MUKADDİME « Akdeniz Bizimdir |. .,, Akdenizin etrafında bir çok bi girinti ve çıkmtıları vardır. Buralarda dün- ——— yanım en güzel ve elverişli limanları bulu- nur. İklimi çok iyidir. Bu deniz etrafında- ki memleketlerde her çeşit maden, mahsul yetişir. Üç büyük ku'ayı birbirine yaklaş- | tırmak için köprü vazifesini — görmüştür. Hiç bir tarafı güçlükle aşılacak kadar ge- niş olmıyan bu denizi aşmak, karalardaki geçitsiz dağları aşmaktan het zaman da - ha kolaydır. Bunun için burası dünya ku rulalıdanberi yaman bir tekabet ve ihtiras sabnesi olmuştur. Her millet bu güzel de nize sahip olmak, kot'anın ticaretini elinde bulundurmak is - temiştir. Bunun için korkunç çarpışmalar olmuş, bu çarpışmaların hepsi de yalnız bir tek iddia yüzünden doğmuştur: — Akdeniz bizimdir. 1624 - 1642 yılları arasında kralı on üçüncü Lüiye on sekiz yıl başve- killik eden, siyaset ve idaresile yurdunu yükselten meşhur kardinal Riselyö vasi « yetnamesinde şöyle yazmıştır: — Denize hâkim olmadıkça ne sulhü muhalaza edebiliriz, ne de harbi kazana - — Denizlere hükim olan dünyaya hâkim olur. onun çevresindeki üç Fransa daha geniş manada söylen? hiç şüphesiz isabet edilmiştir. Eski Yunan- hlar, Kartacalılar, Romahılar, Venedikli - ler, Türkler ve İngilizler denizlere hâkim | oldukları nisbette dünyaya da bükmet: lerdir. Orta çağlarda meşhur bir amii: — Denizde kazanan, karada da kaza - mar, Demiştir. - Bu söz, kendi kendine, Akdenizi kuşa- ftan milletlerin tuttukları ve hattâ tapın - dıkları bir düstur. olmuştur. Eaki Yunanlıların çok medeni, çok yük- *ek kafalı ve zengin oluşları herkesten da- Bâ fazla denizci oluşlarındandır. Akdeni Zin ortasına doğru, açılmış biz pençe gibi uzanan Mora ve Tisalya asırlarca Akdeni- Zzih dört çevresinin servetimi ve bilgisini kendisine taşımıştır. Akdeniz üzerindeki belli başlı çarpış- malar İranhlar ve Yunanllar arasında baş- kamıştır. Eskitlere yenilen (Dârâ) nn gö- zü Yunanlılarda idi. Onun emri üzerine her sofraya oturuşunda, yüksek rütbeli bir saray adamı ona: — Haşmetpenah, Yunanlıları unutma- yınız! Diyordu. İranlılar da denize hâkim — olmadıkça Yunanlıların hakkından gelemiyeceklerini bildikleri için hemen bir donanma yarat. mağa başlamışlar, bu işte Atinalıların düş- manlarını ve Finikelileri kullanmışlardı. Dürü arzusuna eremeden öldü. Lâkin enun yerine geçen Serhas bazılarının de - diklerine göre beş milyonluk, fakat her halde bir milyondan aşağı olmıyan korkunç bir ordu ile yola çıktı. Donanmasındaki gemilerin sayım bin iki yüzden fazla idi. Çanakkale boğazını, oraya kurduğu ve du- balardan yapılma bir köprüden geçti. Hat- 1â bu sırada bir fırtına çıkarak deniz kö- püklenmiş, köptüyü parçalamtıtı. Bunun üzerine Serhasın emrile denize üç yüz sopa vuruldu. Esir olduğunu anlatmak için içine bir çit bukağı atıldı. Ayrnca kızgın de - mir ile de dağlanazak şu sözlerle azarlan- di: — Ey acı sul İşte hükümdarın sana ce * za veriyor. Çünkü sen ona sebepsiz baş kaldırdın. Fakat istesen de istemesen de venin üstünden geçeceğiz. Artık sana hiç kimse kurban takdim etmesin, sen buna Köyıkşın. Çünkü faydasız ve yalancı bir