AF Tütün ekimi” güzel Ödemişi hergün biraz daha canlandırıyor Yalnız üzüme, incire bel bağlamıyan Ödemişliler, Bu gıl Ege tütün rekoltesi 853 milgon kilo ' Yabâncı asker bugünkü Türk (Baş tarafı 1 inci sayfada) Sayta ; gözü ile dusu dir ve donanması, istisgari kabil olma- «Müttefikler günün birinde Asya sa-| makla beraber, büyük filolarla boy ölçü- hillerinin İstanbul karşısına tesadüf eden | şemez. kısmında en asri siliâhlarla mücehhez ve muzaffer bir Türk ordusunun teşkil et- tiği tesirli bir manzara karşısında kaldı- lar. l;hğmhvıııınmdıu edilen düşman tı"ırtı"ın 'm' ed. sür'atle vapurlara yüklenmek mecburi- ekii « | yetinde kaldı. İstanbul önünde mevzi al- başladılar ve kısa bir zamanda Türkiyenin iyi kaliteli tütününü) ... bulunan müttefiklerin zayıf kıt'nla- . nn ... yetiştirdiler. Şimdi Çekler, Avusturyalılar Ödemiş tütünlerini istiyorlar Ödemiş, (Hususi) — Çok kazanan ve aynı nisbette harca- masını bilen güzel Ö- demişin değişen çeh- Tesi, önümüze yepye- ni bir şehir manzara- sı çıkarıyor. İzmir vi- &y n en zengin, €t güzel, en büyük ve nüfus itibarile en kalabalık kazası, bu- günkü-halile bile bir- çok — vilâyetlerimiz- den daha ileridedir. Her gün birçok yeni binaların yükseldiği rı, hattâ, usulü dairesinde vüki olacak bir tecavüze karşı gelecek vaziyette değildi- ler. Ölü olarak doğan Sövres muahedesinin yerini, Türkiyeye Trakyayı ve Asyanın hakikaten Türk olan vilâyetlerini iade eden Lozan muahedesi aldı. «Hasta &- dam» bu büyük badireden, hakikaten bir mucize esdri olarak, zayıflamış ve fakat genç ve zinde bir"halde çıkıyordu. O zamandanberi de dalma daha ziyade kuvvetlendi, şarki Akdenizin anahtarı mesabesinde olan Boğazlar üzerinde hâ- kimiyetini tesis etti. En nihayet 1936 senesinde, Boğazları askeri bakımdan silâhlandırmak hakkını yeniden ihraz eyledi. Türkiye Cumhuriyeti dünya harbinden Fakat, mütecanis bir halde bulunan ve mükemmel bir kumanda heyetine malik olan Türkiye kara ordusu, Avrupa ordu- larından herhangi birinin tecavüzünü reddetmek kudretindedir. Fakat Türkiyeyi birinci derecede & hemmiyet ve azameti haiz bir rol ile tav- zif ettiren âmil coğrafi mevkiidir. Bo- ğozlar yalile Akdenizi Karadenize bağ- iryan ve kara yolile de Avrupa ve Asya arasında temas ve rabıta tesis eden bir kıt'anın politik ve ekonomik ehemmiye- yetini tebarüze kalkışmak boş yere yo rulmak olur. Türkiyenin askeri kıymet ve ehemmi- yetine gelince: Türkiye topraklarımı işgal edebilmek için harbi umumide sarfolu- nan ve semeresiz kalan devâsa gayretle- ri hatırlamak bu hususta bir fikir edi- nilmesine kâfidir. Velhasıl Türk, tarihte -dehhaş bir rol oynamış bulunan bu kapıyı, keyfine göre, isterse açar ve isterse kapar. Bir vakitler hali ihtizara geldi sanılan Türkiyeye bugün en büyük devletler kur yapmaktadırlar. Ve elinde bu kadar kuv- vetli kozlar bulunan ve kavi bir orduya gözleri okşuyor. 'Türkiyenin en tanınan Ödemişin barındırdığı 120000 nüfus birçok gelir kaynaklarile Mendres bölgesinde büyük bir ileri vâdediyor. Bu yıl incir mahsulü, fiatların düşkün ob masından müstahsile fayda temin etme- di, şimdi bütün ümidler tütünde toplanı- yor. Yakın senelere kadar Ödemiş tütünden İfazla bir şey beklemezdi. Tütünün istik- 'balini diğer mahsullerden daha üstün gö- Ten Ödemişliler, münbit arazileri üze- Tİnde şu veya bu mahsule bel bağlama- nın hatağmı anlıyarak üzümle, incirle ve pamukla birlikte tütüne de başladılar. Kısa bir zaman içinde Türkiyenin iyi tü tününden