Haziran SON POST Ye Pariste zengin bir ailenin kızı ve zamanının en: şık kadını diye tanınan madam Başe bu merak yüzünden tımarhaneye kondu Son zamanlara kadar, Parisliler yanın- Ga iki köpeği olduğu halde, önündeki ço- Cuk arabasını süren ve bu arabanın için- dünyanın en garip kolleksiyon Hyan pejmürde kılıklı, saçları dağınık, Üzü mihnetini çektiği uzun yılların a - kislerile dolu, 60 yaşlarında görünen bir ddına rastlarlardı. Bu kadın, bir yarasa Gibi, geceleri sokağa çıkar, Parisin en üc- bakımsız köşelerini dolaşır, ve herkesin attığı her şeyi toplardı. Eline geçen her şeyi, çürümüş yemiş - , kırık şişeleri, dükkânlardan atılan Geri parçalarımı, sardalye kutularını, iz - Turitleri, mutfak süprüntülerini, kordelâ Barçalarını, paslı soba borularını, kırıl - Mış mobilye, türlü türlü kâğıt, kırık ay- ha parçalarını, çanak, çömlek, bardak, ta- Yük kemiklerini, tel parçalarını, şemsiye eletlerini, yırtık kıravat, “yakalık, es- Pabuçları, kömür kırpıntılarını derin biz inç içinde homurdana homurdana #petine toplar ve Paulydeki dört katlı e- a Betirir, farelerin, sayısız sineklerin füştüğü mahzenine saklardı. Burada, Hüatlerce oturur, altınlarını seyreder bir Püsis, ve yahut antikalara delicesine tut- kün bir meraklı gibi, insamı boğacak ka- AT Çeşit çeşit dayanılmaz kokular neşre- hazinesin: seyreder, neredeyse da- Ülacak olan bir küpe âşikane bir bakış Alatır, asli heyetten yalnız bir ortası ile "? bacağı kalmış olan iskemleye titriye İye elini süror, izmaritleri, sanki gül oklarmış gibi koklardı. * Hazinesi günden güne zenginleştikçe, :’îia daha keskin kokular saçılan ve daçığalar, değil olurmak, şöyle doğru __Hm nefes almaz oldular. Her yere “Üthiş bir ufunet kokusu sinmişti. Si - ler ordular balinde vızlıyarak etrafı Ta, er M. Soşe Madam Boşe dam Boşe gayet kisa bir zamanda mühi - tinde sivrilmiş, güzel yüzü, çaldığı pi - yanosile, M. Boşeyi kendisine bağlamış ve bu , Öjeninin, Boşeye metresi olmasile sonlanmıştır. Karı koca evlendikleri 1914 yılına ka- gar gayet mes'ut yaşamışlardır. Bu sıra- ,da Ojeninin süprüntü toplamak tarafı birdenbire meydana çıkmış. Mobilyele- re verdiği paraları gözünde büyüten ka- dın, evine bitpazatlarından topladığı eş- yayı doldurmıya başlamış, bu da kadin- daki yeni iptilâyı körüklemiştir. * Kocasının verdiği paraları yemiyen, Verzak alacağı yerde, ekşimliş yemekleri, (et konservesi artıklarını yeni baştan kay- natarak, kocasının önüne süren Ojeni bir keresinde, saatlerce pazarlık ettikten gon ra ölü bir tavşan almış ve dolabında üç sene beklettikten sonra yemiş. Komşularının söylediklerini ilftira diye telâkki ederek inanmıyan M. Boşe, bir gün karısını takip etmiş. Ojeni, şehrin en ucuz mahallelerinden n kasabına uğramış, dükkânın önünde bu- lunan süprüntü tenekesini karıştırmış, o- Atsız etmeğe başlamış, evlerde pen -| iti Sre açmak imkânı, ortadan kalkmıştı, & halle halkının şikâyetile, tahkikata l&::ğ komiseri güler yüzle karşılıyan bu di Ntü âşığı kadın, onu ilk önce gayet '..nch:kın karanlık bir odaya aldı. A - "ıhkiığu az kalsın boğulacaktı. Zarzor y katı yaptı, kadının sırf zevki için bu ıqî:ptıtım, bunda bir fenalık olmadığını '*li ğltimııı görünce, bu 60 lık ihtiyarın Far, “iş olduğuna hükmederek ona göre u hazırladı. '4.: bir gün belediye memurları gelerek, e lli Böşenin bu hazinesini topladılar, F“'!dl 'yon tutan, bu garip kolleksiyonu k iyenin fırınında yaktıkları zaman, tüj derin bir nefes aldı. Kadın da, bir Ğ _:ft müşahede althına alındıktan son- Lmdhndı bir müvazesesizlik olduğu an- ı.%' Ve timarhanenin zararsız deliler Na gönderildi. * ı::dim Ojeni Boşe kimdir?. Madam zengin bir ailenin çocuğudur. An- Suziki doğmuştur. 1905 genesinde Parise İk k tahsiltine gelmiştir. Zamanının en şi görmüş, hemen üzerime a- tılarak zorla kadının elinden çekmiş al - mış. Rezaletin bu derecesine tahammül edemiyen M. Boşe, meydana çıkarak ka- rısına çıkışmış. Süprüntülük fişıkı kadın, nereden havale ottiği anlaşılamıyan bir bıgakla kocasını yaralamış. * M. Boşe hastaneden çıkar çıkmaz gene karısına dönmüş, 1927 senesinde evlerin- de yangın olmuş, Yangını kadının kağ - den çıkardığı anlaşılınca hapse tıkılmiş.. Mahkümiyetini bitiren Öjeni, evini de- ğiştirerek cüzamlıların bile oturamıya - cağı kadar pıs bir mahalleye taşınmış. 50 bin frank-kadar parası olduğu halde, de- li kadın, yırtık pırtık elbiselerle gezmiş, saçlarına kuyruk yağı, zeytinyağı sür » müş ve dilenciler cemiyetine girmiş. * Borçlarını ödemediğinden, suyu, elek- triği kesilen evine — hastalık getiren binlerce farenin civar halkını da bizar etmesine sebebiyet veren Madam Boşe, yuğarıda da dediğimiz gibi şimdi timar -« &mîîlnhımdın sayılan, en güzel ve ori- MVvaletlerini giyen, icat eden Ma - hanede bulunmaktadır. ni veiğrenç bir hastalık/Dünyanın meşhur süprüntü toplama merakı| Materape Yapmadığı iş, işleme- diği cürüm kalmadı Müddeiümumi “Bu adama yeni ceza bulmalı! ,, diyor Roy Cekson, Seylonda valilik etmiş bir adamın çocuğudur. Zengin bir aileden yetişmedir. Çocukluğundanberi haşarı, densiz olan Cekson, anne ve babasının bütün ihtimam ve itinalarına rağmen bir türlü düzelmemiş, okuduğu — mektepten kaçmış, sokaklarda yatmış, karakollara çağırılmış ve nihayet kendi başına buy- ruk bir delikanlı olup çıkmış. Her neden- se denizi sevon, gemilere âşık olan Cek- son, nihayet gemilerde tayfalık etmeğe başlamıştır. Bundan da pek çabuk usunan maymun iştihalı genç, sevdiği bir kıza yaranmak için gemicilikten wazgeçip | aktörlüğe heves etmiş ve bir tiyatro aka- demisine yazılmış. Orada bir müddet tah- sil ettikten sonra bir kumpanya ile turna- ya çıkmıştır. Uzaktan başı boş gibi görünen bu sa- nat âleminden de çabuk bıkmış, tekrar gemiye dönmüş, büyük harbin ilk sene- lerine kadar tamamile sergüzeşt dolu bir ömür süren Cekson, 1915 yılında, emni- malden mahkümiyet yemiş, 'ne sonra da sahte üniforma giyme süçile dört sene hapiste yatmışlır. New Jersey'de evlenme kanunlarına mugayir olarak dört kadınla e iği için 12 ay hapis cezası almış, ve gene 1920 da mer- kez cinayet mahkemesinde de, emniyeti suiistimal ve evlenme yüzünden 