11 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. «« | “Ben y bir tı SOCON TP GSiT X_'; . K marhane kdçkınıyım a ——— — ” — Gene ü bani dön babam dön. Biraz gözümü Sâm emler mi beni gırtlaklıyor, ze- B vor leri ma kızgın demirlerle dağlamı- Un “"anlar mı üzerime hücum etmiyor? | muş,u Süz geceler de ama uzun olüyor- Di Bir türlü sabah olmuyor. ÂAh orta- ğ;r aydınlansa? i baha karşı biraz dalmışım, gözleri- 3Çtım, sokakta, satıcılar kıyameti ko- le;ıîl'orla_r_ Herhalde vakit bir hayli iler- ___ş Olmah. Ev sahibine sesleniyorum: adam saat kaç? Ye çeyrek var.. b v Nasil 32 T pa %m? olur?, Dikkatli bak yanlış ol : Hayır saatim doğrudur. rkbdeya bu gürültü? Hani belediye se- T evvel seyyar satıcıların bağırarak $ “erini yasak etmişti? "hlae ©V sahibinin cevabını, seyyar satı- 1 mî belediyenin emirlerini dinleme- f“'hî—î Bibi dinlemiyerek giyinip sokağa ınHa_'"a_ Çok güzel, canım uzun uzun gez- biy; “fiyor. Delilik kararımı unutmuş gi- 'Yim, ; Faruk, Faruk! tkadaşım kunduracı Halid pencere- Sesleniyor: F?ruk. gel Allahını seversen bir çay a iş, :_ Rahatsız etmiyeyim.. € Tahatsızlığı, gel bakayım. *ı,nçerî Biriyorum. Çay, İrani dostlarımı- _qçfi:ğlzhr_mm süyunu akıtacak kadar ' b"ü'n Dereden tepeden konuşurken göz- Büskn arkadaşın duvarda asılı kirli, eski Bim Ü iş bantalonuna ilişti. Beynimde bir Sek çaktı. n Puğün de üst baş değiştirip süfli bir 5 dolaşsam acaba nasıl olur? î'mden bir ses cevab veriyor: ç Dolaş.. Çok iyi olur. Halideciğim, diyorum. Bugünlük şu Ka lonunu bana ödünç verir misin? treyim, ne yapacaksın? Teşi, —€ Canım şöyle elbise değiştirerek Sektirmek istiyorum. — İşiy | Sim bildiğimiz, resim çektirmek Msan temiz elbise giyer. Halbuki... < K Farmna ' ârdeşim ben âlâ kübik resim çI istiyorum. — Peki al, Panî';ltalonu aldım. Doğru eve döndüm. den y U ayağıma geçirdim. Nuhü'ne- Na ç lmış eski bir mintan giydim sır- Üypa,, OSlma eski yağlı bir kasket uy- n::m Eski siyah bir pardesü ile tuvas- Yüzüm ç Mal ettim. Ellerimi. kömürledim; Aynz / Sözümü kirlettim., _ %dîğı baktım. Kendi kendimi tanı- târnar?lmda dilenci kılıklı, koca Kafalı Tim ('"' abdal tipi vardı. Böylece tuvale- “hır,;) tamam olduktan sonra sokağa Eöîem böyle «Kıl pıranga kızıl çengi» (1) M l'“;"'lî'ŞuI.aı', hayretle birbirlerine be- Bi Steriyorlardı. Vüy â’lece Taksime kadar geldim. Tram- Urak yerine dikildim. Yanıma dü- 'bney.o]c“hr. bana korka korka veya iğ- llş helğr_ene bakıp çekiliyorlardı. Kim bi- İki de bitlenmekten korkuyorlardı. & a esti: hîh,eküabüllk bir birinci mevki arabaya lqüı:' &caba yolcular ne yapar? ; THevki 2ziden bir gazete aldım. Birinci h’lin ârabalardan birine atladım. Aha- Ber, Ssina sokuldum. t'ira İ gören yolcular, yüzlerini buruş- Bu kabu'“şhlra yanımdan Mmümkün oldu- U dar Uzaklaştılar. Böylece etrafımda $ bir boşluk peyda oldu. Bir elimle ĞCak x-"flerden İbirisinin arkasını Cty bfk—ll Prranga kızıl çengi» iki dir- | Ykusuz bir gece, sabaha kadar para bozmağa-mecbur değildirler. ya inersin. Lirayı geri alıp veriyorum. Tramvay- 'da bulunanlar bana tiksinerek bakıyor- casile: _Şehirde dilenci kıyafeti ile - yaptığım dolaşma Röportajı yapan: Faruk Küçük | (Tercüme ve iktibas hakkı mahfuzdur) Sadullah beni pek güç tanıdı tuttüm, diğer elimle gazetemi okumağa başladım. Biletçi: — Bilet! diye yanıma sokuldu. Cebimden bir lira çıkardım: — Kes Beyazıda bir bilet. — Bözük para ver! — Yok, sen boz.. : i — Levhayı okumadın mı? Biletçiler — E peki şimdi'ne olacak? — Ya bozük para verir, ya da aşağı- Bereket cebimde 7,5 kuruş vardı. ar. Bir Yahudi karısı bozuk Fransiz- - Birinci