En korkunç düşman ve En mükemmel silâh Soğuk algınlığı tehlikesine karşı kendinizi GRİPİN kaşelerile koruyunuz. SOĞUK ALGINLIĞI: Baş, diş, bel, kulak ağrılarına sebep olur. GRİPİN bütün ağrıları dindirir. SOĞUK ALGINLIĞI: Nezle, Grip ve birçok tehlikeli hasta- liklar — doğurur. GRİPİN üşütmeden mütevek- lid hastalıklara mâni olur. SOĞUK ALGINLIĞI: Kırklık, neş'esizlik tevlid eder. GRİPİN: Kırklığı geçirir, neş'enizi iade eder. İcabında günde üç kaşe alınabilir. (Kömür Sergisi) Kömür yakan vesait ve teshin aletleri beymnelmilel sergisi 1937 Martının 26 ıncı Cuma günü Ankara'da Sergievi ve sahasında açılıyor BNK S SADDA MA0 UA Sergiye iştirak edenlere olduğu gibi, Sergiyi ziyarete geleceklere de azami kolaylıklar temin edilmiştir. Her türlü malümat ve fazla izahat için şu adreslere müracaat edilmelidir ; İstanbul : Karaköyde Yataklı Vagonlar Şirketinde Sergi memuru; Ankara : Sergi Komiserliği, Genç kadın bu sakin gecenin bu ha- berden sonra gözüne daha başka gö- rüneceğini her şeyin birdenbire yıkı - hp. yerinden oynayacağını, sanmıştı, Fakat kendisinde değişen başka hiç bir şey yoktu ve o şimdi bağırmak, çağır- mak bir şeyler yapmak istiyor, bütün çiftlik uyansın; herkes oradan oraya telâşla koşsun ve herkes Selim Nacinin hasta olduğunu kendisi gibi duysun istiyordu. O şimdi uzaklarda, belki de bir has- tanenin bir odasında kimsesiz yalnız, yatıyordu. Belki de ismini sayıklıyor, kendisini istiyordu. Kendisini düşünmesi, jemini anma- sı birazda şüpheli idi. O, gözlerle ken- disine bakan adam imkân yoktu ki her şeyi unutsun, onu kovmuştu, isteme- mişti, Selim Nacinin artık bunları affet. —— — "'S;ın Fosta,, nın Edebi Tefrikası : 67 Yazanı Peride Celâl mesine imkân var mıydı? Genç kadı-| nin dudaklarından kısa bir inilti çıktı. Sonra yatağına doğru koşarak başını yastıkların arasına soktu. Hıçkırarak kıvranıyor, dudaklarından kesik kesik feryatlar halinde hep ayni isim dökü- lüyordu: Selim.. Selim. Artık günlerdir geçirdiği buhranla» tın mânasını duyduğu bu derin ıztı- raptan sonra pek iyi anlıyordu: Feride haklı idi. Selim Naciyi seviyordu. Asıl ediği adam o idi. Ve Sırrı Nihatla ge- h mücadeleler arasında onun her türlü hareketlerini affetmesi, kızması lâzim geldiği yerlerde ona acıması Fe- ridenin dediği gibi hep bu yüzdendi ve şimdi, Onun hasta olduğunu, belki de öleceğini düşünürken kendisinin arka- sından pek çok yaşamıyacağını zan- nedecek kadar derin bir acı duyuyor- ü RADY Bugünkü Program 5 Mart 1937 Cuma İSTANBUL Ökle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi, 12,60: Hava- Ti Hikmet Bayur tarafın- dan, üniversiteden naklen, 18,3-: Plâkla dans Musikiei, 149,8-: Spör müsahabeleri; Eşref Şefik tarafından, 20: Vedia Rıza ve arkadış- ları tarafından Türk musikisi ve halk şarki- ları, 20,30; Ömer Riza tarafından arapça söy- lev, 20,45: Cemal Kümll ve arkadaşları tara- fından Türk Müsikiâi ve halk şarkıları saat ayarı, 21,15: Orkestra, 22,15: Ajans ve borsa haberleti, 22,30 Plâkla sololar, Opera ve ope- ret parçaları BUKREŞ 16: Romanya Mmüsikisi — (Orkestra) 1815: müzsahabe, 18,38: Opera, 21,45: Fransa, Al » manya, Romanya haberleri, BUDAPEŞTR 10,$: Şarkılar, Muhtelif havalar, 20,10: E- debi proğram, 21,50: Haberler, 22,10: Balon örkestramı, 23,30: İngilinçe haberler, 23,35: Cazbant havaları, 4,5: Haberler. PRAG 1T18: Mozart'ın kuarteti, 1745: Ha 19,10: Plâk noşriyatı, (Halk şarkıları), 19, Kazak orkestrası, 20,30; Tiyatro, 21,30: Mulh- telif havalar, 22,25: Plük noşriyatı, 2245: Brnodan nakli, 29 