SON POSTA Türk hava Yolları K koltukları üzerinde İsmet İnönü, muhterem banımı ve çocukları - sonra Bayındırlık Bakanı: Gazetemizde bu fotoğrafı görenler şüphesiz hayret et- memişlerdir. Övünülecek şey tay- yarenin uç tarafındaki üç kelimelik yazıdır: Türk Hava Yolları !... Yakında bu kuvvetli tayyareler İs- tanbul, Ankara, İzmir, ve derece de - rece diğer başlıca Türkiye merkezleri arasındı Yazan : uvvetli bir yolcu F. R. Atay < tayyaresinin la muntazam hava seferlerini a- çacaklardır. Her gün gazetelerde okuyoruz: E - den tayyare ile Cenevre'den Londra - ya döndü; yahut İtalyan propaganda bakanı tayyare ile doğu Afrikasına güti veya Badogliyo Adsabaha'dan tayyare ile Roma'ya hareket etmek ü- zeredir. Fakat bir de Türkiye'den çı - B e Ka y gti Kakf n fuslu ve yüksek teknikli memleketler- de tayyarenin tramvaylaştığını görür- sünüz. Tayyare yolculuğu sporluk “Amaktan çıkarak, normal nakil vası - taları haline gelmiştir. Denizde oldu- ğu gibi, hava vasıtalarının korkunç düşmanı olan sise karşı bile tayyareleri | telsizlerle istasyonlardan idare etmek çaresi bulunmuştur. a Srcil teğyankalik; barldan başka, w nni gağşitlelerde devümk uçuşlarla o | memlekete en tecrübeli ve usta pilot- lar yetiştirmeğe yarıyan bir mektep ol- muştur. Sofya'dan geçerken Varşova- “ Atina tayyare yolu acentasına sordu- ğum sualin cevabını gene hatırlıyo - rTum: — Kâr mı? Hayır, kazanmıyoruz. Fakat Lehistan milli müdafaasına uzak ve yabancı havada uçmağı öğrenen pi- lotlar yetiştiriyoruz'» Bu'asırda havada görünmiyen ileri millet olur mu? Bilhassa Türkiye ki, bir ucu öbür ucundan, şimendilerle bi- le çok uzaktır; yollarının tamamlan - ması uzun seneler ister. Bu memle - ketten uzaklık ve ayrılığın bütün mevzularını hava vasıtasından başka ne ile kaldırabiliriz? Hava yolu, her ba- İmaidan yuğurmakta olduğumuz coğ 7 rafi ve milli birlik savaşında yardımcı- mız olacaktır. Bir gün Türk kanadının, Türkiye i- le Balkanları, nihayet daha uzak ülke- | leri biribirine bağladığını — göreceğiz. | Gene bu nesil bir gün bu uçan tayyare- lerin bir köşesinde şu yazıyı da göre- cektir: «Türkiye'de yapılmıştır'» Biliyor Musunuz ? | — Yedikule zindanlarında Yeniçeri- ler tarafından boğulan Osmanlı padişah- larından hangi 2 — Japon kadınları ayaklarını güzel- leştirmek için ne 3 — Kanuni Süleyman yatağında mı ölmüştür, harpte mi, vurulmuş mudur, ece- hle mi velat etmiştir? 4 — Habeşistandan ordusunu bıraka - rak kaçan imparator Huile Selâsie nerede, kaç tarihinde, doğmuştur? Kimin oğlu - dur? 5 — Venüs hakkında resim yapan res- sam ve heykeltraşlar kimlerdir)? (Cevapları Yarın) | * Dünkü suallerin cevapları: | — Ehlisalip ordularile senelerce har- beden Salâhaddini Eyyül Rişard ve kral Filip Ogü müştür. 2 — Ayasolya 532 tarihinde Bizans imparatoru ]üuiny'-- tarafından — yapıl - miştir? 3 — Hem şair, hem filozof, hem de dev- let adamı olan Yunanlı Solondur. 640 yı- | lında Atinada doğmuş, İakrü zaruret - için- | de büyümüştür. Fakir bir delikanlı iken seyahate çıkmış, küçük Asyayı, Misırı, Sü- riyeyi, Kıbrim dolaşmış, — zengin — olarak | memleketine dönmüş, Yunanistanda — bir çak siyasi mücadelelerde bulunduğu gibi | güzel şürleri yazmış, felsefe dersleri ver- | » miştir. 