Yıldız oteli cinayetinin faili deli Beyazıdda (Yıldız) otelinin yeni sahibi İbrahimin, eski sahi- bi Eminin oğlu İbra- him tarafından öldü- rülmesine ait duruş- maya, ağır cezada de vam edilerek, şahit- ler dinlenilmiştir. Bu davada, suçlu İbrahimin öteli baba sından devralan İbra himi, kendisini de or tak olsrak almama- sına kızarak İbrahi « min yazıhanesine gi- derek, üzerine kur « mi? şun sıkmak suretile öldürmekten suçlu- | aradılar. «Ne var, ne olmuş?» diye sor- dür. Dün dinlenilen şahitlerden Ayşe, şuçlu İbrahimin evinde İş görüyormuş, Şunla- rı söyledi: — Bir gün, sonradan maktul düşen İb- rahim bize geldi. Bu suçla İbrahimi sor- du. O, ö sırada evde yoktu. «Dışarı çık- tı, ne Zzaman eve döneceğini bilmem> dodim. Bunun üzerine bir pusla bıraktı. Suçlu İbrahim gelince, puslayı verdim. Puslada «seni saat ikide (Azak) sineması önünde bekliyorum» diyo yazıyordu. — Ne biliyorsun? — Suçlu İbrahim, hızlı hızlı okududu da işittim! Sonra, bu suçlu İbrahim, öte- ki İbrahimi aramağa gitti. Bir müddet sonra geri gelerek, eve berber çağırdı, tı raş oldu. Onunla beraber rakı da içti- ler. Sonra berber evden aytıldı. Ben de pazara yollandım. Eve döndüğümde, suçlu İbrahim evde yoktu. Gece polisler gelerek, kendisini dum. İçlerinden birisi «kahvede tavla oy narlarken, kavga etmişler» dedi. Benim bildiğim, işte bundan ibaret! Garson Ahmet çağırıldı. O da kurşun #esi işittikten sonra, yaralı İbrahimi sen deliyerek, yürürken gördüğünü söyledi. Beyazıt postahanesi müdürü Faik şa- bit yerine gelerek, oteli devralan İbrahi- min, otelin eski sahibi imden 5000 lira alacaklı olduğundan bahsettiğine dair ba- Zı mulümat verdi. Suçlu avukatı, müvekkilinin akli vazi- yeti bozuk olduğundan, hattâ timarhane- de tedavi edildiğinden ve Adli tıp işleri müşahedehanesindetn de vaktile rapor al- dığından bahis açarak, kendisinin cezaya ehliyeti olup olmadığının tahkikini iste- di. Heyet, suçlu hakkında mevcut olduğu iddia edilen bu raporların getirtilmesine karar vererek, duruşmanın devamını, 17 Haziran saat 10 a bırakmıştır, Morfin kaçakçılarından üçü te Paketlerile giderlerken rini anlayarak kaçmak isteyen ve Yel- değirmeninde yakalanan — birkaç kişiyle bunların sorguları sonunda Adada yaka- lanan morfin kaçakçıları hakkındaki tah kikat evrakı, kaçakçılık bürosunca ta - mamlanmış, bunlar, dün, dokuzuncu ih- tisas mahkemesi Mmüddelumumiliğine ve- rilmişlerdir. Kaçakçılar sekiz kişidir ve şunlardır: Büyükadadaki köşkün bekçisi Hasan ve karısı Melek, Battal, Dimitri, Mehmet, Stefa, Vehap ve Halil. Bu sekiz suçlu, dün akşam geç vak- te kadar dokuzuncu ihtisas mahkemesi istintak hâkimliğince sorguya çekilmiş - lerdir. Bu Sorgu neticesinde köşk bekçi- &i Hasan, Battal ve Dimitrinin tevkifle- rine karar verilmiş, diğerleri serbest bı- Takılmışlardır. İlk tahkikat tamamlandıktan haklarında son tahkikat açılmak maznunların hepsi dokuzuncu mahkemesine verileceklerdir. Yakalanan yedi komunismk_ suç'usu istintaka verildi El altından komünistlik tahrikâtında bulunmağa hazırlandıkları haber alına #ak yakalanan ve müddeiumumilikçe bi