SS VALİDE SULTANIN d—îîk*;mlscr çebin- gşhha"d“ sultanın Yretti. Sonfa: Ezafında ne a“ Öyle bir mü- n n emin yer o- ü e Yıldız yağı larından ücuz- İıü ?at(,;.ı gerdan- !;"“r an kendi- “"mnduğunun Mmü közl Üsaderesinden üü da :yîı"'Jnam sonra Yem ç tEhlike de- 1 ve bundan kimseye bah-|ları çektiler. emretti. Bu kararı tarih kitabının kapağına Muammayı yazmıştı. Bu 'de, seneler geçtikten ve her duktan sonra çocuklarından hlarmdan birinin bunu bula- Mid ediyordu. Fakat adalet bu- Serkomiser Osman, işin bu Ielseğ ta- rafına lâkayd olduğunu anlatmak iste- OCA: A m, bir sual daha: Mavi göz- avukat Mecdi olduğunu 'dan daha facia serisinin baş- ı:, Kevser hanım benim apar- :kıpıs:nda yaralandığı zaman iştim. Aşağı, kapıcının yanı- adam bana kadının arkasın- din girip çıkmadığını ye- ih etmişti. eİçeri Ih kiracısı avukat Mecdi Âli - Bunların içinde $ ğapnbilece.ç kudrette ye- 2Vukattı. Diğer erkekler ih- yediriniz. Avrupanın bayat veya terkibi meç tattı. Kevser hanımın bana P.h kori Sörünce ifşaatta bulunmasın- t değişi Ve öldürmek istemişti. g;"' gibi bu, sadece şüphe- * Elde hiçbir delil yoktu. eklemiye mecbur oldum. gibi beklemesini bildim diğim delilleri elde et- Allahım yara Hasan Özlü eder, On! l Özlü Unlarile çok leziz mahallebi ve çorl HASAN markasına dikkat. ——— İstanbul Defterdarlığından : B öi ı'm Mavi gözlüklü adamın Olduğunu bildiğiniz için &zan hanımı o kadar ha- mustafapaşa! tan ediyordunuz? ÜN ta 5 oda sair müştemilâtı havi eski rlik şubesi bi & d askerlik şu de biraz çıtlatmış clsay- 10 kâdar üzmezdik. Pe- damın gerdanlığı bu Sıkaracağını nasıl an- Mevlevihane kapısı d oda bir mutfak Sik U kenduine ben söyledim. B önrekan n ve bir evin tamamı: aT yekdiğerine muttasıl vad Fehmi ile beraber veak bahanesile yazıhane- Rerdanlığın bulun” üzere olduğumu € mecbur oldu. n Ti bitmiş, Rıdvan ış yeğtu. Derin bir dü- İ ağıy görünen müddelumu- 'Bir söylendi: 'CİA serisi de isbat e- 'Bimiz adamları işle- biraz da biz sürük- A Korni nîk' etmiyi lıuınuenn Sualle rile Milli Eml. I Emlâk Müdürlüğünde ORİEAN Konlarona ge —izanbul Telefon Müdürlüğünden : 10/10/997 tarihinde kapal bedelli .ışmo.d:n j ğ vrilmiştir. pazarlığa çevrilmiş' Pazarlığı 18/1 1/937 Perşembe lanacak Alım Satım ö S Şeurmmıw;:ı î: ibrazına mecbur bulundukları kanuni vesaikle müra - eünde ilk &n biş Bveş SAdullah; k pi dedi, v SON POI'I'A_ «San Posta> nin zahıta romanı - 47 CEVAD FEHMİ RDANLIĞIE —Hay Allah belânnı versin!. inlar. a 4 a Bneje, Mdan birine mücevkeri kefene|cialar takib etti. Onun günahımı evlâd-|miyen sun'i bir tavırla başını salladı ve yüksek sesle tasdik etti: — Öyle Allah belâsını versin! —SON— Yavrularını öpen ve bağrına basan anneler çocuklarınıza saf ve tabil Pirinç, Yulaf, Mercimek, Buğday, İrmik, Patates, Mısır, Bezelye, Türlü, Badem, Çavdar SAN ÖZLÜ UNLARI hul unlarını yedirmeyiniz. Doktorunuza sorunuz fasan en mükemmel gıdasıdır. —L — Cins ve bulunduğu mevki Lira Kuruş da Kocamustafapaşa caddesinde yarım kârgir 495 yeni 445 No, li nasının tamamı (parası peşin ve sırf nakid ve- 760 hşında Hactevliya Melekhatun mahallesi- hane kapısı caddesinde eski 5/5 yeni 172 No. h üç ve bir helâyı müştemil eski karakol binasının sırf nakid