Hergün İki taraflı zafer: Hatay Davasının son safhası Yazan: Muhittin Birgen (Baş tarafı 1 sotıfada) raçoğlunun parti içtinamda bir takım izahat vermiş olması, Pariste ve Ankara- da neşredilmiş bulunan tebliğler, Fran- sız gazetecilerine Başvekilimizin söyle- miş olduğu Fransız gazetelerinde gördü er, nihayet, Türkiyenin Fran- ile yapacağı muahede me- selelerini bitirmek üzere Framsız sefiri- nin Dr. Arasla Birlikte Cenevreye ya- seyahat, hülâsa, her taraftan berler ve hâdiseler, gösteriyor ki artık Hatay meselesi sön safhasına girmiştir. Bu suretle, bir eralık hiç hal- ledilmez bir mesele zaunnedilmiş, sonra, Milletler Cemiyetinde şeklen balledilmiş olsa dahi, #iilen bitirilmesi kabil olmu- yacağı fikrine düşülmüş bulunan mühim bir dava, önümüzdeki sayılı günler için- de neticelenip bitmiş bir iş olacak demek tir. sa ve Su * Hiç şüphe yok ki, Avrupa siyasetinin şu son altı ay içinde takip ettiği inkişaf hattı ve bu inkişaf esnasında, Türk dip- lomasisinin gösterdiği dikkat ve basiret olmasaydı, Fransa ile son günlerde yapıl- mıaş olan anlaşmaya varılmak imkânı bu- lunamıyacaktı. Türkiye ile Fransayı, Pa- riste, birdenbire yeniden samimi bir dost olarak karşı karşıya getirmiş olan bu dip lomasi faaliyeti, ruh ve esas itibarile tet. bik edilecek olursa şu neticelere varıla- bilir: * Evvelâ, Türkiyede bizzat” Büyük Şef tarafından idare edilen v bir siya- set hareketi vardır ki bu, herkese emni- yet ve itimat telkin ediyor: Meselâ, Yu- goslavyaya, Türk dostluğunun ve Türk | sözünün sağlamlığı duygularını telkin et- miş olan bu siyaset, Fransaya da Türk- Jerin Hatay davasında takip ettikleri yaî-l nız milli gayenin imiyeti £ kat'i bir emniyet ve itimat hissi vrrmiş-, tir. Bunun için İsmet İnönü gibi, Tür- | kiye namına en kuvvetli bir salâhiyetle | söz söylemek mevkiinde bulunan bir şah- siyet, Pariste bir gece kalmakla iki mem- leket arasındaki buzlar çözülüvermiştir. Eğer, Fransa Türkiyenin iyi niyetlerin- den emin olmasa veyabut, başka bir ifa- de ile, birtakım kötü niyetler peşinde do- laştığı fikrinde bulunsaydı elbet bu me- seleyi sürükleyip götürmeğe çalışmak için daha bir hayli diplomasi oyunlarına müracaat edebilirdi. * İkinci derecede şu cihet kaydedilmeli- dir ki Türkiye de hakikaten Hatay dava- sile yalnız milli bir gayenin hududu için- de hareket etmiştir: En kuvvetsiz zama- nında Hatay üzerindeki milli fikrini a- çıkça ifade etmiş olan Türkiye, Türklü- ğün hakkının yerine getirilmesini mek zamanının geldiğini görünce, i mesi lâzim gelen şeyi çekinmemiştir. Milletler Cemiyeti, Tür - kiyenin hal ve tavrına baktı, onun sami- miyetine inandı ve istediği kiyenin Milletler Cemiyetinden istediği şey, isteyeceğinin azam'si idi. Milletler Cemiyeti bunu tanıdı. O bunu tanıyınca, Cenevrede kabul edilen esaslar da bizim için, isteyeceklerimizin ve müutlaka ala- taklarımızın asgarisi oluyordu. Bundan sonra, İş, Fransanın da Milletler Cemi- yeti gibi, Türkiyeye emniyet gösterme- sini temine kalıyordu. Atatürkle İnönü- bün sevk ve idareleri altında çalışan