10 Sayfa M İ zz SON POî_l'_A Gâvur . Helmeta | GİBALİ ZİNDANLARI ı © Maceraları Son Posta'nın zabıta romanı: 75 kağa doğru ilerledi. Yangın yerindeki gürültü, âzâmi de- Hakkı çavuşu görünce, Gâvur Meh- mette derhal bir fikir uyandı. Hemen, kalabalığın arasına daldı. Hakkı ça -İreceye gelmişti. Uzaktan tulumbacıla- Zabıtada en vuşun kolundan yakaladı Sanki onu, |rın nârâlarile; Balattan, Cibaliden yan- kavga ettiği tulumbacılardan ayırı -| gına gelenlerin gürültüsü işitilmekte yormuş gibi bir tavır takınarak kolun- |idi. dan yakaladı. Bu fırsattan istifade e- derek: — Beni, gözünden kaçırma, İki a- damın arkasında duracağım, O adam- ları bir bahane ile tevkif et, İşe, ben de karışacağım. Üçümüzü de yakala, Ar- ka yollardan karakola götür. Hep be- raber hapset. Diye fısıldadı. Zeki bir adam olan Hakkı çavuş, yapacağı işi tamamile kavramıştı, Bir kaç dakika sonra, elindeki kırbaçla hal- kı geri çekilmeye icbara başlamıştı. Ve Böylece de, defci İbo ile kemancı Fer- nandez'in bulunduğu yere yaklaşmış- tı. — Oraya gelinceye kadar, önüne gelenlere kırbacın ucu ile dokunduğu halde, tam onların önüne gelir gelmez, defci İbonun göğsüne dayanmış: — Sağır mısın, be herifl.. Ceri çe - kil, diye, gırtlağımı parçalıyorum. Diye bağırmış.. elindeki kırbacı da, İbonun omuz başına patlatmıştı. Defci İbo, evvelâ şaşırmış; sonra ak- Linı başına topliyarak iki elile kırbacı yakalamış.. işte o zaman; onunla Hak- kı çavuş arasında bir kavga başlamiış- tuz — Ne vuruyorsun, çavuş ağa?.. — Niye vurduğumu anlamadın, öy- le mi?.. Al öyle ise bir daba... — Canıml. Ne vuruyorsun.. ne hak- kın var?.. — Vayt.. Demek ki sen, devlet me- muruna karşı geliyorsun, ha... - — Yahu, kim karşı geldi?.. — Bak, kerataya, daha hâlâ söylü- yor., al bir daha... Kemancı Fernandez, dayanamadı. Öfke ile yumruklarını sıkarak topuk - Tarının üstüne dimdik bastı. Zaptiye çavuşunun üstüne atılacaktı. Fakat, onların arkalarında duran Gâvur Meh- met, daha çabuk davrandı: — Astadiyavolo.. — assstapatera.. rufyanos... Diye, Rumca ağır bir küfür bastı. İ- ki elile Hakkı çavuşun elindeki kırbacı kavradı. Böyle bir yardımcı çıkmasından ce- saret alan defci İbo derhal Hakkı ça - vüşün yüzüne haykırmaya başladı. Hakkı çavuş, öfke ile etrafına baktı: — Ali.. Veli.. Hasan.. Hüseyin... Yakalayın, şu üç herifi. Doğru, kara- kola... Devletin koskoca zaptiye ça -| | vuşuna nasıl karşı gelinirmiş, baka - lim2.. " Diye bağırdı. Zaptiyeler; derhal defci İbo ile ke- mancı Fernandez ve tulumbacı kı » yafetinde olan Gâvur Mehmedin etra- fını aldılar. Ömuz başlarına birer tü- | ' fek dipçiği bastılar. Yakalarından kav- yadılar. Halkın arasından, karakola| — doğru sürüklemeye başladılar, 4 Kemancı Fernandez, memleketin | Göğğe yabancısı olduğu için fazla mukaveme- te cesaret edememiş; kendisini sürük-| £- leyen cereyana tâbi oluvermişti. Fakat, | * Loncanın yeni palazlanan kabadayıla-| — zından olan defci İbo, zaptiyelerle şid- detli bir mücadeleye girişmişti . l Bir aralık Gâvur Mehmet, onun ku- lağına eğildi. Tabit sesine hiç benzemi- yen basık ve peltek bir lisanla: — Aman arkadaş!.. Kalabalıkta bu heriflerle uğraşmak doğru değil. Da- ha acı