Mart lanya Himmet İstiyor, - Himmet Epey Himmet! Çocuk Bahçesinde Develer Ve Keçiler Otluyor, Elektrik Tesisatı Bozuldu, Bir İki Yıl Önce Başlıyan Birçok İşler Yüzüstü Duruyor Ala nya | Alanya, (Özel) — Güzellik itiba- Tiyle dünyanın pek az yerinde benzeri | bulunan çok şirin bir kasabadır. Her | Meyvsimde, her cins sebza ve meyva | eksik olmaz. Maalesef iki senedenberi bu kasabaya bir talisizlik ve durgunluk arız olmuş, bundan evval yapılan ye- nilik ve ümran eserleri de yüz üstü © birakılmıştır. | — Mahmut Seydi köyünden Hamdul - lah Emin adlı bir hamiyet sahibinin hem kasabayı süslemek hem de çocuk- lara bir oyun yeri hazırlamış olmak için bir çok masraflarla üzenip yaptır- dığı çocuk bahçesi parkı da deve ve ke- çilerin otlak mahalli haline gelmiştir. Etraf duvarları yıkılmakta, hatıra lev- haları delik degik olmaktadır. | Bir kaç sene evvel elektrik yapılmış- " tı. Bir de sinema teşebbüsü vardı, fa- kat şimdi şehir karanlıktadır. Elektrik tesisatı kaldırılmıştır. Bin küsur Hraya bir yangın tulumbasi a- hnmıştı. Makinisti temin edilmediğin- den çürümeğe mahküm vaziyettedir. Alanya - Antalya yolu, ve müte - &ddit yayla yolları yapılmıştı, şimdi bu yollardan iki senedir otomobil gide- —B7T - N& Bak şu kasabanın asırlarca kuru kuruya denize akıp giden sularından işik çıkardık, bu güzel kasabayı tanrı- hin cennetine çevirdik, yıllarca kafes nizli kalan kadınlarımızı da güneşe, hayata çıkardık. Fena mı oldu? Manifaturacı cevap veremedi. Melâhatini hatırlamıştı. Boynunu bük- — Evet, dedi. Hakkın vari Bibi: hin! Manifaturacının başı bir daha sal- landı: — Doğrusun! Ayrıldılar. Bu gün kasabada yeni meb'us seçi- Mi başlamıştı. Bayraklar asılmış, seçim sandığı ' hıîzıılanııııçtı. (KERVAN YÜRÜYOR. — / Bürhan Cahit — arkasında bavasız, güneşsiz, soluk be-|ağzında çalkanıyordu. — Gözleri daldı. Belki de o anda sırf |giden gümrükçünün evlâtlığı GükenI dik kafası yüzünden elinden kaçırdığı | Ahmetti. Şövalye Hasan Bey bunu hissetmiş |nutturmuştu. — Böyledir azizim ,dedi. Dünyanın 'tan sonra hükümetin emriyle İstanbul Bidişine ayak uydurmayana güzel yer-|ticaret mektebine muallim tayin edil- kri güzel suları, güzel kadınları — bi- | mişti. Babalığı olan gümrük muhafaza takmazlar. Bak bir kere.. Yerlerinde| memuru da İstanbulda vazife aldığı Sayanlara rahat var mı, Hak kuvvetli-|;Cin artık oraya yerleşmişler, kasabaya miyor, develerle yaylalara tırmanma- ğa uğraşılıyor. Vapurlardan iskeleye çıkınak — için bir motör vardı, bu da kaldırıldı. Şim- di fırtınalı havalarda sandallarla çıka- mayıp Mersin, İzmire kadar gidip on beş, yirmi gün deniz yolculuğuna kat- lananlar pek çoktur. Şehrin bir saat yukarısında memba suları varken şerbe salih olmayan ku- yu suları içiliyor, iki sene evvel bir sebze hâli yapılmağa başlandı. Bir tür: lü ikmal edilemiyor. Evvelce gençliğin bir çok emeklerle | meydana getirdiği radyo, spor, musi- ki, temsil âletleri bakımsızlık yüzün - Öcü Küzkllür”Gükada " GmiŞEĞEk Vir hale gelmiştir, Alanyanın Nis gibi bir kış şehri ya- pılması etrafındaki teşebbüsler de yüz üstü kalmıştır. Alanyada az bir himmetle çok işler başarmak mümkündür. Eskiden ba lanılmaş işlerin tamamlanması, veril miş kararların tatbiki bu, tabiatten | güzel ve şirin olari kasabayı bir hamle- de modern bir köşe haline koymıya ' kâfi gelecektir. Alanyalılar bunu iste-! 