13 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

13 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Sayfa <— *« San Poata » sın tefrikası 1 Edülüs -Şövalyesi 21 SON POSTA Mayıs VV “ Son Posta ,, nın büyük deniz romanı : 32 Yam; A R. Florinda Tarif hakkında dayısına şu sözleri söylemişti: “O sizin Krallarınızdan şövalyelerinizden çok yüksek ve çok dürüst, namuslu bir insandır ,, Merdivenlerin ba- samakları önünde, Florimdanın sedye - sile, bir bölük Ber- beri askeri bekle « mekte idi. Tarif, sevgilisini sedyeye bindirir bin dirmez, — derhal bu müfrezenin kuman: dan — sedyenin ya- nına gelerek: Müuhterem mi - safirimiz!.. Aziz ku- mandanımızın emri- le., ben, ve müfre « zem; emrinize âma « Demişti. Florinda, kendini uptedzmmışu. ini bu müfrezenin kumandanına uza- ederim... Beni, cid- yorsunuz, Meğer, iyüdüğünüz, yaşa- yüksek bir nezaket sağ kalarak burada şu muamelenizden bir ibret dersi nı çok isterdim. söylenmişti. ı müfreze; Madmazel Florindayı, Belensiyanın konağına kadar ta- Kontun ihtiyar uşa, divenlerin alt başında, karşılamıştı. Mutadı veçhile, sö; miye başlamıştı: ı dmazel.. biraz geciktiği - terem dayınız Kont lar merak ettiler ki., göndermek istediler, ©| Vakia, biraz fazla geçiktiniz. - Fakat, © kadar şerefli bir :ureuı avdet etti. 'm— , ŞU anda Roma sa- lonu 5 ki sizin bu şahane gelişinizi görmüş - der.. ve gene hiç şüphesizdir ki büyük bir gürur hissetmişlerdir... Muhterem Kont hazretlerinin bulundukları salo- na kadar sizi takip etmek şeref ve sâ- adetine nail olmama, İhtiyar uşak bunları söylerken; Fio- rinda, uzun koridorda bir hayal gibi akıp gi zaman, lenbire dayısı ile karşı kar- şıya gelmişti. nt Belensiya, ellerini kaldırarak bessim bir çehre ile: — Ah, Florinda!. Bilsen seni ne ka- dar merak ettim. Hattâ bir kaç defa,| seni aratmak için adam göndermek is- tedim. Çok isabet olmuş ki; her defasın- da da vazgeçtim... Gelişini, pencereden gördüm. Kumandan Tarifin gösterdiği bu nezakete hayret etmemek mümkün değil. Söyle bakalım, bu kadar uzun zaman, kendisile neler konuştunuz?. — Âziz dayıcığım!. Kumandan Tari- fin bana sarayda gösterdiği nezaket ve zerafeti görmüş olsaydınız, büsbütün havzette kalırdınız. m vakia; bu çöl adamları- miz kadar kaba ve haşin olmadıklarını görüyordum. Fakat... — Herhalde şunu açıkça söyliyebili- Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Istanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Ziya Nuri). Beyazıtta: (Ce- mi). Fenerde: (Vitali). Karagümrükte: (Suat). Samatyada: (Brofilos). Şehza - debaşında: (İ. Hakkı). Eyüpte: (Hikmet Atllamas). Rmtnönünde: (Mehmet KA - zım). Küçükpazarda: — (Hikmet Cemil). Alemdarda: (Eşref Neşet). Bakırköyün- Roma sağaonuna girdiği " €im ki, dayıcığım; sizin krallarınızdan ve şövalyelerinizden, pek çok yüksek.. pek çok temiz., pek çok dürüst ve na - müskâr insanlar. — Çoök garip şey.. halbuki ben, onun- la konuşacak söz bulamıyacağını tah - min etmiştim. — Hem de, o kadar çok söz bulduk İsterse- niz, size bunları hülâsa olarak naklede- © kadar çok konuştuk ki... bilirim. — Beni alâkadar edecek — Yalnız sizi değil.. bütün & dımızı şiddetle alâkadar edecek şeyler. 