14 Sayfa Hihat ve Terakkid. TE — İsoN POSTA Azerbaycanda son ittihatçı Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Baküya geldikten sonra, birkaç ay, sırf şüpheyi celp etmemek hususunda verdiğim dikkat ve ehemmiyet sayesinde serbestçe çalışmıştım. Fakat bir müddet sonra vaziyet değişti. Fakat, gördüğüm sicik alâka ve)gibi insanlardır; onlarm da hataları o- derin muhabbet beni o kadar kendisine |lur. Bilhassa, teşkilâtının genişliği, cezbetti ki sonraları fikrimi değiştir-|kullandığı adamların çokluğu, onun meğe başladım. Esasen ben memlekete sır tutmasına mâni olan bir âmildir. dönmek fikirlerinden bahsettikçe ma-|Her takip ve istihbar memuru bir Sher- arif muhiti ve dostlarım şiddetle r.u-İlok Holmes değildir; kullanılan türlü halefet ediyorlardı. Bunun için, sonra-|türlü adamlar, kendilerinin ne yaplık- ları bir sene daha kalmaya, bu defa dallarını, ne yapmak istediklerini kolayca yükü hafiflemiş ve normal hadde in-|ifşa ediverirler. Bundan dolayı onlar miş bir hoca olarak çalışmaya meyle -İbizim sırlarımızı öğrenmeğe çalıştrlar- der gibi olmuştum. ken bizde onların sırlarını öğreniriz. Beni gitmeği düşünmeğe sevkeden| Bir müddet sonra ben de onların sır- sebep ehemmiyetsiz değildi: Baküye)larını öğrenmiş bulunuyordum. SON POSTA m — nın TARİHİ | TEFRİKASI | içindeki gizli yoldan Giv'le arkadaşını kurtarmıya git? — Kale kumandanlığını kaybedince, burada oturmak hakkından da mahrum kalmıyor musun? Seni, bu daireden çı” karmıyorlar mı? — Hayır.. bekâr olduğum için, bura- $i aynı zamanda evimdir. Kırk sekiz sa- st sonra, merasimle, buradan alınarak siyaset meydanma götürüleceğim, Bu kırk sekiz saat müddetce, benim ibade- tim: sektedar etmemek için, buraya kimse girmez. — İşlerin böyle karışması ile firâ- sti aldı Ve mâbudun | geldikten sonra, birkaç ay, sırf şüphe- yi celbetmemek hususuna verdiğim dikkat ve ehemmiyet sayesinde ser- bestçe ve rahatça çalışmışt fakat, bir müddet sonra vaziyet değişti. Üni- versitedeki derslerimi herkes gelip dinliyebilirdi. Hemen hergün dersle- rimde bir takım yabancı dinleyiciler de bulunurlardı. Bu yabancı dinleyici- Jer'arasında bir aralık bir takım insan- Jar peyda oldu ve bunlar muntazaman Anlaşılıyordu ki, Çekayı harekete getirenler, «bizimkiler»dir. Siyasi 24- bıtanın çalışma usullerinden biri de işleri, güçleri şurada ve burada dolaşıp amirlerine her gün raporlar vermekten ibaret olan bir takım adamlar kullan- maktır. Bu adamlar, her gün bir rapor vermeğe ve raporda az veya çok ente- Tesan malâmat bulundurmağa mecbur- dırlar. İşte, bu nevi adamlardan ve bizim işimdi kale kumandanı olan muavinimi rımız müşkülleşir mi dersin? — Zannetmem! Yalnız arkadaşlarım kurtarmak ciheti, şüpheli kalıyor; çün“ kü, senin firarın, ortadan kayboluşun, harekete getirdi. Onları, daha sıkı mu- hafaza kayıtları altına aldı. — O balde, benim için iş değişti. Ben, arkadaşlarımı Okurtarmadan.. yahud kurtarmak için her çareye başvurma- dan, kasabadan harice çıkamam. İster- mış.. Bir saat sonra, kendisini almaya) Dedi. Hurap, belinden çıkardığı b” dersleri dinlemeğe başladılar. Bir gün talebelerimden biri yanıma sokularak, bana gizlice haber verdi ki şu ve şu dinleyiciler, Çekanın istihbarat adam- Jarıdır. Ben ona, böyle büyük bir inkı-. lâp devrinde bu gibi ahvalin tabii oldu- ğunu ve onların beni rahatsız etmedik- leri cevabını vermekle iktifa ettim ve tabiati ile derslerimde daha ziyade dikkatli olmaya ehemmiyet verdim. Siyasi takip ve istihbarat adamları gayet tuhaftırlar; takip ettikleri insan- lara takiplerini gayet kolay hissettirir- ler. Bunun