birini yetiştirmeğe başladılar. Şimdi Çekler ve Avusturyalılar Öde- miş tütünlerini aramaktadırlar. Bu mevsimde tarlalar arasında dola- şanlar, zevkli bir çalışmanın hızını ve â- hengini görmek imkânını' buluyorlar, Ar- tık mahsul kemale gelmiş ve toplanmış- tır. Tütün nizamnamesi mucibince bütün mahsulün denk haline gelmesi icab etti- ğinden piyasanın biraz geçikeceği söyle- niyor. Tütün, yakın senelere kadar Ödemişin çileli bir mahsulüydü. Hiç kimse tütünün adını anmak istemezdi. Buhran yılların- a dengi bir, iki liraya kadar satılan tü- tünler, 933 yılından sonra, yani tütün ni- zamnamesi çıkınca büyük bir kalkıma “göstermiştir. Bir tütü müstahsili, buhran yılların- dan sonra başlıyan tütün kalkınmasını göyle anlatıyor: — Ankarada toplanan tütün kongresin- den sonra bir Amerikalı eksper tütünle- rzimizi görmeğe gelmişti. Bana: 'Tütün yap, kazanırsın, dedi. Sebebini sordüum. İktısad Vekilimiz Celâl Bayarın tütün mevzuuna ehemimiyet verdiğini, bundan sonra daha iyi satılacağını söyledi. Hakikaten 984 de tütünleri 95 kuruşa sattım. Ondan sonra bu fiat 130 kuruşa kadar çıktı. Hamdolsun, yainız tütün gmahsulile geçinmeğe başladım. Tütün müstahsiline sordum: Bu sene için nasılsınız? — Mükemmel, mahsul gayet nefis ve boldur. Eğer iyi bir fiat bulursam banka- ya olan borcumu tamamen ödiyeceğim. Borcum 3000 lira idi. Son iki sene içinde tütünden aldığım para fle 400 liraya in- veya duydun mu Hasan Beyt.. ». Biz kurarken« Ödemişte tütün dizimi kalabalık kazası diye|dirdim. Bu sene kalan kısmını da ödiye- sahiblerinin verdikleri izahata göre bu | askeri devlet halini almıştır. veğim.» demişte tütünden anlıyan salâhiyet Çarşambada Kadın yüzünden Bir cinayet işlendi Çarşamba (Husust) — Evvelki gün öğleye doğru kazamızla Alibeyli köyü arasında bir cinayet işlenmiştir. Ali - beyli köyünden Pekmez oğullarından Ahmet oğlu Davud ayni köyden Der - viş oğullarından Muhittin isminde bi- ri tarafından arkasından atılan kur - şunlarla öldürülmüştür. Bizzat zabıtaya giderek teslim olan katil, cinayetin sebebini — anlatmıştır. Katilin verdiği ifadeye — göre: Davud bundan bir müddet evvel Muhittinin evine girerek yalnız bulunan karısına lecavüz etmiş ve kaçmıştı. Hâdiseyi öğrenen katil, mütecaviz - den intikam almağa karar vermiş ve bu kararını Davudu öldürerek yerine getirmiştir. Dümenler köyünde yangın |- Uşak — Birkaç gün evvel Banaz na- hiyesinin Dümenler köyünde çıkan bir yangında bir ev yandı. Bununla bera - ber 690 kilo buğday, 390 kilo arpa, 150 | kilo darı, 211 kilo saman, 60 koyün, 5 evvelkine nisbeten çok daha kuvvetli bir |malik olan Türkiyenin istikbalde yeni menfaatler ve imtiyazlar elde etmemesi yıl Ege tütün rekoltesi 35 milyon kiloya| Şüphesiz ki Türkiye bir kara devleti- şaşılacak bir şey olur.> ç yakındır. Amerikan kumpanyalarının ih- t tiyacı 14-17 milyon kilo arasındadır. A-| Milletler I Şam imaltbuatı Bıiğır ve merkep yandı. Bu gece mezkür nahiyeye bağlı Acaba köyünde çıkan bir yangında da 4 ev, | köy odası yan- dı. Bu köyün zararı 1363 liradır. Kızılcahamam ormanları Kızılcahamam, (Hususi) — Yeni orman kanımunuün müeyyideleri muci- bince Kızılcahamam ormanlarında tah dit işlerine bakmak üzere yakında ka- zamıza bir hey'et gelecektir. Hey'et oş- h_“ Üzerinde, belediye hududu dahi - linde ve köylere ve miriye aid orman- ları tanzim edecek, hudutları tahdit e- decektir, Manisada zahirli gazlar konferansı Manlsa (Husust) — Zehirli gazlardan ne suretle korunulacağı