Elektrik Şirketi hakkındaki kaçakçılık davasına dünce bakıldı Anadolu yakasında kullamlmak ü- zere gümrükten müaf olarak - getiri- mesine müsaade edilen — mâ'lzemeden bir kısmını, tahsis hilâfına Rumeli ya- kasında kullandıkları iddiasile, güm - rükteki 9 uncu ihtisasta, elektrik şir - keti erkân ve memurlarından bazıları: nın duruşmalarına, dün sabah ve ak- şam celselerinde devam olundu. Öğleden evvelki celsede, şebeke İş- letme mühendisi Serpiyeri sorguya çe kilerek kendisinin yalmız — 1931 sene- sinde bazı Âletleri Silâhtarağa fabri - kasının anbarına gönderdiğini, âanbar - dan kendisinin doğrudan doğruya eşya almadığını söyliyerek, hâkim — Atıfın «muaf eşyanın gümrüğü — verilmeden yanlış yerlerde kullanıldığından haber dar olmadınız mı?» yollu sualine karşı da, şu cevabı verdi: — Böyle yanlışlıklar belki olmuş - tur.,Fakat, benim nazarı dikkatimi celbetmedi. Ancak, Nafia Vekâletinin tetkik komisyonu işe başlarlıktan son- ra öğrendim. Bu muaf eşyanın yanlış- lıkla anbardan alındığını zannederim. Bunları kimlerin kullandığını bilmi - yorum. Kaçakçılık vaziyeti, eski tesisala a- it bir şeydir. İhraç bonoları yakıldığı ve hiç bir kayıl bulunmadığı için, bu noktaları meydana çıkarfmadım. — Adalarda tesisat ne zaman yapıl- dı ve nakillerden levazım — dairesinin haberi var mıydı? Adalarda tesisat, 1931 senesinde yapıld. Fenni noktainazardan bunların Kadıköy anbarında muhuafaza edilemiye- ceğini levazım bilemezdi. Ve esasen, A- dalarda yalnız gümrüğü — verilmiş eşya kullanılrıştır! — Sizin vazifeten yalnız fenni işlerle meşgul olmanıza göre, eçyanm anbar va- ziyetlerine göre nakil işlerile de uğraş - manız, biraz garib görünüyor? — Malzeme, yapılması Kizım gelen te- sisattan sonra gelmiş olabilir. İşte, bu - bun için meşgul oluyorum. Her ihtimali göz önünde tutarak, ihtiyaten! Daha bir çok cihet araşlırıldıktan son- ra, celse, hçtıldı ve öğleden sonra açı- Jan celsede, şebeke dairesi başmühendisi Haşim dinlenildi. Sorulan suallere, şu cevabları verdi: — Muaf melzemenin kullanıldığını tahkikattan sonra haber aldım. Bunlar, Anadolu cihetinde kullanılırdı. Nasıl olduğuna bendeniz de hayret ediyorum. Bendeniz. 1920 yılında şirkele intisab et- tim 1933-1934 denberi başmühendisim. Muaf eşya bulunduğunu, yapılan bir ta- mim üzerine öğrendim. Tümimi muhase- beye ve mağazalara bildirdim. Muaf eş- yanın yanlışlıkla her hangi bir surette Rumeli tarafında kullanacağını um - mazdım. Başmühendis Haşim, Anadolu yakası için kullanılacak malzeme kalmadığı va- kit, gümrüğü verilmiş ve kumeli ciheti, TÖNÜL İŞLERİ Ç Üç kızı birden Seven genç İşte size Hayreboludan gelmiş bir Mmektup: Toyzeciğim, Benim derdim bambaşka, ilk bakış- ta lâtife sanırsınız, fakat yemin ede - rim ki doğru: Tam üç tane genç kızı ayni zaman- da ve ayni şiddetle seviyorum. 1 — Birincisinin vücudu ve yürü - yüşü, hani durgun göller olur, bir taş alıldı mm daire daire dolgalanır, İşte tıpkı öyledir, endamına ve revşine doyum olmaz. 3 — İkincisinde en hayıldığım şey sesindeki billür çeşmeden akan suyun ahengidir. İsterim ki 0 mütemadiyen söylesin, ben mütemadiyen dinliye » yim. için - getirilmiş söyledi ve muaf eşyanın Rumeli cihetin- de ne süretle kullamıldığı ha muş. Malzemeyi kimin aldığına dair bir evraka rastlamadım, dedi. — Şirket memurlarının vazifeleri hak- | kında bir talimat yok mudur? — Hayır. — Siz vazifelerinizi kimden alıyorsu - nuz? — Vazifelerimiz muayyendir. Şirketin başmühendisi Gilleri âmirir i Bu arada muhasebe m Jere bir cihet soruldu ve o dâ, bahsi ge- şen malzemenin nasıl kullanıldığı hak - xında hiç bir tetkikat yapmadığını söy- tiyerek, sustu. Bundan sonra levazım dsiresi müdürü Sadi dinlenildi ve kendisinden şu cevab- lar al — 1932 de muaf olan ve ımuaf olmıyan eşyaları ayırarak tesbit ettik. Bunu, mal- zemenin maliyet fiatlarını hesab etmek için yapıyorduk. Sebebi de muaf eşya ile yapılacak yolların daha ucuza mal e ceği hakkındaki bir iddıaya karşı al iddia etmemdi. Anbarda muhafaza edilen bono suret - lerinin nereye götürü'düğü sorulunca, Şşu cevabla karşılaşıldı: — Bonoların bir çoğu anbarlardadır. Yalnız Kadıköyü anbarındaki bonoların bir kısmı bulunamadı. Zaten sene so - nundan sonra bu bonoların saklanmasın- da bir fayda yoktur. Mevcud olanlar, Na- fia Vekâleti tetkik heyetine verildi. İsticvablar, bitmişti. Hakkı Şükrü, şirketin müdürlerinden Jan Lâzyana verilen salâhiyet hakkın - daki idare meelisi kararı ile kendisinin birinci derecede Imzaya salâhivetli ol - duğuna dair sirkülerin ve kendi memur- larına yaptığı tamimlerin asıllarının ge- tirilmesini, dava edilenlerin şirketteki si- €il dosyaları ile Silâhtarağada yapılan haval hattın proje ve teferrüatının ge - tirilmesini istedi. Dava edilenler, tahkikatın genişleti! - mesi hususunda bir istekleri olmadığın- dan bahsettiler. Müddeiumumiliğin tahkikatın tevsii yolundaki isteği yerine getirilmek üzere, duruşmanın devamı, 24 mayıs saat ll e birakıldı. Tevkilhaneden kaçanların evrak mahkemeye verildi İstanbul tevkifhanesinden kaçıs vak'a- sı tahkikatının bittiğini yazmıştık. Dava dosyası, dün müddeiumumilikce mahke - meye gönderilmiştir. Ürgüplü Abdullahla Antakyalı Tevfik, tevkifhaneden kaçmaktan ve gardiyan İs- mail Hakkı ile diğer iki memurtun da, va- | zifeletinde ihmal; ve terahi göstererek, bu kaçışa sebeb olmaktan pek yakında duruşmaları yapılacaktır. ——— Müddeiumumi 3 — Üçüncüsünde meftun olduğum şey gözleridir. Teyzeciğim, bana bir akıl! * Büu oküyucumun derdine çare bul - mak çok zar değil: — Allah elbette bu üç hasleti nef - sinde toplamış bir genç kız yaratmış - tır, Derdinin lâtife olmadığını temin e - den okuyucum bir gece istihareye yat- malı, bu hayalinin genç kızını nerede bülacağını o sayede öğrenmeli, sonra gidip onu bulmalıdır. Yalnız bu mu - hayyel güzel onu nasıl karşılar, o baş- ka mesele, * Menemende Bayan C, C. ye: Bu meseleyi kocanıza sorunuz, o daha iyi bilir, TEYZE mâlzeme kullanıldığını | Tinin üzerine kadar inik bir adam bun- mdaki su- Yarmiş. Pipoy ale karşı <evet, şebekede bazi şeyler ol - TU silkmiş.. İkk İ smurlar bostan ekimine çok yaramış, tar- SON