için, bir müddet sonra dık- kat ettim ki ben, bir aralık Tifliste ol- duğu gibi, yeniden takip ve nezaret 3l- tma girmiş bulunuyorum. Bunda bir beis yoktu; benj biraz sıkmaktan başka bir zararı olacağını tahmin etmediğim orada kalmış ankazdan, Çeka hizmetine girmiş bir kaç mahlük vardı, Ben, bunlar için gayet iyi bir işgüzar- ık mevzuu idim. Bunlar, âmirlerine verdikleri raporlarda, benm Ankara namına casuslukla da meşgul olduğu- mu söylüyorlardı. Çeka peşime bunun için takılmış, ne tarzda casus'uk ettiği- mi veya edebileceğimi anlamıya çalı- şıyordu. Beni hayli rahafsız etmekte olmasına rağmen, bundan dolayı Ceka- ya hiç kızmıyorudm. Hattâ, doğruyu söylemek lâzım gelirse, bilâkis neza- ketie hareket ederek bana dokunmu - yor, yalnız her tarafta ve tarafımdan adım adım beni takip ediyordu. 'Bu gibi işlerde bizim eskiden Jurna! dediğimiz raporları alanlar bilirler ki kullandıkları adamlarm ahlâk tarafla- sen, sen yalnız başına kaçabilirsin. Kale kumandanı, Hurapın bu kat'i ifadesi karşısında biraz düşündü. Son- ra, şöyle cevab verdi: — Senin arkadaşlarına bağlılığını bildiğim için, bunu, ben de düşündüm. Ölüme mahküm olan arkadışım kâhin- le beraber.. bu hususta, sana, elimiz- den gelen kolaylığı göstereceğiz. Ha! Söylemesini unuttum: Bu kâhin de bi-| zimle beraber kaçacak! — Çok iyi. Fakat, arkadaşlarımı kur- tarmama ne suretle yardım edeceğini- zi söylemedin. Bu yardımı, işime yara- yacak mı? — Pek ziyade.. Sana öyle bir gizli yol göstereceğiz, ki, bu yoldan, gecenin müsail bir zemanında, kolaylıkla, arka- daşlarımın hücrelerine gidebileceksin. gelecek olan kâhin alayını bekliyordu;| çeri Rüsteme uzatırken, biraz yut” fakat kumandanla Hurapın oraya ge-|du ve nihayet şöyle söyledi: lişi ve aralarında cereyan eden MüZâ-| |. Rüstem. müzakeremizde, s9” me ir yem A emk ii yalnız gitmene karar verdik; vi peter Seğil İ öükbeğe, iii sih caydım; seni yalnız bırakmak İsi i : saç i yorum. tedarikine gidecek.. Bunları temin et- 4 di İtikten sonra, sur haricindeki gizli yo- amlar fi yö hun ağzında onları bekliyecekti. Onun| ken elini amini çişi” yerine, Hurap, ihrama sarınacak.. Kâ- e pa d hin alayı, mabede, onu götürecek. — Karar karardır. Ordu bozanlık serbes Hurap., bu işi, tanınmıyacağına ka-| me! Bir kişinin hareketindeki i naat getirdikten sonra kabul etti. Ma-|/ik başkadır. Allaha ısmarladık! yi bede götürülen böyle bir kâhin, istedi- (Arkası var) ği gibi ihramına sarılır. Yüzünü, gö- zünü örtebilirdi, Hele kimsenin ona hi- tap etmesi, onun kimseye söz söyleme- si âdet değildi. Başını, göğsüne iğ - mesi ise, zaten pek zaruri bir hareket- i Bir Doktorun Günlük Notlarından a bu takip sayesinde, benden şüphe e- denler, benim muayyen vazifemden başka hiç kimse ile alâkadar olmadığı- mı görecekler ve Tifliste olduğu gibi, bir müddet sonra, gene beni serbest bırakacaklardı. İnkılâp otoritesi gayet kıskanç, vehimli ve vesveseli olur; Çe- kanın da benim hakkımda bu tarzda hareket etmesini ben tabii buluyor, hattâ, içimden darı'maya bile lüzum görmüyordum. Bilhassa benim vaziye- tim bu şüpheye müsaitti. Siyasi hayat- tan yeni uzaklaşmış, mensup olduğu siyasi zümrenin bazı adamlar: gerek Azerbaycanda ve gerek Rusyada fena hatıralar bırakmış olan bir adamdan inkılâbın siyasi zabıtası şüphe etmekte elbet haklı olurdu. Fakat, mademki, benim kendi abdestimden şüphem yok- tu, ben onları vazifelerinde serbest bı- rakarak kendi işimle mejgul olabilir- dim. İşi, böyle geniş tarafından tuttum ve bir müddet aldırmadım. Memurlar muntazaman derslerime devam ettiler ve «senin bir