ARİ e, 10 Şubat GiDğ: | TÜRKLERİ: ROMA KAPILARINI Yazan: Gerhart Ellere noktayı den, Attilâdan bahsedecekti. Bunun Müne geçmek lâzımdı. — Fakat ken- disine dair ne anlatabilirdi? Her ne o- ani, aletli Misimdi! O Meliydi, Ya Burgonyalı kadın?.. İldeko? O'da beraber. O da! Aetiüs'e gale- be çalındıktan sonra piskoposu ser- best bırakabilirdi.“Burgonyalıyı da ser- eat bırakabilirdi? e Belki bırakırdı, belki de birakmaz» Ardarihten gelen postacı da dim- dar kuvvetlerle, Merovek'in kumanda sındaki Franklarla daima temas halin- dedir. Roma ordusu yavaş yavaş arka- Mizdan takip ediyor. Attilâ daka'ı yamna çağırdı. Onlara: — «Ancak Katalaunuma geldikten N uzun müddet dinlenebileceğiz.» , Başka bir şey söylemedi. Fakat iki: *i'de Attilânm düşmanı orada yakala- mek niyetinde olduğunu anladılar. * Cadı Kadın ka bataklıklarından o Hünlerle aber gelen bir cadı kadınla her gün alay edilirdi. Onunla alay etmek cesa- Yetini kendilerinde göremiyenler ise iz kadınla karşılaşmaktan çekinirler- rak UYuyamıyanlar ise geceleri bazan Kazar kadınlarının yattıkları arabaya yaklaşırlar ve iğtinam ettikleri Galya- 1” ipekli kumaşlarına mukabil cadı dından, aşk sihirleri ve hiddet gide- ici ilâçlar satın alırlardı. Kı Pisün ise cadı kadının etrafını alan ! , zarların, Alanların ortasında, bir ate | “nünde oturuyordu; sağ tarafında halkalar, bilezikler vesair ziynet | ilâhı daha kuvvetlidir, diyorlar.» mürekkep bir yığın, 80l ta- şafnda da elbiselirden ve kumaşlardarı Mürekkep, diğer bir yığın duruyordu. Sm kadının yanına gelen ve bilek- Ai veya boynuna sihir ipleri geçir ı her muharip, sihir ücretini istekle ve çekilip gidiyordu. bir Ellere geçirilen ve tekrar çözülen yo düğümlü sihir ipleri, muharip- & Süya esarete düşmekten kurtarır- Kuş barsaklarından ve yabani ken- drder örülü bir ip ensöye konularak altında gizlenecek olursa güya dürman silâhlarını uzaklaştınıdı. Evet, | aba doğru bir kere bakılacak olur. Kk gama ordusunun karanlıktan is- ederek biraz ileride © yerleştiği Börülü yo, ve o zaman bu sihir iplerinin duğu savaş için ne kadar lâzım ol. anlaşılıyordu. Herkesin Falı Zafer Bildiriyor!. W ç Turçiling'lerle Skerler, içlerinden etrafını sarmışlardı. Bu adam, inekler üzerine işaretler çizerek on- ky, avaya atmak suretiyle fala bo tap, İl. O değnekleri, kim fala bak- Mani istiyorsa, onun için havaya fır- ing X yerde duran bir beyaz bez üze- düşürüyordu. Ondan sonra bezin Bring düşen değnekleri topluyor, ü- ki eki Me bakarak çıkardığı uyordu, bilg; ariptir ki herkesin fah hep zafer Mey ordu. Skirler bundan dolayı çok hg, “odular. Fakat Turçiling'ler ara- brlag, anan genç bir adam yerinden kün t2 değnekleri topladı ve fala ba- wirozlarına hiç ehemiziyet ver- Kalde piskoposu da berabet alıp e başını eğdi. Valamirle Kan- değnek bile kesmediği meydana çıktı; Galyadaki