SON POSTA İttihat ve Terakkide on sene 16 inci kısım Memleket haricinde ittihatçılar Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen Er.ver Paşa ile Talât Paşanın ayrı ayrı ve birbirlerinden çok farklı ola(ak düşündükleri anlaşılıyordu N. E P.'nin ilk aylarında bü-|halifeye ve ecihade kılâbin Moskovada ne suret-|harbeden bu islâmları hang ründüğüne şahit olmak, tarihin|uğurunda, hangi maksadla ve etmediği talih ve tesa-|kuvvetle İngilizlerle Fransızlar aleyhi ben, hikâyelerimde|ne kaldıracağız? Meydanda ne fi n be İttihat ve Terakki|de herkese gösterilecek gayec, T esinde kalmak istediğim için bu kuvvet var. Aylarca, a geçmiyeceğim ve iki ay için- düklerimi anlafac İ âl cemiy bayrağına | Z yaptığı — müşahedelerden da ihtilâl cemiyetleri ittihadında gör -İsonra kendince bu neticelere karşı fikır kangi varmış m, : z olan Kaplanofun gözünde Enver Paşa karargâhında üç (çok düşmüştü. Anadoludaki hareketin - önmtlelireni n —) İ/SON PoSTA|| Ü gin | TARİHİ- | | TEFRİKASI İ — ga - Bir hancı, her zaman sıhhatte bu- mecburdur. Yoksa, müşterile- ni hep böyle bekletir, bağırtırsa hoş bir şey değildir. Söyle bakalım! Yiyece- ğin hakikaten yok mudur? Dedi. Buna, arkadan çırağın sesi ce- vap verdi. O, hayvanları bağlamış.. gel mişti. — Merak etmeyin.. her şey var, Bir kişi vardı; multemed olan za', — ismini | güzel prensipler üzerine kurulmuş ve tavuk sövüşü, yumurta, tereyağı, bal, bir türlü hatırlıyamıyorum! — Şimal | güzel de idare edilmekte olduğunu gör- inden ve ismini unuttuğum di-|düğü için, Enver Paşanın buna dokun- ğer bir zat, bir de Kaplanof. Kap -İmamasını istemiş, Batuma lanof mütercim “ve kâtip, — öteki - delden evve kendisine bu husustaki . fikir- idare memuru idiler, Bunlardan başka, (İerini açıkça söylemiş. Fakat, o, niç ce- 1 olmiyan bir de genç | vap vermemiş, münakaşa etmemi doktoru beraberine alarak — yürü İ Garibi şudur: Bunların hiç biri ih- | gitmiş. Zaten, onun söz dinlemiyeceği-| Türkl siyasetle alâl bahriye zabiti vardı. harekelin- şarap.. ne isterseniz var, — Ya atlara? — Önlerine ot koydum,. Biraz sonra İsulayıp arpalarını vereceğim. Siz, raha- |tınıza bakın! — Haydi.. çabuk! Dediklerini hazır- ";' la! Açlıktan ölüyoruz. Çırak, ötede, sofra hazırlamaya gi - dince, yolcu, hancıya doğru eğildi ve tilâlci değildi. Kaplanof tekâmülcü bir'ni bildiği için, kendisi de fazla ısrar| — — KçARA M ZYü sosyalist, ötekiler de hiç bir şey! etmemiş. üstündeki örtünün bir ucunu tutup çek n a . ş İşbe ; ti. Hancı, örtüsüne sıkı sıkıya sarıla - Bilhassa mütemet ve vekil bu nevi| — İslâm memleketlerini İngilizlerle ö işlerle uzun boylu alâkadar olan bir zat |Fransızlar aleyhine isyan şacak bir cemiyet için, mükemmel yan halinde bulunan bir wemle- İşlerine müdahale edip pişmiş hususi bir alâka yoktu. Enver paşa ile|/bir aşa soğuk su katmanın ne münase- beraber