mevki tramvaya girip kurulmam arabanın içerisini altüst etmeğe kâfi geldi, herkes benden tiksiniyordu ' gens ici (2) diyor, Bir Rum karısı: diye söyleniyor. (3) ten bir genç: — Monşer diyor, böyle basklas lJarı birinci klas arabalara kabul meli, riyor. kadır. şıyorum: yorsanız bir otonofile binin.. Yüzüme bakmadan ceva — Sen oradan sus... — Neye susacak mışım? la konuşmağa tenezzül etmem, Benim neyim eksik? nuşma! sokmağa müsaade ederler.» (3) «Hosız mıdır, bitli midir, dir? mevkie binmiş,» — Pour güoci ön laisse entirer ces ci mevkie binerler.» | — Kilefti ine iksirehi ta halyasu ki-! taksi koriznadi to kiyafeti pay proti tez | İhtiyar bir Ermeni de söze karıştı: — Yevropayı meç menz tasagarki martikner birinci mevkin gınısdin (4). Yahudi karısile karşısında duran u- zun boylu, favurili, züppe dediğimiz tip- Yüzünü görmediğim birisi cevap ve- — Hakkınız var monşer, Pariste böy-. ledir. Fakat oranın municipalitesi baş- Koyu bir Kayserili şivesile söze karı- — Ne buyuruyonuz? Gılık giyafeti- mi beğenmediniz mi? Benimle beraber trempoya binmeği şanınıza yedirmi - p veriyor: — Sus diyörum. 'Senin gibi adamlar- — Neye tenezzül etmiyecekmişsin? İlk söz söyleyen müdahale etti: — Monşer, böyle banal adamlarla ko- (Arkası var) (2) «Böyle adamları ne için buralara Kıyafetine bakmadan birinci (4) «Avrupada yalnız kibarlar birin- adam- etme-' Bir dakika sonra Jorj tekrar içeri Gazete muhabiri Jorj, matbaaya gir- diği zaman arkadaşları bir ağızdan ba- ğırdılar: — Jorj senin âlim öldü. — Benim âlim mi? — Hani senin birkaç defa mülâkat için gidip kovulduğun âlim Şapel vardı ya.. — Ne münasebet canım; hasta filân değildi. — Hele şu gazeteyi oku! Jorj gazeteyi aldı. Havadisi okudu: «Meşhur âlim Şapel, dün bir aralık, milyoner Hüngers'in evine uğramış. O- rada bir telsiz telefon makinesini karıştı- rırken elini cereyana kaptırmış ve - öl- müştür. Ve saire ve saire» Jorj gazeteyi attı: — Canlısile mülâkat kısmet olmamıştı. Şimdi bakalım ölüsile bir mülâkata gi- deyim.. Jorj, bir ötomobile bindi. Dosdoğru milyonerin evine gitti. Kapıda bekliyen polis, muhabiri tanımıştı: — İş yok, dedi, basit bir kaza! Jorj cevab vermeden içeri girdi. Mil- yoner, kazanın olduğu odada idi. Bir u- şak Jorja kim olduğunu sordu: — Kartvizitimi vereyim. İki dakikâ sonra milyonerle karşı kar- şıya gelmişlerdi; milyoner müteessir bir ı.l.'uıı:lr îeıfifd?ğin tam karşılığı lıîı-J Laöahırısdı DANTOS Diş macunu ile dişlerinizi temizlerseniz, Ömrünüz müddetince dişleriniz sağlam ve inci gibi par- lak ve beyaz kalır. Dişleriniz çürümez, diş etleriniz. kanamaz. Tüp 7.5, dört misli 12.5 en büyük 20 kuruştur. Baş, diş, nezle, grip, romatizma 've bütün ağrıla- rınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe alınabilir. İsim ve markaya dikkat! '!'aklîtîerînden sakınınız. Günde yalnız bir defa yüzle: — Canım efendim, dedi, anlamıyorum ki.. Bu kaza hakkında söylenecek her şe- yi polise ve müddeilumumiye söyledik, tahkikat bitti. Cesed kaldırıldı. Sizin gel- meniz tuhaf. — Olabilir, fakat meslek öyle icab et- müne sebeb olan telsiz makinesini gör- memek olur mu? Sonra onun sizin ziya- retinize gelmesinin sebebini de öğrenmek ve yazmak istedim, — Öyleyse otur delikanlı. Jorj, duvara bitişik duran büyük bir radyo makinesine bakıyordu: — Bu radyo değil mi? — Evet; Di — Tehlikeli-bir radyo. ; 1 — ,Hayır hiçbir tehlikesi yök: Yalnız döstüm Şapel meraklı imiş, Ben odadan çıktığım sırada kapağını açıp karıştır- miş, işte kaza da o anda oldu. — Siz öodadan çıkmıştınız öyle mi? — Ha, evet Şapel bana bir yardım is- temiye