14 ay hidematı şakkaya mahküm olmuştur. Ha- pisten çıkar çıkmaz, gene boş durmıyan Cekson 1928 senesinde gene bir seneye mahküm olmuştur. Elinde ne kaptan şehadetnamesi, ne de seyrüsefer izni bulunmıyan Cekson bah- Cekson riye üniformasının fşıkıdır. Elino geçen paraları hep terziye verir, ve parlak şe- ridli, düğmeli elbiseler, kasketler dikti- rir ve sokaklarda da böyle gezerek caka resti Dişlerinizi ne vakit ve nasıl fırçalamanız Gülen bir yüz ka- dar cana yakın ne vardır? Hele bu gü - lüş bir sıra inci dişi Bösterirse... Dişlerin rolü sade bu mu? Onların — sağlığımı « za ne büyük hizmet. leri var. Hepimiz biliriz ki dişleri korumak hem bir güzellik, hem de bir sağlık meselesi « dir. Bunun için on - , lara bakmanın en iyi — yolunu bilmeli. Ekseriyet — günde iki defa dişini oğma- yi al etmez. Di - şin sağlam kalması için bu pek lüzum - ludur. Fakat kâfi değildir. Güzel dişlere sahip olmak için daha başka şeylere de dikkat etmek Tâzımdır. 1 — Dişleri öğle ve akşam yemekle - rinden sonra macunla fırçalarız. Fakat sabah kahvaltılarından sonra hiç bir şey yapmayız. Bu, doğru değildir. Kahvaltı « dan sonra onları hiç olmazsa su ile çal - kalamalı, hattâ mümkünse arasıra fır - çalamalıdır. ! F- â | 2 — Bir çokiarı dişlerini yalnız sağdan sola, soldan sağa doğru fırçalar, Bu, an - ların aralarını temizlemek için kâfi de- Bildir. İyi temizlemek için fırçayı aşa - ğıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya doğru da sürmek lâzımdır. 3 — Fırçanızın her kullanışta kupkuru olabilmesi için iki fırçanız olmalıdır. Her defa birile fırçalamınca ötekine sıra ge - linciye kadar iyice kurur. Kurusun diye fırçayı açıkta bırakmanın zararını her - keş bilir. 4 — Dişleri en ziyade meyvalar ve (a- lâzimdır, biliyormusunuz? sitli - ekşi) şeylerle şekerler bozar. Bus nun için hiç bir zaman yatacağınız sıradg bu nevi şaylerden yememelisiniz. 5 — Dişleri casit» in zararından kur w tarmak için en iyi usul şu Bildiğimiz alelâde sabunla fırçalayıp, (içine biraz ebikarbonat» katıştırılmış ılık su ile çalkalamak. 6 — Diş etlerinin kuvvetlenmesi için dişlerinizi oğduğunuz macundan arasıra parmağınıza biraz sürüp damaklarınızı iyice oğuşturmalısınız. 7 — Diş macununuzun, fırçanızın müm başlıyan fırçayı derha! 8 — Fırçanın sertliği her $ göre değişir. Bunu tecrübenizle anlıyabilirsi e niz. İşte ancak bu şekilde bakılan 'dişler sağlam ve güzel kalır. Sahibini de hem sağlam, hem de güzel yapar, Elleri güzelleştirmek için ne yapmalı, tırnakları hanai renge boyamalı? lar Her kadının mut - laka bir — güzelliği vardır. Kiminin göz- leri, kiminin cildi, kiminin de meselâ elleri güzeldir. Gü - zel görünmek için güzel olan yerinin kıymetini bilmek ve onun güzelliğini art - tırmaya çalışmak 14- zımdır. O güzelliğe hususi şekilde ihti - mam göstermeli, onu göze çarpacak hala koymalıdır. Unut - mamalı ki tek “bir güzellik ekseriya bir çok kusurları gizler. Esaşen ellerine iti na etmek yalnız gü - zel elli —kadınlara mahsus değildir. Gü yapmasını severmiş: Annesinden — zorla kopardığı paralarla dört tane motör al- mış, ikisini kasden batırmış. İkisi yan- mış ve sigorladan kazandığı paralarla 1931 yılında bir gemi gibi süslediği, bar | açmış. Son zamanlara kadar da burayı işletmiş. Huylur huyundan — vazgeçmez. Eline her geçen şeyi namusluca kullana- cağı yerde sahtekârlığa sapan Cekson, bir müşterisinden aldığı 10 İngiliz lira- hk çek ustaca 100 İlralığa çevirerek, bankaya sürerken yakalanmış, yeni baş- tan sahtekârlıkla mahkemeye verilmiş- tir. Davasını teşrih eden müddetumumi: Ceksan, bir deli midir. Zannetmem, Cek- son öyle bir adamdır ki, doğru yürüme- sini bile suç sayan, gayri tabil telükki eden bir adamdır, Sahtekârlık yapmasa, hile yoluna sapmasa içi rahat etmez. İyi bir ailenin çocuğu olmakla beraber, dün- yanın en deni seciyesini taşıyan Ceksona, şimdiye kadar tatbik edilmemiş bir ceza werilmesini düşünüyorum.. demiştir. zel olmıyan ellerin de biçimini değilse bi- le rengini ve cildini güzelleştirmek, ho- şa gider hale koymak mümkündür. Bunun için her şeyden evvel iyi cins yağlı bir kreminiz olmalı. Geceleri yat - madan az evvel bu kremden - ellerinize biraz sürüp, tırnaklarınızın ucundan baş lıyarak bileklerinize doğru masaj yap - malısınız. Ellerinizi, arasıra içine yarı yarıya su katılmış «oksijen» ll su ile silmelisiniz. Oksijen hem güneş yanıklarını azaltır, hem de lekeleri çıkarım. Elleri güzelleştirmede limonun da bü- yük bir rolü vardır. Sık sık limon suyile oğuşturulan ellerin hem rengi açılır, hem cildi yumuşatır. Tabif limonu da <oksi - jen» i de su ve sabunla elleri yıkadıktan sonra sürmek Jâzımdır. Eli en ziyade bozan şey ev işleridir. Sebze ayıklamak, ufak tefek yıkamak, bu laşık, elin cildinin başlıca düşmanıdır. Bunun için ev işlerile uğraşan bayan - ellerine herkes- ik — eldiveni bulmazsanız pratik Şu nöktaları hiç u « nutmayınız. Limon ve oksijen sebze le- kelerini temizlemi - ye kâfidir. Bulaşık ve ufak te- fek yıkamak, bilhaş- Ba tırnak kenarların- daki derileri bozar, fakat eğer eller bu « laşıklan çıktığı - gibi bırakılirsa, O halde bırakılmaz da derhal çaresi a - ranılırsa bu çirkin - liğin önü alınabilir. «Manikür» yaptırır - ken ellerinizi on, aon beş dakika sabunlu suda tutmuyor mu - sunuz? Bulaşık yahut çamaşır suyunu da böyle bir sabunlu su farzedebilirsiniz. Bu sudan çıkar çıkmaz yumuşayıp yer - Jerinden oynıyan tırnak derilerinizin ü zerine hemen biraz evazelin» sürüp iki üç dakika bırakınız. Sonra ya tahta, yü- /hut ta kemikten yapılmış bir tırnak hi - Jâlile derilerinizi geriye doğru hafifçe itip kesiniz. Fakat sakın madeni hilâl kullanmayınız. Daha fazla hırpalanan elleri gü - zelleştirmek için geceleri besleyici bir kremden bol bol sürüp, eldiven giymek lâzımdır. Buna bir hafta kadar devam edilince eller en güzel bir hale gelir. Bu tedavi zaman zaman tekrarlanmalıdır. Tırnakları hangi renge boyamalı? Kır- mazı, koyu kırmızı, koyu pembe tırnak artık moda değildir. Şimdi en çok beğe - nilen tırnak rengi ya toz pembe, yahut ta sedef rengidir. Bunun için tırnak cilâ- larınızı:bu renklerde almalısınız. üü ei £