susun |.. Bu koca erdu bütün Trakyayı, Make - donyayı, Tisalyayı ve hattâ Atinayı ya - kıp yıktı. Bir kannca sürüsünü çiğniyen kocaman bir çelik silindir gibiydi. Fakat bü- tün bu zaferlere güvenilmemeliydi. çünkü Yunanlılar henüz denizde yenilmiş değil- lerdi. Yunanlıların - bütün ümitleri - kırılmıştı. Vatanlarını bırakarak Sicilyaya gitmek için gemilerine binmişlerdi. Temistoklis sürgünden dönmüştü. Her- kesin ümitsizliğine rağmen ©, İranhlarla ©- lan davanın denizde halledileceğine inan- mişt. Bunun. için Yunan — donanmasının Salaminden çıkmamasını, İranlıları üzer - lerine çekmeğe çalışmasını söylüyordu. Bu fikrini açtığı Taaştı: söylemek için söz almadan ağrını zaman Korentli Adiyamant çıkış - Temistoklis, işaret verilmeden har- be atılanlar kaybederler. — Geç kalanlar da zafer bulamazlar. Bu cevabı verdikten sonra bağıra bağı- ra fikrini söylemeğe başlamıştı. Oripyad dayanamamış, bastonunu kaldırarak onun Üstüne yürümüştü. Temistoklis serinkanlılığını elden bırak- miyarak : — Vur, fakat dinle! Son sözleri şu olmuştu: ven aagallar gyetaame Yebonallaylir. 7 ç geklk Kral Bu'iki çecüküük boşlüd - Vatanımız, üzerinde bulunduğumuz şu iki yüz gemidir. Bunun üzerine bütün kumandanlar Sa - laminde kalmıya razı olmuşlardı. O gün Yunan ordusu Korent berzahına doğru ilerleyince korku büsbütün büyü - müş, yeniden bir toplantı yapılması isten miş, bu toplantıda geri çekilmeğe karar vermişlerdi. Fakat Temistoklis bunun önü- ne geçmek için çocuklarının muallimi Ski- mosu İranlılara yollamış, şunları söylet - mişi — Temistokliş büyük İran hükümda mının zaferini istiyor. Bunun için ona Yu- manlıların kaçmağa hasırlandıklarını, on- ların arkalarını kesmenizi haber veriyor. İranlılar, bemen Salamin adasının kü - gük bir limanında duran Yunan donan - masının çıkacağı yeri kapamak için yola çıkmışlardı. Milâttan 480 yıl önce ve eylülün yir - minti günü saabahı iki taraf gemileri de harp nizamını almış bulunuyorlardı. Ser bas karşı kıyıda, denize doğru — ilerliyen yüksekçe bir burun üzerine gümüş bir taht kurdurmuş, oraya oturmuştu. Yunanlılar, İranlılardan üç esiri ma - butlara kurban ettiktet sonra bir harp şar- kısına başlamışlardı. Bir taraftan da rular çalınıyordu. Yunanlıların 378 — galerleri (*) vardı. İranlıların, baştan başa Finike ve İyon- yen gemicilerinin idaresinde bulunan bin iki yüz gemüsi ile çarpışmağa başladılar. Önce Atinalıların sağ cenahı pek çok ilerledi ve bir İran gemisine çattı. Bu sa - vaş az zamanda diğer taraflara da yayıldı Ainalılar karşılarındaki gemileri püskürt - tüler ve kovalamıya başladılar. Fakat harp yeri pek dar olduğundan İran gemileri ge- rilemek istedikçe arkadan ilerliyenlere çar- pıyorlardı. Bir türlü manevra yapamıyor - lardı. Böylelikle birbirlerini partçalıyorlar- di Deniz, batan ve parçalanan gemilerin döküntülerile, ölülerle dolmuştu. İran donanması 300 gemi kaybederek geri çekildi. Yunanlıların batan ve yanan gemileri 40 kadardı. Güneş henüz batmamıştı ki donanması- Nin zaferini seyretmek için gümüş tahtına kurulan mağrur hükümdar, 'ük bir hüs- ran içinde çekilip gitmiş, hıncını gemi ku - mandanlarından almıştı. Ertesi gün Yunan sularında İran donan- masından bir tekne bile kalmamıştı. Denizdeki bu yenilme üzerine İranlılar karada da tutunamadılar ve Maratonda »on bir defa da yenilerek Asyaya geçtiler. | .