TTT UTT RAMAŞ ŞTT UTT Savfa —? —- Kırk paraya bir niyet... Karadenizli kalaycı renkli kâğıu;“;'-x;lık kavuşacaksın kara gözlü geline,, kelimelerini okuyunca bayağı utandı. Mamafih küfesini sırtlarken adamakıllı memnundu İngilterede Ki uru_(aq _İiqlivut İngilizler — Amerikalılarla daha şimdiden rekabete başladılar, dünyanın en büyük artistlerini angaje ediyorlar Bundan iki üç sene evveline gelin- €öye kadar İngilterede belli li bir £kinema sanayii mevcut değildi. İngil- lere ve cesim müstemlekeleri muaz- Zam Amerikan sinema prodüksionu- hun en mühim müşterileri idiler... Sanayiin her şubesinde pek mümtaz Mevki işgal eylemiş olan İngilizler, ni- âyet bir İngiliz sinemacılığı yarat- Mak lüzumunu hissetmişler ve hemen İşe koyulmuşlardır. Sırf hususi sermayelerle teşekkül “dü_n lngıljz sinemacılığı az zatnan son- Ta İngiltere hükümetinin kıymetli yar- dımına mazhar olmuştur. İlk büyük ve modern İngiliz stüd- Yoları Elstree'de kurulmuştur. Bu stüd- Yoların kuruluşunda Holivud'un plân- b ve tekniği nazarı dikkate alınmiış- r, Bu stüdyolara sön zamanlarda bir 4Ç stüdyo daha inzimam eylemiştir. Bütün bu stüdyolar pek büyük bir fa- Aliyetle çalışmaktadırlar. / Şimdiden İngilterede ve İngiliz Müstemlekelerinde İngiliz filmleri yer| — futmağa ve dolayısile Amerikan film- ;"İne muvaffakiyetle rekabet evyleme- Miyet verdiklerini anlatmak için yal- Tüz su izahat kâfi gelir zannındayız: 1936 - 1937 sinema mevsimi pro- ksionu masraflarını karşılamak için sanayiine tahsis edilen meblâğ: İ 4,000,000.İngiliz lirası yani —bizim Paramızla: 25,200,000 Türk tirası. Bu sene yapılan filmler gerek adet Berek cins itibarile geçen seneninkile- Te çok faiktir. İğıgı'liz stüdyolarında çalışan artist Ve figüranların sayısı 6,000 j geçmek- ir., . Halihazırda İngilizlerin en büyük| Stüdyoları Denham'dadır. Denham, da- İğ Beçen seneye kadar Cuckinggams-| Fe mıntakasında ismi anılmaz küçük | bir köydü. | Halbuki şimdi dünyanın — belki en l lern stüdyoları orada kurulmuş bu- Unmaktadır. b Bu stüdyoların cesameti hakkında İt fikir edinmek için buraları gezen İt ecnebi muharririn söylediklerini Takletmekle iklifa edeceğiz: — «Denham» stüdyolarını çepeçev- & Bezmek ancak bir Maraton koşucu- y Sünun harcı olsa gerek!..» 1 Denham stüdyolarını inşa eden, #ck Öhey'dir. Holivudda Metro, Gold- B Mayer stüdyolarını ve Warner Tos stüdyolarını inşa eden gene — bu Zat idi., | Jack Okey, (Holivud) daki stüdyo- kırdan daha mükemmel, daha cesim bir Ger vücuda getirmek istemiş ve hak- kîlo de muvaffak olmustur. Denham stüdyolarında 7 büyük sah- “he vardır... Stüdyoların elektrik san- ah büyük bir şehrin elektrik cereya- Tinı temin edecek kudrettedir... ızShîıd_','cıuuıı lokantasında — günde 300 öğün yemek verilmektedir. San'attaki kudreti ve vücudunun tenasübü ile meşhur güzel yudız Klodet Kolber en son çevirmiş olduğu: «Patronum kocam!» filminde Yeni filimler . Con Kravford ilk defa tarihi bir filimde oynuyor Holivudda çevrilmeleri bitmek üze- rve olan filmler şunlardır: | « (Cesur kaptan), İngiliz muhar; Yiri Rüdyar Kipling'in eserinden. Baş roller: Spencer Tracy ve Freddi Barto- lome taraflarından yapılmıştır. 2 — (Ağabeysinin karısı) - Barbara Staânvik ve Rober Taylor tarafından. 3 — (Geceleyin işitilen seda) - Lio- nel Barrymore tarafından. Büyük bir| av filmi. 4 — (Şafakta vukubulan Madge Evans - Çester Moris dan, 5 — (Ökse) - Doreta Yung Levis Stove ve Franşo Tone taraflarımdan. 