SON POSTA Denizcrîyi’ en fazla | Cüamae )| Bahar geliyor, onuen çok özleyenleri dinleyiniz! Bir kadın terzisi, bir sandalcı ve bir gazino sahibi önümüzdeki bahar için neler söylüyorlar? korkutan düşman: Sis : bir deniz kurdu İstanb ve hatırladığı faciaları anlatıyor Dünkü sisin başlangıcında limanın hali httlîanbul dün baharı uzaktan selâm- ken, bahar işaretlerinden olan kalın Ü* üevarali bir sis tabakasile de karşı- . Bu münasebetle bir muharririmiz ll denizlerde tehlikelerde karşılaş - Tüş maceralar yaşamış, yaşlı bir deniz gi ile konuştu. İhtiyar kaptan diyor — Sis iki türlü olur. Ya deniz sat- N'51 yakındır. Veya deniz sathından Jukardadır. Deniz sathını görebilirs! - v Vaziyete göre her iki şekilde de teh Ü. Olabilir. Sis açık denizlerden ziya- « boğazlarda korkunçtur. Gülcemalin Amerika seyahatinde Gülcema) ile Amerika seyahatine uştık. Cebelüttarıkta idik. Bu za - —_M kadar seyahatimiz ârızasız geç- Bişt Fakat bu esnada kesif bir sis 1a- İNkesile karpılaştık. Önümüze çıkabi- İtek herhangi bir teblikeyi önlemek kin gemide lâzımgelen tertibatı aldık. Üzun müddet bu vaziyette seyrettik, Matler geçiyor, fakat biz sislen kurtu- hmuyorduk. Geminin sür'atini kestik, dğr ağır yol almağa başladık ve böy- kce ancak altı saat kadar seyrettikten SOnra sisten kurtulabildik. İstanbulda alınan tedbirler Es'i. bakımından dünyanın en tehli - li yerlerinden biri İstanbuldur. Bun dolayı da muhtemel kazaları önle- için tedbirler alınmıştır. Böyle ha 'arda Boğazın Anadolu yakasından -P atılır. Rumeli yakasından da dü- 'j"l Çalınır. Gemiler bunlâta göre ken Ü ü âyarlıyarak Jimana girerler. Di bi taraftan Ahırkapıda ve Fenerde "er düdük vardır. Adadan gelen - vn- a"'lr Fener düdüğünün sesini alırlar. 'El?n uzaklaşırlar. Ahırkapının dü - sesini duyarlar, ona yaklaşırlar.. Boğaz önündeki kazalar B“nıiııı altı yedi sene evvel Telli Taf q;: nöbetçi idim. — Bir kaza olmasın yelt Boğaza girecek vapurları gözetli ııî"!iınn Birden bire hiç umulmadık h' tamanda kesif bir sis ortalığı kap- Vverdi. Telsizle aldığımız haberler- köl Karadenizde de sisin kuvvetle hü "Şferm.u olduğunu anlıyorduk. “irden bire arka arkaya haberler gel *ğe başladı: kl; Rornanya bandıralı Loid vapuru di lencenin berisinde bir İng *bi, gene bir İngiliz şilebi, tekrar bir ını:"lan fâda karaya oturmuşlar. iİhayet az zaman içinde biribirine n altı vapurun sis yüzünden kaza- Uğramış olduklarını duyduk. Bun- kurtarmağa imkân yoktu. Sisin % anı beklemek zarüreti vürdı. tada bastırdı. Sis te hafifledi. Bu es- Geki Karadenizde bulunan Rayle adın ; Bemiden bir telsiz aldık. Diyordu ,'x Biribirine yakın mesafede kara- 5;.::1“"" iki geminin Mürettebatını len Boğaza yaklaşıyarum.» min_efhıl bir motöre atlayarak bu ge- Yi karşılamaya gittim. yle vapuruna çıktığım sırada, gu- p Büurup oturmuş, elbiselerini kuru- » © hararetli hararetli konuşan muh , Irklara mensup mürettebat ile kar Ti tım, O sırada geminin güvertesi gö h"“—'k vaziyette idi. Doğruca geminin kâ*nına gittim. Diğer geminin kap- him.h ile konuşuyordu. Bu hâdisenin Reçtiğini sordum. O da anlattı: Sis içinde Boğaza yaklaşıyordum Yak, Y |her fa S şilebi, bir Türk gemisi, şurada | ulun sislerine ait hatıralarını Bir yandan da sahili kolluyordum. Bir denbire denizde S. O. S. imdat işareti duydum. İmdat isteyenler iki gemi idi. | Seğiet' biribirine yakın mesafaden ge- Hiyordu. Dümeni seslerin geldiği tara fa çevirdim vaş yavaş sokuldum. Evvelâ birini, bilâhara diğerini gör - düm, Biri kıçtan, biri de yandan kara ya oturmuştu. Deniz sertli. Her ikisini kurtarmak için aralarına girmekten başka çare yoktu. Ben de öyle yaptım. Ve ikisinin arasına demirledim. Can kurtaranları mayna ettim ve halatlara bağlıyarak her iki gemiye doğru deni- ze attım. Eseri tesadüf olacak, her iki gemiden de hiç kimsenin burnu kana- madan hepsini topladım ve görüyı nuz ki aldım götürüyorum.» Marmaradaki facia Senesini hatırlıyamıyacağım. Epey - Marmara denizinde idi, - Sisli ir İspanyol şilebi. ile isi çarpışmıştı, Fransız gemisi İspanyol şilebini yan- dan vurmuştu. Şilep ne olduğunun far kına yarmadan dört dakika içinde kay nadı gitti. Ani olduğundan kaptanı dan aşçısına varıncaya kadar hiç kim- $e kürtulmadı. Sevinç faciası Marmaradaki Sevinç faciası da sis yüzünden olmamış mıydı? Yüz küsur kişi denizde kaynayıp gitmişti. 9 sene evvelki sis İstanbulda dokuz sene evvel büyük | bir sis olmuştu; belki hatırlarsınız? Tam iki gün iki gece denizden duman | kalkmamıştı. Boğaza vapur seferleri yapılamamış, adalara gitmek kabil ola mamıştı. Kadiköy hattına İşleyen va - purlar zorlukla Üsküdarı bulmuşlar ve Kadıköy yoleularını orada bırakmak mecburiyetinde kalmışlardı. Denizciler sisten kahbe olduğu için çok kaorkarlar, fırtlma mert düşmandır. Halbuki sis, insanın basiretini bağlar ve onu arkadan vurur!. — — Çorap işi hallediliyor Çorapçıların bir cins çorap yapıp sat maları etrafında Ticaret odası sanayi şübesince hazırlanan rapor İktısat Ve- kâletine gönderilmiştir. 7“-""'ıd31 brikadan birer çorap n yvuruülmuş ve v te gönderilmiştir. e rapol nlerin mütaleaları da yazılmıştır. x'ai kâlet tarafından verilecek karardan sonra derha) tatbikata geçilecektir. Fab rika sahiplerinden birçoğu çorap: burun ve topuklarının çift katla ö mesine ve her fabrikanın imal edece- ği çoraba markasını basmasına taraf- tardır. Bu karar tatbika geçince çürük çorap imalinin önüne geçilmiş olacak- hır. Çivi fiatları Bundan bir müddet evvel demir fi- yatlarını tesbit etmek Üzere İstanbula gelip giden sanayi umum müdürlüğü getkik bürosu müfettişlerinden Hik - et Ankaradan tekrar gelmiştir. Hik- gelişi çivi fiyatları iyatları ve çivi metin bu seferki meselesi içindir. Çiv tüccarları ile temaslar yaparak vaziye- Hi öğreneceek ve Vekâlete bir rapor ve- recektir. Hikmet ayni zamanda çivi nar hının hangi fiyatla idare edilebileceği- ni de tesbit edecektir. Fatih noteri dün Tahliye edildi Fatih noteri Mehmet Şükrü ile baş kâtip Fevzi ve daktilo , Münevverin duruşmalarına, İstanbul ağır ceza hak yerinde dün sabah devam edildi. Bu ihtilâa ve zimmet davasında, duruşmanın devamı, ehlivuktıfun no- terlik defterleri vesair evrak üzerinde |bir müddettenberi yapmakta olduğu tetkikatın tamamlanmasına kalmıştı. Dün, bu tetkikatın henüz bitmediği