POSTA Haâdiseler Yalnız kalınca İngilterede bir vak'a olmuş. Gazete- lerin birinde okuduğum bu vak'ayı kı- saca anlatayım: Genç bir kadın kocasile beraber bir bara gitmiş.. Şabaha karşı bardan çıkı- yorlarmış. Şapkasının kenarları gi Dört muhnrrır iş arıyor : T VAHŞİ OLSAYDIM Yazan /)Öa € '(Mtıl Ah, bir vahşi olsaydım... Bir vahşi.. «Setri avret» i bile düşünmiyecek kadar hemcinslerine hoş görünmek için yayvan kulağına kemik küpe takmıyacak, yassı burnuna demir hâlka geçirmiyecek, ve bir şehir yosması gibi başına tüy dikmi- yecek kadar hülis bir vahşi olsaydım! Bir vahşi... Yazılmamış bir kitaba benziyen bembeyaz yüreği kadar, ver - niklenmiş gibi pırıl pırıl parlıyan siyah teni de çırılçıplak bir vahşi olsaydım!.. İçine ayak basmamış bir orman ka - dar bakir yürekli; ve ılık meltemlerine, medeniyetin zehirli dumanı, gazın kö - kusu karışmamış bir dağ havası kadar termiz bakışlı bir vahşi olsaydım! Ceylânın çalâklığını, yılanın kıvraklı- Binı, eşeğin sabrını, tevekkülünü, ta - hammülünü, köpeğin zekâsını ve sada - katini, keçinin inadını, sırtlanın yırtı « cılığını, şebeğin şirinliğini, kaplanın ce- saretini, kurdun hassasiyetini, aslanın gururunu ve azametini olunca zengin - liklerile ve olanca hâlisliklerile etinde, kanında, kalbinde, başında ve içinde top- lara sokulmuş. Adamın elinde bir pıınl a kadının bacağına doğ- dım bacağında bir yanik- hissetmiş. Meğer piponun içinde zaç İyağı varmış. Zaç yağı kadının elbisesi- çorabm: ve bacağııı yakmış.. Bun- dan ötesi: Polis faaliyete geçmiş, ada- mı aramaya başlamışlar.. Fakat adam henüz bulunmamış. Kadın diyormuş ki: | — Bulunursa evvelâ elbisemi ödete- |ceğim, R Hakkıdir, ödetir ya.. Mal canın yon- gası niye ödetmesin, Bir şey daha diyormuş: — Bu adamla beş dakika yalnız kal- mak isterim. Adama bu hareketinin sebebini mi soracak? Hiç zannetmem.. Kendisinden evvel daha kaç kadını yaktığını mı Öğ- renecek? Nesine lâzım, — Peki beş dakika yalnız kalmasına sebep ne? Bunu ben de düşündüm. Yemediım, içmedim, çalışmadım.. Saatlerce kafa 1 15 bir Sühii olaydıni yordum. Ve et keşfettim.. Kqu_——. Bir vük Be)'n;nc kitapların zehiri der etmez de tüylerin GE *'a.kmımı.,. yüreğine ihtirasların kiri bu - korktum.. Şimdi keşfimi buraya, bilhas: laşmamiş, ellerine, içinde oşk çorbaları sa ileride doğacak - facialar! önüNE kaymıyan, siyasti: dolmuları" pişen, çeh- geçmesi için, İngiliz polisinin “ nazarı | yet tatlıları ve kin mayaları yapılan iğ- dikkatini celbetmek maksadile yazaca-| renç medeniyet mutfağının adına para ğim. Elbi bacağı yanan genç Kü-/ ücnilen İöy paçaveğen” büleği bir dın, kendisini yakan erkekle Z | vahçi olaaydum.. ' kaldığı zaman muhakkak ona bir lisle| — piş vühşi olsa; T OEN Tetelr verecektir. Bu listede tanıdığı ve ken- | mamış, yutmamış, yutulmamış, 'ı di dinden güzcel yabut ta daha cana ya- kinin, ihanetin, riyanın, ruhi, ve fikri e- kın olduğunu zannetliği kadınların i- / a elinin sefil zehirini, hayvani aşkın simleri bulunacaktır, rezil sekrini tatmamış asi! necip ve ilâhi — Beni yaktın, diyecektir, sen! BiT | bir vahşi ölsaydım! şartla affederim: Bu Jistede 3simleri | Bana vahşi olmak arzusunu düyuran adresleri yazılı olanların da hepsinı yak haleti ruhiye içinde, medeni insanlığın malısın! labildiğine ilâhi, alabildiğine asil, n'J ve... Medeni bir vahşi ulıhîw' Mağrux bakir, geniş ormanların “ saffa bir ruh kadar temiz havasi CÜ' lerime, ağaçların, Hazreti Meryut “1 dağı kadar taze meyvalarını midemf, | , bitin, yaldız ve bayat böya yerine © çek ve taze toprak tablolarını M sindire sindire, doğmanın, ya: j kâinatın medeni diyarlarda hiç M yen lezzetli manalarını” ıııbıdım! Bir defa daha vahşi olmak isterdim yorum. Yüreğimi alabildiğine GW İbu arzuyu, bir defa daha ifşa ederk tizi bir defa daha güldürdüğümü hi“" rum. Ve biliyarum ki: — Hele bir ol da gör... dıu.-ee Hele <medeniyet» silindiri yassı M nun üstünden bir geçsin!, Hele hayvanlarla beraber müstemle WJ kecinin arabasına bir koşul. Hek çI sırtında ucu kurşunlu kurçııım ğaımı bir duy. le senin, ve senin :IH' i&cakların, zehirli gazlar altında, zerlarine flit sıkılmış sinekler gibi ranıp boğulduklarını bir gör! Hele bir Mısırda esir, Afrikada KÖİN gl ve Arnerikada linç edil!. Ve medtll yetin sana ayırdığı kısmeti tat... Ondan sonra da bu sevdadan vaz #tİ mezsen, bizden günah gider Vahşi olur.. Ve medenilerden bull*' ,uJ İ|geniş lügatini karıştırıyorum: O lügatin sahifelerinde, sitibar» na - TP l . |muslu insanlara gösterilen hürmet diye Bigada karpuz gece'eri ekilirm Ş tarirf olunmuş. Biga (Hususi) — İstar.bulun — yegâne O lügate bakarsanız, medeniyetin ma- karpuz kavun mahrace olan. şehrimizde | YaSI, ilimde, san'atte, sanayide ilerle - bu sene karpuz ve kavun ekimi çok faz- | Mektir. ladır. Ekilen karpuzlar hep Tekirdağ cin-| O Tüfate kanarsanız, sevgi, kadınla er- $i ve gülle karpuzu. Kavunler ize'çok da-. kek arasındaki rabıtaların en asilidir. vanıklı ve lezzetli olan Biga altındip dö-| — Asalet, batınlardan batınlara miras ka- veleğidir. lan manevi servetin adıdır Burada ödet olduğu üzure karpuz ve ka/ — Börç, alınıp ödenen paraya denir. Fa- vun ekimine ekseriya Salı günleri baş -« kat kelimelerin manaları insanların tıy- danır ve gece karanlığında ekime devam netl_enlğ beraber değişip durmaktadır. olunur, İhtiyar, tecrübeli bostancılardan | Ve Dugün, o battal olunmuş lügatin, sa - Tivayet edildiğine göre Salı günleri ekil- | Mimiyetle tashih edilerek asrileştirilmiş miye başlayan ve gece karanlığında ekil- nisbasında, «itibar», namuskâr insanın mesine devam olunan kevun ve karpuz- | Eöremediği rüya manasına gelir. Mede - lar fazla miktarda döl dökmekte ve mah-| iyet, tek dişi kalmış canavar diye tarif sul de o nisbette bereketli olmakta imiş | lünür. Babalığını öldüren Brütüş, fazi- Cins karpuz tohumunun kilosu 80 ve ka- | Jetin boş bir kelimeden ibaret olduğunu vunun 100 kuruştur. Yağan feyizli yağ- İtiraf ederek ölmüştür. Şairler, sevgiyi Ki bir sinir sar'ası diye tarif ederler. Asalet artık; batınlardan batınlara mi- laları fevkalâde tavlandırmıştır. — ras kalan manevi sefale! manasını