sonra, üze il vkif edildi Cü Kaçakçılar ihtisas mahkemesine götürülürken takip edildikle- | guya çekilmişlerdir. JFinci istintak dairesine verilen yedi kişi, dün sorgu hâkimi Rahmi tarafından sor- sorgulara bugün de devam olunacaktır, Tevkif edilen bu suçluların evlerinde Yapılan aramalarda, şüphe uyandırıcı ba zi evrak ele geçirilmiştir. Suçlular, şun- lardır: Lâz Mehmet, Reşat, şoför Musta- 'a, Mavro Mustafa, Ferruh, Ali, Hristo. Tuhaf bir ücret meselesi Bir hastahane bir hastayı tedavi için eşeğile ineğini almış Mihail Mihailoviç isminde biri, müd - deiumumiliğe müracaatla, bir Rum has- tanesi alâkadarlarından davacı olduğunu bildirmiştir. Anlattığına göre, Türk tebaasından bir Karadağlı olan bu adam, eskiden ordu- da mülâzim rütbesindeymiş. Şimdi de TMütekaitmiş. Bir lâmba İştiali tesirile ko- lü yanmış, bir.Rum hastanesinde yat- miş, çıkmış. Şimdi bu haslane alâkadar- arının, kendisinin bir eşeği İle bir ine - ini, tedavi ücreti diye zorla aldıklarını Hâdiseler arşısı pin ucu İmamın okuması, yazması kıtmış; su- releri yanlış okurmuş... Bir gün kayyu- ma demiş ki: — Sen benden daha okur yazar adam- sın; ben namaz surelerini okurken bazan yanlış yapıyorum.. Ayağıma bir ip bağlı- yayım. İpin bir ucu sende olsun.. Ben yanlış yaparsam; sen ipi çekersin, ben yanlışımı düzeltirim. Kayyum bu teklifi kabul etmiş. İmam namaza durmuş. Camie geç yetişen biri hızla giderken ayağı ipe dokunmuş; o sı- rada imam: — Kile... Diyormuş . İpin çekildiğini hissedince, derhal tashih etmiş. — Kile... Bu sefer Kayyum tashih etmiş: — Köüle... Kayyum bir kere daha ipi çekince i- mam dayanamamış, cemaste dönmüş; kayyumu cemaate göstererek: Ey cemaat, yaptığım kepazeliğin farkınday ama ne haltedeyim ki ipin ucun kayyı elinde!, Kadınlar, giyimlerini kuşamlarını bir türlü düzeltemiyorlardı. İmamın yaptığı ni yaptılar. İpin ucunu modanın eline verdiler. Moda kadınr şişman gördü, ipin ucu- nu çekti. Zayıf gördü, çekti. Sarı saçlı gördü, çekti. Siyah saçlı gördü, çekti. El- bisesinin eteğini uzun gördü, çekti. Kısa gördü, çekti. yakası kapalıydı çekti. En- a | ş/; | ipi çekmiş. Gene ei sesi açıktı çekti. Kaşı vardı, çekti. Kaşı kazıtılmış , yerine boya ile kaş yapılmış- tı, çekti. Moda ipi çektikçe şişman kadın Zayıf- Jamaya çalıştı. Zayıf kadın şişmanlama- nın yolunu aradı. Sarı saçlı kadın saçını siyaha, siyah saçlı kadın sarıya boyadı. Elbiselerin etekleri bir uzadı, bir kısaldı. Yakalar kapandı. Enseler açıldı, enseler kapandı, yakalar açıldı. Velhasıl; moda ipi çektikçe kadın şekilden şekle girdi. Acaba kadın da günün birinde: — Ey erkekler halimin gülünç olduğu- nu biliyorum ama ne haltedeyim ki ipin ucu modanın elinde! diyecek midir? İMSET Kızılcahamamda çeltik ekimi Kızılcahamam (Hususi) — Kazamız mevkü iklim ve arazisi itibarile çeltik mahsulü yetişlirmeğe son derece müsait- tir. Yakın zamanlara kadar piyasaya çı- kardığı pirinçler çok rağbet görmekte idi. Eski pirinç kanunu köylüyü bir çok boğlarla bağladıktan sonra müuhitimiz en büyük bir servet membandan mahrum kalmıştı. Yeni kanun icapsız bağları bu- gün