di 10 Sayfa “Son Posta,, nın Tefrikası: dirmişti. başka türlü düşünmekteydi. tarmak istedi: *Dedi. Salonda, kampana çalıyor, yolcu - ları teşyie gelenlerin veda sesleri işiti- liyordu. Birdenbire Cemil şiddetle sar- sıldı: — Annem., Annem niçin gelmedi?. Diye mırıldandı. — Dışarıdan gelen acı bir feryad, kula- ğına çarptı. Bağrı, dayanılmaz bir a- teşle yanan bir kadının, hıçkıra hıçkıra ağlayarak : — Ah, evlâdım.. Senin rima nasıl dayanacağım?.. Diye inlemesini, annesinin sesi san- hasret acıla- ğ Kapıya atılacak, dışarı — çıkacaktı. Fakat göğsüne, bir çok eller dayandı. Ve kamaranın kapısı kapandı. * — devler gibi O dü. ı gülüştükleri görülüyordu. — halden anlı serviler Ğ Güneş; Eyüp sırtlarında, A arasında sönüyordu. (İdarei —mahsu- sa) nın yarım asırlık köhne (Adana) — vapuru, Sarayburnu akıntısını güç ye- nerek ağır ağır Marmaraya doğru dö- nüyordu. * Güneşin son ışıkları, Fındıklıdaki sarayların camlarına çarpıyor; kızıl a- parlıyordu... Kamaranın küçük penceresinden bakan Cemil, — gözlerini bu kırmızı alevlerden ayıra- miyor; kalbinin damla damla eriyerek “aalevlerin içine aktığım hissediyordu. O Akıntı, vapuru ağır ağır Kizkülesi ,. açıklarına doğru atıyor; şimdi bütün dönüyor gibi görünüyordu. Artık, o kızıl alevler de saraylar, uzaklara doğru sürükleniyor- ş Kadıköy - Adalar postasını yapan “iki bacalı (Nüzhetiye) — vapuru, bü- — yük bir gürültü ile, Adana vapurunun — dümen sularından geçiyordu. Güver- yat işaretlerle tatlı tatlı konustukları, Adana vapurunun arkasında —- ua z Bizim geti geri çekildiğimizi görünce — kahkahayı salverdi. — Arabacı: — Çıkalım, dedi, yoksa dediğini yapar. Bahçeye çıkınca da: — Gördünüz mü nasıl gülüyor? dedi. bi- — Bizi alaya aldı. Bilseniz ne küstahtır! Amma biz gene evin her tarafını ara - dık. Çiftlik bir katlı idi; odaları, ambarları, ahırı gezdik. Lutkina orada yoktu. Tren * vakti geliyordu. Bill beni istasyona götür- dü. Yolda, işi beceremediğimi düşünme - âm hep Bill Magnusson'la Mullino'a gelip orada yer- üyordum. —Böyle babacan, temiz yürekli bir arabacının, — garaç Beinge'nin, İsveçlinin, sözü de yüzi gibi saf yüzlerce köylünün — dostu olmak, onların işine bakmak fena bir şey mi? — Hazine bulmuş gibi titriyordum. Ben Lutkins'e ehemmiyet vıtmivorduml — amma Mr. Hodgins © fikir di tesi sabah beni çok fena karşıladı. D —© gün bakılacaktı. Lutkins olmayınca bi - | yc, A zim tarafın kendini müdafaa etncsinc im Cemil, bütün bunlardan bihaberdi. |şıyordu. Ve bu çarpışma; tıpkı haya- O; kalbinde dayanılmaz - bir acı, ve|tin saadet ve felâket dalgalarının biri- gittikçe kökleşen bir kinle büsbütün |biriyle çarpışmasına benziyordu. Birdenbire silkindi. Altında ezim e-|biriyle bir kaç saadet içinde çarpışma- zim ezildiği ağırlıktan, kendisini kur-|mış mıydı? O gün, o kapalı araba i- — Şimdilik, hiç bir şey yapacak va-|ve onun vücudundan taşan koku ile ziyette değilim. Hayatları bana bağlı|mest olarak Çamlıcaya giderlerken, ne olanları daha fazla muztarip etmemek | yüksek bir saadet hissetmişti. Fakat, için bir müddet sabretmeliyim. Zaman |ondan bir kaç saat sonra — her şeyi halleder. aya | on küme küme dalgacıklar, biribirleriyle çarpt- Cemilin de saadet ve felâketi, biri- çinde ilık hararetini duyarak da; çılgın, aşifte ve canavar ruhlu bir kadının kudurmuş hırsına kurban - olarak de- rtin bir felâket uçurumuna yuvarlanı- vermişti. Cemil, derin derin içini çekti. Lüm- bozun önünden geri çekildi. Yatağına uzanarak; kendisine bön, bön bakan yüzbaşı Sadık efendiye: — Ne yaparsın, yüzbaşım?.. yat ... Dedi. Yüzbaşı Sadık efendi de elindeki doksan dokuzlu tesbihi sallayarak mü- tevekkilâne eevap verdi: Ha- ” uu SON POSTA OLUMMANGCGASI 43 -— Vapurun güvertesinde toplananların, parmakları karaya doğru uzanmış: - Müjde.. diye haykırıyorlardı. Demiş; ve onun (Yemen) e gönde-|raktığı köpüklü iz, Nüzhetiye vapuru- rilmesi için verdiği şifahi iradeyi, bir'nun pervaneleriyle tokatlana tokatla- “tezkere ile serasker Rıza pasaya bil-İna köpüren denize karışıyor; Yazan 1 A. R. tâp vücudunu zorla sürüklüyormuş gibi, sivri burnu ile bu korkunç -Şap denizini güçlükle yara — yara, o tavla zarlarına doğru ağır ağır — ilerliyordu. Biçimsiz bir tekne üzerine kondu- rulmuş tek bir kuş kanadını andıran yelkenleri bir tarafa yatmış olan (Zambuk) «lİ» lar, Adana vapurunun yanından bir kırlangıç gibi süzülerek geçiyorlar; yarı çıplak, tunç rengi vü- cutlu zambukcular, denize halat atıp: — Kaptââââünt.. Vapura bağla da, çekelim. Diye, zavallı Adana vapuru ile eğ- leniyorlardı. Cemil, küpeşteye dirseklerini da- yamış; Çenesini avuçlarının içine al- mişti. Boş nazarlarını, bu bomboş u- fuklarda gezdiriyor; koyu renkli bakı- rı andıran bu geniş denizin kızgın gü- neşi altında parlayan dalgacıkları üze- rinde sürüklüyordu. Şu anda, kafasının içinde ne var- sa, boşalmış gibiydi. Günlerden beri devam eden üzüntülü düşünceler, san- ki dimağını yemiş, kemirmiş; — ve bi- tirmişti. * ( Arkhası var ) — Ne yaparsın, bilâder?.. Bu da geçer yâhuuuu... » Her tarafta: — Müjde.. Müjde.. Müjdet.. Sesleri yükseliyor; vapurun gü- vertesinde toplananların — parmakları karaya doğru uzanıyordu: — Müjde!.. İşte, Hudeyde görün- dü. — Daha görünmesin mi, yahuuu?. İstanbuldan çıkalı, bugün —tam otuz sekiz gün oldu. Otuz sekiz günden be- riş denizin üstünde, şu siyah tekne- nin içinde çalkanıp duruyoruz. — İnşaallah, artık bugün ayağımız karaya basacak. — Karaya mı?.. Şuna, karaya di- yeceğine; cehenemin kapısına ayağı- mız basacak; desen e, En doğru sözü, bu adam söylüyor- — gahiller, meçhul bir merkez etrafında|du. Çünkü; denizde oldukları - halde her taraf yanıp tutuşuyordu. Her tara- sönüyor; |fı çepe çevre denizle çevrilen ve yal- nız bir tarafında uzaktan kara görü- nen şu gök kubbenin altı; ateşleri çe- kilmiş olan koca bir fırına benziyordu. Uzaktan görünen kara, rengi belir- siz bir şerid gibi uzayıp gidiyordu. (Yemen) in iskelesi olan Hudeyde — teyi dolduran şapkahların, şen lâka-|kasabasının beyaz evleri, bu sarı şerit üzerine dizilmiş, tavla zarlarını andırı- yordu. Köhne (Adana) vapuru, sanki bi- ——— —— meslek olacağından bahsetti. Hemen New Mullion'a gitmek için emir aldım; fakat bu Bu Akşamki Program İSTANBUL 17: İnkılâp dersi, Üniversiteden nakil, Hikmet Bayur, 18: Manon operasından bi- rinci ve ikinci perdeler, 19: Haberler, 19,15: Hafif musiki (plâk), 20: Halk mu- sikisi (Osman pehlivan), 20,30: Stüdyo orkestraları, 21,30: Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis - servisi verile- cektir. ANKARA 19,30: Çocuklara teknik öğütleri, 19,45: | Karışık inüzik (plâk neşriyatı). 