I - Sayfa Hergun Yanlış anlaşılan Bir söz ve Tutulan yanlış yol Yazan: Muhittin Birgen g5) undan bir ay kadar evvel Nü - . remmBergde nasyana! sosyalizmin bir kı â aktedikl. Bu kongrede bü - yük bir nutuk irad eden doktor Göbels bu arada şu sözleri söylemişti: «Davamız Lehistanda, Avusturyada Bulgaristanda, Yunânistanda ve Türki - yede muvaffakiyetle ilerlemektedir.> Ben « san bu nütku ökürken — bu cümle üzerinde bir Jâhze durmuş ve son- ra da manasını anlayıp geçip gitmiştim. Bu cümlenia manası şu idi: «Faşizm ve nasyonalizm gibi namlar altında zikredilen otoriter sistem, çok fırkalı parlmantari hinde olan devlet sistemi etleri kuv - vetli bir şefin idare 'lııulh toplayıp memleketi gi e düşmek - ten kurtaran yeni bir devlet an ikri, sade bizde, Alman- yada veya İtalyada değil, dünyanın baş- ka memleketlerinde de tatbik edilen ve yürümekte olan bir devlet anlayışıdır.. Doktor Göbelsin saydığı memleketler arasında Yunanistan, Avusturya, Bul - garistan ve Lehistanda sade otoriter de- #ü, ayni zamanda, derece derece, horpa- ratizme meyleden unsurlar da bulundu- ğu için bu memleketlerdeki vejimlerle Almanya ve İtalyadaki rejimler arasın- da esaslı bir müşabehet bulunduğu şüp- hesizdir. Türkiye rejiminde bu derece yakın bir benzerlik olmamakla beraber, davasının lehinde ne kadar fazla delil irat edebilirse iddiasının 0 kadar kuv - sağını bilen doktor Göbels ara- yi de karıştırmıştır. Bir in - re propaganda yapar veya e- uluğunu isbata çalışırken, dai- fikrin doğruluğunu göstermek için kendisine fazla miktarda şahit ve deli! tedarık etmek ister, Doktor Göbels de böyle yapmıştı. Hattâ, 6 sırada Viya- nada idim ve bu nutku Freie Presse'de okuduktan sonra, Türkiyedeki rejimden de kendisine bir delil aramakta haklı - lup olamıyacağı bahsi üzerinde bir müd- det düşündüm. İşte bu kadar... O zaman bu meseleyi böyle anlamış ve geçip gitmiştim. ma bu * Halbuki, evvelki gün bir meslekdaşı - mızın, dün de başka bir meslekdaşımızın bu cümleve büsbütün başka bir mana wermiş olduklarını görerek hayret ettim. Bu meslekdaşlarıma güre doktor Göbele faşizm davasının Türkiye içinde fikir, si- yaşet ve propaganda halinde ilerlediğ'ni söylemiş. Bu meslekdaşlar, ötedenberi Alman faşistlerinin Türkiyede — şiddetli propaganda yaptıklarına da kani olduk - ları için işi bu derece açığa vuran propa- ganda nazırına çıkışmıya ve Almanyanın işlerimize ne hakla müdahale ettiğini sormaya Tüzum görmüşlerdir. Bı-m. Alman nazırının söylediği sö - zün manası yukarıdakinden ibaretti. E - sasen, çok zeki bir diplamat olan Alman mazırımın bir kaç memleketi birden fe- ma halde kızdıracak olan bir sözü, hiç te Nizum yokken, bütün dünya devlet a - damlarının ve gezetecilerinin hazır bu- Tunduğu bir içtimada damdan düşer gibi söyleyip, sanra d dyolarla ve gaze - telerle dünyaya ilân etmek gibi bir gaf yapacağını hatıra bile getirmeğe imkân İşi bu bakımdan mütales edince, mes - lekdaşlarımızın beyhude telâş ettiklerine karar vermek te zaruri oluyor. * Son zamantarda Almanya aley tarzda bazı hücumlar yapılan neşriyatın haklı v lanlarını araştırmak fikrinde — değilim. Fakat, bu nevi neşriyat haksız olduğu 7a- n, Avrupanın büyük bir memleketi ile saamızda hoş ol getirmekten başka hiç bir fayda vermi - yeceğine kanilm, Yeni Türkiyen! siyasetteki en büyük kuvvet. buı.ıı dünya ile doş! ol- | âayı şiar edi wetli müdafaası da ir, Sulkun en tuv - ancak bu guretle mümkündür. Biz, şahsan fasizm aleyhin- | de olabiliyiz; fakat, bu aleyhtarlığın bizi her vesileden bilistifade gazetelerimizde ipe neşriyatta bulunmuya idir. Çünkü faşizm bizden tzaktır; Türkiyede hüküm süren rejim ve bu rejim etrafındak; mülli birlik © ka- dar küvveclidir ki bizim aramızda ne ta- — ——— | h Resımlı Makale : iyan bir hava hüsüle | A lüp atılması imkânsız olur, çünkü bir i İnsan inanmaz, ( Talebe mevcudu “1, olan mekhtep Amerikada Jowa Cherokee'de bu- hunan bu mektepte 38 sıra vardır. Fa- kat talebe adedi ancak «bir» dir. Bu da 9 yaşlarında bulunan Gene Humb!e - dir, Mektebin hem müdürlüğünü, hem de hocalığını yapan Shaw, bu talebeyi okutmak için ayda 80 Türk lirası al - maktadır. Londrada kaç telefon abonesi var ? Laondra ile Londraya bağlı semt - lerdeki telefan abonelerinin — yekünu 1879 dan 1922 ye kadar bir milyon idi. 1922 den 1937 e kadar abone adedi tam 3,5 milyona baliğ olmuştur. Fakat bugünkü tesisat daha fazlasını yapma- ğa müsaid olmadığından yarım milyon kadar müracaat yeni tesisatı bekle - mektedir. Yeni tesisat da ancak 1940- da tamamlanacaktır. ae aaaaş eee eee RR Ş şizm, ne de propaganda kuvveti ondan eksik olmıyan komünizm yer — tuta - maz. Buna emin olduğumuz için biz, ne bilâlüzüum Almanyaya, ne de sebepsizce Rusyaya çatmamayı şiar edinmeliyiz Rusya kömünist, Almanya nasyonal - sosyalist, İtalya - faşist, . Fransa demok- yat, İngiltere emperyalist, Avusturya şüyle, Bulgaristan' böyle, bunlar bizi a- lâkadar etmez. Bunların hiç biri - fakat, hiç biri! » bize girecek değildir. Bugünkü rejimi lâzım gelen mukabele- yi kendi kendine yapacak kadar kuv - vetlidir. Eğer bu rejimler, bizim aramıza şokulmak için müteaddi bir faaliyet gös- terirlerse bu faaliyetlerin hepsine - fakat, hepsine! - karşı biz de lâzım gelen muka- belede kusur etmeyiz. Yalnız böyle, her sözden bir mana çıkararak mütemâadiyen hir fa hücum etmek, dünyanlu şu pes “|rişan devrinde, memleketin kendi elra- tnda mütemadiyen bir dostluk şebekesi vücuda getirmek siyasetine zarar verir. FHaddim olmuyarak, bu nokta üzerine şlarımın dikkatlerini celbetmek iş- Muhittin Birgen hepsi de o idareden kaldıklarına ve o İSTER Cahil veya yarı münevver kafada hurafe çabuk yer tu- tar, bir defa girdi mi yerleşir. İlim ve fen ışığı ile de sökü- tiyat balini almıştır. imnanmadığı halde de yapar. İSTER İNAN Bir arkadaşın verdiği haberr bakılacak olursa eski Os< - manlı idaresinden kalma bazı vapurların 6 idart zamanızda kanulmuş olan eski istmlerinin türkçeleştirilmeleri düşü - | nülmektedir. Bu şekilde değişecek isimlerin yekünu kaç tanedir, bilmiyoruz, fakat ne olursa olsun bu vapurların — SON POSTA : d Haftanın muayyen günlerini uğurlu, rakamların bazı- Tarını meş'um sayanların üze nihayet kendilerinedir, fakal bu gibi zâflara müptelâ olan- lar zâflarını içlerinde saklamalıdırlar. İçte kalan mikrobun zararı bir kişiye, dışarıya çıksıın zararı bin kişiyedir. (| HERGÖN BİR FIKRA || Bandıyar bir Arar Bunu ılı alsanız olur Tanımmış ressamlardan biri atelye- sinde