2 Sayfa Hergün Deniz yollarımızı ıslâh Etmek lâzımdır Yazan: Muhittin Birgen — eçenlerde Bandırmaya gitmem Gi icap etmişti; harekete geç vakit karar vefmiş olduğum için, son dakika- da 'Topbane rıhtımına gittim; acenta me- muruna müracaat ederek, bir yer iste- dim. Memur, bana vapurda yer, yani bi- rinci mevkide yatak olmadığını söyledi Bu gibi ahvalde âdettir, «salon bileti ke- ser» ler, Eğer, sâlohun bir köşesinde sabah lamayı istersem, bana bir salon bileti ke- sebileceğini ilâve etti, Vakit dar olduğu için bir dakika düşündüm. Salonun bir köşesinde sabahlamayı pek hoş bulma- dım; fakat, bir çok tecrübelerle bilir - dim ki vapura girdikten sonra bir yer bulmâhih imkânı olurdu. Bu ümide b? de Şarklı tevekkülü inzimam etti «Allah büyüktür!» dedim ve salon biletini kes- tirerek vapura daldım. Beni bu karara sade o ümit ve bü te- vekkül sevketmemişti; biliyordum ki va- purda uyumak nasıl Olsa güçtü. BiMarz yanımdaki kamarada çocuk huysuzluk &- decek, öbür taraftakindeki yolcular yük- sek sesle konuşacaklar, kahve ocağından ses eksik olmıyacak, vapur biraz salla- mırsa hanımın birinin sinirleri oynıyacak ve ben nasıl olsa uyumıyacaktım. Ta- buttan daha dar olan ranzada uyumâ- makla salonun bir köşesinde uyuklamak arasında fark olmadığını düşünmüş ve bu bir gecelik sergüzeşte atılma kararı- nı vermiştim. * Fena geceye hazirlanmak üzere kuv - vetlenmek için ilk işim karnımı doyur- mak oldu. Allah ne verdiyse onu yedim. Yemeğin sonuna doğru çökmeğe başlıyan rehavetle uyumak bahsindeki fikrim de- Bişerek kamara memuruna bir tecrübe suali attım: — Benim biletim salon bileti, dedim; acaba uzanacak bir yer bulabilir miyiz? Önceden inanmıyacağım bir cevap gel- di: — Hay hay, elendim.. Yeriniz hazır- dır! Bir yanlışlık olsa gerek, diye düşün- düm; sonra, belki de yolculardan biri vs- pura yetişememiştir, diye ümide de düş- tüm. Hayretle kamara memurunun yüzüne bakarak dedim ki: — Yanlışlık olmasın, acenta memuru yer kalmamış olduğunu söylemişti. O bana dedi ki: — Evet, doğru söylemiş amma, biz «idare» ederiz! Demek iş idareye, yani şu «maslahat» 3 eksilmiş olan bizim eski sidarei masla - hala» taallük eden bir şeydi; anlamak is- tedim ve konuşmakta devam ettim. * Bu «idâres nin ne olduğunu merak e- derseniz, şudur: İktisat Vekâleti gayet güzel bir şey dü- şünerek Deniz yollarına bir kamarada iki yataktan fazla olmaması için emir ver- miş. Deniz yolları, idarede üç ve bazan dört yataklı olan kâmaralarını ikişere indirmiş. Lâkin bindiğim vapurda bir de harerş dairesi tarzında geniş bir kamara varmış. Küçük bir oda kadar geniş olan bu kamarada altı veya sekiz yatak var. Bunlara el sürmemiş. O kalile muhafaza etmiş, fakat, buraya da emir mucibince iki kişiden fazlasına bilet kesmemiş. Dı- şarıdaki acenta dürüst olmak için, bana bundan bahs bile etmemiş. Fakat, içeride kamara memuru işi düzelterek bana bu- rada bir yer veriyordu... Hikâye bundan İbaret ve Allah ömrüne zeval vermesin, ben de, eski idarei maslahat ve yeni ida- Te sayesinde uzanıp uyuklamanın yolunu bulmuş oluyatğum! * Uykusuzluk arasında bu hâdiseyi dü - şöndüm: İktisat Vekâleti