| tün ltalyaya ve civarına hâkim olmağa baş- *|ya bir kaç fersah kalıncıya kadar bo -/Kartaca karadaki zalerlerinden hiç bir fay- SF d Vatei rüsîA S .SON: hazır duran bir gemiye binerek Afri - kanın gimali: şimdiki Tunua civarına git i. Oranın hükümdarından bir öküz deri- inin kuşatacağı kadar yer istedi: — Bu kadarcık yeri'ne yapacaksın? İn- san rahat tahat uzanamaz bile, dediler. — Bana yeter.,. — Cevabını verdi. Elissa büyük bir öküz derisini incecik bir sırım haline getirdi. Bu srım ile kuşattığı | yere Kart Daşt, yani Yeni şehir adile bir| şehir. kurdu. | — Daha sonra dilde dolaşa dolaşa değişen bu ad araplarca Kartaca şekline sokuldu. —| Diğer taraftan İtalyada Alba adındaki şehrin krallarından birisinin iki ağlu kavga ettiler. Birisi diğerini hakladı. Mağlöp pren- | sin kızı Rea Silviya amcasının zorlaması üzerine Vesta mabedine rahibe oldu. Harp mabudu Mars bu kıza vurüldü ve ondan |Romüs ve Romülüs adında iki oğlu dün- madı. İkisini de bir beşiğe koyda. Tiber nehrine attı, Beşik yolda bir incir ağacının |dalran takıldı. Bir kurt gekdi. onları em - İzirdi. Kelebekler gelerek sinekleri kovu - lyoılııdı. Daha şonra bir çoban onları gör- dü, evine götürdü ve büyüttü. İki çocuk iki İzorlu adam eldular. Başlanna sürgünleri, İhaydutları, idam kaçkınlarımı |serseriyi taplıyarak Roma şehrini kurdu - |lar. Komşu şehirlerden kiz kaçırarak ev « PHendiler. Kısa bir zamanda bu şehir bü - ve bir sürü ladı. Fakat karşılarında zengin ve kuvvetli Kartaca vardı. Denizden de korkuyorlar- dı. Kartacayı ortadan kaldırmadıkça dün- yaya hükim olamıyacaklarını anlamışlardı. Donanma yaptılar. İkisi de: — Akdeniz bizimdir. Diyorlardı. Anibal, İspanyadan dolaşarak Roma - geldi. Zaferden zafere koşuyor. Romalıları ka- rada paçavraya çeviriyordu. On beş yıl İtalyada kaldı. Fakat artık Kartaca do - nanması denizlere hâkim değildi. Bu yüz- den Anibal geri döndü. Denizde kaybeden Zama Lif ördü, yorgün ve paçavralar için - deki küçük bir orduya teslim oldu. Oktav Mısya gitti, Antuvan — kendisini Töldürdü. Kleopatra da onun gibi yapti. Hicaz çöllerinin ortasından çıkarak - bir şimşek hızile büyük bir devlet kuran A - raplar, karada oldukları kadar Akdeniz - de de hükim olaydılar, Fransanın ortasın- daki Puvatyede Şarl Martele yenilmezler- di. Yenileler bile yeniden ileri atılabilirler, her an gerilemezlerdi. Milâdın altıncı ve yedinci asırları idi. Finike, Atina, Kartaca ve Roma artık sön- müş bulunuyordu. Bunların yerine gene da göremedi. En sonra kadınlarının saç -| kücük bir şehir olan Venedik, Akdenizde larından halat ve ip yaparak donanma ya- | PY göstermeğe başlamıştı. ratmalarına rağmen bellerini doğrultama- | — Eğer bu cumhuriyet karada hudutlarını Ldılar. Kartaca yıkıldı ve Akdenize hükim | genişletmemiş ise, bunu zaten — istememiş Jolarak Roma bir şimşek hızile Yunanistam, | olmasındandır. Çünkü bir bezirgân kafasile |küçük