tamamile ortadan kaldırdı. Kazamızda çeltik ekimi işlerinin hara- retle başladığı şu sırada ilmi esaslara gö- re ıslah işlerile de uğraşmak ve fazla mahsul almak çarelerini de temin etmek Üzere kazamıza bir de çeltik mütehassısı gönderilmiştir. Çeltik zeriyatına müsait Alaybeyi nam mevkide bir hektar arazi hükümet he - sabına tecrübe tarlası olarak mübayaa e- dilmiş ve tesviyesine başlanmıştır. Şirm- diye kadar kazamızda iptidai ve çok mühmel kalmış olan çeltik zeriyatı bun- dan sonra fenni ve ilmi esaslar üzerine yapılacak ve çeltikçilik yükselecektir. Bir Rumen ressamı Bursaya gitti Bursa (Hususi) — Rumen ressamlarından Btefari buraya gelmiştir. Bu ressam Türk ve İslâm eserleri özerinde çalışmakla m&ruftur. KÜ eaerenerer ada eesesenseeanaeereesencerenerenaenAn iddia ediyor; bundan şikâyetçi! Hastane mensuplarından keyfiyet so » rulmuş, onlar da sol tarafı meflüç olan bu adamı, para yerine eşeği ile ineğini vermek üzere tedavi ettiklerini söylemiş- lerdir. Buna karşı da, davacı «ben eşekle ineği size bırakırım, fakat bana kaydıhayat şartile bakarsanız! - dedim- yollu iti - razda bulunmaktadır. Bu husustaki tahkikat henüz devam e- diyor. Hastanesi, çamaşı tamircisi, Kral kupası finalini kazanan Sanderland takımının bazı oyuncuları maçtan sonfd zevcelerile beraber (takım kaptanı son oyunda kullanılan topu imzalıyo') Londranın Büyük Britanya fütbolün - | de çok mühim bir rol oynayan Arsenal klübü, Avrupada şimdiye kadar gördü- ğüm klüplerin hiç birine benzemiyen, ge niş teşkilâta malik, doğrudan doğruya futbol ile meşgul bir şirkettir. İngilizcede tersane mânasına gelen Arsenal, Lon- drada bir mahallenin ismidir. Tersane topçuları tarafından 67 sene evvel kurulmuş olan Arsenal, iyi ve iş bilen eller tarafından idare edilmek su- retile cihanşümul şöhretini yapmış ve ni hayet İngilterenin en zengin ve en kuv- vetli bir klübü olarak yükselmiştir. Ar- senal tepesi denen büyük araziyi işgal eden stadyom eski bir şatoyu andırmak- tadır, Klüp değil, nezaret binası! İstanbuldaki Osmanlı Bankası gibi mu- azzam bir binanın kapısını çaldım. Klü- bün umumi kâtibi Core Alisonü görmek için yaptığım müracaat kabul edildi, Büyük bir mermer salonun tam orta- çöp yakma fırını olan bir. klüp binası Yazan : Ömer Besim pyunma odalarından geçen birtakım YVATANINDA rhanesi, ayakkabıi Klübün bir de hastahanesi var. Doktü! Tu, öperatörü, eczacısı ile tam Bir hastif hane, j Görmediğimiz, bilmediğimiz şekilde t& davi âletleri, elektrikli masaj makint ri, buhar banyoları. Ayni toşkilât maç yapmağa gelen mibf fir takım tarafında noksansız bir hi mevcut. Hakemin dairesi, yan hakemlerin dt releri, soyunma ve duş yerleri hepsi birinden ayrı kısımlardır. En alt katta kalörifer tesisatı var. Sö” ylar vasıtasile her oyuncu bir dakika içili” de havlusunu derhal kurutmak imk! bulmaktadır. Kalörifer dairesinin yanında kocamâli bir çöp yakma makinesi kurulmuş? maçta binlerce şeyircinin stadda bırak* tığı kâğıt, sigara paketi ve saire gibi bi sürü çöpler bu makineler vasıtasile hal yakılmakta ve koca stad kısa bir 7#” sında Üç sene