İttihat ve Terakkide on sene No, 21 İTTİHAT VE TERAKKİNİN SONU Talât, Enver ve Cemal nasıl kaçtılar, nasıl öldüler ? Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Birgen 14 üncü kısım Müthiş şeyler Yazan, Fransız akademisinden: Marcel Privost Çeviren: Faik Bercmen İtilâfçılar halkın galeyanından çok korkmuşlardı! Hakikatte Ermeni vukuatının bütün |de inzivadan çıkıp çiftliğe çekilmeyi ve ,süt satmak, ne de yağı alınmamış su! '“_“'ullt—u ecnebiler olduğu halde Da- :d: Ferîriuhukümeu bu hareketlerile maş Ça es'uliyetini devlet üzerine al - ol:uî:“-“’î ve güya bunun bir tarziyesi A, - üzere de, 'bu- takım masum in « a :fı astırıyordu. Ermeni meselesi! ttr'ü_;; a.rnlık hükümeti pek şiddetle hak îk“_*nş oîdnkgu halde bilâhara ona Tut bı'c'_"'“ş olduğunu İ: paşa, Nus- d h?'-" Erganide Ermenilere ne ka - Smayekârlık göstermiş olduğunu ai Dım?d Ferid, bu adamı da z bi İstanbulda hükümete ve İngi - n imiyetine karşı şiddetli bir ak - Sülâmel başladı. 1 hugiyebılinm ki, bu iki masum, bey - Onlaj yere kurban olmuş değillerdir. h!:h'în_umdık.an bu zulüm, Türkiye ıw*î'nfie. Milli bir ruh isyanının ilk Cadelemili doğurdu. Bence, istiklâl mü- içmd%mn ilk ruhi başlangıcı, halkın iş,m'"di_mpup_ gelmiş ve bir kıvılermla bazlayaç yermiş bir isyan halinde, Bo- Şazlıyan kaymakamının cenaz İinda k. tir © Kadıköyünde kendini gö gğlüriyet ve İtilâf g bsede gene düler ve bir ittihatcı rinde gizli bi n harekete gel en hali kal te bu nür esedinin Ü larak, çe- teıların eseri (di, Fa: gelmiş olan i n aşağı idare edilen nin bunda bir alâ İngiliz Eürm:n;'ş"i“’n iki gün sonra Seon'u Ttet mş'ıfm7 Bana, bu hareketin hükü - da â ü ufııı(ıdıı ve İngilizler arasın - Mayi, Sla lerrör yapmış olduğunu ve nü- ıık“_';f büyümesine mani olmayıp b miş H“"', hareketine karşı göz kapa - ıaı,'ma*“mdnıı dolayı İngilizlerin aşıyanlara fena halde kızmış bulün - S üTINI anlattı. O sıralarda gerek analsızlar, gerek İtalyanlar, İngilizler ith"" propaganda yapmış olmak muz İstanbulda Türklere karşı çok yu- Uşak farzda hareket etmeğe Mışlardı. — Nitek üK aü İta bi n e tün ileri gö- n “Yanlar, bu lıu..'ı büsbü türdüler, ğ Büna da artık cesaret getm Yevmi, Siyasi, Havadis ve Halk yazetosi Yerebatan, Çata lçeşme sokak, 25. İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı Tesimlerin bülün hakları Mahfuz ve gazetemize aittir. FİATLAR Abone bedeli peşindir. Adres nek 25 kuruştur. Gelen evrak geri verilmez. Hlânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk Pul ilâ lâzımdır. Posta kutusü: 741 İstantal — Telgraf : Son Posta Telelon : 20203 ayiş, asılmış "İzun uzun bah orada yarım bir inziva hayatı yaşamıya karar verdim. Arkadaşım Mazhar, ev- velce jandarma zabiti olduğu için, İçe- ren ündeki jandarma ile anlaştı, E ğer beni tevkif için bir hareket geçerse Jiçerenköyü jandarması hemen bana haber verecekti. Bu, kâfi bir emniyet temin etme - mekle bereber, bana artık cesaret gel - miş olduğu için, çift tiyat ile, pekâlâ yaşıyabileceğime kanaat getir- dim ve oraya çekildim. Bir hafta sonra da, Kuruçeşmede çı- kan bir yangınla, o güzel yalı bir kaç saat içinde