6 — (Şâhane kız) - Con Kravford - Rober Taylor, Franşa Tone, İlk defa olarak (Con Kravford) bu filmde tarihi bir rolde oynayacaktır. ( Beyaz melek ) Geçenlerde (Son Posta) da bahse- dilen (Beyaz Melek) filmi geçen hafta Nevyorkta ilk defa gösterilmiştir. Bu film (Salibiahmer) Cemiyetiti kuran ve Kırım muharebesinde pek büyük kahramanlıklar gösteren meşhur İngi- liz hasta bakı (Florans Nahtin- dram) - tarafın- gal) in hayatını tasvir eylemektedir. Bu meşhur İngiliz hastabakıcısına (Lâmbalı kadın) ismi verilımnişti... Çün- kü geceleri harp meydanlarında yara- hıları bir yağlı lâmba ışığı altında ara- maktaydı... Bu filmin baş rolü Key Francis tarafından yapılmıştır. ( Sön Posta ) nın sinema Dekorasyon atelyesinde — 10) usta hz"lnguz çalışmaktadır. ,nângihz sinema sanayii şefleri yalnız liz san'atkârlârile gayeye erişilmi- tin ğini takdir ettiklerinden mühim k,;ma sanayiine sahip olan memle- m__"?rin mümtaz san'atkârlarını gayet Üsait şartlarla talep eylemekten çe- '“İ“Em'ışltıdir. ü tiç ngilizler, çevirdikleri filmlerin ha- km?)'asahrdn dahi revacını temin ey- hi k istediklerinden beynelmilel ma- Pğ:lle prodüksionlar yapmaktadırlar. he Yakın bir âtide Amerikan filmleri- Yüzde yüz rekabet edecekleri mu- dar, 0.T. l meraklısı okuyucularına,.. Sinema mevsiminin başlamasına bir. kaç gün - kalmıştır. Bu sene (Son Posta) sayın okuyucularına gerek filmler, gerek sinema hare- ketleri hakkında en yeni ve en mü- him havadisleri günü gününe vere; eektir. Sinema san'atkârlarının ve filmlerin en mutena - fotoğraflarını sırasile basacaktır. Bunlardan bas- ka bir çok yenilikler hazırlamakta- dır., (Son Posta) sinema — muharriri okuyucularının emirlerine ümade- dir. Sorulan her suale cevap vere- cektir. | | | İkârı Pol Muni AvuSturya Nevyorkta bir sinema salonu açtı! Avusturya sinemacılığı henüz. Ame- rikan yahut Alman sinemacılığı kadar inkişaf eylememiş olduğu halde Avus- turya stüdyoları çok güzel ve çok özlü filmler vücuda getirmektedirler. Fakat buna rağmen bu filmler müt- hiş rekabet yüzünden muhtelif ve mü- him sinema piyasalarına sürülmemek- te ve bu yüzden maliyet fiyatlarını bi- le kurtaramamaktadırlar. Sinemanın ayni zamanda en mükem- mel bir propaganda vasıtası olduğunu lâyıkı vechile takdir eden Avusturya hükümeti; maarif nezareti bütçesinden ödenmek üzere, (Nevyork) da büyük bir sinema salonu kiralamıştır. Bu si nemada hep Avusturya filmleri geçiri- lecektir. Proğramların şu suretle tertibi ka- rarlaştırılmıştır.. Evvelemirde: — Avus- turya manzaraları veya Avusturyadaki hâdiseler, sonra: Avusturyada çevrilen filmler gösterilecektir. B;_ğnelmileI_ Filim müsabakası Senede iki defa İtalyada (Venedik) şehrinde tertip edilmekte olan beynel- milel film sergisi bundan bir ay kadar evvel açılmıştır. Bütün memleketlerin sinema muhitlerinde pek büyük bir a- lâka ile karşılanan bu sergide - bir de müsabaka yapılmıştır. Bundan on gün evvel biten müsaba- kada kazanan filmleri (Son Posta) o- kuyucularına bildiriyoruz: | — Müssolini kupası denilen en büyük mükâfatı kazanan film: Kali- fornia İmparatoru adındaki büyük Al- man filmidir. 2 — En güzel dökümanter film: (Dünya-Gençliği) adındaki Alman fil- midir. Bu film meşhur A'man san'at- kârı Leni Rifenştal tarafından çevril- miştir. 3 — En güzel müzikli film: (Nihai Anlaşma) adındaki Alman (filmidir. 4 — En usta sahne vazı: — Fransız san'atkârı Jack Feder, (Kahramanla- rın kermesi) filmi dolayısile, $ — En iyi akteris: Fransız san'at- kârı Annabella (Silâh başma) filmin- deki rolü dolayısile. 6 — En iyi aktör: Amerikan san'at- Amerikada — çevrilen (Pastorun bayatı) dolayısile, Müstatil kafes üç müsavi — parçaya ayrılmış: Birincisinde kahve rengi bir ada tavşanı, orta bölmede kırmızı bo- yunlu bir saka kuşu, üçüncü parçada da tüyleri menevişli bir güvercin. Müstatil kafesin üstünde bu seyyar talih dükkânmın en enteresan mahlüku tünemiş: Kıvrık gagasile müstebit bir hükümdar kadar mağrur bir çaylâk. Kenarda duran bir hitiyar kadın tam yaklaşırken : — A... Üstüme iyilik sağlık, dedi, kartal mı, Akbaba mi nedir o alâmet, bağlı bile değil. Mal sahibi: — Bir şey yapmaz bizim kartal, ha- nimteyze.. diye temin edince yaklaştı. — O da niyet çekiyor mu ? — — Vizr, vizir. — Kaça bir niyet? — Kırk para valide! — Haydi çeksin bakayım. Adam, üstünde küçük küçük niyet kâğıtları duran tahtayı eline almadan evvel, bir çekmece açtı. İçinden fin - dık büyüklüğünde bir hamur parçası aldı. Atmacaya koklattı. Kocaman mağrur kuşun aç olduğu anlaşılıyor. Kutunun üzerinden niyet kâğıtlarının durduğu yere atladı. Ha- mür parçasını hak etmek için gagasile bir kâğıda dokunmak lâzım geldiğini öğrenmiş olacak ki rengârenk kâğıt - lardan bir tanesini yerinden çıkardı. Hamuru yuttu. İki tarafına sallanarak tekrar yerine döndü. Kadın( Allah Allah) diyerek kâğı- dı evirip çevirdi. Okutacak adam arı « yor: — Ver teyze, dedim, ben okuyuve- reyim sana, Ve okudum: (Sana bu niyet iyi haberler getiriyor. Tayyare kurumumuzun memlekete yaptığı büyük iyilikleri düşün ve ey niyet sahibi, sen de bir tayyare bileti al. Hiç ummadığın zamanda zengin o- İlursun.) — İnşallah eşref sgattir. Ver oğlum © niyeti bana. Eve gider gitmez bizim oğlana bu hafta muhakkak bir bilet al- dırayım. Tenha sokağın köşesinde hatırı sa- yılır bir kalabalık toplanmıştı. Bir sey- kenara baırakarak yaklaştı. bir adam: — Güvercin hani? Güvercin yoksa niyet on para etmez. Geçen sefer mem- leketten haber gelecek dedi idi de, ha - ber geldiydi. — Güvercin hiç olmaz olur mu ars- lan ? İşte güvercin Güvercinin kapağı açıldı, bir mikdar mısır tanesi gösterildi. Menevişli gü - vercin daha usta. Niyet kâğıdını sahi- bi alıncaya kadar gagasının arasında tutuyor. İşte Karadenizli kalaycının ni- yeti: Bahtını aldın eline, Bakma gurbet yeline Artık kavuşacaksın, Bayağı utandı. Küfesini sırtlarken baktım, işi yüzde yüz çamurdan cıkar- mış gibi memnun. (kara gözlü yavuk- luyu) telile duvağile artik avucu « nun içinde saydığı belli. * Bu, insanları kırk paraya en müsum bir vasıta ile mes'ud eden adamla ko- nuşuyoruz: — Günde 25-30 kuruş çıkarıyoruz, diyor. Bütün bu takımı taklavatı (15) liraya aldım. Ah, hayvanları terbiye etmesini bilemiyorum yoksa. Derdim günüm bu. Öyle ya, mübareklerden biri kalıbı dinlendirse işim bozulur. Dördü arkası arkasına kakırdasa hapı yuttum hani, Şu koca oğlan - çaylâğı gösteriyor - et yer, hamur yer. Tavşana bisküvi, şalgam falan vereceksin, saka malüm kuşyeminden başka bir şey koymaz ağ- zına. Güvercinime sade mısır veririm, Niyet kâğıtlarını da hususi matbaasın- da basarlar. Oradan para ile alırız. Kucağında küçük bir çocukla hiz - metçi kılıklı bir kızcağız geldi. Biz ko- nuşurken kafesi uzaktan epey seyret- ti. Sonra tavşanı göstererek : — Bu da çekiyor mu? diye sordu. — Çekiyor mu ne kelime küçük ha- nım, çeksin de gör. Kızcağız kırklığı verdi. Fakat şartı var: — Sen dur, ben açacağım hayvancağıza, karışma. — Neme lâzım. Kapağı sen aç. Ben elimi bile sürmem. Sade şu bisküviti koklat. Bayan kafesin kapağını açtı. Biskü- viti koklattı. Sarı ada tavşanı, kocaman kulaklarımı sağlı sollu oynatarak or » taya çıktı. Niyet kâğıtlarının üzerind& epey dolaştı. Sonia minik düdaklarile kırmızı bir niyet çekerek orta yere bı- raktı. Bisküvit parçasını alınca tekrar kafese döndü. Kızcağız kâğıdı okudu. Memnun ol- duğu yüzünden belli. Buruşturup at - mağa gönlü razı gelmemiş - olacak ki tekrar katlayıp niyetciye verdi: — Bunu yerine koyarsan olur mu? dedi. , — Eksik olma kızım, olur elbet. Kucağı çocuklü niyet sahibi uzak - laşınca kâğıdı açtim. Bu niyet hakikaten dehşetli bir şey. Bakın ne yazıyor: kapağı İyi bir eş gelecek. Günde 30 kuruş kazanmak icin in- sanları mânen olsun bahtiyar eden a - damı selâmlayıp uzaklaştım. Biraz da- ha dursam bir kırklık da ben verip sa- ka kuşundan bir niyet de ben istiyece- ğim, İstikbalden iyi haberler almak, da- yanılır şey değil vesselâm. K.T.