DOYTERR K a SI SDTŞŞK ni AAA Otomobilini sürerken gaflet uykusuna dalıp adam çiğneyen şoför * » x Davacı, reisin teklifi üzerine davadan vazgeçti. Mütemadiyen gaflet uykusuna dalan şoför Kâmil de: “- Gözlerim kör o! deyip mahk Dün gece Horhorı ıdar obil ge kaldırımına çıktım. doğru geliyor; köşeye, duvarın de yaya kaldı- sıkıştırdı. Aya- rdüm. Kenara, y Baktım otomo- bil bana dibine sıkıştım. Otomobi Tımına çıktı. Beni duva hmdan yaraladı. Şoför meğer otomobilde üyuyormuş. Düdük çaldım. Durdu. för indi. «<Ağabey.. uyumuşum.. kusura bakma!» dedi. yım. Raporum var, Davacı- Şoför Kâmil de hâdiseyi şöylece itiraf etti: ö — Ben geceleri çalışmam.. saat on iki- de arabayı garaja çekerim. Dün gece tam | garaja gideceğim vakit polisler geldi. Bir vak'a olmuş.. otomobil istediler; «Peki!» dedim. Bir müddet polisleri taşıdım. Soan- ra geldim. Sirkeci taksisinde durdum. Bir gaflet bastırmış. Kendimden geçmişim. Derken bir adam geldi.. uyandırdı. «Zı cem hamile. tür bizi.» dedi. Kalktık; onları hastaneye götürdük. Hastanenin önünde bir gafle' basmış.. uyumuşum. Biri geldi. di «Yusufpaşada sünnet düğünü var. Beni götürür müsün?» rüm!'» dedim. Bastım gaza. geldik. Onu oraya bıraktım. Sünnet dü- ğününün önünde bir gaflet basmı Yusufpaşaya yumuşum, birdi, Tam üç saat uyumuşum. Saat ol muş dört... Biri gel d «Beni Karaköye gö Eh şım sandım. za.. mahi Oraya geldiğim vakit saat Üç saat uyumuşum. Uykumu almı- «Peki» dedim. Dayandım ga le aralarından Horhora çıktım. Otomobil giderken şöyle bir gaflet bas- | kendimden geçmişim. Birdenbire düdük sesi duydum. Kendime gel- dirm. Meğer, ben uyurken direksiyon kay- miş; otomobil ya bayın ayağına çarp kaldırımına çıkmış. Davacının munmı hafif şişkinliğin beş geçeceği doktor - raporunda bildi: yordu. Reis Necib Nadir davacı- ya şu teklifte bulundu: — BSen eğer davandan vazgeçersen or- tada mesele kalmıyacak.. dava sukut &- decek. Bir daha yapmaz.. Ne dersin? Da- wandan vazgeçiyor musun? — Bir daha yapmazsa vazgeçerim. Haa yaeşenaa a besinle aa doğuracak.. hastaneye gö- | sun bir daha yapmam!,, emeden çıktı n bir daha yap- dav böyles sından vi va sukut etli. Dün | kadın, 3 erkek mahküm oldu ü meşhud mahkemelerinde muhakeme edilip mahküm olanlar şun- lardır: zgeçti ve Kumkapıda yapı kalfası Vasilin evine taarruz, camlarını kırarak izrar, bakaret ve tehdid eden Hacer, Sultanahmed bi- rinci sulh ceza mahkemesinde beş gün hapse, 14 lira 30 kuruş ağır para cezası- na mahküm olmuştur. © Çenberlitaşta Tavukpazarında Mar- yamın pansiyonunda oturan Mehmed sa- baha karşı fazla sarhoş olarak eve gelmiş, kap açmadığı için Maryama küfret- inci sulh ceza mahkemesinde Mar- yam davasından vazgeçtiği için Mehmed yalnız sarhoşluktan 2 lira para cezasına mahküm edilmiştir. © Büyükadada 2007 numaralı kanuna olarak süt satan Yunan tebaasın- dan Andon 10 lira para cezasına mah- küm edilmiştir. © Karısı Hanifeyi döven Meh lu Emin, Sultanahmed ikinci sulh ceza