gelmişti. Yeni bir radyo lâmbası |keşfi için çalışıyormuş, Bugünkü radyo- larda' dokuz ön lâmbanın yaptığı işi, bir tek lâmbaya yaptıracakmış. Bana bun- dan biraz bahsetti. Söylediklerine inan- dım. Muhakkak doğru idi. Keşfi için bir mikdar paraya ihtiyacı olduğunu ilâve etti. Benim için ehemmiyetsiz bir şeydi. Ancak beş bin lira.. Dışarı çıkmıştım, Çeki yazıp getirdiğim zaman radyonun kapağını açık ve onu yerde boylu boyun- ca uzanmış bir halde buldum. Polise te- lefon ettim, geldiler, tahkikat yapıldı. Ölüyü kaldırdılar. İşte düştüğü yere ba- kınız, etrafi tebeşirle çizilmiştir. — Yazık, keşfi de kendisile birlikte ölüyor. — Evet, çok yazık.. Fakat ne yapılabi. lir ki.. — Gerçi kendisile konuşmamıştım ama, nadir yetişen insanlardandı. Şunu unut- muştum. Sizin radyonuz kaç voltla ça- hşır? —Âlli. yüz. -— Ssa öy vü sal rin He rna Me he kar Âlim apelin katili . düzelitiğini rivayeti de kulaktan kulağa söyleniyor. Hem milyoner Hüngers'in âlimin keşle aid projelerini aldığı da anlaşılıyor. Öy- le ya âlimin cebinde hiçbir kâğıd buluns mamış. Lâboratuvarında da hakeza,, Bu adam keşfini aklına yazmıyordu ya! dikodu olmazsa onu yaratmak için baha- ne arıyanlardansınız. mi, bu bir cinayet değilse mesele yok. Cinayetse sizin bu cinayeti keşfetmenizl işinize yarar sanırım, * |teksiz doğruldu- |— Haydi. bir, zahmet daha; . madığını söyledi. Merkez memuru: — Bugün mü? — Hayır, eskidenberi. — Sizin için olabilir, fakat benim için Kazanın vukua geldiği odanın kapısı kilidli idi. Jorj bir şey söylemeden ağır Merkez memuru şaşırdı: — Ne yapıyorsunuz, kan Jorj cevab vermedi, içeri girdi. Sabah- leyin milyonerin oturdu zerine attı. Yüzük parıl parıl parlıyordu, — Ne olüyor? i — Hiç, siz bu yüzüğü burada görseniz, — Alhır, kendi malımsa parimağıma tas sa mMasanın Üzerine koyarım, Çeviren: İsmet Hulüsi KPT —e anannen girdiği zaman mülyonerin koltu gördü — İyi bir radyo; esasen bu cins radyox lardan pek az vardır. Yakından görmeli ister misiniz? Milyoner ayağa kalkmıştı. Üzerinde © turduğu koltuk biraz yerinden oynamıştı, Milyoner dikkatle koltuğu eski yerine koydu. — Buyurun bakın. Size bir istasyon bu- layım.. — Teşekkür ederim. Hem ben şimdi gideyim.. Gazeteme geç kaldım. Milyönerin elini sıktı. Kapıdan çıktı Fakat bir dakika sonra tekrar içeri girdi, Milyoner koltuğu düzeltiyordu: — Affedersiniz not defterimi muştum. — Burada buyurun.. Jorj gazetesine döndü. Kazanın tafsi« lâtını yazdı. Tekrar milyonerin evinin yolunu tuttu. Eve yakın bir kahve vardı. Oraya girdi. Milyonerin evini tarassud ediyordu.. Artık kapıdaki polts te git- mişti. Milyonerin ötomobili bekliyordu, İki saat geçmişti. Milyoner, otomobiline bindi, uzaklaştı. Jorj kahveden çıktı. En yakın merkezine uğradı. Merkez gördü: — Kazadan ne haber? — Gazetelerde tafsilât var ya! — Öyle ama bunun bir cinayet olduğu ğu unut- polis memurunu -— Zannrefmem, hem siz gazeteciler de- — Hem size bir şey daha söyliyeyim Merkez memuru yumuşamıştı. . * — Beraber gitsek: ) Merkez memuru Yari istekli, Yarı; İğe Kapıyı açan tişak milyonerin evde ol: — Kazanın olduğu yere gireceğiz. Dedi, uşak çekindi. -— Mösyö, o odaya bizim girmemizi Yü k etmiştir. le değil. cüdile kapıya dayandı. Reze söküldü. : ünen girmek âhiyetimiz yok, ğu koltuğu ye« den kaldırdi, ufak bir delik gördü, men hemen bir yüzük kadardı, Pars ğından yüzüğünü çıkardı. Deliğin ü« rkez memuru şaşırmıştı. Yyaparsınız. ım, değilse; ve burada ev saâhibi yoks —- Altı yüz mü pek fazla bir cereyan | . ŞUT — Zavallı âlim Şapel de sizin gibi dü- imüş, (Devamı 15 inci

Bu sayıdan diğer sayfalar: