HL e A a <nti T 10 Sayfa SON POSTA - Son Posta'nın siyasi tefrikası Tayliryan : “ Erzincana 149 &Talât Paşanın BK son günleri Yazan : Arif Cemil gidince ilk işim evimizin bodrumunda toprağı kazmak oldu. Burada gömülü bir para bulunduğunu biliyordum ,, dedi Her ne hal ise, o mahkeme adâlet ölç meğe mahsus bir mahkeme olmaktan çök uzakti Reis bir taraflhı suallerine devam et- ti. Katilin ifadesi bundan sonra kendi hayatına intikal etti. Bunların da uy- durma olduğu bir çocuk tarafından bile kolayca tayin edilebilecek iken mah- keme ilk tahkikatın vermiş olduğu ne- ticelcre kat'iyen yanaşmak istemedi. Reiy suallerine şu suretle devam etti: — Kendinize geldiğiniz zaman yal- nız kalmıştınız, paranız pulunuz yok- tu, ondan sonra ne yaptınız? — Ondan sonra dağlarda bir köye sığındım. Orada ihtiyar bir kadın var- dı. O beni sakladı. Yaralarım kapanın- caya kadar orada kaldım. İyileşince kadın artık beni yanında alıkoyamıya- cağını bildirdi. Çünkü hükümet, Erme- nileri saklıyanları idam ediyordu. -- Seni saklıyan kadın Ermeni miy- di? — Hayır, Kürd idi, — Oradan nereye gittiniz? — Beni saklıyanlar iyi adamlardı. İrana gitmemi tavsiye ettiler ve bana eski Kürd elbiseleri verdiler. Çünkü arkamdaki elbiseler kanlıydı. Onları yaktım. | —- Fakat paranız yoktu, ne ile yaşa- dınız? — Arpa ünundan yoğurulmuş ek - | mekle. — Yaralarınız kapanıncaya kadar a- | Tadan ne kadar zaman geçti? — Yirmi gün, bir ay kadar. — Ondan sonra nerelere iltica ederek kaldınız? — İki ay kadar Dersimde kal- dün. — Bu — aralik iki — Etmeni daha bana iltihak etti. Onlardan aynı hâdiselerin Harputta da cereyan etmiş olduğunu öğrendim. Bunun üzerine üç arkadaş dağları, tepeleri aşarak kaçtık. Bazı günler yab- nız ot yiyerek karmımızı doyurabildik. Arkadaşlarımızdan birisi, galiba zehir- li bir ot yediği için, yolda öldü. Diğeri oldukça zeki bir adamdı. Biz dağları a- şarak, köylerden geçerek İrana gitmek yorduk. Gündüzleri uyuyor, gecele- yorduk. Bu hal iki ay kadar de- vam Nihayet bir yere geldik, ora- da Rts askerleri gürdük. A*kcne bizi ım fransızca we ingilizce b du. O, başımızdan geçen bütün vakay anlattı, bunün ü: e serbest bırakı dık. Ben evvelâ Kafkasyaya gilmek is- tiyordum. Fakat müsaade olunmadı. Bunun üzerine İrana geçtim, orada harb yoktu. İranda hastalandım ve Sel- mas'da bir sene kadar kaldım, — Orada ne yaplınız? — Vasıl olduğum zaman Ermeni ki- Jisesine gittim. Bana elbise, yiyecek ve Arkadaşım orada ben- Beni da çalışmağa başladım. — Ondan sonra nereye gittiniz? — Erzincanın Rus ordusu tarafından işgal edildiğini haber alınca oraya git- tim, Ailem hakkında tahkikat yapmak istiyordum. Bundan başka evimizde para saklı olduğunu biliyordum. O pa- rayı aramak niyetindeydim. — Ne zaman Erzincana vasıl oldu- nuz? — 1916 nihayetinde orada idim, Fa- kat evimizin bütün kapıları kırılmış, büyük bir kısmı tahrib edilmişti. Bunu görünce düşüp bayıldımı. Tekrar aklım başıma geldiği zaman ihtida ettirilen iki Ermeni ailesinin evine gittim. Şe- kirde — Gömülen para ne kadardı? — 4800 Türk Jira: . Bunları — çı- karıp aldım. Bir buçuk ay orada k: dıktan sonra Tiflise gi için orada bir mektebe girdim. kadar kaldım. Galiba şulat p İstanbula gittim. İki sene 1919 da oradar Orada gazetelere ilân vererek .uub &- ilemi aradım. İstanbulda iki ay kaldım. . bir —Ermeni | e etti. Onun dükkânın- | tim, Rusca öğ- | Oradan Selâniğe, Selânikten Sırbista- na, Sırbistandan tekrar Selâniğe ve o- radan da Parise gittim. — Neden böyle dolaşıp duruyordu- nuz? — Tahsil etmek istiyordum. Fakat, aklım perişan olduğu için bir türlü bu- na muvaffak olamıyordum. 'Tayliryanın bu uydurma masalları- nı sar'a hastalığı hakkındaki yanlış ifa- deleri takib etti. Reis bu nokta üze- rinde de uzun uzadıya durarak dedi ki: — Babanızın evini gördüğünüz za- man geçirdiğiniz bayılma hali kaç de- fa tekrar etti? — Erzincanda i! defa bayıldım. Teh- cir vak'aları gözümün önüne geldikçe hemen bayılıyordum . (Arkasm var) nbul Borsası kapanış fiatları 7-10- 1937 ÇEKLER Açılış - Kapanış l conara 626.7$ — &771.00 Nev-Yort 0,7906 — 0,7895 ei 289975 — 239615 Miane 150025 — 5,0160 Brüksel 46925 — 46890 Atina 611958 — 87.1610 Cınetre 344350 — 344838 Sotya BBN3 637958 Amsterdaş 143 LARI Prag 72.5960 — 1,5820 Viyana 4130 4194 1 Maacld 1L9GMA — L OGIT Bertin L96g) — L.D675 Varşova «i77s — &UTS4 Budapeşle 39888 — 3.9875 Bükreş 107.3793 — 101.3315 |Faegraa 344236 MA || xokohama 240 2A Moskova 20.295 — 20305 Stokholm 30545 — 30933 ESHAM Açılış — Kapamış Anadolu » Dü G .. — 00 A Şin. ©6 60 vadelı) 9200 0000 Bomonti - Nektar | 0900 6000 || Astan çimento N10 — 11,25 || Mmerkez bankası W00 — 90,V0 iİş Bankası 19,00 — 00 'Telefon 685 — İttihat ve Değle, iles — Şark Değirmeni 1ıS eg Terkos D zn 0an İSTİKKAZLAR Açılış — Kapasıy 'Türk borcu £ peşin 00.00 — 00.00 » » İ övadelil 1540 1540 » » IZ vadeli| 1575 1575 TAHVİLÂT | Anadolu I pe. || » — I vadei a » Tlpe. » Hva Anadolu mü. peşin PARALAR Alış — Satış 1 Türk altımı 1058 1089. 1 Banknot Os B. | 162 163. | aa AAA Nöbetci Lezaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şun - lardır: n İstanbu! celhetindekiler: Aksarayda: — (Pertev) — Alemdarda: (Sırrı Asım). Beyazılta: (Belkis). Sa - matyada: (Rıdyan). Eminönünde: (Hü - seyin Hüsmü). Eyüpte: (Hikmet Atla - maz). Fenerde: (Vital. Şehremininde; (Hamdi). Şehzadebaşında: (Asaf), Ka - ragümrükte: — (Ari. — Küçükpasarda: (Yorgl). Bakırköyünde: (İstepan), Beyoğtu cihetindekiler: İstiklâl eaddesinde: — (Galatasarayı. || Tüneni : (Matköyiç). Galatda: (İ- || xayov. Fındıklıda; (Mustafa Nail>. Cum- hariyet caddesinde: (Kürkçiyan). Kal- yoncuda: — (Zafiropulos). — Firuzağada: (Brtuğrul). Şişilde: (Amım). Beşiktaşta: (Büleyman Receplk | Boğaziçi, Kadıköy, Ağatardakiler: Usküdarda: (Ahmediye) — Sarıyerde: (Osman). Kadıköyünde: (Büyük). (Üç - ler), Büyükadada; (Halk). Heybeliadada: (Balk), I Son Postanın tefrikası: 63 Denizlerin Makyaveli Kaptan Bum Bum ÇĞV'Iİ'S Ahmet Cemalettin Saraçoğlu Ormanın içinde gece yarısı öyle bir hale geldik ki, nihayet klavuzumuz korkudan titreyerek diz çöktü ve bir adım ileri gidemiyeceğini söyledi Sanki bütün bu müşküller kâfi gelmiyormuş gibi sabaha karşı da bar- daktan boşanırcasına bir yağmur baş- lamaz mı? Ara sıra yerli kabilelerin ku lübeleri yanından geçiyor ve hattâ bun- ların seslerile çocukların ağlamalarını duyuyorduk. İşte tamam «Moror kabileleri diya- rının cergâhında bulunduğumuz bir sırada bizim klavuzun birdenbire şaş- kınlık alâmetleri göstermeğe başladığı ni farkettim., Ne olmuştu? Ne oluyor- dük? Herif zaten pek aâz ingilizce biliyor- du ve o yarım yamalak ıngıhzcesıln müttasıl: — Maro, reis, Moro!... ve inliyordu. Ben öyle hayali vehim ve korkular- la kolayca şaşıracak bir adam değilim ama itiraf etmeliyim ki o da kader ara- sında bu kendini şaşırmış klavuzun va- ziyeti cidden asabımı bozmıya başla- mişti. Evet! Lauterbah korkmak üzere idi. Hemen herifin kolunu yakalıyarak kendisini şöyle bir tartakladım ve: — Çeneni kapa, dedim, burada Moro xîilân yok. Aklını başına topla hemşe* rim!...... Herif o kadar korkuyor, her tarafı, sapır sapır o kadar titriyordu ki kendi- sini orada bırakip: — Ne halin varsa gör!... diyerek u- zaklaşmayı bile düşündüm. Bu adam mı bize klavuzluk edecekti, yoksa biz mi ona dadılık edecektik?... Ancak düşündüm ki kendisi basit dü şünceli bir yerlidir ve kendisinden faz- la cesaret ve cür'et istemök de hakkı- mız değildir. Biz ümidsiz bir vaziyete düşmüş ve herçe bâdabad muayyen bir mıntakayı geçmeğe azmetmiş adamlar- |dık. Halbuki kendisinin böyle bir mec- buriyeti yoktu ve sırf para için bir va- zife der'uhde etmişti. Binaenaleyh kendisine acıdım. Za- 'ten herif de tartaklamam üzerine biraz kendine gelmiş ve metanetini topla- İmıştı. Birdenbire geniş bir ırmak karşımı- za çik Elbiselerimizle suya atılarak ırmağı geçtik. Zaten yağmur ilikleri- mize kadar işlemişti. Binaenaleyh s0- yunmıya bile lüzum görmedik. Şimdi önümüzde gerek rüzgârın ve deyip duruyor | |gerekse vahşi hayvan ve haşaratın ha- reketleri yüzünden mütemadiyen hışır- tılar çıkaran yüksek otlarla örtülü bir mıntakaya dahil olmuştuk. Belki de bu hışırtıları, hasıl edenler Morolar idi. Nihayet öyle bir noktaya geldik ki klavuzumuzun korkudan dizlerinin bağı gözülerek yere çömeldi ve artık iler- lemek istemedi. Artık kendisi ruhunun selâmeti için misyonerlerden öğrendiği duaları okumakla meşgüldü. Ancak Heristiyan dini sâliklerine ruhları ka- dar vücudlarını da tehlikeden muha- ayı emreder, Sabık Moro ve lâhik tiyan klavuzumuz bü noktayı ih- mal ediyordu. Herife orada hareketsiz kalmakla kendini çok büyük bir tehli- keye mörüz bıraktığını Anıilu'u)a ça- yarak yerden kaldırdık ve ite kaka ütmeğe başladık. Bu yabani adam- ki an'anelerini ve akidelerini kay- tiler mi kafalarını da kaybediveri- yorlar. Bizim klavuz hakikaten serse- me dönmüş, ne halt ettiğini bilmez bir hale gelmişti. sürüdükten sonra yolumuzu ş olduğumuzu anladım. Zaten bu tufanı âsâ yağmur altında yolu bul- r mesele idi. Bana öyle geliyor- ! muayyen bir nokta etrafında dö nüp duruyoruz ve ilerleyemiyoruz. Nihayet her üçümüz de müzden sular aka aka olduğumuz yerde dur- duk, Etrafımızda vahşi hayvanlar bağ- rlar, — kükreyorlardı. — «<Sohen- berg> e! — Azizim, dedim, bana öyle geliyor ki bir nokta etrafında devirler yapıp duruyoruz. Meselâ şu ağacın önünden minim.. zira bu ağacı üçüncü defa ol- mak üzere görüyorum. Binaenaleyh yolu büsbültün kaybetmektense bulun- duğumuz noktada kalıp şafağı bekliye- lim. Arkadaşım bu fikrime iştirak etmedi ve: — Hayır Lauterbah, dedi, burası du- rulup günün ağarması beklenecek bir yer değil. Yolumuza devam etmekliği- miz daha muvafık.... Ben bu sözlere kulak bile asmadım. Arkamdan yağmurluğumu çıkararak yere serdim ve cebimden çıkarmış ol- duğum rakı şişesinin Mmantarını fırla- tıp birkaç yudum içtim ve bu suretle kendimi biraz ısıttıktan sonra şişeyi ar- kadaşıma uzatıp bitkin bir halde bulu- nan klavuzumuzu işaret ederek: — Bu herif nerede bulunduğumuzun, nereye gittiğimizin farkında bile değil, dedim, fazla olarak yağmur da sicim gibi yağıyor, Beni dinle: Geceyi bura- da geçirelim, Yola devam edecek olur- sak bu karanlıkta bir kazaya uğrarız. «Sohenberg» vermiş olduğum karar- dan dönmiyeceğimi görünce o da ken- disine bir yer intihab etti, uzandı ve hemen uyumuşuz. Ertesi sabah saat beşe doğru klavu- zumuz bizi uyandırdı. Kendisi ağlebi ihtimal korkudan gözlerini bile kırp- mamış olmalı ki gözbebekleri kan çana ği gibi kıpkırmızı idi. Etrafımıza bir göz atınca geceki tahminimde yanılmamış olduğumu anladım. Dağlık mıntakaya dahil! olmuş bulunuyorduk. Önümüzde de bir uçurum vardı. Üzerinde ilerle- ir defa daha geçmiş olduğumuza &' diğimiz mınlaka o kadar ârızalı ve o ka- dar sertti ki gece karanlığı içinde bu- rada ilerlemenin imkânı yoktu. Gün ışığı etrafı aydınlatınca hepimiz kendimize geldik. Ve klavuzumuz da bulunduğumuz mıntakayı tanır gibi oldu. İki saat yürüdükten sonra eMloro» diyarından çıkmış ve küçük bir köye gelmiş bulunuyorduk. Bu köyde ispanyolca konuşan yerli- ler vardı. Bunlardan birinden «Lanao» gölünün üç saatlik bir mesafede bu- lunduğunu öğrendik ve en açıkgöz gö- rünenine bir dolar teklif ederek bizi «Lanao» şehrine kadar götürmesini söyledik. O gün tamam öğle vakti «Lanao> ya varmış bulunuyorduk. Bizi mahalli jandarma kumandanı olan bir Ameri- kalı karşıladı. Herifin gözlerinde tak- dir ve hayret izleri açıkca okunuyor- du. Elinde tutmakta olduğu bir kâğıdı göstererek: — Nihayet işte çıka geldiniz! diye ba- ğırdı. Malabang'dan — şu telgrafnameyi aldım. Sizlerin buraya gelmek üzere yola çikmış olduğunuzu bildiriyorlar. Ben buraya kadar sağ ve salim gele- bileceğinizi hiç ummuyordum doğrü- su!. Gerek «Malabang» daki arkadaşım gerekse ben her ikinizin de Moro'ların eline düşeceğinizi muhakkak sayıyor- duk. Doğrusu yavuz kişilermişsinizi... Ben tevazudan ayrılmış olmamak i- çin: — Belki de, dedim, talihimizin müs- tesna bir cilvesine uğradık. Her halde yolda-bir tek Moro'ya bile rastlamadık. (Arkan var) Bina İşleri İlânı Nafıa Vekâletinden: 1 — Eks'ltmeye konulan iş: Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü yanında yapıla- cak Müzik öğretmen okulu pavyonu inşaatıdır. Keşif bedelir 32920 lira 22 kuruştur. 2— Ekîıllme 25/10/937 Pazartesi günü saat 15 de Nafıa Vekâleti Yapı İşleri Umum Müdürlüğü Eksiltme Komisyonu odasında kapalı zarf usuliyle yapıla- caktır. 8 — Eksiltme şartnamesi ve buna müteferri evrak 165 kuruş bedel mukabi- linde Yapı İşleri Umum Müdürlüğünden alınabilir. &— Eks_ihîm-ye girebilmek için talibicrin 2460 lira 2 kuruş muvakkat temi- nat vermeleri ve Nafıa Vekâletinden alınmış yapı işleri müteahhitliği vesikası halz olmaları lâzımdır. 5 — İsteklilerin teklif mektublarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Komisyon Reisliğine makbuz mukabilinde vermeleri muktazidir. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. BA «3734> — «6823> 13 İK AĞRILARINI KESER