. Memleketimizin bu pek mühim Kül- — larma ve ihtiyaçlarına ve diğer taraf. — Seneye çıkarmak doğru olur mu? Mese- — kudreti mahdut olduğu için bu işde de — ©& öğretmenin yolunu bulmalı ve bf Lise tahsilinin On iki seneye Çıkarılması lüzumsuzdu Yazan: Muhittin Birgen c pabilmek için kâfi derecede bilgi ile teçhiz edilmiş olmadıkları, Ü- niversiteye girdikleri zaman meydana Çıikan lise mezunları, ötedenberi Kül - tür Bakanlığı için bir meşyuliyet mev- zuu teşkil eder. Arada bir, Üniversite bundan şikâyet eder. Arada bir ü kendiliğinden de Kültür Bakanlığının dikkatini çeker ve bu mesele üzerinde düşünülür. Son günlerde gazeteler bu meseleden gene bahsediya fa da — mesele, a se - silini on iki seneye çıkarmakla derde deva bulünabilir mi? şeklinde ortaya konuluyar. iddi bir Üniversite tahsili ya- * tür meselesi üzerinde ötedenberi çok düşünmüş ve çok neşriyat yapmış ve hayatının büyük bir kısım kuvvetle- rini muallimlikte sarfetmiş bir vatan- daş sıfatile, bu vesileden istifade ede rek, kısaca fikirlerimi söylemek iste - dim. * Lise tahsilinin on iki, ve hattâ bazı memleketlerde olduğu gibi. on üç se - neye çıkarılması başlı başına hir mese- ledir. Ancak, bu mücerret bir mesele olmaktan ziyade bir taraftan mektebin içinde bulunduğu ve kendisine hayat bizmeti yapmak istediği muhitin şart- tan da varılmak istenilen gay bir davadır. | Umumi tahsili uzaltmak veya kısalt- manın fayda ve zararları, leh ve aley hinde söylenebilir, mücerret bir içti- mai mesele olmaya meyleder, Bana so- rarsanız, ben insanların mekteplerde, fdeta sakallarına ak düşecek bir yaşa kadar nazari surette tahsil yapmaları- / ha taraftar olmadığım gibi, medeniye- tin gidişi mutlaka buna zaruret! hâsıl ediyorsa böyle bir medeniyet devrinde bulunan şu kısa ömürlü insana çok acı- rım, Acaba, Türkiye muhitinin şartları mütalea olunmak şartile liseleri on iki | le bu noktaya gelince ben bu bakımdan | da seneyi artırma taraftarı değilim. Tür kiyede, bir genci ilerlemiş bir talebe- lik yaşında bir sene daha mahsulsüz | bir müstehlik olarak yaşatacak aile| ihtisar müreccahtır. Varılmak istenilen gaye bakımına gelince, bu noktada şunu düşünüyo - Tum : Eğer on bir senelik bir tahsil içinde bizim Üniversiteye göre kâfi de- Töcede malümatla mücehhez talebe ye- tiştiremiyorsak bunun sebebi, senenin azlığından değil, yetiştirme usulünün noksanında olacağından bu işi on iki senede de yapamayız, Nitekim, şiddetle kaniim ki liseyi on iki değil, hattâ on üç te yapsak Üniversiteye vereceğimiz | mahsul, ancak daha fazla yorulmuş bir kafa ile mektepten hıkmış, exgin bir Yuhtan ibaret kalacaktır. ü 908 tarihinden beri birçok zamanlar muallim, muhtelif zamanlar da mümey- yiz ve her zaman içtimsi M eri — tetkike meraklı bir adam sıfatile çok içinden tanıdığım lise ve Üniversite ha- kında vâsıl olduğum kana- &t şudur: Son ıslahatı mi kuvvetlenen ve daha Ün! p epeyce site olmak meğe muli- ler ol - lerine gelen malzemeyi daha iyi işle -| Mekle iktifa ederlerse matlübu temin - edebilirler. Eğer gaye Üniversite için daha iyi hazırlanmış unsur yetiştirmek ise, li- |selerde evvelâ okuyan gençlere, evye- Tâ üğrenmeleri lâzım gelen şeyleri j Mütemadiyon en kıy - metli elbiselerle süslen - mek istiyen kadın, her kendisinden zengin arkadaşlarını taklıt