Spor işlerinde programla hareket zamanı gelmiştir Halef, selefin yaptığını bozar, evvelce verilen kararlar tatbik edilmezse, Türk futbolu düştüğü çukurdan kurtarılamaz Lik maçlacı ha başladı. ba başlıyor. Derken ortaya yeni bir münakaşa mev- «uu atıldı: Hilâl klübü ikinci kümeye gider mi, gi- demez mi? Hilâl klübü hakkında futbol federâsyo- nunun verdiği kararı doğru bülmıyan mıntaka başkanlığı, Hik maçlarının baş Jamasına ve Hilâl klübünün ikinci kü- meye gitmesine mâni oluyormuş, Milli küme nasıl doğdu? Geçen sene de futbol ajanı ile mmtaka başkanının münakaşasından milli küme doğmuştu ve milli kümenin doğmasıle Türk sporu sevinmişti. Çünkü milli kü- me ile çok şeyler kazanılacaktı. En kuv- vetli 8 klüp, mütemadi şehirleri dolaşa- cak, hariç sabalardaki 0) avantajını kazanacak, yabancı halk önünde oyna- Masını öğrenecekti Bundan başka, karar dolayısile her se- he milli kümeye İzmir, İstanbul, Ankara mıntakaları namına iştirak eden takım- lardan muatakalarında sonuncu olanlar, milli kümeyz i: k etmiyen takımların kirinci ile otomatikman yer değiştirmet ve bu suretle diğer klüplerde çalışma ve terakk! Imkânını elde edeceklerdi. İşte geçen seneki milli küme muaçları bu hulya ile başladı, ve biz futbol sevi- yemizin yükseleceğini ve memleket d- gında artık iyi derece alacağımızı zanne- diyorduk. Halbuki verilen bu kararlar, federas yon başkanının değişmesile hasıraltı edi- liverdi ve spor işleri eski tas eski ha - mam olda Halef selefin kararlarını ta- pımadığı için, milli küme maçlarıın ni- hayetinde İstanbuldan sonuncu olanla, milli küneye dahil olmıyan sekiz klübü- nün birinc'sine yer değiştirtmedi. Çıkan gürültünün menşei Fakat diğer taraftan selefinin hazır- ladığı talimatnamenin diğer bir madde- &ini yarim yamalak tatbik etmeğe kalk- tı. Bu karar, birinci kümenin sondan bi- rincisi ile ikincisi, ikinci kümenin birinci ve ikincisile otamatikman yer değiştir- mesi idi. Halbuki yeni federasyon başka- ni bunu yalnızca sondan birinci ile iklaci küme birincisine tatbik etmek istedi. Bu suretle verizen kararların bazılarını yap- mak ve bazılarını da yapmamak suretile büyük bir ihtilâfın ortaya çıkmasına se- beb oldu ve kabak ta zavallı Hilâl khi- bünün başına patladı. Mesele çatallanıyor Hilâl hakkını arayınca ortaya bir de Altınordu zeselesi çıktı. O da yerilen kararın doğru olmadığını iddla - ediyor. Yarın sekizlik galibi Beykozun veya İs. tanbul beşircisi Vefanın da iddialarını ortaya atmıyacakları ne malüm? —— KT Yeni futbol ajanı Abdullah İşte bu keşmekeşler, spor işlerinde e- zaslı program olmadıkça her zaman de- vam edecektir, Spor için 5 yıllık plân Türk sporu, diğer işlerde olduğu gibi esaslı bir programla idare edilmelidir. Meselâ bu iş için de beş senelik bir prog ram yapılrmalı ve iş başına yeni gelenler, bu programı bozamamalıdır. Aksi tak- dirde biz milli kümede ve diğer spor iş- lerinde fayda umarken zarar görürüz ve nitekim de gördük. Geçen sene berabero kaldığımız bir millf takıma karşı, bu se- ne milli kümenin teşekkülü ile daha iyi netice alacağımızı ümid ederken iki defa yenildik. Diğer taraftan milli küme haricındeki klüplerden ınilli küme klüplerine bir ©- yuncu akını başladı. Bu klüpler, kendi a- |ralarında yaptıkları maçlarda seyirci bu- amamakla ve maçları zararla kapamağa başladılar. Neticede sekiz klüp daha ziyade fakir- leşmeğe