çalışıyordu. Çirkin bir kadın a- telyeye girdi; ressam sordu: — Bir emriniz mi var bayan? — EBstağfurullah, sizden bir portre- mi yapmanızı istiyecektim. — Hay hay yapayım. — Yalnız bir ricam var, portremde güzel görüneyim istiyorum. Ressam kadının yüzüne baktı; du- vardan güzel bir kadın portresi indir- di: — İsterseniz bunu size vereyim? Kadın şaşıtdı: — Nas:l olur, bu benim portrem de- gil, bana benzer bir yeri yok. — Yapacağım güzel kadın portresi- nin de size benzer yeri olmıyacak ki! —| — Bu kedinin ismi Şarlo'dur. ve A merikalıdır. Neden mi Şarlo diyorlar Elektrik masajile Gözleri açılan kör Bremant isminde bit Amerikalı bir gün otomebille giderken birdenbire | gisinde iki kere altın madalya kazan ları tıpkı Şarlonunkilere benzemekte viye başlamışlar, fakat ne hastalık an- —%——_ laşılımış, ne de yapılan tedaviden bir Eski İngılız Kralının Sebebini, pek iyi anlıyorsunuz. Bıyık- dir. Bu yüzden «en garip hayvan» ser- adro, bir memur için, hali ve is- tikbali, ümidi, emelleri, Ülküyü, saadet ve (Çelüketi, l hayatın bü mana ve mefhumunu temsil eden bir ta. birdir. 1906 senesindenberi devam eden me - müriyet hayatımda fırsat buldukça, tabirin gerek kendi üzerimde ve g arkadaşlarımda yaptığı sihirli tesiri tei- kik ettim. 1908 e kadar, dro» büyük bir ma- na ifade etmezdi. Esasen, devlet teçk! - Vâtında, meşrutiyeltten önce kadroya ben- zer bir şey de yoktu. Filân adamın fa « lanca daireye memur edilmesi için ne münhal gorı—tı'ır ne sira kullanırdı. Ma- iktu. Ufacık — bir kötip alır, onun mümeyyizine 600 kuruş verilirdi. İlânr meştotiyette «kadro> tabiri- bir- denbire, ortalıkta bir bomba gibi patle- dı. Devair mahdut birer çember içerisi- ne alindi. Bazı yerlerde bir tabur teşkil edecek kadar çok olan memurlardan bu dar çerçevenin hududuna sığan sığdı... Sığamıyan açıkta. (Kadro harici) ka'dı. ©O gün, bugün.. Kadro sözü, hangi me- murun yanında, ve ne zaman tekellim edilecek olsa, o memurun yüreği bir ke- re hoplar, kulağı kabarir, dikkati bu sö- zü söyliyenden tarafa teveccüh eder. İlle muallimlerin! Zira, her yıl değişen, her yıl tadile uğ- ruıı.veheryıldı zühir karışık ve tes- - geciken kadro, maa- Maarif kadrosu bu sene de, her tarafa vaktinde tebliğ edilememiş. Mektepler 'ne zamandır açıldı.. Tedrisat başladı.. Fa- kat buna rağmen bir çok muallimler var bti hâlâ, oldukları yerde mi kalacaklar, yoksa başka tarafa mı nakledilecek'er? Bunu bilmiyorlar. İçlerinde: Oturduğu evin konturatı bit- miş, kışlık yakacağını bu tereddüt yü - zünden henüx tedarik etmemiş, başka bir vilâyete tayin edildiğini mingayri re: min haber aldığı halde, henüz emrini te- bellüğ etmemiş, üzüntü içerisinde bekli- yenler var. Bunlar, bu işin böyle gecikmesindeki illeti bilmezler. Koskoca bir maarif or - düsunun kat'i kadrosunu yapmak, tesbit etmek, basit bir mesele değildir. Bütün bir tatil devresinde, maarifin alâkadar ? fayda hasıl olmuştu. M trreti erkân ve memurlarının nasıl boğucu, bu- 'eEni eşgu ay sonra aynı adam berberde traş SUF Gt "y 'eti naltıcı bir faaliyetle bu iş üzerinde çalış- olmuştu. Traşı müteakib yüzüne elek- Londrada çıkan News Chronicle ga- |tıklarımı, ne güçlükler iktiham ettikleri- trik masajı yapılıyordu. Fakat ület