Asyayı, Suriyeyi, Mısır, — Trablus, | düşünüyorlardı. Akdenizde dolaşan ge - Tunüs, Cezayir, İspanya ve Galya ile he- |milerile üç kıt'anın bütün zenginliğini Ve- men hemen bütün Avmıpayı ele geçirdi. |nedik şehrine topluyorlardı. Kıyılardaki en Zaten o zamanki dünya bundan ibaretti. |büyük kaleleri, imanları ve boğazları elde Romayı bu yüksek devre ulaştıran kuv- | Pulunduruyorlar, Akdenize komşu - millet- vet, onun zırbli lejiyonları değil, hakikat- |lert davulu çaldıkları halde parsayı kendi- te Akdenize boydan boya hâkim olan Ro-|İtri tepluyorlardı. ma galerleri idi. Bir Türk İmparatorluğu kurulmuya baş- Römali Sezar Misir kraliçesi Kleopat- |layınca Venedikliler buna aldırmadılar ve raya vuruldu. Ondan iki oğlu oldu. Hattâ | ** &eçindiler. Fakat Türklerin denize çık- sevgilisini Romaya getirdi. Fakat bu ha-|Mada hazırlandıkları gün hemen düşman talarını Senatoda yirmi üç yerinden han- | H-sildiler. çerle vurulup ölerek ödedi. Romayı, Ro -| Hele Fatih Sultan Mehmedin İstanbulu maya hâkim olanın kalbinden geçerek ele | &ldiktan sonra kuvvetli bir donanma ya- almak istiyen Kleopatra bu seler Sezarın | tatmağa başlamasına fena halde kızdılar. yerine geçmiş olanlardan Antuvanı ken -| Uzun yıllar Türklerle çarpıştılar, fakat her disine bağladı. O kadar ki bu cesur ku - | defasında yenildiler, mandan bütün Şarka hâkim olduktan son-| Şimdi dünya kurulahdanberi başka mil- ra, Mısir ordusunun başında olarak Ro -|letler arasında sürüp giden büyük dava maya hücuma hazırlandı. Kleopatrayı da | Venediklilerle Türkler arasında da devam yanına alarak büyük ve mükemmel bir do- | ediyordu. manma ve ordu ile birlikte Mısırdan Yu -| — Türkler 1460 da Venediklilere yaman manistanın garbında İnebahtiye geldi. bir tokat attılar ve ondan sonra artık Ak- Mmi,, gudlerini hayadâ ve o k.. — sev- diği Akdeniz ufuklarına kapamıştı. Venediklilerle onların yoldaşları sevinmişlerdi. Bu iki büyük deniz ejx deri yok olunca Türklerin art k eskih si gibi zafer bulamıyacaklarını sa « — nıyorlardı. ç Bununla beraber Türklerin en a« mansız düşmanı olan Venediklilen henüz Girit ile Kıbrısı ellerinde tu « tuyorlardı. Mertçe yapamadıklarıni — el altından ve başkaları vasıtasile 'yapmakta devam ediyorlardı. n Mora kıyılarında bir sabah bir - 'Türk tüccar gemisi İstanbula doğru |geliyordu. Bir Venedik kadirgası da — Giridin Suda limanından çıkmış, garba gidiyordu. Fakat Venedik gemisi yelkenlerini indirmişti. Kü- reklerini pek yavaş çekiyordu ve | direkteki vardiya durmadan — dörlü yanı gözetliyordu. Bir aralık haykırdı: — Provamızda bir gemi... Venedik gemisinin güvertesinda bir kımıldanma oldu. Vardiya ilâve etti: — Bir Türk gemisi... y O anda yelkenlerin direklere çe« | kilmesine emir verildi: n — Hissa!.. Hissa!.. Kürekler yavaş yavaş işledi. Ge- — (mi sanki rahat rahat yoluna devam | ediyordu. Türk gemisi bu geminin | kaıç kasarası üstündeki Vened k bay- rağını görmüştü. Aldırmadı, hattâ — barışık olduğu bu devletin gemisini | Milâttan otuz iki yıl önce otuz bir eylâl| denize hâkim oldular. Fakat Venedikliler | şelâmlamağa hazırlandı. Akdenizde kazanamıyan oraya hâkim |Hünü Oktav ile karşılaştı. Antuvanın ku -|gümdi kendi davalarını bir hıristiyanlık da- | — Lâkin iki gemi bir iki yüz kulaç — olamııyan İran, karadaki bütün zaferlerinin | Mandasında beş yüz gemi ile yüz bin pi -| vası şekline sokmuşlardı. 