İResimi Resimli Makale Senenin sıcak mevsiminde bir aylık tatil insana bütün bir seneyi kazandı- rır. Çünkü bir aylık, yahut yarım aylık tatil müddeti kafa ve vücudum dinlen- mesini, dinlenmekle beraber yeniden canlanmasını temin eder, Deniz kıyılarında, yahut yeşil kir - larda geçirilen bir aylık tatilin insanı dinçleştirmek bakımından faydası çok büyük olduğu halde çoğumuzun bu- nu ihmal etmesi, hayat intizamsızlı - gındandır. Muntazam çalışan, muntazam yaşa» yan ve muntazam kazanan insan, ha. | yatının her ihtiyacını düşündüğü gibi tatil ihtiyacını da düşünür ve aile büt- çesinde ona da bir mevki ayırır. Böyle yapılınca ulilxm:vsimini aile- ce güzel bir yerde geçirmek meselesi bir gaile olmaktan çıkar ve sevinçle beklenen bir zevk veya bir bayram ©- Hur, Fakat tatilin bu mahiyeti alması için hayatın intizama girmiş olması şart - tır Türkiye emniyet Düsturları Yazan: F.R. Alay — aşvekil geçen gün bize yalnız yüksek bir hitabet örneği değil, — hassas ve terkibci dehasınım yeni bir c- B serini verdi. Onda, bütün milletçe, duy« | duğümuüz, kaygilândığımız, hasretlen- — diğimiz, sezindiğimiz, fakat toplayıp — anlatamadığımız şeylerin ifadesir.i bul- | duük. Bu nutkun akisleri gösteriyor ki | hükümet ve halk, pek açık bir fikir ve — his kaynaşıklığı içindeyiz. ,_ Herkes neden bahsediyor? Harb - tehlikesinden! Bu tehlikenin muav - | yen bir hedefi var mıdır? Evet veya K hayır! Hedef, korku ve zaaftır. Nere- »de müdafaa iradesi gevşer ve kim mü« — dafaa imkânlarını var kuvveti ile ha « — zırlamazsa, tehlike onun üstünde ha - kikat olur. Milletlerin, tehlike buhran- W Tarmdaki hodbinliğinin ne hal a'dığını /— görüyoruz. Eğer korku ve zaaf tehli - k keyi kendi üstüne çekmişse, sulhun en | yaman âşıkları bile, kendilerinin daha /— bir müddet için masun ve rahat kalmış /—olmalarına şükretmekten gayri bir şey — yapmıyor. Zafer, daima olduğu gibi, :hugün dabi, en kuvvetli silâh olan ce - | saret, irade ve teşebbüsün mükâfatı o- ç luyor. — Hesab ve intatistiklerin, müsbet ve- 'ya menfi olarak, aldandıkları bir nokta | wardır: Bu nokta, taarruz eden veya — taarruz olunan milletlerin ruh halleri'- — dir. Bozguncu bir ruh hali içinde en | korkunç silâh, korkuluk hizmeti bile | gi karşısında ise, masa mukayeseleri rıhîl olur. Evelemirde bir millet bu rTuh ha -|i |İeti, yani sarsılmaz, yıpranmaz hürri - Bu şartın tahakkuku ile hayatın de- ğeri, zevki ve güzelliği artar. A bir hırsızı yakalamıştır. Hırsızın İs- viçre blnlıhrmdı üç — milyon dolar / en büyüğü ve esashsı, harb karanı'dır. 'e:,,:'_:";,;'u"' e SAA DD “Ancak sulh içinde çalışmak istiyenle - L £ B p 3 yen'e “İyaptım, biriktirdim, geri veremem» | rin bu kat'i kararıdır ki harb tehlikesin- demiş: Paraları bankadan almak * / den eser birakmayacaktır. kânı da bulunamamış. Herif lupıcm:u: —— Başvekil Türkiye'nin emniyet düs-|miş, şimdi dervetinin faiziyle hapisha- ılınlınmnbııınıbıılıııu ve iradeyi|Nede oturuyormuş. | geçirmekle, bizim için en eski tarihler. e | den biri milli bir hakikati yeniden ifade | Fransada kapıcılar hükümetten | etmiş oluyor. Fakat bizim kendimizden memnun değliler | ne kadar şüphemiz yoksa, başkalarının | — Fransada kapıcıların büyük bir dert- | dahi bizim hakkımızda hiç bir tereddü- 'leri vardır. Hükümet her tarafta 40 dü olmaması lâzımdır. BMLİİ: haftayı kabul ettiği halde, ka- Başvekil, bu karar ve iradenin kay-|P'Tar bundan A d’l'"i'k'di". nağı olan Türk faziletlerinin ve haya-| » Pî;.'“: bunların miktarı seksen bin- tiyetinin, yalnız bir ân'ı beklemek de- ir. Bir kaç gün evvel hükümete m hah y SS | HERGÜN BİR FIKRA Bektaşi ile domuz *| Hindistanda halk Verilen nasihatları Nasıl dinler ? Bektaşinin biri, vaktile bir gün, kö- Hindistanda | yüzümE SÖĞ muydadilü, Üüe // halk mahkeme - yük çınar ağacının dibine çörnelmiş, se- lere pek - gitmez. rinleniyormuş. 4 $ Kendine — lâyık Birdenbire, oracıkta bir gürültü, bir A gördükleri ceza « hengâmedir kopmuş. Halk hep bir a - yı kendileri verir vaz: İt — Tuatl. Vur!. İngiltere hükü- Diye bağrışmağa başlamış. me:'ü bu:'uen önü - Bektaşi merak etmiş, seğirtmiş, rast- 4 B ğ ladığı birine, gürültünün sebebini sor - BörE KA vi halkı — irşat ve e ee Ki ğ z tenvir etmek he- m_:"._:d.'_. vesine düşmüş ve her köye radyolar Bunun üzerine bektaşi: koyarak, günde bir kaç saat nasihat — Allah, Allah! demiş; sofunun do- | | vermeğze başlamış. muzunu bilirdim Sarana, domuzun s0 - Bir köyün meydanında halk bu farunu İlk defa şimdi görüyoram! sözleri büyük “bir buşü ile dinlerken Gizli izdivaçlar FN LN Y v M — Ne güzel söylüyor! demiş. apmakla meşhur Yanındaki bu takdiri beğenmemiş: Olan kasaba — Neresi güzel! diye cevap vermiş İngilterede çok nikâh kıymakla ma- | ve gülmeğe başlamış. ruf bir kasaba vardır. Bu kasabanın| Berikinin camı sıkılmış, sus diye iami Gretna Green'dir. Şimdiye — ka-|âmirane bir emir vermiş muzip muha- d." ebeveynlerinin riza ve muvafaka- tabı susmayınca, adam öldürmenin ti olmadan evlşnmek isteyenler ancak fenalığı hakkındaki sözleri dinleyen a- Gretna Green'de evlenebilirlermiş. Şan BRR GA gibi. gövete' ai ü - Oğil, her âmı medeniyet cihazı ile fayda- racaat ederek şu şikâyette bulunmuş- Başka yerler bu nikâhı kıymazlar « mı öldürüvermiş. Ve bu suretle kendi tü mış. akiden, kibarlar, okumuşlar: Ket » hüda diye telâffuz eder, avam ta « — bakası, cühelâ ise kühya der, geçerlerdi. Bunuün bir kaç mev'i vardı. Sadrâzam — kethüdası, dahiliye nazırına muadildi. Vi « | İüyet kapı kâhyaları, neresini temsil edi * | yorlarsa, oranın işlerini Babıâlide takip & dip çıkartmağa memur idiler. Sonra İstanbuldaki röcsayi rubaniye * den her birinin de gene birer kapı kâhyar 81 olurdu. Bunlar da, patrik ve hahambaşi efendilerin bitip tükenmiyen sebepli se * bepsiz, haklı haksız sızıltılarını devlet ma- kamatına iblâğ ederlerdi. Bir de, kibar konaklarında, alış verişe, itat ve maaşların tahsiline, yapıya, mere- mete, mutlağa, —uşakların zaplı raptinâ bakan kâhya vardı. Müteselsil inkılâplar bunların bepsini de | sildi süpürdü. Fakat kâhyanın, bü yukarıki cetvele dar hil olmuiyan bir çeşidi'daha vardır ki, maar lesef hâlâ bakidir. Ona, umum? yerlerde daha çok rastları sınız. Her şeye karışır, herkesin işine mü- dahale eder, her yere burnunu sokar. Ve bunu yapmaktan menedilirse, âdeta, var