20 Temmuz 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

20 Temmuz 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Sayfa .- Hergün Çindeki hâdise dünya Sulhünü tehdit ediyor! — Yazan: Muhittin Birgen —— (Baştarafı 1 inci sayfada) duğunu bildirdi. Biri hükümetin roeisi, diğeri de Japonyada şu dakikada hüküm- dar kadar kuvvetli ordunun mes'ül ila- resinin mümessili olan bu. iki zatın söz- lerine bakılırsa - ve eğer Japonyadan Av- rupaya gelen heberlerde bir — yanlışlık yoksa - Uzak şarkta vukuatın arifesinde bulunduğumuzda şüphe yoktur. Yirminci asrın ilk günlerindenberi göz- lerini sağlam Asya topraklarına bulunan ve o zamanki küçük cüssesile, büyük Çarlığın üzerine saldırmaktan korkmıyan bu sarı müllet, otuz beş sene- denberi, adım adım, sağlam Asya top - raklarında ilerledi. Bizim mektep sıra - larında bir milyon nüfuslu bir şehir nla- rak tanıdığımız Tokyo şehri, bugün, dün- yanın en çok nüfuslu - an iki milyan! - bir şehri oldu. Arada bir, korkunç zelze- lelerle sarsılan volkanik, dağlık ve kü- Çük bir adaya sığması imkânı bulunmı - yan bu millet, modern tekniğin en büyük terakkilerine de iştirakten sonra, elbet bu yoldan gidecekti. Bunun önüne geç- meğe çalışmak mümkün, fakat muvaffak olmak çok şüphelidir. * Avrupa, ne vakit kendi dertlerile meş- gel olsa, Rusya ile Almanyanın arası ne vakit açık bulunsa ve Almanya ile İngil- terenin araları ne vakit biramşeker tenk Fransız ihtilâlinin «Hukuku beşer. beyannamesi: — İnsan hür olurak doğar, hür olarak ölür, demiş bu hükmün verilmesi ile tatbik edilmesi arasında bir asırdan fazla zaman geçti. Ayhi hâdise Amerikada da ayni şekilde vukua geldi: Amerikalılar hürriyeti ilân ettiler, fakat Ame- rikahları hür saymadılar. Amerikada hürriyetin ilân e mesi ile halkın hakiki istiklâl ve hürriyeline kavuşması ara- sında bir asırdan fazla zaman geçti. ——— Resimli Makale: SON POSTA B Dünyada hürriyet.. && Amerika hürriyet mücadelelerinde en çok uğraşan bir mil- Tet olduğu 'çin 1776 da hürriyet ve istiklâl ilânında kullanı- rı müzelerine kaldırdı, şimdi her yıl o tarihin yıldö: münde çocuklarıma müzelerini gezdirir ve: — Bür olmak nız sözle olmaz. Hürriyet hürriyete lâyık bir şekilde çalışmayı da icap ettirir, onun için bütün ülkeye hürriyet fikrini aşılamak, Mmanasını anlatmak, ona göre ha- reket etmek lâzırıdır, der, fakat 31 yıl uyuduktan sonra|* olsa, Japonyayı harekette görürüz: İk| Uyanan kadın hemen Japan - Rus harbinde böyle oldu; Man - çuko hareketinde ayni vaziyet vardı; bu- gün, enternasyonal vaziyet gene aynidir; yneydanda Japonyanın kollarını bağlıya- cak hiç bir kuvvet yoktur. Arağda, eski - lere nazaran, değişmiş olan şey, Japonya ile harpten kaçınmak için her mürakünü yapan Rusyanın vaziyeti ile, şimdi, İngil- tereye karşı dostluk ve cemilekârlık gös- termek hususunda fırsat kaçırmıyan Al- manyaniın tavrıdır, Bu değişen iki unsur, ayni zamanda, bügünkü dünya vaziyetinin ve müstak- bel inkişaf ve istikametlerinin müş'irele- ridir. Rusya biliyor ki, Büyük Okyantz- tan yüksek Asyaya doğru taşıp gelen bu sarı dalga, kendisi için tasavvur edile - bilecek olan belâların en büyüğüdür. Al- manyanın da her hareketi gösteriyor ki, kendisi için şarkta gelmesi mümkün her hangi bir fırsattan istifade edebilmek ve hattâ böyle bir imkânı hazırlamıya ça- lışmak, ancak İngiltere ile hoş geçinmek sayesinde mümkündür. İşte, Rusya, Ja - ponya ile tutuşmaktan bunun için kaçı- nıyor ve Almanya da, elini bağrına ba - sarak, İngiltere ile bunun için hoş ge- çinmeğe çalışıyor. Japonya ile Almanya arasındaki san anlaşma, bu siyasetin lk kademesidir; ilk hazırlık devri. Bu devirde, teşebbüs Japonyanın elinde bulunuyor; çünkü, 0- nun eli ve kolu serbesttir. Dünya vaziye- ti o haldedir ki kimse Japonyanın karşı- sına geçip «Asyada ne yapıyorsun?» diye soramaz. Kendi adalarının ve kendi de - nizlerinin kıvrim kıvrım müdafan hatla- m içine çekilmiş, Japonya ile uğraşmak, ne İngiltetenin, ne de Amerikamın işıme gelir, Bunun için, Japonya serbesttir. İkinci devir gelinciye kadar Almanya söyliyecek, Japonya hareket — edecektir. Almanya için de hareket devri gele - cek mi? Onu İstikbal gösterir, * Buğün Japoaya, Çine karşı yeni bir ha. rTekete geçmiş bulunuyor; meydanda gö- rünen alâmetler harple veya sulhla, Ja- Pponyanın şimali Çini filen veya hükmen hâkimiyeti almıya karar verdiğini gös -| terir; Çin, Nankin hükümetinin kuvvetli | bir varlık sahibi olmasına rağmen, tefri- ka ve tezebzüp içinde bulunduğu cihetle Japonyaya karşı kuvvetli bir mukavemet |* gösteremez, Şu halde, ya Çin hükümeti, Japonya- nn şimali Çini tedricen nüfuzu altına alması demek olan kontrol tekliflerini ka- bul edecek ve bu sahayı da Tokyanun nüfuzuna açacak, yahnt ta, hatbederek Japonyaya feth hakkı verecektir. Hangi şekilde olursa olsun, Japonya Mançuko- | dan sonra bu sahaya da adım atmış bulu- nacaktır. Şarki ve şimali Asyaya hülül, Rusyaya karşı mütemadiyen meydan okuma, Rus- yayı daima siyasi ric'atlere mecbur et. me siyaseti böylece devam ediyor, de - mektir. Bu siyasetin nereye kadar Bide- ceğini zamanın göstermesi tabil olmakla beraber, dünya meselelerinin inkişafında Oyuncaklarını istedi Deyli Ekspres gazetesi Cenubi Af- rikada Transluvanya'nın Johanesburg gehri hastanesindeki bir hastadan bah- ,gediyor. Hasta 40 yaşında Anna Zvan- gel isminde bir kadındır. Bu kadın 3l sene evvel uykuya dalmış ve bir daha uyanmamıştır. Doktorlar senelerce uğ- raştıkları halde zavallı Anna'yı uyan - dıramamışlar, her gün uyku 2snasında süt vererek, mayi haline getirilmiş ye- mekler yedirerek kendisini 3! sene ya- şatmağa muvaffak olmuşlardır. Henüz 9 yaşında iken uyuyup 31 se- ne yatakta uyku halinde ömür süren doktorlar ve - hastabakıcılar hayretle etrafını almışlar, konuşmasını bekle - mişlerdir. Anna Zvangel bir müddet masum masum etrafına baktıktan sonra ince bir sesle: — Oyuncaklarımı isterim. Bana be- beğimle kuzumu verin!. diye mırıldan- mıştir. Doktorlarla hasta bakıcılar, hayret- leri büsbütün artmış bir halde kadın - cağıza bakarken o oyuncaklarını iste- mekte devam etmiş, nihayet çabucak buldurulan bir bebekle bir kuzu kuca- Bina verilmiştir. Kadıncağız muayene edilince hâlâ çocuk kaldığı tesbit edilmiş ve tedavi