oluşu, zannedersem, mütare- |beti var? diyordu; O, bu kararı verdik- değildi. Kendisi tesadüfen vekil ol -| muştu. Siyasi fikirleri eski, geri oldu-| ğu gibi zaten siyasete karşı kendisinde | ket ettirmekle — Aman çekme! üşüyorum. e, yolcu, gür bir kahkaha ile Ne korkuyorsun be? Sana iyilik etmek istedim. Hastalığının ne olduğu- nu anlıyarak ilâç tavsiye edecektim. ke esnasında tesadüfen Almanyada bü-ten gonra bana da artık kanaat geldi ki| Bana, Zâbulistan derebeyi Zâl derler. lunmasından ileri gelmişti. onun Müstesna derecede zeki, geniş bir| geçmek ve Türkiyeye baş tahsil ve kültüre sahip, hayat hakkında | Üst tarafı lâftan ibaret! NŞ Bu müşahedelerden etraflı görüşleri olan bu münevver Da- (celere varmamak imkânsızdı Bıstan Türküne gelince, o, hayrette idi. İgnunla birlikte ayni <İhtilâl cemiyetleri ittihadı» gibi bü -|ediyordum . muayyen fikirleri ve dünya hakkında yük ismin altında herhangi bir varlık bulunduğunu görmemişti. Bütün ce - miyet Enver paşadan ve bir kaç arka - daşından ibaretti. (0 tarihte Talât Paşa ile Bahaeddin Şakir öldürülmüş bulunuyorlardı. Bun- ların katillerine dair malümat şimdi- ye kadar gazetelerde çok neşredilmiş ve assa bütün tafsilâtı o zamanlar Talât Paşanın yanında bulunmuş olan miş bulunduğu için ben şimdiye kadar | bunlardan bahse lüzum görmedim.) Bunun'a beraber Enver Paşu ile Ta- lât Paşanın da artık ayni fikirde olma- dıklarını elden geçen muhaberattan| tEelekelerde indirmek maksadile - buj larında durm! isti- yegâne düşüncesi kanaate rı arasındaki münasebetlere isimleri, hariçte, sonra bu neti- ve Enverle yaptığı konuşmalardan, | gâyeye yarayacak her vasıtadan Kaplanof çok güzel anlamıştı, Ortajfadeye ehemmiyet yerde müttehit bir takım islâm cemi-| Enver Paşayı da ihmal etmemişti. An- yetleri değil, azası hemen Enver Paşa- cak, onun ahval ve harekâlını da tet- nın şahsından ibaret olan tek bir ce-|Kikten de hâli değildiler. O sırada sade şark memleketleri a- miyet vardı, Anadoluya | Neriman ceddim, babam Sam gibi ben olmaktır. 'de hasta tedavisini bilirim, İnanmazsan oğluma sor. Deyince, Rüstem, babasının hancı i- Ben delle alay etmesinc Kahkahalarla güldü iştirak | ve: — Babam doğru söylüyor. Onun bir Enver Paşa ile Moskova iakılâbçıla-| yumruk, bir kılıç ilâcı ile çok kimseyi gelince, |öteki dünyaya gönderdiğini bilirim. İ - orada bulunduğum müddetçe yaplığım |lâcı, her derde devadır. müuhtelif konuşmalar neticesinde şu fi- kirlere vâsıl Enver Paşa ve İtühat ve Terakki|sebep.. Zâlın, örtüyü çekince, hancının | dahildekinden çgk'hiç soyunmadan, âdeta bir yere gide- fazla büyümüştü. Bilhassa Çarlığın y,.*cek gibi hazırlanmış yattığını görme - kılmasını intaç etmiş olan Çanakkale j T . |müdafaası, bu iki ismi Rusyada fazla Arif Cemil Bey tarafından — neşredil- üyütmüştü. O tarihte, bolşevizm, dü ya ihtilâlile meşgul olduğu için kapita- lizme karşı garpta indirmeğe nmuvaf-|yük bir iştiha ile yemek yemiye, şarap fak olamadığı darbeyi şarkta ve müş- | !çmeye başladılar, Hancı çırağı, karşı- Diyerek babasının alayını tamam- ladı. Baba ile oğulun alay etmelerine Ti idi. Rüstem de babası da örlünün nda, büyük bir hançer kabzası da «İgörür gibi olmuşlar ve bakmışlardı Baba, oğül sofraya oturdular, Bü - bu dev cüsseli adam- ların yemek yiyişlerine hayretle bakı- verirken — bittabi | Yordu. ZAL. bala batırdığı iri bir lokmayı ağzına atarken, öteki elile kuşağının a- rasından bir çıkım para çıkardı. Onu, hizmetçinin ayaklarına doğru fırlattı: Reşit Kaplanof, Galatasarayda tah-|Tasında değil, bütün dünyada garba| — Söyle bakalım! Buradan, Arşak gil etmiş, aramızda yaşamış, İttihat ve|karşı isyan halinde bulunan tek mem-| Ü? Terakki camlasını, bütün hariç Türk-|leket Türkiye idi. Bir aralık bolşevik-| T7? leri zibi, kendisinin tabil bir ailesi ta-|ler İrandaKüçük Han diye bir komünist kasabasına en kestirme yol nereden - — Siz.. Arşağa mı gidı)-orsunuz? numış bir insan olmak sıfatile bu gör-|şefi çıkararak İranı kmünistleştirmek n düğü şeylerden dolayı inkisar içinde|ve bu suretle şarkta garba karşı cep- idi. Rusyada, Pariste üniversite gör-|heyi genişletmek istemişlerdi. Fakat, müş, içtimal ilimlere alâkadar olmuş, | muvaffak olamadıkları için nasyonalist Rusyada Çarlık rejimine karşı açılan |hareketleri de tutmaya ve icabında bu — Bu gece mi? — O niyetteyiz. Hancı, yolcuların gitmek niyetinde olduklarını işitince, hastalığımı unuttu. Yattığı yerden, onlara yolu tarif etmi- mücadelelere karışmış olan bir tnsan, |hareketlere yardım etmeğe karar ver- ye başladı. Enver Paşanın bu kadar boş bir işle|mişlerdi. Enver Paşa Lenin'e müracaat uğraşışı karşısında o kadar hayrete |.» te bir takım tekliflerde bulundu- düşmüştü ki söyliyecek söz bulamı- yordu: — Bence, bir ihtilâl çemiyetinin iç- timai bir fikri, bu fikrin bir programı ğu zaman, onun tekliflerini de kabul| — Va etmişlerdi. Zaten o sırada Moskovadâ, | lük dünyanın dört köşesinden gelmiş irili olur; bu fikir, o programla birlikte bir ufaklı pek çok Enver Paşa vardı. kütleye gösterilir, o kütle bu fikre ve|, Föver Paşa Moskovadaki v programa taraftar olur, cemiyet te bu karargâha yerleşlikten sonra ilk müz- kütleye güvenerek o fikre muhalif o-| bet iş olmak üzere Cemal Paşayı Efga- lan hâkim kuvvete karşı isyan eder, |nistanı teşkilâtlandırmaya göndermiş. Halbuki bizim ihtilâl cemiyetinin ye- Kendisi de «Türkistanı gâne fikri, islâm memleketlerin İngi-|dâaha fazal yaklaştırmak için» Taşken- lizlere ve Fransızlara karşı isyan et-(de kadar bir seyahat yapmış ve ondan melerini istemekten ibaret. Harp es-|sonra müteaddit defalar Berline gidip nasinda İngiliz ve Fransız ordularında ' gelmiş. skrireredene ea Ev kadınının şeker kuponu: Ev kadını, taze yemiş mevsimi geçmeden kilerini reçel ve şurupla doldur. Bu kuponları 30 gün neşredeceğiz. Onları hergün — kesinla, saklayınız. 90 tanesini bir seri halinde biriktirip idaremize getirenlere ve gön- derenlere — bir numara vereceğiz. Sonra ulusal munun İstanbul şubesi tarafından tayin olunacak bir gönde bu numaralar ara- şında kur'a çekileceklir. İlk 28 numaraya yirmişer kilo, müteakip 25 numara- ya onar Kilo, bundan sonraki $0 Dumaraya beşer kilo, 280 numaraya da ikişer kilo şeker verilecektir. bolşevikliğe (Arkası var) ekonomi ve — arttırma kurü- mükellef - Kaç konak yer? — Size göre iki... anına! Dolu dizgin iki gün - üş biraz çok.. atlarımız, fena bhalde yorgun... ) Hancı.. yolculara cesaret vermek is- tedi. Gecenin serin olduğunu.. böyle ha vada, atların daha az yorgunluk duya- caklarmı, kendisinin gece yolculuğunu çok sevdiğini anlattı. Ç Zâl. Rüstemin münalh müânalı yüzü- ne bakarak: — Ne dersin oğlum? Gece yolculu - ğunu gözüne — kestirebiliyor musun? Ben, epeyce yorgunum. Sen yasılsın? — Gözlerimden uyku akıyor, baba! Yerimden kımıldamak islemiyorum. — O halde, geceyi burada geçire - lim, Hasta hancının yatağından başka yatacak yer de yok galiba! Hancı, bu belâlı yolcuların kalmaya karar verdiğini görünce, bir kaç küfür mırıldandı. Sonra: jhut olacak, ama nerede? Hanın içinde — Yukarıda, yerimiz var. Ben, ta -|ettiler. Sonra yağ kandilini söndürdü- mahkâr bir hancı olsaydım, sizi kaçır -|ler. Gürültü ederek yattıklarını anlat- mak istemezdim; amma, işinizin acele| tılar. “Baba 'ile oğul, odada yalnız kalıca üstem gidip kapıyi sürmeledi, sonra, babasına döndü culuğu yapmanızı tavsiye ederim. Hiç' merak etmeyin, yollarda âsayiş mü - kemmel.. hayduttan eser yok. Rüstem, esner gibi yaparak babasına baktı ve: İşimiz —acele değil — yavrum! Haydut mu dedin? Biz, öyle bir şey bil miyoruz. Benim uykum var. Deyince, Zâl ayağa kalktı: — Hancı, tecrübeli bir adam! Doğ- ru söylüyor.. gece yolculuğu rahattır; fakat gidip, bir atlara bakayım. Diyerek odadan çıktı. Biraz sonra dönerek: — Yazık! Yarım saat gidemeyiz. Be- nim atım, dinç, yürüyebilir. Fakat se- ninki.. yorgunluktan pek bitkin.. yolda, muhakkak, düşer, kalır. Der demez, hancı, içini çekti. Yata- ğinın içinde biraz kıvrandıktan sonra: - Pek âlâ! Çırak sizi yukarıya çıkar- sın. İsterseniz, biraz daha şâarap getir- sin. Yatağınızın içinde içersiniz. Benim şarabım çok nefistir. Daha latlı uyur, Yyorgunluk alırsınız. Dedi. ZAlL. tasta kalan şarabı içtikten son- râ ağzını şapırdattı: — Doğrusu İyi şarap.. başım, epeyce ağırlandı. Amma yatmazdan evvel bi - raz daha içerim, Sızıp uyumak.. hele böyle haftalarca yorgunluktan — sonra, hoştur. Deyince, Rüstem, babasınıt! maksa- dini anlıyarak: — Baba! Şarap, beni fazla sardı. Ya- tar yatmaz uyuyacağım. Şimdiden göz- lerim kapanıyor. Dedi. Hancı, yolcuların bu sözlerinden memhün oluyordu. Gitmiyecekler.. am- ma derin bir uykuya dalacaklardı. Bu da hesabına geliyordu. "Bıbı ile oğul.. odada yalnız kalınca, Rüstem, gidip kapıyı sürmeledi. Sonra, babasına sordu: — Baba, biz, yolumuza devam ede- cektik. Niçin Arşağa gideceğimizi söy- ledin ve burada kalmaya karar ver - din? — Bancının halinden, bu gece, bu- rada meraklı bir hâdise cereyan edece- gini anladım da ondan... Bir hancının hanına misafir kabul etmemesi ne de- 'f"k? Görmedin mi.. ikisi de elbiseli i diler. Hancının koca hançeri de yanın- da. Bizim, mutlaka, gitmemizi candan arzu edip durdular. Bir şey oluyor.. ya- mi, yoksa hariçte mi ? Bunu kestire - miyorum, Bakalım.. tesadüf bize ne gösterecek! — Usta da, çırak ta birbirinden ber- bat şeylere bendiyorlar. Hakkın var, baba! Ellerinden gelse bizi de haklarlar Zâl ile Rüstem, beş on dakika yüksek sesle konuştular, Şarabın lezetini meth * Hancının kulağı yukarıda idi, Konuş- manın kesildiğini, kerevetlerin gicırda- dığını işitince: — Yattılar. Herhalde, çok geçmeden uyurlar. Temizlenecek şeyler, değil ki temizleyelim. — Nasıl değil usta? Bahşişi bu kadar bol adamların, koyunlarında, ceplerin- de, kuşakları arasında çok şeyler ol - malıdır. Yalmız atları bir servet eder, — Belli. zengin adamlar! Fakat yumrukları pek kuüvvetliye benziyor. Onun için, temizlenecek şeyler değil, diyorum. — Merak etme usta! Onları uykuda iken, boğabileceğimden eminim. Za - ten geldiklerini de kimse görmedi. — Ne boş kafalı şeysin! Bu gece, da- ha kârlı bir iş yapmıya karar verdiği - mizi bildiğin halde, beni neticesi şüp- heli, belki de tehlikeli bir iş yapmıya kışkırtıyorsun. Yabancı, kadında, bun- ların ikisindekinden fazla altın olduğu- nu takdir edemiyor musun? (Arkası var) Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şun- lardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Şeref), Alemdarda: (Bır. ti Asım), Beyantta: (Asador), Samatya- da: (Rudvan), Eminönünde: — (Mehmet Kâzım), Eyüpte: (Hikmet Atlamaz), Fo- nerde: (Vitali), Şehremininde: (Ham - d, Şehzadebaşında: Üniversite), Ka - ragümrükte; (Kemal), Küçükpazarda: (Hikmet: Cemil), Bakırköyünde: (HHAD). Beyoklu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: (Kanzuk), Güla- tada: (İsmet), Taksimde: (Nizamettin), Kurtuluşta; (Necdet), Yenişehirde: (Pa- rumakyan), Bostanbaşmda: — (İtimad), Beşiklaşta: (AN Rıza). Boğaziçi, Adalar ve Kadıköy cihelin - dekiler: Üsküdarda: (Selimiye), — Barıyerde: (Asaf), Kadıköyünde: (Saadet), (Osman Hulüsi), Büyükadada: (Halk), Heybelia- dada: ( . OSMANLI BANKASI TÜRK ANONİM ŞİRKETİ TESİS TARİHİ : 1863 Bermayesi: 10,000,000 İngiliz Ulrası - Türkiyenin başlıca şehirlerile Paris, Marsilya, Nis, Londra ve Mançester'de, Mısır, Kıbrıs, Irak, İran, Filistin ve Yunanistan'da Şubeleri, Yugoslavya, Bomanya, Suriye ve Yunanistanda Filyalleri vardır. Her türlü banka muameleleri