Haberler, VİYANA 17.2$: Oda musikisi, 19,25: Operet musikisi, 20.30: Eğlenceli musiki, 2040: Sehubert sen- fotd konseri, 22,10: Hafif arkestra. YARŞOVA Y7,16: Chopin havaları, 22,30: Tiyatro, 23: Dans plâkları. Yarınki program 6 Mart 937 Cumartesi İSTANBUL Bğle neşriyatır 12.30: Piâikla Türk müsikisi, 12.50: Havadis. | 1805: Muhtelif plâk neşriyatı, Akşam neşriyatı: 18,30: Plâkla dans müstkisi, 19, Şehir ti - yatrosu komedi kısmi (Ismarlama koca), 20: Famıl saz heyeti, 20.80: Ömer Rıza tarafından arapça söylev, 2045: Fasıl saz heyeti, snat| Ayarı, 21,16: Örkeströ, 22.18: Ajans ve borsa | haberleri, 2230 Plâkla sololar, Öpera ve o - peret parçaları. Fransada matbuâat Hürriyeti var mı? (Baştarafı 6© mei sayfadu) Bir Mayısta açılacak olan büyük beynelmilel Paris sergisine yabancı - ğbetini celbedememek endişesi ükümeti çok düşündürüyor. Başveki Leon Blum muhalif matbuata çatıyor. | Hükümeti müşkül mevkide bırakmak için memleketin halini fena güsleriyor- sunuz. Sergi bir mayısa yetişmiye diye yazıyorsunuz, diyor. Bu işe o ka- dar ehemmiyet veriyorlar ki geçen - lerde ri ösyö Alber Leb- 5 ler klübünde söylediği bl abancı maleket basınları sanki gizli bir or! şefi tarafından tar bir tempo ile hareket ederken bi . zim matbuatımızın da ecnebilerin elin de aleyhimize birer vesika teşkil edecek şekilde neçşriyatta bulunması gazete - makta olan den tek bi C e G Sabaha kadar odasında gezinerek, pencereden eğilip asabt gözlerle ufkun ağarmasını bekliyerek hiç uyumadı. Ve daha gün ağarırken eşyalarını toplamı: ya başladı. Eğer otomobil bulunmazsa yaylı ile, atla ne olursa olsun hemen İzmite inecek, orada bir dakika durma- dan İstanbula hareket edecekti. Hastanenin kapısında bir otomobil durup içinden genç bir kadın atladığı zaman kapıdaki hademeler ona hayret- le baktılar. Üzerindeki gri spor tayür toz içinde, buruş buruştu. Başı açıktı | ve yüzü pek solgundu, bu Sezadan baş- kası değildi. Genç kadın şoföre para verirken hademelerden biri öbürünün kulağına yavaşça - fısıldadı : vallı pek hasta galiba.. » Seza onların — orada farketmemiş gibi heyecan içinde ka- pıdan süzüldü. Koşa koşa merdiven - leri çıktı. İçerde ilk önüne gelen hasta bakıcıya yaklaştı ve' kadınin kendisini hayretle süzmesine aldırmayarak: uÇa. buk beni doktor Selim Nacinin yanına O -İli emellerden yardım g *|bilir olduğunu | İLÂN Emlâk ve Eytam Bankası . İstanbul Direktörl Şubesi üğünden: 1 — Şubemizden maaşlarını iskonto ettirmekte bulunan mütekaitlerin üzerinde müracaat edecekleri günler yazılı olarak kişelerimizden aldıkları numara- larla tayin olunan günlerde Bankamıza müracatlari ve bunun haricinde vaki getirilemiyeceği. 2 — Harp malüllerinin olacak müracaatları günü sonraki müracaatlarının olunur. (465) olacak dileklerin yerine ayın 4 üne kadar vaki gününe icra edilip ondan sıraya tabi olacağı ilân İnhisarlar İstanbul Başmüdürlüğünden: Çamaltı tuzlasında sureti malsusada tesis olunan ince tuz değirmeninde sıhlı? ve Fenni bir surette ihzar olunan ince sofra tuzları yarımşet ve birer kiloluk paketler ve mutbak tuzları da “50,, gşer kiloluk içi kâğıd kaplı çuvallar içinde satışa çıkarıl- mıştır. Sofra tuzları “64, ve “128,, zer paketi havi sandıklara ko- narak ambalajlanmıştır. Paketli sofra tuzlarının beher kilosu kabataş ambarında “9,50, ve mutbak tuzlarının beher kilosu *5,25, kuruş Fiatla satılacaktır. Gerek mutbak ve gerek sofra tuzları bir sandık veya bir çuvaldan daha az satılamaz. Sandık ve çuval bedelleri tuz fia- tına dahil olduğundan müşterilerden