anlaşıldı ve evvelce tahliyesini isteyen noterin bu isteği müzakere edilerek, kendisinin salıverilmesi kararlaştırıldı. Duruşmaya başka bir gün devam olu- nacaktır. Dava edilenlerden daktilo da, evvel. ce serbest birakılmıştı. Şimdi mevkuf olarak yalnız başkâtip kalmıştır. Çapadaki otomobil Kazasının muhakemesi Bir müddet evvel Çapada olan ve Nimet isminde on dört yaşında bir mektep talebesi kızın ölümile netice- lenen otomobil kazasının duruşmasır na, İstanbul asliye ceza hakyerinde dün sabah başlanılmıştır. Mevkuf olarak duruşması yapılan Hayti ismindeki delikanlı, kendisinin Taphane rıhtımından müşteri alıp Şeh- reminine doğru götürürken, Çapada duran tramvayın yanından birdenbire çıkan bir gözü sargılı kızın, çamurlu- ğa çarplığını ve yaralandığını, kenı sinin duran tramvayın yanından öne| geçmek isterken kıza çarptığı doğru | olmadığını, o gün yerin yağışlı oldu- ğunu müdafaa yollu söylüyordu. Hakyeri hey'eti, şahitlerin çağırıl- | masını kararlaştırdı. Küçük san'atlar sergisinde takdir edilen Antalyalılar Antalya (Hususi) — Ankarada İkti- -| sad Vekâleti tarafından açılan el işleri sergisine vilâyetimizden iştirâk eden- lerden Bayan Şayeste, Fahriye, Mü - zeyyen ve Esma birer madalye ile, E- mine Hüseyin de 20 lira mükâfatla taltif edilmişlerdir. Koketi Mor kadifeden yemek elbisesi $ İ amesi | * Raporda fabrika sahiplerinden bazı- . ! larının bir cins çorap yapmak isteme-; | | Yakasında ve belinde taşlı birer to ka var, Ceket uzuncadır. Tokanın al tında ve sağ yanında göde yapılmış... Bu biçimi daha ziyade güıglleşumıc_lı- tedir. Kolların omuz kısmı yalnız ön tarafta hafifçe büzülüdür. Yakanın ar- kası kapah, yuvarlak, önü yaluz bir tarafta Sivri. Kış, sade ciğerlerimizdeki — ayazını, sokaklarımızdaki karlarını ve çamurla rını sırtlarımızdaki paltosunu, ayakla- rımızdaki lâstiklerini, boyunlarımızda- ki atkısını ve yüreklerimizdeki kasve- tini değil, hayatımızdaki bütün husu, yetlerini, ve modalarını da toparlay gidiyor. Ve bahar, sade ciğerlerimizin pete- ğine bal gibi dolan tatlı rüzgârlarını, çıplak kırlarımızı renkle süsleyen, ve kokuyla dolduran çiçeklerini öeğil, ha yatımızdaki bütün hususiyetlerini ve bütün modalarını toparlayıp geliyor. Şimdi şehrin dışarılarına göç başla- yacak. Balolar, ampul altında değil, mehtap altında verilecek. Çaylar kalö- riferli salonlarda değil, güneşli kır kah velerinde içilecek. Ve matem renkli simokinler, yerle- rini, sadet renkli kisvelere bırakacak- ar, — Acaba, diyorum, bu bahat, ka - dınlarımızı hangi kılıklara sokacak? Gümrüklerimizden, terzi dükkânlarına yağacak olan moda mecmualarında oku nacak yeni fermanlar nelerdi Şapkalar diz kapaklara mı giydirile g€ek? Kombinezonlar esvap yerine, ve esvaplar gecelik yerine mi kullanıla - cak? Saçlar diplerinden kazıitılıp ger- danlara mı yapıştırılacak? Yahut kaş- lar, gözlerin altlarına mı çizilecek?. Şimdi ters giyilen çoraplar yüzüne çevrilip, papuçlar mı ters giyilecek? Yoksa dudakların yeşile, ve saçların kırmızıya boyanması mı moda olacak? Kadın terzisi Panos : — Sorulur muü bu? diyor... Piyango nun bu sefer hangi numaraya vuraca- ğını