eet ae ğ Hergün | Bizde radyo, -| Onlarda radyol B Ekrem Uşaklıgğli Gılıhn bir sene kadar ok.yor, bir B gün matbaada Londra radyosunu dinlerken müziğin birdenbire kesildi- ğini gördük, hemen spikerin sesi işi - — tildi: — — «Size 25 dakika evvei büyük bir deniz kazasının vukua geldiğini haber - Vermekle mütcessifiz, diyordu. — Türk| - bayrağını taşıyan bir vapur İzmir li - — Manının önünde devrilerek — batmış, — içindeki yolcuların bir çoğu boğulmuş- dur.> Londra radyosunun spikeri İnebo - — İu vapurunun uğradığı âkıbeti anlatı - — yordu. * Başka bir gün yine Londra radyo - sunun haberi çabuk vermekte bir sür'at vekoru tesis ettiğini gördük: laşıyordu. Bir İngiliz gazetecisi bizden telefonla sordu, bu hususta resmi ajan- sın neşretliği tebliği kendisine oku - duk, aradan bir saat geçmemişti ki, bu — tebliğin Londra radyosunda tekrar — edildiğini gördük. * Alman ordusunun Ren boylarını iş- gündü. Fransanın Dış İşleri dyoda şiddetli bir nutuk söy- ledi, Fransanın bu vaziyette Almanlar ile müzakereye aslâ muvafakat etmi - yeceğini anlatıyordu, biz bunu dinle - dikten bir kaç saat sonra Berlin rad - yosunda da bir Alman devlet adamınm mukabele ettiğini hayretle işiltik. * — Dün gece Avrupa radyoları büyük misafirimiz Majeste Edvardın memle- | ketimizi ziyaretine — neşriyatlarında ikinci defa olarak yer verdiler, İngi - — lizler, Fransızlar hâdiseyi objektif ola- rak anlatıyorlardı, diğerleri ise seya - — hatin teferruatını gene objektif alarak anlatmakla beraber siyasi ehemmiyeli Üzerinde de duruyorlardı. * K Bütün bu hâdiselerden sonra öğren- — Gik: İnebolu vapurunun uğradığı ka - zaya bir İngiliz vapuru şahit olmuş, telsizle Londraya bildirmiş, Röyter ajansı da öğrenince hemen radyoya| söylemişti ve mühim bir haberdi, rad- | yo da musiki neşriyatına fasıla vere-| rek söylemişti. Bütün diğer haberler de ayni sür'atle verilmiş, devlet adam- larının nutuklarına keza ayni çabuk - lukla mukabele edilmişti. * Görülüyar ki radyo milletlerin siyasi ve içtimai hayatlarında ehemmiyeti gittikçe artan bir âmil, keskinliği git- tikçe ziyadeleşen bir propaganda silâhı olmaktadır, Bunun içindir ki bizde de Tadyo şirketinin Nafia Bakanlığına geçtiğini ve esaslı sürette ıslah edile- ceğini öğrendiğimiz zaman gerçekten büyük bir memnuniyet duyduk, Bizde meselenin iki hatla üç cephesi vardır. Gerek Istanbul, gerek Ankara istas- yonlarının seslerini bütün dünyay işittinecek derecede kuvvetlendirilmec- leri işi, işin ilk safında gelir. Bundan sonra sıra neşriyatın zenginleştirilmc- | sine ve bilhassa propağanda servisle - rinin Fransızca, hele İngilizce olarak | verilmesine gelir. Bütün bumlarla bir- dikte düşünülecek sonuncu mesele de lî dalgalarda bir gan bir nimettir. Bugünkü resmimiz Temek, fabrikaları işletmek, toprağın mühimlerini remzetmektedir. Milli refah her cephede sarfoluman gayretlerin en büyük verimidir. Toprağı iş - ların verimini tevzi etmek, içte ve dışta İstihlâk