Türk diplamasisi, rmuntazam bir plânla bir hayli uğraştıktan sonra Fransaya bu emniyet hissini de verince, 6 zaman Fran sa da doğru yola geldi ve Türkiyenin is- tediklerini verip onunla dost olmaya ka- rar verdi. * İşte son günlerin hâdiselerini doğuran hareketin karakteristik vasıfları bunlar- dir. Türkiye isteyeceği şeyin azamisini :c ıı:.gıriıı!r;! İyi tayin etmiş olarak işe aşlamıştı. İstedi vı iği i- Z ;lıh,ş 'e istediği şeyin hepsi- Hepsini aldı mı? Buna nereden hükme diyoruz? Henüz herşey bitmiş olmadığı için <hepsini aldı» demek belki ihtiyat-: sızca bir söz gibi gelir. Hayır, bu iki ke- | Jimeyi, kalemin uctma takılmış — olarak| kullanmıyoruz. Gördüklerimize, tetkik ettiğimiz hâdiselere ve etraftan öğrendik Jerimize göre hepsini almıstır, yahut bu ayın sonunda hepsini almış olacaktır. Ha- tay da, Türkiye de, elde edilen tam neti- (Devamı 9 uncu sayfada) a 'redilen ziyaya Zengin olmasına reğmen bütün hayatını bekâr olarak ge- çirmiş yaşlı bir adamı Beyoğlundaki küçük apartımanında kalb sektesinden ölmüş olarak buldular. Bu adam bir gece evvel konuştuğu dostlarına: — Mes'ut olamamaktan korkarak evlenmedim, fakat şim- di hata etmiş olduğumu anlıyorum, demişti, — TTTEE A SON POSTA çer. Az kazandığı düşüncesi! miş demektir. Bedi D Evlenmek çağı.. $8 İnsanın bir evlenme çağı varaır, gençlikte başlar, olgun- luğa gelmeden biter, uzun değildir, hissedilmcden gelip ge- veya istediği kadına düşüp düşemiyeceği bu çağı atlatan insan bütün hayatını zehirle- baht almaktan, kâfi derecede kazanama- maktan korkan adam mes'ut ve zengin olamaz. SOZ Sivrisinekleri İmha için yeni Bir usül bulundu Her memlekette sıtma ile mücade- le edilmektedir. Her kime:, — Sıtmaya karşı ilâç olarak ne bili - yorsun, sualini sorarsanız. — Kinindir, cevabını alırsınız. Halbuki Amerikalı bir kâşif şimdi sivri sinekleri ve dolayısile bu sıtmalı hayvanları topyekün itlâf edecek bir çare bulmuştur. Onun bulduğu çare şu ür: Geniş bir yerde hususl! bir ziya nöş- teden büyük bir fener bulunduruyor - muş. Bütün haşarat gibi, sivrisinekler de ziyaya gelirlermiş. Hususile bu neş- aha — çok gelirlermi Orada bir aspiratör vasıtasile bu toplanan sivrisinekleri de yerin al- tında bir torbaya çekiyor ve bunları o- rada imha ediyormuş. İlk sigara ne vakıt yapılmış? Dünyada acaba senede ne kadar tü- tün sarfediliyor? diye bir sual sorula- cak olursa derhal iki milyon beş yüz bin ton cevabını vermek kabildir. Si- gara şimdi zaruri eşya meyanına gir - miştir. Sigaranın menşej hakkında da muh- telif rivayetler çıkarılmıştır. Bir riva- yete nazaran sigara içmek merak: Ce- Zayirden Fransızlara geçmiştir. Diğer bir rivayete nazaran da Türklerle Mı- sırlılar arasında yapılan bir muharebe- de tütün içen bir, muharip piposunu kaybetmiş ve zaruret tesirile tütününü kâğıda sararak içmiş, bu usul derhal Rusyada tanınmış ve ilk sigara fabri - kası 1858 de Petersburgda tesis edil - miş. öi * HER (ÜON BİR FIKRA Soğulîi(-anlılık Eski İngiltere Kralı Beşinci Corca bir fıkra anlatmışlardı; fıkra şu idi: «Üç İngiliz bir arada oturuyorlardı. Dişarıdan bir otomobil — motörü sesi duydular, Birinci İngiliz: — Bu otomobil Forddur. Dedi. Yarım saat geçti; ikinci İngi- liz fikrini söyledi; — Ford değildir, Şevr. * Yarım saat daha geçti. Üçüncü İn- giliz de: — Siz münakaşaya başladınız, ben gidiyorum! dedi, Kral fıkrayı dinledikten yarım saat İsonra: — Güzel, demişti, hoşuma gitti. B Dünyanın En sporcu LDevlet reisi Amerika Cumhurreisi Ruzveli, hiç şüphesiz dünyanın en sporcu devlet re- dir. Yalnız büyük maçlarla, alâka veren spor şubelerile alâkadar olmaz, ayni zamanda en ufak maçlara kadar gider. Resim Ruzvelt'in bir beyzbol maçın- da, ilk defa topu atmasını göstermek - tedir. Tuhaf tesadüf Bundan 21 yıl evvel 6 mayıs günü in tişar eden bir gazete kölleksiyonu eli mize geçti, bu gazetenin birinci sahife tinde şu havadis vardı: (Almanların ilk inşa ettikleri zeplin lerden biri Selânikte iskat edilmiş ve Mürettebatı da esir olmuşlardır.) 1916 da vuku bulan bu hâdisenin üze - rinden 21 yıl geçtikten sonra gene bir 6 mayıs sabahı bütün dünya şu havadisi 0- kudu: «Hindenburg jeplini intilâk etti.. ARASINDA Bir berberin keşfi Amatör balıkçıları Memnun etti Nevyorkta Franklen Smith isminde bir berber balık tutmak merakının halk arasında hayli inkişaf ettiği müş ve balıkçıları kendisine yapmak için, balık gelen meraklılara her pazar beşer tane so - lutan ikram etmeğe başlamış. Bir müddet sonra, halkın berberlik- ten fazla solucan merakına düştükleri- ni gören Franklen Smith dükkânmı ka pamış ve işi solucancılığa vurmuş. Fa- kat müşterilerin taleplerine şahsen ce- vap veremediği için dükkânının du - varlarına otomatik makineler — yerleş- Şimdi, berberlikten kazandığı paranın on Mislini solucancılıklan çı- karıyormuş. avlamı tirmi: Sevinçten deliren karı kaca Vak'a Amerikada cereyan eder: Birbirlerinden boşanmak -üzere mah - kemeye müracaat eden bir çift dostları barıştırmak isterler. Filhakika ikisi de ,birbirlerini sevdikleri helde müteka - bil izzeti nefis meselelerinden dolayı ay - rılmağa teşebbüs etmişlermiş. Mütevassıtlar her iki tarafı da bir yer- de karşılaştırırlar, Erkek te, kadın da ba- rışır. Fakat sevinçlerinden o kadar he - yecana kapılırlar ki bir müddet sonra, doktor celbetmek ve bunları timarhane- ye göndermek icap eder. Şimdi, eş dost viedan azabı içinde imiş- ler. — (AH, dedi ne ettik te bunları barıştır mağa kıyam ettik, keşki boşansaydılar, hiç olmazsa delirmezlerdi) diyorlarmmış. ——— —e ae İSTER İNAN İSTER İNANMA! «Sön Posta» nın dünkü nüshasının ilk sayfasında: — #Ürzerinde suy adı yazılı olmıyan hanelere kabul edilmiyeceği ve soy adı almamış olanların Tesmi dairelerde iş gördüremiyecekleri» yazılı İdi. Halbuki: İSTER «San Posta» nın mektupların posta- gene dünkü nüshasında terfi eden adli- ye memurlarımızın Jistesi neşredilmişti ve bu listede he- men hiç bir soy adı yoktu. İNAN İSTER İNANMA! İ Sözün Kısası Bilkimya güzel E. Talu arkadaşla, dansh bir çaX B tına tamamile uymuş, vardı. Arkadaşım, ki — Bilkimya güzel! edi. — © da ne demek? — İzah