'ok tuhaf, — Yalnız beni, büyük bir sü ve ciddiyetle dinlemenizi rica edece - Bim, — Sükünet.. ve; ciddiyet, ha.. rinda!.. Bana, adcuı hayret veriyorsun, , dayıcığım!. Tarif ile lâsa edebilirim, Tarif, benim- |le izdivaç etmek istiyor. ğer o 5n:ls ;a'nrım ortasına bir Asiya, bu hu'— reı eımeıd Kont, disine meçhul h-r hitap edilmiş gibi, Florindanın yüzüne dik dik bakarak: — Anlamadım. Demişti. Florinda, büyük bir ciddiyet ve sa - l[ıyetle. sözlerini tekrar etmişti: — Tarif, benimle izdivaç etmek isti- r kont, gözlerini aç- tür bir tavırla anın gözle- rete şayan bir cesaret... Pekâlâ, rinda.. sen kendisine ne cevap verdin? — Onun bu teklifini. büyük bir memnuniyetle kabul ettim. İhtiyar kont, sarsılmıştı. Hissettiği derin hayretten, bir kaç dakika, dona kalmıştı. Ve sonra, gözlerini Florinda- nin gözlerinden ayırmıyarak ağır ağır mırıldanmıştı: — Kızım!.. Ya ben, sözlerini yanlış anlıyorum. Yahut sen, akıl ve şuurunu kaybetmişsn. — Niçin, dayı? — Niçin olacak, Fliorinda?.. Senin gi- bi âstl bir kız., bir türedi, bir çöl ada - mı ile nasıl evlenebilir?.. Yoksa bizi, bütün İspanyaya.. hattâ, bütün Avru- paya rezil mi etmek istiyorsun?., — Rica ederim, dayıcığım; bi ha sakin, biraz daha etraflı dü: Şimdi çöl adamı dediğiniz Tarifi, biraz evvel sena ediyordunuz. Şu hakikati kabul etmeniz lâzımdır ki; Bu çöl ada- ma, suratına tokat yiyen sabık kralinız lâkis, en nazik şövalyelerinizden daha büyük bir zerafetle, benimle evlen - mek istedi... Soruyorum size.. dün, esa- letlerile iftihar eden o kahraman asıl- de: (Merkez). Şehremininde; (Nâmm). Beyoğlu cihetindekiler: İstikiâl caddesinde: (Kanzuk). Galata - da: (İsmet). Taksimde: (Nizameddin), Kurtuluşta: (Ncodet). Yenişehirde: (Ba- ronakyan), Bostanbaşımla; (İtimat), Be- şiktaşta: (Nail Halit). Boğaziçi ve Adalarda: Üsküdarda: (Selimiye), Sarıyerde: (A - gaf), Kadıköyünde: — (Sıhlat), (Rifat), Büyükadada: (Halk), Heybelide: (Halk). zadeleriniz bugün nerede?. Türedi de- diğiniz adamların karşısında niçin se bat etmediler?. Şereflerini ve toprak- arını müdafaa etmek için bunlardan jkaç tanesi can verdi?. Siz anlattınız.. baskına uğrayanlar, bu çöl evlâtlarının kılıçları altında parçalanmışlar.. bulabilenl kaçmışlar, f(Arkam var) . Flo- bi İhtiyar | lisanla | vakit r de, derha! atlarına atiayıp|Barbarosla serbestçe konuşabilecek bir İtalyan prensesi Barbaros ile mahrem konuşmak ıstıyordu Fakat yemeğini ya- nda bıraktı.. Hay - retle dinliyor: «Kalk gemici, gemlici! Denizde fırtına var, Gemi durmaz yalpalar. Biz rüzgürdan yılma - Kolayca hı)ılııu!lı Dalga, bora vız. gölir. Yalpa bize hız verir. Kalk gemici, gemici! Denizde kasırga var, Gemi durmaz yalpalar. Ay bizim yoldaşımız, Bulutlar düşmanımız. Karanlığı yararız, Gece korsan ararız. Dalga bize vız gelir, Fırtinalar bu verir, Kalk gemici, gemici! Deniz coşkun taşıyor, Güverteyi aşıyor.» Jüzetta kapıya koş Kapmnın dikilmi hııl»r—!gınm omuzunda bir palanın parılı mbire ne geri, ne il d çekindi.. Nöbetçi İtalyanca biliyordi — Yasak. Diye ses Jüzetta bakt <ı—ıu1d— | iş duran bir nöbetçi gördü balta kadar adığını gö: di, ayretle nöbetçinin Acaba Tü — Amiral böyle emretti, — Hangi Amiral?.. — Barbaros., Jüzetta bir kaç saniye sustu.. Düşündü. Geri dönmek istemiyor -« -|du. Tekrar sordu: — Gemicilerin, söylediği türküler -|çok boşuma gitti. Onları yakından sey- "|redecektim. — Kamaradan dışarıya çıkamazsı - niz! —Çıkarsam ne yaparsın? Nöbetçi omuzundaki palayı göster - di: — Vururum.. Bunu da Amiral mı emretti? — Evet.. — Ben burada ne zamana kadar mah pus kalacağım? — Orasını Amiraldan sor.. mem. ben bile- — Amiral nerede? — Kaptan yerinde. — Kendisini göremez miyim? — Şimdi kabil değil. — Ne zaman mümkün olur? — Gece yarısına kadar vardiyadan ayrılamaz. Gece yarısından sonra kap- tan yerinden inince söyleriz.. — Çok memnun olurum.. kendisine mühim diyeceklerim var. Jüzetta kamaradan içeriye girmiş- gibi, bana karşı küstahlık etmedi. Bi -| &; Kapıda duran nöbetçi, kıç güverte- de türkü söyleyen gemicilere seslendi: — Söylediğiniz türküler Prensesin hoşuna gidiyor. Haydi kesmeyin sesi - nizi!.. Bunu duyan gemiciler deniz türkü- lerinin birini bitirip ötekine başlıyor - lardı. Jüzettanın içi sıkılıyordu. Artık irade ve itidalini toplamış, hale gelmişti. İtalyan Prensesi Barbarosla mali - rem olarak konuşmak istiyordu. * Jüjetta Barbarosla başbaşa.. Gece yanısı.. Deniz dalgalı. Gökyüzünde parıldayan yıldızlar - bir ışık yök. n gemileri karanlıkları yararak Korsikaya doğru gidiyorlar, Jüzetta uyanık.. Ve Barbarosu bekliyor. Kamaranın kapısında bir fısıltı var, Barbaros soruyor: — Prenses uyanık mı? Nöbetçinin dik sesi işitiliyor: — Biraz evvel uyanıktı.. Kapıdan bir baş göründü.. Barbarosun başı. Gülerek sordu: - Uyuyor musun, Jüzetta? Prenses yerinden kalktı: - Sizi bekliyorum, amiral! — Vakit çok geç.. Fakat uykum yok. Barbaros içeriye girdi: — Dileğin nedir? Merak ettim., aca- ba yemeğini, suyunu vaktinde vermedi- ler mi? — Hayır.. hepsini vaktinde veriyor- lar. Hizmetime ayırdığınız gemiciler - den çok memnunum. — Başka?.. — Vaktiniz varsa, sizinle biraz gö - Tüşmek isliyorum. — Seninle konuşacak kadar vaktim Vvar. Yerdeki halının üstüne oturdu. — Rengin neden sararmış, Jüzetta? Rahatsız mısın yoksa?.. — Biraz... — Hava çok sert. Deniz mi tuttu acaba?.. — Denize alışkınım.. humda, Barbaros sustu, Romalı kadın ne demek istiyordu? Bir kaç saniye konuşmadan birbirle- rine bakıştılar. Geminin teknesine şiddetle vurup dağılan dalgaların gürültüsü gittikçe artıyordu. Barbarca kendi kendine mirıldandı: ıztırabım rü - — Hava b.uıkçe sertleşiyor.. Jüzetla önüne baktı: — Bir tehlike var mı? — Hayır. Hiç bir tehlike yok. Hava talihimizden mi bilmem çok sert, fakat arkadan esiyor. Dalgaların üzerinden martiler gibi aşarak gid'yoruz. — Noereye varacağız bu gidişle?, Barbaros saklamak istemedi: Korsikaya.. Diye söylendi. Jüzetta vücudünde hafif bir Ürpt” me duydu: — Korsikaya mı dediniz?, — Evet., neye şaştınız? — Size itimadım olmasaydı, dattınız diyecektim! — Hayır.. aldatmadım. Fakat, Selli lerin yolunu senin için degı:tım dim, Sözümde duruyorum.. dönüşüü seni İtalyan iskelelerinden birine bif” | kacağım! Yıllardanberi hascetini çet tiğin memleketine çok yakında kav Barbarosun sözl # Barbarosun — çehresitii mat telkin eden bir vardı. Prensesi çil lebanesiii rhalde E' ktundan DEf Barbl; çindekil' beni # inanıyordu. muh; mimiyet kurtaran Türk denizçi disine fenalık yapmı geçirmemişti. Jüzetta bunu sun ruhunu ve kafasının okur gibi biliyordu. Jüzetta da garip bir merak uy'—*”*”'. r karsanlar acaba Kurslk'gı harp yapmağa mı gidiyorlardı? ?# böyle bir ihtimal mevcut ise, bu Jü ta için çok tehlikeli olabilirdi. Romalı prenses merakını yene — Korsika da harp mı yıpacnk““" Diye sordu. Barbaros: bir. — Hayır, dedi, maksadımız sade€f deniz gezintisidir. Fakal, karşımızâ e vüş mak.—.. le çıkan olursa, bun z. ikada kimler var şimdi? - Venedik, İspanyol, ve Halki sanları.. t, bunların hepsi bir da bulunmazlar.. orası kaçakçılaâr Y# ihdır, Korsanlar engin denizlere L irken buraya uğramadan L.exmz lıf' — Orada ne kaçakçılığı yapıyor — Altın... — Altın mı? — Evet, Bunu Romada bulut nuz zaman kocanızdan falan dııy"” rız mı? gi — Hayır.. duymadım. Kocam oluP yı bile iyi tanımazdı. Korsikada 2 . bitenleri nerden bilecek?.. istiyof Barbaros sözü deği:tu'mek du. çarkan çer) DOYÇE ORİENT BA"“I Merkezi: Berlin Türkiyedeki pwl Galata - İstanbul - K ı * Her türlü banka işi * kl' Deposu: İst. Tütün

Bu sayıdan diğer sayfalar: