Sayfa SON POSTA yıs N eee zareençee AEN Pa —— C A Astorya isimli bir memleket işittiniz mi? Dünya yüzünde böyle bir yer yok ama bu memleket namına Londrada tesis edilen elçilik tam dört ay faaliyette bulundu, ziyafetler, Geçenlerde bir Fransız — gazetesinde Bgörerek söz arası sütunumuzda — naklet- miştik; Londrada Astorya sefareti — diye mevcut olmayan bir memleketin sefareti tesis edilmiş, derken mesele meydana çık- Mışti. O gazeteye göre esası lâtifeden ibaret olan bu hâdisenin içyüzü dün gelen Av- rupa gazetelerine göre büsbütün — başka- dır. Bu gazetelerde gördüğümüz tafsilâtı aşağıya naklediyoruş: Tam 4 ay Londranın minde bütün “hti tici tantanası diploması âle « unı ve gözleri kamaştı » e Ün salmış olan Astorya sefaretbanesi birdenbire tarihin malı ol - dü. Haritalar Astorya diye bir memleket kaydetmezler. Dünya — yüzünde de böyle bir memleket, böyle bir devlet yoktur. Fa- kat bir kaç gün evveline kadar Londranın en muhteşem sefarethanelerinden biri mu- hakkak ki Astorya şefaretban Astorya sefiri, ataşemiliteri, ataşenava- İi, ataşe kommersiyali, tayyare mümeesili Londra diplomatlarının arasında ihtişamla yet almışlardı. Sefaretin müsteşan, direk- törü, kavasları, hizmetçileri, şoförleri, kâ- tipleri velhasıl bir sürü müstahdemi vardı. Mest - Et caddesinin en muhteşem bina- ©1 Astorya sefarethanesi idi. Sefarethanede her gece resmi ziyafetler, çaylar, balolar, resmi kabuller tertip edi - Tiyor, bütün aristokrat sınıf bu eğlenceler. de hazır bulunuyordu. Astorya sefiri Milyarder Ekselâns Edgar Astor Cenapları idi, Fakat iki gazetecinin dünya — yüzünde böyle bir devlet bulunmadığı, bu sefaret - banenin büyük bir entrika yuvası olması ihtimali etrafındaki neşriyatı bu debdebeli sefarethanenin mucip olmuştur. bir anda — sönüvermesini Bu sefarethaneyi tesis eden adam Con Karletton adlı birisidir. Hangi millete men- sup olduğu bir türlü anlaşılamıyan Kar - Tetton bütün bu işlerde mahkümiyetini in- tac edecek hiç bir fiilde bulunmamış, dai- ma yakasını müddeiumuminin eline vere- cek hâdiselerden uzak kalmıştır. Con Karletton iki sene evvel Ameri - kanın pek meşhur ve zengin ailelerinden birine mensup olan milyarder Edgar Astoru tanımıştı. Edgar — Astor, 35 yaşında çok hayalperver - bir a - adam olan bu milyarder hayatta görülebi. lecek her türlü eğlence ve sefahattan bik- mış usanmış, biraz da diplomasi âleminde yaşamak sevdasına düşmüştür. Bunun için bir çok dostları nezdinde de teşebbüsler- de bulunmuş, hattâ bu “dostlar içerisinde kendisile alay edenler de olmuştur. Mil- yarderin bu zaafını öğrenen Karlettonun hiç düşünmeden : — Sizi Astorya elçiliğine tayin edebili- tim, bu mümkündür, demiş. Milyarder: fi ——— »— resmi kabuller tertip etti zz n N Sefirin karısı rolünü oynayan dansöz Beltli Tünca da: — Bunun size taallük edecek c gi olmanızdır. Diğer taraflarına hiç karış - mayın. Bugünden itibaren siz Astoryanın Londra elçisisiniz. cevabını vermiştir. Kurnaz Karletton bu