hakarette bulunurlar. Bizi; â - leme rezil ederler. Karakola doğru gi- delim. Tenha bir yere gelince, bunlatı güzelce bir pataklarız. Sonra da, ta - banlara basarız, Dedi Son Fosta'nın siyast tefrikası * OTM, olsa; matbuat kanununun maddelerinden istifade edilecek; aşırı giden gazetecilere bir ibret dersi veri- lebilecekti. k — Fakat.. ya, efkârı umumiye bu - nu hazmedemez de bir ihtilâl çıkar - sa?. « , Bu da, düşünülecek şeydi... Şayet bir ihtilâl çıkarsa, zabıta kuvvetlerine Zaptiyelerle mevkuflar, dar ve do- lambaçlı sokaklara girmişlerdi. Bir iki sokak sonra, Ayvansaray kapısına ge- lecekler; ve karakola gireteklerdi. Gâvur Mehmet, tektar İbonun ku- :ığını eğildi. Gene o peltek Rumca i- e: — Tam fırsat... Arkadaşına da söy- le, Şunların kafalarına birer yumruk atalım. Ondan sonra da tabanları kal- diraliım. Dedi. Defci İbo, bu sözleri kemancı Fer - nandez'e tekrar etti: Evvelâ Gâvur Mehmet, kolunu sım- sıkı tutan zaptiyenin elinden fırladı, — Hhdi, arkadaşlar!.. Basın... Diye bağırdı. ; Defci İbo, yanındaki - zaptiyeye bir çelme taktı. Yere yuvarladı. Göğsüne bir tekme etti. İleri doğru, yay gibi sıç- radı. Kemancı Fernandez de, kolundaki zaptiyeyi silkerek İboyu takibe başla- dı. Gâvur Mehmet, hemen tabancasını | belinden çıkardı. Havaya bir el başalt. tı. Başını çevirerek Hakkı çavuşa (tas| Fisüdla) yüknasını ihtiva'aded bic'el işareti yaptı. O da ileri atıldı. min edecek kemiyet ve keyfiyeti hâiz olmamakla beraber; sâbık devrin zih- niyetinden de silkinememişti. Zabıtada en büyük islâhat, sadece elbiselerin şeklini değiştirmeye inhisar etmişti. Güya, elbisenin şekli ve for - ması değiştirilmekle, istibdat devri za- bıtasının bütün acı bhatıraları, zihinler- den silinecek zannedilmüşti... Halbu - ki, forma değişmekle hiç bir fayda el- de edilememişti. Hattâ, polislerin vazi- felerine ve talim torbiyelerine ait ol - mak üzere (Selim Sırrı Bey) tarafın- dan yarlan bir lâyiha - veyahut nizam- name - ortaya konulur konulmaz; bü- türi poliler 'bünu şiddetle Teddütmiş * ler: — Biz, böyle şey kabul etmeyiz. Diye, âdeta muhalif vaziyete geç - mişlerdi. Hükümet de, bunun tatbi - İbo, ayazma tarafına sapmış.. ora-| kından sarfı nazar eylemişti... İşte, İs- dan da, (Balat )istikametine — doğru | tanbulun başlıca inzibat kuvvetinin ha- koşmaya başlamıştı. Kemancı Fernan-|li, bu merkezde idi, dezle Gâvur Mehmet de, ayni sür'atle| — Askere gelince.. İttihad ve Terakki koşarak İboyu takib ediyorlardı. Daha | Cemiyeti çök*büyük bir hata eseri ola- arkadan da, koşa koşa zaptiyeler geli-|rak askeri (siyaset )e sürüklemişti... yorlardı. Bütün kıt'alara (meşrutiyete.. ve İt - Gâvur Mehmet, ikide birde İboya|tihad - Terakki Cemiyetine) — sadakat heyecan veriyor: yemini ettirmek, sâf ve cahil askerle - — Vay, domuz herifler!. Daha hâlâ | rin kalbine garip bir şüphe vermişti. peşlerimizi bırakmıyorlar. Eğer, vur «|Bu şüpheyi hisseden (muhalifler) de duğum zaptiye, ölüverdi ise, iş fena... | bundan istifade etmek fırsatını kay - Hiç yoktan başımıza derd aldık. Aman | betmemişlerdi, kaçalım. Cuma günleri; izinli askerler, Yeni- Diyordu, cami, Sultanahmet, Beyazıt meydanı, (Arkası 1 