20 -3- 998 | — Vilâyet namına seçilecek meb'us i |simleri arasında bir de kadın vardı. l — Gülten Ahmet. Muallim. Bu isim kasabada bütün gençlerin Gülten Ahmet.. Gülten Ahmet. Evet bu Gülten Ahmet, beş yıl ön- ce vilâyet namına İsviçreye okumaya Hâdiselerle dolu geçen yıllar onun | daha Avrupaya giderken kasabayı de- di koduya boğan imtihan günlerini u- Gülten üç yıl (Lozan) da okuduk- dönmemişti. Şimdi Ankaradan gelen bir telgrafla onun asıl doğum veri olan Antalyadan namzetliği ilân ediliyordu. Bu haber kasabaya yayılınca onu tanıyan bütün arkadaşları ve onu tah- sile yollayan vilâyetin bütün ileri ge- lenleri düğün bayram ettiler. Vilâyet namina ÂAvrupaya ilk kadın talebe SON POSTA Sayla $ - —— İzmiri&ıe Su Bastı Nehirler Taştı, Şehirde Münakalât Durdu, Bazı Sokaklar Geçilemiyecek Hal Aldı Izmir, 19 (Son Posta) — Üç gün- | denberi fasıla ile yağan yağmur ve do- | ludan Mendres ve Gediz bölgelerinde | aeay | Sere taşkınlık alâmetleri görülmüştür. | Ş |İzmir şehri de sıkı sık su baskını teh- | B |likesi geçirmektedir. Bugün sabahtan beri fasılasız ola - | Bitlis Kısmı Alî Komiserliği Zonguldak (Ö zel) — Uzun za- b b mandan beri bu: rada hizmet eden ve kendisini bü. tün halka sevdir- | miş olan birinci komiser Ali Riza Bitlis vilâyeti kıs- —— mı adli şefliğine rak devam eden yağmur tehlikeli bir şekil almıştır. Gümrük önü ve Yemiş çarşısı sulardan geçilemiyecek bir hale gelmiş; Bahribaba ve Karataşta yağ- Murun taşıdığı molozlar tramvay hat- tınt kaplamıştır. Bu yüzden tramvay- tayin edilmiş, va- lar iki saat kadar işleyememiştir. zifesine başlamak / Güzel yalı semtine gidip gelme, oto- üzere Bitlise git- —. Bitlis Kum Adli buı]ıcrle temin edilmektedir. miştir. Komiseri Ali Riza | 931 seylâbında olduğu gibi - İzmir şısında kalmağa mahkümdur. Çünkü |karantina, Salhane ve Karataş dağla - rından aşağıya inen seller, kanalizas - yon teşkilâtının bozukluğu yüzünden Zonguldakta fakir Tuhaf Tesadüf Zabıta Bir Hakkı Ararken Yakalanması İcap Eden Bir Başka Hakkı Buldu e — mekteplilere yardım İzmir, “ — (Özel) — Zabıta uzun| — Zonguldak (Özel) — Mektepler- zamandan ı”î' adam öldürmek süçün-'de okuyan fakir çocukları Himaye dan dolayı Tireli Hakkı adında birini Camiyeti bir müsamere vermiştir. Mü- arıyordu. Tireli Hakkı bundan on bir| samere çok heyecanlı olmuş ve umul- yıl önce İzmirin Tepecik mahallesin- duğundan fazla para getirmiştir. den bir arkadaşını öldürerek kaçmıştı.| — Cemiyet fakir talebeye azami dere- Sivil memurlar «Niyazi» müstariyle ' ede yardım imkânlarını araştırmakta- dolaşan birinin Tireli Hakkı olduğunu | 4y :şimdı)'r kadtir yapılin Yardüklür tespit ?d“'fk yakalamışlarsa da bu a- şasında yoksul çocuklara mektep kita- dam Tireli Hakkı olmayıp Hakkı ol- h ve ders levazımı almak, sıcak yemek duğunu ve Tirede evvelce bir müddet ' / -dirmek, bayramlarda üst baş hazır- bulunduğunu iddia etmiştir . lamak sayılabilir. Yapılan tahkikat neticesinde bu a- Fakiv-mlcbeyi Koruma Cemiyeti damın iddiası teeyyüd etmiş: ancak bu zenginlerimizin de bazı yardımlarını ikinci Hakkının da Tire yolunda bir| görmeğe başlamıştır. Evvelce bir mek- şakavet maddesinden dolayı tebin su tesisatını yaptıran Avukat Ö- *İmer Lütfü, bu defa da bir mektebin gönderile- yoksul çocuklarının kiteplarını ve dera levazımını almak süretiyle nümüne 0- lacak bir hareketin öncüsü olmuştur. Kuş Adasında Kuş laşılmıştır. Kendisi Tifeye cektir. Elektrik şirketi işi Adapazarı (Özel) — Kocaeli valisi Hâmit belediyeye bir tezkere göndere- Yüzünden Cinayet rek belediye ile elektrik işini idare e- İzmir, (Son Posta) — Kuşadasın - den banka arasındaki ihtil⣠üç aya' 4, bir kuş meselesi yüzünden Kırmızı irmiştir. n y vrmemrmen ee İtir. Suçlu yaşının küçüklüğünden isti- mekte, gözlemekte ve beklemektedir- fade ederek üç buçuk yıl ve bir buçuk 'ay hapse mahküm edilmiştir. : ler. & gibi ilk kadın meb'us çıkarmak şere- Seçim günlerinde burada bulunacak-| fini de kazanmışlardı. |mış. Gözüne görünmemeli. Vilâyet gazetesi ilk sayısında onun | — Evkafçı Süleyman omuz silkti: resmini basıyor, klüplerde, kahvelerde| — Daha ne yaparlar ki! Bir cam- hep onun adı söyleniyordu. 'mız kaldı. Onu da alsınlar. Şu mahke- Bütün kasaba âdeta şenlik içindey- meden sonra ne tuttumsa ters gitti. di. ısçıı neyse eyi kötü bir dükkân, tezgâh Değerli evlâdını, Türk kadınının sahibi oldun. Benim elimde avucum- yüksek şerefini Avrupada tanıtan kızı- |(da on para kalmadı. Üstelik kafamıza nti kendi namına Millet Meclisine gön-!' kasketi de geçirdiler. — riyordu. İ Kâmil acı acı güldü : Şimdi Avrupaya giderken aleyhin-| — Herkes Hatip gibi evde - otura- de atıp tutanları da bir düşünce almış- maz ya... Hem müderris Hafız Nuri tı. bile giydikten sonra! Tarikatçılık davasında tutulup hap-| — O her kalhıba girer. Oğlu da açık sedilen, cezasını bitirip kasabaya dön- göz. Babasını parmağında aynatiyor. düğü zaman yerine başkasının tayin Oğlu şimdi çok zengin olmuş diyorlar. |edildiğini gören evkafçı Süleyman ay- Madenciliğe başlamış. — Ben de işittim. Babasını da E- ' meb'usluğuna dayandı. ni vaziyette olan tapucu Kâmil, yine| evkafçı Hafız Mustafa, Nalbant ustası malıda çok sayıyorlarmış. Herif başına Ömer, Hafız Mehmet, büyük cami i- kasketi geçirince bahtı açıldı. Burada mamlığından çıkarılan Hafız Sadettin, kahvelerde sürünüp duruyordu. arzuhaki Nuri bu haberlerden fena| — Hatip işitmesin! halde ürkmüşlerdi. | — Hatip hasta imiş. Ceçen gün bi- Gülten aleyhinde söylemedik lâkır- zimkiler gitmişler. Yatıyormuş. dı bırakmamışlardı. Eğer bunları u- alır, onları kıskıvrak ederdi. Ağızlarını biçak açmıyordu. Tapudan çıkarıldıktan sonra anası- yorum. nın evini satıp aktar dükkânı açan Kâ-| — Bir kaç gün kasabaya uğrama! mille bir iş tutamadığı için arzuhalci,| — Kaç para eder. Bir kere meb'us Nuriye yardım eden evkafçı Süleyman | oldu mu artık vali, komiser elinde de başbaşa vermişler, dertleşiyorlardı. — |mektir. İstediğini yaptırır. | Hâlâ (tapucu) lâkabını taşıyan Kâ-| — Eh ne yaparsın. Vaktiyle derdim mil: ya. Şimdi itibar öylelerine. Karı Av- — Kari bir de meb'üs olursa elin-' şupada hükümet parasiyle fink — attı. lgöndcrmek şerefi kasabalarında kaldı-|den kürtülüş yoktur. Bugün — işittim. 'Şimdi de meb'us çıkıyor. Sanki baş-| G 1 daimi surette su baskını tehlikesi hı-! Karataş mahallesindeki sular İzmirin bu kssmını daima tehdit et - mektedir. Yozgatta Tayinler Yozgat (Özel) — Malmüdürü Ah- met Boyabat malmüdürlüğüne, Te - kirdağı Nafia mühendisi Lütfi de Yoz- gat nafia müdür vekilliğine tayin edil- mişlerdir. Yozgat Hastanesi Yozgat (Özel) — Vilâyet umumi meclisi içtimaları 10 gün temdit edil - miştir. İnşaatı biten hastanenin ka - bulü muvakkati yapılmış, tasdik için Nafia Vekâletine gönderilmiştir. Urfa Halkevi Komiteleri Ürla- (Özely; — Halkavi di tecih we edebiyat komitesine Fikri Demirer, Hasan Açanal, Tahir Güllü, Ali Riza, Yunus, Köycülük şubesine Saim Sal- man, Hasan Demirkol, Bekir Açanal, Cevdet Baykal, İhsan, Neşriyata Bed- # Albay, Hulte, Özgen, Salih Cilik |Bedis, Celâl Ersöz, Gösterit koluna Şa- hin, İhsan Demir, Hasan Kâmil, Müs- lim, Bekir, Ali, Ar koluna Riza, Ha- san, Mahmut Cevdet, Remzi Oruç, kadar. MALKMNN A SRDARN eli ko-İMehmedi öldürmekten suçlu- Reufan | Bayan Şefkat, Dershaneler köluna Sıt- ağını ve mukavelenin feshedilece- | x AA nuhakemesi neticelenmiş- (kı Ergun, Ali Oral, Said Vural, Galip, Fehim, Soysal Yardım Komitesine diş- çi Emin, Ömer Alay, Şemseddin, E- yüp Şekerci, Ahmet seçilmişlerdir. ka kimse kalmamış gibi. Kim bilir ne çiçek olrguştur. Hatip Ak Osman o za- man söylerdi ya! — Bakalım daha neler göreceğiz! — Rahmetli müftü vaaz - ederken di. Kıyamete yakın denizlerde — cana- varlar bağıracak, karada taşlar, ağaç- lar ishk çalacak, kadınlar, kızlar — er- keklere meydan okuyacak!.. İşte de- BT — Kahrındandır. Bizi de belâya ıü-l dikleri hep geldi'çıktı. Denizde ejder- |ha gibi gemiler canavar gihi düdük ça kıyamet gününün yaklaştığını söyler- — hyor, karada otamobiller trenler ıslık — çalıyor. Karılar da erkekleri meb'us oluyorlar. Batmadığımıza şü- kür. İki dertli konuştukça açılıyorlardı. Lâkırdı döne dolaşa yine (Gülten) in Kâmil: geçip — — Yeyısn ne diyoe bilmeik Şu üti dm buraya gelir gelmez bir kaç kişiyi topla. Bahçelere kaldır. Hafız Süleymanın gözleri büyü- ;— Ne diyorsun yahu. Adamı ne ya- — nutmadıysa şimdi kim bilir nasıl.öc rüklüyordu. Altı ay ne çektiğimi unut-. parlar bilir misin? |madım. Fakat bu Gülten kasabaya ge-| — — Ne olur sanki! İlir de eskileri hatırlarsa diye işkilleni- | “j— Çocuk musun yahu. Kırk yıl var ki vilâyette eşkiyanın kökü - kırıldı, jandarma göz açtırmıyor. Kasabada hırsızlık bile işitilmiyor. Böyle zamane da adama karı kaçırtırlar mı? — Olmasına olur ya.. Fakat sonu netameli. Adamın burnundan getirir- ler. Lâfın doğrusu artık biz bu kafayı bırakmalıyız. (Arkası var)