baharın tesirine kapılar | Çeviren: Arif Cemil Turciling, At Üstünde HE Görüyo- rum, Fakat Bu Odin Değil, Kral Attilâ. Attilâ kaşlarını çattı, Bu hiç düşünmemişti. Piskopos Roma baş kumandarımın dostuydu, ona Hünler- Kazar bataklıklarından Hünlerle beraber gelen bir cadı kadınla her gün alay edilirdi. meden onları birer birer muayene et- |rüyorum. Fakat bu Odin değil, Kral ti. Bu muayene neticesinde Skirli fal-| Attilât...» cmın fenaya delâlet edebilecek tek 1 E ya Düşman Ordusunun Kuvveti böyle olunca bütün falların zafer bik Hün Kralı, atıyla karargâhın etra- dirmesi kadar tabit bir şey olamazdı! | fında dolaşıyordu; yanında Eldeko ile Savaş Meydanlarının Peri Kızları Dioniziyüs vardı. Prensleri ma- NE sarki “| ,, Jiyetine almamıştı. Genç Turçiling'li değnekleri hid — Onlar, muhariplerinin o başında detle ateşin içine atlıtan sonra tepeye kalsınlar, - cesavetlerini* arttırsınlar, doğru yollandı. Tepede daha serin bir harp hevesini alevlendirsinler, emrini rüzgâr estiğinden ve yakılan ateşler- vermişti. HİKÂYE Ercüment Ekrem Talu ir Yirmi sene Avrupada dolaştıktan larınızdan bir hanım.. Belki teyzeniz., sonra tekrar İstanbula döndüğü za- Büyütmüş. Edebiyata çok O meraklısi- man, dostlarından biri Ahmet Saibe'nız. Bir vakitler şiir de yazmışsınız. tesadüfen demiştir ki: Fakat hevesmiş.. Gelmiş, geçmiş. O — Geçenlerde, Üsküdarda bir cıya gittim. Bana o kadar isabetli şey- ler söyledi ki hayretimden o donakal- dım, Falcılık yasak olduğu için herke- se bakmıyor. Beni, kendisine tavsiye O evli kadın yakın dostlafınızdan bie eden hanım efendinin hatırı için kabul rinin karısıymış.. Doğru mu?. Var mi etti. Esasen o da gün görmüş, kibar |böyle bir şey? düşkünü bir kadınmış. Adını unut.) — Çok tuhaf! Devam ediniz, rica tum; fakat evini sana tarif ederim.Jederim. Bir gün, yolun düşerse, o hanim efen-| — Siz o kadını zorla kocasından a- dinin ismini ver de git, gör.. Hayret e- |yırmışsınız.. Evini barkını O yikmışsı: dersin! mz.. Bir ara ,mes'ut, sakin bir hayat Ahmet Saip gülümsedi. O böyle| yaşamışsınız.. Fakat bu çok devam et- karışmış genç bir kız görüyorum.. Fakat bir de evli kadın var, Bu kadın #eylere inanmıyordu. Pariste oturduğu | memiş; kandırıp peşinizde sürüklediği- den çıkan kıvılcımlar rüzgâr tarafın Buna mukabil Prenslerden: dan cenuba doğru püskürtüldüğünden| — Bu emre hacet yok, hepimizin Rujya'lılar karargâhlarını orada kur-! cesareti, hepimizin hevesi | yerindel,! muşlardı. Bir ateş etrafında oturan yaş”! cevabi lı beş Rujyalı harp ilâhi olan Odin'e| ve savaş meydanların: dolaşan peri kı-' şa: n ja dair bir şarkı söylüyorlar ve a| | Çok iyi, çok (o iyi, Yarın herkes ralarında konuşuyorlardı; |cesaretini, hevesini göstermek fırsatı: | — «Acaba harp perileri yarın bizim na kavuşacak dedi. tarafımızda mı harp edecekler?» Attilânın