak tuhaf tuhaf hareketler yapmakla, gözlerini açıp ka- pamakla iktifa eti. Ev kumandanı dura- Mudr: — Görüyar musunuz, dedi, bu yaplığı- miz hareketle adamcağız korkutlunuz!, Baksanıza zavallı ihtiyar galiba dilini yuttu. Tliçbir şey söyliyemiyor. Tar ise öfke ile, hiddetle ihtiyarın üzeri- ne atılmak, yanan eşyalarının acısımı çi- karmak istediler. tabii buna meydan ve- irilmedi.. ihtiyarı hemen bir otomobile bindirdiler ve polis müdürlüğüne sevket- ihtiyar, yolda: — İmkâni yok, dedi, ben bu kundak- çılığı itiraf etmezdim. Fakat ne biniş yum ki beni kafese koydunur!, Karşı daha mes'uliyetli bir iş çıkardınız". Siya si bir kundakçı vaziyetine düşmemek i- çin vak'anın. hakikatini anlatmak lüzu- munu hissettim. İhtiyar bütün möâzisini anlatmağa baş- ladı: Meğer o, bu yanan evin eski sahibinin akrabası imiş. kırk sene evvel bu ev ya- pılirken © da temelinin atılışımda hazır “Son Posta ,, nın edebi romanı: 2 Dünkü kısmın hülâsası Romanın kahraman İzmir kz sesi, Muazzez Tahsin Berkand kazmak teşebbüsünde bulundum. Fakat ev zaten harabdı.. Yıkılmak tehlikesini gösterdi. bundan bir netice çıkmayınca bu yangını yapmağa karar verdim, Beranofu mahkemeye verdiler. veni bir ev yaptırmak için evin eski temelini tamamen kazdılar. fakat Baranofun bahsettiği altınlardan eser bile bulama- dılar.. ya ihtiyar yalan söylemişti. veya- hud bizzat evin sahibi bunları hemen er- tesi gün oradan çıkarmıştı.. veyahud bu âdeti bilen ustalardan birinin debu kıy- metli şeyleri çikarmak ihtimali de var- dı... YARINKİ NÜSHAMIZDA: Defag dali Çeviren: K. Neyyir keklerle mektubluşıyor muyum? Ben mi? Alaylı bir gülümseme ile Yüzüme baktı. — Günahısızmışsın gibi söylediğin bu sözlerle beni tereddüde düşürürüm sa- ruyorsan yanılıyorsun kızım. Ben de sa- na cevaben: «Even sen. işte bak!» diyo Bü sefer artık büyük bir haksızlığa 'rum. olduğumu anlıyarak serbest! Bu mektubu açıp okumak, mekteb talebesinden Solmadır. Olup biteni omun'serbest ve içimin bütün acısını dökerek müdiresi sıfatile hakkım ve vazilem i- ağandan dinliyoruz. Bir gece yemekhanede arkadaşı Eme- lin tabağına tuz doldurduğu için nöbetçi! yemeğine tür koy- Durdu... Akan yaşlarım karşısında bir anne gibi şefkatle bana acıy: leri, birdenbirebir müdireninki) sertleşti. Fakat ben sözümü bitirince hayret etmek sırası onundu. — Bir arkadaşın yemeğine tuz koy- mâk mı? Bu na ne demek? — Fatma hoca size söylemedi mi? — Hayır. — O halde kabahatim nedir benim? Niçin beni böyle aci acı azarlıyorsu- nz? (hıçkırıyordum. Fakat üzüntüm hafifle-! İmişti. o Yüzümü örten parmaldarımın larasından ona bakıyordum. Sert mas- kesi biraz olsun sarsılmamıştı; ötke ile, hattâ biraz zevkle gözyaşlarımı seyre- diyordu — Sen komedyacı bir kızdan başka bir şey değilmişsin meğer. buna çok teessüf ediyorum. Yarabbi, sen bana aci! Başıma gelen nedir benim? Her zaman tatlı sörlü o- flan müdiremin bir türlü afledemediği İkabahatim nedir acaba? Ağlıyarak sordum: — Ne yaptım müdire hanım? Suçum nedir? Allah rızası iğin söyleyiniz ba- na; yoksa deli olacağım. ” Maâsalının üzerinden bir zarf alarak i yanıma yaklaştı: — Suçun nedir öyle mi? Zavallı ma- sum çocuk.. zavallı ana kuzusu... Köse başındaki tütüncü Acem vasıtasile er- keklerle mektublaştığını bilmiyor mu- sun? Makineli bir bebek gibi yerimden Tadım: — Ne? Ne söylüyorsunuz meüâire hansm?. Tütüncü Acem vasılasile er- re ken senin bu hareketin karşısında duy- İduğum iğrenme hissi buna da mani ol- İdu. Bunu bizzat açıp benim yanımda okumanı istedim. Bu sözlerinin beni bir paçavraya çe- virdiğini anladığı için büsbütün zalim- leşmişti, Elinde tuttuğu zarfı, gözlerin- unan bir işkence arzusile verip ge- or, dört ucunudikkatle muayene 6- diyordu. Nihayet beni kâfi derecede ce- zalandırmış olduğuna kanaat getirmiş olacak ki islik ak: İşte adresi okuyorum. dedi, «İzmirde ,.. ğında seir bü- smaral: tütüncü Ali Asgar elendi Selma hanıma ne pek eyima; an- marada niş zari aldım ve acele ile yırtarak n yüzüme bakvordu. , bir elimde mektubu, pPiyang 40,000 lira kazanan 37244 Sonları (44 ) rakamlarile biten bü- tün mumarslar onda bir itibarile ikişer lira amorti alacaklardır. 15 ,0001 lira 18806 Sonları (06 ) rakamlarile biten bü- tün sumaralar onda bir itibarile ikişer lira amorti alacaklardır. 12 000 vira 10091 lira kazananlar 5724 1,000lira kazananlar 29723 çior 9083 500 lira kazananlar e 12162 23029 20228 4846 12140 20210 Aas 20557 14929 22906 39796 28528 22473 11770 24385 15056 20805 8843 200 lira kazananlar 11282 10375 14302 32355 15466 23600 M40 21411 13418 36880 10402 12379 8195 21163 34748 35226 25319 33094 10022 4678 4072 24463 19711 16221 30'41 30688 2485 9742 7078 25011 100 lira kazananlar 1642 14505 21192 27057 36167 16896 34363 17182 37292 13091 16375 14309 14554 21097 9289 2713 31253 3013 1 26538 27188 13903 28931 30688 26563 3668 19863 26460. 3455 39126 o 9647 32652 7824 12991 8511 2199 28124 29543 39661 15553 50 lira kazananlar 34265 7779 SIŞI 4502 22602 30446 | 9568 23652 25791 16167 37616 38125 2564 23447 371975 14046 32771 423 12147 40104 32205 10344 17667 18483 36174 11255 26985 29310 17185 25882 27662 bir elimde yüz liralık çeki sallıyarak bir |böyle hareket ederek lâstik top gbi sıçftamağa başladım — Anneciğim.. can anneciğim. şeker anneciğim.. müsabakayı kazandım, bi- finci geldim... Ne mes'udum bilse- niz... Kağıncağızın yüzünü gözünü bir çıl- gın yibi öpüyor, başıtm omuzuna sür“ tüyordum. — Deli mi oldun Se'ma? — Anlamıyor musumuz? Gönderdi- ğim müzik parçası müsabakada birin- ci gelmiş, yakında basılacakımış, bu meklub oradan. çek de müküâfatım... “O zaman müdirenin gözleri açıldı — Demek aynı adröse gelen nota se- nin eserin. — Geldi mi diyorsunuz? Ne hainsi- niz. nerede? Notayı bana verin! Ve hemen piyanoya geçerek, ezbe- jrimde olduğu halde gene kâğrddan oku- yormuşum gibi, kendi kompozisyonum dan parçayı çalmağa başladım. | Zâvallı müdirem o kadar memnun- du Ki — Şimdi anlat bakalım yâramaz... Beni o kadar üzdükten sonra senin sır- daşın olmağı hakettim. Anlatılacak bir şey yok... Üç se- nedenberi kendi kendime müzik par- (çaları yaztyordum. Geçen sene İstanbul gezetelerinde bir musiki müssbikası a- çildığını okudum ve bunu gönderdim. Ancsk yaptığımdan ulandığım içim bunu kimseye, hattâ size bile söyliye- cek cesareti kendimde bulmadığımdan cevalı rasklebin yakınındaki tütüncü- onun 2 nci keşidesi bugün bitti İ ye göndermelerini yazmıştım, Fena bir| cevab geleceğine o kadar emindim ki 34573 1364 12360 24357 18264 25778 7057 35657 21240 7696 11862 23315 39529 19079 30028 15904 5565 39541 3158 36245 3510 7907 12027 4464 22948 4921 35973 31778 16198 20384 11288 5940 215 23019 19878 6739 38393 37748 2042 1140 3787 39493 10293 22433 ©6734 1532 36989 26198 7484 38684 35903 36131 34109 26594 30413 4603 20854 21356 8724 9551 Gis4 25009 16830 35485 13279 28268 1755 24995 3727 18113 21868 17278 28239 20629 17585 28300 10512 16533 669 2342 30988 33676 3114 3163) 2262 6430 20976 20016 26045 14387 10176 37I9T 6759 30 lira kazananlar 24542 39231 36476 35468 38539 8271 35024 36057 11049 21619 16913 0428 16533 825 20881 29460 26309 14421 20891 BAU 432 8495 11618 18567 383 22555 28134 32166 23684 3122 10745 o 1980 7026 0880 3299 25094 22511 18345 35573 S0 27719 4149 1530 36938 30592 3414 6423 a 19734 23027 39778 44343 4826 2896 11764 1979 ia sönâüeğeğöeğ 3 a Z 10216 1722 5838 19151 15243 4EN Keşideden sonra dolabdan yeniden 49 numara çekilmiş, 20 bin liralık mükifat şa kırk: numara arasmda ona bir iiba- rile ellişer Mra olarak dağıtılmıştır. 24387 17222 17563 7345 16881 11264 19738 22078 1581 21987 10210 29500 10053 29133 22568 24364 10211 20185 4092 20472 20056 ZUMA 28290 14524 27414 18539 20066 10960 28515 2517 5660 On bin liralık mükâfat Patates yemeğe slışadım, Sofralarımız - da daima bulunduralım. #laylarmdan kurtulmak istemiştim... İşte bu. — Halbuki cevab iyi oldu ve bir te- sadüf eseri olarak bir hademe vasıtasi le benim elime düştü. Konuşurken dalıyor, elindeki notayı büküp açıyordu, Birdenbire kaşları çe- tıldı, — Burada senin ismini göremiyo- rum. Gözlerinde gene bir şübhe şimşeği çakmıştı. — Anneciğim, İspinoz benim işte... Sizin bana çocukken verdiğiniz bu adı ne kadar da çabuk unuttunuz? Durma- dan şarkı mırıldandığım için bana İspi- noz diyen siz değil misiniz? İşte ben de «Kuş Crwiltiları» isimli parçama bu im- zâyı koydum. Bundan sonra artık bu isim benim müstear adım olacak, Bu sözlerim onun son şübhelerini de sitip götürmüştü. Artık ciddi yüzünü bırakmış, ker zamanki müşfik ana göz- lerini almıştı. Elimden tutarak beni ya- nına oturttu — Söyle bakalım İspinoz, başka ci- witıların var mı senin? Şrmarik bir dudak büküşile cevab — Peki efendim. — Yarın akşam da derslerini hazır- ağikten sonra buraya gelip onları ba- na çalacaksın. — Buna da peki... (Arkası var)