var) — |Fatih camisinin avlusu gibi yerlerde Z l toplanıyor; ekıer_ia_i medreselerde bu - Yenı bır yangln lunan hemşerilerini arıyorlardı. Söndürme aleti Muhalif gazetelerin ve muhalif ce- reyanların tesiri altına girmiş olan sof- talar derhal bu sâf ve cahil askerlerin aralarına dağılıyorlar.. muhalif gazete- lerin ve cereyanların, kendi kalblerine akıttıkları zehri, şimdi onlar da o sâf ve cahil askerin kalblerine damla dam- la akıtıyorlardı. — Kışlalarda, hamam borularını kaldırmışlar, öyle mi?.. — Zabitler rakı içiyor mu?.. — Beş vakitte namaz kiliyor musu- nuz? — Zabitleriniz; dininize, imanınıza küfrediyorlar mı?.. Bu garip sualler, basit ruhlu asker- lerin maneviyatını uyor; onlara, gizli bir şeylerin dön: hissini veri- yordu. Bunu öğrenmek iateyenlere şu esrarengiz cevab veriliyordu: i — Gözünüzü açın. Din, elden gidi- yor... (Con) lar, sizi iğfal ettiler. (Meşrutiyete sadakat) diye yemin et- tirdiler. Meşrutiyet dediğiniz. kıpkızıl gâvurluktan, farmasonluktan — başka bir şey değil. Aklınızı başınıza topla- yın. (Şeriat) den ayrılmayın. Bu sözler; o zavallı ve basit dimağ- Jarı büsbütün hurdahaş ediyordu. Bu sözlerin en büyük düşmanlık e- seri olduğunu idrâk edemiyen bu saf bir yangın söndürme âletinin tecrübe-|kalbli askerler, artık bilmiyerek siya- leri yapılmıştır. Yerli mamulâtından |sete karışıyorlar; (meşrutiyet) aleyhi- olan bu âlet Yılmaz yangın söndürme|ne gizli bir kin beslemeye başlıyorlar- âletidir. Evvelâ bir teneke benzin a -| 4, teşlenmiş, fışkıran alevler bu âlet için- deki mâyi ile söndürülmüştür. Bundan sonra bir yığyn tahta ateş - Bu sözler, İbo'ya pek mâkül geldi. İlenmiş, iyice alevlendikten sonra gene Derhol, yelkenleri suya indirdi. Başı-İayni mayi sıkılmış ve söndürülmüş! — mi götsünün üzerine indirdi. Büyük Tecrübe muvaftakıyetli neticeler ver- bir sükünet içinde, karakola giden s0-'miştir, Yapılan tecrübelerden iki intıba Dün Kasımpaşada, Camialtında yeni Bu cereyanları, az çok ittihatçılar da biliyorlar; zabıta kuvvetine olduğu gi- bi, İstanbuldaki askerlere de güvene - iyorlardı... İşte bunun içindir ki; muhalifler üzerinde tesir yapmak lü- 4 İttihatçılar Devrinde MUHALEFET 4 Nasıl doğdu, Nasıl ysşadı. Nasıl hemen hepsinde de dini neşriyat art- mıştı. Muhtelif mevzuların hemen hep- si de, cahil ve mütaassıb halkın hiasi - yatını harekete getirecek bir hal al - mıştı. Bu gazetelerde, tam birer softa | de tezayüd etmiştir . ruhu Ve softa zihniyeti ile yazılmış o- ——— - zumuna kanaat getirir getirmez; Ru-| öldücl 53 Yazanı Ziya Şakir -. büyük ıslâhat, sadece elbiselerin şeklini değiştirmeğe inhisar etmişti. Bununla, istibdat devri zabıtasının'acı hatıraları zihinlerden silinecek zannedilmişti meliden de bir kaç tabur asker celbet- meye karar vermişlerdir. lan makaleler, başlıca şu şikâyetleri ihtiva ediyordu: # * 1 —(Meşrutiyet) demek; (dinsiz- K in |lik) demek değildir. Halbuki; meşruti- (Ramazan) dı. Muhalif gazetelerin yet, Çai Ve ŞaRikE) v'bür Türbü Kdik miştir. Zira: 2 — Şüu mübarek ramazan ayında, oruç tutmıyan ve namaz kılmıyanla « yın adedleri, âdeta göze batacak derece- (Arkası var) —-. 