İngilterenin İspanya Siyaseti Yazan: Muhittin Birgen a l ngiltere hükümeti, son günlerde bir karar verdi; İspanyada Franko hükü- metini resmen tanımakla beraber onunla ticari münasebetlere girişmeği münasib gördü. Bu maksadla, Frankonun işgali al- tında bulunan İspanyanın mühim şehir- lerinde bir takım ticari mahiyeti halz ve kismen de konsoloslük — işlerile meşgul mümessiller bulunduracaktır. Aynı su- retle, Franko hükümeti de, İngilterede bu mahiyette memurlar bulundurmak bak- kını hsiz olacak ve bu memurları İngil- tere hükümeti Burgos hükümetlinin mü- messilleri olarak tanıyacaktır. Bu hususa dair zaten çoktanberi Lon- dranın siyasf muhitlerinden bazı haber- ler ve şayialar çıkıyordu. İngilterenin Frankoyu kısmen olsun tanıyacağını gös- teren alâmetler ve rivayetler birkaç haf- ta devam ettikten sonra nihayet Bu ka- rarın ilân edilmesi, bu memleketin İspan- ya meselesinde takib ettiği siyasete ar- tık bir vüzuh vermiş bulunuyor. İngilte- Teyi bu karara sevkeden sebeblerden bi- ri de, Frankonun bütün Asturia davasını halletmiş ve Madrid hükümetinin daha yzun sürecek bir mukavemet ihtimalle- Tini pek çok azaltmış bulunmasıdır. * Siyasetta hiçbir zaman dogmatizmi sev- miyen reslist İngiltere, bu son kararile ve yakın zamanda Franko hükümetini büsbütün tanımıya hazırlanışı ile bize şu hakikati bir kere daha isbat etmiş oluyor ki, bu memleket, dünyanın bütün siyasi ve içtimaf şartlarını kendi siyasetinin i- cabları ve ihtiyaçları ile te'lif etmesini en iyi bilen, en geniş çerçeveli ve derin gö- rüşlü bir syast kafa sahibidir. Akdeniz- deki vaziyetini sağlam tutmak için, ken- disine faydalı olacak herhangi bir kuwv- veti elinde tutmak ve hattâ kendisine sımsıkı bağlamak üzere, malik olduğu maddi ve manevi kuvvetlere dayanarak, kâh bir istikamette, kâh diğerinde zaman zaman manevra yaptı. Bu manevralar, o- na kâh Rusyayı yaklaştırdı; kâh Fransa- yi sımsıkı bağladı; kâh İtalyanın sokul- masını mucib oldu. Şimdi de görüyoruz ki, General Franko, İngiltere ile kur yap- mıya başlamıştır. Bu siyaset, bu tarzda inkişaf ede ede, bir gün, General Pran- koyu İngilterenin en samimi ve sadık dostları arasında görürsek hiç de hayret g#timemeliyiz. Halbuki arada İngiliz gemileri battı; İngiliz kanı döküldü. Nyon konferansı «korsan» namı altında zikredilen bizim meşhur kaptan Nemo'yu hukuk barici İ- lân etti ve Franko tarafında hareket eder görünen bu garib korsana karşı bir sürü | İngiliz gemisi, Fransız gemilerile birlikte, harekete geçti. Bütün bunlar, üzun bir oyunun sık sık değişen ve türlü türlü renklere boyanan sahnelerinden ba: şey değildir İngiltere, bütün bu hâ lere, geniş gören bir gözle ve geniş nen bir kafa ile bakar. Hiç si Jinece, dümeni tirir, kırar ve istikamet değiş. * Fransada siyasete parti menfaatleri ve sınıf dogmatizmleri hâkimdir. Rusya, doğmatizm sinirliliği içinde a 1 felsefe tün tatbikatını tecrübeden geçirir; bü- tün bunlar, bep İngilterenin, soğukkanlı, sakin ve geniş ruhunun her şeyi kucak- hyan kafa ve siyaset ihatası karşısında, ona yardım eden şeylerdir. İngilterenin | kuvveti de buradadır. O, İngiltere, tecrübeli bir hayat ada- Mudır. «Sındırgıyı seyretmiş, Karaağaç'a kandil asmış> olan bu hayat adamı, hiç- bir müşkülden korkmaz; çünkü elin Sir takım kuvvetler vardır ve bu kuvvet- | n ne süretle kullanılması lâzim gel diğini bilir. Hayat oyununda kâh bu ta- raftan tutar, kâh Öte taraftan. Hasmım hutlaka yere sermek için, adalelerinin kuvvetile ileriye atılan bir boğa | bi değil, bu boğa ile oynıyan ve hemen | ekseriya onu yere seren bir toreador gıhs! oynar .Bu şuretle, siyasetin çetin güreşin- | de onu daima hâkim bir oyun oynarken görürüz * Bu defa da böyle yaptı. İki dagmatizm, Moskovanınki ile Berlin - Rama dogma- tizmi birbirlerine saldıra dursunlar, Fran- sada parti menfaatleri üzerine kurulan -| duğunu ——— Resimli Makale: Hak b d k | TÜH l Aekagie e Amerikalıların meşhur iş adamı Henri Ford daha 20 yaşındayken evlenmek hevesine düşmüştü. Babası bu arzudan haberdar olduğu zaman: — Bir insanın hayatında evlenmek üçüncü derecede gelir, evvelâ hayatını kazanacaksın, sonra arttırdığın pa” ra ile bir yuva kuracaksın. Evlenmeyi bundan sonra dü- şüneceksin, dedi ve Henri Ford da bu nasihate uyarak bir demirci ustasının yanına çıraklığa girdi. Onu müte - akib iki odalı bir ev yaptı. SON POSTA Ülk iş olarak evin Tecek, hırs da sizi V€ Evvelâ temel lâzım. $8 yeti ise babasından aldığı nasihati tutmuş olmasına borç- | dından bile ürken o WP”'“'M'!RM ha olduğunu söylemektedir. Hâtıralarında bu düşünce - sini şöyle ifade eder: i kaeir. — Ailenin temeli ev, evi süsleyen en kıymetli eşya da | münasebetsiz, manasız, hasis, iğrenç, çocuktur. Size tavsiye ederim, hayata atıldığınız zaman | lavereli işlerde çarçur eder, bir ıırıll'“ i kurmayı düşününüz. Bu, size hırs ve- sağdete isal edecektir. SOZ ARASINDA Almanya eski Kolonilerini istiyor Almanya, son günlerde eski kolonile - rini yeniden istemeğe Daşlamıştır. Bu vesile ile Alman gazetelerinde şiddetli neşriyat, ve memleketin muhtelif taraf- larında tezahürat yapılmaktadır. Yukarıdaki resimde eski Alman müs - temleke memurlarını bir geçid resminde görüyorsunuz. bugünkü yarı doğmatik siyaset, Rusya Ne elele verip Almanya ve İtalya karşı- sında cebhe tutmakta devam etsin, o, İn- giltere, Franko'ya yaklaşıyor. Yarın da. muhakkak, kendisini büsbütün kazana- caktır. Sovyetler bakacaklar ki, sosyalıst spanya mağlübdur; Fransa görecek ki bu işde kendisine düşen hisse, Franko ile arasında açılmış olan derin uçurumdan ibarettir; nihayet, Almanya ile İtalya da Frankonun kendi ellerinden kaçmış ol- ketmekte gecikmi yeceklerdir. Şu dakikada, dünyada belki de nskeri kuvvetlerle hakem değil, fakat, iktısadi ve mali kuvveti ile hakem rolünü oymyan İngiltere, dünyayı kendi arzularına d3 ru götürmektle devam ediyor. 'Bunun böy le olduğunu ve hemen daima böyle ola- cağım bilen akıllı milletler bile, kım bi- Dir masıl tılsımlı bir kuvvetin tesirine ka- pılarak, İugilt bu muvaffakiyetli siyasetine âlet olmaktan başka bir şey ya- * |pamıyorlar. Bu, mühim bir kuvvet ve kudret ifa- de eder. Bunun nereden geldiğini izah e- debilmek için, ancak şuna dikkat etme- liyiz: İngiltere geniş düşünür ve kendi- sini, İngiliz siyasetinin hâkim rol oyna- ması düsturundan başka bir şeye bağla- maz. Bütün sır buradadır. Muhittin Birgen İSTER 'y ik babasının habası doğmuştur. | HERGON BİR FIKRA Başka emriniz Şehir Tiyatrosu gişesine bir adam gelmişti. Gişe memuru Daim'e: — Ben bir koltuk istiyorum, dedi, kaç kuruş? Daim cevab verdi; — Elli! — Üstü kadifeli olsun. Evet, kadifeli, Sahneyi çok iyi görsün, İyi görür. — İki tara, oturacaklara da dikkat ediniz. O koltukları da temiz, pük insanlara vermelisiniz. — Peki! — Şunu unutuyordum. Tam önüme gelen koltuğu kimseye vermeyin, ora- ya birisi oturursa sahneyi iyi göre- mem Daim, ona da peki, dedi. Elli kuru- şu aldı, bileti kesti. Adam uzaklaşır- ken sordu: — Başka emriniz yok mu? — Meselâ, nanl? — Nasıl bir oyun seyretmek istedi- ginizi söylemediniz.. gülünç mü ol- sun, cinat mi olsun, yoksa daha baş- ka türlü mü? —— —: I Amerika Cumhur Reisinin şeceresi Estonya'da son günlerde yapılan bir tetkikat, Amerika Cumhurreisi Roosevelt in >doğrudun döğrüya Martin Hof - man isminde bir İsveç zabitinin torunu olduğunu ortaya çıkarmıştır. Hopman 1657 de şimdiki Estonya'nın payitah - tında doğmuştu. Amerika Cumhurre « isinin bi istila edip 1657 de Nevyork'a muhace- ret eden İsveçli zabitin torunu ile ev - lenmişti. Birkaç sene evvel de Kiaeş Martenes Von Ruzvelt isminde bir F- lemenkli Nevyork'a muhaceret etmişti. 1752 de bunun torununun çocuğu Kor nili Hofman ile evlenmişti ki bu evlen - mekten Cumhurreisi Roosevelt'in bü - eee — Bir arkadaş yazın sıcak aylarında İzmire gitmiş, şimdi soğuk © lârı yaklaşırken hatıralarını — tazeleme! k babasının babası ordudan. Amerika donanması Manevra yapıyor Geçen hafta Amerika — donanması, Büyük Okyanusta muazzam bir ma - nevra yapmıştır. Yukarıdaki resimde yüzlerce parça harb gemisinin ve harb tayyaresinin iştirak etmiş olduğu ma - nevraların havadan görünüşünü görü - yorsunuz. Lüksenburg dükalığında hükümet buhranı Lüksenburg Dükalığında vükelâ buhran! baş göstermiştir. Geçen tem - muzda yapılan intihaptan sonra hükü- met partileri olan liberaller ile katolik- ler meb'usan meclisinin 55 mevkiin - den 31 ni kazanmışlardı. Fakat intihaptan evvel hükümetin meb'us fazla olduğundan hükümetçiler kuv - vetli bir kabine teşkili için sosyalistle- rin de iştirakini istemişlerdi. Bunun üzerine Lüksenburg'da on |beş senedenberi başvekâlet makamın - [dn bulünan Beh yeni hükümet teşkili- ne memur edilmişti. Fakat sosyalistler Beh kabinesine girmeği reddedtiklerin. den, Dükalığın başında bulunan bü - yük Düşes, bu defa kabine teşkilini bir Ççok senelerdenberi maliye nazırı bulu- nan Dipon'a havale 'etmiştir. — İNAN, ISTER İNANMA! 