sormaktan ne farkı var bu sua- lin? Şimdi modalar, sinema yıldızları- nın şuurlarına bağlı!.. Onlardan bir iki si oynatır da, ne yaptığını şaşırırsa, ka dınlar da ne yaptıklarını şaşıracaklar demektir. Şimdi siz : — Acaba şapkalar diz kapaklara mı Biyilecek? derken, âdeta imkânsız bir şeyden bahsettiğinizi sanıyorsunuz! Halbuki bunun bakikat olması, me- selâ Marta Egeriln bir gece kafayı çek mesine bağlıdı kendini şaşırdı Sıhhat kursları Ve bir köy Muallimi Ankara okuyucularımızdan Os- azıyor : m::iyyılyâıhhıye Vekâleti Önkarv_ı, Adana ve Aydında sıtma mücaciele kursları açtığını Tesmen ilân etmiş- ti. O sırada ben Adana köylerinde muallimdim. Bu ilânı görünce usu- len müracaat etmiş ve sıtma müca- dele kursuna kabul olunmuştum. L'ıi'r müddet kursta okuduktan sonra pek Alâ derece ile bu tahsili bitirdim, Der hal tayinimi, bir yere memur olma- mı bekliyordu!ğ. Fakat aradan uzun iki yıl geçtiği alde hiç bir yere ta- yin edilemedim. di, şapkayı diz kapağa geçirmek moda sı aldı yürüdü demektir! Onun için, siz dua edin de, şu gelen bahar, meşhur yıldızların da başlarına vurmasın! Yoksa maazallah dünya, bir palyaçe tiyatrosunun kulisine döner ! * Terakki, moda mağazası sahibi Bay Aziz de hemen hemen ayni fikirde: — Bahar modalarını şimdiden kes- tirmek, üç gün sonra havanın nâsıl o- lacağını kestirmekten imkânsızdır. Ge çenlerde, bir gazetede, modaya dair bir karikatür çıkmıştı. Bilmem hatırlar mı sınız! Karikatürdeki mükâleme bir şap kacı ile bir bayan arasında geçi Şapkacı, tavana yakın raflardan birin deki şapkayı gösterip soruyordu: — Şunu indireyim mi bayan? Ve Bayan, dudak büküp cevap ve- riyordu: — Sakın ha... Onu oradan indirince ye kadar modası geçer ! Bence, bu karikatür bile, tuvalet mo dalarının değişmelerindeki sür'ati pek fazla mübalâğa etmiş sayılmaz. Çün- kü, dikilmeleri bilmeden, modası ge - çen esvapların haddi hesabı yok!.. Onun için, baharda ne olacağını, en son gelecek moda mecmuaları bilir!. Bay Aziz, gülerek ilâve yor : — Maamafih, bence, bi ithal etmemiz doğru değildir. Bizim şık bayanlarımız, yerli modalar lanse et - melidirler... Çünkü modaların; içinde doğdukla « mi memtekeflerin iklimlerine de uy> durulmaları lâzımdır. Meselâ ben ba- yan olsam, İstanbul için, yarısı xışak, yarısı yazlık kumaştan bir esvap dası çıkarırdım. Çünkü İstanbulda yaz kış, günün yarısı karlı, yarısı güneşli geçiyor. Bu suretle esvapların yarısı günün yarısına, diğer yarısı da, günün diğer yarısına uyar!. , Baharda, esvap modalarile beraber, eğlence modaları da değişecek. Bu ba- meselâ sandalcılara gün do - — Ne gezer, diyor'.. Biz yi |tıya kürek çekeriz.. lelerini su basmasa, avuçlarım (Devamı 11 inci sayf: Bu kurslara devam muallimliğinde kalsayd Ankarada iş peşinde dolaşn Acaba bu bir hat rum. Kurslar memur çin açılır. Halbuki pekâlâ dığım halde neden tayin ed rmek İ« ce al- mediği mi bir türlü N kımda bir tahkikat yapıl bir neticeye varılmış o!s: l bi bunu bana haber verirlerd Bu hususta kıymetli Sıhhat Veki llmizin nazarı dikkatin| celbederim. * Ankaradan K. K. K. rumuzile ! iracaat elmesi Doktorumuzun adrı idarem öğrenilebilir.