ltami DU A L A L D a L ada £ İT DarraESİD A gö aa de SN LA NLi AA L A a üAYA 10 Sayfa « Son Posta » nin tefrikası ; 17 Endülüs Şövalyesi AA BN Bir ilkbahar günü Sep Abdurrahman Yaşan: A. R, te ve Tancadan hareket eden gemilerle yedi bin muharib bir hamlede karşı yakaya geçmişlerdi Târif; bu ilık ve pembe eli, tunç ren- Ki parmaklarının ucu ile tutarak du - daklarına kadar kaldırmış.. gözlerini kapamış.. bir an öylece mest ve müs - tağrak kaldıktan sonra: — Florinda!.. Sarla verdiğim sözü henüz tamamile ifa etmedim. Ne zaman İspanya topraklarına filen hâkim olur- sak, o büyük mükâfatına o zaman hak kazanacağım, Ve hakkım olan puseyi de o zaman alacağım. Şimdilik bu ka- darı da bana kâfi demişti. Bu melez hıristiyan dilberi ile, At - lâs çöllerinin safiyeti içinde yetişmiş olan bu Berberi kabramanı artık aşkın | bütün haz ve zevkini yudum yudum iç- mektelerdi. Fakat bunu açıkça itiraf etmekten çekinmektelerdi. İkisi de bütün ümit ve hülyalarını yakın bir istikbale bağlıyorlar.. böyle- ce saf ve masum düşüncelerle birbirle- rine bağlı kalmaktan, derin bir bahti- yarlık hissediyorlardı. , * Bekledikleri günlerin gelmesi, uzun sürmemişti. Nihayet bir ilkbahar günü, Septe ve 'Tantadan hareket eden gemilerle (ye- din bin muharip), bir hamlede karş: yakaya geçmi Bu küçük ordunun kumandasını, biz. zat (Tarık) deruhte etmişti. Bi efrat, kâmilen (Berberi-Hazar) kabile- sinin gençlerinden seçilmişt.. Bunların, arasında bulunan (Arap-Emevi) aaker- lerinin mevcudu, ancak (300) neferden ibaretti. Emevi valisi ve başkumandanı (Mu- sa bin Nâsir), bu ordunun kumandan- lığını (Tarık)a tevdi ederken, ona çok mahdut bir vazife vermişti. Tarık, İs- panya topraklarına çıkacak; sadece (Elcezire) vilâyetini yağma edecekti. Halbuki Tarık, böyle âdi bir çabul - culuk fikrinde değildi. Onun maksadı, ciddi ve esaslı bir surette fütuhata gi- rişmek.. İspanyayı baştanbaşa zaptede- rek hem orada zulümden feryat eden halkın imdadına yetişmek; hem de, Afrika çöllerinde büyük mahrumiyet- Jer içinde yaşayan kabilesini, refah ve saadel içinde yaşatacak bir yurd temin etmekten ibaretti. 'Tarık; yedi bin kişilik ondusunu, bü- yük bir intizam ile bir hamlede İspan- ya yakasına geçirmekle; ilk büyük mu- vaffakiyeti temin etmişt.. Bu baskın ©6 kadar ani olmuştu spanyollar bile buna hayretten başka hiç bır şeyle mu- kabele edememişlerdi. Tarık, - bugün bile kendi namile anılan - boğazın sarp — kayalıklarını zaplederek oraya yerleşmi: Ve, baş: hıyacağı muazzam işi istediği neticeye isal etmek için, bütün askerlerinin hu- zurunda, sahildeki gemilere ateş ver - dirmiş.. Kont Cülyanosun temin ettiği bu gemilerden, kızıl alev sütunları yük- selirken. Arkada Görüyorsunuz ki artık bizi memleketimize nakledecek vasıtalardan hiç bir ümit kalmamıştır... Bundan sonra, bizim için geri gitmek yok. İleri gitmek var. Hayat ve istik - bal ve saadetimiz; ancak ileriye gitmek ve önümüze çıkacak, her maniayı yı - kıp devirmektir Demişti. ar!. İşte böylece, bütün ric'at kesilmişti. Esasen, bu kül ümitleri k ordunun nde de- bir adım bile gerilemek fi ğildi 'Tarık, derhal ileri atılmıştı. İspan - yolların köy ve kasabalarını b işgale başlamıştı. İstilâya llar, birdenbire k le benzeyen bu c yariplerin, kendileri- geçirecekletini san- , bu tunç Tenk” adam: üslerinde kar gibi beyaz v pek yumağı kadar yumuşak is bir kalb çarptığını görür gör- birer nefes almışlar; tama- terih olmuşlardı haber alan kral kâr ve atılğan m ni kâmilen kt mışlardı Rodrik, stilâsı idi. Diğeri de; kendı zalimane daresinden hoşnut olmıyanların, müs- tevlilere karşı gösterdikler, temayül ve emniyetti, Bu iki tehlike karşısında kalan zalim ve müstebit kral, en cesur kumandan- larından (Teodpmir)in kumandasında bulunan kuvvetli bir ordüyü ileri sevketmekle beraber, kendisi de bir çok namidar şövalyeleri etrafına top- Jıyarak (Tarık)ın küçük ordusunu kar- şılamak İstemişti. Got kralı ile Got şövalyeleri, daha hâlâ büyük bir gaflet içindelerdi. Av- rupa askerler: kıf olmayan bu li bir darbe ile denize dökebilecekleri- ni ümit etmektelerdi. Bir kaç ufak tefek müsademeden sonra, ilk büyü kçarpışma; (Trafalkar- |Borno) civarında, (Vad Bekka) ırma- ğinin sahillerinde Vukua gelmişti. Tarık, bütün kuvvetini bir araya toplamış.. yıldırım sür'atile düşman ordusunun merkezine — yüklenmişti Koca İspanyol ordusu, bir anda muh - |telif kısımlara bölünüvermişti... hücum © kadar ani ve kuvvetli idi ki; Gotların çelik zırhlı şöva!yelerinin mü- him bir kısmı, yarı çıplak Berberilerin leğri kılıçları altında parçalanmış:. kan- lar içinde yerlere serilmişlerdi. Kral Rodriğin uğradığı felâket, bu- nunla bitmemişti. Sabık ve maktul kral Viçyanın akraba ve taraftarlarile Lmuhalif partilere mensup olanlar, der- jhıl orduyu terketmişler; etrafa dağılı- vermişlerdi. Kral, perakende kuvvetleri toplıya- rak son bir müdafaa hattı tesis etmek istemişti. Fakat, Tarıkın pişdar kuman- danı olan (Tarif), buna meydan ver - memişti. Bizzat kralın karargâhına yaptığı şidde(li bir hücumla, kralın hassa şövalyelerini perişan etmişti. Kral, ancak kendisine sadık kalan |bir kaç şövalyesile kaçmış.. (Tarif)in kılıcından kurtulmuştu. Lâkin o gece, ,(Govıdı!l) nehrini geçerken atından işmüş.. ağır zırhı ile nehrin çamur- |larına saplanarak; orada çırpına çırpına bağulmuştlu. * Madmazel Florinda, henüz uykudan uyanmıştı. Dadısı Doretta odaya gire- rek: — Madmazel!.. Pederiniz, acele si - zinle görüşmek istiyor. Zannederim ki; size mühim şeylerden bahsedecek. Diye mırıldanmıştı. Günlerdenberi îspanyndan haber bekliyen Florinda, bu sözleri duyar devmaz, derhal yatağından fırlamış: Joretta!.,, Beni çabuk giydir. Pede- rim, mutlaka İspanyadan bir haber almıştır. Diye bağırmıştı. Florinda, aldanmamıştı. — Babası, kendisini büyük bir sevinç ile ka Mış; acele acele anlatmıya başlamıştı: Bitti.. artık, her şey bitti. Zalim Gotlar, lâyik oldukları uçuruma | varlandılar. Orada, kendi — kar |boğulacaklar. | Florinda, şaşırmıştı. İşittiği - sözlere, |birdenbire inanamamıştı: — Ne söylüyorsun, baba.. bu kadar çabuk öyle mi?.. Diye mırıldanmıştı. Heyecandan sesi titreyen Kont Cül- yanos, sözlerine devam etmişti: — Evet. bu kadar çabuk olduğuna nanamıyorsun, değil mi?., Hakkı Eğer bunları başkasından ben de tereddüt ederdim. — Kimden işittiniz? — İşte şimdi, dayından bir mektup var, işitseydir “İaldım. Artık her şeyin bir hakikat o “Jduğunu anladım. — Mektup nerede?,. — İşte. Kont Cülyanos, masanın üstündek! mektubu uzatmıştı. Florinda, mektubu kapmış.. bü başlamış! (Azizim kont; Cenabıhakkın adaletinin bu kadar sür'atle tecelli ve inkişaf edeceğine hiç ihtimal vermezdim. (Arkanm var) Bu|i ajsözlü , |kaşlarını çat yük:bir heyecanla okumaya | ü SON POSTA “ Son Posta ,, nın büyük deniz romanı : 28 BARBAROS Gemiciler, dakika- lar geçtikçe merak ve heyecan - içinde birbirlerine bakışa- rak: — Ne tuhaf, ne ga rip bir ka