etmek istiyen kadım... geçirmi Küsrif Bütün hayatını toplan - tılarda, kendisinden yüksek alan - SON POSTA eğlencelerde, çalan, istikballeri Jikeye koyan, ken ların gittikleri y rde dye çalışan kadın.. de fena akibet'hi kadın. bir hırsız demekt Çocuklarının rızkından Ki Yuvosına faydalı olan kadın... B Mes'ut olan ve mes'ut eden kadın atiyi gören, e KA &z para ile çok iş yapan, in Üi P daima kocasının vaziyeti- hyan — ni gözönünde tutarak ha- 'i reket eden kadındır. ni teh - Almanyada İdam usullerinin Tarihçesi Adliyecilerin / yaptıkları tetkik- , lere göre Alman- yada kurunu vüs- tada muhtelif &- lüm cezaları var- miş., Evvelâ asar- larmış. Bunu ce- olarak — kâfi görmemişler, ve suçluları, yüksek yerlerden - atmağa başlamışlar. Sonra diri diri gömmüş- ler. Duvarların içine sokarak bunları örmüşler, ve nihayet hırsızlık eden- leri, yağda kizartmışlar. Bundan başka, derisini yüzerek öl- dürmek, muhtelif ağaçların — eğrilmiş dallarına bağlayarak, sonra dalları ser- best bırakmak suretile parçalamak u- sülleri de varmış. *... za Hiç bir memlekete meyen adam Akdenizde dolaşıyor Mısır hükümetince vatandaşlıktan çıkarılan, 30 yaşlarında marangöz Ab- durrahman Fazıl, bu sefer onuncu de- fa olmak üzere çıkacak bir yer bulma- dığı için, Akdenizde serseri serseri do- laşmaktadır. 18 yaşında Mısırdan kovulan Ab- durrahman Fazıl, bütün Avrupayı do- laşmış. 4 sene Rusyada kalmıştır. Üç ay evvel Atinada bulunurken daüss- laya uğramış, her nasılsa ve nereden uydurmuşsa, kendisine bir vize teda- zik ederek Mısıra yollanmıştır. Fakat İskenderiyede karaya çıkma- sına müsaade edilmemiş, ve kendisini adım adım takip eden hükümet, onun Rusyada yetiştirilmiş bir propaganda.ı olduğunu ilân etmiştir. İşte, böylelikle hiç bir memleketin kabul etmek istemediği bir adam olan Fazıl, memleketsiz kalmıştır. Yunanis. tana giremediğinden, onuncu defa ©- larak İskenderiyeye dönmek — istemiş. tir. Şimdi ekser vakitlerini, güvertede oturarak ve ufuklara dalarak - geçir- mektedir. Buna bir son vermek — için, alâkadar makamata şikâyette bulunan kaptana hiç bir cevap verilmemiştir. Zavallı vatansızın böylelikle son günlerine kadar deniz üstünde kalaca- ği anlaşılıyor. madi tahavvüllerine bir nihayet ver - medikçe ve bilhassa muallim, heyeti u- mumiyesi itibarile, yükseltilmedikçe li- selere ilâve edilecek senelerin zavallı genç kafalar üzerinde yeniden ezici bir yük teşkil edeceği muhakkaktır. hassa öğrenilmesinde bir fayda olm- Jyan bir sürü yük malümatın ağırlığın- /-dan onları kurtarmalı, Eğer bütün bun- — darı yaptıktan sonra gene bir noksan |Varsa 6 zaman !2 sene mesrlesi düşi lebilir. Bugünkü programlar, bugünkü üsüller devam ettikçe, içtimaf ilimler ğ Proğramlarındaki Son senelerin müte- B Nezihi çorap fabrikalarını birer birer çıkâarılan kadın ve erkek çoraplarının neden bu kadar çürük yapıldıklarını tetkika başladı. İncelemesinden al - dığı neticeye göre vaziyeti ıslaha çalışacaktır. Fakat biz * | HERGÜN BİR FIKRA Eski hamam eski tas Bütçeye ait bir meseleyi müzake- re etmek üzere Maliye Nazır Vekili Talât Beyin riyasetinde bir komis- yon toplanmıştı. O zaman muhassesati zatiye mü- dürü olan Hafiz İhsan Paşa da bu komisyonda idi. Uzun uzun konuşuldu. Fakat me- sele bir türlü halledilemedi. Bir ara- lik Talât bey