SON POSTA Hergün Dünyanın huzurunu Tehdit eden yeni bir Mesele: Falestin vukuatı Yazan: Muhittin Birgen wrupanın huzurunu gittikçe da- ha şiddetli bir tazyik altına alan bütün meseleler öylece duruyor: İspan- ya ateş içindedir; bu dumanı göklere çı- kan memleketin etrafında çarpışan iki büyük devletler grupu arasındaki siyasi maç ta, bizim spor sahalarımızda görü- len bütün şiddetli müşkülleri gölgede bı- rakarak devam ediyor. Akdeniz, dünya huzurunu karıştırmaktan zevk alan bir el tarafından mütemadiyen karıştırılı - yor. Meçhul denizaltının meçhul torpili kâh bu bayrağa, kâh ötekine doğru sav- rulup gidiyor. Almanyadan, «müstem - leke İsteriz!» sesi yeniden yükseliyor; U- zak Şarktaki harp gittikçe sahasını ge- nişleterek ve gittikçe şiddetini arttırarak devam ediyor. Dünyada çarpışan men - faatlerin hiç biri iddissından vaz geçmiş değildir; fülen mukadderatı halledilmiş elan Habeşistanda İtalya hâkimiyetini henüz hükmen, Berlin - Roma mihverin- den ve mihver etrafında toplananlardan başka kimse kabul etmiş değildir. Her şey ve herkes böylece yerli ye - rinde duruz ve Iddlasında ısrar ederken, bugün bir mesele daha çıktı: Çoktanberi kaynamakta ölan Falestinde vaziyet © kadar gerildi ki, nihayet İngiliz hüküme- ti, Arap nasyonalistlerini târümar et - meğe karar verdi ve bunlardan ele geçi- rebildiklerini bir gemiye koyup, bu defa Maltaya değil daha uzaklarda bir adaya gönderdi. * Bu hâdise çıkmazdan evvel bu sütun- larda heyecan ve galeyan içinde bulun- duğundan bahsetmiş olduğum Araplık âlemi, bu hâdise karşısında büsbütün şiddetlenen bir asabiyet göslerdi. Gelen haberlerden anlıyoruz ki Arap dünyası, telâş ve heyecan içindedir. Bu heyecâ- nın kölay kolay teskin - edilebileceğine inanmak için meydanda hiç bir alâmet yoktur. Belki Mısır ve Irak gibi İngiltere ile bir dereceye kadar anlaşmış olan memleketlerde hükümetler nizam Ve in- tizamı muhafaza edoceklerdir. Fakat, Hi- eaz, Yemen gibi henüz İngiliz nüfuzunun haricinde bulunan memleketlerle Suriye gibi berrak havada bile gök gü ü eksik olmıyan muhitlerde gürültü ayu- ka çıkacaktır. Şimâli Afrikada bir tarat- tan ihtilâlei sosyalizm gürültüleri, —bir taraftan da Arap nasyonalizminin — sesi işitiliyor. Demek ©0| selelere yeni bir ya edilmek üzere b tır. Yeni meselenin bir adı Falestinin tak- simi, diğer adı da Arap nasyonalizmidir. Falestin bahsinde Araplar tarihin kuv - vetine, yahudiler de paralarma, enter - nasyonal nüfuzlarına ve İngilterenin bü sahadaki menfaatlerine istinat ediyor - lar. Her iki taraf ta mücadeleye tutuş- muşlardır ve bundan bir türlü vaz geç- miyeceklerdir. Bütün Arap dünyasını derinden alâkadar ettiğini gördüğümüz bu davanın, bilhassa son — tedbirlerden sonra, kolaylıkla halledilebileceğini asla zannedemeyiz. uyor ki mevcut me- lo İlâve edilmliş ve- unduğu muhakkak- dir Doğru veya yanlış, haklı veya haksız, bu Falestin vo şu Arap nasyonalizmi me- selesi de mahalli bir dava telâkki edil - miyor. Avrupada mücadele halinde bulu- Dan iki kuvvet grupu, İspanyada olduğu gibi, burada da birbirlerile kapışmış va- ettedirler. İngiliz ve Fransız matbuatı- na bakılırs9 Arap nasyonaliznıini körük- liyen harici bir kuvvet vardır ki o da bir taraftan İtalya, öbür taraftan Almanya- dır, Bu tahrikâtta birinci rolâ İtalyanın oynumakta olduğu iddiası, bu hususa dair türlü türlü delillere istinat ettiriliyor. Bu delillerim kıymetini bilemeyiz. Fakat, böyle bir meselede İtalyanın da, Alman- yanın da boş oturacaklarını kabul etmek bir gülflet olur. Tutuşulan bir mücadele- de kimin eli armut devşirmekle meşgul kalırsa o kaybeder, Hayat mücadelesi za- manımızda o kadar kesif bir $- kil almiş- tır ki kim yalnız kendisini n:üdafaa ile iktifa ederse mutlaka mağlüp olmuş de- Resimli Makale: X Sırrın muhafazası paranın muhafazasından güçtür E. Talu azı hastalıklar vardır: Hâd bir şekilde olursa tehlikelidir; in « sanı ölüme sürükler. Fakat bu ayni has. talık kronik, yani müzmin bir mahiyet esi Fazalırj ve öldüre e« aldığı andan müptelâsını (: cekse de geç öldürür. Böylece, yirmi yıllık müteverrimler, tek böbrekle, yarım mide ile, bir kısmı kesilmiş barsakla uzun müddet yaşıyan malüller görürüz. Dikkatle, perhizle, teda birle, şöyle böyle, ömürlerini doldurur e lar. Hayat bunlar için gerçi bir zevk de e ğildir. Ancak yaşamanın maddi olmasa bile, manevi hazlarından bazilarını tat. mak |mkânı kendileri için büsbütün ma« dum olmamıştır. Bir kaç senedenberi, üzerinde bulun e duğumuz şu köhne dünyada böyle bin kronik hasta hali var. Her ne pahasınâ olursa olsun sulhun istikrarına çalışan milletlerin bu yolda sarfettikleri bütün emeklere rağmen, kürenin ötesinde be « risinde, umumi! hercümerçten arta kale miş harbin habis mikropları üfunetlene mek istidadım göstermektedir. Bereket versin ki, müzmin bastalıkla » rın hepsinde olduğu gibi bu mikroplar kuvvetlerini kaybetmiş, ve bu sebepla yayılmak ve dünyanın bünyesini birdem sarmak küudretini kendilerinde bulamaz olmuşlardır. Bununla beraber, üfunetleri mevzil de olsa, hastanın ahvali umumiyesini sars « maktan hali kalmıyor. Arada bir duyulan sıkıntı, hâsıl olart gerginlikler, bazı devlet adamlarının fe- weranları, ulu orta -meydan okumaları, uyanan istilâ arzuları, imalı nutuklar, işe te hep bu kronik harp illetinin tezahür « Biraz evvel, kronik hastalıkların tehe Mke bakımından hâd hastalıklar kadar mühim olmadıklarını söylemiştim. Fa « kat unutmamalıdır ki, en ufak bir ted © Insan sevincini olduğu gibi derdini de dökmek ihtiyacın- dadır. Söyleyince içinde bir hafiflik duyar, derdinin hafifle- diği zehabına düşer, belki de bir derman bulunacağı Ümidi- ne kapılır, Fakat izhar edilen sevinç veya dökülen derd bir sır mahiyetinde İse mtızarının tamamen aksi bir vaziyet ile İnsanın paradan dâha güç müuhafaza ett'gi emanet sırdir, kalbe girmez, her dakika dökülüp taşmaya ır.üstaid olarak dudakların üzerinde durur, bunun içindir ki sırrının meydâ- na çıkmamasını istiyen kimse onu en yakını da olsa başka- sına söylemez, kendi benliğinin ıçirde saklar. Hattâ unut- Mmaya çalışır. karşıla; ( Hapishaneye girince Âşık olan ressam SÖZ ARASINDA * "Enw" nm HK" Dünyanın en akıllı Atı para sayıyor Ben ise Otelloyum w "TE Alkadaşları, bir gün Otello Kâ - I % mille şakalaşıyorlardı. İçlerinden bir tanesi: — Kâmil, dedi, herhalde Shakes- peare gelmemiş olsaydı, sen de böyle meşhur olamazdın? Kâmil güldü: — Bilâkis, dedi, Shakespeare be - nim sayemde meşhur oldu. Hem o, benim kadar da meşhur değildir. Hepsi şaşırmışlardı: — Senhı kadar meşhur değil midir? — Değildir ya, o Shakespeare ise ben de Otlelleyum! * Almanların Şu gördüğünuz at, dünyanım en 2e- ( , L atsizlik, kro. Yaptıkl. ki, en akıllı atlarından biridir. Ayağile | Çix bir derdi derhal hâd şekline koya a püukları ana kadar sayı sayar. Geçenlerde Lon- | bilir. Ve o zaman tehlike iki misli artar; drada bir otomobille bir cevelâna çık - mış olan bu at, yukarıdaki resimde şo- före paranın tamam verilip verilmedi- ine dikkat etmektedir. ateş bacayı sarar, ve nihayet en vahim netice, çaresiz husule gelir. Şimdiki halde bu kötü ihtimal biraz Zayıftır. Bilhassa İspanya işlerinde — bin durgunluk müşahede edilmeğe başladığı Bibi, Uzak Şark vaziyetinde de, zecrf müdahale ve tedbirlerden, Amerikanın da bu işte önayak olmağa karar verdi « ğinden bahsedilmektedir. Altah versin de hastalık bu sayede ar- tik şifa bulgun, Zira, dünya o kadar yıp- randı, köhneleşti ki, hâd bir harp ille « tiae maazallah tutulacak olursa, bu se, fer netice çok vahim olur diye korkaz İki ilmi film Venedikte açılan son sinema sergisin- de bir Alman film şirketinin bütün ilim âlemine hayretler veren bir film göster- diğini İtalyan gazete'eri yazıyorlar. En- var arasında en mütekâmili acdedilen bu film iki parçadan ibarettir. Birincisi insanın teneffüs, ikıncisi de tegaddi ci- hazını göstermektedir. Bu cihazların £ aliyet ve hareketinin teferrüatını göste- ren böyle bir film şimdiye kadar ilk de- fa olarak gösterilmektedir. Birinci filmde ciğerlerir. nefes yaptıkları bütün hareketler belli olmak- ta, ikincisinde de boğazdan inen gıdanın hazmı için midenin yaptığı bütün hare- ket ve sonra barsaklara geçmesi her tür- Tü teferrünlile görülmektedir. Yugoslavyada vir kasabada yaptış 1 bir motosiklet kazası yüzünden haps giren bir ressam, orada rastladığı bi kadına âşık olmuş ve bir kere görebil- diği, sevgilisinin resmini — hayalinden .yapmış, hapishaneden çıkınca da ilk i- şi genç kadını bulup kendisine evler- meyi teklif ve yaptığı resmi takdim et- mek olmuş. Paris sergisinde neler unutuluyor? Paris beynelmilel sergisinde «unu - tulan eşyalarır muhafazaya memur o- lan dairenin âmiri, sergi — idaresinden dairesinin memurlarının arttırılması - nı istemiştir. Serginin kanapelerinde ve koridorlarında unutulan şeylerin mik- *tar ve cinsleri tasavvur edilemiyecek kadar çoktur. Hemen hergün sayısız anahtar, yağmur yağdığı günler iki bin den fazla şemsiye, havanın iyi olduğu günler bu miktar baston, binlerce el - diven ve daha buna benzer türlü türlü şeyler unutulmaktadır. Bunları unu - tanlar her millete mensup insanlardır. Kafkasyada balina iskeleti bulundu aa seeeateemen ee sereseeemee e eee mektir, Askerlikte olduğu gibi mutlak müdafaa denilen şey, hayatta ve hayatın bütün tezahürlerinde mevcuttur. Mağ - lüp olmak istemiyenler, mutlaka bir ta- raftan müdafaa ile meşgulken, öbür ta- ruftan da taârruz edeceklerdir. Eğer, İtalyan ve Alman siyaseti bir de Arap cephesinden taarruz ediyorlarsa onların röllerini de asvet tabil görmemiz lâzım- dır, en Günde 8 saat iş İş kanununun tesbit ettiği haftadğ 48, günde 8 saat çalışmanm bütün hü « kümleri, sanayi müesseseleri için, bu ayın on birinden itibaren tatbik olu « nacaktır. * Hiç şüphesiz, dünyanın mevcut mese- Jelerine yeni bir mesele daha ilâve edil- miştir. Bunun da inkişaf devirleri ola - Denizde yapılan at yarışı Geçenlerde Şimali İngilterenin At- lantik denizi sahilinde kâin Konemar, şehrinde atlar arasında garip bir müsa- zaktır. Gittikçe vahim şekillere girecek İpaka tertip edilmiştir. İngilterenin ma-| — Kafkas dağlarının eleklerinde Vro-| —| » V n olan bu dev'rleri yakında, birer birer gö-| /( Cokeylerinden otuzunun bindiği silofaki civarında yapılacak büyük bir |receğiz. Hiç bir meseleyi halledemiyen ve İatlar denize salıverilmiştir. Yarış m'fabrikının temelleri kazılırken pek bü ..".Ik v N yük bir balina balığının iskeleti bu - lunmuştur. İskeleti tetkik eden arke - ologlar, bu balinanın yüz elli bin sene evvel yaşadığını söylemektedirler. Ge- " e b hi İne ayni mütehassıslar o devirde Kaf - lamak üzere yüzücülere katılmışlardı. kasyanın deniz olduğunun şimdiye ka- Yarışa giren eokeylerden ön üçü de - (. bilinmediğini, ve bu suretle meyda- nizin içinde atlarından düşmüşler ve'na çıktığımı teyid ediyorlar. motörler tarafından kurtarılmışlardır. Bugün Alp dağlarında da pti Geriye kalan on yedi cokey yarışı mü- çüncü devrine ald taş kesilmiş deniz Muhittiu Birgen İvaffakiyelle bitirmişlerdir. mahlüklarına tesadüf edilmektedir . İSTER İNAN İSTER İNANMA! İstanbulda İstanbul şehrinin şerefi ile mütenasib bir hü- | olacaktır, bundan hiç şüphe edilemez, fakat ne kadar büyük, kümet sarayının yapılmasına karar verildi. Ne kadar sevin- | ,« kada hte: h olsun iki binanın ii ile şehrin sek haklıyız, adliye sarayının inşası kararından sonra hükü- e iR M V SAT her defasında teferrüattan bir noktayı balletmek Üzere oturduğu müzakere ma- sasından yon! yeni ihtilâfların dallanıp budaklandığını görerek kalkmış olan Av- İrupanın hayatına yenilbir huzursuzluk &mili karışmış bulunuyor. Bu vaziyette sulhun ancak bir mucize ile kurtulabile- ceğine inananlara hak vermek zaruri - €. Dua edelim... mil mesafeyi yüzen atların üzerinde katetmek suretile tertip edilmiştir. Beş motör de yolda atların üzerinden düş- meleri muhtemel olan cokeyleri top - Havalar gün geçtikçe soğuyor Son bir haftadanberi havalar gün geç« tikçe serinlemeğe, soğuğa doğru gitmeğe başlamıştır. Dün de Kan - dilli rasat istasyo- nunur saat 14 de kaydettiğine gö - İğ re hararet derece- si gölgede en fazla 22 yi enazda lli bulmuştur. FAO Rüzgâr cenuptan şimali şarkiye doğru saatte 7,5 metre sür'atle esmiştir. Rutubeti nisbiye de 81 olarak küyde « dilmiştir. Hava sabahtan itibaren akşama kadar az bulutlu olarak geçmiştir. met sarayının inşası kararı bir defa tatbik mevkiine konu- | (Mar edilmiş, hattâ imar yolunda mühim bir adımının atıl- ARARULE Oğeal a MEZL lup ta başarılınca şehrimizin büyük bir ihtiyacını gidermiş | miş olabileceğine biz İnanmıyor, ey okuyucu sen: ikiadi ; SA — Akgam : 17 42 . Vat B.13 — imssk 3 4N İSTER İNAN İSTER İNANMA! Hai çeme 1848 — Arıkeace H3 Hrzır 166