etmek, hayatın bütün faaliyet sahalarımı tanzim etmek refahın SÖN POSTA e7 DEMOKRASİ Milli relah birçok âmillerin bir araya gelmesinden do - bu amillerin en mahsulil» fabrika- Fakat ımilli refahın âmilleri yalnız maddi değildir. Bu- nun manevi âmilleri de vyardır, Ve manevi âmilleri, mad- di âmilleri kadar mühimdir. Bu manevi âmiller de mad- di âmiller gibi yaşıyan ve hayatta kendini gösteren kuv- vetlerdir. Hürriyet ve emniyet havası içinde çalışmak; adaletten emin olmak, istikrar içinde yaşamak, bu âmil- lerin başında gelir. Milli rvefah bütün bu âmillerin neticesidir. Afrikada zorla Tütün içirilen Beygirler Afrikanın ba - ği yerlerinde at « lar şigara içerler. Bu tiryaki atla - rın — kendilerine mMmahsüs sigara a- gızlıkları da var- dir. Buü sigara a gızlıkları tahta - lan yapılmiştir . Ağızlarına — iple bağlanır, atlar hızlı hızlı nefes alırlarken dumanı çe- kerler. Bunu yapmalarının - sebebine gelince bu tarzda tütün içirilen atların diğerlerine nisbetle daha uslu olmaları imiş.. i Hatıraya hürmet edon bir Lord Peştenin umumi hamamlarının bi - rinde dünyanın hiç bir yerinde bulun- miyan büyük ve şâyânı hayret bir ha- vuz vardır. Bu havuza girenler mev - cüt âletler vasıtasile istedikleri cesa - mette dalgalar teşkil ettirebilmekte ve bunların arasında yüzmektedirler. Geçen hafta Peşteye gelen zengin Lord Çaçerstoon bu meşkur havuzda yüzmek istemiş ve kapısız bir kabine- de soyunup elbisel, rada bıraktık- tan sonra havuza girmiştir. Orada sun'- müddet çırpındıktan sonra kabinesine girdiğinde içinde iki yüz bin lira kıymetinde iki yüzüğünün şudur: Madem ki radyo bir eğlence de ğil, bir propaganda âleti haline gel -| miştir, herkesin evine girebilimesi, bu- nun için de radyo makinelerinden a nan gümrük resminin tamamen kaldı- rılması lâzımdır. | Ve madem ki meseleye Çetinkaya el koymuştur, biz inanıyoruz ki bü B DS a İA 6 SElRlR 20 sene sonra öldüren kurşun Umumi harbe iştirâk etmiş olan Ripley'li bir otelci harpte bir kurşun yi- yor, ölmüyor, fakat kurşunu da çıka - rtamıyorlar. Yirmi sene geçiyor. Otelci | karısile beraber bir seyahate çıkıyor ve| umumi harpte askerlik ettiği, yaralan- | dığı yerlerden geçiyor. Fakat tam yııa-.* landığı sahayı karısına gösterirken bir- | denbire fenalaşıyor ve ölüyor. Yapılan | otopside göğsündeki kurşunun âni ©-| — larak yerini değiştirmesinin ölümüne duğu anla; ün ve paralarının aşırıldığını görmüştür. Lord Çaçerstoon yüzüklerden birisinin aile yadigârı olduğu içik çok mütces- sirdir: Bu yüzük kendisine iade edil - diği takdirde altı bin İngiliz lirası de - Ür. İSTER İNAN Kadıköyde oturan bir arkadaşımız anlattı: — Evvelki gün oğlum yazıhaneme dönecekti. Aboneman karnemden bir yaprak kendisine verdim. Vapurda memur, bilet sorduğu zaman oğlum aboneman yaprağını göstermiş, bul etmemiş, Oğlumu vapura biletsiz bindi addederek | FERGÜN BİR FIKRA İspanyol lutfü ıyada kan gövdeyi götürü - yor. Sosyalistlerle faşizmin kavga- sı amansızca devam ediyor. İşte bu dövüş esnasında faşist bir general cenk meydanında derin bir hendeğe düşmüştü. Bir - türlü çıkamıyor, elindeki kılıcı hendeğin | sağına soluna vurarak bağırıyordu. Bu sırada hendeğin başına sos - yalist bir muharib geldi, Genera « lin kapana girmiş bir fare gibi çır- pındığını görünce gülmeğe başla - dı. General hiddetle: — Haydi haydi, dedi. Sana ha - yatını bağışlamamı istiyorsan, be- ni buradan kurtar!.. 