gözleri, uzaktaki düşman Nedim izeninlürd |karargâhının geniş misif daire şeklini — «Eski vatanımızdan çok uzakta” meydana vuran ateşlerden bir türlü ay- yız da...» rılmıyordu. Düşmanın kuvvetini gözü SL ki e e kli zik; olduğu. hesap ederek tahmine salışıyordu. cr iin Ödün b Biraz evvel düşman ordusunun kendi zım ki yeni bir vatan bulabilelim.» ekb. Si ei işti. Şimdi, bu taraftan bakınca, — «Bu memleketlerde hiristiyanla düşmanın daha kuvvetli olması lâzım " geleceğini anlar gibi oluyordu. Nihayet Şu neticeyi çıkardı: — İki neticenin örtası alınırsa iki tarafın kuvveti müsavi olmak icap e gelmişti, Attilâ bu haberlere verdiği cevap- — «Bunu söyliyenler Ostrogotlarla Gepidler. Onlar bizden daha iyi mi har- bediyorlar? Onlar bizden daha mı a-! kıllı?» İder, dedi, ve kendi kendine mırıldandı: | İhtiyar bir Rujyalı genç Turçiling-| — Tam bir savaş, Actiüsl liye bakarak sordu: İ Attilâ!, Attild!.. — «Genç adam, neden gözlerini! © Attilâ bundan öyle karanlığa dikip kaldın? At üze- dırları etrafında da dolastı. Siyah çar, 'hur falcılarına bir defacık olsun git , necekti?. Mazisi kendince o malüm.. İbir acılık, ruhunda bir melâl bırakmış» İdaüssılaya kapılmış ve İstanbula, öm- rünü tamamlamak için gelmişti. dostumun tavsiyesi nasılsa hatırına gel. ş di. Alelâde bir merak saikasiyle ona i li N ize yardım etmesi VE dei daha zeyil oldağuba zan gitti ve falcınm adresiyle beraber, ona | memiş. Ağlamış. Ağlamış!. Siz onun nar mahallelerden birinde mütevazı, köhne bir evin kapısını çaldı. Cevabını lütfetsinler, sonra Hünlerin ça- ra,hanımının yanından dönüp: bir kaç yıl zarfında da, oranın o meş-İni o kadından da usanmışsınız. Zincir, ağır gelmeğe başlayınca, koparıp at memişti, Zaten gitmiş olen da ne öğre-| mışsınız.. — Acayipl İstikbalden ise hiç bir beklediği yoktu. Başından geçen maceralar, gönlünde İzinizin bu kısmını biraz karanlık gö“ rüyorum.. tabirimi affedin. Fakat na- sıl söyliyeyim?. Hareketiniz biraz. Mertlikle yakışık almıyor. Kaçmışaı nız.. size inanmak gafletini gösteren bedbaht kadını tepelediğiniz gibi uzak- lara.. deniz aşırı yerlere e gitmişsiniz.. Aman, neler görüyorum!. Kadın, ar« kanızdan harap olmuş, perişan olmuş, kendisini hâlâ seven kocasına döne tı. Bu acılıkla bu melâli senelerce di- yar diyar dolaştırdıktan sonra, nihayet Maamafih, günün Büinde Çamlıca: ya kadar çıkıp hava almak isteyince, hitaben bir de tavsiye aldı. felâketine sebep olmuşsunuz... mahvet« Üsküdara çıktı.. Aradı. Buldu; Ke- | mişsiniz!, — Mezi hakkında söyledikleriniz yeter, hanım efendi. Bir takım ufak tefek çocukluklara, değeri olmadığı halde çok ehemmiyet verdiniz. Bu ma- zi beni o kadar alâkadar etmez. Bir de istikbale bakalım! — Fatma hanım burada mı? — Evet. Niçin soruyorsunuz? — Şu mektubu kendilerine verin.. Küçük ahretlik kız, iki dakika son- Fazla