Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
« Son Posta ,, n 1 ı tef r ikası (Yazan: Freema n Wills Grofts| Londra Zabıta —i İngilterenin € tillerin keşfini İ zabıta mülettişi Hem romanları, ' Tomancısı Marge hony Berkley, Fr Father Ronald Knox, Dor Russell Thorndike kahramanları hul altı zabıta romanı yazıyor bırakıyotlat. Bunl çe Is Gorft'un eserine bugt n tanın ngilterenin «George ry Allington, eeman Willl en ardan Freeman n b.!]ıyoruz ş tişinin hükümlerini bu sütun mış altı zabıta Ant - Grofs, othy Sayers. meç- v ve ]ı,ünerıi Cornish» € D Ji- larda ©- | kuyacaksınız. Zu tarttı, paketi Haslar, paketi keli idi ve daha di , ha bir köşede üs mağazaların Tezgâhta çalışan çı edilmesi icap eden mact” le geçmişti. Fakat ikincisi Haslar, otomobi di. Siyah elbisesi i lon şapkasını geçirdi Ve li gözlüğünü taktı. »9 Şişirmek için kullandığ tı. İkinci maddeyi kapı kapı dolaşacaklı üçüncü bağlıyarak verdi. alarak çıktı. madclelcl'm ini giydi. Saonra satın buldu ve içinde pal'lı parıl zannettiği Haslar, ancak ' dıktan sonra | ve her zama luğundüı ŞO tüp ile on iki tasına yerleştird Haslar evine nef aldı. En h etmiştiw. Y;pacagl her şeyi teda tasyumu ile sarı bir şey çıkmazdı. kibrit te i maddei infilâkiye mişti. layı memnundu. Atılacak ikinci tı. Haslar, eli işe çaıından orta açılıp kapanıyor, liştiriliyordu. kün olduğunu bil kutunun içine bir pağı birdenbire a durdu ve ağzını tı ne koydu, kutunun kapağını sonra — kapağın çengelini açılır kapağın Ü e rı bir taz bulunan *? dı. Fakat bu şış—'»“î' ü .. ba a bDir Ş jçin âaha tedarik, etti. beş şey daha al - nı değiştirdi uğrayarak bir şişe üstünü baı_îı ı deği nki elbiselerini giydi. '7,5 santim uzun - dığı şeyl kutrunda on iki 1,5 santim xaf lâstik tıkaç idi. Dahi grayarak bir şişe hâ- Bunu da çan- sonra kahve bir top si- ekkep sonra bir garaja U : mızı kibrit tedarik etti. rik etmişti. disi bütün bunları giz Kimsenin nazari meden, kimesyı m bütün bunları tedar bir kitap sığacak n Kutunun kapaği bir çengel ile i - kutunun üzerin- a dikkat et - kullanılan âletler - bırakması yü- kikte bir kutu yaptı. Haslar de bir tek iz bırakmamağ mekte idi. Çünkü den her hangisinin bir iz zünden insanları teşhis etme bitmesi üzerine tüpler üç ikten enkli bir kaç tabaka !ıââ:t, r ::im. bir çelik kalem bir şişe mür aldı ve bunların hepsini ayrı ayrı Yer- İ lerden tedarik etti. : gidip aldığı şeyleri ka- ücledikten sonra rahat bir ne- sasına kılıtled;) ü;ük müşkülü' bertar S haz için lâzım olan Klorat dâ po - karıştırmaktan Fakat bunlara hâmıı"!l uvvetli bir üde gelirdi. Ken- lice tedarik et -| ci tozu lâve edildi mi, k vüc adım cihazı yapmak- bir yatkın ve rak bu beyaız e Tedarik biri e- daha tehli- ik edilebilir- line atlıyarak ten> tünü başını değiştir » başına me- siyah çerçeve- i yanaklannl aktı. Fakat uğrad sünde aradığını parlıyan sa- küçük bir şişeyi * yetmiyeceglm 1 lâstiklerini at- almak üzere dığı şeyi al- mağazaya - Daha dikkatini celbet - srakâ düşürmeden ik ettiğinden do - dı. nin müm- iyordu. Daha sonra yay koydu. Bu yüz- lmaz ka- den kutunun çengeli açılır açi çıhyordu. Bunun kaya açılmaz, Pi Famiğ! in birine su dok rak kutunun ıçi- kapadı, içinde - İ arak — dü- : tübün ycnnıden oynıy : kiıi pırçalandıgım anladı. Has îarptecrübeyi bir kaç defa tekrar et - tHaka kırılmasını temin i übün mutlaka , i PKi minine bir demir par- ğ ze için kutunun | yerieştll'd'- İ Vî * * gcls";tîhmyclar evvelâ bir tübün içi- miışti. bir mikdar hâmızı kibrit koydu. aN beyaz potasyom kloratı sarı toz- îoîî:ışt:dı ve bunların hepsîı:ıi l':utu- nün içindeki gözlere yerleştirdikten kutunun kapağını kapadı. Bu eĞi tamamlanması üzerine kutuyu kahve renkli kâğıda sardı, sicimle bî,g i t bu kutunun üzerine bir îa;îsr::î:rîîk işi kaldı. _Kend.i namına elmiş bir paketin üzerındel_cı harflere gaka baka o harfleri taklit _ederek Blunt'un adresini yazdı. Paketi tartıp ullarını yapıştırdıktan — sonra kasasına koydu. Ve yaptığı i- izlerini imhaya koyuldu. Kahve renkli kâğıt tabi;ı.kalarmı. eli.ııe taktığı lâstik eldivenleri, kutunun 1 - malinde kullandığı tahta parçalarının “Je kalan kısımlarını, sicim yuma - ğî:;dve diğer her şeyi yaktı_ve külleri- ni dağıttı. Tüpleri, kimyevi _mad_c_iel;— ri ihtiva eden şişeleri, kalemi, müre l- kebi, en yakın nehre att.t._E:lhesıl kul- landığı şeylerin bir tek izini bır:îıkma; övlelikle irtikâp edeceği cinaye £ 'kğ:âileimmaa hiç bir alâka kalma- İhzar ettiği bo işin posta P kutuyu ti ak :;:îrsa ne âlâ.. olmazsa bunu? kendısl: tarafından hazırlandığını gösterece 5 bi ktu. BŞ EL UA kısmı kalmıştı. O da sına Karşı 6 Muharrir maddeyi hazırlamağa | SON POSTA bizzat Blunt'un paketi açması idi. Haslar bunun için zemini hazırladı ve Blunt'un evi için bir saate muhtaç ol- duğunu anlıyarak : — Bana lâzım olmıyan bir saatim var. Masa için mükemmeldir. ya ge- tiririm yahut gönderirim! Demişti. Paketin Blunt tarafından açılacağı muhakkaktı. Paketi açar açmaz bir in- filâk vuku bulacak, Blunt ansızın ö - lecek, paket mahvolacak, belki bütün kulübe yanacak ve böylece cinayet ile Haslar arasında hiç bir münasebet kal- mıyacaktı. Haslar şehre inerek yemeğini ye - dikten sonra paketi bir posta kutusuna biraktı. Paket akşam üstü eve varacak ve o zaman Blunt evde yapayalnız bulu- | nacaktı. Her şey yollu yolunda giderse bu geceyi halâs gecesi saymak icabede - cekti. Haslar'ın düşünüşüne — göre, onun paketi postaya bırakmasile Blunt'la ve Blunt'un ölmesile alâkası kesilecekti. Fakat öyle olmadı. Yanılmış olduğu - nu anladı. Çünkü endişeleri bundan sonra başlamıştı. Vaziyeti o kadar fe- na idi ki heyecanını karısından saklı- yamıyacağını anladı. Halbuki karısı- nın hiç bir şeyi sezmemesi lâzımdı. Fakat Haslar'ın elleri titriyordu. Ha- yatında ilk defa katili, katil sahnesine geri dönmeğe sevk eden âmilleri his - setti. (Arkası var) Plânın üçüncü Bir Doktorun Günlük Notlarınc n Çocuk bakimı ee arasında 3-4 yaş j ı Yapabileceği çeyle_r nelerdir? Ki I — Bu yaşa gelen bir çocukta .toıî’: luk arzuları çoğalır ve ırkadıçl,ınled f- raber oynamak ister. Grupa ilk heı dahil elan bir çocukta arkadaşlık dıııı tekme atmak, kavga etmekle kendini Perşembe : idir. Bu e ilk temasın ifadesidir goslenr.l.