ve en iyi oyuncularını keybet- meğe başladı ve bu suretle de yeni ele- man yetişemez oldu. Neticede de tabit olarak Türk sporu- nun seviyesi düşmeğe başladı. Bu düşüş, asgari bir hesabla yüzde ellidir. Küçük klüpleri tutmak zamanı gel Artık küçük klüplerin de tutulması ve BON POSTA HÂDİSELER KARŞISINDA Aylıkcının karısı Akrabamdan bir bayan kocasından bahsetti: — Benim kocam bilseniz ne güzel 4- damdır, sonra huyuna diyecek yok. İn- san değil, melek.. Üç gün geçti, gene kendisini gördüm. Söz döne dolaşa kocasma intikal etti: — Kocam, dedi, güzelce adamdır, hu- yu da fena değildir. Bayanı, her üç günde bir görüyordum. Üçüncü görüşümde, kocasını sordum; yüzünü buruşturdu: — Güzelliğine güzel değil, huyu da biraz aksi.. Ne yapayım çekiyorum. Dördüncü defa görüşüyorduk. Bu se- fer iş büsbütün değişmişti. — Nasıl o herifle yaşıyorum bilmem, dedi, yüzüne bakılmıyacak kadar çir Z, terbiyesiz, münasebetsiz. ak sarmıştım. Üç gün sonTa- ocasına getirdim aşkına ondan bahşetmeyin, münasebetsiz, huysuzun huysuzu, berbat bir adam, Sözünü kestim: — Bari yüzü güzel mi? — Ne gezer, insan onuyn yüzüne tükür - mez bile! Kocasının çirkinliğini, kocasının ah - lâksızlığını derece derece arttırarak an- latıyordu. Bakalım sonu neye vı Kendisini altıncı sefer görmü; evvelkinden bir derece daha mülâyimdi. — Yaşıyorum işte, gerçi yüzüne bakıl- mıyacak kadar çirkin, huysuz, terbiye- siz amma, Yedinci seferde biraz daha mülâyim gil kullandı: — Güzelliğine güzel değil, huyu da biraz aksi.. Sekizincide daha yumuşadı. — Kocam güzelce adamdır, buyu da fena değil! Merak bu ya; kocasını aradım, bul - dum ve gördüm: Ne güzel adamdı, he de çirkin.. Görünüşe nazaran ne pek iyi bir adam tesirini veriyordu, ne de pek fena! Kendimi tanıttım, karısının hakkın - J bir usul Birinciteşrin 15 Eşsiz bir mektep: Şirinlik ve cilve mektebi Nevyorkun en büyük caddesinde açılan enstitü şimdiye kadar Nevyorkun meş « Z hur beşinci cadde « sinde 1145 numaralı müessesesini idare e- den Madam Mar « gery Wilson Ameri « kanm en mühim şah #iyetlerinden biri * dir. Çünkü kendisi Amerikanm güzellik, şirinlik ve cilve mü« tehassısıdır. Mücs - sesesine devam eden kadınlara daha ca - zib olmak için noler yapmaları, nasıl ha« reket etmeleri lâzım geldiğini öğretir. Madam — Margery Wilson'un müessese. si o kadar büyük bir Tağbet - kazanmıştır ki kendisine müra « ©aat eden binlerce kadınla meşgul ola » bilmesine, — hepsini karşısına alıp ken « dilerine çok- entleres san derslerini bizzat vermesine imkân yoktur. Madam Wil4 son bunun için de bulmuştur. Derslerini küçük bro şörler halinde tabet- tirmiştir. Bu suretle yalrız. -Ametikanın değil, hattâ dünyanın her tarafında olan talebelerine tahriren de dersler vermeğe ! |başlamıştır. Bu guretle muhabere İle ders alanlar da şirinlik mütehassısından ra- hatça istifade edebilmektedirler, Madam Wilson'un broşörlerinde me- selâ şöyle kayıdlar vardır: «Bu ders size kolay bir şekilde zarafet- le yürümeği, telâffuzunuzu — düzeltmeği ve daha ziyade espri yapmak yollarını öğretecektir. Bu dersi iyi öğrendiğiniz takdirde hiçbir zorluk hissetmeden güzel şeyler söyliyebileceğiniz gibi, erkekileri çıldırtan ve size fevkalâde cazibe kazan- |drratak olan lâtif muziblikleri de tatbik edebileceksiniz. Altıncı ve on ikinci ders- lerde v.s... V.s... Madam Margery Wilson bu müesseseyi açmadan evve) senelerce erkekleri ve ka- dınları tetkik etmiş, her devirde büyük sükse yapan kadınların, erkekleri hangi yükselmesine çalışılması zamanı pPelmiş- | dâ söylediklerin! tekrarladım. Bir kah -| vasıta ile ve ne suretle çektiklerini araş- tir. Ümid edelim ki yeni münakaşanı sonunda bu mesele, kat'i bir şekilda | halledilsin. Yeni mıntaka başkan kaha attı. Ben şaşırdım: Rica ederim, dedim, merak ediyo - tırmıştır. Şimdi herhangi bir kadın 15 do- lar «20 Türk lirası» mukabilinde ve üç ay san Ü- Yüm, sizin kamnız, benim akrabamdır. |zarfında muhabere ile ders almak sure- tizliğini baklı ve yerinde buluyoruz Hiç | Fakat sıhhi vaziyetini yakından bilmem.. | tile bunları öğrenebilmektedir. Şimdiye şüpbesiz Türk Spor Kurumu da İstanbul! mıntakasının talebini haklı bulacak ve Futbol Federasyonunun bu haksız kara- | "” rını bozmak süretile Türk sporunun kal- kınmasına ve düşmüş olan seviyesini tek- rar yükseltmesine yol açmış olacaktır. | Halük San CÖNÜL İŞLERİ Okuyucularıma Cevaplarım Okuyucularımızdan Bayan Birsen B. B a: — Bu hâdisede — sizin de suçunuz yok değil. Kadınlar ekseriyetle kendilerini se- ven erkekleri kıskandırmaktan hoşlanır- lar. Siz de belki bilmiyerek — sevgilinizi kıskandırmış oldunuz ve onda şu zehabi Hyandırdınız: Haval ve delişmen bir genç kızla yuva kurmama imkân yoktur, Şimdiye kadar ne yapmak lâzım gel- diyse yapmışsınız, fakat — yapmadığınız yalnız bir şey kalmış: Ona gayet mülâ - yim, tatlı bir dille bir mektup yüzünız, a- rada bir suitefehhtim olduğunu, bu sulte- fehhümün izalesi için buluşârak görüş - meniz lâzım geldiğini, ve insan gibi ha « Teket etmeği kendisinden bektediğinizi ya Zınız. Buna cevab vermediği takdirde ar- fik ümidinizi tamamlle kesmelisiniz, * Sökede bay «P.D>a: Alle hayatında rey ve karar hakkının Badoce kadınlarda bulunduğu cemiyet « mi kâbus geçirmişsiniz. Mektubunuzu oku- duktan sonra hatırıma gelen cevap sade- €e bu satırdan ibaret oldu. ler de yok değildir. bunlara bazı Okyanus adalarında, yani medenice geri olan yer- lerde tesadüf edilir. * Ankarada bay (Askınla: Fazla yemiş, fazla içmiş ve hazım za- beklemeden yatağa — girerek bir * Bayan «P. A.» ya : Genç göze güzel görünür, kalbe yakın- Gir, fakat gelmesi ile gitmesi bir olur. Ben olsaydım biraz yaşlısını, biraz görmüşünü, biraz bıkmışını tercih ederdim, * Bayan «C Kaya: Piâtin yüzüğü tercih etmeyiniz, geçen- lerde bir arkadaşıma soruyorlardı: İtalyanlardan airayet etmiş bir usul olsa gerek! Cümlesi evvelâ hayretimi mu- €lp oldu, sonra gümüş sanarak söyledik- lerini anladım Altın müreccahtır. Hem daha güzel duruyor, hem daha ucuzdur. 'TEYZE Biraz... — Anladım, biraz deli-mi? diyeceksi - iz... Zannetmem! - İyi amma, sizin hakkınızda her üç dersiniz? — Söyliyene değil, söyletene bakmalı. anlıyamıyorum. Duvardaki takvime döndü: — Benim hakkımda «güzel adamdır, sonra huyuna diyecek yok! İnsan değil, raelek» dediği gün ayın biri değil miydi? '— Evet, nereden biliyorsunuz?.. — Ben bilirim.. Münasebetsiz, huysu- yun huysuzu, berbat bir adam.. İnsan o- nun yüzüne tükürmez bile» dediği gün de ayın on üçü, yahut on dördü idi... — Evet bunu da iyi bildiniz. Fakat na- sil oluyor? Gene kahkahayla güldü: — Nasıl oluyoru yok, ben aylıklı me- murum, Maaşımı her ayın ilk günü alh- rım. Ayın öon beşine doğru param aza - lır, on beşinden sonra da gelecek