. dir. — 31 ağustos 1857 tarihinde başlanmış ve Omut balığı, nisan bal Hergün Patron v_; İşçi 1Ihtilâfları 50.000 kişiye çeza, Patron ve işçi ihtilâfları Gı.;,ı'.;ı. işçileri arasında bir an - Taşamamazlık çıktı. İşçiler haklarını temin için işten çekilmek istediler, olmadı. Vilâyete müracsat —ederek — haklarımı müdafan etmek istediler, olmadı. Nihayet patronlarile anlaşmağa mecbur oldular. eçende Süreyya Paşa fabrikası sa - * . Evvelki gün bir tütün imalâlhanesin- de bu kabilden bir başka hüdise oldu. * Patronla işçi ihtilâh bizde yeni başlı « yor. Sanayileşme hareketi ilerledikçe bu Ahtilâfların çoğalması ihtimali de çoktur Bütün dünya uzun tecrübelerden sonra bu ihtilâfları asgari hadde indirecek çare - ler bulmuştur. Patronların ve isçilerin kar. gilikli hak ve vazifeleri kanunlarla tesbit edilmiştir. Her memleket kendi bünyesine ve ihtiyacına göre vsuller bulmuştur. Bu | sayede patronlarla işçilerin çarpışması im- | nanlarının önüne geçilmeğe çalışılmıştır. İşçi ve patron kavgast bizde yenidir, fakat diğer milletlerin tecrübelerinden is- tilade ederek onların buldukları — çareleri biz de tatbik edebiliriz. Bunun için de her şeyden evvel iş kanununun çıkması lüzim- Senelerden beri hazırlanan — iş kanunu artık daha ziyade tehir edilmemelidir. * ünyanın her tarafında esnafın hile- kârlığı ile belediye mücadele eder. Belediye kanunlarının çoğu bu mücadele maksadile hazırlanmıştır. İstanbul esnaf hilelerinin en ziyade mı'ı-. tekâmil bulunduğu şehirdir. Belediye geçen| bir yılda hile yapan esnaftan 20 bin kişi- ye ceza vermiştir. Bir şehirde 20 bin kişinin belâdiye ce » zasma çarpılması büyük bir hâdisedir. Bu büyük rakam belediyeden gayri hal- kın da esnafla mücadeleye mecbur oldu - ğunu gösterir. Belediye onların hakkm - gdan gelemiyor. Fakat halk belediye ile el «le vererek mücadele ederse, belki esnafın hilelerine bir dereceye kadar set çekilebilir. Biliyor Musunuz? 1 — Emil Loubet kimdir? 2 — Nicomede kimin eseridir? 3 — uÖlümden korkmayan — tehditten de korkmaze diyen kimdir? 4 — Milano şehri Napoli sehrinden bü- yük müdür? 5 — Clemancesunun doktorluk ettiği doğru mudur? (Cevapları yarın) (Dünkü suallerin cevapları) 1 — Mont - Cenis tünelinin yapılmasına inşaatı 20 birinci kânun 1870 tarihinde bitirilmiştir. Uzunluğu 12 kilometre, 200 metredir. 75 milyon altın franga mal ol - muştur. 2 — İlk asri top Almanya - Avustur - ya muharebesinde kullanılmış, sönra Al - manya - Fransa muharebesinde inkişaf et- iş. son şekillerini 1900 tarihine doğru almıştır. 3 — Metre usulü 10 haziran 1795 tari- hinde Fransada icat edilmiştir. Niaflinne- bar daire rub'unun —10 milyonda müsavidir. 4 — Jorj Sand Fransız kadın şairlerinin en meşhurlarından biridir, — Parisin Lük - birine — #emburg bahçesinde bir heykeli vardır. 5 — Molla Yusuf Fasın eski sultanının O adıdır, 17 birinci teşrin 1927 de — ölmüş, yerine oğlu Muhammet geçmiştir. Ona da molla derler. seeeemreesine ee Hâdiseler Karşn;ııda: Bir. nisan Senenin her gününde olduğu gibi: Bir nisanda insanlar birbirlerini alda - “tabilirlermiş.. Bir nisanda da bol bol yalan söylenir — Muallim talebeye sordu: | — — Kaç cins balık ismi bili Talebe saymıya başladız. ) — Uskumru balığı, hamsi balığı, pala- | Lokuntada yemek yedi. Hesap yüsu < İasını getiren garsona para vereceği yerde: — Bir nisan! — Dedi, garson bir adım