ve bu zehirli gazların yaptığı tahribat hakkında doktor Şevket ta- daimi sergi için iyor ki: * Bazıları Taksim stad- modern bir bina hülyasını — yomunu münasip görmüş « ler... Neden acaba? merikalılar en iyi cins tütünleri alacak- ları için, iyi cins tütünlerin iyi fiatla sa- tılacağı ümid ediliyor. Çekler ve Avus- Eğleniyor «Ziyafet>» kelimesi mukabilinde «eşö- turyalılar ikişer milyon, İngiliz piyasası |Den» kelimesini kullananlarla bir IiHrd_e beş milyon kilo tütün alacaklardır. Al-| değilim. Ziyafet, yeni zamanların keli- man piyasasının orta mal tütünlerden ne | mesidir. Yemek masasının üstüne konup mikdarını alacağı henüz belli değildir. Almanya fle yapılan anlaşmada 937-38 mahsul yılı için 11.000.000 marklık tütün kontenjanı ayrılmıştır. kaldırılacak tabakları iyi hesab eden, bo- tılacak şişelerin adedini birkaç defa n ziyafetlere «ziyafet» derle; gölen öyle değildir; eski zaman Türklerinin, Eğer satışlar ümid edildiği gibi vasati | yemek ve içmekle tükcnmıyın_h?r lîulluk 100 kuruştan başlarsa, Ege tütüncüleri- | 'ginde, yüz davetlinin yiyeceğini bir da- eceklir. .— |Tarda < Biradam evvelce yaptırdığı camii yıkmak İstedi Köylü hâdiseden jandar- mayı haberdar etti ve iş mahkemeye intikal etti İzmit, (Husust) — İzmitin Servetiye köyünde garip bir vak'a olmuş, hüdise mahkemeye K 25 - 30 sene evvel hocanın biri Ser - vetiye köyünde, köylünün de yardımile bir cami yaptirmıştır. Köyün İmamı o- lan hoca, bir müddet evvel bu camli yı- kacağını söylemiş, fakat buna kimse 1 - nanmamış, hocanın şaka ettiğini san - mışlardır. Hoca bir sabah baltasını ve kazma - sını omuzlayıp, Camii yıkmaya başlayın- ca, işin şaka tarafı olmadığı görülmüş, ve jandarmaya Malümat verilerek cami- ederek camlin kendisi tarafından yap - tırıldığını ve Bene koendisi — tarafından yıktırılabilecefini söylemiştir. Diğer taraftan köylüler arasında dö- nen bir rivayete göre: Hocanın karısı bir iki sene evvel Ölmüştür. Hoca, her gece rüyasında ölen karısını görüyor ve wca- mil yıktır!'» diye mütevali ısrarlar kar « gşısında kalıyormuş. Bu garip hüdisenin —içyüzü —ancak muhakemenin sonunda belli olacaktır. Hasan Bey Dalgın fütbol meraklılarını avla - yıp sergiyi gezecek insan bulmak içindir. saçan ziyafetlerine, eskl masal- ırk gün, kırk gece düğün» diye anılan şeyleredir ki «şölen» derler, Yeni zamanın ziyafleti bir nezaket va- rifesi, bir ikram alâmetidir. Eski zamanın Türk şöleni, bir servet ve bolluk nüma- yişi Idi. Yeni zamanların hükümdarları, kuvvatlerini göstermek için nasıl askeri geçid resimleri yaparlarsa, eski zaman- larda, umumiyetle, kabile reisleri -ve bu arada Türk kabilelerinin başları- servet ve bolluğa geçid resmi yaptırmak için böyle <şölen» tertib ederler, kırk gün, kırk gece yenilecek ve içilecek şeyleri bir dofada sofranın Üstüne atarlardı! İşte, Ağahan da, Cenevrede bu defa vetli iç; | böyle bir şölen verdi. Milletler Cemiyeti binasında yeni bir defrenin açılma masraflarını ödemek ü- zere reisliğe seçilmiş olan Ağahan, bir Hind kabilesinin hem reisi, hem de biz- zat mabudu olan bu milyonlar kralı, elli iki millete elli iki asırda misli görülme- miş bir şarklı fkramı yapmıştır. Ziyafeti tasvir eden gazeteciler, en nefis ve en bol yemeklerin sofraya nasıl gelip gittikle- rini, masaların Üzerinde on dört yerde, |Himalâya dağlarımın birer gahikası gibi azsmetle ve heybetle yükselen taze hav- yar yığınlarının şanlı manzarasını tasvir ede ede bitiremiyorlar, Sofranın üzerin- de