9 Mayıs Y — * Tarihten sayfalar: SON POST.. Öküz gibi bağıran ve otlayan Hükümdar: Buhtunnasar ——— * » * Rüyasında bir heykel gördü: Bu heykel çok büyük ve muhte- şemdi, başı altından, göğsü ve kolları gümüşten, bacakları li yapılmıştı. Fakat ayakları kildendi ansızın dağdan bir Laş yuvarlandı ve heykeli yıktı. Bu rüyanın manası acaba 'ne idi? Turan Can demirden Yazan: Fıratın bulanık suları ve Mezepotamyanın kızgın gü- e hurmalıklara sığınan şirin K Yörgun bir çöl kızı gibi sessizdi. Fa- t bugün ininde rahatsız edilen bir a5- Bibi homurdanıyordu. ımn'b"'in €n meşhur ve en muhteşem rı Buhtunasar emir vermişti: — Ordu ! Yahudiler üstüne Üti ea hazırlansın! bir &l şu haberi getirmişti: — Mısır kralı Apriyes ile Yahudi hü - :“'Nı birleştiler. Babil'in oradaki or - USuna Jiayan ettiler. haykırmıştı: — Artık bu herifler çok oluyorlar! Bir- İeşik Suriye krallarını Kargamış'da pa - ::;'_&H ©n sene ancak oluyor. Bun - Tz içlerinde en tabansız çıkan Yahudi- Oldu. Fakat zayıflıklarını çabuk itiraf *diyorlar ve yola geliyorlardı. Bunun i - :n—:*'lnm bağışladım. Dört sene önce bi krah gene Suriyeliteri kışkırttı ve edenlerin başlarında Yahudiler bu- r“- Bu sefer de onları darmadağın et- t Ve gene suçlarına aldırmadım. Boyun :u%ll’ iİsyan ediyorlar. Anlıyorum ki ,_““:: isyanların başı bu tabansız dev - geliyor. Artık buna bir son ver - Meliyim, Ordu pek çabuk hazırlandı: Pırat'ın garb yakasına geçen yüz bin Aili nehir boyunca şimale doğru yollan- :"—"ll'ı.rbıdfmdîıvıkorkunçbir ka- Y'h“dnı' yardım edeceğini, hattâ on- himaye edeceğini söyliyen Masır haber yoktu. Üstelik Suri » diğer devletleri de Babil kralına ve ağır hediyeler göndermişler, i yalnız bırakmışlardı. Bu se- “ın hiç de insaflı olmı - geldiği bir gün önce Kudüs'ten gelen ği j ğgğg f ğ ! İ lüsü muhasara eden düşman ordusu ldukca cesaretle harbettiler. Fakat ve garbta zaferden zafere koşa- işen, yenilmez bir kuvvet haline Babil ordusu nihayet muzaffer ol- girdi. 2 f ilere tesbih gibi bağlanıyor; yağma edi- m_""llın da sırtlarına yüklenerek Ba- tür Bötürülüyordu. Yetmiş bin Yahudi 'Büne ve esarete giderken güzel Ku - Yerle bir oluyor; yahud alevler ve r içinde eriyip gidiyordu. '_Bovunııma. iplerle birbirine bağlı v.h"nlll'ındı torbalar laşıyan binlerce 'üdi kızgın kumlar üzerinde ve çöl altında kavrularak Fırat kıyıla - bir facia oldu. Onların Babilde taş taşımak, yol yap- mak, halkın en âdi hizmetlerini görmek için aç, susuz ve ilâçsız didinmeleri yıl - Jarca sürdü. Yahudilerin arasında peygamber ol « duklarını söyliyenler, bir çok âlimler, büyük adamlar da vardı. Bunlar hiç dur- madan Babil kralına fena dua ediyar - lardı. Gün geçtikce Buhtunasar da onların bu acıklı hallerini hoş görmemiye hattâ pişman olmıya başladı. Böyle bir za - manda bir gece bir rüya gördü: Karşısında kocaman bir heykel vardı. Bu bir insandı. Başı altından yapılmış- tı, Kolları ve göğsü gümüştendi. Karnı ve kasıkları tunçtan, bacakları demir - den, fakat ayaklar kildendi. Bu muhte- şem ve ağır heykelin her tarafı sağlam olduğu halde onun yıkılmasına sebeb o- lan ve dimdik tutacak olan ayakları ni- Ççin en dayanıksız olan bir şeyden yanı kilden yapılmıştı? Kral bunu düşünmeğe vekit bulama- dı Çünkü heykelin büyüklük ve ihtişa- mına hayran olmuştu. Fakat işte bu sırada dağdan bir taşın yuvarlanarak geldiği görüldü. Bu taş u- faktı. Buna rağmen heykele çarpınca o bayret verici ve büyük eseri yere serdi. Çünkü ayakları çürüktü. Heykel parça parça oldu. Ankazı bü- yük bir yığın halinde bütün dünyayı kapladı ve kral büyük bir korku ile ya- tağından fırladı. Rüyalara çok kıymet verilen, onlardan derin manalar çıkarılan bir devirde böy- Je sahiden manalı bir rüya elbet görülüp geçilemezdi. Kral hemen sarayın muab- bir'ini çağırdı ve anlattı. Fakat muabbir bir şey söyliyemedi. Başka!arı çağırıldı ve memlekette çağırılmadık muabbir kalmadı. Lâkin onlar da bir mana vere mediler. Bu sırada vezirlerden birinin aklma bir şey geldi ve krala söyledi: Yahudiler arasında Danval adında bi- ri vardır. Böyle şeylerden iyi anlar, bir defa da onu çağıralım. Danyal çağırıldı ve rüya anlatıldı. Yahudi âlimi şu cevabı verdi: — O heykel senin saltanatındır. Al - tından baş sensin, Gümüşten kollar ve göğüs vezirlerin demektir. Karnı ve ka- sıklar senin teb'anı temsil eder, Demir - den bacaklar ise seni zaferden zafere koşturan ordudur. Fakat heykeli ayak- ta tutmıya yarıyan ayak'ar senin tüttü- ğun dindir. Bu din çürüktür ve o hey- kelin yıkılmasına mani olamaz. Dışarı- dan gelecek olan küçük bti hücum o a- yaklara rastlarsa saltanatın yerle bir o- lacaktır. Yaşatmak istiyorsan Yahudi dinini kabul et! Kralın gözleri dehşetle büyüyordu. Bu sözler akla pek uygun sevlerdi. Fa - kat sonu iyi değildi. Onz bu zalerleri ve ,|bu saltanatı veren dini nasıl! olur da bı- rakır ve şu esirlerin dinini kabul eder - di. Danyali kovdu. ahat sakanatının yakılarağı Tahttkr Kadınların kara lisîesi Bir Fransız gazetesine göre kadınların hoşlanmadıkları on çeşit erkek Tüccarları bilirgiyliz, içlerinden bir tanesi bonosunu vaktü zamanında öde- yemeyince, diğerleri keyfiyeti derhal birbirlerine bildirirler ve sözünde du- Tamıyan adamın ismi de kara listeye girer. Bir Fransız gazetesine nazaran ayni kara liste kadınlar arasında da vardır. İstihbarat servisi kadınlar arasınd fev- kalâde isabetle işler. Bir Fransız gazetesi diyor ki: «Kadınların kara tahtasına yazıl - mak istemezseniz söyliyeceğimiz hare- ketlerden tevakki ediniz. Kara listeye dahil olan 10 çeşit insan şunlardır: | — Yanlarında bir Bayanla bara gi- derek, artiste abayı yakanlar, 2 — Sokağa çıkıp da yemek yiyecek bir lokanta bulamıyanlar, ve eğer ka- din bir lokanta bulursa orasını beğen- miyenlar, 3 — Kadınla dansederken terli elle- rile onların ipekli tuvaletlerini islatan lar ve başka bayanların güzelliklerin- den bahsedenler. 4 — Kadınların ellerini fazla sert sı- kanlar, 5 — Kadın ciddi bir münakaşaya gi- riştiği vakit «Bu mevzu kadınları pek alâkadar etmez, Marlen Ditrih'den ne haber?» diyen erkekler, 6 — Güzel kadının gene kadından hakiki dostu olamıyacağına kani olan- 7 — Güzel ve uzun bir hikâye an - latırken birdenbire susarak «Efendim hikâyenin arkasını maalesef getiremi- yeceğim, meelisimizde kadın var» di- yenler. 8 — Bir çok kadınların kendisine âşık olduğunu söyliyenler . 9 — Bir kadına sen (ilâhi bir mah- lüksun) dedikten sonra bir hafta son- ra yüzüne bamıyanlar. 10 — Sarhoşlar, kaba adamlar, yani kadınlara âşık olmak kabiliyetinde bu- lunmıyanlar» nu günden güne Mmeşgül ediyor, delirti- yordu. Bir gün sarayın tarasasından muhte - şem ve büyük Babile bakıyordu. Kayıp- tan bir ses duydu: — Buhtunasar! İşte sana haber veri - liyor, Saltanatın başka ellere geçecek. İnsanlar arasından kovulacaksın! Bir ve kadir olan Allahın kralları bir köle gibi seni kullanabileceğine ve onlara diledi- ği şeyi verip dilediğini vermiyeceğine inanıncıya kadar hayvanlar içinde yaşı- yacaksın' Kral ürperdi. Çılgın gibi odasına kapandı. — Ben hayvan oluyerum. Öküz olu - yorum ben! Diye söylenmeğe başladı. Bu kadarlar kalmadı. Odasından fır - ladı Bir öküz gibi dört ayâak yürüyerek #alonu geçti. Merdivenlerden — bahçeye indi ve orada otlamıya başladı. Saray halkı şaşırdı. Vezirler onun yanına koştular. Aklı - x başına alması için bir çok sözler söy- lediler. Fakat fayda vermedi. Onları boy- nuzluyor; böğürüyordu. Üstü başı kartal tüyüne, tırnakları, yırtıcı kuşların trnaklarına benzedi. Bu khal tam yedi ay sürdü ve ancak Yahudi- lerin dinine girdiği ve onların Allahına inandığı zaman iyi oldu. Ka Doğanspor Beşiktaşla 2 - 2 berabere kaldı Oyun karışık ve zevksiz oldu, Beşiktaş mağlüp olmamak için çok sert oynadı. Doğanspor, bugün Fenerbahçe Y TCAŞRYAP SAĞ ile karşılaşıyor ge r e e lelall ı <e t Dünkü maçtan Doğanspor dün Taksim sahasında Be- şiktaşa karşı beklenen oyununu oynadı. Maç başlar başlamaz, İzmirliler akına geç tiler. Fakat derhal Beşiktaş müdafaası tarafından durduruldular. Hakkı ve Rıd- van takımlarını sürüklemek için uğraşı- yorlar. Her iki taraf ta cansız ve gelişi Bgüzel oynuyorlar, Top sağa, sola fırlatı- lhiyor, maç oyundan başka her şeye ben- ziyordu. 12 inci dakikada Doğansporlu Hakkı Hüsnüyü atlattı. Kaleye doğru sokuldu. Topu ortaladı. Faruk uzaklaştırmak için çıkış yaptı. Fakat İzmirli Ali daha çabuk davrandı. Sol köşeden bir şütle Doğan- sporun birinci golünü attı. Bu gol Beşiktaşı canlandırır gibi oldu. , İzmirli Hakkı canla başla çalışıyor, 'Ta kımını galip getirmek için uğraşıyordu. Fuat Hüsnünün sert oyunundan korktu Bu halde kıvrak bir şekilde müdafaayı ge çiyor, Ve sol açığı besliyordu. Oyun he- men hemen karşılıklı akınlar ve gol ka- gçırmalarla geçiyordu. 40 ıncı dakikalarda Rıdvan Beşiktaşın beraberlik golünü attı. Bir müddet iki takım gene bocaladılar ,ve devre 1 - 1 berabere bitti. İkinci devreye Beşiktaş değişik bir ta- kımla çıktı. Hüsnü merkez muavin yerinde sert çı kışlarla kendi takımına: ve Doğanspora tehlikeler yaratıyordu. 12 inci dakikada Doğansporlu Hakkı Hüsnü ile Enverin arasında kaldı. Ve En verin bir kafa darbesile yere yıkıldı. Sa- hadan çıktı. İzmirliler bu anda gayet gü zel bir akın yaptılar. Sol açık topu orta- Jadı. Fuat topu Aliye geçirdi. O da ikin- ci golü attı. On kişi oynayan İzmirliler hâkimiyeti ele almışlardı. Beşiktaş kalesi tehlikeler geçiriyordu. Bu sırada Hakkı tekrar ye- rine geldi. 19 uncu dakikada Beşiktaş soldan bir akın yaptı. Eşref topu kaleye doğru savurdu. Bülend gerilerden kaptı. Ortaya gönderdi ve Hakkı beraberlik go lünü attı. Doğansporlular muhakkak galip gel - mek için uğraşıyorlardı. Fuadın, Hakkı- nın ve Alinin kaçırdığı bir iki fırsattan sonra Beşiktaş tekrar akıma geçti. Fakat Doğansporlular dalma topu kapıyorlar ve çok sert oynayan Beşiktaşlıların ara- sından topu ve canlarını beraber kaçır- mak için uğraşıyorlardı. İrinci devrede İzmirliler daha güzel ve Beşiktaşlılar da birinci devredeki gibi fena oynadılar. Oyun bu şekilde bir müddet daha cere yan etti. Nihayet 2 - 2 berabere bitti. Hakem Galatasaraylı Nihat idi. Doğanspor: Mahmut; Fethi, Adnan; Mehmet, Nurullah, İsmail; Sabri, Fuat, Hakkı, Ali, Reşat. Beşiktaş: Mehmet Ali, Faruk, Hüsnü; Beyzi, Bülend, Fuat, Eşref, Enver, Hak- kı, Rıdvan, Muzaffer şeklinde sahaya çık mışlardı. Kafile reisinin mütalâası Doğansporun baş kaptanı Ferit, dünkü MERErAA e denere n ennennesenaanasesREnsAn e raRaaam nn dilerin kendilerinden — sonraki nesillere esaretin intikamsız kalmadığını anlat - mak suretile armağan etmek istedikleri bir teselli midir? Bu noktayı aydınlata- Tevratın sayfalarında okunan bu hi -| Sak bir vesika henüz bulunamamıştır. kâye açaba olmuş mu, yokta esir Yayü'» Turan Can bir intıba maç bakkında muharririmize şu sözleri söylemiştir: «Beşiktaş çok sert oynadı. Bizim çoculda lara kabil olduğu kadar ağır başlı oynase malarını tavsiye ettik. Bu yüzden oyun çığırından çıkmadı. Hakem Nihat böyle kırıcı oyuna müsaade etmemeli idi, bazı hallerde ofsaytlar yarattı. Sonra ikinci devrede de hakiki ofsaytları görmedi. En iyi oyuncumuz olan İrfan ve Şeref gelemediler. Yerlerini gençlere bırakmış oldular, Fethi de akşam hastalanmıştı. Ertesi gün gene“oynadı. Maamafih ço « cuklar oldukça muvaffak oldular. Yarın- ki maçı kazanmak için çok çalışacağız. Fe nerbahçenin oyununu bilmediğimizden daha fazla söyliyemem.» demiştir. Bugünkü maç Bugün Kadıköy sahasında Doğanspore la Fenerbahçe karşılaşacaklardır. Dün rahat bir oyun oynayan İzmirliler bugün de oldukça güzel bir maç yapabilirler. Ankâ;i_al;i— maç Ankaragücü - Üçok berabere kaldılar Ankara, 8 (Hususi) — Bugün havanın yağmurlu olmasından az bir kalabalık önünde Üçok, Ankaragücü ile maçını yap tı. Hakem Fenerbahçeli Sait Salâhattin. Saat 13,80 da takımlar sahaya çıktılar, Üçok şu kadro ile görülüyordu: Hilmi e Ali, Ziya - Enver, Adil, Şükrü - Saim, Sait, Mazhar, Basri, Namık. Ankaragücü de şöyle idi: Ateş - Ali Rıza, Enver - Abdüş, Semih, Bilâl - Abdi, Şükrü, Yaşar, İsmail, Ham« d Oyuna Ankaragücü başladı. Daha ilk dakikalarda Üçok kalesini saran Anka- Tavilcü oldukça korkulu — vaziyetler ya- rasmaya başladı. 6 ncı dakikada kaleden çok uzakta topu yakalayan Güç müdafli Ali Rızanın Üçok kalesine kaptığı bir vuruş ile top, kalecinin iyi kontrol edemeyişi yüzün « den ağlara takıldı. Bu suretle de Ankara« gücü ilk sayısını kazandı. Bundan sonra İzmirli Saidin örtaladığı topu Mazhar enfes bir kafa ile Ankaragü cü kalesine soktu. Bu göl, Her iki takıma da fazla bir canlılık vardı. Yirmi- yedinci — dakikada — İzmir sol açığı Namik, sol içten aldığı de- rin bir pası, üzerine sert çıkış yapan Ali Rızayı atlattı. Yakın bir mesafeden sıkı bir vuruşla takımının ikinci golünü yap- ©. Bu gölden sonra oyun kısmen İzmirin hâkimiyeti altında cereyan ederken An- karagücü solaçığı Hamdi 35 inci dakika-« da İzmir kalesine akarken müdafi Alinin hatah bir müdahalesi üzerine ceza çizgisi dahilinde yuvarlandı, hakem penaltı ver |di. Bu suretle Ankaragücü Şükrünün şü- |tü ile beraberlik sayısını yaptı. Birinci |devre 2 - 2 berabere bitti. İkinci devre her iki takım da galibiyet iiçin büyük bir enerji ile oynadılar, Fa- lhl bu devrede her iki takımın hücum ve mukabil hücumları ile geçli. İki taraf ta sayı yapamadı.