80 kuruş plâjda mayo 1T20 plâjda bira zevkini duymakla meşgul, fakat bu hatıraların arasında “33s biraz tuzluca olanları da yok değil. Meselâ arkadaş İzmire ayak basar basmaz, sıcağın tesiri ile olacak hemen | Çeşme plâjma gitmeyi düşünmüş, sorup öğrenmiş, ona şöyle bir liste vermişler: plâjda kabine plâjda sandalye İ Arkndm.,ımıı yekünu görünce ürkmüş. Haklıdır, amma bir defa 50 kuruşu verip plâja girdikten sonra yataklı | kabineye, sandalyeye neden lüzum gördüğünü, mayosu- nu birlikle getirmeyip te niçin oradan aldığını anlıyama- gık, hele denize giren bir adamın çıktıktan sonra bira iç- mekte ne gibi bir namadık, fakat ey İSTER Mecburiyet gördüğünü hiç kavrıyama- dık. Binaenaleyh bu hesabın da doğru olabileceğine ma- okuyucu sen: İNANMAI! n meclisindeki kuvveti — daha| Sözün Kısası Gülsetm —a perem Bir eser H z curdf « Servetifünun » — koleksiyott nu arada sırada karıştırırım. O kaplı cililerin arasında, tamamile m; sırı bulunduğum bir devrin siyasi, , maf ve edebi tarihi yaşar. Ve ben, o h& rat ile karşı karşıya kaldıkça, çocuklüğ! mun ve ilk gençliğimin en tatlı gü ça ni - tâbir caiz ise - hartlatır, tatlı hüzünlenirim. Bu, ekseriya böyledir. Fakat bazan da, elimdeki cildin Mi derecalını başka bakımdan ve ibretle kik edeceğim tutar. Çünkü onun ömrümün er canlı ve en kabiliyetli lını bel'eden kötü devrin bütün a€ meskenetini, hiçliğini bulurum. O devirde, Avusturya — snırlarındif E. Talu far ziple Henri Ford bugün milyarı bulan bir servetin mâliki | Hind denizine Uzanan koskoca bir ve dünyanın en büyük müessesesinin sahibidir, bu vaz. - | manlı imparatorluğu vardı. Bütçenil türlü namlar altında uçsuz bucaksız Ü topladığı milyonlar, milyarlarla a) bi çivi kakmaz, milleti ihmal ettiği memleketi de ihmal ederdi. x Lâkin bu ihmal itiraf olunmazdı. B? v kis, «Memaliki mahrusai şahane» nir tarafında, «sayel terakkiyat vayei hâ ti padişahi» de vücude getirilen umran (!) dan bahsedilir, bunlar hakki” da methiyeler neşrettirilirdi. «Servetifünun» cildlerinde, beni ÜZE” lerinde durdurup ta, acı acı ö bu gülünç, zavallı <asarı umran» 8 * yazılar, resimlerdir. Bu resimleri de seriya, o vakitkj matbuatı dahiliye gi düriyeti tedarik edip gazetelere verifö Mekteb. kışla.. imaret.. sebil.. saat KWİ” divan durmuş bir alay mürat memur V tebasi şahane.. —— Uf. Bugün ise önümde bir albüm var. rinde (Fotografla Türkiye) yazılı. YAP” raklarınt bir bir çeviriyorum. Çevirdikti de, güzel yurdum, genç yurdum, mMam' b ve çalışkan yurdum, cumhuriyet !'İ"",ı nin ona aşıladığı efsanevi kudretle, KU vetle, ümidle canlanıyor. Sayfalarının arasında tabiatin yürüü ma bağışladığı güzelliklerden - seçilt” örnekler bulduğum gibi, Türk azmin! Türk iktidarının, Türkün yaratıcı hÜ gının eserlerini de en nefis bir. BN temsil edilmiş görüyorum . İmaret.. sebil. saat kulesi., Bunlardatı bu âciz ve meskenet âbidelerinden n€ F dar uzağım! Gözlerimin önünde fabriki” lar, sanayi mücssesele! ( yurdun asil t bir gençlik, hâsılı bir ferdir şarıncıya kadi ti edeceği milli zenginlik yor. ça Bütün bunlar, Kemalizmin emstl nimetleri, yârü ağyarın ibret nazerlâf” na bu şekilde arzedilirken, Türkün ©! zLifümen 1 İetyeatedel OĞ TAKViM İKİNCİTEŞRİN Rumi eee | z 1383 1 ei Teşrin — | Resmi sene 1937