evvel ölen Arsenalin meş- bur meneceri Çapmanın büstü ile bir müddet karşı karşıya kaldım. Çapman futbol sahasında (W) sistemi- ni tatbik ettiren ve uzun seneler Arsena- Je büyük şöhret kazandıran maruf bir İngiliz futbol idarecisidir. Ziyaretimin sebebi soruldu; Kral kupa sı maçını görmek vesilesile Londraya gel diğimi, fırsat bulmuşken Arsenalin meş- kur Highbury sahasını da gezmek istedi- Bimi söyledim. C. Alisön şehre inmiş , mutlaka ister- sem, ertesi gün için telelonla randevu a- labileceğimi söylediler, Fazla vaktim olmadığını, imkân varsa ve klübü gezmenie müsaade etme lerini rica ettim. Büro kâtiplerinden biri ile klübü dalaşmağa başladık. (Misafirler istedikleri vakit banyo yapabilirler!) Binanın birinci katı kadın ve erkek mi safirlere mahsus olmak üzere kabul sa- lonları ile dolu. En titiz bir İngiliz zevki- le döşenmiş olan bu salonlarda sigğara da ireleri de ayrı, C. Alisonun pek hususi dostları için ha zırlanmış olan kabul salonu da ayrı bir &lem, Bu salonlar bizim Perapalas ve Tokat- /liyan salonlarile mükayese edilemiyecek kadar muazzam, mükemmel ve güzel. Bunlardan başka büyük bir çay salonu var ki içinde birkaç yüz kişiye ziyafet vermek, pekâlâ mümkün. Dairenin en ho #a giden taraflarından biri de misafirle- Tİn duş ve banyo daireleri oldu. Arzu edenler istedikleri dakikada ban- yo ve duş almakta serbest imişler. Klüpte bir de hastane var! Birinci katın altım işgal eden daireler Mmuhtelif kısımlara ayrılmıştır. Büyük, küçük birçok odalar, oyuncuların soyun ma yerlerini teşkil ediyor. Oyuncuların duş ve banyoları tamami- le çini döşenmiş küçük küçük dairelere l taksim edilmiştir. man içinde temizlenmektedir, Milli takımımızın eski antrenörü ile karşılaştım Klüp binasındaki müşakedelerimdei Mütevellit şaşkınlığım henüz gvçn*u” mişti ki stadın iç kapısında bizim © takımın eski baş antrenörü Mister ile karşı karşıya geldim. Bir buçuk ay evvel memleketimizi t ketmiş olan antrenör beni görünce bâ retten donakaldı. Her dakika onu aradığım için bu teSi” düf bana hiç te garip gelmemişti. Memlekette iyi kötü bir hâtıra bırlk” mış olan antrenör bir müddet konuş"“; dı. Ben önü bu dalgıntıktan kurtarım için İstanbulda iken Kr S1 Y"JÇ"'_ gideceğimi kendisine söylediğimi hatif lattım. <Binaenaleyh hayret etmemek zim!> de Kendisine stadı gözmeğe geldiğimi ’“: lediğim saman Booth da <Antrenmi yapmağa geldim. Haftada üç gün çah yorum.» mukabelesinde bulundu. $ Londrada iyi bir kredisi olan Bootl g_ bol cemiyeti tarafından bir ay sonrâ rinci lik takımlarından Portsinutl. Kİ ne angaje edilecektir. p İngilterede iş arayan her antzenöf F” ayyen günlerde idman yapmak mecbif” yetinde imiş. z îd Kırk dört yaşmı aşmış olan B“’Ş_’_,. tıpkı bir futbolcu gibi uzun boylu tığı idmanı zevkle seyrederken n | redeki profesyonel teşkilâtının kudretifi bu suretle daha iyi anlamış oldum. İ Resim almak memnu! iyel | Klübün vo sahanm şayanı dikkat V| lerini tesbit etmek vesilesile mub simler almak istedim. Stadda resim almak hakkı bir (Devamı 8 inci sayfade) girkett Diğer spor haberlerimiz bugün 8inci sayfadadır