8 “Sayla müsbet bir netice verdi (Baştarafı 1 inci sayfada) Hatırlardadır ki geçen yaz için derpiş edilmiş ve kararlaştırılmış olan bu 2iya- ret, Leipzig kruvazörü hâdisesinden do- layı birakilmişti. yetlar mahfellerde söylendiğine göre Von Neurath'ın tehir edilmiş olan Londra seyahati, ancak yeni senenin ilk aylarında yapılabilecektir. Alman gazeteleri ihtiyatlı Berlin 20 (Hususi) — Alman matbuatı Lord Halffax'ın ziywreti etrafında fevka- löde ihtiyatlı bulunmakta ve ifşaat te » lâkki edilebilecek her hangi bir haber yazmaktan çekinmektedir. Hemen bütün gazetelerde takriben yekmial olarak çı- kan mütaleat şu şekilde hülüsa edile - bilir: 1 — Almanyaya cihan meseleleri hak- kında bir sual varakası vermek mevzuu bahs traştır. 2 — Almanyayı Berlin > Roma veya Berlin - Roma - Tokyo mihverinden ayır- miya teşebbüs etmek dahi mevzuu bah- solunamıştır. 3 — Almanyanın urnum! siyaseti muh- felii vesilelerle o derece tasrih edilmiştir ki Alman devlet reisinin eski sözlerine ilâve edilecek tek kelimesi yoktur. 4 — Almanya her bangi bir mesclede kendi menfaatleri ile İngiliz menfastle - rini telif kebul etmez şekilde görmemek- tedir. Bunun için İngiltereye yapılacak teklifat Mmevcud değildir. Söz İngiltere- nindir, Fransızlara göre Paris 20 (Hususi) — Fransız gazete » leri Lord Halifax ile Alman devlet reisi mrasında bilhassa Almanyanın müstem - leke talebinin konuşulduğunu söylüyor » lar. Bu arada komünizm aleyhtarlığı ile yeni bir Lokarno muahedesi akdi de ko- mnuşulmuştur. Almanya yeni bir Lokarno muahedes, akdinden — çekinmemektedir. Yalnız bu muahedenin Almanya, İtalya, togiltere ve Pransa arasında olmasını şart' koşmakta, Rusyanın hariç bırakılmasını ve sadece kendi hududları dahilindeki iş- lerle meşgul olmasını istemektedir. Anlaşma olacak mı? Berlin 21 (Hususi) — Lord Halifax'ın Almanyada — yaptığı — mükâ!lemelerden memnun kaldığı ve mukabil larafta da ayni intıibar uyandırdığı anlaşılmaktadır. Bu suretle zemin hazırlandığı için şim- di busust mükâlemelere resmi bir ma - hiyet verilmesi mümkündür. Belgrad 21 (Husust) — Alman - İngiliz anlaşması bir hakikat halini alıyor, di » yorlar, Fransadaki siyasi suikasd (Bastarafı 1 tnct sayfada) çmak teşebbüsünde — bulundukları d karakollarına emir veril - Bniş ve otomobille takihata başlanmıştır. alınan bu iki kişiyi yakalamak için, | Gazeteler, Fransız devletinin dahi- & alâkadar olan bir çok şahısları |1i ve harici emniyetinin bir suikasd te - f etmiştir. Şimdi bunların elebaşı - | şebbüsü — karşısında gı bilhassa iki kişi aranmaktadır. (|(tahkikalın mühim bir sürpriz teşkil eltmesi ihtimalinin kuvyetli olduğunu| Tasim yapıldıktan sonra cenaze otome - ve bulunduğunu yazıyorlar. Silâhlar haricden mi geldi? Cenevre 21 (Hususi) — Fransada Bu iki kişi ele geçtiği takdirde gerek |bulunan gizli silâhların Fransaya İs - gizli »ağh depoları, gerek hükümeti de- | viçre yolu ile hariçlen getirilmiş ol - tirmek teşebbüsü hakkında müh'm ip /|ması şüphesi üzerine burada tahkikat arının meydana çıkarılacağı tahmin €- dümektedir. 72 meb'us sorguya çekildi Paris 20 (Hususi) — Eski emniyet dı- rektörü Chiappe'ın geçen günkü meb'u- Ban meclis: toplantısında yaplığı ilşaaz: - ftan anlaşıldığına göre, gizli teşkilât me - Belesinden dolayı nezaret altına alınan y e kişiden başka, 72 meb'us da tev- kif edilmiş ve sorguya çekilmiştir, Bunların halen mevkuf olup, olmadık- Jarına dair hiç bir malümat yoktur. Bütün bu işleri örten esrarengiz per - denin yakında yırtılacağı muhakkak sa- yılmaktadır Yeni tevkifler ris 21 (Hususi) — Zabıta gerek payitahtin ve gerek vilâyetlerin muh- telif noktalarında yeniden araştırma - lar yapmış ve yeniden bir mikdar giz- Ki silâh bulmuş, alâkadarlarını tevkif etm kında ve gerek Cagoular denilen cemi » yet hakkında malümat yermekten is - tinkâf etmekledir. yapılmaktadır. Bir hafta evvel evvelâ şehir sokaklarında, sanra gümrük da- iresinde bulunmuş olan fişeklerin Fran sada ele geçenlerle bir münasebeli 0-|sine mensub bir çok zevat hazır bulun - lup olmadığı araştırılmaktadır. Fran - muş ve cenazeyi asker, polis ve bal.riye saya hemen her gün gidip gelmekte ö-|müfrezeleri takib etmiştir. lan bir kamyon şoförü tevkif edilmiş - tir. Kümes hayvanları sokaklarda — |vet tarafından ÇUT gezdirilmiyecek Kümes hayvanlarının sürü halinde şehirde gezmesi ve gezdirilmesi ve so- kaklarda hayvan kesilmesi yasak edi). miştir. Buna muhalif hareket edenler ceza görecektir. Barbarosun — türbesi Beşiktaşdaki Barbaros türbesinin | yük acı bir taraftan bizi müteessir eder - etrafında bulunan baraka ve sairenin|ken, diğer taraftan onu çok sevdiğiniz istimlâki için belediye fen hey'eti da -| Türkiye topraklarına gömmekle biraz te- - Yalnız gerek meykuflar hak-| rafından hazırlanan proje tamamlan -İselli buluyoruz» demiştir. Prens Seyted. mış, makama verilmiştir. İstimlâk iş -|din şehrimizin yüksek sosyetesinde ta - lerine para temin edilince başlanacek- | nınmış olan Prenses Şivekârın kardeşi - tır. Deniz kararmış, katranlaşmış vejfçamın kenarına tutundu. Düşündüğünü BÖN POSTA Hitler - Halifax mülâkatı f Bugünkü program Z1 İkinciteşrin 1937 Pazar İSTANBUL Öğle neşriyatı: 12-30: Plâkla Türk musikisi, 12.50: Havadis. 18.05: Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tarafın- dan bir temsil, Akşam neşriyatı: 18.30: Plâkla dans musikisi, 19: Safiye: P- yano ve keman refakatile, 19020: Hava fa> poru. 19.35: Kâzım Nami Duru tİşin kerbiye- de yeri), 10M56: Borsa haberleri. 20: Müzey- yen ve arkadaşları tarafından Türk muslki- si ve halk şarkıları. 20.30: Ömer Ruza tara- fından arabca söylev, 2046: Bay Muzaffer ve arkadaşları tarafından Türk muşikisi ve halk şarkıları, (sant Ayarı). 21.15: Orkeslra. 22116: Ajans haborleri. 22.30: Plâkla sololar,| opera vepperet parçaları. 