kusurunu aramakla meş- gulüz!» der gi yen gözümün içine baktılar. Ondan sonra, dersten çıktığım zamân da hep| peşimde dolaştılar, Alâ, emniyet altın- da idim! Böyle beni takip ve tetkik et- meleri benim için endişeden ziyade em- niyeti mucip olan bir şeydi: Demek oluyor ki tetkik ediyorlardı. Tetkik edince ortada bir şey mevcut olmadığını görecekler şüpheden vaz geçeceklerdi. l Çeka denildiği zaman, herkesin ha- tırına esrarlı bir âlem, müthiş bir is - tihbarat kuvvetine malik bir teşkilât gelir. Halbuki iş ö kadar büyük bir şey değildir. Onu idare edenler de bizim aaa aaa aaa i, derslerde mütemadi «| rı sıfırdır. Ahlâk tarafları sıfır olan a- damların sözlerinin de elde maddi deliller olmadıkça, büyük bir kıymeti yoktur. Bunlar, ekseriya raporların, ogün boş durmamış ve çalışmış olduk- larını ispat için verdiklerinden, hergün yeni bir masal uydurmaktan çekinmez- ler. Benim işimde de bu sdamıar, hemen hergün hakikaten yeni bir masai uy - durmakla meşguldular. Çeka, bunların sözlerine ne kadar az kıymet verirse versin, uydurdukları masallsra göre, ne de olsa İşe ehemmiyet vermeğe meo- ibur olduğundan yapılan tskiplerden dolayı kendisine kızmakta kendimi hiç de haklı görmüyordum. Bütün kabahat güya bizim vatandaşlarımız olacak fe- na insanlarda idi. (Arkası var) Ji rame vana vanrara ae sanamansmzssn İ Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetci olan eczaneler şunlar- | Aksarayda: (Pertev). Alemdarda: (Sirri İİ Asım). Beyamdda; (Belkıs). Samatyada: (Erofilos). Eminönünde: (Bensssan). E- yüple: Glikmel Atlamuz), Fenerde: (Vi- tali). Şehremininde: (Hamdi), Sehzade- başında: (Üniversite). Karagümrükte: (Suat). Küçükpazarda: (Yorgi). Bakir- köyünde: (İstepan). Beyoğlu cihet3idekiler: İstiklâl caddesinde: (Dellâsuda). Gala- tada: (Hüseyin Hüsmü). Taksimde: (Li- monelyan). Pangaltıda; (Nargileciyan). Beşiktaşta: (Natl Hall4). Sarıyerde: (Nu- ilm. Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (Ömer Kenan), Kadıköyün- İİ de: Giimmet, Rita. o Büyükadada: il Gdalk). Heybelide: (Tânaş). anamamaneeesisesikekiieekee Talihleri varsa, onlara da kaçmak im- kânını temin edebilirsin. Hurap.. kumandanın bu sözlerini işi- tince ferahladı. Daha iştiha ile yemek yemiye devam etti ve merakla sordu: — Kâhin nerede? Ne vakit buraya gelecek? Rüstem.. Giv ile hizmetçilerini kur- — O gelmiyecek! Onun yanına biz|tarabileceğinden ümidini kesiyor. gideceğiz. Bahsimizin en ehemmiyetli) Rüstem.. müzakerenin nihayetinde yerine şimdi geldik. Kâhin.. şurada,|kumandana şu suali sordu: mabede bitişik binadaki odalardan bi-| — Buraya geldiğin gizli yolu; kale- rinde oturuyor. O da bekör bir adam-İdeki diğer zabitlerle kâhinlerden her- ti. Vücutça, boyca, ikisinin arasında pek fark yoktu. Hurgb.. işte bu suretle, kâhin kıya- fetine girdi ve mabette Zâloğlu Rüs- temle karşılaştı. Şeker Hastalığına dair mekle olduklarını görüyorum. Tıbbi havadislerin gündelik intişarını dalma kaydı ihtiyatla etmek lizımdır. Herhalde şeker Bına karşı eskisi kadar silâhsz aran saheser bir kesiği” dır. Yemeğimizi bitirince, bir daha bu-|hangi diğer birinin bilmediğinden eminİl artık ölene e es raya dönmemek üzere onun odasınaİmisin? Biz, burada iş görürken, mâbe-İl hastalığının tesemmümünden Lara gideceğiz. Oradan hareketle geçeceğiz.