mahkemesinde 1490 kuruş ağır para ce- zasına mahküm olmu: ıkramiye kazanan talihliler Dün yapılan tayyare piyango ke inde büyük ikramiyeleri kazanan liler şunlardır: Beyoğlunda — Kalyoncukulluğunda Eczacıbaşı sokağında 13 numarada o - onda bir hissesine sahiptir. Ankarada Yeni Turan mahallesin - de Bostanlar sokağında 23 numarada oturan Ahmet, Galatada Ermeni mek tebi talebesinden Jirair ve Bey lunda Büyük Parmak numarada oturan Niko 12.000 lira ka- zanan biletin onda bir hissesine sahip- / yada bakkal Süle; n ve Cem şidle E Ali de ln 000 lı"ı kazanı da lerini hâmildirler. letin an- ——— 99 ——— ——— ——— —— CONUL İŞLERİ “ Teyzem gitmesin Baba,, Karahisarda oturan bir okuyucum- dan beni tereddüde düşüren bir mek- tub aldım, diyor ki: «Üç ay evvel karım öldü, en küçüğü bir, en büyüğü de altı yaşında olan üç çocukla beni yalnız bıraktı. Maddi va- ziyetim fena değildir. Sütnine, ahçı, hizmetçi hepsi var, fakat bütün bunlar kadının bıraktığı boşluğu doldurmu- yor. Yalnız beni size müracaata mec- bur eden asıl mesele başka. Karımın sağlığında hiç kimsesiz olan küçük kız kardeşi bizimle otururdu, karım ölün- ce kendisine birdenbire yabancı gelen bu evde v bulmaya baş- gitmek arzusu- nu ihtiyar etti. Bu arzu evde de duyul- müuştu, büyük kızımın da kulağına git- r sabah bana gelerek: Babacığım teyzem gidecekmiş, kma, diye yalvardı. Acaba bu rica kızın kafasında ken- diliğinden mi doğmuştu, yoksa bir il- ham eseri mi idi? Anlıyamadım amma, sizden neye saklayayım, birdenbire bu kimsesiz olan kızı karımın yerine ika- me edebileceğimi, bu suretle yavrula- rımı da büsbütün yabancı bir üvey annenin eline birakmaktan kurtarmış olabileceğimi düşündüm, kabul eder mi, etmez mi, kat'i fikrim yok, amma bana öyle geliyor ki edecektir, siz ne dersiniz?> Ölmüş bir kadının yerine onun ak- rabasından birini, hele kız kardeşini koymak benim derhal reddedeceğim bir fikirdir. Fakat bu husu çocukları düşünü iyle sanı- yorum ki haddi zatında biraz gayri ah- lâki olan bü hareket tarzı onların le- 'aktır ve aile hayatında da her fevkinde olan şey çocuğun İsti- yati, zevki, menfaatidir. $ vaziyette TEYZE turan Kirkor 50,000 lira çıkan biletin | apı Yeniyol 3|) İten geri kalı Blomberg, İngiltere, İtalya ve Macaris- tanda gördüğü — misalirperverliğe bir SON POSTA HÂDİSELER KARŞISINDA İstanbullu ve apartıman le köy deli- rum. — Aralarından Tanıttılar: — Yamâr direceğiz! Kulağıma eğildi — Biraz abdalcı TIZ. delikanlıdır. Yakında evlen- , daima ona takılı- Gene takıl — Uzu lar Salih, sen evlensene, yapayım şak '.ııvhv..nl.