1538 de Preve - hiç olduğunu pek aet olarak anladı ve on- |YAde ve on iki bin süvari vardı. Hepsi de|zede Barbaros Hayreddin Paşanın karşı - dan sonra bir daha Akdeniz kıyılarına ine- | düBç ve güzel silâhlandırılmış askerlerdi. | sında darmadağın olan Avrupa denan - medi. Oktav ise bunun ancak yarısı kadar ordu | maları artık demirledikleri limanlardan çı- Milâzı Ka S SK ve donanmaya malikti. Ordusu pek yorz- | kamıyorlardı. Hele Venedikliler, ticaret - ımmxîa'mj'“ ""ı* '(gun ve fakir, donanması da daha küçük- İlerini devam ettirmek için Türklerle boş Finikeliler hâkim idiler. Bunlar ayni za - tö. Yalnız gemicileri usta idiler. geçinmekten başka bir çare bulamadılar. manda bütün Akdeniz ticaretini ellerinde| — HSp Akçiyom burnu önünde, önce do- Boyunlarını eğdiler. Ve 1540 ta sürekli bir | tutuyorlardı. Finike krallarından Matan (Ptnma arasında başladı. Masırın ağır ve|"“İb yaptılar. ölünce Elissa adında bir kızı, Pigmalyon |Püyük galerleri küçük ve hızh Roma ge- adında bir de oğlu kalmıştı. mileri önünde manevra yapamıyorlardı. Elissa, Melkürt mabedinin boşpapazı Si- Atılan kundaklarla — bunları tutuşturulu. - har Bal ile evlenmişti. Başpapaz, genç kral |97 alevler içinde denize gömülüyorlardı. Pigmalyonun vasisi idi. Fakat kral onu öl- | Harbin en kızgın zamanında, geride duzan dürttü. Elissa kocasının öcünü almak için | Ttmu kadar Mısır gemisi kızıl yelkenler|amiralı Barbaros Hayreddin - öleli yurdun büyüklerile gizlice birleşti. Fakat | "Sarak kaçtılar. Bunların başlarında Kleo- | yirmi iki kış olmuştu. Onun yerini h.ı,î, alınınca işler bozuldu. Elissa liman- | P*tra vardı. Antuvan denizde yenildikten boş bırakmıyan ve atılganlık cihe- #earü karada 'hiç bir yey — yapamuyacağını| ” z (*) 290 ayak uzunluğunda 50 ayak ge-|anlarlıştı. Misir kraliçesini de çılgın gibi se- | Üh'den daha baskın olan Turgut reis nişliğinde her biri beşer kişi tarafımdan çe- | viyor, ondan bir dakika ayrı kalamıyor -|t üç yıl önce Maltanın Sen Ancelo | kilen 26-50 kürekli ve dört köşeli bir yel-|du. O da sevgilisinin ardına düşerek harp | hisarından atılan bir güllenin fırlat- | kenli eski bir harp gemisi. meydanından kaçtı. Kocaman ve muaz -İtıği bir taşla şakağından yaralan -| irerl a Venedik Hıyanet Ediyor 1568 senelerinde idi. Büyük Türk | yaklaşınca Venedik gemisinin ansı- — zın provasını Türk gemisine çevire | diği görüldü. | — Ne oluyor? Ne istiyorsunuz? Demeğe vakit kalmadı. Venedik — topları hep birden ateş ettiler. l Türkler de dalgın yakalanmakla — beraber arslan gibi dövüştüler, fakat | hem azlık idiler, hem de geminin topları küçüktü. Bir saat kadar sonra Türk gemisi yağma edilmişti. İçinde bulunanların hepsi boğaz- lanarak denize atılıyorlardı. Vene | dik kaptanı elinde yalın kılıçla dola- | şıyor, tekrar tekrar haykırıyordu: — Hiç kimse sağ kalmıyacak..« Hiç bir iz bırakmayın!.. ( Arkası vâr ) |