İde başka bir kimsenin gelmiyeceğine — Karanlık basmadan, ben, buradan! ihtimal verebilir misin? nasıl çıkabilirim? Yoksa, oraya da giz-İ — Derebeyinin idam ettiği kimseler, li bir yoldan mı gideceğiz? tabtatile, gizli yolları benim kadar bi - Küle kumandanı, Hurapın bu suali-İlirler; fakat bu gece, buraya kimsenin ne tebessüm etti, Ona yerde duran eş-İgeleceğine ihtimal vermem; yaları gösterdi: mâbede, ölüme mahküm bir kâhin ka- — İşte, bu kâhin elbiselerini giyince, | patıldığı zaman, oraya kırk sekiz saat geçtiğin yerde, kimse sana dikkat et-İkimsenin girmemesi.. onun, hiç rahat- mez. Herkes gözlerini önüne iğerek!sız edilmeden, büyük ilâh Tubitinin hürmetle yanından geçer. Zaten gide-!yanında yalnız bırakılması âdettir. Bu öluyor. Halbuki! bu doğru değildir. gıdaların bazılarından feragAs “ip #imi volir , nihayet bir irade meselesidir. ceğimiz yer de, pek yak:n.. Otuz adım-İgece.. yarın ve yarın gece, mâbet bi -İ| B- Jeri yeli lik bir yolumuz var, dedi. zimdir. Burada, kimsenin dikkatini |) bacağı Ye ne ediyor. Bune * celp etmeden istediğimiz gibi hareket!l kah bütün etleri, sebreleri ve ir edebiliriz. Hurap.. hiç kimsenin dikkatini cel- elemi b ii kir İosvaptan betmeden kumandanla beraber kâhi- nin odasına girdi. Kâhinle selâmlaştık- | >ermnun oldu. Sonra, kumandanın kı- tan sonra, kumandanın verdiği ve cüb-| 1:€ına, belindeki hançerine baktı; ar- besinin altında sakladığı hançeri çıka-| Kadaşına hitaben: rarak yere oturdu. Müzakere, on beşl — Hurap! dedi. Biraz evvel ihrammı dakika devam etti ve derhal, ilk hare-| çıkardığın zaman, belinde, büyücek ket kararı verildi; çünkü ahval aceleyi bir hançer gördüm. Onu bana ver! icap ettiriyordu: Kumandanın tarif ettiği yoldan Giv ile Kâhin.. ölmiye mahkümdu. O, ku-|hizmetçilerin bulundukları höcrelere mandan gibi siyaset meydanında de-|gideceğim. Gece yarısını geçti. Kuman- ğil.. Mabette, yanında bulunduracağı|danın dediği gibi, şimdi herkes yor - zehiri kendi eliyle yutacaktı, Bu da|yun ve uykudadır. Belki de nöbetçiler şöyle bir merasime tâbi idi: Kâhin., o-|de, ayakta uyuyorlar. bir diyabetikten asla kork! manlarda idrarda şeker yet etmemektedir. Artık idrer den ziyade kandaki şekeri tayinidir ki istikbali ve tw hareketi tayin edebilir. Bu nede birkaç defa kanda şekeri ettirmek çok iyl ve çok tiye” ii & » Ev kadınının şeker kuponu: Ev kadını, taze yemiş mevsim! geçmeden kilerini zeçel ve şurupla doldur. Bu kuponları 30 gün neşredeceğiz. Onları bergün (kesiniz, saklayınız. $0 tanesini bir seri halinde birirtirip idaremize getirenlere ve pön- rekkep bir cemaat, gelip onu alacak. Dualarla mabede götürecek. Uzun du- alardan sonra, onu orada birakacak. O, yiyip içmeden, 48 saat tek başına ibadet edecek, Bu müddetin derenlere obir (o mumüxra vereceği. Sonra ulusal (Oekonomi ve (arttırma kuru- munun İstanbul şubesi tarafından tayin olunacak bir günde bu numaralar ars- sında kur'a çekilecektir. İlk 25 numaraya yirmişer kilo, mütenkıp 25 mumara- ya onar kilo, bundan sonraki 50 Dumaraya beşer kilo, 250 numaraya da ikişer kilo şeker verilecektir. hitaminda, yanında bulunan zehiri içe- rek ölecek. Sabahleyin de, ayni kâhin kafilesi gelecek.. Ölüsünü alıp götüre- cek, Kâhin.. odasında, ihramını hazırla- orada, toplanacak Satınalma Komisyonunca yapılacaktır. dasında bir beyaz ihrama sarınacak. iz aid ik 4 Dahiliye Vekâletinden: Gece yarısına doğru, kâhinlerden mü- 1 — Vekâletçe alınacak «420» taneke benzin açık eksiltmeye konmuş” ydi 2 — Eksiltme 4 ağustos 987 Çarşamba günü saat 15,30 da Vekâlet 3 — Muhâmmen bedel «1332, lira «45» kuruşlur. pr 4 — Muvakkat teminat «99, Hira «93» Vi yosu9# 5 — Şartnameyi görmek ve almak istiyenler Vekâlet Levazım bü racaât ederler. Şartname için para alınmaz. pini” 8 — İstekliler 3 ağustos 957 Salı günü muayyen saatte teminatların” gagie. komisyona müracaat etmeleri. «2101»