9 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

9 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- M ü Yü b p — Ya — hatçı!'» diye hücum eden bu ünsurun -— içinde hattâ mandacılarla Sebilürreşet- Feri r Talât, Enver ve Cemal nas .— Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen — İttihat ve T. erakkide on sene İdüncü kısım - iTTİHAT VE TERAKKİNİIN SON No. 59 — ıl kaçtılar, nasıl öldüler ? İttihatçılık ve faal siyaset sahasını Sebilürreşatçılarla yaptığım son mücadeleden sonra kapaltım * Bana ve benim - gibi olanla - karşı küfür makamında «İtti- çıların bazan birleştikleri bile görülü- K yordu. Halbuki ©o tarihlerde artık İtti- hatçılık kalmamışıtı. Z İttihatçılık eriyip gitmişti. O kadar ki, aralarında benim de bulunduğum küçük bir ittihatçı zümresi, İttihat ve Terakkinin vatanseverlik ve Türklük prensibinden maada bütün programını ve bütün siyaset sistemini inkâr edi - yor, bunun yerine, siyasetin, siyaseti -kendilerine meslek yapanlar tarafın - dan değil, bizzat muayyen bir iş ve - meslek sahibi olanlar tarafından ve mesleklerinin bir vazifesi olarak, mes- leğin mümessili sıfatile yapılması gi- bi bir fikre doğru gidiyordu. Bununla beraber, bu zümre bu fik- rin karşısında doğmatik olarak ta ha- reket etmedi. Başlıca taraftarları Mem- “düh Şevket, sefir Muhtar, ittihatçı Ali - İhsan ve benden ibaret olan bu fikir,| mülarekeden sonra türlü türlü fikir- Jerin kaynadığı bir kazan halindeki memleket içinde, yeni bir fikirdi ve -bunun bir de programı vardı. Bilâhare, Avrupada Musolini ve Hitler tarafın - — dan diktatörlük yolile hayata geçiril - meğe çalışılan esaslar hangi esaslar ise, bü programın unsurları da ayni un - surlardır. Bugün, Avrupada, pek mü- him içtimaiyatçıları, cemiyet ve siya- — set adamlarını taraftar kazanmış olan bu fikirler, Türkiyede, o tarihlerde bu küçük ittihatçı zümresi tarafından ve Avrupadaki fikir hareketinden tama - — Men bihaber olarak neşredilmiştir. An- cak, biz bu fikir üzerinde dogmatizm yapmadık, Bilhassa, henüz hiç bir mes- leği şuuru, ve mesleği teşkilâtı bulun- mıyan bir memlekette, böyle bir progfr'a mın tatbiki müşkül olduğunu anla - — umakta geciktiğimiz gibi, Musolini ve Hitlerin tamamen ' zıddına olarak, bü dikrin hayata geçirilmesi için dogğma- tik bir diktatörlük üsulünün de muha- lıfi idik. O tarihte bu fikir, Avrupada, başlarında Durkheimde bulunan bir kısım içtimaiyatçılar tarafından müda- £fua ediliyor ve ilk defa olarak, kısmen Almanyada Weimar kanunu esasisine girmiş bulunuyordu. Biz bunlardan ha- 'berdar değildik ve Avrupadaki ha - |reketten ben, şahsen, ancak Üç sene sonra haberdar oldum. 929 dan sonra faşizmin ve Hitletizmin esas ynsurla - riından biri olan bu fikir, bizim kafa - — mızda, devlet denilen içtimaf müesse- - bir doğm ile şekil vermeğe çalışmak - çok yanlış olur. Bolşevizmin bugünkü genin istikbalde, keridi kendine alaca- ği bir şekilden ibaret kaldı ve bunun için de dünyanın bir tekâmül devresi geçirmesi iktiza ettiğine kani olduk. Bugün bütün dünya bu tekâmülün yo- lu üzerinde olmakla beraber, istikbalin müsbet ve konkret olarak ne getirece- ği belli değildir. " İnsanların bugünkü içtimai hayat - ları o kadar karışık ve çok unsurun te- < siri altındadır ki hayata her hangi bir leri dostlarımdan ibaret olan ticari bir firmanın işlerini takip etmek üzere Rusyaya gittim. Bana hücum eden zümrenin bir kismi, milli hudut, milli istiklâl ve milli hâkimiyet prensipleri- ni sonuna kadar ve azami - ifadesile müdafaaya taraftar olmaklığımdan ile- ri geliyordu. Sebilürreşatçı kısmı da, binbir müşkülât içinde vücuda getir - diğim matbaa ile tedarik'edilen kâğıdı yalnız Sebilürreşat için kullanmamı is- tiyen şeriat tüccarları idi. Sivasi haya- tımda en son yaptığım siyasi mücade- le bu iki unsura karşı oldu. İttihatçı ha- yatımı, küçük mikyasta da olsa, böyle bir «mücadelecik» ile kapamış oldu - saymakta haklı olabilirim. | Onlar bana o zaman sekter ittihatçı lattığım zaman, ben artıik sekter itti - hatçı değil, hattâ ittihatçı bile değildim. O tarihte, geride. bırakmış olduğum on bir senelik siyasi hayat ve dünyada zuhura gelen vukuat, benim kafama içtimaf ve felsefi bir kurt sokmuştu. Kafası ilmin ve felsefenin kurtları ta - rafından ısırılmıya başlıyan insan, dog- matik bir ruh yaradılışında olmadığı zaman, faal politikacılık yapamaz. O zâman ben de bunu pek güzel anladım ve siyasetten uzaklaştım. Bunda isabet etmiştim, Milletin muayyen bir hede- fe doğru götürülmesi işini, ilim ve fel- sefe adamları değil, gözlerinin önüne müsbet bir hedef koyup, herkesi ö he- defe doğru sürüklemesini bilen hareket dehaları yaparlar. O zamanların bin türlü keşmekeşleri arasında, bütün fi - kirleri bir araya toplamanın, bütün kuvvetleri ayni istikamete doğru sev- ketmenin ve nihayet her şeyi ve her kuüvveti yalnız bir hedefin emrinde tutmanın bütün' sırlarını emsalsiz bir göz vuzuhu ve yüksek ruh kuvveti ile bilen deha, bin türlü tesirleri ve mu - kavemetleri birer birer telif ederek birer birer yıkarak, varmak istediğı he- defe vâsıl oldu. Bize düşen vazife, bu yüksek dehanın müşkül hamlesini boz- | mamak, onu faaliyetinde rahatsız etme- mekti. Pek küçük olmakla beraber, bu- gün, ben bu vazifeyi tam yapmış ol -| maktan dolayı derin bir vicdan huzuru du%rınaktayım. ttihat ve Terakki iyi veya fena bir çok şeyler yapmıştı. Ne olduğunu bir k_aç kelimelik bir tarif ile ifade etme - nin imkânı bulunmıyan İttihat ve Te- rakkinin yaptığı iyi şeylerden biri de benim gibi bazı unsurlarına memleket meseleleri karşısında tam ve derin bir samimiyetle, her hangi nefsani ihtiras- ları mağlüp etmesini öğretmek olmuş- tu, Ben bu terbiyeyi ittihatçılık için de geçirdiğim hayata borçluyum. İtti - hat ve Terakkinin Türkiye tarihinde yapmış olduğu en büyük şey budur: Vatan ve milliyet sevgisini herkese öğretmek ve insanlara ferağat duygu:- sunun İlezzetini tattırmak. (Arkası İ;ar) doğmatizm ile bakmak ve ona böyle vaziyeti bunu gösterdiği gibi faşizm ve - Hitlerizmin tekâmülü de ayni neticeyi verecektir. Hayatta yer tutacak olan her hangi yeni bir fikir veya yeni bir cemiyet akidesi, mutlaka demokrasi ha- vası içinde büyüyecek ve ondan gida alacaktır. | Bu fikirlerde olan insanların faal po- litikacılık yapmaları imkânsızdı. Bil - hassa © tarihte mücadele, içtimai aki- deler arasında değil, Türk milleti ile, onun bir kaç türlü düşmanı arasında cereyan ediyordu, Bunun için, faal si- yasetten uzaklaşmayı tercih ettik, Ben | de sabık mandacılarla Sebilürreşatçı - lar tarafından elele verilerek bana kar- . şı yapılmış olan bir hücumu savdıktan sonra, matbuat mü_dü;lüğü»ndenjsjtiğg- de ettim ve bir müddet sonra, sahip - — | Nöbetçi X beczaneler Bugece nöbetçi olan eczaneler şunlar- dır: İstanbul cihetitidekiler: Aksarayda: (Üniversite), Beyazitte: (Cemil), Karagümrükte: (Fuat), Samat- yada: (Erofilos), Eyüpte: (Arif Beşir), Eminönünde: (Hüseyin Hüsnü), Küçük- pazarda: (Hülüsi), Bakırköyünde (Hilâl) Şehremininde: (Hamdi), Fenerde: (Vi- tali), Alemdarda: (Sirri Asım). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde: ( Galatasaray ), (Garih), Galatada: (Hidayet), Kurtuluş- ta: (Kurtuluş), Maçkada: (Feyzi), Be- şiktaşta: (Ali Rıza). Boğaziçi, Kadıköy, Adalarda:; ... <. Üsküdarda: (İttihat), Sarıyerde: (A- saf), Kadıköyünde: (Büyük), (Üçler). Büyükadada: (Şinasi Riza), Heybeliada- ğumdan dolayı bugün kendimi mes'ut | îı:îiyıa hücum etmişlerdi. Halbuki, an -| | iLee e' B h Li SON POSTA nın TARİHİ TEFRİKASI -.w- Yazan : M. Rasim Öıgeıı Vezir hiç tereddüt etmeden: — Emriniz ifa edildi şevketlim! Diyerek, çocuğun, gözünün önünde nasıl boğulduğunu.. gene gözünün ö- hnünde bahçesinin bir köşesine ne su - retle gömüldüğünü, acıklı bir masal gibi anlattı. Efrâsyâb.. vezirin anlattıklarını din- lerken, bir kaç defa teessürle kıvrandı. nihayet yalnız: — Ne yapalım; Allahın takdiri... Diyebildi, — 4 Efrâsyâb, Lidya kralı Krezüsle harbe girişiyor Aradan iki gün geçti. ' 'Efrâsyâb.. işlerin istediği gibi halle- sinir buhrani geçiriyordu. Olur olmaz şeylere kızıyor.. bağrıyor, çağrıyordu. .Bugün öyle bir hâdise oldu, ki hü- kümdarı çileden çıkardı: * Bir müddet evvel kendisine dehalet eden bir Savromat aşireti vardı. O, aşi- reti, payitahtı olan Ekbatan şehrinin haricine yerleştirmişti. Ka Bu aşiret, abudiyet ve itaat maka - minda, her akşam, hükümdar sarayına, kızarmış bir av hayvanı getiriyorlardı. vanı vuramadıklarını söyliyerek itızar ettiler. Efrâsyâb.. bu hali, abudiyete münafi gördü. Aşiret reislerine, pek fena söz- | lerle sövüp sayarak hakaret etti ve on- | lardan, muhakkak, kızarmış bir av hay- vanı getirmelerini istedi, Aşiret reisleri, hakareti çok ağır buls mıya karar verdiler; * Bu aşiret, Kabadokyada yaşayan Saromat (*) halkından idi, Bu aşirete mensup adamlar, kendi- lerinin Skitlerle Amazonlardan türe - diklerini anlatırlardı. Amazonlar, yal- nız kadınlardan ibaret bir kabile imiş. |Bunlar, bir gün, Yunanistandan gelen Rumların hücumuna uğramış. Arala- rında, günlerce muharebe devam et « miş. Amazonlar mağlüp — olmuşlar. Rumlar, sağ kalan kadınları, Yunanis- |tana götürmek için, üç gemiye doldur- müşlar. Amazonlar., gemilerdeki erkekleri sarhoş ederek öldürmüşler — ve ge- |dikleri için, Karadenizde, rüzgârların ve dalgaların önüne katılmışlar. Böyle- ce bilmedikleri bir yere, Skit sahilleri- ne atılarak karaya' çıkmışlar. Karada bir müddet ilerledikten sonra bir at sürüsüne tesadüf etmişler ve atlara at- lıyarak Skit arazisini yağmaya başla * mışlar. Skitler.. güzel ata binen, iyi harp e- den, başka türlü giyinen, başka bir dil söyleyen bu düşmanlarının önünde şa- şırmışlar. Bir gün, ellerine geçen bir kaç cesedi muayene edince ve ozama- na kadar erkek zannettikleri bu yaman ca hayretten dona kalmışlar. ğunu anlayınca, onları öldürmemeye, Bu işe de güçlü, kuvvetli delikanlılar memur eüm'iş_ler. (*) Kabadokya.. şimdiki Ankara vi- lâyetinin cenubu şarkisinde bir krallık- dilmesinden memnun idiyse de, hâlâ, | . Bu akşam, aşiretin ileri gelenleri elieri| boş geldiler ve bugün hiç bir av hay - dukları için hükümdardan intikam al -| milerinde serbest kaâlmışlar; fakat ge- mi idaresini ve deniz yollarını bilme-| süvarilerin kadın olduklarını anlayın-. Skitler, düşmanlarının kadın oldu , sağ sağ-yakalamıya karar vermişler. Delikanlılar atlarına binerler, Ama- zonların yakınlarında dolaşırlarmış ve Amazonlar, onlara saldırınca kaçarlar- mış. Amazonlar, nihayet bu tehlikesiz yabancıların yakınlarında dolaşmala - rına alışmışlar,. Amazonlar.. öğle vakitleri, büyük bir sahaya dağılır.. birer, ikişer kişi olarak istirahat ederlermiş. Delikan- hılardan biri, bir gün, tek başına uyuyan bir AÂmazonun yanına sokulmuş, onun koynuna girmiş. Amazon, uyanınca, kı- zacağı yerde memnuniyet göstermiş ve işaretle, ertesi günü gene gelmesini ve kendisinin bir refikasını getireceği için bir arkadaşını da beraber getirme- sini anlatmış. Böylelikle Skit delikanlıları birer A- mazonla anlaşmışlar. ve onları kendile- Tine karı edinmişler. Erkekler, karılarının dilini öğrene- memişler; fakat kadınlar, az zamanda, kocalarının lisanını öğrenmişler, Etkekler, kadınfarına: yirz Bizim anamız, babamız.. malımız, mülkümüz var. Bürada,göçebe yaşaya- cağımıza, gidip yerlerimize yerleşelim, siz, bizim karılarımız olursunuz. Biz de, üstünüze başkâa karı almayız. Demişler. ; Amazonlar ise: — Biz, evlerinde oturan, aile işleri ile uğraşan Skit kadınları gibi yaşaya- ve mayız. Bîz, yay çeker, cirit atar, ata bi" ner, yağmadan hoşlanırız. Bizi kendini ze katı edinmek, bizimle güzel geçil” — mek isterseniz, yerlerinize gidin. Geti" rebileceğiniz mallârınızı getirin. Bi — sizi burada bekleriz. : Diye cevap vermişler. Delikanlılar, bu teklife kanmışlar- Gidip mallarını getirmişler; fakat Kâ" dınlar, bu defa da: — Madem, ki babalarınızın, ınılm hızın mahrumiyetine katlandınız, bi * zim için bir fedakârlık daha ediniz.. verdik; Biz, buralarda, herkese zarar verd! burada oturmaktan korkuyoruz. M dinleyiniz; başka bir yere gidelim. Demişler. ' Bunun üzerine Skit delikanlıları il? Amazonlar, Karadeniz sahilinde ılfk' doğru yürümüşler ve Palos üç günlük şimaline konmuşlar. çoluk çocuk sahibi olmuşlar. Fakat bir gün, şarktan gelen Skit * lerin hücumuna uğramışlar.. bu yü hicret etmişler.. gelip Midya devletine — sığınmışlar. ... : - * — Savromat aşiretinin reisleri, yel'lel: ne gidince, cirit atmak hünerini öğre! | meleri için kendilerine teslim olmuş ©* h lan şehir çocuklarından birini boğa”” layıp kızarttılar ve av hayvanı diye” rek hükümdara gönderdiler. : (Arkası var, I ' İstanbul.f Belediyesi İlânları ı Beyoğlu Belediye Şubesinden: Başıboş olarak bulunan Kurt Köpeği h lacaktır. İsteklilerinin daireye müracaat İarı. * Belediyeye bağlı hastanelerle diğer müesseselere lüzumu olan 446320 kil mek kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. Bir kilo ekmeğe azami narh aziranın 8 inci salı günü pazarlıkla sâ (3287) y YERME ı kilo et- fiati konulmuştu_r. Listesile şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. ;; 14/6/937 pazartesi günü saat 15 de Daimi Encümende yapılacaktır. İstekliler No. lu kanunda yazılı vesika ve 3682 lira 14 kuruşluk ilk teminat makbuz Yot mektubile beraber teklif mektuplarını havi kapalı zarflarını yukarıda günde saat 14 de kadar Daimi Encümene vermelidirler. - (B) (3056) Cilt Cinsi — Beherinin muhammen bedeli İlk teminat 701 lil'g__p 9100 — Sirkeci - Bakırköy otobüslerine bilet) 6000 — Taksim-- Yenimahalle -» » ) 3 küruş 25 santim 13700 — Keresteciler - Eyüp — » , ) 28800 ar Yukarıda cinsi; miktarı ve muhammen bedeli yazılı olan bilet açık eksiltmı ekag n konulmuşlardır. Nümune ve şartnamesi görülebilir. İstekliler 2490 numara'! nunda yazılı vesika ve hizasında gösteril en ilk teminat makbuz veya m! beraber 15/6/937 salı günü saat 14 de Dai mi Encümende bulunmahdırlar.(wl p (B) Savromat aşiretinin rislerişe_hir? çocuklarından birini kızarttılar ve hükümdara yolladılar | * /

Bu sayıdan diğer sayfalar: