İ ı i p | B “13 Eylül Son Postanın tefrikası: 38 Biz henüz sakız ağaçları arasına karanlığında birdenbire birçok projektörler bütün ışıklarile üzerimizde gezinmeğe başladılar İngilizler benim «Singapur» isy&m;nlimiz beterin beteri ola-|kıntı da istikametini değiştirmiş oldu- ,Bında oynamış olduğum rolü öğrenmiş-İcaktı. Bunlar diğer insanlara acaib ve|ğundan sür'atle yol almaya başladık. ler, beni ölü veya diri ele geçirecek o-|çirkin göl lana (10.000) isterlin para mükâfalı vaadetmişler ve bu havadisi telsiz va- sıtasile bütün şarka ilân etmek şeyta- netini de göstermişler... Hey Ulu Tanrım'.. Çil çil an bin İngi- ğliz Hrası!, Bu parayı Aksayişarkta elellâcığı bizi ele geçirmekten ümidi kese- ve|fek gecenin karanlığı içinde yavaç y: Yüz binlerce değil| v. geçirmeğe cân atan ne kadar bey sarı adam çıkar? mi?,. Şu halde benim gibi o ha tar aş bir adam için İngilk kıâğ ben de bu muameleyi hak etmemiş değildim. Lâkin kurnaz herifler Çinin ve Çinlinin en zayıf damarını bulmuş- lardı: Para. Ben bu şartlar içinde b raf bir toprakta bile kendi: altında göremiyeceklim. Çünkü yüksek para mükâfalını kazanmak iste- yen serseriler, ip, kazıkskaçkınları; hat- tâ belki aklı başında aile reisleri beni tıpkı kız kaçırır gibi kaçırıp İngilizlere teslim edebilirlerdi. Hülâsa ister yerli olsun, ister Avru- Palı; ister düşman olsun, isterse bita- Taf, hemen her Aksayişarklının beni İngilizlere teslim ederek bu. (10.000) kargılı altını cebine yerleştirmek 1çin Can atacağında şüphe yoktu. Gördünüz mü şimdi başıma gelenle- ri?.. İngilizler «Dichne -i ele geçirecek- lere daha küçük bir para mükâfatı va- adediyorlardı. Çünkü düşman'arım ©- Bun da bu isyan işinde ilgili olduğunu Zannediyorlardı. Halbuki biçare çocuk Casusluk işinde olduğu gibi bu işde de ile günahsız ve masumdu. Bil enaleyh «Diehn>s ile ben bir ara; dik mi oldukça mühim bir kıymet teş- Ki ediyörduk. Vaziyelin şakaya gelir tarafı yoktu. Hemen bir kitabcı dükkânından bir at- las ve bir perger tedarik ettim ve atıla- Cağımız macerayı bu süretle biraz da- ha hazırlıklı karşılamıya çalıştım. Bir de küçük (Sampan) ele geçirdim. (Sam Pan) Çin sularına mahsus bir nevi yel- kenli gemidir. Para meselesi hakkında bir düşüncemiz yoktu. Çünkü hepimi- Zin bol bol para vardı. Kara yolun- dan gelecek arkadaşl. cak akşama doğru kasabaya gelebildiler ve ancak ertesi günü «<Somatra» ya mülevecci- hen yola çıkabildik. Dostumuz Holancdalı polis şefine. ve- da ettik ve dört köşe yelkenimizi açtık. Rüzgâr yardım ettiğinden Baley) den sür'atle uzaklaşmı dık. Yola çıktığımız zaman saat on bire Yaklaşmıştı. (Tanjang Baley) ile So- Matra arasındaki mesafe ancak (50) Mil olduğundan geceleyin Sama Varmış olacağımızı hesab etmişt Halbuki evdeki pazar, çarşıya uyn dığı gibi bu tahminlerim de hakikate Uygün çıkmadı. Çünkü kuvvetli bir ce-| Teyan bizi yolumuzdan alıkoydu. Bir Sralık cereyan o kadar şiddet kesbetti ki bizim tekne olduğu yerde sayıyor, bir arşın bile ilerliyemiyordu. Böyle! beyhude yere uğraşmaktansa o civarda | adacığın dev | bulunan minimini bir — Cüsseli sakız ağaçları himayesine giz- lenerek funda demir ettik ve cereyanımn ini beklemeğe başladık. Çün- kü meddi cezir yüzünden hasıl olan bu akıntırın kesileceğinden emindim. Meğler bizim kocaman sakız ağaçları- hen gölgesine sığınmaklığımız keramet kabilinden bir şey olmuş, Çünkü biz henüz demirimizi bırakmıştık ki birçok Projektörler gecenin koyu zülmetini, Ziyadar yılan dilleri gibi taramıya baş- ladılar. — Anlaşılan bizim iki İngilizin Vermiş olduğu havadis Singapurdaki dostlarımın kulağma gitmiş ve onlar Gda on beş veya yirmi motörbotla peşi- Mize düşmüş olacaklardı. Bereket, sa- kız ağaçlarına... Bunlar bizi o kadar “Mükemme! bir surette gizliyorlardı ki Ozaktan değil yakından bile görülme- Mize imkân yoktu. İşte ben o zaman: — anberi bü yabani sakız ağaçlarına hu- — Güsİ bir sevgi beslerim. Öyle yal. Onlar, lide(oldu. Biz de derin bir oh! çekerek de- en|mir aldık. Somatra sahilleri pek uzak büyük fenalığı yapmış oluyorlardı. Va-|olmamalı idi ve tahminim Dşnizlerîn Makyaveli Kaptan Bum Bum Çeviren: Ahmet Cemalettin Saraçoğlu girmiştik ki, gecenin zifiri MA KISKA Karısını kıskanmağa ne vakit başla- miştı? Bunu uzun uzun düşündüğü halde bir türlü bulamıyordu. Yalnız bir gece davetli oldukları bir salonda kendisi briç oynarken karısının bir gençle danset- mekte olduğunu görünce göğsünün üstün. de, zehirli bir hayvan tarafından ısırılmış gibi, keskin bir ağrı duyduğunu hatırlı- yordu; fakat onu bu vak'adan evvel de kıskandığı şüphesizdi.. Belki de daha ev- lendikleri gündenberi, hattâ evlenmeden evvel de kıskanıyordu. Şimdi ona izdivaç teklif ettiği günü ha- tırlamıştı. Genç kadın onu sükünetle din- ledikten sonra başını kaldırmış, gözlerini onun yüzüne dikmişti. — Bay Ahmed, benim sizden yaşlı ve dul bir kadın olduğumu, on beş yaşında bir de oğlum olduğunu biliyor musunuz? — Evet... Bütün bunlara rağmen sizi seviyorum ve sizden başka bir kadınla hayatımı — birleştiremiyeceğimi — anlıyo- rüum, — Bu kararı vermeden evvel iyice dü- şündünüz mü? Benim kocasının tekaüd aylığile geçinen fakir bir kadın olduğu- mu da unutmuyorsunuz değil mi? — Hayır, her şeyi biliyorum ve ken- dimde ikimizi de rahatça yaşatmak için çalışacak kuvveti buluyorum. — Üçümüzü de diyecektiniz. sanırım. — Üçümüzü mü? — Oğlumu unuttunuz muydu yoksa? Size ondan ayrılmıyacağımı tekrar ede- rim. — Oğlunuzu leyli bir mektebe veririz. O günü düşünürken, daha ilk dakika- larda »bile Zehrayı oğlundan kıskandığı- n *“vtırlıyordu. dikten sonra bir iki sene rahatça L nebilirler ama benim için| Şafağın ilk solgun ışıkları altında kara dünyanın en mukaddes ağaçlarıdır. göründü ve bana öyle geldi ki bir neh- Her ne ise yabani sakız ağacı sevgisi-|rin denize döküldüğü bir mevkide bu- hi bırakalım da bizim o geceki tehlikeli lunüyoruz. 'aziyetimize dönelim: y töne! Pergeriml tamın ize düşmüş olan takib filotil- Ş KAT MA aKi sablar yaptım ve bu nehrin ağzına irme gö- re o civarda İngilizlere aid hiçbir ada yoktu. Buna rağmen çok dikkat'!i ve ihtiyatlı davranmak - lâzım geliyordu. (Arkası var) eridiler, projektörleri görünmez veçhile a- Inhisarlar U. Müdürlüğünden: I — Bitliste inşa edilecek Atölye binası kapalı zarf usulile eksiltmeye konul- muştur, H — Eksiltme, 21/LX/937 tarihine rastlıyan Salı günü saat 15 de Kabataşta İnhisarlar levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. Hİ — Keşif bedeli 39025.02 lira, muvakkat teminatı 2926,88 liradır. IV — Keşifname, Şartname, Proje ve sair eksiltme evrakı 196 kuruş muka- bilinde İnhisarlar İnşaat Şubesinden, Ankara ve Bitlis İnhisarlar Başmüdürlük- lerinden alınabilir. V — Eksiltmeye iştirâk edeceklerin Nafia Vekâletinden verilmiş müteahhit- Bk ruhsatnamesini haiz bulunmaları, bizzat Mühendis ve Mimar olmadıkları tak- dirde bunlardan birisiyle müşterek olmaları veya işin sonuna kadar mes'uliye- tini deruhte edecek bir mühendis veya mimar istihdam etmeleri ve vesikaları- nı inşaat şubesine ibraz ederek bu işe girebilmek için oradan ayrıca vesika âl- maları lâzımdır. VI — Mühürlü teklif mektubu, kanuni vesaik ve eksiltmeye işlirük vesikasiy- le muvakkat teminat akçesini ihtiva edecek olan kapalı zarflar eksiltme günü en geç saat 14 de kadar adı geçen Komisyon Başkanlığına makbuz mukabilinde | .'HMMH vEeL bitirip verilmiş olmalıdır. «B.> «5870> :ünunkhn ilân olunur. — (İ.) — (60098) ——— Bina işleri ilânı. Nafıa Vekâletinden: G 1 — Eksiltmeye konulan iş: Ankara Yüksek Ziraat enstitüleri stajyer * beleri için Orman çiftliğinde yapılacak yemekhane inşaatıdır. Keşif bedeli: 37031 lira 95 kuruştur. 2. — Eksiltme 27/9/1937 Pazartesi günü saat 16 da Nafıa Vekâleti Yapı işi Umum Müdürlüğü Eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usullle yapılacak 3. — Eksiltme şartnamesi ve buna müteferri evrak 185 kuruş bedel mukab. linde yapı işleri umum müdürlüğünden alımır. £ — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin 2777 lira 40 kuruş muvakkat minat vermesi ve Nafıa Vekâletinden alınmış inşaâat mütcahhitliği vesikası ib raz otmesi lâzımdır. 5. — İsteklilerin teklif mektublarının ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar komisyon reisliğine makbuz mukabilinde vermeleri muktazidir. Postadş olacak gecikmeler kabul edilmez. — (3248) — (6034) Türk Hava K_urnmu ou.cxymKn ı'ıBnıchışAn /Nosç gdş-. u Biyük ikramiye: 200.,000 itratir.. —). Bundan başka: 40.000, 25.000, 20.000 - 15.000, 10.000 Liralık ikramiyelerle (200.000 ve 50.000) liralık iki adet mükâfat vardır.. B » DIK_ILA_T.- ? Bilet alan herkes 7 Birinciteşrin 937 günü akşamına kadar biletini değiştirmiş bulunmalıdır. Bu tarihten sonra bilet üzerindeki hakkı sakıt olur. görebilirler. — (6046) 62 yaci t Sntişar etmiştir. Avedık, Atıcılık ve Balıkçılık — Bu mec - muanın 17 nci sayısı avcılığa, atıcılığa ve balıkçılığa ait güzel resimler ve yazılarla gıkmıştır. Ülkü — Halkevleri merkezinin çıkardığı Ankara Mektepleri Satınalma Komisyonundan: Cinı Miıktarı Muühammen M »X 70 e B Taapi yeleği dre Tn aKS Tn Kuruş Lira Kr. Lira Kr. — Tarihi saati İ imtişar etmiştir. 'Yerli Kok “267Ton b0 ös196. 00 Ti0 b0 m Havacılık ve Spor — Hava Kurumunun bu Ka n Ti m:':mııı.ımn 198 İnci sayısı birçok re- Kriple Kömürü 290 Ton 2900 — 6380 00 — 478 G0 200987 1520 | doi — Hi İnel seymm İntişer ökmiştir. Pozartesi Endüstri — İzmirde çıkan bu sanayi mec- 1 — Komisyonumuza bağlı yatılı okulların ihtiyacı olan miktar, muhammen |Muasının ağuslas sayısı çıkmıştır. bedel ve ilk teminatı karşılarında yazılı kok ve kriple kömürleri ayrı ayrı ka - | Cibr — İ eai z e Kİ palı zarf usulile münakasaya konulmuştur. İhalesi 20/9/987 Pazartesi günü | Tedavi kliniği — Haziran tayısı çıkmıştır. saat 15 ve 15,30 da Ankara Mektepler Muhasebeciliğinde yapılacaktır. 4 Yavyru Türk — Bu çocuk mecmuasmın 2 — Eksiltmeyo gireceklerin 937 yılı Ticaret odası ve 2490 sayılı kanunun 2 "'M SAD l_' NK '"w“u" ğ ve 3 cü maddelerine göre ellerinde bulunan belgelerle komisyona gelmeleri. — | exam _',w“' '_M“’“W_Wm?