K İstanbul şehrini Güzelleştirmenin çareleri — Yazan: Muhittin Birgen Görııluyor ki İstanbulun bayatını şevket ve tanlana tutmanın İmkânı yoktuf. li ile bu şebir biraz daha zayıflamak mecbuııychr.d:dx küçülsün ve zayıflasın, bunda yok. Elverir Kİ tutunabilsin ve çm( düşmesin. Bunun çarelerini aramak mecburiyetindeyiz. Her ne sun, İstanbul yalnız — İstanbul! şehri değildir; bütün Türkiyenin ve 'Türklerin şehridir. Türk kül Vapnn— ona kendi d.uııg;ırmı vurmuş esk zarar dir. Bundan dolayı biz de ona » fazla ehemmiyet veriyo - * bul bir devlet merkez mekten çıkmıştır. Tarih, coğrafya ve yeni harp tekniği bunu bir zaruret ha- line get İstanbul. olabil mi zamanda, bir bi de olamıyor. Bence bu- yktur. Fakat, mahzuru d felkalem Teddet- hnndan birini teşkil kezi olmak vasfını da çoktan k. miş olduğuna göre onun olabili yegâne şey, tabiatin kendisine ve güzelliklenden istifade ederek «güzel bir şehir> olmaktır. Halbuki bugün İs- tanbulun tabiati güzel, fakat kendisi çirkin bir şehir olduğunu da kabu) et- mek mecburiyetindeyiz. Bu derde bir çare bulmak lâzım ve ben de bu me- sele hakkında düşündüklerimi bu sü - tunlarda arada bir yazacağım. * İstanbulu güzel bir şehir olmaktan meneden şeylerin başında bu şehrin sokaklarını pisleten, onun sok kaldırım olmasına mâni olan ve nihayet s E tikamette ve het sık!c»e u 'r.ı:m y .ı')bıılun egâne arterleri o- lan bir kaç cadde de berbat bir hale gelmiştir. Kötü bir araba, sıska Iki bey- gir, ince iki demir tekerl akşama kadar bu şehrin pisletmekte, kaldırımları aşındırmakta ve bozmakta nebilecek bir kaldırıma pek ender ola- rak tesadüf edilir. Pisliğe gelince, bu kadar arabanın ve bu kadar hayvanın sabahtan akşama kadar kirlet şehri temiz tutmıya ingcân ola Ne yapıp yapmak, bu arabaları dırmak lâzımdır. * Biliyorum ki belediye bu arabalar meselesile meşguldür. Arabalara bir şekil vermek, hayvanlara bir ölçü ve bir tartı koymak gibi fikirler beledi - yenin zihnini işgal etmekte ve ted - rici bir surette arabaları ve arabacılı- ği ıslahi gaye edinen bir projenin tat- biki düşünülmektedir. Bizce arab. arın ve arabacıların kontrolu Bunları yolda inzibata manın d:ı hiç imkânı yoktur. Fakat, bunu müm- kün saydığımız zaman dahi gene balar, bu demir tekerlekli arabı dukça, günde binlerce hayvaân müte - madiyen sokaklarnda dolaşıp şehrin kal- dırımlarını pisletip kemirdikçe ve bu dik yokuşlu şehirde iki hayvanın çek - tiği dört tekerlek üzerimle bir ton eşva yüklendikçe İstanbulun sokak — sahibi olmasına ve bu sokaklarda insanların rahat rahat dolaşabilmelerine imkân bulunmiyacaktır. Bunun için beledi - yemizin İstanbulu bu arabalardan kur- tarması her şeyden hayiırlıdır. Hiç de - Bilse bunları hizmetlere tahsis . etmek ve bilhassa tekerleklerini lâstiklemek cihetlerini düşünmeli ve üzerlerine ko- nacak yükü de hafifletmelidir. Yoksa İstanbulun düzgün bir kaldırım, te miz bir sokak yüzü göreceği yoktur. Avrupada İstanbul gibi dar ve dik sokaklı şehirler yok mudur? Buralar- / dane yapılıyor? Ben bu tarzda bir kaç, 5; | larındandır. (| sene içinde ve | XıResımlı Makale: Kışın, okka çeksin diye odun ve kö mürü ıslatarak salan tacirler, her meyvsimde süte su ilâve ederek dağı- tan sütçüler vardır. SON POSTA B Kurnazlık Bu adamlar mallarını hakiki fiyat Jlarından yüzde yirmi beş, hattâ elli ':ı7h— na sattıkları ıçm kıırn'nhl: et .Fımı k.nb tikleri ğild *Ier v eee ile zekânın farkı.. Bi Kurnazlık ile zekâ arasında mü . him bir fark vwardır. Kurnazlık gayri meşru ve daima muvakkat bir kâr te min eder. Zekânın getirdiği kazanç ise hem meşru, h'm de daimidir. Bir senede 250 ziyafete Giden kadın Masa başında keyifli keyifli çı- buk içen bu İngi: jliz kadını, — yük- sek sosyetenin en itanınmış — kadın- Bir İi 250 İziyafete iştirâk et mekle uziyafete gitmev rekorunu kırmıştır. Her zi- yafete de ayrı bir tuvaletle gitmiş- tir. «Allah koca- sının haline ack sınp — demekten kendimizi yoruz. Uzun ömürlü bir gemi müze oldu 1790 senesinde yapılan bir yelkenli alamı- ie © zamandanberi hiç durmadan işle - miş ve yakın zamanda Amerikan |i - ze haline getirilmiştir. En yeni vasıta- larla yapılan bugünün gemilerinden hiç biri 1790 da yapilan bu yelkenli kadar ömürlü olamamıştır. Şeytanın kitabı Stokholm'da kral varayı Kötüpha- nesindeki bir kitabın adı böyledir, a; kitaba kitapların devi de derler. Çün- İkü bu kitabın yalnız eni doksan san- timdir. Üç kuvvetli adam güçlükle ta- şıyabilirler. Yaprakları pnr*umemîrn- b P İdir. Bu kitap için yüz altmış eşek d Kabı 4 santim ka- hınlığında meşeden yapılmıştır. 1797- si kullanılmıştır. cereden atmışlar, kitap bir itfaiye ne- !iır başına düşmüş ve nefer derhal İölmüştür. Bükreşte yankesicilerin yüzleri boyatıldı Büktöş zabilası ibelka” yankesiziler- den korumak için sabıkalı yankesicile- rin el ve yüzlerini sâbit bir boya ile bo-! yamıya karar vermiştir. Sâbit boya ile ellari-ye üslari böyali —olan odamlar halk tarafından derhal tanılacağı için onlardan uzak kalınacaktır. düzüne şehir sayabilirim. Bunlarda ne yapılıyor? Hiç olmazsa bir kere bun- lar tetkik edilsin de bu derde bir care bulunsun: Muhittin Birgen manlarından birine çekilerek bir mü -| de Kralın sarayı yanarken kitabı pen-| ( HERGÜN . BİR FIKRA | Cana can... Müexzinin biri birgün ezan okurken ba- şı döndü ve birdenbire aşağıya, başında tablası ile minarenin altından geçen bir simitçinin üzerine düştü. Mücezin kur- tuldu. Fakat simitçi öldü. Simitçinin ço- Tuğu çocuğu mahkemeye koştular, mü- ezzini dava ettiler: — Müecxzin düşüp öleceğine, niçin bi- zim babamız öldü?, Elbette cana can is- teriz!, dediler. Kadılar urun böylü düşünüp taşındı- lar, Ve mihayet kararlarını verip dava, cıları karşılarına çağırdılar: — Madem ki cana can istiyorsunurz, pek âlâ, Şimdi bu müerzin başına bir simitçi tablası alacak, minarenin altın- da duracak, Siz de içinizden birini seçin, minarenin üstüne çıksın, oradan keodi- sini müezzinin Üstüne atsın!.. * ' İdareyi birgün kadınlara bırakan belediyeci mahküm oldu Amerikada Ritsgud Benet belediyesinin idaresini bir gün İkiein iasya Belediye rı dikleri kararla on dolar cez. tilmiş. Cezaya sebeb belediye Teisinin bir banka üni*ndr otomobilini iki saat bekletme » Belediye reisi bu hn- dise üzerine mıLı etmiş ve kendisine | haksız ceza iğini iddia ederek| mahkemeye müracaat etmiş! Hayvanlar renkleri ayırt ederler mi? Bir çok âlimler hayvanların renkler hakkında fikirleri olamıyacağını iddia etmişlerdir. Fakat bu iddianın — doğru lolmadığını ispat edenler de vardır. 'Tecrübeyi köpekler üzerinde yapmı İardır. Köpeğe verilen yiyecekleri muh- telif renklere boyamışlar; köpekler az zamanda bu renkli yemeklere alışmış, hoşlandıkları yemeklerin renginde bir zaman — ona atılmağa akmış.. © gün 'bunlarm ver * rpti- vel şey gördükleri bay ÖOrkestra ile çalınan tehlike havası işlardır. erede çalgı çalınan bül yük bar ve emsali yerlerde çalgıcıların bildikleri bir tehlike parçası — vardır. Herhangi bir tehlike vukuunda halkı > kapılara hü- ti tahlikeyi har birdenbire heyecana v icumdan kurtarmak —i | belediye reisi bü-| (Ssöz ARASINDA B | Yeni bir moda: Franklı şapkalar Şu gördüğünüz güzel kızın başın- laki şapka son günlerde Pariste görü- len rpodalarm sonuncuüsuü ve orijinalı- dir. Anlaşılan Parisli güzel, hükümetin frangı düşürmesinden ilham alarak |böyle bir şapka modası uydurmuş... | Cennette yer satan papas Besarabya'da Kiçniyev'da bir papes türyemiş. Her önüne gelene cennetin (rüztlkklerinikn babköderek yerimaz |* mıya başlamış, Evinde, masasının üzerinde, aylar - ca-Üşenmeden yaptığı: muhayyelbir cennet haritaşını kısım, kısım ayıran papas, bu kısımlara, yerine, suyuna ve havasına göre fiat koymuş, ve kandır- dığı zavallıları evine davet ederek be- mdikleri yeti haritada tâyin ettirmiş- İtir. Alelâde bir yer, Bizim paramızla 25 lira imiş. Bir çok köylüler, bu cennet- ten yer satın alabilmek için son öküz- i de satıp parasını papasa kaptır - İmışlar. Papas böylelikle 200 & yakın yer satmış, bittabi sonunda hapisha - neyi h_ı!lamıştı:.