en eski şarabların en meşhur marka- ları, türlü türlü renklerle bir geçid resmi yapmış ve Paristeki bombalar gibi, man- tarları tavanlara fırlıyan şampanya şişe- leri, salon içinde saatlerce devam eden bir mitralyöz ateşi hissini vermiş! Bu şampanyalar hep bir araya toplanmış ol- saydı, belki de Cenevre gölünün içinden Bgöklere doğru yükselen meşhur fıskiye ile rekabet edebilirlerdi. Bu bolluk ve israf içinde, bu zenginlik ve şa'şaa arasında, milletler de coşmuş- lar, şu darlık ve zorluk asrından intikam almak ister gibi, elli iki milletin de keyfi son dereceyi bulmuş ve dumanlanan baş- lar, temiz göğüslerden yükselen güzel kokularla sarhoş ola ola, güzel renkli el- biselerin şa'şaalarile gözler kamaşa ka- maşa, milletler, sabaha kadar dansetmiş- ler! Acaba, davaları Napolyonun meşhur kömisyonuna havale edilen Çinliler, bir buçuk senedenberi birbirlerini yiye yiye bitiremiyen İspanyalılar, Habeş kralının, Milletler Cemiyeti etrafında korka kor- ka dolaşan gayri Tesmi mümessilleri de dansettiler mi? Havadisler, bu tarafı sü- Hatayda intihabat İşlerile meşgul (Baş tarafı 1 inci sayjaday mek istedim. Fakat, görüyorum ki çok bir şey yoktur, En mühim hâdise, Be- ludan'da toplanan Arap kongresi ol « |du. Eylülün ikinci haftası içinde top - lanan kongre, bu muhitin bütün hare « ketleri durdurarak dikkatini kendi ü - zerine çekti. Sahnesini Suriye nerke - zinde kuran ve Mısır ile İrakın kuv - vetli ve müsbet yardımlarına istinad eden bu kongrede Arap devletlerinin hakları namına ve Filistinin -birliğini müdafaa maksadile çok hararetli nu - tuklar irad edildi ve pek mühim ka - rarlar alındı. Alınan krarlar arasında, yakında Cenevrede —yeni bir kongre toplamak vardır. Bu kongrenin mas - zaflarını temin etlmek üzere bütün A - rap memleketlerinden ve Arap nasyö- nalistlerinden mühim miktarda ianeler gelmektedir.. Herhalde Filistin davası- nın müdafaasına Araplık dört elle sa- rılmış bulunuyor, Bu davada İran ve 'Türkiye gibi islâm memleketlerinin yyardımını ümid eden- Araplar, bu ara- da Türkiyenin — bu işe müzaheretinin | muhakkak olduğundan da memnuniyet le bahsetmektedirler. Hattâ bura mat- buatı bile, bundan dolayı, Türkiye bak. kında müsbet yazılar yazmaktadırlar. Suriyenin dahilf işleri karışık ol <« < makta devam ediyor. Kazara düzele - cek olsa gene karıştıracak ellerin ek - sik olmıyacağı muhakkak bulunan iş- ler arasında Hatay meselesi yeniden e hemmiyetle birinci plâna gelmiştir. Bu nun sebebi de önümüzdeki ayda Ha - — tayda intihabat yapılacağıdır. Bu ba - kımdan Suriye kendisini hazırlıksız gö rüyor. Bura matbuatının her gün tek - rar ettikleri kanaate bakılırsa, Suriye nasyonalistleri Hatayda, — Ermenilerle yalnız başlarına — kalmış Türklerin teşkilâtlı olduklarından, iyi propaganda yaptıklarından ve mütesa- nid hareket ettiklerinden bahseden bu matbuat, Hatayda Arapların Ermeni - lerle birlikte yalnız kaldıklarından ve Alevilerin de öbür tarafa geçmekte ol- duklarından şikâyetle feryad edip du - ruyorlar. Nasyonalist mehafil, müte » madiyen, hükümeti bu Hususta tedbir — almaya sevkediyor. küt ile geçiştiriyor, Fakat, malüm olan bir taraf var ki o da, o gece birçok milletin, çoktanberi görmediği bu çok yemek ve İ çok içki ile, midesini bozduğu, koridrla- ra yıkıldığı veyahud * yeni binanın yük kapısını süsleyen merdivenler ü: rine çömelip, sabahleyin, Cenevre gölü üzerinde sönen yıldızlara karşı, hava al- dığıdır! Milletler eğleniyorlar! & Muhittin Birger