ayrıca sandık veya çuval bedeli aranmıyacaktır. Tuz satıcılarının İnbisarlar İstanbul Başmüdürlüğü merkezinde Kabataş ambarına müracaat etmeleri ilân olunur. “1184,, TÜRKİYE Şişe ve Cam Fabrikaları ANONiM SOÖSYETESİNDEN: Fabrikamız için şişe ve cam kırığına ihltiyacımız vardır. Ta- liplerin şartnameyi görmek üzere Bahçekapıda Birinci Vakıf Ha- nındaki merkezimize müracaat eylemeleri. beklemek te ayrıca yürekler acısı bir haldir. Esasen Fransada çıkan yevmi gazo. telerin ekserisinin sahibi bir şirkettir. Parayı kim fazla verirse hisse senetle- »İrine ö sahip oluyor... Bu itibarla asıl gizli orkestra şefleri tarafından sevko- lunan basın Fransız matbuatıdır, Fa - kat anlaşılan bu şefler aralarında bir lü anlaşamıyorlar ki orkestra mü- temadiyen falso yapıyor. Böyle meçhul membalardan ve giz- ören bir mat - buattan memleket hayrına iş beklene - ?, Fransızların her fırsatta ö - ğün: leri meşhur matbuat h bu Mudur? Bana kalırsa burada matbuat hüri- yeti değil, fakat matbuat anarşisi var- çıkarınız.» dedi. Hasta bakıcı: «Fakat, filan» diye, bir şeyler söy- liyecekti, genç kadın «çabuk, çabuk» diye heyecandan titreyen bir sesle yal- Varır gibi söylendiğini görünce; «peki buyrun» diye, önüne geçti. Merdiven- leri çıkarken Seza durmadan soruyor- du: «& Nasıl pek ağır mı? Tehlike yok değil mi?» Hasta bakıcı gözleri gittikçe daha büyük bir hâyretle büyüyerek ona ba- kıyor fakat o durmadan sorduğu için cevap vermeye vakıt bulamıyordu. Nihayet bir odanın kapısında «buy- run işte burasın dedi. Ve genç kadın kapıyı asabi bir el hareketi ile hemen Jaçarak vücudü heyecandan bir dal gi- « Za-|bi 1 titreyerek içeri süzüldü. Fakat içeri irmesi ile gerilemesi bir olmuştu. O yatakta hasta bir adam bulacağını ü- Mit etmişti. Halbuki muntazam döşen- miş bir odada, geniş bir yazıhanenin başında genç bir adam oturmuş yazı yazıyordu. Bu Selim Naci idi ve sapa- sağlamdı. İçeri birinin girdiğini işitmediği için dir. Zira bizim kanaatimizce hürriyet ancak milli birliğin kuvvetlenmesin? ve yükselmesine hizmet etmekle mo$" ruiyet kazanabilir. Ondan ötesi başi “ bozukluktur. Fransanın şu halini görmeyip t€ «matbuat hürriyeti» diye hâlâ bu hal€ imrenenler varsa çok aldanıyorlar de * mektir. Örnek alınacak — şeylef iç — şüphesiz bu — sahaimrd$ değildir. Sahayi, ticaret ve müs' bet ilimler sahasında onlardan VE aldiümum Avrupalı devletlerden ali” nacak çok şeylerimiz vardır. Bu ir edilemez, fakat Türkiyedeki emniyet V€ sükünun da hiç bir yer ile kıyas kal etmiyecek derecede mükemmel olduğ da muhakkak ki inkâr edilmez. N. Erim ki <et A A aa başını kaldırmamıştı. Genç kadın ona hayretle bakıyordu- Evvelâ günlerdir gözüne uyku girme” den daima tehlike içinde olan bir hat” tayı düşüncrek yaptığı seyahatten s08” ra gelip te yatakta hasta bir adam yerf'” he yazıhanesinin başında sakin sakifi çalışan sıhhatli bir adam bulmak onü müthiş şaşırtmıştı. Fakat bu 'ıqlııtlılh gittikçe yerini yavaş yavaş sevince b" rakıyor ve bu sevinç yüreğindeki Bü” tün endişeleri silerek onu adetâ gece ” den gündüze çıkarıyordu. İşte o hef tehlikeden uzak ve sıhhatte idi. Dem verilen haber yanlıştı. Selim Naci başını eğmiş yazmakt? devam ediyor ve genç kadın ne yaPt” cağını şaşırmış mütereddit- bir ayakta kapının Öönünde duru: Birdenbire artiık oradan gitmesi geldiğini düşündü. Belki şimdi baştf! kaldırır da Selim Naci onu karşıst Börürse kendisinin çiftlikte yaptığı B” teketi tekrar eder kapıyı gösterirdi: O bunları düşünürken Selim Nf birdenbire başını kaldırdı. (Arkası var)