geri çekildi. Bir LA Eğlenmek ihtiyaç. Hele çalışanlar için eğlenmek bir zarurettir. Dimağ ve vü- | cut yorgunluğunu eğlence kadar iyi gideren bir vasıta yoktur. | Eğlence insana neş'e, huzur ve” sükün verir. Eğjlenmesini bi- lenler daha iyi yaşamasını bilenlerdir. Neş'e vücudün en bü - yük ihtiyacıdır. Eğlence ise en iyi neş'e kaynağıdır. bir ihtiyaçtır. Yemek gibi, hava gibi, su gibi bir A H | lirler. Biz henüz ne çalışmasını, ne de eğlenmesini biliriz. Eğ- lenceyi keyf verici içkilerde ararız. İçkili “eğlence muvakkat bir neş'e verir, faka: insanın hem vücudünü, hem kafasını tahrip eder ve çalışma kabiliyetini giderir. Çalışmasını olduğu gibi öğlenmesini de öğreniniz. Garplilar çalışmasını büdikleri gibi eğlenmesini de iyi bi- (söÖöz ARASINDA ) İşkencelerin En Müthişi Hangisidir? Hauptman atılacak mm, hayatını kurta- racak mı? Bir gün bir ihtimal, diğer bir gün bir başkası kuvvetleniyor ve bu hal büyük bir karışıklık içinde devam-edip gidiyor. Bu hâdiseye nihayet bir papaz itiraz e- diyor. Ve diyar ki: — İşkencelerin en müthişi ümit vermek ve şüphe içinde yaşatmaktır. Öldürecek - seniz öldürün, kurtaracaksanız — kurtarın! Fakat bir insant bu türlü azap içinde ya - şatmayın! Günahkârsa, Allahın huzuruna çıkmadan kefaretini ödüyor. Orada vere- cek hesabi kalmıyacak! ... Çorçll Ve Almanya İngilizlerin maruf siyaset adamlarından Çörçil bir gazeteciye şu yalda beyanatta bulundu: — Almanyanın sulh istediğine ben de a. Lokarnoyu feshettikten sonra 25 senelik bir anlaşma teklifi yaptı. Avustur - ya Macaristan ve Çekoslovakyayı kendi hudutları içine alınca, 30 senelik yeni bir bazırlanına devresine girecek, Lehistan ko- yidorunu da zaptedince 75 senelik bir a- demi tecavüz misakı aktedecek, — nihayet Fransa ile İngiltereyi ortadan sildikten son- ra samimi olan meramına kavuşacak, ebe- di sulhü temin edecek!» ** Hirota Japonyada Neden Başvekl! Oldu? Hirota, 1905 senesinde siyasi — hayata girdiği için henüz bü âlemin genç unsurla- mından sayılmaktadır. Buna rağmen ken - disine kabineyi kurmak vazifesinin veril- mesi Fransız gazetelerine göre şu sebep - ten doğmuştur: Hirota Japonyadaki — siyasi — suikastları tertip ettiren siyah ejder gizli teşkilâtı reisi Toyamanın arkadaşıdır. Toyamanın Hi - rotaya — kıyamıyacağı tahmin edilmekte - dir. »isan diyenin yüzüne var kuvvetile bir to- kat aşketti: — Bu da ne) Garson güldü! — Bir nisan! Habeşistandaki — İtalyan — muhabirinin bir nisan tarihli telgrafları şöyle olmakldır: vHabeşlerle yaptığımız muharebede her iki tarafın da zayiatiı aynıdır.» — Bugün gazeteye hiç tekzip mektubu gelmedi. — Tekzip meraklıları nisan bir yap - mışlardır. İMSET r HERGÜN BİR FIKRA Ehli suihazım Mektebi. tibbiye nazırı iken ölen, âyandan meşhur doktor. Marko Paşa fevkalâde hoş #ohbet bir adamınış. Kendisi o zamanın ileri gelen vica - linden F.. Paşanın hususi hekimi imiş. Konağına devam eder, gerek paşaya ve gerek hatemi ile çocuklarına, hasta - landıkça bakarmış Bu F.. Paşanın çirkinliği ve sakilli- ği o devirde adeta darbı mesel hük - münde imlş. Bir gün, paşanın haremi hastalan - mış, Marke Paşayı çağırmışlar. Bak - miş, tedavi etmiş. Bunu habher alanlar. dan biri sormuş: — Paşa! Hamımelendinin hastalığı nedir? Marko Paşa cevap vermiş: — Ehli suihâzım! — O da ne demek? — Hanimefendi. kocasını hazme - ı demiyor! Tw BURMACA Soldan sağa: | — Kavunun eşi, kadın. 