; ç K “der, demişti. | Vakığ biraz sonra, ateş kesilmişti. Yazan: Ziya Şakir Birbirini takib eden silâh seslerinden sonra nihayet ilk haberi bahriye yaverlerinden Tufan ağa getirdi: “ Arab ve Arnavud taburları, birbirlerine girmişler! ,, Gene süküt ile mukabele görünce: — Canım, hepiniz buraya niçin top- landınız? Silâh sesleri, kışlalar tara - iyor. Gidin.. bakın.. ne var? lenerek içeri girmiş, altkat- i küçük salona girmişti. âh sesleri, gittikçe artıyordu. (Or- haniye) kışlasının tarafından gelen lü- fek sesleri, adetâ büyük bir meydan muharebesini andırıyordu. O tarihte, henüz telefon yoktu. Onun için mese- leyi anlamak maksadile, bir kaç yaver o tarafa doğru koşmuşlu. Fakat, sara- yın hünkâr dairesi ile kışlaların olduğu yer, yakın değildi. Bir çok kapılardan Ve bahçelerden geçmek lâzımdı. Hal- buki Abdülhamid, meselenin ne oldu- ğunu bilmediği için büyük bir korku ve sabırsızlık içinde idi. Asıl görülecek manzara, (Nöbet oda- s1) denilen yerdi. Burada bir çok ha- rem ağaları ve saray bendegânı ietima etmişti. Bunların renkleri bembeyaz kesilmişti. Hemen hepsi de korkudan | titreşmektelerdi. Hararetli - hararetli hep bir ağızdan konuşüyorlar: Aman, Allahım.. bu muharebe | — Acaba Ruslar mı bastı? — Mutlaka İngilizler Boğazı geçti — Hayır canım.. şehirde ;htilâl çı! " Evvelallah; Hasan paşa sopayı bir kapar da, onların karşısına çıkarsa, hepsini çil yavrusu gibi dağıtır. Diye karmakarışık söyleniyorlardı. Abdülhamid, birde nöbet oda- sına çıngırak çekiyor. Koşub gelen mü- sahiblere ve bendeğiâna: | Ne oluyor? Daha hâlâ meseleninw esası anlaşılmadı mı? diye soruyordu. | Nihayet ilk haberi, bahriye yaverle- rinden (Tufan ağa) (!) getirmişti. Ce- tirdiği haber de, şu idi: — Arab ve Arnavud taburları, bir - birlerine girmişler. Niçin? Sebeb ne? Ahval ne merkez- de? Tufan ağanın dirayeti, bu kadar e- saslı malümat getirmeye kâfi değildi.! Onun için daha hâlâ devam eden şid- detli tüfek ateşini işkenler heyecan içindelerdi. Fakat çok garibtir ki; bu haberi alır| &lmaz, birdenbire Abdülhamide bir sü- künet gelmişti. Bu sırada, konağından nefes nefese gelen mabeyn müşiri ga- zi Osman paşayı huzuruna istemişti: — Paşa!.. Git askere, benden selâm #öyle. Derhal ateşi kessinler. Ne şikl- yetleri varsa, gelsinler bana söylesin - | m Çerkesleri kat'iyen sevmezlerdi. Eğer Abdülhamidden beklenen menfaatlar olmasa, bunlarla bir çatı altında bir dakika bile yaşamak istemezlerdi. A - rablar ise, her iki unsurdan da nefret ederler, bunlara: — Kırmızı kulaklı... derlerdi. Bu tabantabana zıd hislerin, fikirle- Yrin, emellerin, milliyet gayretlerinin bir noktada birleşmesi ve elele yürü - mesi; Abdülhamidin kullandığı mahi- rane siyaset sayesinde idi, Abdülha - midin bu siyasetinin bütün sırrı ise; herkese gizlice birer mavi boncuk da- Bitarak : — Mavi boncuk kimde ise, gönlüm onda, demekten ibaretti. Abdülhamid bu mahirane siyasetine rağmen, için için