22.50: Son haber. ler ve ertesi günün programı. Prens Seyfeddin dün Merasimle defnedildi (Baştarafı 1 inci sayfada) Şvartzın Tıyaseti altında, profesör Âkil Mahtar, Abdülkadir, Tıb Fakültesi dekanı 'Nureddin Ali, teşrihi marazi profesörü Hayrullahtır. Otopsi yapılırken profesör Mazhar Os- man, Goneral Cemil, doktor Behçet, em - razı asabiye mütehassısı doktor Feyzi, İtalyan hastanesi baştabibi profesör Se- ni, morg müdürü Halid, doktor Fahri Cen, doktor Mustafa Hulüsi hazır bu - lunmuşlar ve tanzim edilen rapor hükü- mete takdim edilmiştir. Otopsi netice - sinde prensin ölümünün tüberkülos ne - ticesinde hâsıl olan iltihabı ree ile son ge- çirdiği zatürreenin ihtilâtından mütevel- |lid olduğu arlaşılmıştır. Otopsiyi mütea - kib cenaze evden kaldırılarak Teşvikiye camiine götürülmüş, burada dini me - biline konarak Feriköye götürülmüş ve hazırlanan kabre defnedilmiştir. Cenaze merasiminde İstanbul vali mua- vini Hüdai Karataban, eski İstanbul müd- delumumisi saylâv Kenan, Mısır sefare- t erkânı ve Mısır konsolasu, merhumun üvey babası General Feridun, Mısır Hi- divi General Abbas Hilminin oğlu, BMısır kolonsi ve şehrimizin yüksek sosyete - 'Merhumun mezarı üzerine muhtelif mücsseselerle kendisini tanıyan bazı ze- Dün cenazede hazır bulunan pransin akrabaları çok müteessirdiler, valideleri Prenses Nevcivan cenaze kaldırılırken ağlıyanak: «— Adlen Türk olan ve Türk kanı ta- şıyan evlâdim Seyfeddin hayata güzle - rini pek sevdiği Türkiyede kapadı. Oğlu- mun vefatından dolayı duyduğumuz bü - dir. banknotla oğlanın gönlünü almakla|re sanll biraz evvel kendisini «Sen he- &ynı zamanda onün Zararını, sefaletini bu ay bir derece azaltmış olurdu. Bu- na mukabil, şimdi içinde Adnana karşı şüphesiz bir kin besliyen Niyaziyi ona karşı kolaylıkla harekete Bgeçirebilir- di. Nerimanı, karanlıkta, dalmış olduğu bu düşünceden, yakındaki çamların a- rasından bindenbire gakliyarak fırlı- (Baştarafı 1 inci sayfada) metlere tesadüf edilmişti. Fakat, şimdi yavaş yavaş anlaşılıyor ki mesele sade bundan ibaret değildir. Ramazana rağ - men, Vatarilerin birbiri üzerine akdet - oldukları hayli mühim içtimalar müzakerelerden sonra, şimdi gayet iyi anlaşılıyor ki Suriye ile Fransa arasında, gizli, faka! şiddetli bir siyasi mücadele vardır. Bunu. Vatani blokuna — mensub bir politikacı bana dün akşam, çok güzel izah etti. Vatani programını en geniş hu dudlar içinde anlıyanlardan biri olmak- la beraber, Suriyenin Türkiye ile sıkı ve samimi bir dostluk yapmasına taraftar bulunan bu zat, bana şu sözleri söyledi: «— Biz Vataniler, Pransanın Suriye hakkında takib ettiği siyasetin ruhunu anlamıyacak derecede gafil Geğiliz. Fran- sa sadece Suriyeyi parçalamak ve —bu Parçaların ber birini başka bir parmağı ile birbirine karşı oynatıp arada kendi hâkimiyetini, en geniş şekilde kuvyet - |lendirmek ister, Cebel meselesinde Su » | veydâ ile Şamı karşı karşıya koğran Cezi- rede yaptığı tahrikât neticesi Şam ile şi- mali Suriyeyi birbirine düşüren, nihayet Lâzikıyyeyi, yani Alevileri sünnt Şam ile ihtilâfa sevkeden de odur. Hattâ, emin o- lunuz, Hatay meselesinde Şamı Ankara aleyhine tahrik eden de başkası doğildir. Bugün, Fransanın Ceneyre itilâfini Suri- ye parlâmenitosuna tasdik etlirimeğe ça-; lıştığı bakkındaki neşri: da lüzumun- le Adnan amcanın yanında ötür, konuş da ben şu yemeğe bakayım!» diye mut- fağa inen annesinin niçin peşine takı!- madığına nadim gibi dutuyor ve dışarı ya çıkmağa bir bahane arıyormuş gibi gözlerile etrafını araştırıyordu. Telve- si kurumuş bir kahve fincanını; yatud yarısı içilmiş bir bardak suyu alıp git- mek bile bu bahaneyi ona verebilirdi. Hatay davasında yeni bir iddia! AMAİA A aa eee ŞA GA DENE A ŞERRERN EKeybeli, simsiyah sırtını kabartıp ışık-|bulmuştu. O da, Adnana ve Adnanla tan binbir gözünü kırpıştırarak, dünya | beraber o küçük kıza bin kere üstün bir min ilk yaradılış devrinden kalma bir| dehşetle aynı hakareti yapacaklı. Hem dev gibi boşluklara soluyordu. Sonra| kendini yormadan, göstermeden, bir bu tarafa, Maden üstünden Maltepe ve| başka vasıta ile, bir başka elle... İşte o Karta! ufuklarına baktı. Bu ufuklar ö-|elin adresi cebinde idi. Adnanın yazı- tekinden daha geniş, bu tepeler, Dra-|hanesine gidip kâtibile görüştüğü ve Bgos tepeleri daha dalgalı ve hududsuz-|daha ilk konuşmada satılık bir adam- du. Nerman, bir lâhza gözlerini kapı-)la karşılaşlığı gün, her ihtimali hesablı yarak, kendisini bu boşlukların üstün- | Yaparak o sinsi oğlandan Kasımpaşada- de tasavvur etti. Sonra gene Adnanı vej ki evinin adresini almıştı. Yarın ilk va Adnanın Mahmuresimi düşündü. Orilar | purla İstanbıda inendi ve Niyaziyi mu- ikisi bir olmuşlar, Nerimanı nasıl bu| hakkak evde bulurdu. Adnan şüphesiz boşluklara asınışlardı! Maamafih saçs|onu kovmuş olmalı idi, fakat ihtimal|şesinde, pencereden Sx W#'“H&- larını dağıtarak esen sert we soğuk rüzajgene bir işe.gidiyordu. Belki de açıkta/sek ve sık yapraklı dallarını ve * İbefki 5tü şavaş yavaş beyninin serinledimlidi, belki de açtı. O takdirde Niyazinin|da uçuşan kuşları seyrediyorlardı. Ne|Ptlki de içiniz götürmüyordu, ğini duyan genç kadın artık biraz daha | bu felâketine Neriman sebeb olmuş de-|de şakrak, wi cwdl ötüşüyordu bu Ş ünebilecek hale geliyornu.|mekti. Başka bir sebeb olmasa da yal-|kuşlar! Güneş, şu yaptaklar arasından | sun? gârla tabii Ne yapacaktı? Evet, ne yapacaktı? Bulnız bunun için onu görmesi lâzımdı. İne baygın ışıklar saçıyordu! Mahmune l-|her zamandan daba ne kadar güzeldi!| matemi azalıyor zahir! Ben bile bu ka- hakaretin, bu atılışın intikamını Ad-İDeğil ki, şimdi Adnandan intikam Handan ve hele o mahalle kızından na-|mağı düşünüyordu! Evet, evet, yarı &l alacaktı? Birden, sevinçle titredi velerkenden Niyaziye gidecekti. ayaklarının altında kayan çam dalları- nn üstüne yuvarlanmamak — için mikdarda birkeç onluk Hiç şüphe yok, terzisine bir elbisesi)miş görünüyordu! vereceği yan bir karganın kanad sesleri uyan-|Adnan bunu 'ne zamandır. tecrübesile dırdi. biliyordu. Bunun için de çabuk dav- Tekrar Kadıyorandan aşağıya iner-İranmak ve kıza savuşmağa vakit bı- ken artık hiç asabi değildi. Şimdiden|rakmamak lâzımdı. Derhal sözü açtı: iptikamını almış gibi derin bir hazla,| —. Mahmure, dedi, görüyorsun ya, çamların hışıltısı ve yıldızlı gecenin 1s-İartiık buradan hiç ayrılamıyorum! sızlığı içinde âdeta uçarak iniyordu, Kız, cana yakın koyu mavi gözlerini İbayıltan bir bakışla: — Tabif, diye cevab verdi, tabli, be- yefendi.. ölen annenizin, babanızın oca- Bı.. elbette seversiniz! — Ama düşünsene, eskiden gelmi- yordum. W Adnan, Mahmureye kavuştuktan an- cak üç saat sonra kızla yalnız kalabil- mişti. Gene aynı odada, aynı sedirin kö- — Eh, ne bileyim.. zamanla insanın Bilhassa bir günde daha ne kadar bü- dıııımıondıb::ımöliimümıh!- yümüş, ne kadar serpilmiş, sülünleş-|tam gibi.. bakın, ertik ağlıyor muyum? — Peki, neden öyle ise gözlerin yaş- Bir müddet ikisi de sustular. Mahmu-| l? dan fazla kıymet vermeyiniz; bu da he © eski tavşana «ekaç!», tazıya «tutl. & yasetinin eseridir. Fransa bir — taraflâ Türkiyeye karşı dost görünerek Hatâ meselesini Suriyenin muhalefetine rağ rmnı halledip bitirmek sevdasında oldu #unu göstermek istiyor, diğer taraftan di Suriye ile Türkiyenin arasını açmıya Yy8 rıyacak her türlü tedbiri almaktan d bir türlü vaz geçmiyor. Türkler, emit olmalıdırlar ki, Suriye ile Türkiye ar$ sındaki ihtilâfların başlıca teşvikçisi, dül olduğu gili, bugün de Fransadır!> Bugünkü Suriye hükümeti, henüz ta$ dik edilmiyen ve tasdiki, Suriyenin paf çalanmasını temin edecek muhtariyetler le gimali Suriyedeki petrol imtiyazları nn Fransaya verilmesine bağlı buluns! bir mushede ile, Suriyeyi — parçalamıy matuf bulunan Dürzi, gimali Suriye V! Lâzikıyye — Alevilerinin — muhtariyetlen meselesi arasında bocaleyıp duruyor. Bi €ihet bir hakikattir. Bu hakikatin içindi Hatay da vardır. Surjye bu bahiste Tür kiye ile arlaşmıya meyyaldir; fakat, yg karıda sözlerini naklettiğim zatın fikir lerine inanmak lâzım gelirse, zahirde bu nu ister göründüğü balde Fransa bunuf da tahakkukuna çalışmaktan hali kalmi yor, Carşambada kaldırımlar tamir ediliyor Çarşamba (Hasusi) — Kasabadakt harsl kaldırımılar yeniden esaslı surette tamir edil Ufak bir üşütme başınıza bir hastalık — getirebilir. Vücudünüzde bir kırıklık hissettiniz mi? Derhal bir kaşe SEFALİN alınız. NEZLE, GRİP BAŞ ve DİŞ ağrılarına karşı Eczanelerden 1 lik ve 12 lik ambalâj. larını arayınız, » O başka.. ne kadar olsa insanın gene içi sızlıyor. Baba bu.. kolay mı? — Hakkın var, Mahmure,, ben onu demek istemedim.. yalnız şunu bil ki.. —Evet?.., - Yani sen olmasan ben buraya hiç gelmezdim de... — Eksik olmayın.. beni kızınız gibi sevdiğinizden... — Yaptığınız — iyilikler meydanda... — Mahmure.. niçin benimle hep böy” le konuşuyorsun? — Başka nasıl konuşayım? — Fazlk tahsilim yok ki.. ancak saygım; anle- iscak kadar konuşabiliyorum, Ha, ba* kın, dün buraya sizi almağa gelen kibaf hanımefendi gibi yetişmiş olsaydım bel> ki © zaman daha ince konuşmasını dâ bilirdim! şak seccadenin üstünde çıplak rının ucundaki, yeşil ince kayışları al” fından pembe etli bir meyvanın ufak ufak dilimleri gibi zarif ayak parmak” ları görünen yeni moda takunyaları)! hafif ritmlerle tıkırdatıyordu. XArkan var! N â