4 — Jan Sobyeski Polonya kralların- dan biridir. Mülteci keal Lüdislüs Vasta h- Kİ < & aslan yürekli ile boy ölçüş - |timamla N Resimli Makale Şark deyince garplının hayalinde resimde gördüğünüz manza- ra belirir. Develeri, filleri, öküz arabası, sarık ve halısı ile ezeli şark. Garplının gözünde bu unsurlar geriliğin remzi gibidir. Makine süratine ve makine medeniyetine alışfıış bir adam için bu manzara hakikaten garip görünür. Fakat şark yavaş yavaş bu kisvesinden sıyrılıyor. Devenin yerini tren, öküz arabasının yerini otomobil, sarıklının yerini fnlılı adam, ve tezgâhın ycrını fabrika ılıynr Şark ınılriıde— İşte garplı bunun istemiyor. şiyor ve değişiyor. Bu değişme onu makine medeniyetinin esaretinden ve pazarı olmak'an kurtarıyor. farkında değildir. Geçirdiği iktisadi buh » ranın en mübim sebeplerinden biri de ba olduğunu görmek Şarkla garp şimdi yuıı bir kavgaya tutaşmuş bulunuyor. Şim- diye kadar garba boyun eğen şark şimdi artık ona baş kaldı- myor, Bu baş kaldırma isyan şeklinden çılıp istiklâl ıldııı ıdn garp artık ;ıriıı istihfafla bakamıyacaktır. şeklini (söz A Negüs uğur diye Yanında bir Yılân taşıyormuş İr yarmış. Yılan onun yanında oldukça, hükümdarlığı kaybetmi- yeceğine inanıyormuş. ... Negüs'ün Hayfa- ya çıktığını gören- ler arakasındaki u- şağın mustalil — ve Üstü delikli bir ku- tuyu büyük bir ih- taşıdığını farketmişler. O ku- tunun Ne- uğuruna İ- içinde, güs'ün nandığı yılan Almanların cevabı İngiliz muhafazakâr — meb'uslarından birisi Almanyada yaptığı uzun bir tetkik #eyahatinden döndükten sonra, gazetelere ga beyanatta bulunmuştur: Her sınıf Alman arasında y M Şo ruşturmalarda hulâsaten şu cevapları al- dim: $8 — Harbi istiyor musunuz? C — Hayır. S — Fransızlardan nefret ediyor mu sunuz? C — (Yüzde doksanı) evet $ — Fransızlarla harp etmek ister mi- siniz? C — Önlar bizimle harp etmek istiyor- lar, tabii biz de kendimizi müdafaa ede- riz. S — Ruxlarla harp etmeğe hazır me sınız? C— den kurtarmalıyız. $ — Avusturya ve Çekoslovakyayı ilhak etmek fikrine taraftar mısınız? C — Otadaki Almanlara sempatimiz vardır. $ — Hitler hakkındaki fikriniz nedir? C — Kendisine hayatımızı medyunuz. ... Mihracelerin husust kâtip Hindistandaki mihraceler kendilerine bir takım bususi kâtipler tutarak, — yanla- rında gezdirmektedirler. Bu kâtipler efen dilerinin ağızlarından çıkan, her — mühim j ve vecizeyi kaydetmekle mükelleftir- Aprupayı Komünist tehlikesin- ler. tanbulda öldüğü zaman watani vazifesine koşmuş. ordusunu tanzim etmiş, İsveç kra- h ve Osmanlılarla bir çok harpler yap - mıştır. 5 — Adam Smith Alman filozofların- dandır, Claskov üniversitesinden — mezun olmuş. gene Glaskov üniversitesine prole- sör olmuştur. — HERGÜN BİR FIKRA N BİR FIKRA | Doktoru taciz etmemek için Tercümanı — Hakikat — başmuharriri iken genç yaşında ölen Hüseyin Kâ - zım, içkiye fazlaca düşkündü. Ve bu Yüzden, sik gik kara ciğerinden 1ztı- rap çekerdi. Bir gün gene böyle bir hastalık ge- çirdikten sonra, dostlarının urarile gi- dip, kendini bir Bekime gösterdi. Hekimden dönüş, arkadaşları sor - duları — Kizm! Doktor sana ne dedi? — Ağmma, kat'iyyen kahve, sigara, rakı, şarap koymamamı tenbih etti. — Tabü, konyağı da menetmiştir.. — Hayır! Onun hakkında hiç bir şey söylemedi.. Ben de kendisini kü - vumaz yere ticiz etmemek için de; doğrusu, sormadım! ee Bir Türk doktoru Romatizmayı petrol İle tedavi ediyormuş Şu fıkrayı Le Pe- Bt Jurnal isminde- ki Franz sinde okuduk; * gazete- #Petrol romatiz- geliyor- rivayete | mazaran Hector Sa | ” yafidi irminde — bir Türk doktoru1893 denberi bu usulü tatbik ederek — iyi maya iyi muüş, ve neticeler alıyormuş.» Biz tıb âlemimizde böyle bir şöhreti tanımıyoruz. Esasen bu isim de bir Türk dokturu da olamaz. Anladığımıza nazaran Fransız gazeteleri fıkra kıtlığma duüçar e- hanca, uydurmaktan başka çare bulamıyor- lar. ... Japonyada kadınlar ata Binmekten menedildiler Japonyada bini, Z ARASINDA ) *| Yamyamlar yemeklerde Çatal ve bıçak kn!!amgorlarmıı Afrikada — tetki. kat yapan bir âlim, yamyam — kabilele- rin âdetlerini şu şe- kilde — anlatmakta- dir: «Yamyamlar, sof rada — oturmakta, yemeklerini — önle- rindeki — tabakları na almakta — ve kendilerine zevce- leri hizmet etmektedir. Çatalları ve bıcak- ları vardır. Ve yemekten sonra da eltasın- da ellerini — yıkamaktadırlar. — İçkileri, bi- zim Bol'lardan daha nefis olan bir nevi meyva içkisidir.» ... Sovyetlerde çocuk Ilmanları Sovyetler birliğinde çocuk oyunlarına bil- hassa ehemmiyet verilmekte ve çocukların shhi ve istifadeli tarzda eğlenmelerile bir- likte küçük yaştan itibaren deruni istidat- karının inkişafı için elden gelen gayret sar- folunmaktadır. Bu meyanda, çocuklar — için Odesa- Bakü ve Batumda çocuk deniz limanları ve Dniepr üzerinde Dniepr Opetrovak'ta ve Volga üzerinde Gorki civarında da ço- cuk nehir limanları yapılmaktadı Odesa çocuk limanının kendi küçük fi- lotilamı, çocuk teknik fabrikaları ve genç fizikçiler için biolojik lâboratuarları bulu- nacaktır. Batum çocuk limanı için de 50 yolcu taşıyacak ve ekspres gemilerin her türlü konforunu haiz bulunacak küçük bir transatlantik hazırlanmaktadır. Çocuk limanlarında bütün işler çocuk- lar tarafından görülecek, gemilerin tayla- larımı, — İâboratuarlarda — ve fabrikalarda iş görecek olanları çocuklar teşkil — ede- cek ve bunlar, bittabi muallimlerin ve pedagogların idaresi altında çalışacaklar- dır. ... Halyada dikilecek âbide Fransız gazetelerinin verdikleri haber- lere göre Habeş zaferi üzerine — İtalyada Forum'da Musolininin 75 metre yüksekli- iinde bir heykeli dikilecek ve sırtına as- tek bir kadın olan Madam Saito'nun, hun- dan böyle ata binmesine müsaade edilmi- yecektir. Bu emri veren ziraat — nezareti gu esbabı mücibeyi ileri sürmüştür: «Kadınların ata binmeleri, ev vazile- lerini ihmale vesile teşkil etmektedir. Ja- pon an'anesi buna müsaade edemez, mü- sabakalarda ise erkekler, birinciliği kadın- lara vermek süretiyle hakkı ayaklar altına almaktadırlar. » — — ——— İSTER İNAN Büyük Millet Meclisinde bütçe müzakereleri münasebe ile Adliye Vekili anlatıyor: vEski devrede derin bir mazhariyetsizlik içinde kalan ceza müesseselerinin (hapishanelerin) bize intikal eden binaları en iplidai şeraiti sıhhiyeden mahrum ve hemen hepsi bugünkü prensip ve telâkkilere göre ceza infazına lerdir. v «Runlardan bir çoklarının mevcudu, istiap — kabiliyetlerinin kat kat üstündedir, Bazılarında her mahküma isabet eden yer iSTER —— v — — lan postu giydirilecektir. Aslan Habeş im- paratorunun remzi olduğu için, post Mu- soliniye zaferi temsilen giydirilecektir. ... Titüleskonun kaç vatanı var? Pariste bulunan Titülesko gazetecilere demiştir ki: — Benim üç vatanım vardır. Birisi Ro- manyadır. İkincisi Paristir. Üçüncüsü ise Fransanın Cenup sahilleridir. Vaktimi mü- savi surette bu Üç yerde geçiriyorum. ISTER İNANMA! bir metre murabbamı bile bulmamaktadır. Hapishane binala - rının bu vaziyeti mahkümlardan kabili wlâh olanlarının olmı müsait olmiyan yere yanlardan tefrikini ve ha'tâ bir kısım yerlerde çocuk mahküm- ların bile büyüklerden ayrılmasını imkânstz kılmıştır. Bu hapis- hanelerin idaresi devlete her sene 900 bin liralık bir yük tah- mil etmektedir. Bunun 600 bin liradan fazlası bir etmek te- darikinden bile âciz İNAN İSTER kuru ekmek bedelidir. » İNANMA|! oldukları sabit olanlara verilmekte olan S Jizliğine gelmek istemediğini Sözün Kısası Tanrı, kimsenin Düdüğünü Ötmez etmesin! E. Ekrem-Talu yrupa görmüşlük başka şeydir! Orada, medeni: kilerini yakından gören insan, eğer kendi memleketinde iktidar ve nüfuz sahibiyse, derhal, gördüğü ve tattığı nimetlerden kene di yurddaşlarını da istifade ettirmeğe kab kar.. Gelgelelim: Bazan bu türlü gayretlerin verdiği netice zemin uygun düşmemekte ve acı acı sıntmaktadır. Punç da Avrupal bir içkidir.. İyidire hoştur, amma Rum yerine takı, çay yerine kahve, limon yerine sirke, şeker — yerine tuz katılarak vücuda getirilirse kekremsiş müstekreh bir şey olur. Üç gündenberidir — tatbik — edilen klakson yasağı da, işte biraz buna benzedi. Garb şehirlerini ziyaret fırsatını bulan. lar orada bu yasağın tatbik edildiğini gö- rünce, burada da tatbikine — kalkıştılay Bundan umdukları fayda güya şehrin gü rültüsünü azaltmak olacaktı. Bu fayda bel ki de hasıl olacaktır. Bunun aksini iddia etmiyorum. Lâkin buna mukabil, tekerlek altında eceli kazaya kurban gideceklerin , sayısı artacaktır. Zira Avrupada klakson yasağı vardır amma, İstanbulda olduğu gis bi dönemeci çok, kaldırımı bozuk, inişll yokuşlu sokaklar.. elli santim eninde — söe züm ona yaya kaldırımları.. yol üstündâ elektrik direkleri.. on adımda bir çukurlar, Kapı önüne iskemle atan, işporta koyan esnaf.. Sokakta başı boş oynayan çoculi- lar.. serseri köpek ve kediler.. canından bezmiş, aylık yoklamasından — veyahut ki soy adı kaydından başı sersem olarak dğe nen sallapati yokcular.. Sokağı, babasının bahçesi sanıp ta, orta yerden, sohbet ede« rzek yürüyen salaklar yoktur. O şehirlerin halkı da, nakil vasıtaları da sağını solunu bellemişlerdir. Hangi istikameti — takip e« deceklerini bilir ve ondan şaşmazlar. Halbuki bizde: Değil klakson.. davul zurna ile bile, gaflet uykusundan uyanmak bilmeyen insanlar ekseriyettir. Allah on Tara acısın! Dün, şehirde şö ken baktım da: düdükleri öten vapurlar mahzun mahzut bacalarını bir yana eğmişler.. sesi, müstes ki ihtiyarların öksürüğünü andıran — yenl koörnelerile birer çocuk oyuncağı dereke* sine indirilen muhteşem Pal kaza gçıkarmayalım diye hizlarını — azaltmışlarıı melâl, mükedder, geçiyorlardı. Bunlarda, her şeye v tını kaybetmiş bir N: dim ve kendi kendime söylendim: — Tanrı, hiç kimsenin borusunu, — dük düğünü ötmez etmesin! Düşkünlük çok fet na şey vesselâm! /."z’b...ir.a tin hesapsız terak- ve zamana iyle bir kolaçan — edere İki gün evvelisine kadar Özlü sözler Kadına dair... Kadin ilk aşkında Aşıkını, sonra sade”- ca aşkı sever. La Rochefoucauld Kadınlar gözlerimizin zevki için yaratır" maşlardır. Yoyng Her fenalığın menbar kadındadır. Lâtin darbı meseli Aynıya bakıp dudağını bükmiyecek ket dar güzel kadın yoktur. Sehopenhaver Kadınlar hakkındaki ihtimallerin en kö tüsüne İnanan, çok az yanılır. İ Hume Kadınların rütbesi yoktur. Napolyon Kadınlardan kaçabilen, kaçsın. Plautus Kadın isterse ne ilâhi bir şey olabilir. Wordaworth Dili ile bir kadını kazanmıyan erkeke — erkek değildir. Hoqo “Meclis Roj gelmek İstemiyer? Fransız ' gazeteleri Heryonun meclis r” yazarık #f malâmatı da ilâve etmektedirler: Heryo meclis reisi olunca, meclis riy#” söti kenağlade. pöyemüla torebur: KM " tır. Halbuki o böyle merasimi sevmez. F* $ risde şimdiye kadar daima ikinci sınil ©7 tellerde oturmuştur. Ve dalma — Liyon İW Gi Şi tasyonunun yanını tercih etmiştir. İ|hususi konuğında rahatsz olacaktır. —