verilecektir): 240 ğ D Raee Cel kebaşı mahallesinin eski Eğrikapı ygni beci. 0:ı eski 23, 25 yeni 15, 15/1 No. li bahçeli dükkân n mahallesinin Lütfullahefendi çıkmazı sokâ- fendi sokağında 22, 24, 26 ve 28 No. l1 8, 10 No. nın beher metre , murabbal 1 22 ilâ 28 » » » » 1,5 ri yazılı emlâk hizalarındaki bedeller üzerinden a- altı parça arsa: kilet n Yukarıda cins ve TDeY satılacaktır. İsteklilerin ve tediye şeraitini öğren. usulile ayrı ıynm di 11/937 gem' z E;kn nîi/dürlüğnndz toplanan komisyona gelmeleri. be günü saat on dörtte yüzde 7,5 pey akçele- (M) — (7561) 1 zarfla ihalesi yapılamıyan «Gö00» Hra muhammen (ded İstanbul Telefon Rehberinin tab'ı ve teclid işi ayni şeraitle günü saat 15 de Müdürlük Merkez binasında top- runda yapılacaktır. İlk teminat 487 buçuk isyonu buzu: TER U Grülebilir. İsteklilerin mezkür Kevazım dairemizde g «7540> kaç saniye baka kaldım. Fakat biraz son- rüda bakışlarımı oradan ayıramadım. şıklı, çok şık gi kaldırımın üstüne inerek bir kadının da inmesine yardım ediyordu. dum, fakat inanamıyordum. Kadın göz- lerimi aldı. En az bin liralık kürklü bir manto içinde bile vücudünün eşsiz de- recedeki güzelliği hemen belli oluyordu. Dalgalı kumral saçlar, uzun kirpikli ha- reli gözler, nar gibi dudaklar ve en kü- çük kusuru olmayan sevimli bir yü bir ömre bedel genç adama baktım, kıskandım ve ken- dimce hükmümü verdim: tlağı saf hububattan alınan, vitamini ve kalorisi kuvvel gıdalyesi a aayeği kü i Özlü Unlarına doktorunuz şehadet eder ki hayatın ve tablatin en ellerime yapıştı: ü Unları çocuklarınıza tam âfiyet temin eder. Neşvünümalarına yapıştı: ları çabuk büyütür. Neş'eli, tombul, hastalıksız, tombul yapar. zel tesadüf! Nor idiyordun? Yoksa ba ve yemek yapılır. Mutlaka aa beni tanıyamadın mı? yum? Tiyatroya girecektim de.., Müuhammen bedeli |O Yeni neşriyat — | fından çıkarılan bu on beş günlük mecmuü- nin 29 birinciteşrin sayısı intişar etmiştir. ci sayısı çıkmıştır. Lisenin son sınıfına geçtiğim onu da orada «ibka» kalanlar aras bulmuştum. — Arkadaşlığımız böylelikle başladı. Yakışıklı bir çocuktu. Gözleri, kaşları, ağzı, burnu, yüzü ve boyu nın he - men hoşuna gidiyordu. Üstelik tatlı ko- nuşur, gevezelikler, yaramazlıklar yapa- rak etrafındakileri eğlendirirdi. Abdal değildi, fakat tembeldi. Bu yüz- den ikide bir hocalar ona çıkışırlardı. — Adam olmıyacaksın! Sürüneceksin! O zaman son pişmanlık fayda veri İ cektir. . Reşad bunlara omuz silkerdi. Liseden sonra hep birlikte Üniversite- zaman ye girdik. Biz diplomayı aldığımız zaman © dört fakülte değiştirmiş ve hepsinde de bir adım bile ilerliyememişti. Kabahati fakülteye ve profesörlere yükliyerek me- selâ hukuktan iktısada geçiyor; sonra edebiyat fakültesine atlıyor, lükin gene bir şey beceremiyordu. Bir vazifeyle Anadoluya gittim. Beş altı yıl daha geçti. Bir defa Reşa- dın büsbütün işi serseriliğe vurduğunu, üÜniversiteye gitmediği beş gün orada kâtiplik, muhbirlik, hat- tâ aktörlük yaptığını duydum. Pek sıkın- tı çektiğini söylüyorlardı. Lâkin 0 bun- lara hiç aldırmıyormuş ve eski şen halini |" hiç değiştirmemiş, Geçenlerde meşhur bir Fransız artisti bir kaç oyun verecekti. Ben de görmek istedim ve gittim. Tiyatronun kapısına geldiğim