al - maktadır. izmitte bi inci yakalanı izmitte bir eroinci y di Ve borç alınıp ta ödenmiyen paraya İzmit (Hususi) — İzmit zabrtası se -' Çerilen izimdir. aelerdenberi aranan maruf bİr erdinciyi |— Gittikçe ilerliyen medeniyetin bugün- yakalamağa muvaffak olmuşlur, Altın- |kü lügatinde, tashihe muhtaç olan keli - diş Sami namindaki bu adam 9 senedir | melerin sayısı, manalart mefhumlarına &ranmaktaydı. uyan kelimelerden çoktur. Y IMENA Namusla, tababeti akliyede, adına De- mence Precoce (*) denilen illet arasında | bir fark kalmamıştır. «Hürriyet» ismi, hayal mutfağında pi- şen zehirli bir tatlıya verilmiştir. Ve ce- saret artık, çıplaklar diyarında tank sa- fasına çıkmak manasına geliyor! Gene o lügatin son sahifelerinden bur- nunuza kan kokuları gelir. Ve o sahife- lerde, zehirli gaz, top, tüfek, tank, tay - yare, torpil, batarya, mavzer, süngü gi- <- | bi tüyler ürpertici bir takım kelimelere © İrastlarsınız ki, onların bic araya getiri- Hişi, medenf insanların müşterek arma - arını teşkil eder. j Medeni kâinatta, hak denilen devlet ©| y kuşu, kuvvetlinin pazusuna konar. Ser- İMSET Zanr yok dastlarım! Ben, bütün ları gürdükten sonra dahi vahşi isterdim! Çünkü medeniler, bu Paydıkmız ketlerile, medeni kalan vuhşilerden, f banileşmelerinin öcünü Çıkarmıya Y Jyorlar. Ben, böyle bir intikam almanın d!, letine, böyle bir intikama kurban Bİk menin asalelini tercih eder, bir ” şi... Nexyork sokaklarında linç edilif ? ken, medeniyelin ruhunu linc eden necip, medeni ve ilâhi bir vahşi Ssterdim! ? Naci Sadullak Toplanlılar : Fakir çocuklar menfaatine müll". Beyoğlu 47 inel okulun yöksal yavrillğ menfaatine 22 cumartesi günü pit Beyoğlunda Fransız Uyatrosunda okul ver mâaye heyeti tarafından bir musınıc-* vi Üp edilmiştir. Müsamere için çok venglâ program yapılmıştır. Konferans ve Konser oK Şişli Halkevinden: Mayısın 14 iıu:!l € günü akşamı saat 21 de Halkevimizdi harrir Peyami Safa tarafından bir N'*” rans ve Kolonya konservatuvarından "d zun Celile Enis Oza tarafından da Hİ Konseri verilecektir. Herkes gelebilir. Halkevinde konferans (; Eminönü Halkevinden: Bugün ,ııı" de Evimizin Cağaloğlundaki merkez. nunda Dr. İhsan Şükrü tarafından ( Jiğin yükselmesinde Sporun rolül üzerinde verilecektir. Davetiye ynınurı kes gölebilir. e Bluz modası Halkevinde Yunus Emre - gecesi yapıldı | | vet, emilyonlar çalan mürtekib> in uşa- gıdır. Ve hırpani şuuru vahşileşmiş olan duk GŞ g &n inü inde medeni, bakir şuuru medeni kalmış Vah-| çi e y a Haannd Y'" şiye imrenmektedir. Emre içlâ merasim — yapılmıştı! ,M Ah, beni vahşete cezbeden bu imre - hişi giderebilseydim, ve bir vahşi ola - bilseydim! Bir vahşi... Fakat alabiidiğine hür, a Halit Bayrı açmış, Sadettin — Nüzhet Bmrenin atm anlatmıştır. Naki tarafından — Yunüstan 'ıuğ Ş okunmuş, Ziyaettin Fahri Yunusun r, Bilâhare Yanus ıuxkl“ çei okunmuş ve mecasime Di — Önü, yukarıda roba şeklini alan (Kup)- larla süslü. Aynı parça üzerine ilik düğ- me dikilmiştir. Aarkasının ortasında bir Pi vardır. Kollar kısa, kabarık. (*) Erken bunama,