kaynıyan bu volkan, arada sırada bir taraftan paklak verive- rirdi. Meselâ; vaktile Çerkeslerden ve Da- Bistanlılardan mürekkeb olmak üzere edilmiş Bir Doktorun Günlük Koltlarından Göğüste Bezier Göğsümüz içinde, nefes borularının etrafında lenfa uükdelerinin şeşmesinden ilezi gelan bir hastalıktır. Göğüsteki len- fa ükdelerinin şişmesi demek — verem mikrobunun lenfa yollarile akelğere düğ- ru yollanmakta olduğunu ve pek yakın bir zamanda akciğerin bünyesi üzerinde oturup tahribat yapmağa başlıyacağını gösterir bir alâmettir. Bir bakıma göre de bu uükdeler bi - rer süzgeçtir. Gelen verem mikroblarını bu süzgeç terkif eder, Ükdeler şişer, az çok ateş yapmağa başlar, şişen ükdeler nefes botularını tâzyik eder, öksürük başlar. Hasta bu esnada zayıf ve renk - sizdir, Vereme çok müstald bir haldedir, Bu esnada teşhis konulup derhal te - daviye başlanırsa ukdeler içindeki ve - rem mikroblarının etrafı kil yani kizeç ile sarılır. Ve mikrob orada âdeta hapis ve tevkif edilir. Bu çok iyi bir alâmet . tir. Teşhis ve tedavinin İsabetini gö - terir. Ve haşlta tamamile şifayap — olur, Fakat dalma dikkat ve Ihtiyatla ha- reket etmek lâzımdır. Bu gibi, çüneş te- davisinin veyahut ultra viyolenin tesiri çoktur. Açık havada yapılan metodik bir gü- neş tedavisi ile bol gıda ve İstirahat bu hastalığın esas tedavisini teşkil eder. (*) Bu notları kesip saklayımız, yahud bir albüme yapıştırıp koleksiyon yapınız. | Fakat hâdisenin şekli, çok —mühimdi.| Askerliğin ruhunu tamamile rencide| edecek bir mahiyette idi, | Meselenin içyüzü ; (Yildiz muhafız taburları) ismi verilen Arab ve Arna- vud taburlarının, lüzumundan çok faz-' la şımartılması idi. Ve bu da dünkü bu-| günkü iş değil; adetâ çoktanberi bek - lenen bir hâdiseden başka bir şey de- ğildi. Evvelâ şunu arzedeyim ki, gerek sa- ray dahilinde ve gerek saray muhitin- de herkesin birbirine karşı derin bir hürmet, riayet ve hattâ mubıbbetı gösterdiği nazarı dikkati celbederdi. Fakat bu hal tamamile zahiri olub, ma- hiyeti tamamile riyakârlıktan ibaretti. Yıldız sarayınm çatısı altında top - lanan ferdlerin, ayrı ayrı şahsi emelleri ve ihtirasları olduğu gibi, milliyet ce- reyanları da, daima gizli bir cidal şek- linde devam edib giderdi, Çerkesler, daima sarayın en imti - jyazlı bir unsuru idi. Çünkü ekserisi, sa- ray kadınlarmın hısım ve akrabası, ve- yahud onların tavsiyelerile saraya ge- tirilmiş olan kimselerdi. Arnavudlar, (1) Tufan ağa, saray bahçesindeki havuzda bulunan sandal ve kayık fi- Tosunun amirali idi. Ayni zamanda pa- dişah sandala bindiği zaman dümeni i- — dare ederdi. Gitgide (Hiva) rülhesini 7 elmiş (Tufan paşa) oluvermişti. “TENMRAPA M KER * v Bıkıntı zamanımızda bu notlar bir doktor gibi imdaylınıza yetişebilir. Nöbetci Eczaneler Ba gece möbetci olan tezandler yunlar- dur: İstanbul cidetindekller: Aksarayda: (Pertev), Alemdarda: (Sır- rı Asım), Bayazıdda: (Belkıs), Samatya- da: (Rıdvan) Eminönünde: ( Hüseyin Hüsnü), Eyübde: (Hikmet Atlamaz), Fenerde: (Vitali), Şehremininde: (Ham- d, Şehzadebaşında: (Asaf), Karagüm- rükte: (Arif), Küçükparzarda: (Yorgü, Bakırköyünde: (İslepan). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Dellasuda), Ga- latada: ( Hüseyin Hüsnü ), Taksimde: (Limonclyan), Pangaltıda; (Nargijecl - yan), Beşiktaşta: (Süleyman Rıza). Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: ( Ahmediye ), Sarıyerde: maiyet süvarileri, Abdülhamidin en gözdesi olan bir muhafız kuvveti oldu- ğu halde, bunları çekemiyen Arnavud tüfekcileri ve Arab şeyhleri bir çok mahirane Manevralar çevirmişler; Ab- dülhamidin kalbine büyük şüpheler vermişlerdi. Artık bu kuvvetten şüphe- lenen Abdülhamid, nihayet bir gün kendisine vukubulan bir ifşaat yü - zünden kısa bir trade ile bu alayı da- ğitivermiş, kumandanlarını da sürgü - ne göndermişti. Dağıstan alayı bu âkıbete uğradık- tan sonra; bundan müteessir olanlar, gözlerini Arnayud ve Arab taburları- na dikmişlerdi. Arnavud taburlarının zabilan ve ef- radına sokularak: — Efendimizin, size emniyeti yok. Eğer olsa, Arab askerlerini getirtib karşınıza koymaz, (Arkası var) —- ——— IHA DYOİ ı Eugünkü program 7 Birincikânun 937 Salı | İSTANBUL Öğle meşriyalı: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 1250: Hava- | dis, 1X06: Plükla Türk musikisi, 13.30: Muh- telif plâk neşciyatı Akşam neşriyatı: 18,30: Plâkla dans musikisi, 19: Çocuklara mi Bayan Nine tarafından, 1940: Kon- ferans: Beyoğlu Hulkevi namına İsmall Ha- mi Dahişmend (Yazının teşekkülünde Türk- lerin rolü), 19,55: Borsa haberleri, 20: Türk klâsik musikisi: Okuyan Nuri Halil, keman Reşad, kemençe Kemal Niyazi, Tanbur Dür- rü, Nisfiye Salâhaddin Candan, ut Sedat, ka- nun Veelhe, 20.30: Hava raporp, 20433: Bay |Ömer Rıza tarafından arabca söylev, 20,465: | |Vedia Rıza ve arkadaşları tarafından Türk | stadyomunda yaptı. Sdbahleyin musikisi ve halk şarkıları, (Saat ayar!), 21,15 | Sopranodlas | rından Madüme Letitya Anuşka — Piraocinl: Milano Beala Gyalrasu — dram tarafından könser: 1 - (Verdi)jnin: Alda, 0 perasından Ritorna Vinçetor, 2 - (Puccinl)- di vedremö, 3 - (Cherubinilnin; Ave Maria, Müarso aralarında Stüdyo orkestrası ilgili 22,40: Plâkla sololar, opera ve operet parça- ları, 22,50: Son hâaberler ve ertesi günün Ölle neşriyatı: Dahili ve harlel haberler, Akşam neşriyatır musikisi ve halk şarkılar: (Servet Adnan ve arkadaşları), 19.30: Baat ayarı ve arabca ları (Müzeyyen ve arkadaşları), 20,15; Sıhhi konuşma: Bn. Fahire (Çocukta kemik hasta- böu, 20,30 Plâkla dans müsikisi 21: Afans baberleri, 21,15: Stüdyo zalon orkestrası, 1 - Massenet Manon, 2 - Canille Morena La Gitanelli, 3 « Arnold Milke: Soljanka, & - Ferd Fauer: Wun._ Fransa italya ile berabere kaldı Paris 6 (A.A.) — Parc des Princes sta- dında dün öğleden sonra Fransa ile İtal- ya arasında yapılan beynelmilel maç 0-0 |beraberlikle neticelenmiştir. Fransa bu heticeyi dünya kupasını kazanan meşhür ekipe karşı istihsal etmiştir. Oyunun heyeti umumiyesinde İtalyan- (Osman), Kadıköyünde: (Büyük, Üçler) Büyükadada: (Halk), Heybelide: (Halk). lar hâkim vaziyette oynamışlarsa da Fransa müdafaası karşısında gol yapa - mayışlardır. İstanbul Belediye İlânları Şebrin muhtelif mahallerine yaptırılacak 23 tane afiş levhaları açık eksiltme- ye konulmuştur. Bunların hepsine 2055 lira 62 kuruş bedel tahmin edilmiştir. Keşif evrakile şartnamesi Levazım Müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 2490 No. l1 kanunda yazılı vesikadan başka fen işleri müdürlüğünden alacakları fen ehliyet vesikasile 154 lira 17 Kuruşluk ilk teminat makbuz veya mektubile be- raber 14/12/937 Salı günü saat 14 de Dalmi Encümende hulunm:ı_'.ıd.ışlı:, sasain 1 YıĞ Vilk devrede Beşiktaş Şeref ve Eşref va- İsıtasile iki gol yapmış, Fenerbahçe buna | ru parçalar çalacaktır. 22.15: Ajans haberleri, | 1830: Muhtelif plâk neşriyatı, 19: Türk| —.. fevkalâde idi. neşriyat, 19,45: Türk musikisi ve halk şarki- | 4 -2 mağlüb etti . N Galatasaray bozuk bir oyundan sonra Romen /| Trikolor takımile O - O berabere kaldı ©& Fenerbahçe - Beşiktaş maçın dan heyecanlı bir safha Bayram tatili münasebetile hususi bir maç yapan Fenerbahçe - Beşiktaş takım- ları dün Kadıköy sahasında karşılaştılar, Bir gün evvel Güneşe mağlüb olan Fe - nerbahçe bu oyuna değişik bir kadro ile çıktı. Müsabaka hızlı ve zevkli başladı. Da -| — n ha ziyade Beşiktaşın hâkimiyetile geçen ir sayı ile mukabele etmiştir. | İkinci devre düştüğü müşkül vaziyet-! |ten kurtulmak için çalışan Fenerbahçe İdaha derli toplu hücumlar yapmış, neti- k. Naci ve Bülend vasıtasile üç lgul yaparak maçtan 4-2 galib çıkmıştır. Fenerbahçe: Necdet - Orhan, Sedad - $ Reşad, Ayten, Esad - Naci, Şaban, Namık ? Bülend, Orhan. Beşiktaş: Melih - Hüsnü, Nuri - Rifat, Bülend, Fuad - Hayati, Rıdvan, Haydar, Şeref, Eşref, Hakem: Şazi Tezcan (Güneş) Galatasaray Trikolorla berabere kaldı Romanyanın Trikolor takımı, dün Üü «, ı Galatasaray - Trikolor maçından iki çüncü maçını Galatasaraya karşı Taksim yağan yağmurdan dolayı saha çamurlu idi. Hele aşağı kalenin önü çok berbaddı. Galata - saray muhacimleri birinci devrede bu - rada oynamak ve çamura saplanan topu nin: Mademe Buttlerfiy operasından, Un bel Bökmek için uğraştılar. Tabit bu yüzden |bir hayli yoruldular, İkinci devrede ku- farafa geçtikleri halde yorgun olduk- larından gol çıkaramadılar. Muavinler çok aksadılar. Muhacim hattında Ha - şimle, Süleyman topları ezmek hususun- da yarış ettiler. Eşfak dünkü lodosta A- dadan geldiği ve maça ancak başladıktan sonra yetişebildiği için hâlâ denizde imiş 1230; Muhtelif plâk neşriyatı, 12,50: Plâk-| Bibi hareket etti. Oyunun başlarında oy- la Türk müsikisi ve halk şarkıları, 12,15: / nıyan Bedil maçın sonlarına kadar öyna- saydı. Her halde daha faydalı olurdu. Müdafsada Salim sakat olmasına rağ - Misafirler üç gün ar- |ka arkaya oynadıkları halde yorgunluk- tan eser yoktu, çalıştılar. Üç maçta da sol |müdafi, sağ muavin ve soliç muvaffak oldular. Bilhassa sol bek her vaziyette düzgün vuruşlar yaptı. Romen kalecisi bazı bözuk hareketler yaptı. Fakat umu- miyet itibarile fena değildi. Sol açığın güzel şütleri var. Fakat takım oyun ha-, linde iken bütün topları eziyordu. Dün ikinci devrede Romenler Galata- saraya nazaran daha derli toplu idiler. Fakat kale önlerinde gol fırsatları ka - çırdılar, Yağmurun şiddetli rüzgârla or- talığı altüst etmesi maçın beş dakika ev- vel bitirilmesine sebeb oldu. Bu üçüncü maç ta 0-0 beraberlikle bitti. Galatasaray — Necmi - Salim, Suavt - Fazıl, Bedii, Mustafa - Necdet, Süley - man, Bülend, Haşim, Danyal, Hakem — Halid Galib (Hilâl), Harbiye - Muhafızgücü berabere kaldı'ar Ankara (Hususi) — Lig maçlarının ü- çüncü karşılaşmasını teşkil eden Muha - fızgücü - Harbiye maçı bugün şehir sta - dında oynandı. Tribünler tamamen dolu idi. Maç 44 berabere bitti. Takımlar ber zamanki kadrolarını mu- 'hafaza ediyorlar, hakem K. Halim. Oyu- İma 1415 de başlandı. Karşılıklı akınlarla: eg HALSLCEİ DELKYRL AM HEmeee şayanı dikkat enstantane (Beçen ilk dakikalardan sonra Muhafızlır lar ağır basmıya başladılar. Harbiye haf hattı Muhafızın en tehlikeli oyuncusu o- lan Rizayı tutmak için çok geri oynuyor, onun için top Harbiye kalesinden ayrıl « miyor. Böyle olmasına rağmen 23 üncü dakikada Harbiye ilk gölünü attı. Ön da- kika sonra Muhafız beraberliği temin et ti ve devre sonlarına doğru bir gol daha atarak devreyi 2-1 galib bitirdi. İkinci devrede Harbiye beraberliği te - min etti. Bir gol daha atan Muhafızlılar 3-2 galib vaziyete çıktılar, Harbiye bera- berlik golünü atmakta gecikmedi. Topu hemen kapan Rıza şahsi gayreti ile Mu « hafızın dördüncü gölünü kaydetti. Oyu « muh bitmesine beş dakika kala Harbiye- liler beraberlik sayılarını attılar ve ma$ böylece (441) beraboere bitti. Selim Tezcan Gol kralı Kim olacak? Son Posta, bu seneki llg ve milli kü- me maçlarında gol krallarına birer ku - pa hediye edeceğini ve bunları tahmin edebilecek okuyucularına da birer güzel hediye vereceğini — vâdetmişti. - Şimdiye kadar 5 Hg müsabakası yapıldı. Sıra ile et çok göl atan oyuncular şunlardır: Şeref (Beşiklaş) T, Fikret (Fenerbah- ge) 6, Şükrü (Vefa) 6, Necdet (Galata « saray)-6, Melih (Güneş) 6, Haşim (Ga - datasaray) 5, Süleyman — (Galatasaray) 5, Murad (Güneş) 6, Nazım — (Beşiktaş) 4, Muhteşem (Vefa) 4, Hamdi (Süley « maniye) 4, Muzaffer (Beşiktaş) 3, Naci (Fenerbahçe) 3, Sami (İstanbulspor) 3, meş) 2, Hakkı (Beykoz 2, Niyazi Haydar — , (Eyüb) neş) 2, Şaban — (Fenerbahçe) (Beykoz) 2, Enver (İstanbulspor) 2, Sa- lâhaddin (Topkapı) 2. Tahmin müddetimiz 18 ilkkânun ca- martesi çünü akyamı bitiyor. O zamana kadar tahmin — mektublarının — elimize geçmiş olması, yahud postaya verilme - Fü gaptter- ber aKRMe MANEC AT GERUL DA