sırada en son model koyu bej rengi büyük bir oto- mobil sıkı bir fren yaparak kaldırımın kenarında durdu, Otomobil o kadar şık ve güzeldi ki bir uzunca boylu, Bu genç adamı çok yakından tanıyor » — İŞ ADAMI... Yazan: Kadircan Kaflı üç gün şurada | ral #miş. Be rakmam. Sana karımı tamlayım. Bizi tanıştırdı. Bu kadının ne tatlı bir sesi ve ne 11 konuşması varı ün afallamıştım. Bayan Nüvı ye ret . — Buyurunuz, pek seviniriz buna.. Dedi. Düğmesine basılan bir robot gibi yüs rüdüm, Onlar konuştukça hayranlığım artlı « yordu. Reşadın zengin bir akrabası falan da yoktu ki mirasa kansun! Hem de o n& thiş zenginlikti! Ayaspa: tımanlarının içi Allah tarafından cennet nek tutulsa yeri vardı. bana yavaşça anlattı: Ben iş a. hele Ame- ten, kâtip « merliğe yüks: adamlar Bibi... ni yudumlayarak devam tı yedim. Bir u — dolaştım. . Çok zen « Fakat o0 ne dok « 1, ne profesörü beğen- isterim. Koçam olacak olmayıversin, fakat adamı olsun! O sırada burayâ im, Bir çayda ona rastladım ve kur yaptım. hoşuna git di anladım. ğimi sö) n. gülümsedi, kenarda başbaşa ka tiyenler tü toru, ne mühe rada birde © gözlerimin içine baktı. Yazıhanemi| sordu. Önceden hazırlanmıştım. Bizim Nacinin adresini verdim. O da gerçekten, iş adamıdır. Müteahhitlik, komisyoncu « luk, fabrikatörlük, tüccarlık. her şey ya- par ve iflâs da otse çabuk doğrulur. Ya- zıhanesi o sırada vizir. vizir. işliyordu. Nüveyre muayyen bir günde oraya gele- Böyle bir kadınla yaşanan bir kaç gün sayılabilirdi. Yeniden — Reşada ne kadar benziyor. Lâkin Genç adam birdenbire önümde durdu; — Nasılsın yahu, nerelerdesin? Ne Bgü- — Yok.. yok canım... Tanımaz olur mu- — Ne mutlüu! Bizimle gel Vallahi bi - Havacılık ve Spor — Hava Kurumu tara- Poliklinik — Aylık tıb mecmuasıdır, 88 Ün- LAİ BAŞIM Ü Ç| Vati BAŞ veDiŞ .KIRIKLIK kesilmişti. Bana, yalancı, sen iş adamıydın? Halbuk! cekti. Ben Nacinin yerine oturdum. O « radaki herkes o kadar kusursuz bir ak « törlük yaptılar ki karım gerçekten iş a- damı olduğuma inandı. Yüksek sipariş, ler, teklifler görüyordu. O kadar ki o 4 nunla pek az konuşabildik! Özür dile 4 dim. Gitti ve evlendik... Bardağın dibindeki şampanyayı bi « tirdikten sonra (sigara) sından bir kaç nefes Çekti: — İş meydana çıkmadı mı? Dedim. a Gülümsedi; — Çıktı. Lâkin gerçekten iş adamı ol- duğumu bir defa daha gösterdim. — Nasıl? — Bir akşam karım karşıma çıktı. Ateş (Sigara)sının dumanlarını havaya sa « vurdu: — Onu akşıyarak dizlerime oturttum, Gene iş adamıyım. dedim. Uslu uslu otu- rup dinle de anlatayım: İş adamı demek en küçük bir para ile, hattâ parasız ola- rak kısa zamanda çak para kazanan de- mektir. Senin gibi güzel ve iyi kalbli bir kadını kazanmak elbet milyonlar kazan. maktan daha kârlıdır. Onu sardım, sev- dim ve dedim ki: Dünyanın hangi iş a - damı bu kadar az sermaye ile böyle eşsiz bir kazanca erişmiştir? Hem de bu kadar kısa bir zamanda... Karım hemen hak verdi ve eskisinden dahâ çok sevişmiye başladık. Sen ne dersin, Goğru değil mi? Ona hak verebilmek için, tek bakışla sanın başını döndüren o güzel kadını gözlerimin önüne getirmek çok bile gel- di. Dedim ki: — Sen dünyanın en büyük iş adamısın! Yarınki rüshamızda: Âlim Şapelin katili Çeviren: İsmet Hulüsi