2 — Mağara, anlatmak. 3 — Şir, poker tabiri. 4 Yapmak, ciğer.'5 — Bir tenk; zihin. 6 — Elektrikli araba. 7 — Köpek, bütün. &8 — Dadının eşi, durgunluk. 9 — Bağışlamak, bağlantı. 10 — İstanbulda bir semt. 11 — Üçüncü şahıs, Karadeniz memleketlerin - den biri. Yukarıdan aşağıya: 1 — Rabet edatı, bazı hastalıkların ka- Tışmasına verilen tabir. 2 — Çanakkalede tarihi bir yer, üçüncü şabır. 3 — — Sucu, söz. 4 — Elektrik malzemesinden, ilâcın türkçesi, ufuklar. 5 — Yakın değil, rabıt edatı, uzağı gösterir. 6 — Sanmak, bir erkek ismi. 7 — Okun eşi, sonuna bir ir ilâvesile sökmek olur. & — Yorgunluk. 9 — Başına bir S ilâvesile düzüne olur, »| Muahedelerin Ömrü Nekadardır? «Tarihte sekiz bin kadar muahede ya - pilmiştir. Bunların hepsi ebediyen payidar olacakları ümidile imzalanmıştır. Fakat bu- gün biç biri meydanda yoktur. Ve takribi bir hesapla hepsi üstüste 2 sene ömür sür - müştür. Bu sözleri bir Alman gazetesi yazmakta ve şu mütaleayı ilâve etmektedir: eMuahedelerin nefesleri iki senede tü - kendiği sabit olunca, 1924 te imza edilen Lokarna şimdiye kadar 6, Versay da sekiz kere ölmüştür, ... İnglltere Hariciye Nazırı Uyku Uyuyamıyor Lort Eden son hâdiseler münasebetile, fazla yoruluyormuş, cumartesi - gününden pazartesi gününe kadar olan istirahat za.» manlarında bile, istirahat edemiyor, ve ge- celeri uykusu, beş saati geçmiyormuş. Dünyanın böyle karışık olması, — genç diplomatı rahatsız ediyor ve zavallının ai- lesile arkadaşlarını merak ve endişeye dü- şürüyormuş. Akrabasından ihtiyar bir kadın: benim Edenciğimin rahatsız olmasına de - ğger mi? demiş. ... Heldelberg Üniversitesi Ve İngiliz Profosörleri Almanların Heidelberg üniversitesinin bayramına davet edilen İngiliz profesörleri, bu daveti reddetmişlerdir. Buna — İngiliz profesörlerinin Alman devletinin üniversiteler hakkında güttüğü siyaseti beğenmemeleri sebep gösterilmek - tedir. Profesörler saçıkta kalmış bir sürü beynelmilel şöhretler aç gezerken biz şen - Tiklere iştirak edemeyiz» demişlerdir. ——— bir erkek ismi. 10 — Salim çıkmak. |1 — İstemekten emri hazır, bir deniz vesaiti nakliyesi. (Dünkü suallerin cevapları) Soldan sağa: | — Sinema, bal, 2 — İsa, üzüm, lâ. 3 — Bâkir, rah. 4 — Eskiler, 5 — İri, elâ. © — Sey, tok, tam. 7 — Elek, kil 8 — su. Kefal. 9 — Uçak, sema, 10 — Ulu, et, TI — Akim, tâ. Yukarıdan aşağıya: 1 — Reis, su. 2 — İsa, roz, uçuk. 3 — Nakliye. 4 — Lokum. 5 — Mürefte. 6 — Az, ok, kuş. 7 — Ürkek. 8 — Mail, keser. 9 — Lâtife. 10 — Al, alâmet. 11 — LA, Rum, lüta, İSTER İNAN İSTER İNANMA! Üniversitenin bütün fakülte ve enstitülerinde profesörler ta- rafından verilen derslerin bazıları kitap, bazıları da not halinde bastırılmaktadır. Her Üniveesiteli, derslerini iyi takip edebil. ten şikâyet ediyor. mek için bu kitap ve notları edinmek mecburiyetindedir. Ancak bunların satış fiatları pek yüksektir. Talebenin bu kitapları - ne şekilde olursa olsun - muhakkak almak mevki ve zaruretinde bulunuşu, pahalılığın yegüne sebebidir. Bin bir müşkülât içinde tedarik edebildiği az bir para ile geçinmekte olan bir Üniversiteli pek haklı olarak, bu vaziyet- ; Bu şikâyete en canlı misal de şudur: —— Üniversitede bir iktisat kitabı forması on kuruşa, yeni cıkan bir teşrih kitabı da altı liraya satılır, İSTER İNAN İSTER İNANMA! Sözün Kısası Şair Eşrefe Ekrem-Talu B Finci Abdülhamit davrinde idi. Mal l ye hazinesi ekseriya o vakitler olduğg gibi fena halde sikişmiş, dört aydır aylıli veremediği gibi, müteahhitlerin de alacalı larını ödiyemediğinden, — padişahın mu » balazasına memur ikinci fırkanın bile ef zakını temin edemiyecek hale gelmişti. Ne yapıp yapıp para bulmak İâzımdik Akla gelen ilk tedbirlerden — biri vilâyatta Aşür bakayasını tahsil ettirmek oldu. Değe bal her tarala telgraflar çekilerek bu bap kayanın sür'atle tahlisi iradei seniye mule tezasından olduğu bil . O sırada eski sadrâzam Kıbrislı Kâmil Paşa Aydın « yani İzmir - valisi, şair Eşref te Ödemiş kaymakamı bulunuyorlardı. Ve Eşref, Kâmil Paşayı günahı kadar sevmeza di. Vali, aldığı amri bütün mutasarrıflık « İara, mutasarrıflar da, kaymakamlarn ehenla miyetle tamim ettiler, Allah rahmet eyle » sin, geniş bir adam olan Eşref bu in dâ üzerine, diğerleri gibi oturdu. «Saray pife raca sıkıştiysa, bana ne?» dedi.. Aldır « madı. Aradan on gün geçince, her tarafta nğ yapıldığını görüp anlamak için, Kâmil Pa ta devre çıktı ve Ödemiş kazasının bağlı bulunduğu sancağa geldi. Matasarrıf: — Efendimiz ! Bakaya, elhamdülillâk her tarafta az çok tahsil edildi. Ancak Müleaddit tekitlere Tağmen Ödemiştem hiç bir şey alınamadı.. Diyince, Kümil Paşa kızdı. — Kim, Ödemiş - kaymakamı? Diyg Bütün bu işler, bir İngilizin, ve hele | sordu , — Eşref Efendi bendeniz. — Peki Ben önu yola getiririm, Bang simdi bir kâğıt, kalem verin. Ve Kâmil Paşa, çu telgrafı yazdı: sÖdümiş kaymakanina 1Âşâr bakayasının sür'ati tahâili hakkıre 'da verilen evamiri ekidenin ne gibi esbabg binaen infaz edilmemiş olduğunu izah eye lemek üzere devren bulunduğum... a hi men gelmeniz mütavassadır.» Eşref bu telgrâfi 'aldı; 'okudu; güldüş Edbarın her türlüsüne ezelden beti alınli olan bu rind adam, gitse da, gitlmese de azilden kurtulamıyacağını biliyordu. İyi « «Dmi, eline böyle güzel bir fırsat geçmiş « ken onu kaçırmayıp, hasmi cani bulunan Kâmil Poşayı güzeke iğneliyecek, ondan öç alacaktı, Hemen © da kâğıda, kaleme sarıldı ve $U cevabi yazdı: « de huzuru âlü vilâyetpenahiyer *Aşfr bakayasının berveçhi iş'ar tah « silâtı ile bizzat meşgul bulunduğumdan S aralık vazile başından ayrlmaklığıma ime kân mutasavver olmadığı cihetle zatı fae himanelerinin ....., den esmayi avdetle « rinde hassaten kazaya uğramalarını kema- K hulüs ile dilerim efendim.» Üç gün sonra, koca şair, dilinin belâ « sna bir kere daha uğnyarak köşei uzletg çekiliyordu.. — , * ' Ortada, ve kıymetleri bazan bir inciş gekirdeği bile doldurmıyan şahsiyetler ete rafında, dönen edebiyat münakaşalarınaı göz ve kulak misafiri olurken, her biri bik rer alev gibi renkli ve canlı hicivlerile, ise tibdada ve zülme karşı bütün bir neslin gaye zmi körüklemiş ve hürriyet aşkını tazeles miş olan büyük Eşrefin adını kendi ken « dime ve hürmetle andım. < BBemTüti ;—-—-—-——> Özlü sözler: Ölüm insanın gafletten büyük kurtulu. şudur. Sechopenhauer Ölüm, gidenlerin geri gelmediği © kep fedilmemiş ülke... Shakespear Ölüm bütün gemilerin sığınabileceği biz Kmandır ki geçmiş fırtınaları unutturur. Fletcher Ölüm Allaha giden yolun tek kapısıdı! Antonio Perez Her varlık ölümü tadacaktır. Kur'an Ölüm yaşamıya başlayıştır. Thomas Hood Ölüm hiçliktan ibaret bir vabhşettir. Akif Paşa Ölüm kılar bizi ikaz hâbi gafletten, — Ayırnıyan da o lâkin zelâmı hayrotten.