heyecan kendisini yormustu. İstikbal. Evet efendim. “dedi, İstikbal sizin için hiç bir endişeyi mus — Buyurun! dedi. rinde Odin'in savaş meydanını dolaş» dırların önünde oturan Şaman rahiple- Ahmet Saip içeriye girdi. Yüzleri | * > : makta olduğunu mu görüyorsun?» O İrinin sihir davullarını çalmakta olduk- solmuş fakat ös racon tez e ani mi , Genç adam başını sallayarak cevap larını gördü. Az ileride bir kara koyun kımı ile döşeli ufacık, loş odada bir 727 Fakat ide gi kizi verdi: . kesiliyordu; yoksa rahiplerden birisi müddet bekledi. n siyah 2 tayı gi mr — «Odin bu memleketin yabancısı- kehanet mi göstermek istiyordu? | © Derken kapı açıldı. Başı örtülü, or. İste bu vicdan > si dei dır. Filhakika, at üzerinde birisini gö- CArkmse ver) “© kayaş, sayı birkaden ör İsi bir gün vicdan & g Zaim Se | ole ee Rima : İl ırdının alttarafı gelemiyordu. J — Vallah, hanım efendi.. Bendeniz pi m ein di, “pek öyle fala, filân, inanır bir adam İki eli le yüzünü tad lala değilim. Fakat dostum Eşref Bey sizi ii Epi kaçkırığı boğmağa çalış bana o kadar sena etti ki, merak ettim, O”pimm Almet Sadin şiirimi 4kalktım, geldim. Eğer lütfeder de, be- bir şiinşek' çikti; Yarindün fırladasii nim de falıma bakarsanız, müteşekkir d — Diy a ' olürüm. ye mi şi | Kadın, dikkatle, ziyaretçinin yüzü- Di li ne baktı, Odanın perdeleri inik oldu-! Ba feryat, sd ikaz etti. Davran ğu için, o esnada gözlerinin birdenbire | dı ine geldi, Sükütla: nemlendiği farkolunmuyordu. Gi bu; diye vu Ahmet Saibe bir koltuğun üzerin- e snr) rine geçip oturdu. Ahretlik kızcağızın Kadın başını se Eger her şey sizi sabırsızlandıryor ve Gtizlendiriyorma, eger wlak bi) “9 a : | Anlamadım efendim! dedi. Be- ri altüi miş günleri tutmayorsa, deşbin getirmiş olduğu kahveyi Ahmet Saip| © * değil. telli grek İni VE vakıt varken ba içmişti. Kadın, boş fincanı eline aldı nim ismim Handan 2 Fatma hanımım.. Allahasmarladık be- tenalığı gidermeğe acele ediniz. İyefendi; yolunuz ve bahtınız açık ok Bromural -Knol- bülün dünyanın tanıdığı bi? müsekkin olup kaybettiğiniz rahatı, uykayn ve uliyeti size iade cöcr. — Tesiri gayet seridir, — Bromural'in hiç bir zararı yoktur. uzun uzun tetkike koyuldu. Ahmet Saip sordu: Ni — Ey, ne görüyorsunuz, bakalım? *© di — Kadın, titrek bir sesle cevap verdi: Ve Ahmet S > Bm: ll — Sizi beklettim, affedersiniz. Fa. | gibi bırakarak, ağır ağır odadan çikti, kat fincanmizda o kadar çok şeyler o- YT kunuyor kil, Meselâ: Beş yaşındayken BAYLARA LEKSA annenizi kaybetmişsiniz... Sizi, yakın-) VW ve 5 kongrimeyi havi/ Mp Merde culanzlerdu reçete Ge sakalar, © Knoli A-G,, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshalen #/Rhin , fal- zamanlar nişanlı imişsiniz.. Hayatını yüzünden nişanlınızdan ayrılmışanız. * — Müsaade edin!, Dahası var!, Mas Kadının sesi biraz daha titrek oldu.