Hergün k Olduğu İçi Z::üfol(onmğ;ı S M DARİMARİ ENUKES Karşısında (Baştarafı 1 inci sayfada) Buğün Cebelidürüzde kim hâkı mdir, Fransa mi, Suriye mi, Atraşlar mı? O rad.ıl( .uplınh bir isyan başlangıcı ;;e ı re n'aı_.'.p ye- tiklâlini n-u)-.ıîuun 3 — Cebelde bulunduğu eli muhafızdan sarfiyat he- lmesi. Eski asırlarda milletleri yekdiğeri ten ântihabatı ilân etmesini istemiştik. Fakat son gelen haberler Emir Hasanın orada bir toplantı yaptığını, nihayet yu karıda yazdığımız kararların verildiği- ni bildirmektedir. Silâhlı isyan Bu Cebelidürüzün silâhlı bir isyanı demektir. Buna karşı Fransa kendi ni bitaraf addediyor. Surziye ise İsya- ni bastıracak kuvvete malik değil. Ce- beldeki Suriye taraftarları da te ve mazbata yapmaktan ileri gitmiyor- lar, şen sadece isimdir, kurban gene ayni milletler deriz. Fransız kadınları Camdan elbise Giymeye başlıyorlar «Kendimizi aldatmıyalım» Kendimizi aldatmıyalım. Vaziyet ta- mamile böyledir. Suriye orduyu he- nüz Fransadan teslim almadı. Binaen- aleyh bu işte Suriyenin gayret etme- sini istemek de haklı olmaz. Suriye- nin meşru hâkimiyetine yapılan bu ie- yana karşı Fransanın bitaraflığı ne de- mektir? Reddedilen muhafız bir Fran- sız olsaydı acaba gene böyle mi yapa- caktı? Cebel yirmi seneden beri Fran- sanın idaresinde idi. Mu&shede ile ve komiserliğin emri ile Suriye idaresine verildi. Surtye bir muhafız tayin etti. «Bu nasıl dostluk?» İşte hepsi bundan ibaret. Fransa Ce- belde ordusu, müsteşaritırı ve istihba- rat sübaylarile kaldı. Şimdi Cebelde olan bir isyanı Suriyeye bırakmanın ne kadar doğru olduğunu kiyas ediniz. Fransa isyanı bastırmazsa Suriye hiç bir ge yaramaz. Bu nasi dostuk a| ayağyoruz, fakat Frante kadınları &- sıt muahede? Mandater üken Fransa | YMiyoruz, Z KUrı herhangi bir Suriye isyanı karşısında nımuıdık.ıqydvını&ııuumdınyı- böyle mi yapıyordu? Şeyh taç hüküme |Pilmış elbise giymeye — başlayacaklar- tine karşı yapılan her harekette yolla-|dır. rı makinalı tüfeklerle, tarıklarla dol- Amerikada bikliğimiz bayağı car durmuyor mıydı? Şeyh, taç hükümeti | mın iplik ve kumaş haline getirildiğini tanksız, ordusuz, idi de şimdiki hükü- | işiten Fransanın büyük bir kumaş fab- met tanklı ordulu mu bulunuyor? rikası derhal ihtira beratını almış ve Fransanın Suriyede ve h“?md_—'*i hemen yapmaya koyulmuştur. ;ynl“:ıtî::m'r:î& :;mnısu;:nî rd.ı: Kırlır, içindeki — de görünür diye Bdi örd Hd di ve TanBlel ll korkmayınız. Camdan yapılan kumaş fekleri kurdu? Orada böyle olduğu hal | Pekten yapılan kumaş kadar — yumu- de Fransa Cebelidürüzde neden ayni şak, yıkanmaya ve ütülenmeye Adny;,. şeyi yapmıyor? nıklı ve gayri şeffaf olacaktır. İlâve e- Hâkim kim? delim: Ucuzdur da! Öğrenmek istediğimiz şudur: Yetü . Cebelidürüzde bugün L rrari Mistingetin yaşt Fransa mı? Öyle ise vazi yapsın. Suriye hükümetti ise onun elinde kâğı- da yazılı bir kanunu esasi ile ne ola- mm,,hMAğnîş::?; ğ;r;îkb;;?'x*ladır. A"İS.A ıfılrlerrilem'cn kork_ıuğu— raşlar ise biz yalnız Cebelidürüzde de- |NYN sebebini şöyle izah etmektedir: ğil, bütün memlekette bir sulkast kar- uÇül:İ:ü gazeteciler benim yaşımı şısında bulunuyoruz demektir. soruyorlar.» Suriye hükümeti Cebelidütüzde mü Bir defa bir Amerikalı gazeteci ar“ sellâh bir isyanla başbaşa kalmış iken İtiste ilk defa Napolyon muharebeleri komiser Bağdada gidiyor, Şamdaki |zamanında sahneye çıkmış olduğu hak ;nulhîın' lııiı :'=:::î, şîığş:.;;ıfe;îk kındaki şayiaların doğru olup olmadı- sula seyahat ediyor. Bunların vekiicei| ©M Sormuştur. a de bitaraf kalıyorlar. Böylece Atraşlar Londrada gene bir gazeteci kendi- da bildikleri gibi cirit oynuyorlar. Her|*ine yaşı hakkında sual sorunca, Mis- Meşhur Fransız — artisti Mistinget bu günlerde Londrada bulunmakta ve |gazetecileri kabul etmekten kaçmmak- Resimli Makale: TiçTİMAL AKİDELERİN his ya taassuptan, ya saltanat hırsından küvveş; alırdı. Yeni devirlerde taassup ve saltanat kaynaklarınım yerine siyasi ve içtimat akidelerin çarpışması SÖZ ARASINDA kes te Suiye ile Fransa arasında mua- | tinget: hede var biliyor. Cebelidütüzü Suriye- «Rica ederim yaşımı bırakınız da ye tâbi zannediyor. Necip Elrys Defterdarlar arasında Ankara, J0 (Hususi) — Trabzon defterdarı Yekta varidat umum mü- dürlüğü şube müdürlüğüne, Emin - önü mal müdürü Hüseyin Yozgat def- terdarlığına, varidat umum müdürlüğü şube müdürü Reşat Trabzon defter- darlığına tayin edilmişlerdir. Dün, sözüne inanılır bir lüyordu: İSTER İNAN İSTER İNANMA! fabrika sahibi söy - — Sanayi hayatına girdik, İstanbulu da mühim bir sa- nayi merkezi hal'ne getirdik. İranlı bir dostumun daha dün bana söylediği gibi bir çok ahvalde Avrupa kay - İSTER İNAN İSTER İNANMA! - SON POSTA: B Yurdu lıoruyan çelik duımr' Sözün Kısası Affediniz, babacığıml.. E. Talu alist A[mnn)'“ı' nütemadi tehdidleri ve mey! rşısında yelkenleri $! sinmeyi muvafik W umumiyesinin aklı sıra bizi bir tavır takiliii in hıç bir devrinde, Fransa bur günkü kadar tur opımı.o Türk haf? İ Ufuk her vakitkinden karanlıktır, göğü kaplıyan siyah bulutlar her dakika patlıyabilirler. Fakat Türk yurdu etrafını çeviren çelik duvarın arkasında bütün çocukları ile müttehit ve milliyetperver kaldıkça tehlikeden ma » sundur: Elele veriniz, birleşmiş, iyi idare edilen kuvve- tin tehlikeden korkusu yoktur.. aleyhine saldırtan kaim oldu. Deği- kurbandır, adına ti; şöyle bir göz gezdireyim, dedim.. W Malümdur ki Atina Üniversitesi B yakınlarda yüzüncü yıldönümünü tö renle kutlulamak Üzeredir. Bütün dümi$ ya Üniversiteleri bu şenliklere davet dirler. Bir takımları, bu davete ş den kabul cevabı vermişler, Elimı Râzetede bu tevablardan bazıları müüf deriçti. Bunları okurken, gözüme, Fransa * niın- Provence eyâletinde, Aix Üniveit zitesinin grekçe olarak verdiği cev İlişti, : Bu yüksek kültür merkezi ne diyofu biliyor musunuz? Yapılacak merasime bütün dünya Ü'ğ mniversitelerinin tehalükle iştirak et ©İ meleri lâzım geleceğine işaret ettikteli sonra, diyar ki: «Dioper to Panepistimion Alhınüî evloğumen epl to tin lampada tiş an —— ——&| Dünyanın ciğerleri HER GÜN BİR FIKRA | Ez küvvetli Ö <sürük hapı Tıraşçının biri aktör Hâzımı Şe- hir Tiyatrosunun kapısında yakala- mıştı. Tabii derhal anlatmaya hrı aA ladı. Anlattı. Bir saat geçti; bir bu- çuk saat geçti. Hâzımın sabrı tüken di. Bu sırada da ötekini öksürük tut tu. Hemen cebinden bir hap çıkardı. — Şu öksürük hapını yutayım da, dedi, öksürüğüm kesilsin, süzüme devam edebilirim. Hâzım adamın elindeki hapı kap- tı: — Aman birader o hapı ben yu- tayım da sen yutma, — Sen de mi öksürükten muzta- ripsin. — Öksürükten muztarip değilim. Senin öksürmemenden muztaribim. ğeneas katesvesmenin, en ti Ellıd lampros palin sinapsal..» Tercümesi: «Bunun içindir ki Aı.nl Üniversitesini, Barbarlar tarafından sırlarca söndürülmüş olan beşert bi meş'alesini Yunanistanda yeniden a * levlendirdiğinden dolayı tebcil ede * riz!.> Ne buyurulur? Geçenlerde, gene bu sütunlarda, Lat rus lügatının (kazıklama) terimini i * zah ederken bizleri misal göstermeli Bibi nasıl bir garabete düştüğünü, n çeşid bir hezeyan kıyırdığını tebarüâi ettirmiştim. Türkleri kasteden bu ikinci herzeyl de, hiç bir mütalca katmaksızın okuyut ” cularımın takdirlerine arzediyorum. Tekerrür eden bu şuursuzluk, yahuf ki düpedüz düşmanlık tezahürleri kar* şısında, İsa'nın çarmıha gerilirketiş Tanrısına hitaben söylediği, lde rib vayet olunan sözleri tekrarlamak içini? den geliyor: — Affediniz, babacığım!, Ne yaptıli larını bilmiyorlar.. Z d Biliyor musunuz ? ——— ———I | — Masırlılar güneş tanrılarına n isim verirler? 2 — Sirano de Berjerak kimdir? 3 — İngilterede meşhur Kembriç Ü* Kraldan mı daha Çok korkulur, orman Bekçüind_en mi? Brezilyada herkesin hayretini mu- Bugünkü İngiltere Kralının babası cip olan,bir vak'a gazetelere aksetmiş. Beşinci Jorj müthiş bir av meraklısı| (. Hadise şudur; idi. Bir gün ormanlarda avlanırken, ğ başka bir avcıya rastgeldi. Kral onunla alay etmek istedi ve: — Senin av tezkeren var mı? dedi. Resmini gördüğünüz çocuk bir bu- çuk yaşındadır. İçinde oturduğu koca- man musiki âletini, bir çok bqyük ü 5. dt el ğ damlar öttürmeğe muvaffak olama- Gözlerini indiren adam biç cevap | dıkları balde bu yavru öttürmeğe mu” vermedi. ' : vaffak olmaktadır. Çocuğun — ciğerle- Kral sualini tekrar etti. Avcı gene ' çindeki kuvvet herkesin nazarı dikka- cevap vermedi. tini celbetmiştir. Kral nihayet dayanamadı: BZ — Biz dedi, kral olmakla insam ye: Londrada /"sal:ı düşkünü garsonlar meyiz. biz de senin gibi insanız. Ne- den korkup cevap vermiyorsun ? İngiltere Kralının taç giyme mera- Bu sözleri simi yaklaştıkça heyecan ve dedikodu | birdenbire gözlerini da artmaktadır, Son gelen Fransız ga- | zetelerinde okuduğumuza — nazar; kahayı attı: an | — Yaşa be Beşinci Jorj! Ben seni | Simdiden alayın geçeceği yoldaki kah- velerin garsonları o günlere mahsus orman bekçisi zannetmiştim de kork- gündeliklerinin artmasımı — istemişler- müuştum. Ha dir. Bunlar merasim gününden üç gün biraz ayaklarım — ile meşgul olunuz. |evvel ve merasim gününden üç gün Sahneye ilk çıktığım zaman yirmi Üç| sonraki müddetler için günde bizim pa- yaşında idim. Otuz senedenberi müter (yamızla 24 lira yevmiye istemişlerdir. madiyen — oynamaktayım» — cevabını Patronlârla müzakere eden bir müta- duyan tezkeresiz avci kaldırdı ve kah- niversitesinin bulunduğu — Kembriğ İ şehrinde ne kadar insan yaşar? : (Cevapları Yarın) vermiştir. ÂArtistin ayakları on milyon | vassı * franga sigortalıdır. Mistenget'in bu sözleri söylediği günün ertesi günü o gazeteci: «San'at- kârın iki ayağı var ki yaşını ikiye lqık- sim ediyor» diye yazmıştır. Bu garsonların teşkilâtı kuvvet- l ü talepleri is'af edilmezse, karka- |rız ki o gün, kahvelerde yer tutan kim- | Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — Asyada büyük Türk göçü İsanıfl doğuşundan 20 bin yıl evvel başlamış” tır. Türk efsanelerine 'göre bu göçüfl sebebi şudur:Türklerin bülün kuvvet ve kuvvetlerinin Kot dağı denilen bü* yük dağın Yeşim denilen taşlarında!i gelirmiş. Çinliler bu taşların kudre * tini anlamışlar ve taşları,bir gün çal “ mışlar. Bu yüzden Türk ilinde bereket kalmamış ve göç başlamış. 2 — Osmanlıların yıllarca memle * kete başbelâsı ettikleri âşar vergisi 27 şubat 1925 de kaldırılmıştır. 3 — Reji | mart 1925 de kaldırılarak * tütün işi devlete intikal etmiştir. ğ .LJ seler aç ve susuz kalacaklardır! de- miştir. naklarından vâreste kalabiliriz. Fakat bu halde bulunan bir memlekette mühim bir elektrik tesisatını yapacak kaç tane ciddi müessese ve kaç tane ciddi, bilgili işci vardır, bilir misniz? Tam üç aded müessese ve üç aded de işcibaşı!