sızlık | y apmak için teravi vaktini kollayanlar Mahkemede inkâr yoluna saptılar amma, gene mahküm oldular, biri 3 sene 2ay, diğeri de 7 ay hapis yatacaklar stanbul Asliye Dördüncü Ceza hak yerinde, bir müddettenberi mühim bir hırsızlık davası görülüyordu. Suçluları, Fatih ve Edirnekapıda muhtelif evler soymaktan zan altın - daydılar, Tahkikatla, bu hırsızlıkları gayet ustalıklı hazırladıkları, evlerini soyacakları kimselerin sokağa çıkma - Jarını bekliyerek, hattâ bunu evvelden bhesaplıyarak, plânlartnı yerine getir- dikleri anlaşılmıştı. Bu suretler muh- telif evler soymuşlar, fakat, çekirge darbımseline uygun olarak bu soygun- lardan birinde ele geçmişlerdir! Kendileri inkâr ediyorlar, tevil edi- yorlar, kaçamaklı bir müdafaa yolu tut turmuş, kurtuluş çaresini araştırıyor- lardı. Ve dün, bu husustaki karar bil- dirildi. Suçlulardan Bürhaneddinle Hüsa - mettinin, bilhassa teravi nâamazı Za » marnit evde bulunmadıklarını evvelden tesbit ettikleri kimselerin evlerini soy- dukları ve bu suretle eşya - çaldıkları sabit olmuştur. Burhnnettin, 9 evde hırsızlık yapmaktan 3 sene, 2 ay, © gün hapse mahkâm edilmiştir. Hüsametti- nin 2 evdeki hırsızlığa gözcülük etmek suretile iştiraki sabit olarak, hakkında 7 ay hapis cezası kesilmiştir. Diğer ikisine gelince, bunlardan Mu- harrem, çalınmış malları çalınmış ol - duklarını bilerek alıp satmaktan 7 gün hapis, 7 lira para cezası yemiştir. İsma- ilin, böyle mal satın aldığı sübut dere- cesinde görülmiyerek, onun da bera - eti kararlaştırılmıştır. Balıkpazarı hırsızı da 12 aya mahküm oldu Blıkpazarı civarında muhtelif evler soymaktan Sultanahmet sulh ikinci ce- zaya gönderilen Mehmedin, suçu sabit olmuştur. Hakkında 9 ay hapis kararı verilerek, tevkif olunmuştur. Suçlu, 850 kuruş da duruşma masrafı ödeye- cektir, Harbiye kazasının muhakemesi yeniden başladı - Geçenlerde Hatbiyede topçu emir - beri Hüseyni tramvay altında 40 met- sebep olmaktan suçlu valman Hüse - yin, bir sene hapse mahküm olarak tev kifsedilmişti. Meşhut suç kanununa gö- re duruşması yapılarak, vak'anın ertesi günü neticelendirilen bu davanın ka - rarını, temyiz, bazi maktalardan boz- müuştu, İstanbul asliye dözdüncü ceza hak yeri, dün akşam üstü ehli vukufu şahit olarak dinlemiş, kazanın vukuuna da- İr teknik bazı izahat almıştır. Tahkik ve tetkik işi, başka bir gün sürecektir. Bir hakaret suçlusu tevkif edild Vazife ifası sırasında polise hakaret ettiği iddiasile dördüncü cezaya veri- len Ali Rızanın duruşması yapılarak, dava mevzuu sabit görülmüştür. 35 gün hapse, 33 lira para cezasına mah- küm olarak, tevkif edilmiştir. Elektrik şirketi davası bugün devam edecek Anadolu yakasında kullanılmak üze- re gümtük resminden muaf olarak ge- tirtilen bazı malzemeyi, tahsis i ha- rici olarak kismen de Rumeli da kullanmaktan 9 uncu ihlisasa veri- len elektrik şirketi erkânından ve me- murlarından bazıları aleyhindeki da - vaya, bugün devam edilecektir. Dava ya hem öğleden evvel, hem öğleden sonra bakılacaktır. Denizcileri davet Su Sporları Federasyonundan: Kürek hakem kursuna ayrılan aşa - ğida isimleri yazılı denizcilerimizin 8/5/937 Cumaretsi günü saat 13,30 da Cağaloğlunda C. H. P. İlyön Kurul binasındaki Bölge merkezine gelmeleri tebliğ olunur. İsmail, Nedim(Beykoz). Bekir, Emin, Kema!, Nedim (Galatasaray). Şazi Tez- can, Feridun, Bedri (Güneş). Efdal, (Altınordu). Hikmet (Dağcılık), Şe - re sürükliyerek feci bir şekilde ölümüne ref, Faruk(Anadolu). l C Gençken kırılmış Bir hayattan Bir kaç safha.. Size bugün bir okuyucumun haya - tını anlatacağım. Tabii ismini gizli - yerek. Diyor ki: — Annem öldüğü zaman ben he - nüz 5 yaşındaydım. Babam bana an - nelik yaptı. Evlenmeyi hatırına bile getirmemişti. 19 uncu yaşıma kadar hayat hep onun yanında geçti. Sonra evlendim, bir de çocuğum ol- du. Mes'uttum, Fakt çok geçmeden ba- bamı kaybettim. Bu, benim için pek büyük bir acı oldu. © sırada bir başka mesele de çık « mıştı. Memleketimi terkederek ya - bancı bir kasabaya gittim. Orada da kısa bir zaman içinde iyi bir muhit bazırladım. San'atim sayesinde pekâlâ kazanıyor, yuvamı geçindiriyordum. Fakat maalesef refikamı iyi seçe - memişim. Bir gün geç vakit evime döndüğüm zaman çocuğumu yılnıı' buldum. Annesi tasarruf ederek — bir kenara sakladığım ne kadar param varsa alarak bir yabancı erkeğin pe - şinde, terki diyar etmi! Tabil mahkemeye müracaat ettim, balâk kararı aldım, şimdi 7 yaşında bir - ğ ONÜL İŞLERİ! miş para yok... 4 — Sonra çocuğum var, onu ne ya- payım?» 5 — Evlenmediğim bhalde ise çocuğu çocukla yalnızım. Ne yapayım, bilmi- yorum, 1 — İlk macera cesaretimi kırdı. 2 — Günün birinde kendimde ikinci bir maceraya atılmak kuvvetini bul « sam bile alle muhitinde yaşamıyorum, münasip bir arkadaş bulamıyacağım. nasıl idare ederim? Bana bir yol gös - 3 — Bu taktirde dahi elimde birik - teriniz.» * Bana bu mektubu yazan genç he- nüz 28 yaşındadır. Kendisine kendi babasının izini takip ederek müteba- ki hayatım bekâr geçirmesi tavsiye e- dilemez. Fakat derhal evlenmeyi dü - şünmesi için de vakit pek erkendir. Daha evvel çocuğunun vaziyetini hal- letmesi lâzım. Ne şekilde? Bunu pek tayin edemi- yeceğim: İyi bir aile nezdinde pansi- yon, bir yatı mektebinde talebelik, ba- basının götürüp getirmesi şartile gün- düz mektebinde tahsil, Hatıra gele - bilecek çarelerdendir. Fakat ne dere - ceye kadar ve hangisi mümkün ola - bilir, aileyi ve vaziyeti fazla tanımı - yorum, tayin edemiyeceğim. TEYZE Sıra ile Tramvaylara şimdiye kadar hep para ile binilirdi. #«Şimdiden sonra parasız mı binile - cek?> gibi bir şey aklınıza gelmesin; şim- diden sonra hem para ile binilecek, hem de sıra İle. * Vesika ile ekmek alındığı zamanı bilir- vesika ile framvaya binilecek. Tramvay istasyonuna ilr gelen bir nu- mara alacakmış. Ondan sonra gelen on - dan büyük numarayı, daha ondan sonra gelen, daha ondan büyük numarayı. Tramvay gelince de tramvaya numara sı- rası ile binilecekmiş. Açık göze gene kâr var: İstasyona gelip küçük numaraları &- hr; sonradan gelenlere birer ikişer ku- ruşa satar. Kısa günde hiç olmazsa on papeli cebine indir * Tramvayda yoerini kadınlara veren nâ- zik erkek, ayakta da kalsa. gene gidece- ği yere gidebilirdi. Fakat t ay dura- Binda küçük numarasını kadınlara veren nazik erkek ömrü oldukca tramvay du- rağında kalmıya mahkümdur. * Tramvay durağnıda eline küçük nu - yara geçiremiyecek olan pisırık memu- Ta doğrusu acırım: Bu usulün tatbikın - dan bir hafta sonra muhakkak ademi de- vamına mebni işinden azledilir. * Gazetelerde görülecek havadislerden: «Tramvaya binmek için numara alır - ken vuku bulan izdihamda dört kişi ağır -| ve sekiz kişi hafif surette yaralanmışlar- şdır.» Gene bir gazete havadısi: «Ellerinde numaraları olmadığı halde tramvaya binen dört kişiden ceza alın - miştir.s * Kaonuşulacak: — Sırasız işe bir misal söyle, — Tramvaya sıra ile binmek, * Eskiden otomobile binenlere sıralı a - dam derlerdi. Şimdi, tramvaya binenler de sıralı adam oldular. * k Şu işi etrafile düşünelini. Tramvay du- rağa gelip duracak. Kondüktör; kapıyı açıp bağıracak: — Yirmi üç... Yirmi üç numaralı halkı yara yara ö- Finiz değil mi? Tıpkı onun gibi şimdi de | HManı Tarihi tetkikler: Sokakta gazete diye bağıran, softaların hücumuna uğrardı Bunun için Şin;ıi ile Agâh Efendinin çıkardıkları Tercü- Ahvali, tönbeki satan bir İranlı gizli gizli satıyordu Yazan: Turan Can 1830 — senelerinde © |garpta gazetecilik al- |mış yürümüştü. Ga - zeteler uzak memle- — ketlere — muhabirler gönderdikleri gibi bir * çok - sahifeli olarak da çıkıyorlar; resim- - ler basıyorlar- dı. Fransa ve İngil - terede her gün çıkan henüz bir tek ga - | zete yoktu. 1631 de garplılaş - ma cereyanları sıra - sında bir de gazete çıkarılmasına — karar verildi. Sultan Mah - mudun — imzaladığı ye Nezareti civarın - da eski Devlet mat - baası yanında köşe başındaki konak bu işte kullanılmak üze- re Kapıcıbaşı Mustafa ağadan iki bin beş yüz altına alınmıştı. Buraya Takvimhane denildi ve nezaretine de vak'anüvis Esat Efendi tayin olundu. Musahhihliğe üle- madan Karszade Cemal Efefdi, dahili haberleri vermiye Sarım Efendi, askeri haberleri vermiye de Hüsrev Paşa divan kâtibi Sait Bey memur edildiler, Takvimi Vakayi haftada bir çıkardı. İki sahifeden ibaret olarak beş bin nüz- ha basılır ve vezirlerle ülemaya, yük - sek memurlara, taşradaki âyana ve mu- teber zatlara, ecnebi sefirlere dağıtılırdı. Takvimi Vakayiin mukaddemesinde bu gazetenin çıkarılmasındaki zarureti is - bat için günlük vak'aların zaptı suretile bir tarih vücuda getirmmek ihtiyacı ileri ne geçecek. Kondüktör, numaranın tak -| Sörülmüştür. Tarihin ehemmiyeti de ta - lid olup olmadığına bakarak. Sonra ge -| yihi bir vak'ayı zikretmek suretile an- ne bağıracak: —Yirmi dört... latılmıştır. Bu vak'a şudur: Bicretin 422 senesinde bazı yahudiler Yirmi dört tramvaya binmekten vaz - kendilerinin Hayber yahudileri neslin - geçmiş, yürümüş olacak. Yirmi beş tek-|den olduklarını söylemişler; Hazreti lif edecek: Ş — Yirmi dört yok, ben bineyim mi? — Olmaz; sıra ile. Peygamber zamanında hu kale fethedil- diği zaman Hazreti Alitliin haraçtan af- fettiğine dair verdiği bir yazıyı göster - Ve tabii münakaşa çıkacak; ileri geri| mişlerdir. Bu yazı Hazreti Alinin yazı - sözler söylenecek ve nihayet tramvay bir | sını andırıyordu ve şahit yerinde de Mua- istasyondan kalkıncıya kadar; yaya gi- den İstanbulun bir ucuna varmış olacak, ” İMSET lhlys - Almanya Konuşmaları (Baş tarafı 2 inci sayfada) fma daha başka kuvvetler de toplıyabi - lir. O zaman bu iki memleket, gerek Fransa ve gerek İngiltere karşısında da- ha başka türlü kanuşurlar ve daha bir hayli şey istiyebilirler. İşte, Romada yeni bir perdesini seyret. tiğimiz diplomasi oyununun bütün mev- zuu budur: Komünizm tehlikesine kar - gı elele vererek bekçilik yapan iki bü « yük devlet, aralarındaki münasebetleri teyit ve merkezi ve şarki Avrupada Fran- sa siyasetinin önüne geçerek bilâkis ken- di nüfuzlarını yapmak istiyorlar. Nü - fuzlarını ne kadar — yayallarsa - bunda muvaffak olacakları muhakkaktır - ge- lecek işlerde seslerini o kadar fazla çı - karabileceklerdir. - Muhittin Birgen Diş fırçaları uluorta satılmıyacak Gayrı sıhhi diş fırçaları - satışının men'i ve köntrolü hakkında belediye zabıtası talimatnamesine bir rmadde koyulmaktadır. Memlekete hariçten diş fırçaları getirenlerden bunların is- terlize edildiğine dair gümrüklerde ve- sika aranmaktadır. Dahilde yapılan fırçalar da kontrol edilecektir, . viye ile Sadibni Muazın imzaları vardı. Abbasi halifesi Kalmin divanında bu se- pet okundu. Halife bunu kabul ederek bu yahudilerden haraç alınmamasını emretti. Fakat 0 zamanın hariciye nazı- rı demek olan Ebülkasım şüphelendi ve tarihçi Hatip Bağdadiye gösterdi. Ta - rihçi tetkik etti ve: — Bu senet doğru değildir. Çünkü Hayber kalesinin zaptı hieretin yedinci senesindedir. Halbuki Muaviye doku - zuncu senesinde müslüman olduğu gibi (Sıl_:gı de beşinci senesinde ölmüştür. Bunun üzerine yahudiler senedin sah- te olduğunu itirafa mecbur oldular. İşte bazan hakikati ve hakkı meydana çıkarmak için tarihi iyi bilmek, vak'ala- rı zaptetmek lâzımdır. Takvimi Vakayi Türk gazeteciliğinde u_ııı Manasile başlangıç sayılamaz, çün- ikü nerede olsa resmi haberlerin, emir - lerin ve kararların neşrine vasıta olmak- fan başka bir kıymeti yoktu. Resmi olmıyan ilk gazete 1840 senesin- de çıkmağa başlamıştır. Bu gazeteyi bir Türk değil, Vilyam Çurçil adında bir İn- îlk kurmuştur. Adı (Ceridei Havadis) Ceridei Havadis te haftada bir çıkar - dı. Bir nüshası o vaktin rayicile üç bu - çük kuruşa satılırdı ki pek yüksek bir fiattır. İlk senesi ilân dağıtır gibi halka parasız dağıtılmıştır. Hattâ dağıtanlara üste para verilirdi. Zaten yazdığı şey -| gizli satılırmış. Matbaa binası beES © ler de Avrupanın garip vak'alarından, KEEĞİREES A KN bir çok gazeteler var- & A y yEy AYA Aya Je Y dı. SAA ŞEBİSRE Fakat — Türkiyede MÜY AĞE SAA İA S v VF K ERER ŞNĞ Kİ ŞA J el GRAÇE İŞERGNN Pa SAA FĞ A zEE 2300 Ha Pda Şin egi aA yf l ör Tercümamı Ahval'in 25 numaralı nüshası Te AŞ aŞ LAĞ ÇA KİK v GRAYİYİ — DA Kİ uı!—)pı"-ılyıîw Ü nni ö YÜŞ A ÇA bak LaLAa Ğ Si Nİ A DA ERLAR NĞ İ İ GÜŞ AM gASA ASEŞ YAdN AAA Ü Hind ve Çinin acayip şeylerile hallerin* den ibaretti. Satıştan para kazanılmadıği —| için devlet yardım ediyordu ve sahibinü iki bin kuruş maaş veriyordu. Bir sene kadar geçince halk gazete abk mağa alıştı ve geliri giderini karşılamı “ — ya başladı. 1853 de Kırım muharebesi çıktığı Z4 man bu gazete büyük rağbet kazandk © kadar ki halk bu gazeteyi ve ilâvelerit —| ni kıtlık zamarında ekmek gibi kapışı * yordu. Makineler ihtiyacı karşılıyamı * yordu. Ceridei Havadis tam yirmi iki senöı yani 1871 senesine kadar Türkiyeniğ yarı resmi biricik gazetesi olarak kaldik Bu müddet içinde ne şeklini, ne dilini V8 — ne de vazifesini değiştirdi. Ancak 1871 senesinde (Tercümarı Ahval) in çık * mas Üzerine sahifelerini çoğalttığı G B yazılarını da daha meraklı ve faydalı bi — şekle sokmağa çalıştı. Bi (Tercümamı Ahval) 1 İzmit mutasar * rıfı Agâh Efendi çıkardı. Bu zat Tıbbiyt mektebinin ilk talebesindendir. ca biliyordu. Mektebi bitireceği sıradü Paris sefareti maiyetine tayin olunmu?” tu. Daha sonra posta nazırlığını da yâP — tı ve Türkiyede ilk defa olarak posta PF — lunu kullandırdı. Daha evvel mektupla * ra damgâ vurulurdu. 4 Agâh Ffendi kendisine kiymetli biT yardıricı bulmuştu. Bu da Şinasi Efet — diydi. Tercümanı Ahval büyük kıt'ada V4 — haftada bir çıkardı. Daha sonra W ayrılınca kıt'ası ufalmış, fakat haftadi — üç defa çıkmağa başlamıştı. Eni Bu gazetenin yeri, çalışma tarzı Ve gğ karanlar hakkında Abmet Rasimin bif yazısında şu meraklı malümatı buluy? * U, SL «Tercümanı Ahval, Bıhçeh?l“":' şimdiki şekerci (Hacı Bekir) in kar$i Ü. — Fafındaki eski, ahşağ, ultında GKM bulunan, dar kapılı bir binanın ""';'.t deki odalarda dizilir ve basılırdı. , / 2 ef l x tab'ında iki bin, iki bin beş yüz N“::a çıkarılırdı. Mürettipleri — cami H aR Â imam ve müezzin gibi kimseler Jerdk (Matbaai Amire) den ayartılmış Kör” Bunlar hurufat kasalârı önünde bİF yark sü üzerinde minderde otururlar VE gen larına yastıklar koyarlarmış. İçi pi €en genci altmış yaşlarında o Karagöz Fuat Bey merhum söy) devirde gazete müvezzli mevcut © | , yıp cehalet çok olduğundan sokakta * , risi gazele çiye bağırsa bir takım İ lar düwıüg:ıılı. Bunun ıçin bh'l“";,;; ğ tında kitapçılık ve tönbeki satan İ’” (Hasan) namında biri tarafından (Devamı 8 inci sayfada) —