güzel bir emir vermiş. Verirken, teb!? bazı vapurlarda bu tarzda - in değil, a kişi için de kâfi büyüklükte - yer old nu düşünemezdi. «Bizde bu tarzda kam ralar da vardır; vapurlarımız zaten yol. cu ihtiyacşnı temin edemiyor; bu nev maraları bu karardan müstesna tutm. münasip olur» diye Vekâleti tenvir e. mek idarenin vazifesi idi. Böyle yapılmış olsa, o gün benim yolculuktan vaz geç- mem ihtimali karşısında kalmam ve 7 hayet, idari maslakat sayesinde yer bul- mama ihtiyaç kalmazdı. Bu yapılmamış ve iş kamara memurunun dirayet ve ne- (Devamı 5 üncü sayjada) a SON POSTA Resimli Makale: İnsan karakteri hakkında melümat sahibi olan bir âmir, karğismdâ eğilip bükülerek konuşan memurdan hazzetmez, menfaatini bilen bir edam, her sözünü münakaşasız, hakikat gibi kabul edenler arasından dost seçmez. Eğri veya doğru her söze evet diyen edem şansiveti olmayan adamdır yeli olmayan adam ise, kenöisile iş görül mangan daha tehlikelidir. şan adamlar ara, hsle nizdeğir. M Çekinilecek dost. Her fikrinizi tasv'n edem damdan çekininiz, düşünülme- den yapılmış bir ta işde harekete geçmeye sevkedehibr, bu işin sonu da felâket olabilir. Memurlarınızı ca, dostlarınızı da hep serbest konu- ndan seçiniz. Ve fikirlerini mümkün oldu- ğu kadar açık söy:emeleriyi 'steyiniz, el elden üstün olduğu gibi fikir Gkirden de üstündür ve iyisini seçmek sizin eli- Temmuz / Sözün Kısası Kimi kandırıyorsun Be adam? "ip işareti s'2i mütereddit olduğunuz bir Ayda 6000 Lira maaşalan çay Mütehassısı genç kız Boşuna dalkavukluk Resim sergisini gezmiş olan bir genç, sergiden çıkarken ressam Bey Şevkete tesadüf etmişti, Ressüm, gence sordu: |) — Sergiyi nasil buldunuz? — Fevkalâde güzel üstadım, bil- İğ hassa sizin tablolarınız birer harika.. İ Uzun zaman onlara bakmaktan ken- dimi ayıramadım. — Benim tablolarımdan mı bahse- diyorsunuz? — Tabii üstadım. — Sergideki tablolarımdan mı? — Tabit üstadım. Sizin tablolarımız dururken başkalarının tablolarına ba- Kalır m? Ressam Bay Şevket göbeğini oyna tan bir kahkaha salıverdi. — Öyle diyorsunuz amma, benim bu sergide bir tek tablom bile yok! ir Affedilmez bir suç İngiliz gazeteleri bir kaç gün evvel Avam Kamarası âzasından David Mar- cesson'un «nâ kabili af bir kusur» un- dan ciddiyetle bahsediyorlar. Bu kusur Mister David'in Avam Kamarasında i defa «Lordlar Kamarası» nın ism zikretmesidir. Yıllardanberi Avam Ka- marasında bir âdet vardır: Kürsüye çı” kan hatipler Lordiar Kamarasının ismi- ni kat'iyen zikretmezler. Onun Yerine «başka bir yerde» yahut «bir yerde» tabirlerini kullanırlar, İşte Mister David bu kaideyi ayaklar âltına alarak kolay kölây affedilmez bir suç işlemiştir. İngilizler, İranlılar gibi çay merak- lısıdırlar. İngilterede de toptancı çay ticarethaneleri gün geçtikce artmakia- dır. Resmini gördüğünüz genç kız 1915 de mektebi terkederek bir çay taciri- nin yanına girmiş, aylar geçtikce mes- leğe karşı hevesi artmış, işinin incelik- lerini öğrenmiş, 1922 de çay mübayaa- cısı olmuş, ve ayni zamanda ilk kadın çay mütehassısı seçilmiş, 193! de de girdiği ticarethanenin şeriklerinden bi- ri olmuştur. Geçenlerde patron ölünce, vasiyotna- mesi açılmış, ve şirketin limited öir şir- ket halinde idare edilmesini ve müdür” lüğüne de genç kızın getirilmesini va- siyet ettiği görülmüştür. Bu genç kız bugün, ayda 6000 lira maaş almakta ve şirketin en büyük hissesine malik bu- lunmaktadır. ——— “ Ağaç kovuğu, gazinosu Yumrukla kazanılan servetler Muvaffak olmak şartile boksun en ka- zançlı işlerden biri olduğundan şüphe et- memek icap ediyor, işte size bir istatis- tiki Jak Dempseyvin serveti 5 milyon, Gene Sofya civarında bir kaç asırlık ha- yatı bulunan muazzam bir meşe ağacı vardır. On yedinci asırda vukubulan bir muharebede bu ağacın büyük bir rol oynadığı dahi rivayet edilir. Ağacın kutru 12 metredir. Açık göz bir iş a- BN ger ir ed damı bu MNisUk meşenin üstüne bir a yi Debi söndür! yazlık gâzino olurümuştur. Mevki iti- Rekor 6 milyon lira e Tommy Farrde- |barile de Bulgaristan'n şirin bir yerin- dir. *İde bulunduğu için şimdi «Ağaç kovu- ğu» gazinosu Sofyanın meşhur bir me- sire mahalli olmuştur. Bu hesaba g“re alılan veya yenilen be- her yumruk kaça gelmiştir dersiniz? ASIN İİ ERGUN BIR FIKRA | 2,5 yıl durmadan Yaya olarak yol Yürüyecek bir genç f Avusturya gazeteleri Graz şebrınde işsiz güçsüz dolaşıp duran August is- minde bir delikanlıdan bahsediyorlar. Bu delikanlı bir gün bir sokak başın- da bulduğu eski bir gazete parçasında 1940 da Tokyoda yapılacak olimpiyad- Jara ait tafsilâtı okumuş ve derhal ka- fasında bir fikir doğmuştur. Uzun boy- lu hesaplardan sonra nihayet kararını veren delikanlı sırtına bez bir çanta at- mış, uzun pantalonunu diz kapakların- dan kesmiş, ayakkablarının altına iri çiviler çakmış ve yola çıkmıştır. Kararı yaya olarak Tokyoya gitmek” tir. Ve yaptığı hesaplardan çıkardığı neticeye göre delikanlı ancak 1940 da slimpiyatların başlamasına bir kaç gün kala Tokyoya varmış olacaktır. Ne di- yelim, Allah ayaklarına kuvvet versin! Sür'at... Daima sür'at! Asır, sür'at asrı.. hızla koşan her sa- hada partiyi kazanıyor. İnsanların i - çinde sür'ate meftun olanların başın - da muhakkak ki Amerikalılar gelir. İşte Amerika tayyare mühendisleri ge çenlerde yeni yaptıkları bir tayyareyi saatte (836) kilometre ile uçurmuşlar. Bu tayyarenin sür'ati bazan 965 kilo- metreyi bulduğu oluyormuş. 1250 bey gir kuvvetinde motörü ve !ki otomatik mitralyözü de varmış!. E. Talu n (Baştarafı 1 inci sayfada) Pp Meşakkattan saçları ağarmış ole ©, ceki ,başını salladı: ; — Allah esirgesin! Ben kendi pe böyle bir keşfin kat'ileşmesini osl8 mem. Bir an evvel, şu cefa dünyasın göçmeğe bakıyorum! “ O anda, yerimden fırlayıp, bu ağir çu sözleri haykırmak istedim: i — Niçin yalan söylüyorsun, deni Hem ketidini, hem de başkalarımi vi aldatıyor, daka doğrusu eldatmağı teniyorsun? Sen de biliyorsun ki, €n cü, en yorcu, en yıprandırıcı, en yön yici hayat gene de tatlıdır! Âdem ei meçhul bir küdretin farlar sile üstüne düştüğü bu dünyaya: fâni kahpe, deni, dün, mel'un der dr gene de dört elle sarılır, onu bir birakmak, ondan bir türlü ayrılmak wi mez. Sen ne söylüyorsun, be adam? Ki kandırıyorsun?. Başın ağrıdığı zama” gırdığın hekimden, gözlerinin içine karak, derman diliyen sen değil Tedi Daha dün, tifo aşısı olmak için, b€ bi mevktinin ördinde sıra beklerken 30” sızlandığını ne çabuk unuttun? Ölmek mi? Bu dile kolaydır. İN i şuurunu kaybetmedikçe, dünyayı ahir ten ayıran hendeği kolay kolay at” maz, Yarın, eminim, bu sun'i kalb vi bet neticeler versin.. Senin omuzlar yüklenen acılara, ağulara, nazarlor” i yaşadığın kırık hayallere, mü seri mellere bir tanesi daha katılacak: yil löyemut kılacak olan o sun'i kalbden tane de sen edinemediğin için üzülee” sin, Onun için beyhude yalan söyleme; ir nin içini dolduran bir tek hakikat bu #9 hayata bağlılığındır. Ve bu sade sana mahsus değil. pi tün. hemcinslerin, için de bu böyü Bak: O sun'i kalbi icada çalışanlarda ri, sevdiği evlâdımı feci bir şekilde Kö bettiğinden dolayı kâinata küsmüş ole tayyareci Lindberg değil mi?,, > İbi il İktısat Vekili İzmird€ Tetkiklere başlıyor (Baş tarafı 1 inci sayfada) pi tisat Vekâleti şefleri ve müşavirler gece şehrimize geldiler, hararetle landılar, gi İktisat Vekilinin İzmir seyahati ve sadi hayatımızda, ihracat işlerimizd€ Miri ni bir hamlenin başarılmasile alâk* e dır. Yeni kurulan satış kooperatifler? kilâtlandırılacaktır. Satış kooperatifleri birliğinin kurul #1 için yarın öğleden sonra Ticaret " sında toplantı yapılacak, İş ve zi Bahkaları umum müdürleri'de bu ve İahtıya iştirak gdeceklerdir. Topla” İktısat Vekili Celâl Bayar riyaset cektir. p İktisat Vekilinin satış kooperatifin” racatımız üzerindeki ehemmiyetini mal rüz ettirecek bir nutuk söyleme? # temeldir. Vekil cuma günü Nazi ye decek, fabrikanın ilk çalışmasında nacaklır. Fabrika İzmir fuarına Gönözğü ceği kumaşları hafta içinde hazrliyfOiij tır, ii B. Celâl Bayar pazartesi günü vapurile İstanbula hareket edecekti” # Biliyor musunuz ? ” 1 — Charles Dickens kimdir? 2 — Sintanehmettek' yazılı gikili gi: i b ieeiisinn Gazeteler memleketimize ecrebi memleketlerden getirtile- cek eşyanın tâbi olacağı yeni ithalât rejimini ilân ettiler. Fa-- kat hiç birinde gümrük resmi #za veya çoğaltılan malın adi yoktu. Sadece bu raalı gümrük tarifesinde verilmiş olan numara yazılmıştı. O ta-zda ki, neyin inip neyin çıktığımı, elinde gümrük tarifesi olmayan hiç kimse anlayamadı. Bir arkadaşımız dün gezeleyi tetkik eöerken bu eksikliği görmüştü, gitt:, bir gümrük komilyoncusunu buldu, ona: İSTER İNAN dedi. simleri de inmiştir, İSTER — Kuzum bu işi bana en Kısa bir şekilde anlat ta yazayım, Gümrük komisyoneven da hir tarafa gazeteyi, bir tarafa da gümrük tarifesini koydu, bıraz tetkik etti, sonra: — Mademki kısaca istiyorsun, söyleyeyim: Senin şahsan kullanabileceğin her bengi bir malın gümrük resmi çıkmış, şahsan kullanamaya acoğ İNANMA! ne zaman, nereden İstanbula miştir? yi” 3 — Amerikanın meşhur otomobil lı Hanri Ford bugü Ç yaj (Cevabları (Dünkü suallerin cevabları): 1 — Yazı makinesi - 1667 de ki diğine gire - bugün 70 yaşındadır” 2 —İlalya (topraklarının 312000 Filometredir. b 3 - - Fuçew şehri ve limanı Çinde li yen eyaletinin payıtahtıdır. 6 Su vardır. 1884 de amiral Courbff fından bombardıman edilmiştir. © NANMA! : bütün diğer malların gümrük re- dedi.