î“bi'r çocuk .rkada!hi“:' | ı.ıe yaşta © lmediği için TERAE SÜ ” ile yapılabileceğini Di gi ::ıöî'le zamanlarda çocuğa çok dik kat etmek ve fena şeyleri yspmamasu: tenbih ve hattâ ısrar ile tenbih etme ş eder. l;ıî. Sırasını beklem | zımdır. 3 a T0 4 — Başkalarının h3 ona el uzl“'“m'k » Şi eği öğrenmesi lâ- plu bir oyuna iştirak edebilir. n hakkını tanıması ve ;ıcıp eder.r Arile başkasının oyna - masına müsaade edebilir. durulur ve oyuncakları - ndan kaldırılmasına 6 — Başında nın kendisi tarafı nezaret edilir. 7 — Muhtelif tecr İ kudretini kazanmıştır. V€ .edebılır. ç B — Resimli ve resimsiz hikâyeler din- iyebili taklit edebilir. n :leebıı:lı;:îl oyunlar bu çağda çocuğu k mesgul eder. î’zı; kç:rilerim: Bu notları çocuklı.n_ o- lan aile ve muallimlerin iıtifıde_ıı. için lüzumlu görüyorum ve onun içindir (*) Bu notları kesip saklayınız, ya- übeleri temsil etmek T R | 23,10: Hafif konser, 24,15: Konserin de- | RADYO Bu Akşamki Program İSTANBUL 18: Oda musikisi (plâk), 19: Haberler, 19,15: Muhtelif plâklar, 19,30: Çocuk E- sirgeme kurumu namına konferans, 20: Ekzotik müsiki, 20,30: Stüdyo orkestra - ları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile. cektir. ANKARA 19,30: Hukuk ilmi yayımı, 19,45: Ha- fif müzik plâk yayımı, 20: Karpiç şehir Jokantasından nakil, 20,30: Ajana haber- leri, 20.40: Karpiç şahir lokantasından nakil (orkestra). BUDAPEŞTE 18,30: Örkesira könseri, 19,40: Klüâr- net ve harpa könseri, 20,45: Şan resitalı, | 21,35: Senfonik orkestra, 23,20: Zigan orkestrası, 24,20: Son dans plâkları. 18: Hafif konser, 19,15: Hafif könser, 20,20: Plâk, 21,15: Senfonik könser, son- ra yeni plâklar. VİYANA 21,10: Süel bando, 21,40: Piyes, vamı, | dans musikisi. BERLİN 19: Öperadan parçalar (plâk), 21,10: Hamburg, 23,30: Şarkılı dans muzsikisi, MÜNİH 19: Hafif şarkılı konser, 20: Königs - berg, 20,45: Plâk konseri, 21,10: Klâsik konser, 22,20: Plâk konseri, 23,30: Ber« lin. ROMA 18; Lirik opera yayımı, 21,35; Opera yayımı. MOSKOVA 17,30: Şimal memleketleri için konser, | Hikâye Nazik Bir Hasta Yazan: J. L. Sanciaume — Böyle buyurun! Hizmetçi kız, Viktora yol gösterip bir kapı açtı. Viktor içeri girip te kendisinden evvel gelmiş, boyunları bükük, sıra bekliyen on, on iki kişi bulunduğunu görünce canı sı - kıldı. Halbuki ne kadar da acele etmişti! Önce bir irkildi, bir tereddüt geçirdi, son- ya o da boynunu büküp boş duran kol - (tuklardan Birine ilişti. Kızmakta ne fayda vardı? Kalkıp gitmekten ne hayır gelebi- lirdi? Ertesi güne bıraksa, gene beklemek tehlikesi yok muydu? Bir an önce işin as- hnrı öğrenmek istiyordu. Kararsızlık, şüp- (he, bir kurt gibi içini kemiriyordu. Ne olur, ne olmaz diye yanına bir ki - tap almıştı. Cebinden çıkarıp — okumağa başladı. Fakat arası çok geçmedi, bir dok- tor bekleme odasının her hangi bir meş- guliyete hiç te elverişli bir yer olmadığını anladı. Gözleri, istemeden, orada bulu - nanlardan ayrılamıyordu: Birbirine ya - bancı ve ancak hepsi de ayni felâkete uğ- radıkları için bir araya gelmiş insanlar... Kadınlar daha kalabalıktı. Üç erkek var- dı: Sinirliliği arasıra kendini belli eden bir delikanlı, sessiz, kederli duran kırklık bir zat, bir de gazetesini okumağa dalmış, iki dirhem bir çekirdek ihtiyarca bir adam, Viktor baktı, ihtiyarın elindeki gazeteden başka cebinde de bir kaç mecmua vardı. Kapı yarı açılıp doktor gözüktü. Ka - dınlar içinde ilk gelen hemen kalktı ve herkeste bir memnuniyet alâmeti belirdi: Hastalardan her birinin yan gözle kalan - ları sayıp kendisine saat kaçta sıra gele « iceğini hesap ettiği belli idi. Fakat Viktor bu gibi düşüncelerle zihnini yormadı. O, hepsinden sonra gelmişti, daha çok bekli- yecekti. İstırap, insanlar arasında bir nevi kar - herkes sanki biribiri ile ahbap olmuş, ko- nuşmağa başlamışlardı. Bir kadın binbir tafsilât vererek, halini anlattı. Ön yıl ön- ce gözüne bir şemsiye inmiş, o gündenberi de hayatı bir işkence olmuştu. Gözler ö- nünde yıldızlar uçuşması bahsini duyunca Viktor da fenalık geçirdi. O göz rahatsız- lığını âdeta kendi hastalığı imiş gibi hisse- diyordu. Gürültü birdenbire kesildi. Kapı açıl « miştı. Ö ihtiyarca adam gazetesini yüzün- den kaldırdı, pembe bir yüzü, sâf, parlak gözleri vardı. Çekine çekine: — Rica ederim, önce siz buyurun, de- di. Herkesin gözü, © adamcağıza çevril - mişti. Hareketi, son derece tebrike şayan görüldü. Takdir, teşekkür kurtulmak için hemen gözlerini gazetesine eğdi, böyle dikkati celbetmiş olduğu için âdeta utanmıştı. Bir saat geçti; zaman sanki uzadıkça u- kalmıştı. Şöminenin üzerinde, iki çini vazo arasında bir Ambroise Par& heykeli, bü- tün bu muztarip insanlara, teselliye çalışır gibi bakıyordu. Şimdi hastalar yan gözle birbirlerini süzüyor, sabırsızlıklarıni mey- dana vuruyorlardı, Viktor, kalkıp gitmek arzusünü zorla yenebilmişti. Nihayet akıl tarafı galip gelmişti. Hem sırasını bekle - meğe mecbur olmamak büyük bir imtiyaz değil miydi? Kim olduğu bilinmiyen © ih- tiyarın hareketi, bir zaaf eseri diye karşı- lanmıştı. Hastalar onu sanki aralarından hazfetmişler, onunla hiç meşgül olmuyor- lardı; kapı açılıp ta doktorun gölgesi beli- 22: Ecnebi lisanlarla konferanş, — ——— — |) K ( deşlik meydana getirir. Bekleme uzadıkça | yağmurundan | züyordu. Bekleme odasında artık altı kişi Çeviren: N. Ataç rince hemen biri kalkıyor ve ihtiyara bit şey sormağa bile lüzum görmeden içeri gi riyordu. Somurtkan yüzlü adam © zamana kas — dar hiç sesini çıkarmamıştı, nihayet içini — çekerek: — Saat tam beş buçuk! dedi. — Üzülmeyin, şimdi sıra sizin. - Yanında oturan kadın onuü sabra teşvilğ ediyordu. Delikanlı öteden atılıp: — Hayır, dedi. Şimdi benim sıram! Beş — yefendi benden sonra geldiler, yedincidir., Yüzünde tatsız, ukalâca bir gülümsema — — vardı. Hastalar suamuşlar, onun bu halini sükütları ile ayıplıyorlardı. Herkesin giza lice kendinden yana olduğunu hisseden so murtkan zat: — Yarım saat sonra kalkan otobüse binmeliyim, dedi. Sonra gece buralarda kalmağa mecbur olurum. O, bu sözü şöyle ortadan Delikanlı anlamazlıktan — geldi. zehir saçan bir tavırla: — Siz de bu civarda mı oturuyorsunuz?. dedi. , — Hayır. Bu cevap buz gibi bir sükütla karşılan- dı. Bir kaç dakika geçti. Fakat kadım mağ: lübiyetf kabul etmek istemiyordu. — Sinsi sinsi söze atıldı: Kadın — Beklemek te ne zor şey! Hele in « A san yakınlarda oturmuyorsa,.. Amma bin tarafı ağrımıyanlar için pek o kadar da sıkıntılı olmasa gerek... Delikanlı kadının telmihini anladı. Fa- kat herkesin kendisini takbih etmesini de — göze almıştı, yerinden kalktı ve sırasını & linden aldırmamak için gitti, kapının yas nına oturdu. — Pek aceleniz vara benziyor? — Evet, pek acelem var, Somurtkan zat, son bir ok daha firlat« ti 1 — Şüphesiz gözlük için geldiniz? — Hayır. Bir takım ağrılar duyuyorum, Adam ne diyeceğini bilemedi. Tam ©o sı- rada kapı açıldı ve delikanlı, bu salondanm kurtulduğuna pek memnun olduğunu belli eden bir tavırla doktorun yanına girdi, — Ne kaba adaml! Bir türlü anlamak is- . temedi! Kadının bu sözü tasviple karşılandı. İhs — tiyar bile başmı salladı. Hastalar gittikçe azalıyordu. Viktor, gazetelerini ihtimamla birer bireş katlıyan ihtiyarla başbaşa kaldı. Ona düs' — şüncesini söylemekten kendini alamadı: — Cidden hayret ettim. Siz ilk ge « lenlerden biri idiniz, sondan bir evvel gi « — receksiniz. Doğrusu nezaketinizi suiistimal ettiler, ben de onlara uymak istemem... — Çok rica ederim, benden önce bu « yuürun. Benim için beklemenin hiç bir & « hemmiiyeti yok... k Viktor bu garip hastaya bakakaldı. Gös zünde gözlük yoktu, saatlerce de hiç yo« rulmadan okuyabilmişti... İhtiyar bir an tereddüt etti, sonra birdenbire halini an « lattı: — Evvelâ siz girerseniz bana iyilik ets miş olursunuz. Size kanım ısındı; bunun — için size işin aslını söyliyeceğim, fakat İüte fen kimseye tekrar etmezsiniz... Viktorun söz” vermesini beklemedi, ans — cak bir iki saniye sustuktan sonra: — Ben, dedi, paramın faizi ile yemqq.' * (dim; şimdi hemen mahvolmuş bir vazi « iyetteyim, Sizi derhal temin edeyim ki göza 10 ve 20 kömprimeyl havl tüp: lerde eczanclerde teçete ile salılır. KnolLAG, kimyevi mad deler fab (Lütfen sayfayı çeviriniz) e a ? rinlere sahip GÖMAK ı talihe komanda etmek ve insanın kendi gemisini istediği hedefe yürütebil: _mekjir. Sığlım sinirler müthiş hayat mücadelesinde muvaflakiyetin en iyi teminatıdır. Binaenaleyh sinirlerinizi Bromural .Knoll» Üc kuüvvetlendiriniz. bunun müsekkin v Hiç bir zarari yoklur ve alışıklık vermez. e mukavvi tesiri her İşte görülür söylemişti. — Nihayet —