ınn bü- ki hani nasıl.. Kasabadaki nalbandın mü? Panayır vak — Ha o işte! Uzun klarına — O kız, başake toplıyanların zlarından daha kıyak. — Onu aulırsın değil mi? — A.. ank anu da almam, kızını gör - dün köye gelmişti, o mu? vardı: büyük Salihin ağzı kul Delikanlılar yola doğru baktılar, ben de baktım, Uzun Salih de baktı. Bir genç kız geçiyordu. Arkasında ipekli emprime bir. rop vardı. Saçları altı aylık yapılmış |tı, yüzünün, dudaklarının boyalı olduğu | belli idi. Bir serçe gibi sekiyor, vücudu bir kedi vücudu gibi muntazam hareket- İ|lerle kıvranıyordu. Uzun Salih içini çekti. | — Ah işte, dedi, bu kız bana varsa ba- yıla bayıla alırım. | — Ne o, dediler, İstatbullu kız; bizim bura kızlarından daha m) kıyak? - Yök canım bizim kızlar daha kıyak ama! Düşündü: — O İstanbullu; apartımanı vardır. orada onun herhalde İsmet Hulüsi Ruslara göre harp Tehlikesi Neden yakındır ? (Baştarafı 3 üncü sayfada) ması için yalnız-bu noktada Akdenizi ikiye bölmek ve şark ile garb kısımları arasındaki münakaleyi menetmek müm- kündür. | — Bu süretle İngiltere ile Fransa Süveyş |kanalı ile Suriye, Malta, Filistin, Mısır daki üsleri ve Irak petrolleri ile olan mu- vasalalarını kaybedebilirler. Sicilya, ay- rıca, Fransanın şimali Afrikadaki müs- temlekelerine ve bilhassa Tun! ve Mi- sırdaki İngiliz kuvvetlerine karşı birinci ece bir hareket üssüdür. İt nın bu yürminci kolordu adile bir kolordu meydana getirilmesile de an- hr. Maamafih Akdenizi bir İtalyan haline getirmek tasavvuru, bu de- nizin (,ıı..u.nmk anahtarlarının — İn- sanın da garbi Akdenize hâkim olm dan ötürü hayali bir mahiyet arzetmek- maz. Bu şebebledir ki İtal- yanın İspanyada atıldığı mac tehi olabileceği netlce, bu devlet için, bü. yük bir ehemmiyetle mevzuubahstir. Balear adalarına vaz'ıyed etmiş olmak, tabiye noklasından İtalyaya bizatihi ba- z faikiyetler temin etmektedir. İspanya- nın İtalyan - Alman erkânıharbiyesinin askeri bir müstemlekesi haline inkılâb etmesi, mevcud kuvvetlerin Akdenizde © şekil bir zümreleşmesi ve taarruz! fi- kirlerin öyle bir kuvvetlenmesi demek- tir ki hiç te uzak olmıyan bir atide harb felâketi kendini gösterecektir.» Selim Ragip Emeç nn mün- Alman manevralarına davet edilen askeri hey'etler Berlin 12 (A.A.) — Mareşal Von mükabele olarak, bu üç devlete men - sup askeri yüksek zevatı Alman ordu- sunun bu ay içinde Pomeranya'da ya- pılacak olan manevralara miştir. davet et - Belgrad fuarı Belgrad 12 —- Dün sabah beynel - milel birinci Belgrad fuarının açılma töreni yapılmıştır. Eylül 13 Saray sinemasının bu seneki repretuvarı Saray sinemasında bu sene iki tanede Türkçe sözlü film göreceğiz Kontes Valeska filminde bir ardda göreceğimiz iki büyük artist Charleş Boyer Beyoğlunun en kibar sinemalarından biri olan «Saray» sineması, bu seneki programını büyük bir itina ile hazırla- mığtır. Saray — Ginemasında — seyredeceğimiz Bah'atkârlar serisinde: Greta Garbo, Charles Boyer, Harry Baur, F. Gravey, Marie Bell isimlerini zikretmek filmler hakkında fikir edinmeğe kâfi gelir sa- niriz. «Saray» sinemasımın göstereceği film- lerin en mühimleri şunlardır: 1 — Mahküâmların kalesi: Annabellâ. 2 — Büyük çılgınlıklar: Paula Ves- seley. 3 — Nina Petrovnanın İsa Miranda, Fernand Gravey. 4 Kontes Valevska: Charles Boyer. günahı: Greta Garbo, ve Greta Garbo 5 — Şampanya valsi: Gladys Soarhout, Fred Mac Murray. 6 — Malaka'lı kadın: Edwige Feuill&re, P. R. Wilm. 7 — Cesur kapt Freddie Bartholomey. 8 — La Garçowne: Rolland. 9 — Korkusuz adam: Harry Georges Rigaud. 10 — Deniz kahramanları: Gary Coo- per, Georges Raft. l — Neş'eler di Marta Eggert. 12 — İki karılı koca: Myrna Loy. 13 — Japon gülü: Sessue Hayakawa. 14 — Hind mezarı: Türkçe sözlü. 15 — Kartaca muharebeleri; — Türkçe sözlü. Spencer Tracy, Marle Bell, Henri Baur, rında: Jean Kiepura, Jean Harlow, “ Sümer,, bu akşam açılıyor Sümer sineması bu akşam « t Sen- foni» filmile kapıla- rını seyireilerine aç maktadır. Bu fil mevzuu şudur Charlı yatını kazanr yesile Paris c da küçük bir sinema. da sahne aralarında piyano çalmaktadır. Bir akşam tad piyano çalarken iki genç ve güzel ka- dının nazarı dikka« tini celbeder, Bu ka- dınları ma Leone de Vinci, diğe- ri Yvette Laclere is- minde bir figürandır. Leone de Vincinin dostu meşhur nota matbaası sahibi Andr& Davin sevgilisi- nin bu yeni arkadaşından kuşkulanır ve hemen o gece Charlesi sinemadan kov- durur. Birkaç gün sonra büyük bir film çev- rilmektedir. Filmin baş rolünü Leone de Vinci yapmaktadır. Stüdyoda bulun- makta olan Andr& Davin oraya figüran olarak giren delikanlıyı görünce şüphe- leri artar ve onu oradan da kapı gışarı ettirir. Charles kovulduğuna esef etmez. Çünkü sevgilisi Yvette'i bulduğuna mem- nundur. Gece evine kadar refakat eder. Dönüşte bir parkta uyur ve rüya görür. Rüyası şudur: Hazırladığı bir opereti 150 kişilik muazzam bir orkestraya çal- dırmakladır. Charles uyanınmca besteyi bir daha hatırlayamaz. Şaşkına dönen delikanlı sokakta dal- gin dalgın giderken bir otomobilin al- tında kalır. Gözlerini açtığı vakit kendi- ni Marki de Barfleur'ün zengin köşkün- de bulur. Markinin garip bir âdeti vardır: Eski saatlerin koleksiyonunu yapar. Birkaç üne kadar seyahate çıkacağından saat- Fernand Gravey Ebedi Senfoni filminde Delikanlı teklifi kabul eder. Bir aralık saatler hep birden çalmağa başlar. Châr- les rüyasında bestelemiş olduğu üvertü- rü hatırlar, Hemen Davine gider ve bes- telerini çalmağa başlar. Charles köşke avdet edince bir felâket ile karşılaşır. Markiyi birdenbire seyâ- hatten dönmüş bulur. Saatlerin işlemee diğini gören Marki Charles'i kovar, Yvette uğraşarak Markinin gönlünü yapmağa muvaffak olur, Charlesin bese telediği parçaları piyanoda çalar, Opere- tin sahneye vaz'ına kârar verilir. Bu İ$Ş Davin'e havale edilir. Baş rolleri Yvette ile Leone de Vinci oynayacaklardır. OY- nayacaklar amma Charles ortalarda yok* tur. İlk galâ gecesi Yadyoda operetinin üvertürünü duyunca kendi eseri olduğu” nu anlar. Bir türlü buna ihtimal vermiyen Chaf* les hayale kapıldığını sanır.. o ara da eli ne Bir g r. İlânda operetin bes* tekârının L Hemen tiyatraya büyük 'bir Yvette ile ka ğunü görür. Fakat operet muvaflâkiyetle bitmişt ılaşınca onu kucaklar. Sa lerin muhafızlığını Charles'e teklif eder,|ade kavuşurlar.