sinirlendi: — Sanki, dedi, yenilik yapmaya çalışıyoruz. İşlere yorum: Hep eski hamam, eski ta: Hafız İhsan Bey Talât Beye cevap verdi; I — Evet Beyefendi. Hakkınız var. | İ Hep eski hamam eski tas... Ama şu var ki tellâkler değişti. " * Çinde boğaz ağrılarının En meşhur ilâcı: Tırnak suyu Çin'de boğaz hastalıklarını - te- davi için kullanı- lan en meşhur i- lâç insan tırnağı- ni kaynatmakla (SÖZ ARASINDA |) Amerikada sivri Sinekleri elektrik İle öldürüyorlar başka yeniliğe şa- hit'oluyoruz. Camekânlarda, ilânlar Neon şua- larile aydınlatılı- yor. — Amerikalı- larını şimdi, sivri sinekleri — öldür- mek işinde de kul | lanıyorlarmış. Bu lâmbaların bir ucunu açıyorlar- mış, buradaki sivri sinekler bu ziyaya koşup geliyorlar, ve kavrulup ölüyor- larmış. Neon şuaları o kadar çok işe yara- mış ki eskiden sivri sineği bol olan yerlerde şimdi hiç sivri sinek kalma- miş, ... Soövyot yüzücülerinin muvaffakiyeti V. Kuznetsov ve M. Reizen isminde iki Sovyet sporcusu, Karadenizin Kaf- kasya sahili boyunca uzun müddet yüz- müşler ve rekor tesis etmişlerdir. Moskova Beden Terbiyesi Enstitü- hasıl olan su imiş, Suda kaynatılan ' insan — tırnakları boğaz ağrılarına fevkalâde iyi gelir-| miş, ancak bu tırnakların yalnız Sooc- hov'da oturan insanların tırnakları ol-| ması şartmış. Buradaki insanlar otur- | dukları yerde yalnız tırnaklarını uzat- | mak suretile para kazanırlarmış, Bu Soochov tırnakları pek pahalı satılır- mış., Dünyada kaç kişi istediği gibi yaşıryo? Dünyada acaba kaç kişi müreffeh ibir hayat geçiriyor?. Bunu Amerika- hılar merak — etmişler, ve şu neliceye varmışlardır: Dünya sekenesinin üçte biri, iste- diği gibi yaşamaktadır. Diğer üçde iki- si ise kendi mukadderatlarını bu birin- cilere bağlamışlardır. ... Kafasını satan doktor Bugün 60 yaşında bulunan dok- tor Dotas kafasını İngilteredeki fennt araştırmalar sosyetesine 10,000 İngi- liz lirasma satmıştır.. Doktor - Dotas dünyada hâfızası kuvvetli adamların en başında gelmektedir. Okuduğu gazeteleri bir defada ez- berleyen bu adam, son 30 senelik hâ- sü talebesinden V. Kuznetsoy, crawl Elektrik tesisa- | daha haliflik verilmesi tarafta: , tında her gün bir| ma, bu dakikada burlu münakı lar, Neon lâmba-| — Gerçi yazın günler uzundur, Kısası Anlıyan varsa, anlatırs Memnun olurum! Sözün * azetelerde okudum: «Dairelerde kışa mahsüs mesal «saalinin tatbikına birinciteşrinin ilk «gününden itibaren başlanacak'ır. Kış «devresi esnasında memurlar daireye «saat dokuzda gelecekler, daireden ake «şam beşte çıkacaklardır,» diyollar. Bir dakika düşündüm: — Bü ne demek? «Dairelerde' yaza mahsus mesaj sae atinc göre memurlar saat sekiz buçuk- yorlar, akşamları beş buçuke yorlardı.» Hesap ettim: Yazın tarn bir saat fazla çalışılıyor « du. Memurlar günde bir saat daha mt az çalışmalıdırlar, yoksa bir saat daha mX fazla çalışmalıdırlar? Bu nok! mü- nakaşa edecek değilim. Şahsen cehi ne biraz daha ağırlık, işlerine de biraz Tası olmuyacak. Benim anlıyamadığım başka bir cihet var: i — Memurlar niçin yazın bir saat faze la çalışıyorlar da kışın bir saat eksik çalışıyorlar? Buna pek akıl erdiremiyo- rum. | günler kısadır. Fakat 24 saatlik şın da 24 saat, yazın da yirmi dört sa- at. İnsanın istirahate, uykuya yazın ne kadar ihtiyacı varsa kışın da o kadar ihtiyacı vardır. Böyle olduğu halde ça« lışma saatlerinin yazın uzatılın kışm kısaltılmasına sebeb nedir? Yazın sabah erken oluyor, kışın bie raz daha geç ama, artık horozun sesile işe başlayıp, müezzinin sesile işden dön- mek zamanı geçmiştir, * Sözün kısası: Kış mesal sastinin yaz mesai saatinden daha az oluşunun hik« metini ben anlıyamadım, tesadülen an- lıyan varsa ona da bir sözüm yok. — * Biliyor Musunuz? | — Kutuplara şimdiye kadar seya « hat yapan başlıca seyyahlar kimlerdir? sisteminde 28 saat 35 dakika durmadan | 2 — Milâttan evvelki Fransız kral « yüzmüş ve 59 kilometre 400 metre ka- tetmiştir. Leningrad Liman İdaresi mü- | hendislerinden M. Reizen işe Turdgen sistemiyle 28 saat 40 dakika suda ka - larak yüzmüş ve bu müddet zarfında 56 kilometre mesafe katetmiştir. Bu sporcular, yüzüş esnasında su - dan çıkmamak, bir yere tutunmamak şartile yalnız et suyu ve kahve içmişler- dir. ' Müsabakanın ikinci günü, kuvvetli bir fırtına dolayısile, hakemler yarışı durdurmuşlar, ve iki harikulâde yüzü- cüyü, protestolarına rağmen, motorbo- ta almışlardır. Yarışta hazır bulunan doktorlar, sudan çıktıktan sonra, #por- cuları muayene etmişler, ve nabızları» nın tabil surette atmakta olduğunu tesbit eylemişlerdir. ... Kadınlar nekadar dudak boyası harcarlar? Amerikada üniversitedeki — genç kızlar, dudak boyasına fevkalâde düş- kündürler, bunlara muziplik etmek is- teyen erkek arkadaşlarından biri kız- ların ne kadar kırmızı boya kullandık- Tarını tetki ketmiş ve yaptığı hesap ne- ticesinde 25 tane kızın bir aylık boya- disatı günü gününe anlatacak kudret-|larının vâsi bir ovayı boyayabileceğini tedir. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Ticaret Odasının sanayi şubesi müdürü Bay Hakkı dolaşarak piyasaya çorap fabrikaları yaptıkları mala marka vurmıya icbar edilmedikçe ve icbı takdirinde hariçten az çok çorap ge- tirtilmedikçe sağlam çorap yaptırtabileceğimize pek inan- miyoruz, fakat ey okuyucu sen: İSTER İNAN İSTER İNANMA! hesaplamıştır. ları bir yere giderken nasıl taşınırlardı? 3 — Boğaziçinin mitoloji ismi ne « dir? (Cevapları Yarın) Dünkü Suallerin Cevapları: | — Avrupanıni en küçük prensliği olan Monako prensliğinin — nüfusu 23950 olduğuna göre İstanbulda y yan insanlar bu prenslikten 716,855 fazladır. 2 — İngilizlerin meşhur şairi ve ro - mancısı Rudyard Kiplingin en kuv - vetli eserleri Ormanların kitabı ve Kim'dir. 3 — Offenbach meşhur Kolonyab kompozitördür. Güzel Helen, Mavi sa- kal, Orfe, Gerolsteinin büyük düşesi gibi eserleri vardır. kimdir. Otomobilli dilenciler Amerika hakikaten garabet diyari- dır. Dilencilerle mücadele cemiyeti şu hakikatı tesbit etmiştir: «Amerikada 25 bin tane otomobil. li dilenci vardır.» Bu adamların ne yaptıklarını biliyor musunuz? Otamobillerine binip bir köyün ö« nünde duruyorlar, arabadan inip kö- yün evlerini dolaşıyorlar, Allah ne ve« rirse toplayıp başka köye gidiyorlar- miş. ... Dünyanın yaşı Üzerinde yaşadığımız dünya, aca« ba kaç yaşındadır diye hiç merak etti- niz mi? Bunu Amerikalı bir fen cemi- yeti merak etmiş, uzun tetkikler yap- miş ve nihayet küremizin 190 milyon yaşında olduğunu tesbit etmiştir. Müverrihlerimiz bundan 20 asıt evvelini zor zaptetliklerine nazaran dünyamızın tarihinin ancak pek küçük bir kısınına vâkıf olduğumuz an