4 Listin Çara Verdiği ders Meşhur piyanist List Petresburg'da, Çarın huzurunda konser veriyordu. Bir aralık Çarın yanındaki kimseler- le konuştuğunu görünce piyanoyu br rakıverdi. Çar List'e «neye durdun» diye sorunca: —a Blltin Baslişli Girh kertamafl, biz fânilere susmak düşer! Çar bu söze fena halde içerledi, ve polise bu adam hakkında tahkikat ya- pılmasını emretti. Leningrad'da eski vesikalar aranır - ken polisin List hakkındaki raporu ele |geçmiştir. Polis bu roporunda şöyle |söylemektedir. : eList namını taşıdığını beyan eden müzikacı, aslen Macardır. Serbest dü- şünceli, tehlikeli bir insandır. Allah - |ğerinde olan diğer yüzük ile parasını| sızların dostudur. Sarhoştur. Yaptığı "atle. | hırsızdan istemiyeceğini ilân etmiş -| tecrübesizce hareketten dolayi Majeste » Çarın emrile derhal hapsedilmiştir. gelmişti. Kadıköye koparıp memur bunu ka - SÖZ ARASINDA Londroda Balık tutma Müsabakası yapıldı Son günlerde 'x Dü Londrada ilk de- g;. fa görülen ga - K v AX’B rTip bir müsaba - | ka yapılmıştır : ğ Balık meraklıla - n müsabakası . Her pazar günü Tayms nehrinin kıyısına — sırala - nan ve gecelere kadar büyük bir sabır ve tahammül ile avlanan balık - çılardan üç bin kişi bu müsabaktıya gir- miştir. Müsabakada üç bin de hakem bulundurulmuştur. Hakemlerin bu kadar fazla olması - nın sebebi avlıyanların yanındakiler - den balık aşırmamalarına dikkat et - meleri için imiş. İki saat devam eden müsabaka pek ciddi olmuş, balık avlı - yanlar arasında en ufak bir hile yapan dahi kaydedilmemiştir. İki saat sonunda 128 balık avlıyan eczacı Çon Havelo birinci ilân edil - miştir. İkinci çıkan 75, üçüncü de 30 balık tutmuşlardı. Bunlardan birincisi- ne kravatının üzerine takılacak altın bir oltalı iğne hediye edilmiştir. Bu müsabaka çok rağbet gördüğü i- çin tekrar edilecektir. Tayyareinsanları unutkan yapıyormuş Vapurda, tramvayda, trende; şap - ka, çanta ve şemsiye unutanları çok görmüşüzdür. Fakat bu cins eşyayı tayyarelerde unutanlar diğerlerine nis- betle pek fazla imiş.. bunun da sebebi hava tazyikinin değişmesinin insanlar- da unutmak l.