â:ç_l: 3 — İsteklilerin tekif mektuplarmı 2490 sayılı kanun hükümleri dairesinde |bu sergi gazetesinin 3 üncü sayısı Intişar et- ihale saatinden bir saat evvel komisyona makbuz mukabilinde vermeleri ve |mistir. B İ Varlık — 100 üncü sayısı bir çok şalr ve şartnamesini görmek istiyenlerin mektepler muhasebeciliğinde kamisyon kâtibi- | » Karrirlerin gilr, hikâye ve makalelerile ne müracgatları ilân olunur, . , «30Tla «D78l> — İçakmmştır. — S ONR GETTRİN * a1 S lbia > b ö “zesinin toprakları ve kuru NÇLIK Yazan: Muazzez Tahsin Berkand görmeden yaşayamıyacağımı anlamıyon musun?» O günden sonra aralarında sessiz bit mücadele başlamıştı. Bay Ahmed karısı- mın harekâtını bir casus gibi takib edi- yor, Bayan Zehra da gün geçtikçe daha hırçın ve daha sinirli oluyordu. Bir ge- ce yatağında hıçkırâ hiçkira — ağladığını duyan kocusı onu teselli etmek için yas nma yaklaşmak istediği zaman: — Çekil, yanımdan git diyorum anla- mıyor musun? Aramızda bir engel oldu«. ğun için senden nefret ediyorum artık... Sözlerini işitince ne yapacağını şaşır- maş ve sevdiği kadının başka birisi için bile olsa döktüğü göz yaşlarına taham- mül edemiyerek odadan kaçmış, sabaha kadar kararsız ve sinirli adımlarla sofa. da dolaşmıştı. Hayatları artık çekilmez bir cehennem azabı haline girmişti. Bay Ahmed gün- düzün çalışırken bir düzüye karısının kendisini aldattığını, gece de onun belki bütün gününü başka bir erkekle geçir- diğini düşünerek bir çılgın gibi kendini kaybediyordu. Bayan Zehraya gelince, birkaç sene ev velsine kadar kusursuz bir zevce olan bu kadın artık evini ihmal ediyor, kocası ile alâkadar olmuyordu, Bir akşam Bay Ahmed eve kudurmuş bir hayvan gibi geldi. Kapıdan girer gir- mez karısını omuzlarından yakalıyarak karşıki kanapeye fırlattı. — Mülevves kadın.. Alçak, sefil karı! Dostunla otomobilde gezersin ha! — Dostumla mı? — İnkâr etme! gözlerimle gördüm, başlarınız birbirine yapışmış gibi idi, fa- kat araba çabuk geçtiği için onun yüzü- nü farkedecek kadar vakit bulamadım. — Dur Ahmed, çıldırdın mı sen? Kolu- mu kıracaksın. — Hâlâ söz söylemeğe cesaret ediyor T. H.K. Satınalma Komisnusun? Sesini kes, yoksa elimden bir 3 milyon zarf bastırılacaktır. 13/9/1997 skaza çıkacak bu gece. yapılacaktır. İstekli olanlar Piyango Direkt Sonra boğazından hırıltıya benzer bir yemin çıktı: — Şerefim hakkı için onu bir köpek »ibi geberteceğim. * Bayan Zehra bu defa randevusunu şe- irden uzakta vermişti. Havanın sıcak luşunu bahane ederek Rumelihisarında buluşmuş ve bir ağacın altında oturmuş- e|lardı. Hiç konuşmadan, önlerinde uza- 1( np giden mavi sulara dalgın dalgin ba- kıyorlardı. Yalnız Bayan Zehra, etrafın tenhalığından istifade ederek, arada bir yanındaki erkeğin başını iki elile sara- rak göğsüne bastırıyor, saçlarını uzun *|uzun okşuyordu. O kadar dalmıştılar ki, hafif bir ayak ç dallark v Çıtırdattığını duymadılar. Rirdenbire kulaklarının dibinde müt- , bir tabanca sesi patladı; vızıldayan ir kurşun yanlarından geçerek eski bir s“zar taşına çarptıktan sonra toprağa üldü. “an Zehra: wet! diye haykırarak yerinden fır- Ayni dakikada genç adam da: ânne! diyerek doğrulmuş ve korku- » titreyen anasına sarılmıştı. dü kaldı. Verilmiş sadakamız varmış. — Sen yaralanmadın ya oğlum.. Alla- ha yüz bin şükür. İlk telâş ve sersemlik saniyeleri geç- tikten sonra ana oğul kurşunun ne taraf- tan geldiğini anlamak için başlarını çe- virdikleri vakit, Bay Ahmedin kollarını açarak onlara doğru bayır aşağı koştü- ğunu gördüler. Bir elinde simsiyah bir tabanca vardı. Yanlarına geldiği vakit Zehranın solgun yüzüne ve yaşlı gözle- rine bakmağa cesaret edemeden - İzzete yaklaştı, iki kolunu genç adamın boynu- na dolayarak hıçkırıkla boğulan bir ses- le yalvardı: — Artık bieimle gel; annen de ben de pek üzülüyoruz oğlum. Yarınki nushamızda: Neden anlamış? Yazan: V. Seligreyef Çe ; ! 4