Yünlü Kumaştan elbise Siyah yünlü - den orijinal bir elbise, Yaka ve | kollar açık mavi kadifeden- dir. Yaka, külot yakaları andıran bir eşarp şeklin - | dedir. Arkası siv. | ridir. ' Kol kapakları şimdiye kadar roblarda görmi - ştığımız bir şekilde çok ge - niş ve dümdüz - dür. Bu kollar ve bu yaka roba de - ğı._ık ik ve şıklık vermektedir. Göğüsz, bel ve bütün beden ta - mamile — vücuda yapışıktır. Ve vü- ecudun formünü almaktadır. Sen- tür konulmamış- © tır. Bu da güzel bir yenilik ve şıklıktır. Şu robun ve suretile bir çok bayanlara gidebili kineie Msh BNELRİer Koyu mavi yünden örülmüştür. Yal- nız omuzlar beyaz yündendir. Örgüsü çok kolaydır; Dört sıra bildiğimiz düz örgü, Beşinci sırada ajor koyacaksı - nız. Ajur koymak çok kolaydır. Bir ta- ne arttırır, sonra iki ilmiği bir arada örersiniz, Sıranın kadar hep bir tane arttirip sonra 2 taneyi bir arada örerek devam edersiniz. 6 nc: öirgüye başlar ve dört sıra düz örgüden sonra âjur ko - nihayetine sırada yeniden di yarsınız. Omuzlardaki beyaz par "1ard: ajur Süngeri muhafaza etmek Banyolarınızda kullandığınız sünge- ri uzun zaman hiç bozulmadan muha- faza edebilirsiniz. Haftada bis-defa ufak bir kapta su kaynatınız. İçerisine yarım limonun suyunu sıkınız. Sül batırıp yıkayınız. Bir daha bozulmaz... erinizi bu suya ... Mürekkep lekeleri nasıl çıkarılır? Lekenin bekleyiniz ve derhal taze hardal sürilinüz. Hardalırı lekeden dışarıya taşmaması ediniz. Yarıniı sa&t bu halde bırakınız. Sonra sıkıca fir ki hiç bir iz kalmıyacaktır. kuru anı dikkat | garnitürün renkleri değiştirilmek . Çünkü omuzlar düz, bel dar ve göğüs sıkı olduğu için vücudu ince gösterir, Şık olduğu kadar giyilmesi de külfetli değildir. Şık bir Süveter Ekose kumaştan Tayyör Bu sene en uzun ve en kısa, her tür- lü tayyör moda - dır. Resmini koy- duğumuz model güzel bir tayyör- dür. Ceket maron ekose yünlüden - dir. Etek ayni rengin biraz da - ha —koyusundan düz, yünlü bir kumaştan yapıl - miştir, Biçimi düz, dardır. Tayyörün ©o - muzları geniştir. Yaka kahve ren . gi kastor derisin- dendir. Bu yaka- nın kenarını i - kinci bir yaka gi- bi takip eden kup omuzları taşarak genişleti- yor. Göğsün or - tasından jile gi - bi aşağı doğru i - nerek kalçalarda cepleri yapıyor, ar - kaya dümdüz olarak geçiyor. Yani tay- yörün kloş eteği, göğsün düğmelere SON POSTA Mevsımlık | Bir tayyör | tayyör. | Redingot boyunda mevsimlik bir Kızıl renkte dıradan - dır, Yaka, cepler, kol kapakları kahve rengi ka - difeden yapılmış- tır. Etek — düzdür. Yalnız önün sol tarafında bir pli var. Tayyör, sa - edir. Ufak dik bir yaka boyun « da ve göğsün ya - nında üç düğme ile kapanıyor. Göğsün iki tara - file, kalçalara iki- Şer cep konmüuş « tur. Bu cepler kadifeden yapıl - mış ve tayyörün üzerine dikilmiş - tir. Kapakları tayyörün kuma - şındandır. Yuka- rı ve aşağı ceple- ri şakuli bir kup birbirine raptet - mekte ve tayyöre bir değişiklik vermektedir. Sentür ayni yapılmıştır. Kahve rengi yumuşak bir | deriden veya süedden de olabilir. Kol kapakları yakanın aynidir. Düz ve dar. Kahve rengi kadife şapka ve dekolte ayakkabılarla güzel bir sokak kıyafe- t olur. Akşamw tuvaleti Şık bir akşam tuvaleti, Bilhassa kol- bir masa, masanın etrafında kelli felli 'şeydir. Senelerce ben bizzat ark! lar, yaka ve gö - ğüs çok yeni ve Kollar guu ldir. ve L»ul Di den çok yukarı - da penslerle bir « denbire darlaştı - rılmış. Göğüs müselles şeklin - r. ki uçları önde dik b r yaka gibi kü- ü müsellesler teşkil etmiş. Ar - ka açıktır. Yaka- ya ve bele bukl yerine birer de - met çiçek konul - muştur, Belin ortasından başlıyan dör kloş parça eteğe doğru genişli: çalar vücuda uygün, etekler fazl. Ve kloştur. Yaka ve kolların kabarık ve kalkık dürması için bu rop taftadan Genç bir yüze gidecek şık bir şapka ve kuva - för, Şapka siyah fötrdendir. Tepe yakınm kısmı ve omuzlar tek bir parça arkadan öne doğ- ru orijinal bir olarak biçilmiştir. | tarzda idir. (l Şık bir Bu sivriliğin bo- | şapka yunca siyah bir | tüy konulmuştur. Bilhassa — tüyün konuluş - tarzın -« | da büyük bir za - rafet göze çarpar. Bu tarzda tüy ko. nulması pek ye « nidir. Saçlar yanlar - dan arkaya doğ- nız. Göreceksiniz| ru taranarak kulakların üst kısmında ve ensede bukleler yapılmıştır. yapılmalıdır. Çok genç bayanlarla, genç kızlar için mükemmel bir şapka ve saç tuvaletidir. N â ' Fatih |Gazetelerde bir sürü resim. Orhan Se-İlarından mütekait bir asker olaf |min hey'eti mecmuası bar bar bağıı-' | Bir katlı küçük bir bina, ş Döşemedeki muşambaları parıl pa- rıl. Yeşil örtülü büyük bir masanın et- rafında, bu güneşli sonbahar öğleden sonrasını, bu basık tavanlı iş odasına lf:h etmiş iyi yüzlü, iyi kalbli adam- 210.000 nüfuslu Fatih kazasının ba- kıma muhtaç mini minilerini düşünü- yorlar, konuşuyorlar. Bir senede 1700 den fazla yurd ço- cuğunu sıcak yemeğe kavuşturan ku- rTumun başkanı Bay Naci genç bir ar- kadifeden 'kadaşına şöyle söylüyor: — Rica ederim, bizden çocukların resimlerini istemesinler. Sade adlarını yerirsiniz kâfi, Gözümün önüne şatafatlı muhtaç çocuklara yardım — nümayişleri geldi. ]mın geçen gün — yazdığı gibi: Üstü teberrü edilmiş esvap vesaire ile dolu baylar, şişman bayanlar kurulmuş. Masanın önünde de yere diz çök- müş bir kaç zayıf çelimsiz küçük. Res- yor: — Hey bize bakın. Biz, yani şu sı- rTa sıra iskemlelere oturan hamiyetli vatandaşlarınız. şu masanın Üzerinde | gördüğünüz elbiseleri şu masanın da- |ba önünde gördüğünüz muhtacı mua- venex çocuklara hibe ediyoruz. Habe- nmz olsun, duyduk — duymadık, gör- İdük, görmedik demeyin ha, Bay Naci anlatıyor: — İşi, iyi bir tasnife tâbi tutmaktan başka çare yoktu. Aç çocukları doyur- mağı, hemen birinci plâna aldık. Bu- nu tesbit ettikten sonra bütün gayre- timizi teksif ettik. Kazamız dahilinde mevcut GÜ mektebin talim hey'etile el * jele verdik. Maksat: çocuklarımıza pey- nir ekmek değil, sıcak yemek temin et- mektir. Bir taraftan evvelâ em- niyet telkin ettik. Sonra alâkayı ço- cuğa yardım meselesine çevirdik. Bu- nu başarmak için de tek bir usulümüz muhite vardı: Muhitin gösterdiği emniyet ve alâkayı tamamile muhitimize sarfet- mek. Ve böyle yapar yapmaz işin bütün rtandmanı bir anda meydana çıktı. Mu- hitimizin hamiyetli insanları gözleri ö- nündeki varlığı, bu varlığın gittikçe daha faydalı bir şekilde inkişafını gö- rünce candan yardımlarını esirgeme- diler. Biz bugün gösterdiğimir. varlıktan memnunuz. Fakat hiç bir zaman va- zifemizi bitirmiş saymıyoruz. Bu işde gerek hükümetten ve gerek partiden büyük yardımlar gördük, Muhitimiz de bize son derece müza- hir oldu. 1934 de 2766 lirayı ancak bu- lan — varidatımızı 1936 — haziranında 8600 liraya çıkarabilmemiz bu müza- heretin en cesaret verici delilidir. Fakat biz bunu da kâfi görmüyo- ruz. Bazı hamiyetli vatandaşların bir memleket ve vatan meselesi olan çocu- ğa verdiği ehemmiyet — şayanı takdir olmakla beraber bu alâkayı bütün va- ltındnşlıııunzdun bekliyoruz. Düşünün bir kere 210.000 nüfus- Fakir çocuklara ıcuk ymek te yardıma muht 8000 çocuk daha var lu kazamızda nüfüs başına kuruş verilse senede 25,000 lirâ ve bu yirmi beş bin lira ile neletf maz? Evvelâ, 6 yataklı bir doğum sı ile 6 yataklı kimsesiz çocul rındırma yurdu. — yapmağı dü Bir de merkez bürosu ile mua; ne ve depo yaptıracaktık. Kazamızın altı nahiyesi var. yatağın senelik ihtiyacını temir ği üzerlerine aldılar. Böyle bir seseyi inşa etmeğe yetecek pari vardı. Fakat maalesef paramız) nasip bir arsa bulamadık. Her nf fa baş vurduksa. — önümüze ef dikildi. Hele şurada bir harap camir| olduk. Asarı atikadır diye verm Bay Naci bunu söylerken a jihsan dayanamadı: — O cami harabesi — bir içlel dolaştım. Gözünüzle görmeden / İsuretle kavrayamazsınız. Size 'derim.. Benimle beraber bu anti müle kadar gidelim dedi. Fatih kazası Çocuk Esir rumu Ââzalarından resimleri: den ayrıldım. Onların hamiyet yişi yapmak için resim basanlar? İyırmak daha doğru olurdu. I Bay İhsanla beraber antika görmeğe gidiyoruz. Senede ll(İ İk" çocuğa sıcak yemek temin İbu işi yaparken çocukların izzel Iıını korumak için bu yemeği nin parasile yiyorlarmış hissini düşüncesile karneler bastıran hiç de palavracı değiller. O kı muhitimizde yaptığımız iş daha fidir, yardıma muhtaç 8000 ç muz var bile demiyorlar. Bütün gayretlerini bu 8000 ğu doyurmağa hasretmişler, Bul! şaracaklarına emin sade teva: lışıyorlar. Antika cami göründü. Şu kenardaki - tel örgüyü san kendi parasile çevirmiş. Şu leri içeri kimse girmesin diye ördürmüş. Fakat semtin haşara! pı dinlememiş. Hemen başka bif bulmuşlar. Buraya gece sabaha kötü kadınlar, yersiz yurdsuz ler gelirlermiş. Bir zamanlar da tika cami gizli mezbaha olmuş, da bağırta bağırta manda öküz lermiş. Camiin bir tek şerefe korkul! yıkık yüksek minaresi var. Bu renin kapısı da açık. Bay İhsan: — İşte bakın diyor, bu mi çocuklar çıkıyor. Birisi düşüp den ne yıkacaklar ne de kapısl! payacaklar. Antika camiin her tarafından hiş kokular yükseliyor. Antika bir umumi helâ halini almış. Ve bu göz bebeği gibi sal 210.000 nüfuslu bir kazanın ğüm evi) yapılmasına müsaadt İmeyen antika camiin — şimdi de i antika meraklıları tarafındaf| lüyor, başka camileri ta! çin taşınıyormuş. K.