e- | zetesinde okunmuştur: ni hatır ve hayale dahi getirmezler. tine dokunduğu zaman gözlerinde yır- tlmuya benzer bir şey hissetmiş ve ber- berden masaja devam etmesini söyle- miştir. Ve bunun neticesinde yarım sa- at sonra gözleri görmiye başlamıştır. Doktorlar hastalığı teşhis edemedikle- ri gibi açılma sebebini de anlıyamamış- lardır. “Amatör bir yankesicinin başına gelenler Çeçenlerde Landrada şu enteresan hâdise cereyan etmiştir: Delikanlının biri, arkadaşının - ce - binden sarkan mendile bayılır. Fakat Rgürürüu «bunü bana ver!» demeye mâ- ni olur. Çare mi yok? Derhal hisset - tirmeden mendili çeker alır. Artık içi rahattır. Tam bu sırada amuzuna bir el do- kunür. Korku ile başını çeviren ama - tör yankesici delikanlı, tanımadığı bir adamın kendisine bir para Çantası u - | nıfının refahina ve sâyi rasyon&lleştir meğe matuf beynelmilel bir cereyan nın alemdarlığını — yapacaktır. Bu a lemdarlık dünyaya «soyal huzurlar dırma> ünvanile sunulacaktır. Almanya ve Amerikayı ziyaret ettik tir. madığını göstermektedir. tadır. lümat ve intıbalarını, kitab ve broşü: Windsor Dükü, hayatının yeni bir dönüm noktasında bulunmaktadır. En yakın arkadaşlarının teşvikile, işçi sı- Anlatıldığına “göre, Windsar Dükü, ten sonra, İtalya ve İsveçe de giderek amele ve iş meselelerini tetkik edecek- İki demokrat ve iki otoriter ülkenin seçilmesinin sebebi, bu çalışmanın her bangi bir siyasf ve ideolojik cephesl ol İtalya, Dükü resmen davet edecek- tir. Amerika ile İsveçin de ayni şekil- de hareket edecekleri ümid olunmak - Dük, bu seyahatlerden edindiği ma Lâkin getirselerde ne olacak? Onlar da kendilerine göre haklıdırlar, Dünyada tereddütten (acaba?) * sualini her gün kendi kendine sormaktan daha müz'iç, daha ıztırap verici bir şey tasavvur edi- Jemez. Dün, matbaaya kadar ihtiyarı zahmet eden ve ayni elim vaziyette olduğunu söyliyen bır muallim bayanın muztarip * vaziyeti karşısında, acımamak elimden gelmedi. Şu kadro tabirini bir umacı, bir heyü tesiri yapmaktar. tin, maarilfte müziyadetin mevcut oldu -« ğunu bildiğim içindir ki, böyleleri namı- na'biraz daha sür'at ve biraz dahâ him- met diliyorum. E. Talu ir Dün de hava tâmamen yağmurlu zattığını görür ve: halinde — neşredecektir. — Beynelmilel geçti — Affet arkadaş, senin de bizlerden |sosyal huzur cemiyeti de Düke bu me- Kandilli r ü alduğunu bilmiyordum, dediğini du -| sâisinde yardım edecektir. Cemiyetin | » Handili rasat 'yar. ismi daha kat't olarak seçilmiş değildir. _wh'*;uf' Ce * Delikanlı çantay gözleri kör olmuştur. Doktorlar tedâ- | miştir. süm, kendi ' ISTER İNANMA! eski olarak alındıklarına göre her biri otuzar, kırkar yaşın- da şeylerdir, tabli ömürlerinin sonu gelmiştir. Binaenaleyh biz yeni isim altında eski bir vapuru karşımıza almaktınsa bunların hepsini birden kadro haricine çıkarıp yerlerine yeni vapurları koyrayı düşünmenin daha faydah olduğu- na inanıyoruz. Fakat ey okuyucu sen: İSTER İNANMA! idare zamabıncda da İNAN Bu hamlenin asıl gayesi, hedefi ras- niyode sür'etle F esmiş, en raret 13, en xx d.ı 11 olarak kayde - dilmiştir. Sabahtan itibaren saat 14 de kadar va- ğan yağmır miktarı 11 milimetredir. Ba- rometre de 761 i göstermiştir. metre ozdan kürtaracak hüsnüniye: "