İın% memleketimizde inşa edilecek ©- hy.ü Türk denizaitı gemisinin omur - tin Vaz'ı münasehetile Haliç tersane » | "' büyük merasim yapılmıştır. d&t tam 10,30 da, köprünün Haliç is- ? den hareket eden motörler, davet- 'i Haliç tersanesine götürmüşlerdir. t inımız İsmet İnönü de bu me - 'İİU?E şeref vermişlerdir. Başvekilimize, ni Müdafaa Vezili General Kâ - bij gel General Cemil Cahit, vali ve- kok krü, emniyet direktörü Salih ve haf labalık bir zabitler, mühendisler Si Tefakat ediyordu. __,u"'-ne iskelesinden, denizaltı gemi - İnşa edecek olan Krup şirketinin İN asıı na . Büştr, Biden yol, bayraklarla donatil J:'“ İnönü, kendisini karşılıyanlara Wkş:m iltifatta bulundu. Sonra, Krup ile çON mümessili olan Bay Ali Nuri Türüme B_“'“amye başladı. Y Âli Nuri, İsmet İnönüye, yapıla - du; asim hakkında izahat veriyor - GA ı ÖMdi, fabrika müdürümüzün kı - Ü Söylevi var... Onu müteakijp omur- fini, “edilecek. Sonra da büfemize teşri c İstirham edeceğiz! AHPOHIA... Başlıyabilirsiniz!. %R'ldnin işareti üzearine, hazırlar m Ve çıkan fabrika mühendisi Ocsten, “MAdca olarak çu sözleri söyledi: a:i:ıî'ı&iye cumhuriye'i hükümeti, iki nuş v gemisiniz yapılmasına bizi me- tereş Tekle, mücasesemize büyük - bir SRR yi W bahriyesinin; 75 — zenedenberi mmm bir haldo bulunan bu eski, bü %s' Tersanesine; bugün bu gemilerin .._;: Wlı tekrar kavuştu - ş"ı':"“"”’- burada bu işi deruhte et - ıu"“"*v Yalnız kendi bilgisine ve de- Güven, gemileri inşasındaki tecrübesine kabili Medi, Ayni zamanda burada, çok .îı“::&'mrk işçileri bulabileceğini de tetli " Ayni Katine ihi Bur, 23:!1&.1“ Bemilermin inşası, yalnız| . Malzeme kullanmak işi değil - Zzamanda, büyük bir işçilik dik- tiyaç hissettirir. —“Ümlı Bfçfn kısa zaman içinde, temas —(hubumnmıgwmumyü- lar, liyetlerini göstermiş bulunuyor- ıu::"" bundan sonra devam edecek “hh:ı".rçim ve tersane işçisi gibi %mh'. işçileri de kolayiıkla yetişti- Pk Zi tahmin ediyorum. ada İşçilerinin büyük kabiliyetlerini Türk » Bürmetle — selâmlar, Atatürke, Ali :l”m.ım— tazımlerini sunarım.» ü b"ı” S—ırahııtlun türkçeye tercüme ı'ndı 'U sözler, uzun alkışlarla karşı - B;;:mîk Üzere bulunan bu inşaat a- Hkagy, inin her noktasile çok dikkatle a- "Mı.: olan Başbakanımız, fabrika mü- Tet ln_o“kııl huzurlarına çağırdılar. İs Âin Önü Oestene sualler soruyor, Bay l.ı_““- Alman mühendisin cevaplarını, Üü tercüme ediyordu: itahat Urga vaz'ır bakkında bir par- Ka alalım? Gadış g Fizak üzerinde görünen omur- bi ki saç ta, o omurganın san he Va dir. Bugün yapacağımız iş, o, def. Sayı, Praklarile süslenmis olan Saç par - Nu:tnîle kaldırıp omurgaya vâzet - Bel 'ivnı; ürgâa vaz'ı» na almanca şla- Bezi z Ştapelden bir sene sonra, tek- Bej , “Mamlanmış olan gemi, adına Şta- Alza gn dEnilen ikinci bir merasimle de- N.mnh! O merasimde geminin bur- —'ııWd (":::lnyı şişesi kırılır. Ondan bir Tn ln.::cı'lı. geminin motörleri ta- By h tamamlanır. Nı,,h:"m. Bgemimiz, 1938 yılı niha B gıg,' Ü tamamlanmış olacak de- ğ:"’f m:ıllerimizin boyları doksanar de Ş SÜT'alleri 20-22 mil olacaktır. '—' 2.::? Şer tonluktur. Yani denizaltı l aşbakanı verd ismet İnönü dün Haliçte iki denizaltı gemimizin Omurga vaz'ı merasimi yapılırken “ Deniz inşaatile çok yakından alâkadar olacağız. Artık bu tezgâh- ları boş bırakmıyacağız ,, dedi. €n yüksek tonlularındandır- | bakan., Sen karaları şimendiferlerle dol- SON POSTA müjde .e .. . igi müj misli g ve işin tuhafı diğer vak'alarda da Dört gece evvel Paris şehrinin her tarafında bir orkestra sesi gelen en gü- rültülü bir eğlence #emtinde yekdiğes rini müteakıp üç el silâh patladı. Bir a- yaptılar. Fakat bir kaç saat sonra ken- dine gelmeden öldü. Bu adamın ismi Jan Stefani'dir. * Tabanca seslerinin işitildiği dakika- da Senegalli bir zenci vak'a mahallin- den geçiyordu. Önünden koşar adım bir Başbakan Krup mü'n essili ile konuşuyor Dört gece evvel Pariste cereyan e - den bu hâdisenin bir mukaddemesi var dır ki üç yıl evvel Parisin gene ayni gemtinde cereyan etmiş ve «Son Pos - ta> nın Paris muhabiri tarafından o zaman bu sütunlarda uzun üzadıya an- latılmıştır. Küçük bir hülâsasını hatırlatalım: 1934 yılı birinci kânununun 24 ün- kadınla 5 yaşında bir çocuk küçük bir |aralıklandı, bir kol uzandı, elinde rü - velver vardı. Masada oturan adama ni- erkeği vuracak yerde masa kenarımda yuvarlandı. Hastaneye götürüldü. O - rada tahammül edilmiyecek acılar i - çinde can verdi. Masada oturan adam Faota isminde bir korsikalı, yanındaki kadır. Madiwr Keusch ismindeki metresi, biçare yav- idi, Polis bu cinayeti Jan Stefani ismin- de kin güden bir Korsikalının yaptı - ğından şüphelendi. Adamı tuttu, fakat nin; bir hakikat olduğunu sanıyorlar - dı, İntikam almaya karar verdiler. Jan Stefani! hapishanede idi. Onu öldür - meye imkân yoktu, fakat hemen erte- si gün Jan Stefani'nin kardeşi olan E- tien Stefani'yi ayni yerde öldürdüler. Garip bir muhakeme Aradan 2 yıl geçti. 1936 sönesi martının 15 inci günü çocuğu öldürmüş olmak suçu. - altında “Alman mühendisin nutku dinleniyor İsmet İnönünün aldığı cevaplardan memnun olduğu belli. Gülümsüyor: — Bravo! diyor. Sanra çatılan kaşla- rında, meşhur azminin inanç, ve güvenç yveren kudretli izleri beliriyor: Fransız payithtında Faota'nın arkadaşları, polisin şüphesi-| — Gemi inşaatile çok yakından alâka- dar olacağız! Ümit, itimat ediyorum, te- melleri çok sağlam atılmış bulunan bu mücssese, bir saat intizamile çalışır. Krup müessesesinin, bu memleket ha- tıratında çok güzel eserleri vardır. Bun- lara, yeni ve daha güzel hatıralar, eser- ler ilâve olunması en samimi temenni - Jan Stefani'nin muhakemesi yapıldı. Çocuğun babası Faota celsede ha - zırdı. Şahitliğe çağrıldığı zaman Kor-| g; sikalıların âdetlerini bilmeyenleri hay- rete düşüren bir şey yaptı: — Hayır çocuğu Jan Stefani öldür- müş değildir. Ben kapı aralığından yü- zünü gördüm, bir başkası idi, dedi. mizdir. İsmet İnönü gene gülümsüyor. Yarım saat evvel kudretli hafızasına bir duyuşta not ettiği kelimeyi buluyor: Başbakan Alman mühendisle görüşüyor — Tememni olunur ki, diyor, ştapel aus | 4, emi ile dolduracaksın! merasimi daha patlak, daha neş'eli geç- * sin! Davetlilerin büfede izaz olundukları O sırada, Mayen tahtelbahrinin omur- | sırada, Krup inşaat şirketinin Alman - Rgası vazolunuyor. yadaki merkezinden gelen telgraf oku - İsmet İnönü, kumandan Cemil Cahitle|nuyor. Bu telgrafta şirkot, merasimde görüşerek, büfeye doğru ilerliyor: hazır bulunanları bürmetle, teşekkürle GAt iyöc, B , .| selâmlıyor. Ve inşa edilecek Hücum ve Z ya*' d;’“ tez gaa boğ bi K ç L L bahirlerimin, Türk- filosun - da kıymetli birer takviye unsuru olma « İsmet İnönünün ajğzından çıkan bu ka- N ) ü> larını temenni eyliyor. Tarı işiten her talihli gibi, kumandan Ce-| tsmet İnönü, bu telgrafa, teşekkürle mil Cahit te artık tersane kızaklarının Ve başlıca alâkadarın bu şehadeti maznunun beraet etmesine sebep oldu. Fakat Korsikalıları bilenler bu şe - hadeti işitince: — Mahsus yaptı, intikamını bizzat | alacaktır, diye düşündüler,. Bu mütalcada bulunanlar aldanmı- yordu. İntikam silsilesi devam ediyor Filhakika 26 mart 1936 da Jan Ste-| fani hapishaneden çıkınca doğru kab- ristana giderek kardeşinin mezarını görmek istedi, Faota bunu tahmin ederek daha ev- vel kabristana gidip bir ağacın arka - sına saklanmıştı, Jan Stefaniyi görün- ce üzerine kurşun yağdırmaya başla - dı, Fakat tesadüfen bir mezareı geçi - ; örülmemiş dört esrarlı cinayet * 4 x Katil muhakeme ediliyordu, maktulün babasına «oğlunu bu mu öl- dürdü?» diye sordular, mükemmelenr tanıyordu. Fakat «hayır!v dedi bu sahne aynen teherrür etti, Katil Maroguin lisler geldiler, tutup hapishaneye atte lar. g Garip bir muhakeme daha Bu suikastın faili olan Faota 27 tmm- muz 937 tarihinde muhakeme edildi. Tecavüze uğrayan Jan Stefani tabil o- rada idi ve bu adam da gene Korsika> cü gecesi Parisin Monmartr semtinde 'hıJarı bilmeyenleri hayrete düşüren bir küçük bir gazinoda bir erkek ve bir | çeyi yaptı: — Hayır. Bana kurşunu bu zat at- İmasada oturuyorlardı. Bir uralık kapı madı, dedi. Fakat hâdiseyi gören, tahia haç'ı in diren bekçi oradaydı. Nihayet mazmun şan aldı. Silâh patladı. Fakat kurşun vak'a mahallinde baygın bulunrungza Kurtulam 7 sene hazse valıkhım e oynayan çocuğa rastgeldi. Biçare yere!| d:. K S RER MARER Jan safha Jan Stefanı mai serbestti, Faota da mahpus olduğu için müsterih yaşa- yabileceğini sananlar vardı. Fakat Fa- giR'Tan ackadaşları onu bırakmadılar. Yazımızın başında — söylediğimiz gibi ru da ikisinin gayri meşru çocukları| 5. yece evel öldürdüler. Bir noktayı daha kaydede'lim: Hastanede polis memurları yaralıya katilinin kim olduğunu — soruyorlardı. Adam cevap veremiyecek vaziyettey - di, Fakat işaretle bilmediğini söylü » yordu. Halbuki pek âlâ görmüş, tant- mıştı amma Korsika külhanbeylerinin gayrimektup kanununa riayet ederek susuyordu. Katil itiraf etti. Senegalli zencinin müdahalesi sa » yesinde tutulan katil ilk saatlerde cür münü inkâr etmişti, fakat biraz sonra söylemiş: — Yalnız hareketim Jan Stefani çe- tesi ile Faota çetesini birbirine düşü- imtikam silsilesi ile alâkadar değil - , demiştir. Fakat bundan herkes şüp- he etmektedir. Kadının en mes'ut günü Bu sön cinayetin vuku geldiği gece bir Paris gazetesi hâdiselerin mazisini hatırlamış, Üüç sene evvel kaza kurşu - nuna kurban giden zavallı çocuğun an- nesi Madlen Keusch'i görmüş, hâdise- yi haber vermiş, meslekdaşımız diyor ki: — Kadın bu haberi işitince tatif e- demiyeceğim kadar heyecanlandı; «Küçüğümü kaybettikten sonra en mes'ut günüm bu gündür.» Allahım, diye bağırdı. Sonra birdenbire kendi - sini toplıyarak: «Bayım, çocuğumun son gecede ne kadar iztırap çektiğini görseydiniz bu sevincimi haklı bulurdunuz,« sözleri - ni söyledi. * Paris gazeteleri bu hâdiseyi yazar- larken: ö v BN mukabele olunmasını emir buyuruyor. boş kalmıyacağından emin. Bu emniyeti| Ve yurdu demir ağlarla ören demir e- duymanın sevincile: Hin, yurd sularını demir kalelerle dol - — Şüphe yok... diyor. Şüphe yök Baş-| durmıya ahdettiği bu tarihi gün, büyük bir neş'e içinde sona eriyor. Naci Sadullah yordu. Yeni dikilmiş bir tahta haç'ı ya- kalıyarak mütcarrızın başına indirmek suretile Jan Stefaniyi muhakkak bir ölümden kurtardı. durdun. Şimdi eminim ki denizlerimizi Faota yerde baygın yatıyordu. Po- — Fransız payitahtında — bir sürü gangster yaşaması, adaleti bir kenara bırakarak kendi kendilerine kanun yap maları artık tahammül hududunu aş - maştır, diyorlar.