ayda alacağım maaşa mahsuben evvelâ az az, sonra da bol bol borç yapmıya başlarım. İsmet Hulüsi İngiltere lik maçları İngiltere lig maçlarının onuncu haf- 'tasında karşılaşan Arsenal takımile, Chelsea arasındaki maçta 75,952 kişi bulunmuştur. Maç 2-2 berabere bitmiş- tir. Şimdiki halde Chelsea ligde üçün- cü, Arsenal altıncı vaziyettedir, Ligde en başta Charltan takımı bu- Junmaktadır. z kadar Madam Wilson dünyanın her tara- fında 500 bin kadına bu şekilde muhabe- re ile ders vermiş bulunmaktadır. Wilson enstitüsünün beşinci caddede- İ|günde bir başka türlü söylemesine ne|ki dairesi 11 büyük salandan mürekkeb- dir. Ayrica 84 üncü caddede de bir şube- si bulunmaktadir. | Mektebdeki dersler çok enteresan ce- reyan etmektedir, Tatbik edilen metöd- .lann en şayanı dikkat olanlarından biri, talebelerin sabahları 15 dakika müddet- le bağıra bağıra ve durmadan konuşma- larıdır. Bu dersten edilen istifade dilde, eğter varsa peltekliğin giderilmesi ve se- se muntazam bir ahenk ve tatlılık verme- sidir. Bundan sonra talebeler, parmakları- nan uçlarına basarak ve kollarını açarak yürürler, böylelikle bir nevi bedili, be- deni hareket yaparlar. Ayni zamanda da: «— Ben bir devriğlem seyahati yap- mak istiyorum» cümlesini mümkün mer- tebe sür'at ve kat'iyetle tekrarlarlar, Bu hareketi yapmaları ve bu cümlevi tekrarlamaları, kadınlara hem çeviklik, bem de nefse itimad verir. Bu hareketlerden sonra günün muhte lf derşlerine iptidar edilir. Bu dersle- rin en başında giyinmek ve soyunmak dersleri vardır. Bundan sonra çehre — ve vücuda göre elbise ve renk intihah et- mek, nazarı dikkati celbetmek, meşgul ve dalgın erkeklerin nazarı dikkatini cel- bedip onların hoşuna gitmek dersleri gelmektedir. Cilve dersleri ümumiyetle iki kırma ayrılmaktadır. Birincisi hareketle yani dinamik usulle erkekleri celbetmek, ikin- 500,000 kadına ders verdi Erkekleri celbetmekte statiki usul kullan an bir kadın ! Dinamik usulü tercih eden bir güzel cisi ise durgunluk yani statik metodla muvaffak olmaktır. Talebeler, kendi tip* lerine göre bu branşlardan birine sülük etmektedirler. Dinamik usulde talebelere meselâ kah- kahalarla gülerek sinek avlamağa çalış- mMası, ve bacaklarını mütemadiyen hare- ket ettirmes! talim edilmektedir. Statik usülde en büyük vazife gözlere düşmek” tedir. Bu kura devam eden talebeler, cas zib bir poz aldıktan sonra gözlerine ci çekici manayı nasıl verebileceklerini üğ* renmektedirler. » Müessesenin direktörü bir gazeteciyt şu sözleri söylemiştir: ” «— Kadının yaşamasının manası ask* tır. Fakat kutublardan hatlı üstüvayâ kadar aşkı saf ve tabiâ bir şekilde anli* yacak ve bir kadını böylece saffetle vecek erkek kaldı mı? Dünyanın bugün” kü vaziyeti, insanların makineleşmes!, DU histi onlardan silmiştir. Hele esasen bil gibi işleri düşünmeğe pek az vakitleri 0* lan erkeklerin kumar ve spora karşı dUY” dukları inhimaki de nazarı itibara alif” sanız bize büsbütün hak vereceksiniz. Bugünkü kadın bir erkeği kend bağlıyabilmek için muhakkak surett€ dünkü kadına nisbetle çok mahir, çok dâ” — ha usta olmalıdır. Biz de kendilerine HU* nu talim ediyoruz.» Yeni Eskrim ajanı İstanbul mıntakası, münhal — bulunaf eskrim ajanlığına Kuleli lisesi jimnas' muallimi Hüsameddini seçmiştir. Yeni ajanın muhtelif sporlarda ihtis sahibi olduğundan bu sahada da mü olacağı muhakkaktır.