20: Kar- | piç şehir lokantasından nakil (orkeetra), | 20,30: Ajans haberleri, 20.40: Karpiç ge- | hir lokantasından nakil (orkestra). I| BUDAPEŞTE | 18,30: Farogato ve piyano, 19: Tatar şarkıları, 19,30: Konf., 20: Macar şarkı « ları, 21,15: Ernest Dohananyinin idaresin- de ve viyolonist Erika Morininin idaresinde ve viyolonist Erika Morininin iştirakile sen- Fonik konser, 23,30: Salon orkestrası, BÜKREŞ 12,35.15,10: Orkestra — ve haberler, 18,15: Plâk, 19,15: Plâk, 20: Borsa, 20,15: Konferans, 20,35: Rumen opera - sından nakil, 23,45: Ecnebilere haberler, 24: Konser nakli, VARŞOVA 17,15: Orkestra, 17,45: Çocuklara, (8: Konf., 18,20: Koro konseri, 18,50: Spor, 19: Sözler, 21: Senlonik konser (Hendel, Mendelson), 23,30: Posta kutusu, 23,50: Muhtelif postalardan nakiller. sefer muhasebeci muavinlerinden birini de yanıma kattılar. Vaktile Şimal kampların- da çalışmış olan bu âdam Lutkinı yordu. Tren küçük istasyonda durunca baktık, Bill orada, eşya başında bekliyordu. Lut- kins'in anası da onun yanında, ayakta du- ruyordu. Gün le güldüklerini duydum. Arktdaşıma Bill'i göstererek: — Çok iyi bir adam, dedim; dün bü - tün günü onunla geçirdim. — Oliver Lutkins'i bulmak için sana o mu yardım etti? — Evet, Bulamadıksa kabahat onun değil: doj elinden geleni yaptı. Muhasebeci gülerek : — Elbatte, elbette, dedi... Yahu Oli- ver Lutkins işte ol.. Beni asıl meyus eden cihet, Oliver Lut- Er- | kins'e celpnameyi verdiğim zaman anası ile kopardıkları kahkaha oldu. Bana, yaşında bir çocuğa bakar gibi bakı - yorlardı. Sonra benden, onlarla beraber — kân yoktu. Bana eşek, aptal dediler; par- | gidip komşularından birinde bir fincan çay — (ak istikbalim o gün ax kaldı. mahvolu - — yordü. Mr, Hodgins önce beni boğmağa ka''ctı amma, sonra biraz sükün buldu, yol leliğinin benim için daha münasip bir SHK DS içmemi rica ettiler. Lutkins: — Ona sizden bahsettim, dedi, bir gö- MOSKOVA 18,30: Rus halk şarkıları, 19,45: Festi- val neşriyatı, 21: Konser, 22: Çekçe emis- yon; 23,05: İngilizce, 24: Almanca. PRAG 17,10: Mor-Ostravadan — hafif musiki, 18,15: Yaylı kuartet, 18,40: Konf., 19.10: Almanca neşriyat. 20.20: Halk şarkıları, 20,35: Sözler, 20,50: Popüler Çek musi - kisi, 23.20: Piyano konseri, 23,50: Rusça haberler. BERLİN 20,20: Bando (Serenatlar), 20,45: Ak, tüalite, 21: Haberler, 21,10: Eğlenceli konser, 21,45: Brahms könseri, 23: Ha - berler, 23,30: Hafif musiki, ©: Dans plâk- ları. 4 Nisan Cumartesi İSTANBUL 186: Dans musikisi (plâk), 19: Çocuk saati, hikâyeler, 19,30: Çocuklar için muh- telif kolay eserler (plâk), 20,30: Stüdyo grkestraları, 21,30: Son baberler, Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis — servisi verile- reyim diye içi titriyar. Dün New Mullion'- da sizi göremiyen bir o kaldı da... İcektiy # Nisan 3 Şirketi Hayriyeden: 4 nisan 1936 tarihinden itibaren cumartesi günler? yapılacak araba vapuru seferleri : Te Ve ((:]UMARTF.SI GÜNLERİ : /sküdardan : 8,25 13,30 17 17 1 Kabataş : 845 13,45 I7.'(I,g —'î) l;.ğ Sirkeci : 905 —— —— 1810 —— Sirkeciden : 930 —— —— 1815 —— Kabataş : 9,50 14,00 17,30 18,30 - 20,00 'sküdar : 1010 14415 1745 18,45 20,15 PAZAR GÜNLERİ ıkndıısdııı Kabataşa Kabataştan Üsküdara D S D 836 9. 00 x0 00 10 30 13 30 14 00 e— OD 17 30 19 30 20 00 Fiatlarda fevkalâde tenzilât : Binek otı illerinden : Yalnız gidiş ıçııı 150 kuruş yerine 100, Gidiş ve geliş için 250 , » 150 kuruş alınacaktır. İstanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden : Muhammen kıymet Sarı; ü oBi yer : Yenimahalle yeni Selimiye sokağı eski 31, 35 maklup yeni 39 - 41 sayılı bir ev ile ahırın 4/6 payı.... 960 Aksaray : Kâtipkasım Değirmen sokağı eski 34 yeni 54 sayılı arsanın tamamı. 99 40 Aksaray 1 Kâtipkasım Kara boyacılar sokağı yeni 1 ; sayılı evin 4/12 payı. 200 00 Rüstempaşa : Mahallesi Limoncu sokağı eski 14 yeni 18 sayılı dükkânın tamamı. 700 00 Kumkapı : Muhsine hatun Çeşme sokağı eski 4 yeni 14 sayılı evin 1/4 payı. 300 00 Büyükdere —: Yeni mahalle Mektep sokağı eski 44 yeni 52 sayılı arsanın tamamı. 180 00 Yukarda yazılı mallar 10/4/936 cuma günü saat 14 de peşin para ve açık arttırma ile satılacaktır. Satış bedeline İstikrazı dahilit ve 90 de beş faizli hazine tahvilleri de kabul olunur. İsteklilerin *6 de yedi b:;;;ı:gpıy akçelerini vakti muayyeninden evvel yatırma- Türk Hava kurumu BÜYÜK PİYANGOSU ları. “M, Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 6. ncı Keşide 11 Nisan uogdı:ıdıer. Büyük ikramiyo: 200.000 viraür Bazı kimseler tarafından Piyango bilet numaralarını havl cetveller tertip edilerek ihtiva ettiği bütün numaralarda iştiraki tazammun etmek üzere satış yapıldığı ve alâkadarlara bilet verilmeyüp yalnız bu cetveller verildiği işitilmektedir. Bu suretle yapılan satışlarda direktörlüğümüzün alâkası olmadığını sayın halkımıza bildiririz... İnhisarlar U. Müdürlüğünden: 410 kalem muhammen kıymetleri müfredat defterinde yazılı işe yara: mıyan demirbaş eşya. 842 kalem cinsi müfredat defterinde yazılı işe yaramıyan muhtelif eşya, Yukarıda miktar ve izahatı yazılı eşya toptan veya perakende — suretiyle 9/4/936 tarihine rastlayan perşembe günü saat 10 da pazarlıkla satılacak. tır. İsteklilerin eşyayı görmek üzere hergün ve pazarlık için de tayin olunan gün ve saatte p 15 teminat paralarile birlikte Kabataşta Levazım - ve Mü, nur. N JUVANTiN KANZUK Fatsa tora ve İflâs Memurluğundan: Fatsa Hazinei maliyesi ile müteaddit eşhasa borcundan dolayı 9/2/983 ta- rihinde iflâsımâ karar verilerek tas- fiyet hesabatı ruyet edilen müflis Bursalı oğlu Hayrının borçluları hak- kında takibat yapılmasını ve iflâs masasının devam ettirilmesini isteyen alacaklıların icra ve) iflâs kanununun 217 nci maddesi mucibince masaya nit masrafları peşin xermek şartiyle tarihi iHlândan itibaren 80 gün zar fında Fatsa lera ve İflâs memurlu. ğuna müracaal etmeleri aksi halde iKlâsın kapatılacağı ilân olunur. ADEMİ € İKTİ GEREA AM a H ' B: İKTIYARLIĞI x& YOK EDER BŞ Tafsilât: Galata P. K, 1255 Hormobin - .Saçların tabit renklerini inde eder. Kumrul ve siyah olarak sabilt ve tabil renk verir. Ter va yıkan- makla dahi kat'iyen çıkmaz, daima sabit kalır. Yegüne zararsız ve tanınmış markadır. İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ Beyoğlu - İstanbul