1 — Şartnamesi mucibince 4000 lira muhammen bedelli bir adet seyyar elektrik vinci açık eksilttme — suretile satın alınacaktır. 2 — Eksiltme, 9/10/1936 tarihine rastlıyan cuma günü saat 15 de Ka- bataşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki Alım komisyonunda yapılacaktır. 3 — Şartnameler, parasız olarak sözü geçen şubeden alınacaktır. 4 — Muvakkat teminat (300) liradır. 5 — Kanunen eksiltmeye girebilecek olan isteklilerin vesikalarile birlikte tayin olunan gün ve saatte yukarıda ismi geçen Komisyon Reisliğine mü racaat etmeleri lâzımdır. 6 — Şartnamenin son maddesi mucibince fiatsız tekliflerle katalokların en geç eksiltmeden bir hafta evvel İnhisarlar Umum — Müdürlüğü tütün fabrikalar şubesine verilmiş olması icabeder. — (648) * * Sivas Çakrı ve Hargün Tuzlası için — 20 adet Vagonet Kaldırım tuzlası için »0 , » Çamaltı Tuzlası ,, 120 , » (Rulmanl ve tamponlu ) b b & 150 takım rulmanlı vagonet yatağı 1 — Şartnamesi mucibince yukarıda nevi ve miktarı yazılı - vagonetlerle diğer malzeme 1/X/1936 tarihine rastlıyan Perşembe günü saat 15 de pazar- Lıkla satın alınacaktır. 2 — Pazarlık Kabataşta Levazım ve Mübayaat Şubesindeki alım satırı komisyonunda yaytılacaktır. 3 — Eksiltmeye girmek isteyenlerin pazarlık gününden en az on gün evvel fiatsız tekliflerini İnhisarlar Tuz Fen şubesine vermesi lâzımdır. 4 — Muvakkat teminat parası teklif olunacak fiatların 90 7,5 miktarıdır. 5 — İsteklilerin pazarlık için tayin olunan gün ve saatte 9o 7,5 mu- vakkat güvenme parası ve pazarlığa girebilmek için kanunen kendisinden aranılan vesaikle birlikte yukarıda sözü geçen komisyona gelmeleri lâ zımdır. (920) Ü N 1. — Şartname ve nümunesi mucibince (147000) adet 26 X 48 Eb'adında galon mantarı pazarlıkla satın alınacaktır. 2. — Eksiltme, 2/10/1936 Tarihine rastlıyan Cuma günü saat 15 de Kabataşta İnhisarlar Levazım ve Mübayaat şubesindeki Alım Komis- yonunda yapılacaktır. - 3. — İsteklilerin, şariname ve nümunlerini görmek üzere hergün ve pazarlık için de *6 7,5 muvakkat güvenme parasile birlikte eksiltme için tayin olunan günde sözü geçen Komisyona müracaatları. g5e Ankara Nümune Hastanesi Baş- tabipliğinden : Hastanenin ihtiyacı olup miktar, cinsi ve tahmin fiatlarile eksilt- menin şekli ve muvakkat teminatı yazılı eczayı tıbbiye ve rontkea filimi 13/Eylül/936 tarihinden 28/Eylül/936 Pazartesi tarihine kadar on beş gün müddetle eksiltmeye konmuştur. Şartname - ve listelerini görmek isteyenler Ankarada Nümune Hastanesi Baştabipliğine ve Istanbulda Sıhhat ve İçtimai Muavenet Müdürlüğüne müracaat etsinler. Eksiltme 28/Eylül/936 Pazartesi günü saat Onda Ankarada Nü- mune Hastanesinde teşekkül eden komisyon huzurunda yapılacaktır Dikkat: Muvakkat teminat para olarak alınmaz. Para vermek isteyenler bir gün evvel Hastaneye müracaat ederek paralarını Ma- liye Veznesine yatırmaları lâzımdır. “856,, “1198,, Lira Kr. Miktarı — Muvakkat Cinsi — Eksiltmenin şekli Teminat Lira Ku. 3462 00 14 Kalem — 259,65 14 kalem Rontken filmi ve malzemesi açık ek- siltme ile 200 00 24 Kalem 15 Hayatı Kimya laboratuvarı eczası Pazârlıkla 425 00 Si Kalem 32 Bakteriyoloji eczası Pazarlıkla 300 00 12 Kalem — 22,50 Marazi teşrihi Ş eczası Pazarlıkla