zifesine nihayet verilmiş, yahut ki en ta * bit hakkından mahrum edilmiş gibi canı sıkılır, Kıraathanede, hiç tanımadığı kimsele * Tn yanına teklifsizce sokulur; oynadıklari tavlayı, iskambil oyununu seyreder. Fa * kat bununla kalmaz, oyuncuları — tenkid& kalkışır, onlara ders verir, oyun gösterir! — Dübeşi çıkmalıydınız!.. — Sebadü böyle mi oynanır, yahu? Dü- yü kırıp, seyi de yatacaktınız! — Hah! Kırın kozu!. Şimdi de kupar nin papazını çekinl. — Yazık! Kabahat sizde! Deminden $4 .ıııı-rıyııı_sdiıiı_ıhıun.uhl- mazdınız!. Yazık! Siz bu oyunu oynama « yın.. Bilmiyorsunuz; nafilel Siz, oraya bir arkadaşınızla, şöyle bir saat kadar vakit geçirmeğe gelmişsinizdir. Herifin mütemadi- ihtarları, tenkitleri sizİ de, relikinizi de sinirlendirir. © ise, bunun farkına vardığı halde, ge- ne kâhyalığına devam eder.. Yaptığı şeyin saygısızlık, münasebetsizlik, hattâ tezbiyer sizlik olduğunu idrak eylemez. ğ Kıyafeti medenidir amma, kalası hâlü «kapı kâhyaları» devrinden arta kalmış * tır. Gazinoyu, kıraathaneyi babasının evkl oradaki müşterileri ayni tulumba sandığı “ nn omuzdaşı addeder. ı Kâhya, tramvayda, vapurda, mağazadar | AWMMWW.Wı&W&.M—MW.' daki konferansı rahat rahat dinlemiş. |yol gösterir, üstünc vazife olmıyan işlere P karışır. landırmak hususundaki zaruret'erden bahsediyor. Bir harb, mütemadiyen ka| — Kitk matlik hafta mesaisini kabul| — Crctna Green bu. yüzden ” çok öi Gükünüt siğedün. v Yosb'cler meşhur olmuştur. Hükümet bu türlü / zanılmakta veya mütemadiyen kaybe- e “dilmekte olan bir şeydir: Ne zafer, ne apartımanda oturmakta, ve bizi göz- Rzlühiyeri eai veya kaltalirin ni le_rındcn ıyu'ınık istememektedirler. Üü değlür, Bir harb, başlıer dayanci Bım_enaleyhA bız'dş bu yüzden kırk bir milletin fazilet ve hayatiyeti olarak, saatlik mesaiye ıthal edemiyoruz.. (o milletin medeni t hğiklü eseiki NOnIııın _bu talebini yazan gazete şu dir. Bu bakımdan, bir milletin 2mniyet mütaleayı ilâve etmektedir: sterleri: işine l hiayacak alan «Kapıcılık tam maaşla tekaütlük de- bi kalr? 'Pia hait vazilö edemı, biz e- mektir. Onlar mesai olarak oturmağa Ka da ot » Belki bilmek- Mahkümdüurlar .Zaten haftada kırk sa- z; falet dantlaka, yakım vüya uzek (£ iş görmezler ki bu talepte bulunma- Bi lasbin 1allebet veyü iminli ııliîııe!h hakları olsun!» hizmet ediyor. Başvekilin bizde şuur -| landırmakta olduğu hakikat, bilhassa budur. Modern âlemde harbin mahiye- 'ti değişmiş değildir: Hazırlık ve icra sa- hası maddi manevi bütün milli varlık ölçüsünde genişlemiştir. £ — Japon kumandanlarının yaşı — Japonlar dünyanın en muhnfınkiıl milletidir ve bunun için de yaşa fazla ehemmiyet verirler. Sovyet Ruıyıdıı ’ıııııl genç kıymetler daima iş başında | iseler ve onların enerjilerinden istifa- de edilirse Japonyada da — ihtiyarların | tecrübelerine ehemmiyet verilir. | — Bugün fi'len hizmette olan İapon | kumandanlarından Araki ve amiral Su- 'et Sogu 82 yaşındadırlar. Prens Sıion-l W]l ise 88 yaşındadır. Siyasi âlemin en genç rüknü başvekil Hirotadır. Ve elli yedi yaşındadır. Geçenlerde Şirketihayriye Boğaziçinde na küçük bir şaka nazarile baktık, gülüp Mektubun muhteviyatı şu: *Şizketin 66 numaralı vapurile daba lara mahsus'u. tana kadar çıklık. Fakat müracaatımız hiç İSTER İNAN İSTER İNANMA! el Faslirp celem oe taveli AĞ gy Va Arnavulköyünde oturan Sami Yazgan iszminde bir okuyucu - muzün gönderdiği mektup üzerine hayrete düştük. madık beş kuruşa satılan gazozlar birdenlğre yedibuçuğa, on kuruşa, on iki buçuk kuruşa yükseldi, Bir çay bardağı terkos suyunu 2-3 kuruşa elde etmek ancak başına talih kuşu konan- Bu vaziyet karçısında grup halinde vapur memurlarına, kap- Beykoza, Büyükdereye yanaşılmasını istedik : İSTER İNAN İSTER İNANMA! nikâhların fazla revaç bulduğunu gö -İuncu senei devriyesi münasebetile, rerek yeni bir kararla burada nikâh kı-|Fransız gazeteleri onun hakkinda si- yılmasını menetmiştir. tayişkâr yazılar yazdılar. Bu yazılar- e dan bir tanesi Mösyö Curie'nin müte- Büyük bir mütefekkirin sadeliği| vazi ve sadeliğine işaret ediyordu. Hakiki mütefekkirler ekseriya para-| Curie, öğle yemeklerini, nebatat bah- sız adamlardır. Dünya fen âlemine, |çesi civarında kötü bir lokantada yer- büyük hizmeti dokunan, Mösyö Curie| miş. Mutfaktan kendi geçer ve her gün otuz sene evvel bir otomobil kazasına | biraz kızarmış etle francelâ yiyerek, kurban gitmişti. azami iki frank verirmiş, şarap içtiği Bir kaç hafta evvel ölümünün 30 - hiç görülmemiştir. — İskelelere yanaşmak müdüriyet tarafından menedilmiş- tir!, cevabmı aldık. Artık mehlap safasının cefasına katlanmak gerekti. Şirket ilânlarında herkesin oturdukları iskeleye çıka - rrlacağı vaadedilmişti. Saat 3 te vapurlar Büyükderede harekele başlaymca hepimiz iskelelerimize çıkmak — ümidile - sevindik. Fakat biraz sonra vapur yolcularının köprüye çıkarılacağı ba- beri alınınca bir dadü feryattır başladı. Kadın, erkek, çoluk, çocuk kaptan köprüsüne saldırdı. Ricalar, tehditler, feryatlar beş para etmedi. Ve iskelelerinden alınan halk sabaha karşı tam dörtte köprüye bırakıldı. Cefadan kurtuluyoruz sandık am- ma, aldanmışız. Yolcuların hemen ekserisi biletlerini atmışlar. dı. Bu yüzden bir hengümedir başladı. Biletini zayi edenler ya- ka paça tutuluyor. uğultu arasında memurların : — Tat, kaçıyor!. Bileti vermedi; yakalal. Sesleri düyülu - yordu. İşte bir şirin Boğaziçinde böyle bir mehtap safası ge - çirdik ..» bir «Methap tafasın geçecektik. Amma, denize açıldık açıl- bir semere vermedi, Vı.huı da dayak yer amma çene a * Böylelerinin de ortadan kalkması, milli n terbiye bakımından çok faydalı olacaktır. — l Biliyor Musunuz? | — Herodotan şöhreti nereden gelir? P 2 — Macaristanda ne kadar Macar yaf | ? Si '.'3 — Hünler kaçıncı asırda Avrupadâ — hüküm sürmüşlerdir? 4 — Minotor kimdir? 5 — Minosota şehri nerededir? (Cevapları Yarın) * Dünkü Suallerin Cevapları: | — Troyka Rusyada kullanılan üç bir nevi kızaktır. 2 — Guatemala devleti merkezi Amt” tikadadır. İki milyon halkı vardır. j 3 — Habâ eeki Yunanlıların — gençlik ! ilâhesidir. İlâhlardan Jupiterin ve Junan'ıf kızıdır. ll 4 — Altı kanlı kral İngiltere kralı 8 iâ7 | «& Hanridir. Caterin d'Aragon, ÂAnne Bolya, <: Jant Söymeur, Ağne;de CÜS Catherine Howard, Catherine Parr U"' kadınlarla evlenmiştir. i ati |