ıiı-nnı çoğaltmasıy - mış! Ç D S M İSTER İNANMA! bir misli cezasile bir bilet kesmiş. Arkadaşımızın elindeki karne, tenzilâtsız karnedir, Pa- rası tfam olarak verilmiş ve alınmıştır. Bu karneden ko - pan bir yaprağın, çocuk elinde kıymetsiz bir nesne haline gelebileceğine biz pek inanamadık, fakat ey okuyucu sen: İSTER İNAN İSTER İNANMA! Sözün Kısası Dayakla ikrar iddiası E. Talu — Reis Bey! Ben suçlu değilim. Bü cinayetten asla haberim yok. Kim vur- du, onu da bilmiyorum.. — Peki amma, zabıtaya verdiğin ifa- dede: «Katil benim!» demişsin, — Kat'iyyen, Reis Bey! Karakolda bana dayak attılar da, onun için öyle söyledim!. İ Hak yerine çıkarılan suçlulardan yüzde doksan dokuzu, müdafaasına b sözlerle, bu iddia ile başlar. Sabıkalılaf muhitinde bu, bayağı, âdet hükmüne girmiştir. Bittabi her iddiayı dinlemek, onu tevsik etmiye çalışmak hâkimin vazi- fesidir. Adalet mefhumu, huzuruna çÇi“ karılan her maznunu mutlaka mahkünü etmek değil, bilâkis onun beraelini te- min edecek en ufak, en belirsiz ip uç- larının bile üzerinde, icap ederse gün- lerce, haftalarca durup, itham altında bulunan vatandaşın temize çıkmasına - çalışmaktır. Cumhuriyet mahkemesinin de, bü « yük bir hakperestlikle yapmakta oldu- ğu budur. Onun içindir ki, her seferinde, da « yakla ikrar iddiası karşısında kalınca; © iddiayı tetkik etmek mecburiyetine — | düşmekte ve yine yüzde doksan asılsığ çıkan bu iddianın yüzünden vakit kay* betmektedir. Bu, karakollarda dayak atmak, iş « kence yapmak gibi kanunun reddet « tiği hareketler ya vardır, ya yoktur. Varsa, önüne geçmek, hükümetin en birinci borcudur. Buna cür'et edefla ettiği sabit olan memur, kanunun pen” çesine terkedilir ve şiddetle cezalandi- rılır. Yoksa, böyle basmakalıp bir iddia « da bulunanların, iddiaları yalan çıkın: — ca, cezasına bir miklar Zam yapıl; bu zammın da sırf bundan dolayı ya “ pddığıhnıimvenânokmmwbuü 4 müessir bir ibret teşkil eder. - 4 Ve bu süretle, efkârı umumiye Üüzes — rinde çok fena tesir bırakan bu sabi * — kalılar an'anesi kökünden kurutulmuş olur. .». Cumhuriyet polisinin, cumhuriyet jandarmasının yüksek şerefi, m.ı;—.ıdı_l kaçınmak yollarını araştıran şerefsif canilerin elinde ve dilinde oyuncak 0* — Fi Biliyor Musunuz? —M———— y 1 — Müslümanların tekbirini Kit 4 bestelemiştir? ço —m'llîı'ırk dostu ve meşhur Fıım’. K romancısı Piyer Lotinin isminin niha * — yetindeki «Leti» kelimesinin nedir ve bu kelime necedir? 3 — Bugün dünya faşizminin €© — meşhur siması olan eski sosyalist Kkimi* — dir? ; (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: | — Bu mısralar Yavuz Sultan bi ga el yf Ateş kesilir geçse seba gmşaımııd: 2 — Şeyh Galibin Hüsün vcıAşş serindeki iki kahraman olan Hüsnü Aşk Beni Muhabbet kabilesi içinde tişmiştir. y 3 — Karagözün mindir: önr Biz bülbül muhriki dili gülizarı f lehinde ilk fetvtli yeren şeyhislâm Zenbilli Ali Efendi z L ._—P:r;;i. izi olmıyan adam Arjantinli bir iş adamı B_ücnıı' rese gidiyor, ve polisten işine ait vesika istiyor. Vesika hı:ırlxı_ılyo" min vesikayı alabilmesi için ::mnnk izi vermesi İâzım. l’am“:iw: mürekkebe batırıyor, kâğıda l,”olı.’ kâğıtta yalnız siyah bir leke kalış' çıkmıyor. Sebebini ıx.uuı_ıy_orlın Bo anlıyorlar ki bu adamda irsi ola! İ hususiyet vardır. El ve ıyı_ıklınmı takmaz. İz bırakmadığı gibi ?leo mütcessir olmaz. Ateşi .v_uulc taşı ğ bilir, ve ateş üzerinde yürür. : İ