Diye söyleniyorlar d. Barbaros, hayatı bu kadar karanlık bir kadının hikâye- sini dinlemeden bir yere gitmiyeceğini ilâve ederek:; — Seni dinlemek Prenses Bu esrarlı istliyarum, Jüzetta! birdenbire bir ta- olturdu.. kta vırla yere gemiciler ay; sız bir hi duruyorlardı. Romajlı — prenses yavaş doğrul- Gözlerini yere indirdi. — Siz kimsiniz? Diye sordu, 'Türk. denizcisi; — Cezayir Emiri Barbaros... Kadın birdenbire sustu, Barbaros gülümsedi: | — Elbette daha önceden bu adı Rn-| mada duymuşsunuzdur? Prenses başını salladı: — Evet.. duymuştum. Papa bile ba- Ha her zaman sizden bahsederdi. «Ce- zayir kartalı» sizsiniz demek?!. Barbarosa bu adı Venedikliler ver - mişti. — Evet, dedi, benim... Demek ki Pa- pa dâ beni bu adla anıyor, öyle m — Şüphesiz. Bütün Roma sizi böyle tanır.. Genç prenses tekrar susmuştu.. Barbaros: — Sizi dinliyoruz, güzel Jüzetta! Diye mırıldandı. Jüzetta hafif bir göğüs - geçirdi. kundu.. gözlerini tekrar yere çÇevirdi: — Evet, benim hayatım, dedi, bu bir kitaptır.. sonü gelmiyen büyük bir ki- tap. Ben Romada evliydim.. kocam Pa-| Pa Nikolayı taparcasına severdi.. onun adamıydı. Evimizde çok mes' ut yaşı . yorduk, Bir gün Papanın müşavir kar- dinallerinden biri evime geldi.. bir ka- ra haber getirdi: « Kocanız Vatikanda intihar etti.. sizi almağa geldim!. — bu i duyuneca beynimden vüurulmuşa döndüm. Hemen kardinal ile beraber Vatikana koştum. Köcam can çekişi- yordu.. intiharının sebebin! bana söy- lemedi. Fakat, maddeten olduğu k&dqı— manen de muztarip görünüyordu.. ni- çin canına kıydığını sordüm: «Bana olsun acımadın mı?» dedim.. kendisini çok severdim.. çılgınca severdim. O sadece: Papaya sor.. bunun ni ancak o verebilir!» dedi.. kocamın ya- rasını elimle sardıktan sonra Papaya koştum.- ayaklarına kapandım: « — Kocam inlihar etmiş.. bunun se- bebini bana söyler misin:z?» Papa «O ölmeğe mahküm - Bunun sebebini o top- söyliyebili dur.. ölec rağa gömüldükten sonra riml» dedi, Israr - ettim.. ağladım.. inledim. Papa açıp bir kelime söylemedi.. Kocamı n eski kardinallerinden birinin asına yatırmışlardı. Papa: « Kocan bak.. son nefesine kad. hizen: etl» demişti yunı ğa koymadan kocamın b da bekledim.. o artık konuşmuyc konuşamıyordu.. ve bana bir çok ş söylemek istediğini gözlerinden & yordum, « Niçin intihar ettin? Korsan Peşinde Yazan : Celâl Cengiz şüphen mi vardı? Niçin önce bana fi - kirlerini söylemedin?» diye sordum. Kocam, dedim ya, esrarengiz bir ketu- Mmiyet içinde susuyordu. Onun yalnız bakışlarından anlıyorum ki, bana söy- lemek istediği çok şeyler vardı. Fakat * nedense . söyliyemiyordu. Bir akşam kardinalı çağırdı.. kendisine öleceğini söyledi.. vas: beni dışarıya K dorda bekledim. İşte bu bir saat içinde kocam vasiyetnamesini yazarak gözle- rini dünyaya kapamıştı. Barbaros prensese hayretle sordu" - Vasiyetnamesini neden senin ya- nında yazmadı? Belki yazmak istemişti.. fakat kar- dinaller bırakmadılar. Kocamı bir saat sonra ölmüş buldum. — Kocan bu vasiyetnamesinde neler yazmış acaba?... — İşte ben de bunu anlamak istiyor- dum.... Prenses Jözettanın gözleri sulanmış- özüne devam etti: asiyetnamesini anla - mak için papaya koştum. Papâ bana: «Kocan seni, yedi sene benim hususi hizmetimde bulunmanı vasiyet ediyor. Yedi sene bittikten sonra, hakiki ve Mufassal vasiyetmamesini sana verel lirim!» dedi. Bu sözleri dinlerken ak! mı oynatmadığıma şimdi bile şaşıyo - rum. Papa Nikola beni yedi yıl kapı- sında bir odalık gibi kullanmak isti - yordu. Barbaros hayretini gizliyemedi: — Bre koca papas.. sen de mi Allahı aldatıp masum ve günahsız kadınları kendine bağlamak istiyorsun? diye mı- rıldandı. Prenses Jözetta esrar ve muamma - larla dolu hayatının en heyecanlı saf- halarımnı anlatmıya başlamıştı: — Sar laki kardinallerin hepsi de bana acıyordu. Papa kırk sekiz saat içinde kendisine müsbet cevab vermez- sem, bana çok ağır bir ceza vereceğini söylüyordu. Düşündüm.. düşündüm.. kocamın ölümü arkasından Papaya na- sıl bir odalık gibi hizmet edebilirdim? İlk önce betii evime göndermesin! Tica m: eBurası Allahım evidir. Harice p 'de kocanın hatıralarına ihanet et- mek fırsatını mi arıyacaksın!» dedi. İş- izzeli neİsimi kırmağa yetmiş- i. Kocama sadakatimi göstermek için, kendisine yirmi dör at bile bekleme- den menfi cevab verdim: «Ben koca - mın hayalile yaşıyorum.. Papanm şah- si hizmetlerine bakmağa tahammül e - demem. En ağır cezası ne ise hemen tatbik etsin.» dedim. Kardinaller pa - paya cevabımı bildirdikleri zaman Ro- manın mavi semasında şimşekler çakı- mes'ut edemiyor muyum? Benden bir yordu. ü Papanın gözdesi Jüzetta Barbarosun şöhretini daha Romada iken duymuştu Papa Nikolanın o güne kadar hiç bir kadına el sürmediği söyleniyordu. Be- nim yapacağım hizmetin çok hafif ola- |cağını, belki de bir çile doldurmak şek- linde yapılacağını ileri süren kardinal- ler de bana acımağa başlamışlardı. Fa- kat, Vatikana hâkim bir papanın kul- ları mscabesinde olan bu kardinallerin acımasından ne çıkardı? Papa cevabımt alınca hiddetinden küplere binmişti. Barbaros çok merak ve dikkatle din- iediği bu maceranın sonu nereye va * racağını sabırsızlıkla bekliyordu. Prenses Jözetta: — Saatler geçtikce itidalim! toplu - yordum.. eski cesaret ve metanetimi bulmuştum, dedi, nihayet bir akşam: Papa hazretleri seni bekliyor! de - diler.. Vatikanın üst katında saraylar- dan daha muhteşem bir salona geldim. Kardinaller etrafımı sarmışlardı. Her- kes benim ya af, ya fdam edileceğimi umuyordu. Bu iş idama kadar varabi - lirdi.. (Arkası var) “Son Posta,, nın Müsabakası : ( Baştarafı 3 üncü sayfada ) rafını aldık. Her fotoğrafı üçer parça* ya böldük. Bunları birbirlerile karış- tırdık. Bu parçalardan her gün lâalet- tayin üç tanesini neşredeceğiz, 40 gün bitince elimizdeki resim parçaları dâ bitmiş olacaktır. Sizlerden bu resim parçalarının her üç tanesini bir arayâ yapıştırarak bir fotoğraf vücüde getir- i tiyoruz. Bu iş için hiç te yacaktır. Çöünkü gördüğümüz gibi bu üç resim parçası ile beraber ayrıca parçaladığımız resimlerin asıllaâ rını da neşrediyoruz. Parçaların yanında hergün tanınmış bir simanın fotoğrafını bulacaksınız. Parçalardan biri bu resim, diğerleri daha evvel çıkmış veya daha sonra Çi- kacak resimlere att olabilir. Yapılacak iş şu: Bu resim parçaların! kesip saklamak, yanlarındaki modelle* ri de kesip ayrıca hifzetmek resim ne$” ri bittikten sonra modellere bakarak her üç resim parçasından bir fotoğraf meydana getirmek. a Bu suretle elinizde 80 resim olacak: bunları sarih isim ve adresinizle biz€ yollıyacaksınız. İşte müsabakamızın © sası bundan ibaret'ir. Resimleri gönderme müddeti gR?€” tede resim-neşr! müddeti bittikten sOP ra üç haftadır. Bunu mütcakıp netict ilân edilecektir. ? Birinciye bir beşibiryerde allım, ikin liralık bir altın, 3 kişiye biref altın, 10 ki öt ye çeyrek altın ve diğer 165 okuyl cuya hoşlarına gidecek hediyeler Vef ceğiz