oyunda milyon -« İarın oynamasını. temin için de milyarder Astora bu işte bir hayli paraların sarfedi- leceğini söylemiş. Milyarder Tâkayt: — Ne kadar isterseniz sarfediniz. Ka - sam size açıktır. Yeter ki ben elçi olarak ortaya çıkayım, cevabını vermiştir. Karletton hemen faaliyete geçedek Lond- raya gelmiş ornda başlamıştır. sefarethane kurmağa İlk evvel şık bir bina bulmuş. kuntratını kendi namına yapıp bina sahibinin istediği kirayı hemen ödemiştir. Bundan sonra da sevgilisi olan bir dan - sözlü elçinin karısı rolünü öynamıya me - mur etmiş, bütün dostlarını da muhtelif memuriyetlere getirmiştir. Kendisi de «A- torya el almıştır. ği hususi direktörüs unvanını Şöhret düşkünü milyarder Astor bü « tün bu yapılanlardan memnun ve kendisi. ni elçiliğin cazibesina kaptırmış olarak eğ- lenceler, balolar, çaylar tertip etmeğe baş- lamıştır. Astorya sefiri hazretlerinin zevceleri de bu toplantılarda arzı endam etmeğe, Ve bir çok kimselerin de gönlüne hükmetmeğe başlamıştır. Düansöz Betty çok zeki ve oldukça gü- zel bir kadın idi. Sefirelik rolünü de şayanı hayret bir muvaffakiyetle yapıyordu. Başta milyarder olmak üzere sahte se - faretin bülün mensupları vaziyetten son derece memnundular, arder artık «se- r hazretlerin ünvanını kendine —malet - mişti. Herkes kendisine böyle hitap ediyor, bu yalancı ünvan milyarderi — çıldırasıya memnun ediyordu. Fakat yukanda söy - lediğimiz meydana çıkarmaşlar — Fakat nasıl olacak, diye hayretle şs0- İ yarderi tatlı vü iki gazeteci bu — oyunu zayallı mil - sından - uyandırmışlardır. ve GÖNÜL İŞLERİ Evlenmek Bazıları için Bir facia oluyor Gençlikte insan tehlikeyi görmüyor. Gençliğin verdiği kuvvet ve ümitle ile- sokağa atacaklar. Yüzümüzde kan kalmadı. İskelet halinde geziyoruz. Bu sefaletten kurtulmanın bir yolu yok mu? Kocam er geç askere gidecek. Vaktini #okaklarda, kahvelerde geçiriyor ve gü- nünü bekliyoruz. Biz evde kimsesiz ve yardırışızız. Bize bir yol gösteriniz.v Naciye “ Son Posta , nın müsabakası: 40 Tarihi Vak'a Ve 40 Tarihi Tablo Sizl en fazla alâkadar eden tarihi vak'a hangisidir, tarihi vak'aları canlandırmakta en çok muvaffak olan ressam kimdir? Dü Henüz on sekiz yaşında, ömrünün bahar çağlarında iken göz- lerini hayata kapıyan bu çocuk, ölümünden sonra adı edebiyat tarihlerine ve ansiklopedilere geçen şair Chattertondur. Thomas Chatterton, 1752 yılında Bristolda doğmuştu. Bir muallim olan babası oğlunun doğumundan az evvel ölmüştü. Çocuk bir yetim mektebinde büyütüldü. Daha pek küçük yaş-| larda iken şiir yazmağa karşı büyük bir ihtiras duymağa başla» mıiştı. Hisleri, zevkleri ve görüşleri, muhitinden o kadar yük« sek ve olgun idi ki, etrafı ve etrafındakiler hiç bir zaman ken- disini tatmin edemiyorlar, bu üstünlük Chattertonu eziyor, an- Taşılmasına mâni oluyor, onu daima meyus ve bedbin bir çocuk yapıyordu. Bristolda yanında çıraklık yaptığı' münevver sayesinde eline kuranu vustadan kalma bir takım yazma çür kitapları geçti. Bunlar ince ruhlu çocuğun üzerinde derin bir tesir yaptı. Onları taklit ederek gizli gizli şirler yazmağa başla. di. Eskiliğe meltun bir zevk ile yazılmış olan bu gürler, bir bü- yük adamın adını çekinmeden verebileceği şeylerdi. Fakat kü- çük Chatterton, bu yazılarını güya on beşinci asırda —yaşamış Thomas Rowley adında mevhum bir papazın el yazılarından alınmış gibı bir yalancı ad ile neşretti, Onun bu gür yazmak ve o- kumak iştiyakı az bir zaman içinde kendisini kültür sahibi bir çocuk yapmıştı. Bir Londra gazetesine makaleler, şürler, traje- diler yollamağa başladı. Yazıları çıkınca cesaret alarak Lon - draya gitti. Fakat zavallı ve kimsesiz şair çocuk Londrada bü- yük bir Iâkaydi ile karşılandı. Bir za r beyhudi ken- Kraliçe Mari ilk bir efendinin Çocuk şair Chatterton disini himaye edecek bir adam aradı. Sonra bir kitapçının yanıns da çıraklık etti. Nihayet gazetelerde kendisini geçindiremiyecek kadar ufak yazı işleri buldu. Zavallı küçük Chatterton Landrar da o kadar derin bit sefâlete düştü ki, bu sefalet her gün biraz daha derinleşen ve bir çocuğun mukavemet etmesine imkân olmıyan bir uçurum halini aldı. Hassas ruhu — ve şair gurünü daha fazla tahammül edemedi, nlerce aç kaldıktan — sonra, 1770 yılında intihar etti. Öldüğü zaman henüz on sekiz yaşıne da idi. Eğer büyük bir gurur, sonsuz bir şöhret iptilâsı ve kor» kunç bir sefalet bu çocuğu inkişafından evvel öldürmemiş ol saydı, İngiliz edebiyatının en büyük şöhretlerinden biri olmağa Tâyık idi. Kurunu vüsta şairlerini fakliden yazdığı oHasting$ Muharoben», kurunu vüstanın bütün duygularını ve enerjisini yaşatmaktadır. Yukarıdaki tablo, çocuk şairin eski kitaplar arasında onları taklit ederek gizli gizli şür yazarken anası tarafından yakalan: dığını göstermektedir. Chatterton onları vermemek — için — bir ayağile bir parşömene bdsmış, öbür elile de masanın üstünde- kileri toplamaktadır. Bristol Art Calleryde bulunan bu table Mıs. E. M. Wardın eseridir. Bu çocuğun baştan başa hazin bif macera olan hayatından ilham alan tanınmış Fransız şairlerinden Alfred de Vigay «Chattertonv adile üç perdelik bir piyes yaz* mıştır ki ilk defa olarak 1835 te oynanmıştır. Ressam Henry Wallisin de «Chattertonun ölümüs adile yap: tığı bir tablo 1867 beynelmilel sergisinde teşhir edilmişti. Reşad Ekrem Koçu nasıl çıktı? Geminin bir sefer müddetince kullanmak üzere aldığı yiyecek veiçecek maddelerinin mikdarını gösterir temsili resim Kraliçe Mari yolcu gemisi dün Ok-|de bu peynirin 12 çeşit, yahut reçelle-|tedir . yanosta ilk seferini yapmak üzere yola|rin 15 çeşit veya pisküvilerin 22 çeşit olduğu anlatılamamıştır. Geminin memurları - ve çiktı. İngiliz denizciliğinin en son za- feri sayılan bu gemide yolcularının her Aşçıbaşının maiyetinde bir sürü kât * sap ta çalışıyor. Bu kasapların — tatit tayfası|kasap dükkânına benziyen dükkânlar! risini pembe görüyor ve kazancın azlı- ğina veya olmamasına bakmıyarak ev- Teniveriyorlar. Sonra... Sonra hayat tu- haflaşmağa başlıyor. İşsizlik, parasızlık, »sefalet birbirini kovalıyor. O vakit ev- lenmek bir eaadet değil, bir facia olu - yor. İşte bir misal: «Yedi sene evvel hayatta kimsesi ol. Mmıyan bir gençle evlendim. O da Bul - garistandan yeni hicret etmişti. Şimdi üç kızım var, Hayatım işkence ve azap içinde geçiyor. Kocam günlerce eve uğ- ramıyor. Çocuklarımı çok defa yatak- Ben de kimsesiz bırakacak çalışamıyorum. larına aç yatırıyorum. bir kadınım. Üç çocuğumu yer bulamadığım için Ev kirasını veremiyoruz. Bugün yann be Fakir aile kızlarının çoğu bu akibet- le karşılaşıyor. Erkek baba mes'uliye - tini duymuyor. Kadın ilerisini düşün - meden birbiri ardınca çocuk yapıyor. Sonra ne kurulan yuvadan, ne de dün- yaya getirilen çocuklardan hayır kalıyor. Erkek askere gideceğine göre artık ondan hayır yok. Fakat kadın çocuk - larını gündüzleri bakımevine bırakarak işe gidebilir ve bu suretle hiç olmazsa çocuklarının gıdalarını çıkarır. Amma iş nereden bulacak ? Bu sualin cevabı bizi daha büyük bir içtimal Facia ile karşılaştırır. O vakit me- sele cemiyete intikal eder ve bu derdin çaresi Ondan aranır. Bugünlük yapıla- bilecek şey bundan ibarettir. TEYZE bakımdan istirahati düşünüldükten baş- ka yiyecek, içecek namına ne istenirse bulunmasına da bilhassa &ehemmiyet verilmiştir. Taze et, taze sebze ve ta- ze meyvaları, en mükemmel şerait içinde muhafaza için gemide 60.000 kadem murabbar genişliğinde bir buz dolabı yapılmıştır. Yukarıdaki — resimde, geminin ta- şıyacağı — yiyecek, içecek kullanı - lacak maddelerin — mühim bir kısmı gösterilmiş ise de bunlar geminin ta- şıdığı bütün şeyleri göstermiyor. Re- simde ancak geminin taşıyacağı en mü- him eşya ve maddeler gösterilmiştir. Meselâ resimde geminin her sefer için şu kadar peynir alacağı anlatılmış ise 1100 -dür. Bunların 800 ü yolcuların ihtiyaçları ile meşgul olacaklardır. Yemek, içmek işlerinde her şey na- zarı dikkate alınmış, muhtelif millet - lerin muhtelif dinlere salik — olanların ihtiyaçları düşünülmüştür. Meselâ Ya- hudi yolcular için, Yahudilerin — âdet ve an'anelerine mutabik bir mutfak yapılmış bulunuyor. Hakikatte kraliçe Mari gemisinin mutfak kısmı büyük bir - teşkilâttır. Aşçıbaşının idaresi altında tam yüz aş- çı çalışmaktadır. Bunlardan başka ge- mide bir çok yamaklar, çıraklar bulu- nuyor ve bunların hepsini aşçıbaşı ida- re ediyor. Bütün mutfaklar elektrikle işlemek- var. Etler, yalnız burada kesilmekt€ ve aşçıbaşının emrine âmade bulundU” rulmaktadır. D güvertesinde sıcak bir yer vardıf” Burası olmamış meyvaları olgunlaşti!” mak içindir. Sıcaklık derecesi, her mey” vanın ihtiyacına göredir. j İçkiler de, aşağı yukarı her ı-ı'ıi"G_'ı hoşnut edecek bir gekilde seçilmişti!" Herkes aradığı ve sevdiği içkiyi kolay” lıkla bulacaktır « A Sigara ve sigarlarda da çeşide bü İyük bir ehemmiyet verilmiş ve herk€ sin keyfine göre sigara seçilmiştir. Elhasıl 2140 yolcuyu hoşnut ,ımc" için ne mümkünse yapılmış bulunu yor.