edeyim. Benim çocuk' daha doğrusu, bizim — çocukluğum! kadının güzelliği nebat ve mukayese edilirdi. Safran gibi saçlar * raz dudaklar. Yasemin tet ler.. Karanfil gibi kıvrım ler.. Gül yanaklar.. denirdi. Gençliğimde - gençliğimizde - kı“: güzelliğinin vasfında maden ve müct” herlerinin, yani cemadatın da rol 0YP dığını hatırlarım: Mermer — gibi vütüt Mercan gibi benler.. Fildisi beyazlığın da kollar.. Kehlibar gibi lepiska saçlâf” | altın perç'mler.. İnci gibi dişle. KiMif gibi gözler.. Aylarca uykularımızı KEĞ ran mehasin cümlesindendi. Ş Bugün, kadın baştan asağı, bir kifll lâboratuvarından — geçmedikçe — kel güzel addetmiyor. Yüzüne sürdüğü kreif” | lerden tut ta, sırtına giydiği - elbisetli kumaşına kadar, ziynetine hizmet edöf n“'er arsa, hepsi kimyevi birer terkif” tir. kadının sonbahar denilen, bence © — güzel mevsimini fen, bugün, radiyom * yesinde yıllarca muvaffak olduğu BiPm antimuan, alçı mürekkebâl yılların tahribatına karşı istihkâm fesini ifa ediyorlar. Güze! bir kadın ©* | damı üzerinde gördüğün o renk reiit | şeffaf, nazik, esiri kumaşlar yok mu? B& | serisi albı- 'n selüloz alben - asetat B tabil veya sun'i, fakat her halde kimyeti maddelerden yapılmıştır. Bunları süsli ” yen zarif düğmeler, tokalar, sütten istil” sal ediler galalit adındaki maddeden M nuldür. 4 Bugünün erkeği, beğeneceği kadınd satın aldığı otomobilin, yaptırdığı — evlik çizgilerini arıyor. Eğer kadın, hutut HÜ” barile o otomobile ve o eve uygun de€ * Gilse, âhü olsa, nafile! Yirminci asırd Havva anamızın torunları imbikten V' potadan çıkmadıkça, âşıkların nararın * da itibar bulmakta güçlük çekiyorlar. —— Onun için, şimdi mükâlememize 2€ * mmin teşkil cden bayan hakkında bilkimi” || ya güzel deyişime taaccüp etme. Bu sÖ” lerimi kendi duymuş olsa, emin ol ki 30t derece memnun olurdu!, Ki ST eee anm eee d ananmen Haâkimi soyan yankesici Bükreş zabıtası geçende açık göz B l kalamıştır. Bu — yanke$” ) para çantasını — aşırmışl” çantadak! parayı almiş * çantayı hâkimin adresine ostaya VEfif ken yakalanmıştı ir Yankesici hâkime şu tarzda dâ bi yi mektup gönderiyordu: grü A *Teessüf ederim, bu kadar â2 Pt ile sokakta dolaşmak sizin gibi bit © sana akışmaz.» aa Biliyor musunuz ? 1 — Kleopatra hakkında: «Eğer © l;o- vebaz bir kadın olmasaydı dünyanın zü bambaşka bir şekil alırdı'» diyen dir? 2 — Kleopatra hakkında kimler, bangi eserleri yazmışlardır? B 3 — Kleopatranın iki meşhur sev? kimdir? 2i (Cevapları yar” * Dünkü guallerin cevapları: 1 — Elöonore d'Autriche meşhür man imparatoru Charles Cumt'nin şiresidir. Louvainde dı iyran” kiz kraliçesi olmuş, bilâhare birinci * | sua ile evlenerek Rransa kraliçesi muştur. 2 — Umumi harpte Fransanın kili ve harbiye nazırı olan Clem! 88 yaşında (1929 da) ölmüştür. 2 — Büyük bir kumandan ve P0 Yi kacının ismile anılan cenubi A! mab © kümetlerinden biri Bolivyadır. Kü Hü dan Bolivar Amerikalı bir n:.ıerd'b; çok panyollara ve Venezoellaya karşı adile — mücadeleler yapmış, 1824 de 'kendi #O bir devlet kurmuştur. erccd İrİr zf Prz ti a