___ ber alan sessizce orletstra şefini haber- dor eder. Örkestra — tehlike parçasını çalmaya başlayınca — müessesede çalı- şanlar kendilerine ait kısımlarda bulu- nanlara mutedil bir lisanla tehlikeyi anlatır. ve salondan çıkmaları lâzım- İgeldiğini bildirirler. a r Bartında çıkan «Bartın» refikimiz bahsediyor : « puru Filyos iskelesine geldiği 100 kuruş istemişlerdir. Yolcular iti İLTER İSTER İNAN Geçen hafta, Bartın postasını yapan Çanakkale va- zaman, sandalcılar, fazla yolcu olduğunu görünce, İSTER kar şu garip hâdiseden tan nasihat etr ine, vapura yanaşan adam başına razda bulunmuşlar, İNAN İSTE L A DA (( İNANMA! iş, fakat sandalcılar | lira almakta a- trenle Safranboluya sılaya gidecek 0- lan oluz kadar fakir esnaf, hep birden sandallardan tek- rar vapura çıkmışla rağmen vapurla Bartına kadar gelmişler ve memleketle- rine buradan gitmişlerdir.» '? İNANMA! sandalcıların tenzilât yapmalarına Sözün Kısası Bence, kaz daha Münasip ! & Talu ürk miUcu ö*odpnber akılliş ğu — için excentricite keı:mclrrin.n karşılı, aramağa lüzum görmemiş. Ben bu kelimeyi ifade için Osmanli lehçesinde az çok üy: min ettiğim bir çak tabirleri meheng€ vurduktan sonra, nihayet zırzop ve zı7- zoplukta karar kıldım. — Peki amma, bünün ne mün ti vardı? Durup duürürken kaf: diye yordun? diyeceksiniz. Onu da söyi e_','im Bazı dır ki mesi karşılarmda Ot gıvnı.n(—u’k fenalıklar geçirir, çileğin kokı nefret eder, bıçağın tabak - içeri ra gıcındamasından sinir buh olursa andan de Hikmeti Hüda, ben de zırzoplardana Şık bayanlar sokakta fino ve yerine hindi ge Sizin ve benim ğimiz baba hindi.. gulü!, Şimdi, ben sorarım size: Bu, zi Lık değıl de, nedir? Bunun, zaraf: ve kibarlık neresin: Ve © memleketin mahâlle çoc ne tahammüllü ve terbiyeli çocı dır ki yanında hindisile piyasaya kan Bayan Zırtullahi Kirmani'nin pe- şine takılı p ta, bir yandan ı.uk çata' - Tak: — Kabaramazsın kel Fatma.. Bayan güzel sen çirkin!. Diye haykırmıyorlar, Vakia hindinin gelip geçene ması ve kudurma tehlikesi olma: ittbarile köpekten evi d.ır;âr ise de, onun yirminci K slık ve yoldaşlık me: da rini taşımağa karar vermişlerdir. değilse, kocalarını ve âşıklarını temsil etmek itibarile kaz hindiden daha mü- nasip olmaz mt? S z KUĞÜT l Biliyor musunuz ? 1 — Marte Stuart kimdir? 2 — Bicilyanın son kralı kündir ve kaç y hükümdarlık etmiştir? 3 —8San Bernardine geçidi nerededir, hangi yollara gider? (Cevapları Yarın) Dünkü Suallerin Cevapları: 1 — «Olmıya devlet cihanda bir fenes hat gibi» sözün miştir. 2 — Ambronlar Gol memleketinde oturafi halka verilen isimdir ki gimdiki İsviçre hal* Eks harbinde Romalhı Maryüs tarafındı ha edilmişlârdir. 3 — Meşhur Fransız kadın romancıların” dan George Sand 1804 de Pariste doğmüfk 1816 da yani 72 yaşında Nohanddaki şat0 $ sunda ölmüştür. eai 300 Senede iki temsil veren bir tiyatro İngilterede Jan Solter isminde birl 1605 senesinde öldükten — sonra Jat Solter kumpanyası adile bir - tiyatrd kumpanyası teşkil edilmiştir. Bu kum” panyanın mensubları her sene bir güü Jan Solter'in mezarına giderler ve te* ker teker bastonlarile üç defa mezarâ vurup: — Nasılsın Jan Solter? Derler.. Bu tiyatro kumpanyası şimdiye kâ* dar biri 1908 de biri de 1930 da ol * y ymak üzere ancak iki temsil vermiştir. "