kül oluverdi!. Çiftçi.iğe başlıyoruz Çiftliğin ikamete mahsus binası, harb İesnasında yanmış olduğu için, ev ol “mak üzere oraya büyük bir çadır kur- muştuk. Bu çadırın içinde, sadık dos - tum Kara Burun'la birlikte geçirdiğim "İkuruş âşar t lli ki mMiş mış, günde yüz baş geceleri phe - ek ve kor kitab, bir elimde çapa, likte, yeni bir. Darülfünun rdum; bi şey öğrenirdim. «Kaz gibi ah - sözünün ne kadar ahmakca bir olduğunu burada öğrendim. O: zengin olmanın sırrından u - derek kitab yazmış o« lan ziraat mütehassıslarının, köylü rasında neden dolayı gülünç bir insan olarak telâkki edildiğini burada öğren dim. Bir eşeğe, isminin ne suretle öğ - retilebileceğini, ona «gel!e, egit'» tar- zındaki sözleri öğretmenin dahı güç ol- madığını gene burada öğrendim. Az zamanda süt sanayiinde mütehas- sıs oldum ve tecrübe ile anlıdım ki, İkendi kendisini kontrol eden bir tevzi İteşkilâtı vücuda gelmedikce, stanbul gibi büyük bir şehir civarında ne halis Buhran biterken » doeğru mu (Baş tarafı 1 inaa sayfada) k suretile tes- bit ederlerse, Muarnelecileri de bu mali ve iklısadi fırtınanın şiddelini, kâğıtların düşen nisbetlerini — ölçerek ifede ediyorlar : Yüzde yirmi be: edi, öon; bi de bor: Ş Bu düşüşten kur- tutunabilen kıymet, iyor Gene servet sahi dert ve endişe para babalarının dertleri b külâsyoncular, kopan früumna ara - da, siğind bir saçak altı aramaya 3u fıirtiha nereden çıktı? Hiç şüphe yok ki, bi de âmil dak azalmış çocu harp geliyi şı kada harp tehlikesinin n kıymetlerin aneylini ve harp sanayii ip- imdi de sulh ge p uzaklaşıyor, diye telâşta, ve bunun için yeni bir buhrana düşü rlı- i ye- da "İsuallerin rada her gün ye- v e 'caal e peynir yapmak iktısaden kabil de O zamahndanberi, ne vakit gazete - Intz, içerken tanıyan mü- rirlerin sütçülerden — şik rsem, acı acı gülerim! Köylü ile tahsildarın münasebeti ikte öğrendiğim şeylerden mü- himi de köylüler ile devlet arasındaki münasebal idi: Göveri âşarının ne de - imek olduğunu burada öğrendim ve bi - zim el kaklırarak neşrine karar verdi- Bimiz kanunlarla, ne kadar günahlar iş- Nemiş olduğumuzun farkına varmadı - uzı 6 zaman anladım! Maliye tabak- kuk memuru ne demektir? Tahsildar Pnasıl adamdır? Bunlarla köylü karşı karşıya geldiği zaman ne yaparlar? Bu hakiki cevahlarını, zihnim Tancak burada verebildi. Ç inı başın ki Samandıra köyünün bazı ficileri bizim boş a: in bir tara - thetti. Fakat, bir m İsonra, hastalık zuhur ederek, köylüler Pht ocak an hemen — hemen hiç bir Daha bir müddet son- 1 tahsil ettiler! Bereket versin ki k memurları, yorgun olduk - çin bizim bostan tarlalarının an - üçük bir kıszmını tahakk Ü görm biz hastalıktan pek zarar mediğimiz halde, aynı şey bizim bâçı - a da gelebilirdi! 'oprak meselesinin ne demek oldu - İğunu da ben gene burada ö, Köylülerin toprakları az olduğu M rler bizim arazide ziraat yaparlar bize de bir hak verirlerdi. Ben bun- yumuşak olmuştum, benim y ve para harisi bir toprak ı<:ı' binin bunları nasıl esir gibi çalış - rabileceğini de burada öğrendim! Süt ve kömür derdi Ah, ben bu çiftlikte daha neler öğ - renmedim! Kısır arazili bir tabiat par- olan o geniş sahanın her dönümü üzerinde, sabahtan akşama kadar, ba- oksa yerimde se tliğin ya -| Karımın beni sevdiğine eminim. birbirimizi çılgınca severek evlenmiştik. Altı senedenberi de bu sevgimiz artmış- tır. Hâlâ yanyana bulunduğumuz zaman, eski ateş ve heyecanın içimizi titrettiğini duyarız. Parisin pek öyle monden öâlemlerine girmeyiz. Beş on tane eski dostumuz var- dır; öonlar bize gelirler, biz onlara gide - riz. Karımı hiç aldatmadım. | Bazı donjuvanların bütün maharetle - rini kullanarak karıma kur yaptıklarını gördükçe içimden gülerim.. hülâsa biz karı koca birbirimizi çok sever ve hayatı- mızı mümkün mertcbe başbaşa ve tatlı bir şekilde geçiririz. * Nezaretin salonunda geçen gün lise arkadaşlarımdan meşhur ressam Rogere rastladım. Birbirimizi kucakladık ve e- pey konuştuk.. hâlâ bekârmış. Bir kadını bırakıp ötekini metres tutuyormuş. Ona evlendiğimi söyledim ve karımdan birbirimizi ne kadar sevdiğimizden bah- settim. Beni dikkatle ve zevkle dinledi. kadın bahsi onu her şeyden ziyade ali kadar ediyordu... Kadın, onun İçin, re - simden, paradan şöhretten evveldi. * Akşam eve gelince karıma bu tesadüfü », karım, bu meşhur ressam la fazla meşgul oldu. O gün - den sonra mükâlemelerimizin büyük bir kısmını Rogere inhisar ettirmeğe başla dik. Eliane, albümleri karıştırarak, ttığımız eski onunla yanyana çık. buluyor, ve bana mektepteki hay anlatmamı rica ediyordu. Artık karım, her gün, gazete sayfâla - rında Roger'in adını aramağa başlar ve bulduğu vakit - ki bu ekseriva vakiy di, neş'i yordü. Rögerin sergilerini kat'iyen kaçırmıyor, Eliane bir çok tab- lolarının resmini satın alıyordu. Hattâ resimleri tımazı en - |bir de koleksyon yapmıştık. Bazı dum ve — Biliyor musun Eliane, diyorum.. ar- tık Rogeri kıskanmağa başladım. Delimisin sen? onu tanımıyorum ki.. ü dahi görmedim. Fakat bunu söyleyince kızarıyordu.. * Aradan bir müddet geçince, karımın balinde bir başkalık belirdi. Sebebsiz ye- re ağlıyor, ve çok zaman hüzünlü duru - yordu. Akşamları, karşı karşıya oturur - anlar gülerek ona takılıyor - yüzi | şımda bir Koloniyal şapka, (Arkası var) yeni bir buhrana . . gıdıyoruz? İsiyaset işlerinin bir türlü istikrar bu- sermayedarın kendisini em - de hissedemeyişidir. Bu em- sade Fransayı değil, bütün 1 ve Âmerikayı alâkadar edi - Jlamayış niyet içi niye Avrupaz İyor. Yeni bir buhrana doğru mu gidiyo- > Şu dakikada ufuk kapalı ve kor- kunçtur. Ç ktanberi âlimler, buhran - dan çıkmak için memleketlerin mür: eri zoraki tedbirlere baka - başlarını saliiyotlar ve berbat bir buhran do den bahsediyorlardı. rak, end şe İle |bu gi ğ nda miyiz? | bil e «Evet» diye cevap ver: fakat muhakkak k adi hayatı devlet- İler çok zorladılar ve spekülâsyon — da İ cok İleri gitti. Şimdi de, kuvvelli bir ş çok mümkündür. M. B. ke Londra - borsasında Londra | — Borsaya mensup bü- yük bir firma, dün alâkadar olduğu al- m madeni piyasasının sarsılması dola- ile muamelelerini durdurmuş oldu- unu bildirmiş, fakat bütün tezhhütle- e getireceğini de jilâve eyle- | Dolaşân şayialara göre, Chamber- İlain, bugünlerde kat'i ve emniyet veri: İci beyanatta bulunmazsa, perşembe günü bir kaç iflâs daha ilân edilecek- ken gözlerini dikiyor ve beni gibi aaatlerce öyle bakıyordu... kimi ve neyi düşünüyordu? Kendisini avutmak maksadile tiyatro- ya götürmeğe başladım. Fakat bu vaziyet onu daha ziyade sıkmaktan başka bir yaramadı. Benim tath, neş'eli ve iyi ka- rım, şimdi acayip, sinirli bir kadın ol - unutmuş Acaba muştu. Daivede, mütemadiyen düşünüyor; onu muztarip eden sebebi arıyor ve bulami « yorum. Onda, bir şey vardı, itiraftan korkam bir hal almıştı. Acaba neyi itiraf edeceki ti? Ona hiç kimsenin kur yapmadığını Zayet iyi biliyordum. Mânasız değil mi? İki gündenberi şüp* helerim Rogerin üstünde duruyor. Onul tanımıyordu ve görmemi Şu halde? Romantik farziyeler yürütüyorum: Eliad ne, onu görmek için atelyesine gitmiştir; veyahut randevü almak üzere ona mek- |tup yazmıştır. Roğer bana, böyle hâdise- ılurdon bahsetmem miydi? Zamanımız. |da, meşhur adamlara kendilerini veren: |bir çok kadınların macerasını duyuyor « duk. 1 Geçenlerde Roger bana, Paris ve Ro< nen arasında rastladığı ve metres yaptığı bir kadından bahsetmişti. Tarifine göre bu kadın upkı Elane benziyordu.. * Elianede aski asabiyet kalmamıştı; Şimdi mütevekkil bir hali vardı. Rogen hakkında düşündüklerim de yavaş yavaş kafamdan uzaklaştı. Dünkü akşam gaze« &i Rogerin Amerikaya gittiğini yazıyor- du. Bu sabah uyanınca, karım beni kucak” hiyarak: — Beni dinle Louis dedi. Sana söyliyes cek müthiş şeylerim var... Karımın bu sözü beni birdenbire sars- tı. Anlatacağı müthiş şeylerle, saadetim, yuvam, yıkılacak gibi geldi bana.. yavaş ça, elimle ağzını kapadım ve: Yalvyarırım — yavrucuğum, bana sakın bir şey anlatma! dedim Yarınki nushamızda : Kadın gururu Yazan: Melâhat Tezer “Son Posta,, nın Müsabakası : ( Baştarafı 3 üncü sayfada ) Müsabakamız 40 gün sürecektir. Şimdi müsabakanın esasını an hm, 40 tane tamınmış simanrın Her fotoğrafı üçer parça 3 Bunları birbirlerile » tırdık. Bu parçalardan her gün lâöalet- tayin üç tanesini neşredeceğiz, 40 gün bitince elimizdeki resim parçaları da acaktır. Sizlerden bu resii parçalarının her üç tanesini bir araya yapıştırarak bir fotoğraf vücude getir- menizi oruz. Bu iş sizin içi ktır. Çünkü gördüğümüz gibi bu üç resim parçası ile beraber ayrıca parçaladığımız resimlerin asılla rını da pbeşrediyoruz. Parçaların yanmda hergün tanın bir simanın fotoğrafını bulacaksını: Parçalardan biri bu resim, —diği daha evvel çıkmış veya daha sor kacak resimlere ait olabilir. Yapılacak iş şu: Bu resim parç: kesip saklamak, yanlarındaki modelle ti de kesip ayrıca hifzetmek resim ri bittil her üç resim pa meydana getirmel Bu süretle elinizde 80 resim olacak, bunları sarih isim ve adresinizle bize hiç te ac: Holivudda 2,500 Makyajcı ve ressam Grev ilân etti | (AA.) — Makyajellar, üç Grevciler, filmcilerin men: n ileri çal nı is ktedirler. Bu grevti masil 16 birlik âzasının grevine bir ç olması muhtemeldir. Şimdi « lik grev yapanların miktarı 2.500 kişi- dir. Emil Yaningse mükâfat tede resim n Jra üç haftadı çeyrek a cuya hoşlarına gidedek hediyeler vere- ceğiz