altına alınmıştır. avalh Anna 31 yıl yatmak yüzün- yi yernemektedir. bu hâdiselerin İspanya meselelerinden daha mühim olduğunda şüphe yoktur. Muhittin Birgen İSTER l İnan Paris y bu kadın nihayet geçenlerde hırdeuni-jgeceğzri işil işil yanan fosforlu tırnak- re uyanmıştır. Onun uyandığını gören larla gezmeğe başladılar. | İSTER İNAN İSTER İNANMA! Şehrimizdeki fıçı fabrikalarından bir kasmı Ticaret Odası- | nâ müracaat ederek fıçı yapmak için istenilen evsafı haiz ağaç cinslerini memleket dahilinde tedarik edemediklerini Garip bir bahs: Üç katlı bir binadan Aşağıya uçuş! KERGON BİR FİKRA | Kraliçe Viktoryaya cevap Ölen İngiltere krah beşinci Jory ço- cukken büyük ennesi kraliçe Viktor- yaya bir mektup yazmıştı: «Büyük anneciğim, bir oyuncak at gördüm, alacağım dana, az para gön- der.» Kraliçe Viktoryu torununun mektu- | | buna şöyle cevab verdi: «Babandan haber aldım, lüzumsuz yere para sarfediyormuşsun; bu iyi değildir. Her'şeeyin kıaymetini bilme- lisi: Jorj kraliçenin mektubumu cevab- sız bırakmadı: «Büyük anneciğim sana çok teşek- kür ederim. Nasihalinden istifade et- tim. Hattâ istifade ettiğimi şununla is- bat ederim: Senin bana yazdığın mek- tubu bir kolleksiyon meraklısına heş Tiraya sattım.> » Budapeşte gazeteleri garip bir bah- sin hikâyesini anlata anlata bitiremi - yorlar. Yüzlerce kişiyi heyecana dü - şüren bu hâdisenin kahramanı Klara w * Yeni bir tırnak cilâsı: Foı,orlu vernik Zelgman isminde bir genç kızdır. Kadınlar — gücenmesinler #mma — Bir sabah Peştenin en işlek cadde - modayı aşırı derecede ileri götürdüler. | İlerinden birinden geçen halk, üç katlı Şimdi de Pariste yeni bir tırnak moda-| bir apartımanın en üst katındaki pen- sı aldı, yürüdü, cerelerden birinde bir genç kızın ayak- Tırnaklarını kırmızıya, penbeye, ye- | ta durduğunu ve kendisini aşağıya at- gile, sarıya, beyaza bt'.*—"""_î'"-;?—" -| mak üzere olduğunu görmüş, heyecanla sek sosyetesi kadınları,| evin altında toplanmağa, genç kızı ni - yetinden vazgeçirmek için bağırmağa, haykırmağa başlamışlardır. Bu arada halktan banlın-polişı koşmuş, bazıla- rı da kızcağızın deli olduğunu sanarak hastane otomobilinin gönderilmesi için telefonu sarılmışlardır. Bu kargaşalık esnasında genç kız ni- hayet, halkın acı çığlıkları arasında ken disini kaldırıp aşağıya atmış, havada u- çarak inmiş, inmiş ve nihayet iki kuv - vetli ve iri adamın kollarına düşmü: tür, Bu sırada polis yetişmiş, sapasağ- lam inen kızı almış, isticvap etmiş ve hâdisenin içyüzü bütün gülünçlüğü ile meydana çıkmıştır! Bu fosfor bir nevi vernik halinde tırnağa sürülmektedir. Ve terkibini de bir Fransız kimyagerinden başka kim- se bilmemektedir. Kimyager, Paris yüksek sosyetesi kadınları arasında bü- yük bir alâka celbeden vernik sayesin- de bir anda zengin olmuştur. İkide birde batıp çıkan ada Hind denizinde dolaşan birçak gemici- ler, bu denizde zaman zaman batıp orta- ya çıkan bir adadan bahseder, dururlar Bu adanın batması ilk defa kat'i olarak 1928 de görülmüştür. Ondan sonra birçok transatlantik kaptanları ile birçok şilep kaptanları adanın üç defa battığım, üç defa gene denizin üstüne çıktığımı gör- Meğerse bu genç kiz komşularından bir matbaacı ile on Hirasına, evin cü katından kendisini aşağıya atıp ata- müşlerdir. mayacağı hakkında bahse tutuşmuş, Son defa clarak batan ada geçen hazi-| Sonra Hitmiş, iki kuvvetli — canbazla ran ortalarında gene suyun üzetinde gö-|anlaşmış ve pencereden kendisini bu ür. Ada oldukça geniştir ve ta-İcanbazların kollarına atmış ve bahsi bil üstünde tek bir canlı mahlük yoktur. kazanmış!. bildirmişlerdir. Hlanı elân bulaşma tehlikesine m Fıçı yapmaya mahsus ağaçlar bilhassa gürgen. #kmeşe ve kayın ağaçlarıdır. İSTER İNANMA! İNAN |Bi 64.022.000 dir. Sözün Kısağ Aşı E. Talu izim halk, atalarındali kalmış bir tevekküllü keye karşı ekseriya lâkayıttır; VE da onunla sinik (eynigue) bir bile eder. Son günlerdeki tifo salgını misaldir, Günde on vak'a olmuş: YÜü olmuş.. F k filân ve falan T8 n eksiliyorken etimize vız geliyor. Akşamcı gene salatasını pıyor, çocuk eriğini yiyor, büyük masırını geveliyor, en büyük bİF Tn bünde olması WErcn pi ralar elden ele geziyor.. ğ Aşının gönüllüleri de pek az. BŞ r etmeye başlıyalı, şehir ancak dörtte biri iğnelendi. Sekizdt ni de hap yutmuş ıamıdı-ruk.'f Böyle iken, tifo vs aşı, kendi mukadderata terketmek — iti; lunan halkın ağzında eğlence oldu. Vapurda, tramvayda, kahvede- ğima çalınan mükâleme kırmtilafi rastgele bir kaçını kaydediyorum: — — Aşılattım.. — Çotukları mı? — Hayır; bizim bahçede, geçeti © diktiğim yediveren g ' — Birader; salatalığa hasret KA — Neden? — Malüm ya, tifo korkusu.. | — Adam, sen de! İki tano atıveri toda mikrop dayanmaz! — Aşılandınız mı? — (Münteilâne) Ben ahlat lanacak?! ğ | Hele bu en sonuncusunu duydüğ bunü tefevvüh edenin kulağına eği — Aldamıyorsun, bayım! Ahlat, nana değil, bedava aşılanmak ve imkânıni bülüp ta aşılarmayanl İ7 * şan bir sıfattır! * Diyesim geldi. 'Tevekkülün bu kadarı âdeta sUf İZA ğ A Stokholm seyrüse, müdürlüğünün yel;, bir cezası: Kulak çekmt" Stokholm seyrüsefer müdürlüğü ", lete binenlerin seyrüseler talimat? sine mugayir hareketlerini — cezâ mağa karar vermiştir. Bisiklete binenler talimatnameyt gayir bir harekette bulununca yakalanacaklar, komiserliğe cekler, ve orada ikl kulakları dâ diğine çekildikten sonra serbest Tacaklardır. Dünyada en iyi giym’ yedi kişi ğ İngiliz gazetelerinden biri mı j törlerden Franz Lederer'a «dünyülğü iyi giyinen yedi kişi kimdir?» j sormuş ve ondan şu cevabı almıştifi e— Sinema artisti, Adolf Menifi giltere hariciye nazırı Eden, eski a| york valisi Jimmy Walker, ö Ruzveltin oğlu, artist Grace “|kocası Valentin Farero, tiyatro ı' kidi Jean Nathen ve Fred Pt Biliyor musunuz ? ! — Yakutistan Cumhuriyeti dir. Nüfusu 've mesahai sathiyesi dardır? 2 — Çocukluğumuzda zevkle 1 4 muz tercüme romanlardan :! «Londranın esrarı» nı kim y 3 — Meşhur Avusturyalı — komll 'Ş Johan Strauss kaç yaşında ül (Cevabları yarın) — vlj (Dünkü suallerin cevaPi 1 — Sun'i ipeği 1885 de De ş keşfetmiştir. aK y 2 — Almanya 470615 kiww toprak üzerinde kurulmuştur. t Cumhuri?'eıv ğ d nt 3 — Guatamala General Ubikodur. ve s ĞÜ ü PD

Bu sayıdan diğer sayfalar: