e DS ÜTT Ç UERA T LA KİND SO LEK GÖSU 151i numaralı (Ertuğrul faciasına karışan aşk macerası) Yazan | A.R. Asaf, Suadın erkek olmadığını anlamıştı, ağzını aradı ve sonra birdenbire: “ Sen şaşaladı, heyecanlandı. “ Bunu nereden biliyorsunuz Asaf Bey,, diye sordu. — O genç kadın, evvelâ elini sıka- tak seni tebrik etti. Sonra, kulağına usulca bir şey söyledi. Sen, ağır ağır geminin kıçına doğru gittin. Alkar'ı e dan, o da geldi. Sana, uzun uzun bir şeyler söyledi. Sonra da, eline küçük bir şey verdi... Yalan mi, bunlar?.. Suat, gülümsiyerek — başını önüne eymişti. — Söylesene.. Yalan mı bunlar?.. — Doğru. — E., Anlat bakalım, şimdi.. O lae din sana ne söyledi?.. — Mademki, söz verdim. Doğrusu- | nu söyliyeceğim. — Bravo... — © kadının bana verdiği şey, bir adresti. Beni, o adrese davet etti, — Sebep?.. — Admerika kadinlarının aklı ma - Jüm... Güya, yarışı kazandığım esna- da öyle bir poz almışım ki; o anda bü- gün kalbile titremiş.. Hermen o saniye- de beni çıldırasıya sevmişti... Kendisi, büyük.bir servete malik: Benimle sevişmek için ber fedakârlığı ihtiyar edecekmiş... — Kâfi.. Anladım... E, sen bu dae yete gitmedin mi?.. — Taebii gitmedim: — Niçin?.. — Gitmedim.: Gitmek istemedim. — Canım, niçin?.. Senin gibi genç bir delikanlı.. O kadar genç ve güzel bir kadının davetine gitmez olur mu, hiç. — Gitmedim, işte... — Niçin gelmedin?.. ben söyliyeyim mi?, — Söyleyiniz. — Gidemezdin. — Niçin?., — Çünkü.. Sen, erkek değilsin.., Suat, şaşalamıştı. Birdenbire şid - detle başı dönmüş; gözleri kararmış - tı. Yere düşmemek için ellerini ve ar- kasını, kamaranın tahta bölmesine da- yamıştı, Dişleri birbirine çarpa çar - pa: — Yavaş.. yavaş söyleyiniz; Asaf Bey... Bunu, ne biliyorsunuz, Asaf Bey>?.. Diye mırildanmıştı. Asaf, ona biraz daha eğilmiş.. ba - gını biraz dahâ uzatmıştı. Sesini, ya- “vaşlatmıştı. — Bunu, ne mi biliyorum?.. Anla- tayım, Suat... Sana karşı ilk şüphem, Bombayda başlamıştı. Oradaki, o al - tin renkli İngiliz kızının davetini red- Ha m eei ei nn - Son Posta Yevm.l Elrld. 'Nz'ııd.lı ve Kılk gazetesi Bunu sana Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25. İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize aittir. — ABONE FİATLARI Ay | Ka w | 1bu 7T10 | 270 800 İ 0 Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Ka YUNANİSTAN BCNEBİ 2340 | 1220 2700| 1M Gelen evrak geri verilmez. İlânlardan mes'aliyet alınmaz. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır. Posta kutusu: 741 İşunbul— 'Telgraf : Son Posta Telefon : 20203 |mız zaman, seni bir ,bütün hislerimi bir tek kelime ile ifa- şehit erkek değilsin! ,, dedi, Suat dedecek kadaı istiğna göstermen, ben- de garip bir his uyandırmıştı... Deniz kızı meselesinin, senin tarafından icat edilmiş bir oyun olduğunu da pekâlâ anlamıştım, Fakat, bütün hareketle - |rin bana tuhaf düşünceler verdiği için, ses çıkarmamıştım, Daha doğrusu ba- na tatlı ümitler ve hayaller veren ha reketletinin birderibire felce uğrama - ması için bunlarla alâkamı gösterme- meye çalışmıştım. Biliyordum ki; se- nin hakkında ciddi bir tetkike giri - şirsem,. şüphelerimin de aksi zuhur e- 'derle. © zaman heyecanlarımı kaybe - decektlm, Halbuki ben; beyecan - için yaşıyan bir gencim... Uzaktan uzağa her an seni takip ettiğim halde, — bir kere bile sana temas etmekten içtinap | ettim, Yalnız, senin her hareketinin Bana verdiği tatlı heyecanla iktifa ey- |ledim... Bu, ne zamana kadat devam etti, biliyor musun?... — Koleraya, tutulduğum zamana 'kıdı.r... Vakia sen, her hastaya koşup yetişiyordun, Hiç bir hasta bakıcının İgöstermiye cesaret edemiyeceği feda- İkârlıkları. ihtiyar ediyordun. Fakat, İbana.. bazia karşı, daha candan, daha |kalbten, bilmem ki, nasıl söyliyeyim.. adetâ her tehlikeyi hiçe sayacak kadar büyük alâka göstesiyordun... İşte o zaman, kendi kendime düşündüm. Ve İkarârımı verdim. «Suadın — gösterdiği bu alâka ve fedakârlık, hiç bir insani- yet ve arkadaşlık çerçevesi içine sığ- maz, Bunun, mutlaka bir başka mâna- s1 var,» dedim. Ve o gün, şiddetli bir sancı ile kıvranırken, bilmiyorum na- sıl oldu; birdenbire seni kollarımın ara> sına çektim. Suat, ellerini yüzüne kapadı: — Yeter.. söylemeyiniz, Asaf bey.. Allah, aşkına söylemeyiniz. Diye mırıldandı. — Hayır, Suat.. mademki başladım, Bırak, bitireyim... Seni, kollarımın » ellerim nasıl- ürüklendi. İşte'o anda, artık aylardanberi beni oyala - yan hayal, bir anda tahakkuk etti. — Kâfi, Asaf bey.. — Hayır.. değil... bir dakika mü - saade et. Asıl hakikate, şimdi temas edeceğim... Eğer © zaman, ölüp gidr [veueydım. zerre kadar gam yemeye - cektim. Bilâkis, hayalimde yaşattığım aşkın hakikat olmasından mütevellit sevinç içinde ölümün acısını zerre ka- dar hissetmiyecektim. — Asaf bey... — Çünkü.. çünkü, tim, seni sevmiş - — Sana yemin ederim ki, Suat.. |hayatımda ciddi ve hakiki aşkı, ilk de- fa hissetmiştim. Ve bunu da bana, sen vermiştin... Ben bunu, şimdi de söylemiyecek.. İstanbula kadar sabte- decektim. Ve İstanbulda, artık son va- |zifemizi de ifa edip gemiden çıkacağı- köşeye çekerek de edecektim. Suat, kıvrandı. Ellerini, Asafa doğ- Yvu uzatlı: — Niçin, sabretmedin, Asaf?.. Ah, (öyle yapsaydın, ne iyi olacaktı... Be- İnim diımağıtada da, hör an birer gi gibi canlanan hülyalar, böyle birdenbi- re dağılmıyacaktı C iRia, niçin' mEzdl ll Öpu da söyliyeyim, Suat... İçimde, garip bir kordu vardı. | — Nasıil bir korku?.. — Bilmiyorum... Bunun mahiyeti- ni bir türlü tahlil edemiyorum... Yal: nız şunu söyliyeyim ki üç gündenberi, meçhul bir korku ile titreyorum. (Arkası var) l İ vasından çıkan tilkilerin SON POSTA *Soa Posrta nn Tarih! Tefrikeme ; 108 SÜMER YILDİZİ TÜNGCAN Tunçay, Tanzere : Yazan : Celâl Cenglz Bundan sonra Sümerde senden büyük bir kahraman saray önünde at koşturamıyacak. ,, dedi Tanzer 'bu hikâyeyi hayretle dinli - yordu. — Samanın elinden bu kızı Nâraş almış diyorlardı. Demek doğru imiş: — Evet. Nâraş bu kizı görmüş.. Sevmiş: Ve Samanın elinden almak için, Samayı zindana attırmış. — Nâraşı kurtardığıma şimdi piş - man oldum. Fakat, Nâraş artık beli liki büklüm bir ihtiyardan farksızdır. Onu bir et ve kemik yığını halinde A- kaddan deve ile buraya getirdim. — Nâraş Akadda esir olmuş diyor- ar.. Doğru mü? — Doğrudur. Ben Akada vardığım zaman, o Akad kralının zindanlarında inliyordu. Onu esaretten ve işkence - den kurtardım. Ertesi gün beni tuza- ga düşürmek, öldürmek ve yerimi ah mak istedi. — Sonra nasıl kurtuldun onun tu - zağından?.. — Ulu Tantı kurtardı beni. Ve o bacaklarından yaralanıp yere yuvar- landı. — Şimdiye kadar yarası iyi olma - di mı? — Olmadı. Olsa bile gene iki bük- Him olarak kalacaktır. Çünkü vücu - dunu yaralıyan ok zehirli imiş. Bu ze- bir insanı yavaş yavaş öldürürmüş.. Nâraş her gün biraz daha ölüyor ve ber'gün biraz düha mezara yaklaşıyor. — Sama nerelerde şimdi? — Onu Akadda göremedim.. Yo cular Samanın (Elâm) topraklarına geçtiğini söylüyorlar. — Ne diyorsun? Sama demek gene kendi yurduna kaçtı, öyle mi? — Öyle sanıyorum. Sabahleyin yu- akşamüstü tekrar yuvalarına döndükleri gibi.. — Gudea ne dedi bu işe?.. — Ona henüz Samadan bahsetme- dim. — Sormadı mı? — Zafer neşesi CGudeayı sersemlet- mişti.. Bir şey söylemedi. Ben de aç - madim: «Biraz evime gidip dinlene - yim.. Sonra konuşuruz» dedim, Ne kıdar yorgun olduğumu gördü... Al: nimdan üç kere öptü ve bana: «Tun - çayın göz yaşları bir araya toplansay- dı, bir bahçeyi sulardı!» dedi. — Benim göz yaşlarımı Gudea ne- reden görmüş acaba? — Güudeanın gözünden bir şey kaç- maz.. O, en uzakta olup bitenleri de, yakındakiler gibi görür. * Gülüştüler. Tanzer bir sedirin üzerine uzanmış- tı. Tunçay, o gün, yıllardanberi bek - lediği uadete &_a_vu_ş.nlgq_!u Nöbetçi Eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şun - lardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Pertev), Beyazıdda: (Bel- kis), Fenerde: (Vitali), Şehremininde: (Nazım), Karagümrükte; (Suad), Sa - matyada: (Teofilos), Şehzadebaşında: (Üniversite), Eyübde: (Arif Beşir), E - minönünde: (Salih Necati), Küçükpa - zarda: (Necati Ahmed), Alemdarda: (Esad), Bal yünde (Merkez). Beyoğlu cihetindekller İstiklâl caddesinde: (Kanzuk), Dalre- de: (Güneş), Topçularda: — (Sporidis), Taksimde: (Nizameddin), Tarlabaşında: (Nihad), Şişiide: (Halk), Beşiktaşta: (Nati Haliğ). Boğaziçi ve Andalrada; Üsküdarda: (İttihad), Sarıyerde: (A- saf), Büyükadada; (Şinasi Rıza), Hey- belide: (Halk). Tanzerin dizinin dibinde oturdu. Gözü Tanzerin beline ilişti: — Üç püsk sırma kemeri niha- yet Gudea sana verdi, öyle mi? Tanzer gülümsedi. , — Nâraşın kazanmak istediği tarihi kemer bana nasip oldu. Tunçay: — Bundan sonra Sumerde senden büyük bir kahraman, saray önünde at koşturamıyacak, dedi, sen Nâraşı yen- din! bu *”.. Nâraşın son sözü? Güdea, Nâraşla bir kere olsun ko - nuşmak istiyordu. Nâraş evinde yatıyordu. Mâra, Nâraştan nefret etmeğe, Sa- manın hasretile yanıp inlemeğe baş - Tamıştı, O gün Nâraşı sedye - ile Gudeanın sarayına getirdiler. Nâraş bitkin bir hakde sedyede ya- tıyordu. Gözlerinden başka canlı olduğunu gösteren bir yeri yoktu. Sorulan söz- lere bazan cevap veriyor, bazan kaşla* yını kaldırarak susuyordu. Gudea, Nâraşı bu halde görünce Istanbul mütecasir olmuştu. — Hamat tahtını parçalıyan Nâraş hangi mabudün gazabına uğradı? di- yordu. Gudea, Nâraşın sedye içinde cansız bir ceset gibi yattığını görünce: — Ne oldun, Nâraş? dedi.. Mabut Baal seni neden korumadı? Nâraş gözlerini açtı: — Akadlıların zehirli - oklarından Baal bile yılmıştır. Ben mabat.(As) gazabına uğradım, Mellâ! Bir gün (As) bana rüyamda «köylülerin tar- lasını çiğnemelr demişti. Ben bu sözü unuttum.. Her sefere gidişimde köy- lünün tarlasını çiğniyerek yürüdüm, Cezamı çekiyorum, Mellâl Cudea: — Vücudundaki zehiri Asular dele- demezler mi? Diye sordu. Nâraş: — Kabil değil, dedi, Akadlılardan kurtulan bir fert yoktur. — Ben senin kurtulmanı istiyorüm, Nâraş! Mabetlerde kurbanlar kesil « sin.. Rahipler törenler yaparak senin yaşaman için bütün mabutlara y lvar: sınlar. (Arkası var) yedinci icra Memurluğundan Gevherin Emniyet sandığına birinci derecede ipotek bulunan ve tamamına 1536 Hra kıymet takdir edilen Fethiyede Kâtip Muslâhattin mahallesinde Tatlıkuyu hâ- len Tatlımemba sokağında eski 10 yeni 8 No. lı sağ tarafı hamallar kâhyası he- mesi sol tarafı İstelyo hane bahçesi arkası Vecibenin bahçesi cephesi Tatlıkuyu çaddesile mahdut ve evsafı aşağıda yazılı bir evin satılmasına karar verilmiştir. Bina kârgirdir. Haricen wuvasızdır. Zemin katında bir ev altı bir oda bir mutfak ve arkada bir bahçe bir helâ birinci katında bir sofa 2 oda vardır. Umum mesahr- a 94 metre murabbar olap 48 metre murabbaı bina zemini kalanı bahçe olan bi: evin tamamı tapudaki kaydında olduğu gibi açık arttırmaya vaz'edilmiştir. Arttırma peşindir. Arttırmaya iştirak edecek müşterilerin kıymeli muhammene nin 95 7,5 misbetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu hâ- mil olmaları icap eder. Müterakim vergi, tanzifat, tenviriye ve vakıf borçları borg- huya aittir. Arttırma şartnamesi 27/4/937 tarihine müsadif Salı günü dairede ma« halli mahsusuna talik edilecektir. Birinci arttırması 17/5/937 tarihine müsadif Pa: zartesi günü dairemizde saat 14 den 16 ya kadar İcra edilecek birinci — arttırmada bedel, kıymeti muhammenenin 95 75 ini bulduğu takdirde üste bırakılır. Akai tak- dirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere arttırma on beş gün daha temdit edilerek 1/6/937 tarihine müsadif Sali günü saat 14 den 16 ya kadar dairede yapı lacak ikinci arttırma neticesinde en çok arttıranın üstünde bırakılacaktır. 2004 ae maralı icra ve iflâr kanununun 126 ıncı maddesine tevfikan hakları tapu sicillerile sabit olmıyan ipotekli alacaklarla diğer alâkadaranın ve irtifak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair olan iddlalarını ilân tarihinden itibarea 20 gün zarfında evrakı müsbitelerile birlikte dairemize bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları topu sicillerile sabit olmıyanlar satış bedelinin paylaşmasından ha- riç kalırlar. Müterakim vergi, tenviriye ve tanzifiye, dellâliye resminden ibaret alan belediye rusumu ve vakıf icaresi bedeli müzayededen tenzil olunur, 20 senalik vakıf fazla malümat almak istiyenlerin 36/1362 numaralı dosyada mevcut evrak ve mahallen haciz ve takdiri kıymet raporunu gö- rüp anlayacakları ilân olunur, (1885) Tİstanbul Defterdarlı ğından : Yeniköyde Köybaşı Cd. de eski 151, 153 yeni 175 sayılı arsanın 2797560/4792320 payı: Divanyolu Tavukpazarı sokağında eaki ve yeni 40 sayılı ve 66 metre murabbaı arsanın tamamı: Balatta Ayvansaray caddesinde 29 sa yılı dükkânın tamamı: Kandillide yeni Kuyu sokağında eski Kalçacı Hasan ağa mahallesinin Makasçılar sokağında eski 1, 3, 7, yeni 1, 5 sayılı ev ve dükkânın 1/120 payı: Aksaray Küçük Lâünga sokağında eski 19, 19 sayılı ve 40 metre 90 santimetre arsanın tamamı: Mercanda Uzunçarşı caddesinde eski 327 yeni 82 sayılı dükkânın 1/4 pi Ki sayılı odanın tamamı: Beyoğlunda Kurtuluşta Örtme sokağında eski 3, & yeni 7, 9 sayılı evin 2/3 payı: pazarda Sarı Demir mahallesinin Ali paşa hanı içinde 36 Lira 108 198 780 44 yeni 6 sayılı evin tamamı: 60 66 245 225 h 274 Beyoğlu Tatavla Punççu Hiristo sokağında eski ve yeni 57 sayılı 34 metre murabbaı 47 desimetrelik arsanın tamamı: 103 41 Yukarıda yazılı mallar 16/4/937 Cuma günü saat 14 de peşin para ve açık arttırma ile satılacaktır. Satış bedeline istikrazı dahili ve yüzde beş faizli hazine tahvilleri kabul olunur, Taliplerin yüzde yedi buçuk pey akçelerini vakti muayyes ninden evvel yatırarak defterdarlık Millii Emlâk Müdürlüğünde Komisyonuna müracsatları, (1766) müteşekkil satış